Akile Salih: Hafter ile Serrac’ın bir araya gelmesi imkansız

Şarku’l Avsat’a konuşan Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Suheyrat Anlaşması’na geri dönülmeyeceğini söyledi.

Akile Salih
Akile Salih
TT

Akile Salih: Hafter ile Serrac’ın bir araya gelmesi imkansız

Akile Salih
Akile Salih

Kahire’de Şarku’l Avsat’a konuşan Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, ülkesinde seçimlerin yapılmamasından dolayı uluslararası toplumun bazı güçlerini sorumlu tuttu ve herhangi bir müdahalede bulunmaksızın seçim sandıklarına gidilmesine destek olunması çağrısında bulundu.
Libya’nın önde gelen tanınmış siyasetçilerinden Akile Salih, mevcut krizin üstesinden gelinmesi için Suheyrat anlaşmasına geri dönülmemesi gerektiğini dile getirerek, Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac’ın bir araya getirilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Salih, Katar ve Türkiye'nin Trablus'taki teröristlere yönelik desteklerinin savaşların bir çözüme kavuşturulmasının gecikmesinin arkasındaki nedenlerden biri olduğu değerlendirmesinde bulunarak, böyle bir desteğin orduyu operasyonlarına devam etmekten caydırmayacağını belirtti.
Akile Salih ile gerçekleştirilen röportajın metni:
- Sizce Libya’daki süreçte ilerleme kaydedilmemesinin sebebi nedir?

Baştan beri takip edilen politik süreç yanlıştı. Bundan dolayı neticesi de beklenilenin aksine hatalarla malul oldu. Eski Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Martin Kobler'in Libya yetkilileri tarafından düzenlenen yasaların uygulanmasında yardım etmesi gerekiyordu. Özellikle Libya’nın bağımsız bir devlet olduğu ve yasalara, seçilmiş bir parlamentoya, anayasaya ve mahkemelere sahip olduğu temin edilmesi gereken temel hususlardı. Fakat Temsilciler Meclisi’nde sandalye kazanamayan Müslüman Kardeşler işleri tersine çevirdi. Uluslararası toplum, anayasayı ve seçilen parlamentoyu terk etti ve kendi iradesiyle seçilen bir hükümetle muamelelerde bulunmaya başladı. Bu nedenle Libya halkı, uluslararası bir anlaşma ile dayatılan ve gerekçesi olmayan kararlara dayanan bir hükümeti kabul etmez. BM arabulucusunun, sadece BM ve uluslararası toplumun bir çalışanı değil, tüm taraflar için adil bir arabulucu olması gerekiyordu.
-Ancak Suheyrat Anlaşması herkes tarafından onaylandı…
Libya halkı, Suheyrat Anlaşması’na katılanları görevlendirmedi. Çünkü meşruiyet dışarıdan gelmez, halk tarafından verilir. Anayasaya ve yerel mahkemelere geri dönülmesi önemliydi. Dışarıdan halka dayatılan bu kimseler herkes tarafından tanınmıyor. Bu hatalar Libya’daki siyasi çözümün gecikmesine neden oldu. Bugün herkesin elini Libya'nın üzerinden çekmesine ve seçimlerin yapılmasına destek olmasına ihtiyacımız var.
-Bu, Suheyrat Anlaşması’nın ötesine geçmek istediğiniz anlamına mı geliyor?
Krizin yıllarca sürmesine yol açmamak amacıyla Suheyrat Anlaşması’na geri dönmeyeceğiz. Ancak seçimlere gitmek istiyoruz. Eğer Serrac halkın yanında olduğunu düşünüyorsa oy sandığına gitsin.
-Libya'daki mevcut durum seçimler için uygun mu?
Aslında Libya halkının yüzde 85'i seçimlerde katılıyor ki, bir çözüme ulaşmanın tek yolu budur. Libyalılar kendilerine ülke dışından dayatılan her şeyi reddediyorlar. Biz bir halkız ve birbirine tutunmuş uyumlu bir sosyal yapımız var. Fakat dış müdahaleler bu yapıyı sarsıyor. Dolayısıyla bu durum gerek devletin gerekse de halkın çıkarlarını örseliyor. Tek çözüm seçimlerin gerçekleştirilmesi ve güvenliğinin temin edilmesidir.
-Libya seçimler aşamasına nasıl ulaşacak?
Uluslararası toplumun müdahale etmeksizin vereceği destekle. Çünkü hassas bir aşamadayız ve seçimlerin ertelenmesine tahammülümüz yok. Daha fazla beklemek, terörist grupların ülkenin güvenliğini, istikrarını ve birliğini bozmasına ve krizi uzatmasına izin vermek anlamına gelir.
-Seçimlerin tam olarak ne zaman yapılmasını bekliyorsunuz?
Gelecek yılın başında veya aynı yıl içerisinde…
-Libya'da daha önce seçimlerin yapılacağı ilan edildi fakat sonrasında bir çıkmaza girildi. Sizce neden böyle oldu?
Maalesef, uluslararası toplum seçim süreci konusunda ciddi değil. Temsilciler Meclisi’nde anayasaya ilişkin referandum yapılması için bir yasa çıkardık. Bunun üzerinde 6 ay geçti. BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Salame’nin Fayiz es-Serrac’tan seçim süreci için fon talep etmesi gerekiyordu. Ama bu gerçekleşmedi. Çünkü seçim sonuçlarının es-Serrac ve grubunun çıkarına olmayacağını önceden biliyorlardı. Dolayısıyla, seçimlerin yapılması tek bir şeye bağlı: “Seçim tarihinin belirlenmesi ve uygulanması.”
-Seçimler için ülkedeki mevcut güvenlik koşulları uygun mu?
Libya Ulusal Ordusu, Afrika Birliği (AfB) veya uluslararası toplum süreci üstlenebilir. Daha önce Irak’ta seçimler yapıldı ve bombardımanlar gerçekleşti. Önemli olan, terörizmin ülkeyle ve halkla oynamasına izin vermemektir.
-Parlamentonun mevcut siyasi çözümdeki rolü nedir?
Başkentin kurtarılmasının ardından, tüm Libya halkının temsilcilerini içeren, vatandaşların gerekli ihtiyaçlarını sağlayan, seçimlere hazır olan, gerekli kararları veren ve ülkedeki demokratik süreci engelleyenlere tabi olmayan bir ulusal hükümet kurmaktır.
-Washington’un Hafter ile Serrac arasında bir görüşmenin gerçekleşmesini sağlaması mümkün mü?
Libyalıların öldürülmesinden ve Başkanlık Konseyi Başkanı’nın bununla itham edilmesinden sonra böyle bir görüşmenin gerçekleşmesi imkansız.
-Libya ordusunun silahsızlanma yasağının devam etmesi hususunda ne düşünüyorsunuz?
Maalesef ordunun terörle mücadele etmek için elinde bulunan uçakları onarmaya çalıştığı bir zamanda, ülkede kaos ve terörizmi yayan milisler gelişmiş en son silahlarla finanse ediliyor. Bu Libya dosyasıyla ilgili olarak yaşanan kriz durumunun sebeplerinden biridir.
-Ancak Güvenlik Konseyi son olarak, el konulan silah sevkiyatının ardından deniz yoluyla Libya'ya silah kaçakçılığını önlemek amacıyla bir karar çıkardı mı?
Bunun kağıt üzerindeki ölü bir mürekkepten ibaret olmaması, uygulanması gerekiyor.  Uluslararası toplumun bunu ciddiye alacağını umuyoruz.
-BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Salame ile olan ilişkiniz ne durumda?
Ona süreci rayına oturtması konusunda tavsiyelerde bulunduk. Diyaloğa taraf olmayan uzlaşı hükümeti kurulması konusunda ısrarını sürdürüyor. Parlamento bu hükümeti daha önce reddetti ve hükümet güvenoyu alamadı. Meşru parlamento tarafından reddedilenlerin yerine meclis içerisinde güven duyulan kimselerin aday gösterilmesi gerekiyor.
-Geçici paralel hükümet nedir?
Aslında bu hükümet, parlamentonun güvenini kazanan meşru hükümettir. Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) paralel hükümet olarak isimlendiriliyor. Maalesef BM Libya Özel Temsilcisi hükümetle 6 kez, bizimle ise sadece bir kere bir araya geldi.
-BM Özel Temsilcisi’nin Güvenlik Konseyi’ne sunduğu rapor hakkında ne düşünüyorsunuz?
Deniz yoluyla gönderilen silah sevkiyatı hakkında neden ülke isminin açıkça belirtilmediğine dair birtakım sorularımız var. Ayrıca Serrac’ın kamu parasından milislerine ödediği maaşlardan neden bahsedilmedi? Petrol gelirlerinden elde edilen paralar milislere ve paralı askerlere maaş ödenmesi için Merkez Bankası'na yatırılırken, neden ulusal ordu güvence altına alınmadı? BM Özel Temsilcisi’nin politikalarını değiştirmesi veya yeni bir elçinin atanması gerekiyor. Çünkü halihazırdaki elçinin Serrac hükümetine destek fikri bile artık uluslararası toplum tarafından kabul edilmiyor. Trablus'ta vatandaşları öldüren yerel ve uluslararası çapta aranan teröristlerin ele geçirilmesinin ardından durum açığa çıktı. Ayrıca Serrac 4 yılını tamamladı ve hiçbir şey yapmadı. Bu değişim için yeterli bir zaman.
-Trablus savaşının yakın zamanda biteceğini düşünüyor musunuz?
Trablus şehri kalabalık bir nüfusa sahip. Teröre karşı yürütülen savaş ise sistematik olmaktan ziyade daha çok bir sokak savaşı. Bu savaş evlerin içine, dairelere ve villalara kadar uzanıyor. Bundan dolayı ordunun sivillerin hayatını korumaya yönelik bir planı var. Derna'da ve diğer başka yerlerde olduğu gibi dikkatli hareket edilmesi gerekiyor.
-UMH Başkanı Serrac, Libya Ulusal Ordusu’nun mücadelesini teröre karşı yürütülen bir savaş olmaktan ziyade, orduyu Trablus'a saldırmakla suçluyor…
Askeri kurum, ülkenin birliği ve vatanın selameti için bir gereklidir. Ayrıca anayasanın, devlet kurumlarının, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin ve demokrasinin korunmasından sorumludur. Bunun yanı sıra iktidarın sivillere teslimi de onun uhdesindedir. Libya ordusunun vatandaşları öldüren filanca terör örgütleri karşısında elleri bağlı bir şekilde durması ne kadar makul?
-Ordunun terörist olarak değerlendirdiği grupların desteklenmesinde Katar ve Türkiye’nin rolü olduğunu düşünüyor musunuz? Bu durum savaşların çözüme kavuşması sürecini geciktirir mi?
Sebeplerden biri de bu. Ancak bu durum orduyu, ülkenin güvenliğini ve istikrarını sağlama görevinden geri bırakmayacak.
-Trablusgarp sürecine ilişkin uluslararası tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Uluslararası toplumun Libya'da neler olduğunu anlamaya başladığını düşünüyorum. Bunun kanıtı, Libya ordusuna Güvenlik Konseyi tarafından herhangi bir kınama gelmemiş olmasıdır.
-Afrika Birliği (AfB) ve Arap Birliği politik çözümde nasıl bir rol oynuyorlar?
İşin aslında karar verici bir rol üstlenmekten uzaklar. Libya halkının yapısının özünü bilmeyenler var. Bununlar birlikte Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, başlangıçtan itibaren açık ve net bir tutum sergiledi ve meşruiyet, ulusal ordu ve parlamentonun yanında olduğunu bildirdi.
-Cumhurbaşkanı Sisi ile geçekleştirdiğiniz son görüşmenizde Mısır'ın bir sonraki aşamayla ilgili olarak Libya'ya sunduklarının niteliği konusunda anlaştınız mı?
Cumhurbaşkanı Sisi, ulusal ordunun terörle mücadelesi, ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyulması, her türlü müdahale biçiminin reddedilmesi ve ülkedeki meşruiyetin ana kaynağı olarak parlamentonun rolünü destekleme konusundaki tam desteğini vurguladı.
-Fransa ve İtalya’nın Libya’da yaşananlara ilişkin yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce benzer bir pozisyonda mı bulunuyor yoksa aksine farklı bakış açılarına mı sahipler?
Fransa'nın durumu nispeten farklı. O daha çok demokratik süreç ve seçimlerle ilgileniyor. İtalya'nın Trablus ile ilişkileri ise eskilere dayanıyor. İtalya kendi çıkarlarını korumaya çalışıyor. Serrac veya diğer herhangi biriyle bir bağlantısı söz konusu değil.



Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Süleyman Oso, konseyin, sınır komşusu Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemediğini söyledi. Türkiye'nin uzun bir sınırı paylaşan komşu bir ülke olduğunu ifade eden Oso, Türkiye'nin Suriye'deki Kürt halkının mahremiyetine saygı göstereceğini umduğunu belirtti.

Oso, Türkiye-Suriye yakınlaşması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Esed arasında yakın zamanda bir görüşme yapılacağına dair çıkan söylentilerle ilgili özellikle de ENKS içinde Kürtlerin endişeli olup olmadığına ilişkin soruları yanıtladı.

Oso Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, ENKS’nin Suriye muhalefetinin bir parçası olduğunu dile getirdi. Oso kapsamlı çözümün, Suriye'deki azınlıklar ve milliyetler meselesine adil bir çözüm bulmayı da içeren uluslararası kararlarda yattığını vurguladı.

ENKS’nin Suriye devrimine katıldığından bu yana Suriye'nin ulusal çıkarlarını temel aldığına dikkat çeken Oso, “Ulusal haklarımız için endişe duyuyoruz. Bu rejim, varlıklarının anayasal olarak tanınmasını ve ulusal haklarının güvence altına alınmasını isteyen Kürt halkının taleplerini karşılamıyor. Kürt halkının ulusal haklarını halen inkâr ediyor” ifadelerini kullandı.

Oso ayrıca, Suriye'deki Kürt bölgesiyle ilgili olarak rejim ve Türkiye arasında anlaşmalar yapılacağına olan inancını dile getirdi.

sdcfvgbr
Halep'in kuzeyindeki el-Bab kentinde askeri karargah önünde gerçekleşen halk protestolarından (arşiv)

Oso, Türkiye'deki mültecilerin Türk nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yaşanan ihlallere ve gösterilere maruz kalmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Rejim aygıtlarının baskı ve zulmü nedeniyle evlerini terk eden Suriyeli mültecilere yönelik Türkiye, Lübnan ve Irak'taki nefret söylemini endişeyle takip ediyoruz. Türk muhalefeti tarafından Suriyeli mültecilere karşı uygulanan bu söylemi şiddetle kınıyoruz.”

Oso, ‘bunun devam etmesine izin vermenin Türk devletinin çıkarına olmadığını ve mültecileri korumak için acil yasal çözümler getirilmesini beklediklerini’ vurguladı.

Özerk yönetim seçimleri

Oso, özerk yönetim belediye seçimlerine katılmayı reddetmeleri hususunda ise “Bu seçimleri boykot ettiğimizi resmî açıklamalarla duyurduk” dedi.

asdf
Ed-Derbasiye kasabası sakinleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki yerel seçimler için yapılan ön seçimlerde oylarını kullandı. (Şarku’l Avsat)

Oso sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde mutabık kaldığımız maddelerden biri de yerel seçimlerin düzenlenmesiydi. O dönemde, seçim maddesi de dahil olmak üzere siyasi anlaşmanın yüzde 70'inden fazlasını tamamlamıştık. Bu maddede iktidar ortaklığı, ortak bir yönetim kurulması, ENKS'nin geçiş döneminde 11 ay boyunca bölge yönetiminde gerçek bir ortak olması, uygun koşulların yaratılması, vatandaşlar arasında güvenli bir atmosfer oluşturulması, yönetimin bölgedeki tüm siyasi bileşenleri temsil ettiği konusunda onlara güven verilmesi ve bölge sakinlerinin sandığa gidip özgürce oylarını kullanmaları için güvenlerinin arttırılması konusunda anlaşmıştık. Ancak, bu müzakereler, karşı tarafın uzlaşmazlığı nedeniyle kısa sürede sekteye uğradı ve çöktü.”

sdvfr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

ENKS’nin son seçimlere katılmayı reddetmesinin nedenine ilişkin olarak Oso, “Suriye'de seçimlerin yapılması için 2254 sayılı uluslararası kararla belirlenen koşullar mevcut değildi. Baskı ve otoriter yönetimin varlığında da hiçbir zaman bu güvenli koşullar olmayacak. İster özerk yönetim belediye seçimleriyle ilgili olsun, ister Suriye Halk Meclisi seçimleriyle ilgili olsun hepsinin sonuçları iktidar partileri lehine belirleniyor” açıklamasında bulundu.

Oso, yönetim seçimlerinin başka askeri işgallere yol açacağından korktuğunu ifade etti. Yönetim seçimlerine devam ederse kuzeyde yeni bir Türk askeri operasyonu konusunda ciddi endişeler olduğunu vurgulayan Oso, Türkiye'nin daha önce Afrin'i almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini, ayrıca Rasulayn ve Tel Abyad'ı almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini belirtti.

ENKS Başkanlığı’nın ABD Suriye Özel Temsilcisi ile yaptığı görüşmeye de değinen Oso, “ABD Temsilcisi, ABD yönetimi adına müzakerelerin yeniden canlandırılması için bir girişimde bulundu ve bu müzakerelerin başarıya ulaşması konusunda ciddi olduklarını söyledi. Biz de kendisine karşı tarafın, yani PYD’nin ihlalleri nedeniyle müzakerelerin durduğunu, zira daha önce SDG Komutanı Mazlum Abdi ve ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi Yardımcısı David Brownstein'ın taahhütlerini içeren bir garanti belgesi imzalandığını söyledik. Garanti belgesi kapsamında müzakerelere geri dönmeye hazır olduğumuzu ifade ettik” şeklinde konuştu.

ENKS Başkanı, Kürt hareketinin iki tarafı arasındaki çıkmazda bir ilerleme sağlanmasının zor olduğunu düşünüyor. “Bugüne kadar bu çıkmazda bir ilerleme kaydedilemedi. Buradaki durumu daha da karmaşık hale getiren şey, bu ayın başlarında kaçırılan 12 üyesinin serbest bırakılması talebiyle ENKS’nin düzenlediği barışçıl toplantı sırasında ENKS destekçilerine ve üyelerine yapılan saldırı oldu” diyen Oso, söz konusu saldırının ABD'nin Kürt-Kürt müzakerelerini yeniden canlandırma çabalarını baltalamaya yönelik bir mesaj olduğunu açıkladı.

Suveyda ayaklanması

Başka bir bağlamda Oso, Suveyda’da yaşananlar hakkında şunları söyledi: “Suriye'deki Kürt halkının kıymetli vilayeti olan ve Dürzi kardeşlerimizi de içeren Suveyda’daki protestoların başlamasından bu yana ENKS, özgürlük, demokrasi ve tüm Suriyeliler yararına federal bir Suriye için yapılan bu barışçıl protestoların yanında yer aldı.”

dvfbr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

Uluslararası topluma Suriye krizinin çözümüne yönelik kararların uygulanmasını hızlandırma çağrısında bulunan Oso, “Tüm Suriyelilerin ekonomik durumunun çok kötü olması ve mutlak çoğunluğun yoksulluk tehdidi altında yaşaması nedeniyle Suriye halkı bir bütün olarak açlığa, yoksulluğa ve yokluğa daha fazla tahammül edemez. Sığındıkları ülkelerde yerlerinden edilen Suriyeli mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilenlerin trajedilerini unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.

Oso, ENKS’nin Suriye muhalefetiyle kurduğu ittifakın Suriyelilerin kurtuluşu için bir seçenek olduğunu vurguladı. “Koalisyonun ve müzakere organının bir parçasıyız. Uluslararası sponsorluk altında oluşturulan anayasa komitesinin de bir parçasıyız. Kaderimiz bir bütün olarak Suriye halkıyla bağlantılı. Muhalefet saflarına katıldığımızda Suriye halkının yanında durmayı seçtik” şeklinde konuşan Oso, koalisyonda ve Suriyeli muhalif güçlerle birlikte temsil edilmelerinin her konuda aynı fikirde oldukları anlamına gelmediğini belirtti. Özellikle de Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad kentlerinde yaşanan ihlaller ve buralardaki hizipçi kaos hakkında kesinlikle farklı noktalarda olduklarını beyan eden Oso sözlerini şöyle noktaladı:

“Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad şehirlerinden Haseke ve Kamışlı kamplarına yerleştirilen tüm yerinden edilmiş insanlar, geçici koalisyon hükümetine bağlı gruplar tarafından yönetilen evlerine dönmeyi dört gözle bekliyor. Umarım koalisyon bu konudaki karar ve politikalarını yeniden gözden geçirir ve yerinden edilen herkesin evlerine ve mülklerine dönmesi için çalışır. ENKS bu konuyu ilgili tüm taraflarla birlikte ele almak için çalışıyor.”