Yemen Başbakanı: Husiler barış görüşmelerini savaş için bir fırsat olarak görüyor

Yemen Başbakanı: Husiler barış görüşmelerini savaş için bir fırsat olarak görüyor
TT

Yemen Başbakanı: Husiler barış görüşmelerini savaş için bir fırsat olarak görüyor

Yemen Başbakanı: Husiler barış görüşmelerini savaş için bir fırsat olarak görüyor

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, Kararlılık Fırtınası operasyonunun İran’ın Arap milletine karşı yürüttüğü düşmanca projeye ve onun Yemen’deki kolu olan Husi milislerine vurulan en büyük darbe olduğunu belirtti.  
Abdulmelik, Şarku’l Avsat’a verdiği özel röportajda, Yemen'deki İran projesinin güçlü bir darbe aldığını dile getirerek, bunun Arap ülkelerinin yıkıcı İran projesinin araçları için açık bir alan olmayacağına dair kesin bir işaret olduğunu söyledi.
Darbecilerin, kendilerine barış elinin uzatılacağı doğru bir adres olmadığını dile getiren Abdulmelik, Husilerin barış görüşmelerini savaş için bir fırsat olarak gördüğünü belirterek, artık topun Stockholm Anlaşmasının uygulanması için Birleşmiş Milletler de (BM) olduğunu vurguladı.
Abdulmelik, hükümetin tamamen sloganlardan uzak bir şekilde ülkedeki iç çatışmanın sona ermesine ve ülkeye tekrar sükûnetin hâkim olmasına odaklandığını söyledi. Ayrıca Başbakan Abdulmelik, kurtarılan bölgelerdeki durumun normalleştirilmesi, Temsilciler Meclisi’nin gecikmesinin ardındaki sebepler ve Taiz'de yaşanan son olaylara ilişkin bir dizi mesele ve dosyaya dair açıklamalarda bulundu.
Kararlılık Fırtınası operasyonunun dördüncü yıldönümüne tanık oluyoruz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
- Kararlılık Fırtınası’nın anlamı ve önemi hakkında söylenecek çok şey var. Kararlılık Fırtınası operasyonu, İran’ın Arap milletine karşı yürüttüğü düşmanca projeye ve onun Yemen’deki kolu olan Husi milislerine karşı başlatılan en büyük operasyondur. Aynı zamanda, Yemen ve Arap milletinin tarihinin kritik bir zamanında Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin çağrısı üzerine Kral Selman bin Abdulaziz liderliğindeki Suudi Arabistan tarafından alınan en cesur Arap kararlarından biridir.
Kararlılık Fırtınası, sadece askeri bir operasyon değil, aynı zamanda uluslararası forumlarda Yemen'e, siyasi liderliğine ve hükümetine yönelik önemli bir siyasi destektir. Bu karar, tüm sütunlarını sarsan darbelere maruz kaldıktan sonra ortak Arap eyleminin geri dönüşüne olanak tanımış ve barış sürecine özgü referanslardan biri haline gelen Güvenlik Konseyi'nin 2216 sayılı kararı kapsamında darbeyi reddetmeye yönelik uluslararası görüş birliğini kökleştirmiştir.
Bugün Yemen'deki İran projesinin durdurulduğunu ve mağlup edildiğini söyleyebilir miyiz?
- İran projesinin genişlemeci planları şu ana kadar, Yemen devletinin Husi milislerinin elinde çöküşünün önlenmesiyle güçlü ve kararlı bir darbe aldı. Bu, Arap ülkelerinin yıkıcı İran projesinin araçları için açık bir alan olmayacağına dair kesin bir işaretti. Ancak Arap ulusal devletlerinin yıkımına dayanan bu projenin yenilgisi daha fazlasını yapmayı gerektiriyor.
İran projesi, Tahran’daki molla rejiminin askeri, finansal, politik ve medya desteğini tüm yönleriyle seferber etti. Ayrıca bölgemizdeki tüm ajan kuruluşları kendi saflarına kattı. Bu nedenle, söz konusu projeyi tek bir darbeyle yere sermek oldukça zor. Bu projenin bütünüyle mağlup edildiğinden emin olmak tehlikelidir.
Yemen hükümeti, BM arabuluculuğuyla Husilerle birkaç barış turu düzenledi. Bütün bu istişarelerden sonra elde ettiğiniz sonuç nedir?
- 2016'dan bu yana BM himayesinde gerçekleştirdiğimiz barış müzakerelerinin ardından ulaştığımız şey, Husilerle barışı sağlamak için önceki her girişimde yaşadığımız ve deneyimlediğimiz şeyle aynı. Elde ettiğimiz tek sonuç, darbecilerin, kendilerine barış elinin uzatılacağı doğru bir adres olmadığını anlamak oldu. Husiler barış görüşmelerini zaman kazanmak ve darbeyi tüm bölgelere yaymak için bir fırsat olarak görüyor. BM’nin ve bazı uluslararası güçlerin bunu anlamalarının zamanı geldi. Darbecileri barışa sürüklemek gerçekçi bir seçenek değildi ve başarısız oldu. Çünkü Husi hareketinin doğası, dünyanın başka yerlerindeki silahlı hareketlerden farklıdır. Fakat onlar silahlarını bıraktılar ve barış sürecine dâhil oldular. Çünkü savaş onlar için bir amaç değil araçtı.
Devlet çalışanlarının maaşlarının Aden Merkez Bankası aracılığıyla ödenmesi hususundaki çabalarınızda nereye ulaştınız?
- Hükümet, 2019 bütçesini tüm idari personelin, silahlı kuvvetlerin, güvenlik güçlerinin ve sivil ve askeri emeklilerin ücretlerinin ödenmesine ilişkin talimatlar çerçevesinde belirledi. 6 ay önce başbakan olarak göreve başlamamdan bu yana hükümet, henüz kurtarılmayan bölgelerde yaşayan 100 binden fazla çalışanın maaşını ödemeyi başardı. Kısa vadede, milislerin kontrolünde olan üniversitelerdeki öğretim görevlilerinin maaşlarını ödemek için çalışıyoruz. Ayrıca kaynakları iyileştirmeye ilişkin planlarımız var. Kardeşlerimizin ve dostlarımızın desteğiyle bütçe açığını kapatmak için büyük bir umutla çalışıyoruz. Ayrıca Aden'deki Merkez Bankası'nı harekete geçirmeyi ve tüm yapılarını tamamlamayı umuyoruz.
Güney Geçiş Konseyi ile olan ilişkileriniz ne durumda? Aden'de konuşlandırılan güçlere nasıl muamelede bulunuyorsunuz?
- Hükümetimiz tüm Yemenliler içindir ve tüm vatandaşların, siyasi partilerin, sivil aktivistlerin ve sendikaların ‘anayasal haklarını kullanma ve meşru taleplerini yasal çerçevede sunma hakkı olduğunu kabul eden’ bir bakış açısına sahiptir. Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin liderliğinden bu yana sloganlardan uzak bir şekilde ülkedeki iç çatışmanın sona ermesine ve ülkeye tekrar sükûnetin hâkim olmasına odaklanan açık bir yaklaşım benimsemeye karar verdik.
Suudi Arabistan’ın Yemen’deki insani duruma ilişkin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Suudi Arabistan, gerek Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi aracılığıyla gerekse de insani yardım planlarını finanse ederek Yemen’in tüm bölgelerindeki insani yardım çalışmalarında önemli bir role sahiptir. Krallık en son bu yıl Yemen’e yardım planı kapsamında 500 milyon dolar katkıda bulunarak en çok bağışta bulunan ülke oldu.
Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi, kuruluşundan bu yana hayata geçirdiği projelerinin yüzde 33'ünü Yemen’e tahsis etti. Bu projeler kapsamında yapılan harcamalar ise tüm projelerin yüzde 61’inden fazlasını teşkil ediyor.
Suudi Arabistan, Yemen ekonomisini desteklemek üzere Merkez Bankasına 2 milyar dolarlık mevduat hesabı açtı. Bu durum, gıda stoklarının korunmasında ve emtia fiyatlarının dengelenmesinde önemli rol oynadı ve yerel para biriminin korunmasını sağladı. Bütün bunların insani yardım ve desteğin çeşitli yönlerine doğrudan yansımaları var. Bazı Yemen illerinin yeniden inşası için yürütülen acil müdahale programlarından bahsetmiyorum bile.
 



Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
TT

Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Irak hapishanelerinden salıverildikten sonra Suriye'ye döndüğünde kendisine iki şart koyduğunu söyledi: ‘Irak'ın mezhep savaşı deneyimini tekrarlamamak ve sadece rejimle mücadeleye odaklanmak.’

Bu ifadeler, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart'ın geçtiğimiz günlerde Şam'da eş-Şera ile bir araya gelerek gerçekleştirdikleri ve ‘Ahmed eş-Şera hapisteki bir El Kaide savaşçısından Suriye'nin liderine nasıl dönüştü?’ başlığıyla yayınlanan podcastte yer aldı.

Eş-Şera, “El Kaide'nin Irak'ta yaptıklarını tekrarlamak istediler ama ben bunu şiddetle reddettim. Bu durum aramızda bin 200'den fazla savaşçımızın öldürüldüğü ve benim de kuvvetlerimin yüzde 70'ini kaybettiğim büyük bir çatışmaya yol açtı. Ancak yeniden toparlandık ve rejimle savaşmaya odaklandık. Aynı zamanda DEAŞ ve benzeri gruplar gibi diğer taraflardan gelen tehditlerle de başa çıkmak zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Eş-Şera, “Bir savaşçıydınız, bir mahkumdunuz, bir liderdiniz ve şimdi bir cumhurbaşkanısınız… Bu dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şu anda Esed'in eskiden bulunduğu bu saraydayım. Ben bir savaşçıydım, savaşmak istediğim için değil. Bugün cumhurbaşkanıyım ama cumhurbaşkanı olmak istediğim için değil.”

Irak savaşı deneyimi

Suriye Cumhurbaşkanı, üniversitenin ilk dönemlerinde genç bir adam olarak, Suriyelilerin 60 yıl boyunca maruz kaldığı acımasız baskıdan, Suriye toplumunun sistematik olarak yok edilmesinden ve Irak'ta savaş patlak verdiğinde oraya gitmesi gerektiğini hissetmesinden duyduğu öfkeden bahsetti.

Eş-Şera Irak'ta üç yıl savaşmış, ardından beş yılını hapiste geçirmiş. İngilizler ona hapishanenin onu nasıl değiştirdiğini, bundan ne öğrendiğini ve çeşitli grupların saflarında nasıl hızlı bir şekilde yükselebildiğini sordu.

cdfrgthy
Suriyeli sanatçı Tamara Bessam Ebu Alvan, Şam'da Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlayan bir duvar resmi çiziyor. (Reuters)

Eş-Şera bu soruya şu cevabı verdi: “Suriye'de var olan baskının boyutlarını fark etmeye başladığımda yaklaşık 19 yaşındaydım. Ülkenin kötüye giden durumunu ve önceki rejimin ülkeyi nasıl korkunç bir şekilde yönettiğini görebiliyordum. Şam'ın taşıdığı yük ve rejimin Suriye toplumunu ve bu kadim şehri nasıl istismar ettiği konusunda derin bir acı hissettim.”

Sözlerine şöyle devam etti: “Bu rejimin düşmesi gerektiğine ikna olmuştum ama bunu gerçekleştirecek araçlarımız ya da uzmanlığımız yoktu. Bu yüzden deneyim kazanabileceğim her yere gitmeye karar verdim. O sırada Amerikalılar Irak'a girmeye hazırlanıyordu ve ABD'nin yaptıklarına karşı güçlü bir Arap ve İslami tepki vardı. Unutmamalısınız ki o zamanlar gençtim ve farklı bir düşünce tarzım vardı. Bu yüzden Irak'a gittim ve farklı gruplarla çalıştım. Zaman içinde bu gruplar yavaş yavaş küçülmeye ve El Kaide örgütüyle birleşmeye başladı. Bu şekilde kendimi El Kaide saflarında buldum.”

sxcdfrgt
Yaklaşan Ramazan Ayı için hazırlanan ‘Benatu’l Başa’ adlı dizinin çekimleri Eski Şam'da yapılıyor. (AFP)

22 yıllık bu yolculuk sırasında eş-Şera, Irak'taki deneyimlerinden öğrendiği en önemli şeyin, aynı hataları tekrarlamaktan kaçınmak istiyorsak politikaların sürekli olarak yeniden gözden geçirilmesi gerektiği olduğunu söyledi. O dönemde Batı'nın Ortadoğu'ya yönelik politikalarını eleştiren eş-Şera, “Bunlar yanlıştı ve değiştirilmeleri gerekiyordu. Bölge halkının her 10 yılda bir kötü kararların bedelini ödemesini istemiyoruz” dedi.

Bir barış adamı!

Kendisini dünyaya bir barış adamı olarak tanıtmak isteyip istemediği ve kendisine halen şüpheyle yaklaşan ülkelerle nasıl ilişkiler kurmayı planladığı sorusuna eş-Şera şu yanıtı verdi: “Bölgemizde, özellikle Suriye'de savaşlardan bıktık. İnsanlık barış ve güvenlik olmadan yaşayamaz, insanların aradığı şey bu, savaş değil. İnsanları bir araya getirebilecek ve savaşa başvurmadan barışçıl çözümlere götürebilecek pek çok şey var. Barış içinde insan olarak bizi birleştiren şeyler, savaş içinde bizi bölen şeylerden çok daha büyüktür.”

scdfvgbth
Yeni Suriye yönetimi geçtiğimiz aralık ayında muhalif grupları birleşik bir Suriye ordusuna entegre etmeye çalıştı. (SANA)

HTŞ grupları

Podcastte eş-Şera’ya bazıları daha radikal olan birçok hareketten oluşan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) içindeki pratik bir zorluk soruldu: “Burada bizimle birlikte oturmanıza kızanlar olabilir. Şimdi cumhurbaşkanı olduğunuza göre, en radikal olanlar da dahil olmak üzere tüm bu eski gruplarla nasıl başa çıkacaksınız?”

Ahmed eş-Şera şöyle yanıtladı: “Burada sizinle birlikte oturmama izin verilmediğini söylemek büyük bir abartı olur. O kadar da kötü değil. Bir arada yaşamamızı ve birbirimizle savaşmaya gerek kalmadan devrimin hedeflerine ulaşmamızı sağlayacak uygun ve kabul edilebilir bir formüle ulaşana kadar tüm bu taraflarla ikna ve diyalog yöntemlerini kullandım... Pek çok kişi bu yaklaşıma katıldı.”

scdfvgrth
Halep kırsalından Humus şehrine dönen yerinden edilmiş Suriyelileri taşıyan bir otobüsün penceresinden bakan bir çocuk, elinde Suriye bağımsızlık bayrağı tutuyor, 10 Şubat. (AFP)

Anayasa ve seçimler

“Peki ya ‘ulusal konferans’ ve anayasa ile seçimlerin belli bir zaman dilimi içinde yapılmasının garanti edilmesi hakkında ne söylersiniz?”

Eş-Şera, Suriye'nin çeşitli aşamalardan geçtiğini ve önceliğin hükümeti istikrara kavuşturmak ve devlet kurumlarının çöküşünü önlemek olduğunu söyledi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “İdlib hükümetini Şam'ın kontrolünü ele geçirdiğimizde iktidarı devralmaya hazır olacak şekilde hazırladık. Bu aşama için üç ay ayırdık. Daha sonra anayasal deklarasyon, ulusal konferansın toplanması ve cumhurbaşkanının atanmasını içeren bir sonraki aşamaya geçeceğiz. Uluslararası sözleşmelere uygun olarak bir cumhurbaşkanı atadık. Anayasa uzmanlarına danıştıktan sonra muzaffer güçler cumhurbaşkanını atadı, önceki anayasayı iptal etti ve eski parlamentoyu feshetti. Şimdi, yeni bir anayasanın ilan edilmesinin önünü açacak öneriler geliştirmek amacıyla çok çeşitli tarafların yer alacağı ulusal diyalog sürecine geçeceğiz. Geçici bir parlamento oluşturulacak ve bu parlamento yeni anayasayı hazırlamak üzere bir anayasa komitesi kurmakla sorumlu olacak.”

Trump ve Gazze

Eş-Şera, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e taşınmasına ilişkin açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “İnsanları topraklarını terk etmeye zorlayabilecek hiçbir güç olmadığına inanıyorum. Birçok ülke bunu yapmaya çalıştı ama hepsi başarısız oldu, özellikle de Gazze Şeridi'ne yönelik son savaş sırasında. Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Filistin halkı acıya, ölümlere ve yıkıma katlandı ama yine de topraklarını terk etmeyi reddetti. 80 yılı aşkın süredir devam eden bu çatışmada, Filistinlileri zorla yerlerinden etmeye yönelik tüm girişimler başarısız oldu. Terk edenler kararlarından pişman oldular. Birbirini izleyen Filistinli nesillerin aldığı ders, topraklarına bağlı kalmanın ve onu terk etmemenin önemidir.”

scdfvrgty
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera dün Silikon Vadisi'nden Suriye asıllı Amerikalı uzmanlardan oluşan bir heyetle bir araya geldi. (SANA)

Ekonomik model

Kendisini en çok ilgilendiren küresel ekonomik model ve ekonomi yönetimi açısından ilham aldığı belirli bir ülke ismi sorulan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Singapur, Suudi Arabistan, bazı dönemlerde Brezilya ve kalkınma yolunda büyük zorlukların üstesinden gelen Ruanda gibi ekonomik büyümeye tanık olan birçok ülkeyi incelediğini söyledi. Her ülkenin kendi zorlukları ve kalkınma aşamasıyla şekillenen kendi bağlamına sahip olduğunu belirtti. “Bu örneklerden değerli dersler çıkarılabilecek olsa da bunları körü körüne taklit etmemeliyiz. Bunun yerine, Suriye'nin kendine özgü durumuna uygun bir yaklaşım geliştirmek için bu dersleri uyarlamalı ve entegre etmeliyiz” dedi.

Ordu ve polisin lağvedilmesi

Eş-Şera'ya, Baas'tan arındırma sonrasında Irak'ta yaşananları anımsatan polis ve ordunun lağvedilmesi ve bu konunun nasıl ele alınacağı sorulduğunda, Suriye ve Irak'taki durum arasında büyük farklar olduğunu ve karşılaştırmaların her zaman büyük farklılıklar gösterdiğini söyledi. Suriye ordusunu ‘bir alternatif hazırlamadan’ dağıtmadığını belirtti.

Eski rejimin ordusunun Irak ordusu gibi olmadığını vurgulayan eş-Şera, “Çok sayıda milis ile İran ve Rusya'dan gelen dış müdahalelerle parçalanmıştı. Ordu dağılmış ve çökmüştü. Birçok genç erkek askere gitmemek için Suriye'den kaçıyordu. Dolayısıyla ordunun Suriyeliler için büyük bir önemi yoktu. Bugün Suriye'de zorunlu askerlik uygulamadım. Gönüllü askerliği tercih ettim. Bugün binlerce kişi yeni Suriye ordusuna katılıyor” ifadelerini kullandı.

Devrimci zihniyet bir devlet inşa edemez

Kendisini halen bir devrimci olarak görüp görmediği sorulan eş-Şera, devrimci zihniyetin bir devlet inşa edemeyeceğini söyledi. Şarku'l Avsat'ın Rory Stewart'ın röportajından aktardığına göre Eş-Şera, “Bir devlet inşa etmek ve bütün bir toplumu yönetmek söz konusu olduğunda farklı bir zihniyete ihtiyaç duyarsınız. Benim için devrim, rejimin devrilmesiyle sona erdi” dedi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün ülkenin yeniden inşası, ekonomik kalkınma, bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması, komşu ülkelere güvence verilmesi ve Suriye ile Batı ülkeleri ve bölge ülkeleri arasında stratejik ilişkiler kurulmasını içeren yeni bir aşamaya geçtik.”

sdfgrt
Ahmed eş-Şera'nın geçen ay yaptığı bir konuşmayı Şam'daki er-Ravza kafede takip eden Suriyeliler (Şarku’l Avsat)

Batı medyasının kendisi hakkında söylediklerine ilişkin tutumu sorulan Ahmed eş-Şera, Suriye'nin küresel etkiye sahip stratejik bir ülke olduğunu söyledi. Eş-Şera, “Geçmişte rejim kasıtlı olarak Suriyelileri Avrupa'ya göç ettirmeyi ve Captagon'u Avrupa'ya ve bölgeye kaçırmayı amaçlıyordu. Şam ayrıca, Suriye içindeki bazı ülkelerin oynadığı son derece olumsuz rol nedeniyle bölgede daha fazla istikrarsızlık tohumları ekmek için bir üs olarak kullanıldı” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'nin durumunun kökten değiştiğini ve gelecek vaat eden yeni bir ülke haline geldiğini vurgulayan eş-Şera, “Suriye ekonomik kalkınma yoluyla bölgenin istikrara kavuşmasında önemli bir rol oynayacaktır” dedi. Eş-Şera, tarım, sanayi ve ticaret gibi sektörlerde önemli bir merkez olacak olan Suriye'nin tarihi İpek Yolu üzerinde yer aldığını ve Doğu ile Batı arasındaki ticaretin yeniden gelişmesinin beklendiğini belirtti.

Eş-Şera, Batı'nın Suriye'ye bakışını bu açıdan yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.