Binali Yıldırım: Ekrem İmamoğlu bizden fazla oy almış gözüküyor

Binali Yıldırım (İHA)
Binali Yıldırım (İHA)
TT

Binali Yıldırım: Ekrem İmamoğlu bizden fazla oy almış gözüküyor

Binali Yıldırım (İHA)
Binali Yıldırım (İHA)

AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, İstanbul'da iptal olan 319 bin 500 oya dikkat çekerek, "Rakibimizle aradaki fark 25 bin. Yani aradaki farkın on katından fazla iptal oy var. Bu önemli bir detay" dedi. 
Cumhur İttifakı AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, partisinin İstanbul İl Başkanlığına geldi. Girişte gazetecilere seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, "Seçimleri yaptık, ülkemiz ve İstanbul için hayırlı olsun. Birçok yerde gayri resmi sonuçlar açıklandı. İstanbul için henüz devam ediyor. Şu an itibariyle 14 sandık daha sayılacak. Geldiğimiz noktada yaklaşık olarak 25 bin oy civarında rakip aday Ekrem İmamoğlu bizden daha fazla oy almış gözüküyor. Burada önemli bir ayrıntı. 319 bin 500 iptal oy var. Aradaki fark 25 bin. Yani aradaki farkın on katından fazla iptal oy var. Bu önemli bir detay. Bunun dışında tabii yapılan bazı usulsüzlükler, hatalı girişler, yanlışlar var. Bunları da parti teşkilatımız sandık kurullarındaki arkadaşları tespitlerin yaptılar. Bu süreçle ilgili sayın il başkanım biraz sonra detaylı bir şekilde bu yaşananları değerlendirecek" şeklinde konuştu. 
Bundan sonra YSK'nın süreci yöneteceğini söyleyen Yıldırım, "Şüphesiz YSK mazbatayı kime verirse başkan o olacak. Biz tebrik etmesini biliriz ancak sürecin de devam ettiğini söylemekte fayda var" diye konuştu 
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun 2014 seçimlerini örnek verdiğini hatırlatan Binali Yıldırım, "2014 seçiminde iptal oylar 440 bin, iki adayın arasındaki fark 600 bin idi. Yani iptal oyların tamamını kaybeden adaya yazsanız bile yetmiyordu. Burada ise iptal oylar aradaki farkın 10.5 katı. Bu sonucu çok değiştirebilir. 31 bin 136 sandık var. Her sandıkta bir oy yanlış yazılmış olsa bu 31 bin 136 oy eder ki bu aradaki farktan daha fazladır. Biz AK Parti olarak bugüne kadar 14 seçim yaptık bu 15'inci seçimimiz. Her seferinde partimizin tecrübeli kadroları sandık başlarında tutanakları alırlar ve bu veriler teşkilatımıza gelir. Biz YSK'dan önce resmi olmayan sonuçları belirleriz. Dün 23.25 itibariyle elimize gelen sonuçlarda da böyle bir durum gördük. Bunun üzerine çıktık seçimin sonucunu açıkladık. Ondan bu tarafa yaşanan gelişmeler bizim için de yeni bir durumdur. Bu konunun da aydınlığa kavuşmasında yarar görüyorum" ifadelerini kullandı. 
İstanbullulara teşekkür eden Yıldırım, "Kazanan kim olursa olsun güzel bir seçim kampanyası geçirdik. İstanbullular bizi dinlediler, güvendiler. Milyonlarca insanın sorumluluğunu omuzlarımızda hissediyoruz. Teşkilatımıza, AK Parti ve MHP İl Teşkilatlarına, kadın kollarımıza, gençlik kollarımız, ülkü ocaklarımız canla başla çalıştık. Teşekkür ediyorum herkese" dedi. 
Bir gazetecinin "aldığınız oy oranını nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna yanıt veren Yıldırım, şunları söyledi: 
"İstanbul halkının takdiridir. Oyu veren İstanbullulardır. Onların takdiri başımızın gözümüzün üstündedir. Tabii ki iki adayın aldığı oyun birbirine bu kadar yakın olması çok beklenen bir şey değildi ancak bu süreçte partimiz eldeki bilgi ve belgelerle hukuki süreci devam ettirecek. Sonunda YSK mazbatayı kime verirse başkan odur" 
"İstanbullu söyleyeceğini söylemiştir" diye Yıldırım, açıklamalarını şöyle sürdürdü: 
"Seçim YSK'nın il ve ilçe seçim kurullarının uhdesine geçmiştir. Bundan sonraki süreci yönetecek olan bu kurullardır. Bize oy veren vermeyen bütün hemşehrilerimize teşekkür ediyorum. Hayatım boyunca milletime yararlı işler yapmak için gayret ettim. Bundan sonra da konumum ne olursa olsun devam edeceğim. Benim için makamlar insanların gönlündeki makamlardır, gerisi gelip geçici işlerdir diye düşünüyorum" 



Wagner'in Mali'den çekilmesi ne anlama geliyor?

Gece saatlerinde bomba yüklü bir aracın infilak etmesinin ardından Gao'da yıkılmış bir binanın yanında duran Malili askerler, 13 Kasım 2018 (AFP)
Gece saatlerinde bomba yüklü bir aracın infilak etmesinin ardından Gao'da yıkılmış bir binanın yanında duran Malili askerler, 13 Kasım 2018 (AFP)
TT

Wagner'in Mali'den çekilmesi ne anlama geliyor?

Gece saatlerinde bomba yüklü bir aracın infilak etmesinin ardından Gao'da yıkılmış bir binanın yanında duran Malili askerler, 13 Kasım 2018 (AFP)
Gece saatlerinde bomba yüklü bir aracın infilak etmesinin ardından Gao'da yıkılmış bir binanın yanında duran Malili askerler, 13 Kasım 2018 (AFP)

Rabia Abdusselam

Mali’de son günlerde dramatik gelişmeler yaşandı. Rus özel askeri grup Wagner, ‘3,5 yıl boyunca bölgede savaştıktan ve buradaki görevini tamamladıktan sonra Mali'den ayrılacağını’ açıkladı. Söz konusu gelişmelerin en önemlilerinden biri ise Rus Lejyonu’nun bölgede kalacağını açıklamasıydı.

Wagner'in misyonunun sona erdiği gerekçesiyle aldığı çekilme kararı, mantıklı cevaplar arayan temel sorularla karşı karşıya. Bu sorulardan ilki, özellikle bu kararın Mali'de ordu ile silahlı gruplar arasındaki çatışmaların yoğunlaşmasıyla aynı zamana denk gelmesinden dolayı arkasındaki nedenler ve Bamako'daki geçici askeri yetkililer ile tüm bölge üzerindeki etkileriyle ilgili. Bu çatışmalardan biri olarak Mali ordusu ile yaklaşık bir hafta önce düzenlediği saldırıda insansız hava araçları (İHA) kullandığını ve bu sayede Mali ordusuna ait çok amaçlı askeri teçhizatı ele geçirdiğini açıklayan Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin (CNIM) arasındaki gerginlikten bahsedilebilir.

İkinci soru, özellikle Wagner'in Afrika Lejyonu olarak yoluna devam edeceğinden söz edildiği bir dönemde Rusya’nın bölgedeki varlığının niteliğiyle ilgili. Bu varlık, diyalog ve karşılıklı güven yoluyla toplumsal uyumu korumayı savunan Cezayir'in yaklaşımıyla uyumlu mu? Afrika ülkelerindeki çatışmaların ve anlaşmazlıkların sona erdirilmesinde yabancı müdahaleyi reddeden Cezayir, bu tutumunu sık sık yineliyor.  Mali ve Libya örneklerinde yabancı müdahalesi birçok kez tekrar etmişti. Son olarak ise Rusya ve Cezayir arasında Sahel bölgesindeki gelişmelerle ilgili tartışmaların niteliği ve olası sonuçları ile bu aşamanın Cezayir sürecinden doğan barış ve uzlaşı anlaşmasının uygulanması için ‘yeni bir fırsat’ olup olmadığı konusunda üçüncü bir soru gündeme geliyor.

Arka planlar

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Wagner’in Mali'den çekilme kararının arkasındaki nedenler arasında Cezayir'in doğrudan baskısı da yer alıyor. Burada, iki önemli gelişmeye dikkati çekilebilir. Bunlardan ilki, ABD ile askeri iş birliğinin geçtiğimiz ocak ayında Cezayir'in başkenti Cezayir'de ABD Afrika Kuvvetleri (AFRICOM) Komutanı General Michael Langley ve Cezayir Genelkurmay Başkanı General Said Şangariha tarafından imzalanan iş birliği mutabakatı ile güçlendirilmesidir.

Sahadaki durum ve Wagner’in aldığı ağır darbeler ve çalışmalarının dağınık hale gelmesi de Rus paralı asker grubunun Mali'den çekilmesinin nedenleri arasında sayılabilir.

İkinci gelişme ise Cezayir'in Moskova'ya Wagner güçlerinin varlığını kesin olarak reddettiğini belirten bir mesaj iletmesiyle ilgili. Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf, geçtiğimiz ocak ayında düzenlenen bir basın toplantısında bunu açıkça ifade etti. Attaf, “Rus dostlarımıza, (Mali'nin kuzeyindeki Azavad hareketlere atıfla), siyasi hareketlerin terörist gruplar gibi muamele görmesine izin vermeyeceğimizi ve kabul etmeyeceğimizi bildirdik. Ayrıca, Afrika'nın Sahel bölgesindeki sorunların çözümünde Cezayir'in öncü deneyimini onlara sunduk ve askeri operasyonların tek başına kalıcı barışa yol açmayacağını belirttik” ifadelerini kullandı.

f0p
Fransız ordusu tarafından dağıtılan, ancak tarih verilmeyen fotoğrafta, Mali'nin kuzeyinde bir helikoptere binen Rus paralı askerler görülüyor (AP)

Sahadaki durum ve Wagner’in aldığı ağır darbeler ve çalışmalarının dağınık hale gelmesi de Rus paralı asker grubunun Mali'den çekilmesinin nedenleri arasında sayılabilir. Bu konuda güvenlik uzmanı Ekrem Harif, Al Majalla’ya yaptığı değerlendirmede Wagner'in Mali'nin engebeli tepeler ve dağlarla başa çıkmakta büyük zorluk çektiğini söyledi. Wagner'in Bölgenin doğasını ve engebeli arazisini iyi bilen yerel halk karşısında başarısız olduğunu ve yerel halkın bu sayede Wagner’e büyük yenilgiler yaşattığını belirten Harif, geçtiğimiz yıl temmuz ayında yaşanan çatışmaların buna bir örnek olarak gösterilebileceğini vurguladı. Ayrıca, Mali'nin kuzeyindeki Tuareg halkı, bu özel askeri oluşumların kendilerine uyguladığı ihlallere ve şiddete karşı koymak için ittifak kurdu. Cezayir, daha önce Wagner’e atıfla özel askeri oluşumları takip etmek için uluslararası olarak harekete geçilmesi çağrısında bulunmuştu. Geçtiğimiz yıl 27 Ağustos'ta Cezayir'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Ammar bin Cami, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) oturumunda Cezayir’in Mali sınırı yakınlarındaki köyleri bombalamak için insansız hava araçları (İHA) kullanan tarafların hesap vermesi gerektiğini söyledi. Cezayirli yetkili, “Bu saldırılar için düğmeye basanlar hiçbir tarafa karşı sorumlu değil” diye ekledi.

Jeopolitik durum, Kremlin'i Afrika Lejyonu olarak da bilinen ve esasen özel bir şirket olan Wagner’in yönetimini devralmaya yönelik taktiksel değişiklikler yapmaya itti.

Cezayir, son aylarda dikkat çekici bir diplomatik hareketlilik yaşadı. Rusya Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkan Yardımcısı ve Cezayir-Rusya Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Yuri Valyaev, üst düzey bir heyetle birlikte Cezayir'i ziyaret etti. Valyaev ve heyeti burada Cezayir Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri General Muhammed Salah Bin Bişe tarafından karşılandı.

Cezayir Genelkurmay Başkanı General Şangariha, geçtiğimiz yıl kasım ayında Rusya Savunma Bakan Yardımcısı General Aleksandr Fomin'i kabul etti. Ardından, Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Johannesburg'da düzenlenen G20 Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın oturum aralarında bir araya geldi. Görüşmede, ‘çatışmaların uluslararası hukukun kabul görmüş ilkelerine dayanan siyasi ve diplomatik yollarla hızlı bir şekilde çözülmesi için dış politikada yakın iş birliği yapılması’ vurgulandı. Geçtiğimiz aralık ayında, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Rusya Devlet Başkanı'nın Ortadoğu ve Afrika Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov Cezayir'i ziyaret etti. Ziyaret, Moskova ile Cezayir arasında, Wagner'in Mali'deki varlığı ve faaliyetleri nedeniyle gizli bir gerginlik olduğuna dair bazı işaretlerin ortaya çıkmasıyla aynı döneme denk geldi.

Rusya'nın Afrika kıyılarındaki nüfuzuna ne olacak?

Bugün jeopolitik durumun Kremlin'i, Afrika Lejyonu olarak da bilinen ve esasen özel bir şirket olan Wagner’in yönetimini devralmaya yönelik taktiksel değişiklikler yapmaya ittiği kesin. Rusya Savunma Bakanlığı tarafından kurulan ve Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-bek Yevkurov tarafından yönetilen Afrika Lejyonu, Wagner ile karşılaştırıldığında, Libya, Mali, Burkina Faso, Nijer ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerde Rusya'ya yakın yerel hükümetlerle isyanla mücadelede askeri destek, eğitim ve iş birliği sağlama yönüyle öne çıkıyor.

Basında yer alan haberler, Wagner üyelerinin çoğunun yarı askeri bir hükümet oluşumuna yeniden dahil edilerek kuzeyde, özellikle Cezayir sınırındaki Kidal bölgesinde tutulacağına dair eğilimi ortaya koydu.

Bu değişiklik, Moskova'nın Afrika kıyılarında yeni bir politika izleme arzusunu açıkça ortaya koyuyor. Güvenlik uzmanı Ekrem Harif, bununla ilgili değerlendirmesinde Wagner'in bölgeden ayrılmasının olumlu bir gelişme olduğunu, çünkü milislerin kontrol altında olmadığını ve Bamako'nun emirlerine tabi olduğunu, bu emirlerin çoğunun kuzeydeki nüfusun çoğunluğunun terörist olarak değerlendirilmesi gerektiğini öngördüğünü söyledi. Ancak bu değişikliğin, siyasi meselelere yönelik askeri çözümlerin tamamen sona erdiği anlamına gelmediğini belirten Harif, “Afrika Lejyonu’nun görevlerinin sadece danışmanlıkla sınırlı kalacağını sanmıyorum, terörle mücadele için sahaya da gireceği kesin. Bu da Cezayir'in istediği şeyle tamamen çelişiyor” yorumunda bulundu.

kıo
Bamako'daki Cezayir Büyükelçiliği önünde düzenlenen protesto gösterisinde ‘Cezayir = Terör’ yazılı bir pankart taşıyan bir protestocu, 8 Nisan 2025 (AFP)

Basında yer alan ve diplomatik bir kaynaktan bilgiler aktaran haberler, Wagner üyelerinin çoğunun yarı askeri bir hükümet oluşumuna yeniden dahil edilerek kuzeyde, özellikle Cezayir sınırındaki Mali'nin en az gelişmiş bölgesi olan Kidal bölgesinde tutulmasının planlandığına işaret etti. Bu da, geçici askeri yetkililerin bu ülkedeki zulmüne kurumsal bir nitelik kazandırma eğiliminde olduklarını gösteriyor. Bu eğilim, Malili askeri bir kaynağın Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada ortaya çıktı. Kaynak, Wagner ve diğer kuruluşlarla Rusya ile askeri iş birliğinin devam edeceğini ve Moskova'nın Bamako'nun askeri iş birliği alanında stratejik ortağı olmaya devam edeceğini vurguladı.

Aynı eğilimi, ‘her stratejik dönüşümü egemenlik kararı olarak gerekçelendirmeyi’ reddeden Azavad Kurtuluş Cephesi (FLA) de benimsedi. Wagner’le ilgili açıklamayı ‘medya oyunu ve içerikte değil, biçimde bir değişiklik’ olarak nitelendiren FLA, bunun ‘silahlı bir terör örgütünün başka bir terör örgütüyle değiştirilmesi, yani Wagner’den Afrika Lejyonu’na geçilmesinden ibaret’ olduğunu belirtti. Yaklaşık bir yıldır Mali’nin kuzey halkını temsil eden ve çıkarlarını savunan tek bir çatı altında birleşen örgüt liderlerine göre bu çekilme bir kopuş değil, baskıya dayalı bir modelin, sistematik insan hakları ihlallerinin ve yerel halkın aşağılanmasının devamı niteliğinde. Bu uygulamaların ‘belgelenmiş ve yaygın olarak kınanmış’ olduğunu belirten örgüt liderleri, söz konusu adımın ‘hiçbir şekilde siyasi veya askeri bir dönüm noktası olmadığını, aksine içeride yetersiz ve uluslararası alanda aşağılanmış, güvenliği sağlayamayan ve temsil ettiğini iddia ettiği halklara hizmet edecek en ufak bir kalkınma vizyonu olmayan askeri yönetimin içinde bulunduğu çıkmazı ortaya koyduğunu’ vurguladılar.