CHP’den YSK’ya iptal başvurusu

CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu
CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu
TT

CHP’den YSK’ya iptal başvurusu

CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu
CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), AK Parti’nin itirazı üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesine oy çokluğuyla karar vermesinin ardından, CHP, İstanbul'un 39 ilçesindeki seçimler ile 24 Haziran 2018 genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin iptali için YSK’ya başvurdu.
CHP’nin itiraz dilekçesinde, “Kamu görevlisi olmayan kişilerin görev yaptığı sandık kurullarında sandık başındaki iş ve işlemlerde herhangi bir usulsüzlük iddia edilmediği halde, o sandıklarda oy kullanan seçmenin iradesi baltalanmadığı halde, madem iptal kararı verdiniz, aynı takdir ve iradeyle 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel seçimlerini de iptal etmek durumundasınız” ifadelerine yer verildi.
YSK’nın, İYİ Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptal edilerek yenilenmesine ilişkin kararın yeniden değerlendirilmesi talebiyle yaptığı başvuruyu reddetmesinin ardından, CHP’nin 39 ilçedeki seçimler ile 24 Haziran 2018 genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin iptali yönündeki taleplerinin de YSK tarafından reddedileceği öngörülüyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptalinin ardından, 17 Nisan’da aldığı mazbatası iptal edilen Ekrem İmamoğlu’na yönelik sempati ve destek artarken, CHP seçimleri tekrar kazanacağını belirtiyor.
Abdullah Gül’den eleştiri
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, YSK'nın İstanbul seçimlerini iptal ve yenileme kararını eleştirdi.
Twitter hesabından konuya ilişkin açıklamada bulunan Gül, “Anayasa Mahkemesi’nin 2007 yılındaki haksız 367 Kararı” karşısında ne hissettiysem, başka bir yüksek mahkeme olan Yüksek Seçim Kurulu’nun dün aldığı kararı duyunca aynı duyguları yaşadım. Yazık, bir arpa boyu yol alamamışız” ifadelerini kullandı.
Gül, 17 Nisan’da mazbatasını alan İmamoğlu’nu kutlayarak, İstanbul'daki seçim sonuçlarını sorgulamayı reddettiğini ifade etmişti.
Gül, “Bu meselenin uzaması Türkiye'ye de zarar verir demokrasimize de gölge düşürür. Türkiye'yi yönetenlerin önünde hem seçimsiz bir 4.5 yılları var hem de üzerinde çalışılması gereken ciddi meseleler var ve bu tip tartışmalardan uzak durup memleketin geleceğine konsantre olmaları çok önemli diye düşünüyorum. Türkiye'yi seçimleri tartışmalı bir ülke haline asla getirmemek gerekir” demişti.
Gül’ün bu eleştirileri, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da dâhil, AKP'nin bazı eski isimleri ile yeni bir siyasi parti kurma hazırlığında olduğuna ilişkin geçtiğimiz aylarda kulislerde duyulan iddiaların ortasında geldi.
“YSK’nın iptal kararı temel değerlerimizin zedelenmesine yol açmıştır”
Davutoğlu ise, YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptali ve yenilenmesine ilişkin kararını onaylamadığını belirtti.Davutoğlu, Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeler yer verdi;
“Türk siyasi hayatının ve demokrasisinin tüm eksiklerine rağmen en önemli gücü sandığın meşruiyetidir. Ülkemizi en zor zamanlardan, kritik eşiklerden çekip çıkaran milletimizin sandıkta ortaya koyduğu iradesi olmuştur.
Siyasi geleneğimizin en temel değeri de, son sözün sandıkta tecelli eden millet iradesine ait olmasıdır. Mazereti ve gerekçesi ne olursa olsun 31 Mart seçimleri sonrasında yaşananlar ve YSK’nın iptal kararı bu temel değerlerimizin zedelenmesine yol açmıştır.
Adil, kurallara uygun seçimler demokrasinin olduğu kadar ortak aidiyet bilincimizin de referans noktasıdır. YSK’nın kararı ise evrensel hukuka ve yerleşmiş teamüllere aykırılıklar barındırmakta, bu bilince zarar vermektedir.
Siyasi hareketler için en büyük kayıp seçimlerin değil toplumsal vicdanda ahlaki üstünlüğün kaybedilmesidir.
Şimdi yapılması gereken; ülkemize yakışan olgunlukla seçim sürecini yürütmek, gerilim ve kutuplaşmadan uzak durarak demokrasimizin daha fazla yıpranmasına engel olmaktır.”
Bu, Davutoğlu’nun, 22 Nisan’da Erdoğan ve AK Parti’nin bazı uygulamalarına eleştiride bulunduğu ifadelerinin ardından ikinci açıklaması oldu.



İsrail, ‘Filistin devletinin kurulmasını engellemek’ amacıyla Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim yerinin inşasını onayladı

Batı Şeria'nın Nablus kentinin doğusunda bulunan bir İsrail yerleşim yeri (AFP)
Batı Şeria'nın Nablus kentinin doğusunda bulunan bir İsrail yerleşim yeri (AFP)
TT

İsrail, ‘Filistin devletinin kurulmasını engellemek’ amacıyla Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim yerinin inşasını onayladı

Batı Şeria'nın Nablus kentinin doğusunda bulunan bir İsrail yerleşim yeri (AFP)
Batı Şeria'nın Nablus kentinin doğusunda bulunan bir İsrail yerleşim yeri (AFP)

İsrail güvenlik kabinesi bugün işgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim biriminin kurulmasına onay verdi. Aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, bu adımın ‘bir Filistin devletinin kurulmasını engellemeyi’ amaçladığını söyledi.

Smotrich’in ofisinden yapılan açıklamaya göre, söz konusu kararla birlikte son üç yılda onay verilen yerleşim sayısı 69’a yükseldi.

İsrail’in bu kararı, Birleşmiş Milletler’in (BM) Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerinin hız kazandığını ve 2017’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştığını duyurmasından birkaç gün sonra geldi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Smotrich’in ofisinden yapılan açıklamada, “İşgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim yerinin onaylanması ve düzenlenmesine ilişkin Maliye Bakanı ile Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın önerisi, güvenlik kabinesi tarafından kabul edildi” denildi.

Açıklamada söz konusu adım ‘tarihi’ olarak nitelendirilirken, bunun bir Filistin devletinin kurulmasını engellemeyi amaçladığı ifade edildi. Smotrich, “Fiili olarak bir Filistin terör devletinin kurulmasını engelliyoruz” dedi.

Smotrich sözlerini şöyle sürdürdü: “İzlediğimiz yolun doğru olduğuna inanarak, tarihi miras alanımızdaki yerleşim yerlerini geliştirmeye, inşa etmeye ve güçlendirmeye devam edeceğiz.”

Açıklamaya göre, onaylanan yerleşimlerin bulunduğu bölgeler yüksek stratejik öneme sahip. Bunların başında, yaklaşık 20 yıl önce Batı Şeria’nın kuzeyinde kaldırılan Ganim ve Kadim yerleşimlerinin yeniden kurulması geliyor.

Onay verilen yerleşimler arasında, fiilen mevcut olan ancak bugüne kadar yasal statüye sahip olmayan beş kaçak yerleşim de bulunuyor.

ABD Başkanı Donald Trump, daha önce İsrail’i Batı Şeria’yı ilhak etme konusunda uyarmıştı. Buna karşın İsrail’deki aşırı sağcı hükümette yer alan bazı bakanlar, bu adımı mümkün olan en kısa sürede hayata geçirmeye çalışıyor.

Batı Şeria’daki tüm İsrail yerleşimleri uluslararası hukuka göre yasa dışı kabul edilirken, yerleşim karakolları İsrail yasalarına göre de illegal sayılıyor.

İsrail’in 1967’de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs hariç olmak üzere, Batı Şeria’da yaklaşık 500 bin İsrailli yerleşimci ile birlikte yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor.


Güney Afrika’da silahlı saldırı: 10 ölü, 10 yaralı

Johannesburg kent merkezinde 18 Aralık 2025 tarihli polis baskınından bir kare (AFP)
Johannesburg kent merkezinde 18 Aralık 2025 tarihli polis baskınından bir kare (AFP)
TT

Güney Afrika’da silahlı saldırı: 10 ölü, 10 yaralı

Johannesburg kent merkezinde 18 Aralık 2025 tarihli polis baskınından bir kare (AFP)
Johannesburg kent merkezinde 18 Aralık 2025 tarihli polis baskınından bir kare (AFP)

Güney Afrika polisi, Johannesburg yakınlarında düzenlenen silahlı saldırıda 10 kişinin öldüğünü, 10 kişinin ise yaralandığını açıkladı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin haberine göre olay, Johannesburg’un 40 kilometre batısındaki Bekkersdal kentinde, ruhsatlı bir barın bulunduğu caddede meydana geldi. Saldırının nedenine dair herhangi bilgi açıklanmadı. Polis sözcüsü AFP’ye yaptığı açıklamada, saldırganların kimlikleriyle ilgili henüz “ayrıntılı bilgi” bulunmadığını söyledi.

Reuters haberine göre polis, saldırıda yaklaşık 12 kişinin yer aldığı bilgisini verdi. Saldırganların beyaz bir minibüs ve gri bir sedanla olay yerine gelip bara ateş açtığı, ardından kaçarken etrafa gelişigüzel ateş ettikleri bildirildi. Yetkililer, saldırı nedeninin soruşturmayla ortaya çıkacağını duyurdu.

Güney Afrika’da suç oranları yüksek ve organize suç örgütlerinin etkisi dikkat çekiyor. Ülkede bireyler, kişisel güvenlik amacıyla ruhsatlı silah taşıyabiliyor ancak yasa dışı silahların dolaşımı da ciddi bir sorun oluşturuyor.

6 Aralık’ta da Pretoria’da bir işçilerin kaldığı bir eve düzenlenen silahlı baskında, aralarında üç yaşındaki bir çocuğun da bulunduğu 11 kişi öldürülmüştü. Söz konusu evde yine bir bar bulunuyordu.

Ülkede silahlı şiddet oranı son derece yüksek. Polis verilerine göre, Nisan ile Eylül ayları arasında her gün ortalama 63 kişi silahlı saldırılarda hayatını kaybediyor.


Tayvan, ada çevresinde 7 askeri uçak ve 8 Çin gemisi tespit etti

Tayvan çevresinde icra edilen askeri tatbikatlarda, Shandong uçak gemisinden kalkışa hazırlanan Çin savaş uçağı (Arşiv – AP)
Tayvan çevresinde icra edilen askeri tatbikatlarda, Shandong uçak gemisinden kalkışa hazırlanan Çin savaş uçağı (Arşiv – AP)
TT

Tayvan, ada çevresinde 7 askeri uçak ve 8 Çin gemisi tespit etti

Tayvan çevresinde icra edilen askeri tatbikatlarda, Shandong uçak gemisinden kalkışa hazırlanan Çin savaş uçağı (Arşiv – AP)
Tayvan çevresinde icra edilen askeri tatbikatlarda, Shandong uçak gemisinden kalkışa hazırlanan Çin savaş uçağı (Arşiv – AP)

Tayvan Savunma Bakanlığı, son 24 saatte Çin’in ait yedi askeri uçak ve sekiz geminin ada çevresinde görüldüğünü duyurdu.

Bakanlığın açıklamasına göre, tespit edilen uçaklardan beşi Tayvan Boğazı’ndaki orta hattı geçerek ülkenin kuzey ve güneybatı Hava Savunma Tanımlama Bölgesi’ne girdi. Şarku’l Avsat’ın Taiwan News’ten aktardığı habere göre Tayvan ordusu bu hareketliliğe karşı deniz ve hava unsurlarını görevlendirerek sahil füze sistemleri de bölgede hazır konuma getirildi.

Tayvan, bu ay şu ana kadar Çin ordusuna ait uçakları 235, gemileri ise 148 kez tespit etti. Çin, Eylül 2020’den bu yana Tayvan çevresindeki askeri uçak ve gemi faaliyetlerini kademeli şekilde artırarak gri bölge taktiklerini yoğunlaştırmış durumda.

Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS), gri bölge taktiklerini, “Bir devletin doğrudan ve yoğun güç kullanımına başvurmadan güvenlik hedeflerine ulaşmasını amaçlayan çaba veya çabalar bütünü” olarak tanımlıyor.