​Irak yeni bir terör örgütünün ortaya çıkmasından endişe ediyor

Suriye’nin Haseke şehrinde, binlerce DEAŞ destekçisinin yaşadığı el-Hol Kampı’nda yaşayan kadınlar geziyor (Reuters)
Suriye’nin Haseke şehrinde, binlerce DEAŞ destekçisinin yaşadığı el-Hol Kampı’nda yaşayan kadınlar geziyor (Reuters)
TT

​Irak yeni bir terör örgütünün ortaya çıkmasından endişe ediyor

Suriye’nin Haseke şehrinde, binlerce DEAŞ destekçisinin yaşadığı el-Hol Kampı’nda yaşayan kadınlar geziyor (Reuters)
Suriye’nin Haseke şehrinde, binlerce DEAŞ destekçisinin yaşadığı el-Hol Kampı’nda yaşayan kadınlar geziyor (Reuters)

Iraklı çiftçi Şakir Salih, DEAŞ’tan korktuğunu ancak onun yenilgisine ilişkin hissettiği korkunun daha büyük olduğunu dile getirdi.
Salih, bunu söyledikten sonra, kendisinin radikalleri desteklemediğine dair insanları ikna etmenin büyük bir sorun olduğunu vurguladı.
Irak kuvvetleri, DEAŞ’ı Bağdat’ın kuzeyindeki Salahaddin şehrinden çıkarttığında, Salih de DEAŞ ile birlikte bölgeden ayrıldı.
Salih (49), “DEAŞ’ın hükmü altında yaşadığımız için bizi de öldüreceklerini düşündük. Bu yüzden kaçtık” diyerek, DEAŞ’ın hezimetine yardım eden Şii gruplara atıfta bulundu.
DEAŞ ile birlikte kalma sebeplerinin bu olduğunu ifade eden Salih, “Onlara alıştık. En azından hayatta kalmak için ne yapmamız gerektiğini biliyorduk” diye konuştu.
Salih şu an,Suriye'nin kuzeydoğusunda, yaklaşık 70 bin Iraklı ve Suriyelinin yanı sıra binlerce DEAŞ destekçisinin bulunduğu el-Hol Kampı’nda yaşıyor.
Kampta yaşayan Suriyeli Fatma ise, Reuters muhabirine şunları söyledi; “Eğer Allah izin verirse, DEAŞ geri gelecek.”
Irak, el-Hol kampında yaşayan yaklaşık 30 bin vatandaşını geri almaya hazırlanıyor. Ancak, DEAŞ ile gerçek bağlantıları olanlar ile kendilerini terör örgütü içinde sıkışmış halde bulanların birbirinden nasıl ayrılacağı konusunda ikilemde kalıyor.
İnsan hakları ve yardım grupları, yardım kuruluşlarının itirazlarının ardından, Bağdat’ın son zamanlarda el-Hol Kampı’ndan gelenleri alıkoymak için ayrı bir kamp inşa etme fikrinden vazgeçtiğini belirtti.
İnsan hakları ve yardım gruplarında görevli yetkililer, Irak tarafından yapılan son teklifin, onları izole edilmiş alanlarda bulunan ve güvenlik güçleri tarafından korunan binalara yerleştirmek olduğunu bildirdi.
Irak İnsan Hakları Komisyonu üyesi Ali Bayatlı, kampların geçici olduğunu ve insanların orada sonsuza dek yaşayamayacağına dikkat çekerek, tek çözümün bu kişiler için devletin kontrolü ve koruması altındaki alanların tahsis edilerek, entegre edilmeleri için bu insanlara iş ve hizmet sağlamak olduğunu söyledi.
Yardım kuruluşlarında görevli bazı çalışanlar ise, yardım kuruluşlarının olası insan hakları ihlalleri nedeniyle yeni bir gözaltı kampı veya gözaltı bölgesine destek sağlayamayacağının altını çizdi.
El-Hol Kampı’nda yaşayanların çoğu, DEAŞ’ın Suriye’nin doğusunda kontrol altında tutmuş olduğu son toprak parçasından geldiği için radikal olanlar ile olmayanları birbirinden ayırmak veya radikal olanların görüşlerinin değişmesini sağlamak pek de kolay değil.
Batılı yetkililer, Bağdat’ın, El-Kaide’den koparak ortaya çıkan DEAŞ’ınhakimiyeti döneminde yaptığı gibi tahminlerinde yanılması halinde küresel güvenliğin yine tehdit altına girebileceğini düşünüyor.
ABD tarafından desteklenen YPG tarafından kontrol edilen kampta yaşayanların çoğu, DEAŞ’ı desteklemediklerini söyleyerek, sadece onların yönetimi altında yaşamayı başardıklarını dile getiriyor.
Salih ve diğer Iraklılar, DEAŞ unsuru olduğundan şüphelenilen kişilerden ayrı çadırlarda yaşarken, kampta yaşayan yabancı unsurları radikaller olarak nitelendiriyor.
Irak hükümeti, söz konusu kişilerin mevcut kamplar ve yerleşim alanlarından geri getirilmesinin, onları DEAŞ yönetimi altında acı çeken aktivistlerin saldırılarından koruyacağını ve radikal fikirlerin yayılmasının önlenmesine katkıda bulunacağını düşünüyor.
New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), el-Hol Kampı sakinlerini kamplar yerine evlere dönüştürülmüş konutlara yerleştirmenin mümkün olduğunu ifade etti.
HRW’de araştırmacı olan Belkees Will, “Düşündükleri şey biraz daha sürebilir. Bu da, insanların orada daha uzun süre bekleyecekleri anlamına geliyor” dedi.
HRW, daha önce yaptığı bir açıklamada, bu gibi planların dava görülmeden keyfi gözaltıları yasaklayan uluslararası hukuku ihlal anlamına geldiğini belirtmişti.
Bağdat, ABD tarafından kontrol edilen ve DEAŞ lideri Ebubekir Bağdadi’nin bir dönem gözaltına tutulduğu Bucca Kampı’nda yaşananların tekrar etmesini istemiyor.
Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi,bu yılın başlarından yaptığı bir konuşmada,Irak’ıninsan haklarına saygı duyduğunu ancak DEAŞ destekçilerinin bir kez daha topluma sızmaması için güvenlik önlemleri alınması gerektiğini vurgulamıştı.
Şu an mülteci kamplarında yaklaşık 450 bin Iraklı yaşıyor.İnsani yardım çalışanları, bazen bu kamplara erişimlerinin engellendiğini söylüyor.
Kampta yaşayanlar ise, DEAŞ ile gerçekten veya iddia edildiği üzere bağlantıları olması nedeniyle bir daha asla eve dönmeyeceklerini düşünüyor.
Batılı yetkililere göre, ister kamplarda, ister korunaklı konutlarda tutulsunlar veya ister serbest bırakılsınlar, DEAŞ’ın gölgesi altında yaşamış Sunniler kendilerini dışlanmış hissettikçe, bu durum DEAŞ’ı yeniden kurmak isteyen radikaller tarafından istismar edilme ihtimalini artıyor.
Sünni topluluklarının çoğu, dini doktrinine bakmaksızın düşman olarak gördüğü herkese zulmeden DEAŞ’ın yenilgisini memnuniyetle karşıladı. Ancak Sunnilerden bazıları, Şii milislerin kontrolü altına giren bölgelere geri dönmeleri halinde dışlanma veya tutuklanmaktan korkuyor.
Irak’taki bazı Şii gruplar, kafir olarak nitelendirdiği Şii grupları öldüren DEAŞ bölgesinde yaşamış Sunnilere karşı intikam saldırıları gerçekleştirmekle suçlandı.
Salih ve ailesi, Irak kuvvetlerinin DEAŞ’ı 2015 yılında Selahaddin’den çıkarmasıyla bölgedeki evlerinden ayrılmıştı.
Salih, “El Kaim saldırılara maruz kaldığında, bizi Suriye’ye götürmeleri için kaçakçılara para ödedik. Eve geri dönmeliyiz ancak Şii gruplar orayı kontrol altında tuttuğu sürece bunu yapmayacağız. Bizi öldürecekler veya bizi hapsedecekler.Tarım alanımızı yok ettiler. Orayı ateşe verdiklerini videoda gördüm” dedi.
Irak Göç ve Göçmen Bakanlığı ile Başbakan Abdulmehdi, el-Hol Kampı’nda gözaltında tutulanlara ilişkin mevcut planlar hakkında yorum yapmaktan kaçındı.



Gazze Şeridi'nde açlık ve susuzluk kâbusu... Açlık nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 96'sı çocuk olmak üzere 193'e yükseldi

Gazze Şeridi'ndeki su sıkıntısı nedeniyle kovalarla su taşıyan Filistinli bir kız çocuğu (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki su sıkıntısı nedeniyle kovalarla su taşıyan Filistinli bir kız çocuğu (Reuters)
TT

Gazze Şeridi'nde açlık ve susuzluk kâbusu... Açlık nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 96'sı çocuk olmak üzere 193'e yükseldi

Gazze Şeridi'ndeki su sıkıntısı nedeniyle kovalarla su taşıyan Filistinli bir kız çocuğu (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki su sıkıntısı nedeniyle kovalarla su taşıyan Filistinli bir kız çocuğu (Reuters)

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 96'sı çocuk olmak üzere 193'e yükseldiğini açıkladı.

Bakanlık bugün yaptığı açıklamada, son 24 saat içinde bölgede açlık nedeniyle beş yeni ölüm vakası meydana geldiğini belirtti.

Öte yandan açlıktan kıvranan Gazze Şeridi sakinlerinin çoğu, içme ve temizlik için ihtiyaç duydukları suyu temin etmek amacıyla her gün yıkık bölgelerden uzun mesafeler kat etmek zorunda kalıyor. Bu zorlu yolculuk, insan sağlığını korumak için gerekli olan az miktardaki suyu temin etmelerini sağlıyor.

Dünya kamuoyunun ilgisi Gazze Şeridi'ndeki açlığa yönelirken, küresel açlık gözlemevi olan Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması, 22 aydır süren savaşın etkisiyle bölgede bir açlığın yaşandığını belirtiyor. Ancak yardım kuruluşlarına ve Reuters’a göre su krizi de en az bu kadar ciddi bir sorun.

Bazı sular yardım kuruluşlarına ait küçük arıtma tesislerinden sağlanıyor olsa da, çoğu aşırı tuzlu ve enkazdan sızan atık su ve kimyasallarla daha da kirlenmiş olan yeraltı su tabakasındaki kuyulardan çıkarılıyor. Bu da ishal ve hepatit vakalarının yayılmasına neden oluyor.

Gazze Şeridi'ne temiz suyun çoğunu sağlayan İsrail su hatları üzerinden pompalama durduruldu. İsrail, savaşın başlarında Gazze Şeridi'ne su ve elektrik tedarikini durdurdu. Daha sonra bazı tedarikler yeniden başlatılsa da, su hatları hasar gördü. Gazze Su İdaresi yetkilileri, son zamanlarda bu hatlardan hiç su gelmediğini bildirdi.

dfrgty
Gazze şehrinde su kıtlığı nedeniyle tankerlerden su almak için bekleyen Filistinliler (Reuters)

İsrail Savunma Bakanlığına bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktiviteleri Koordinasyon Birimi (COGAT), İsrail'in Gazze Şeridi'ne su sağlıyor olup olmadığına ilişkin yorum talebine yanıt vermedi.

Gazze Şeridi’ndeki su ve kanalizasyon altyapısının çoğu tahrip oldu. Yeraltı su pompaları genellikle küçük jeneratörlerden elde edilen elektriğe bağlı ve bu jeneratörlere yakıt temin etmek artık çok zor.

Savaştan önce üniversite öğrencisi olan 23 yaşındaki Muaz Muhaymer, su almak için yaklaşık bir kilometre yürümek ve iki saat kuyrukta beklemek zorunda olduğunu söyledi. Muhaymer, çoğu zaman aynı işi günde üç kez yapmak zorunda kalıyor. Su kaplarını el arabasına koyarak, engebeli arazide bulunan ailesinin çadırına geri dönüyor.

Temizlik için kullanmak üzere iki büyük bidon tuzlu su ve içmek için iki küçük bidon temiz su taşıyan Muhaymer, “Ne kadar süre böyle kalmamız gerekecek?” diye sordu.

53 yaşındaki annesi, oğlunun 22 kişilik büyük ailesinin ihtiyaç duyduğu suyu, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta küçük bir çadır grubunda yaşayan ailesine getirdiğini söyledi.

Anne, “Çocuklar gelip gidiyor, hava sıcak. Sürekli susuyorlar. Yarın tekrar su doldurabilecek miyiz, kim bilir?” ifadelerini kullandı.

uıotrgh
Filistinli bir kadın, bebek maması sıkıntısı ve yetersiz beslenme oranlarının yüksek olduğu bir ortamda, üç aylık torununa otlu su içirmek için bir şişe hazırlıyor. (Reuters)

Nüfusun yoğun olduğu küçük bölgede su bulmak için mücadele devam ediyor. Neredeyse herkes geçici barınaklarda veya tuvalet ve hijyen imkanları olmayan çadırlarda yaşıyor. İnsanlar, hastalıkların yayıldığı bu ortamda içme, yemek pişirme ve yıkama için yeterli suya erişemiyor.

Birleşmiş Milletler (BM), acil durumlarda kişi başına minimum su tüketiminin içme, yemek pişirme, temizlik ve yıkanma için günde 15 litre olduğunu belirtiyor. İsrail merkezli insan hakları örgütü B'Tselem'e göre, İsrail'de günlük ortalama su tüketimi yaklaşık 247 litre.

fghyju
Gazze Şeridi'nde temiz suya erişim mücadelesi (AFP)

Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam'ın işgal altındaki Filistin topraklarında insani yardım politikalarından sorumlu yetkilisi Büşra el-Halidi, Gazze Şeridi'nde günlük ortalama su tüketiminin şu anda 3 ila 5 litre arasında olduğunu söyledi.

Oxfam geçen hafta, su yoluyla bulaşan ve önlenebilir ve tedavi edilebilir hastalıkların ‘Gazze Şeridi'nde yaygınlaştığını’ ve son üç ayda bildirilen vakaların yaklaşık yüzde 150 arttığını belirtti.

İsrail, Hamas'ı Gazze Şeridi'ndeki acıların sorumlusu olarak görüyor ve 2,3 milyonluk Gazze nüfusuna yeterli yardımın ulaşmasına izin verdiğini iddia ediyor.

Su kuyrukları

Sivil toplum kuruluşu Norveç Mülteci Konseyi’nin (NRC) su ve sanitasyon sorumlusu Danish Malik, “Su kıtlığı her geçen gün ciddi şekilde artıyor ve insanlar içme suyu ile temizlik için kullanılacak su arasında seçim yapmak zorunda kalıyor” dedi.

Gazze Şeridi sakinlerinin çoğu, su kuyruklarında uzun saatler geçiriyor ve kuyrukta yer bulmak için diğerleriyle itişip kakışıyor. Bölge sakinleri, bazen kavgaların çıktığını söylüyor.

Su getirmek genellikle çocukların görevi. Çünkü ebeveynleri yiyecek veya diğer ihtiyaçları arıyor.

Gazze Şeridi'ndeki Sular İdaresi Planlama Müdürü Munzir Salim, “Çocuklar çocukluklarını yitirmiş, plastik bidonlarla su taşıyıcıları haline gelmişler. Su taşıyan tankerlerin peşinden koşuyorlar ya da ailelerine su götürmek için uzak bölgelere gidiyorlar” şeklinde konuştu.

ergtyu
Su kıtlığı nedeniyle Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta su dağıtım noktasında toplanan Filistinliler (Reuters)

Su temininde zorluklar yaşanırken, sahil yakınında yaşayanların çoğu denizde yıkanıyor.

Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) finansmanıyla, Mısır'daki bir tuzdan arıtma tesisinden Gazze Şeridi'nin güneyindeki 600 bin kişiye hizmet verecek yeni bir su hattı kurulması planlanıyor. Ancak bunun tamamlanması birkaç hafta daha sürebilir.

Yardım kuruluşları, daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini söylüyor.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Sözcüsü James Elder, uzun süredir devam eden yoksunluğun ölümcül hale geldiğini söyledi. Elder, “Açlık ve susuzluk artık bu savaşın yan etkileri değil, doğrudan sonuçları haline geldi” ifadesini kullandı.

El-Halidi, krizin çözümü için ateşkes ve yardım kuruluşlarının sınırsız erişiminin şart olduğunu belirterek, “Aksi takdirde Gazze Şeridi'nde önlenebilir hastalıklar nedeniyle insanların vefat ettiğini göreceğiz, ki bu zaten gözlerimizin önünde oluyor” dedi.