Berkani: Husiler üzerine bahis oynayanlar sadece serap görecekler

​Yemen Parlamentosu Başkanı Sultan el-Berkani
​Yemen Parlamentosu Başkanı Sultan el-Berkani
TT

Berkani: Husiler üzerine bahis oynayanlar sadece serap görecekler

​Yemen Parlamentosu Başkanı Sultan el-Berkani
​Yemen Parlamentosu Başkanı Sultan el-Berkani

Yemen Parlamentosu Başkanı Sultan el-Berkani, Yemen meselesiyle ilgili olarak Husiler üzerine bahis oynayan kimselerin nihayetinde serap dışında herhangi bir şey elde etmeyeceklerini söyledi.
Şarku’l Avsat ile gerçekleştirdiği özel röportajda ABD ve İran arasındaki çatışmalarla meşgul olan uluslararası toplumun Yemen meselesini unutacağına dair endişelerini dile getiren el-Berkani, meşru hükümetin ve güçlerinin Yemen devletinin kontrolünü darbeci milislerden almak için sarf ettiği çabalara büyük güven duyduğunu söyledi.
Berkani, taraflar arasındaki müzakerelerin ve istişarelerin donmasının sorumlusu olarak Birleşmiş Milletler'in (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths’i gösterdi ve ilgili uluslararası tarafları, Husilerin Hudeyde anlaşmasına bağlılığı meselesiyle ciddi bir şekilde ilgilenmeye çağırdı.
Yemen Parlamentosu Başkanı Sultan el-Berkani ile gerçekleştirilen röportajın metni:
ABD ve İran arasındaki mevcut gerilim Yemeni krizini ne ölçüde etkiliyor?

- Kuşkusuz, bölgedeki herhangi bir gerilim Yemen'in geleceğini etkiliyor. Uluslararası toplumun ilgisini farklı meselelere yöneltmesiyle birlikte Yemen meselesinin unutulma aşamasına gelmesinden endişe duyuyoruz. BM’nin, Yemen Özel Temsilcisi Griffiths aracılığıyla yönettiği siyasi çözümün herhangi bir başarıya ulaşmadığını unutmamalıyız. Bu nedenle, Yemen meselesinin uluslararası platformlarda güncelliğini korumasını ummuyoruz. Çünkü halkımızın bu savaşın sona ermesine, ülkede barışın tesis edilmesine ve darbecilerin düşürülerek iktidarın tekrar geri alınmasına ihtiyacı var.
İran'ın Husi milislerine silah tedarik etmesinin barış sürecine ne gibi yansımaları oluyor?
- İran'ın bir projesi var ve bunu yürütmeye çalışıyor. Bu gerçeği bilen ve buna rağmen görmezden gelen uluslararası toplumdaki dostlara sitem ediyoruz. Bunun gibi yaşananlara seyirci kalan bazı Arap ülkeleri de var. Oysa İran projesi sadece Yemen'i hedef almıyor, bilakis tüm Arap ülkelerini ve Arap ulusal güvenliğini tehdit ediyor.
Husilerin siyasi olarak destek gördüğünü düşünüyor musunuz?
- Husilerle birlikte çalışan İranlı ve Lübnanlı uzmanlar var. Bu kimseler siyasi ve askeri uzmanlıklarıyla milislere destek oluyorlar. Çünkü Husi idaresi gerçek bir devlet yönetiminden oldukça uzak. Ayrıca çok eski geleneksel yöntemleri kullanıyorlar. Tüm deneyim sahibi, yetkin ve yetenekli kimseleri ortadan kaldırdılar. Her şeyi kontrolleri altına aldılar ve ülkeyi kaosa sürüklediler. Yemen’deki Husi yönetimini devlet olarak adlandıramayız. Zira anayasaya ya da yasalara itimatları olmadığı gibi verilen taahhütlere bağlılığının anlamını da bilmiyorlar.
Siyasi bir anlaşmaya varıldığı takdirde Husi milislerinin de Yemen toplumunun bir bileşeni olarak kabul edilmesinin şartları nelerdir?
- Öncelikle, Husi grubunun Yemen toplumunun bir parçası olduğu gerçeğini inkar etmiyoruz. Daha önce görevini ve işlevlerini yerine getiren bir siyasi parti oluşturmaları için davet edildiler. Fakat bunu kabul etmediler. Yemen'i kontrol etmek ve komşularına zarar vermek için İran'ın bir kolu olmayı tercih ettiler. Bu yüzden, grubun yaklaşımını değiştirmeye yönelik bahis oynayan kimselerin nihayetinde başarısızlık ile karşı karşıya kalacaklarını düşünüyorum. BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths zaten bir buçuk yıldır bunu yapıyor, fakat hiçbir şeye ulaşamadı.  Yemen meselesiyle ilgili olarak Husiler üzerine bahis oynayan kimselerin nihayetinde serap dışında herhangi bir şey elde etmeyeceklerine inanıyorum.
Husilerden kazanç sağlayabilecekleri bir siyasi parti kurmaları istendiğinde 5 yıllık bir şansları vardı. Meşru hükümet Kuveyt müzakereleri sırasında bir siyasi anlaşamaya varılması için birçok taviz verdi. Ancak Husiler, kendilerine sunulan tüm fırsatları boşa harcadılar. Milisler, üzerinde uzlaşıya varılan bütün anlaşmaları reddettiler. Öyle ki, Kuveyt anlaşmasının belgesini dönemin Yemen Özel Temsilcisi İsmail Vild Şeyh Ahmed'in yüzüne attılar. Bütün bunlar göz önüne alındığında, onlarla halkın ıstırabını dindirecek bir siyasi anlaşmaya varmak nasıl mümkün olabilir?
-Sizce Hudeyde anlaşmasının akıbeti ne olacak?
Meşru hükümet, İsveç anlaşmasını çok büyük bir uluslararası baskı altında kabul etti. Askeri güçlerin görevlerini tamamlamalarına ramak kalmıştı. Hükümet bu anlaşmayı Husilerin niyetlerinin ciddiyetini test etmek için kabul etti. Ancak ne yazık ki anlaşmanı üzerinden 6 ay geçmesine rağmen verdikleri taahhütlere uymadılar. Uluslararası toplumun Husilerin Hudeyde anlaşmasının uygulanması konusunda ciddi olduklarını yahut aksine süreci ertelemek çalıştıkların teyit etmelerini bekliyoruz.
-Husilerin siyasi anlaşmaya olan bağlılıkları konusundaki ciddiyetleri ortadayken ülkede istikrarın tekrar sağlanma imkanı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Maalesef Husi milisleri İran tarafından kendilerine dikte edilen gündemi uyguluyorlar ve siyasi çalışma, devlet idaresi veya yönetimle hiçbir ilgileri yok. Yemen, Tahran'ın da desteğiyle bir savaş alanı haline geldi. Buna rağmen bölgedeki tüm ülkelere karşı yıkıcı politikalar uygulayan darbeyi devirerek Yemen devletini darbecilerin elinde kurtarma kararlılığına ve ciddiyetine sahibiz.
-Yemen devletinin kontrolünün yeniden ele alınmasında meclisin nasıl bir rolü var?
Öncelikle meşru hükümetin devletin kontrolünü ele alması darbecilerin devrilmesiyle gerçekleşecek. Yemen parlamentosu devlet kurumlarından biridir ve varlığı oldukça önemlidir. Parlamento, devlet kurumlarının kurulmasına katkıda bulunacak konuların çoğunu tartışmak üzere yakın zamanda meclis oturumları düzenleyecek. Söz konusu oturumlar sırasında İran'ın genişlemesinin durdurulması, devletin bölünmesinin önüne geçilmesi, terörle mücadelenin sürdürülmesi, devletin birliğinin sağlanması ve bir savaş alanına dönüşen su yollarının güvenliğini sağlanması gibi meseleler de ele alınacak. Bütün bu sorunların üstesinden gelmeye kararlıyız. Meşru kurumlar bunun için gerekli olan tüm güvenceleri sağlayacaktır.
-Yemen Parlamentosu'nun bir sonraki oturumu nerede ve ne zaman gerçekleşecek?
Oturum Aden’de yapılacak. Güvenlik durumlarının çalışmalarımızı engellememesi için güvenli bir yerde toplanmaya çalışıyoruz. Seiyun’da gerçekleştirdiğimiz oturum sırasında milisler tarafından hedef alındık. Bu nedenle, güvenlik, ordu ve ulusal direnişten tüm ulusal güçlerin bir araya geleceği güvenli bir yer arıyoruz.
-Sana’daki durum hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Husiler başkentin tamamını, alt yapıyı ve vatandaşların moralini tahrip ettiler. Ayrıca buradaki nakit rezervleri ile emeklilik, şehirlik ve ilaç fonlarını yağmaladılar. Hayat sahibi hiçbir şey kalmadı. İnsani yardımlar bile yağmalandı ve çalındı. Yardım kuruluşları bu nedenle çalışmalarını askıya aldılar.
-Yemen meşru hükümetini destekleyen koalisyon ülkelerinden bu aşamada ne talep ediliyor?
Öncelikle meşru hükümete ve Yemen halkına verdikleri destekten ve yaptıkları yardımlardan dolayı  Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) çok teşekkür ediyoruz. Tüm koalisyon ülkelerini kurtarılmış alanlarda güvenlik ve istikrarın sağlanmasına yönelik hazırlıkları arttırmaya ve kalan toprakların kurtarılması için ulusal orduya askeri destek vermeye çağırıyoruz.  Daha fazlasını istiyoruz, çünkü ülkede bir savaşın girdabında bulunuyoruz. Yemen halkı çok yorgun. Bu durumun onları Husi çetelerine teslim olmaya iteceğinden korkuyoruz.  Koalisyon ülkelerinin sunmuş oldukları yardımları inkar etmiyoruz, fakat onlardan özellikle kurtarılan bölgelere olan ekonomik yardımlarını arttırmalarını talep ediyoruz.
-Kurtarılmış bölgeler demişken, şu anda Aden şehrinde güvenlik ve ekonomik durum nasıl?
İnşallah önümüzdeki günlerde kardeşlerinde yardımıyla devletin sahadaki nüfuzunun artmasıyla birlikte olumlu haberler alacağız.
Bazıları Yemeni hükümetinin diplomatik görevini yapmamakla itham ediyor ve son zamanlardaki performansını eleştiriyor
- Hükümet zor koşullar altında çalışıyor. Birtakım kusurların bulunduğunun farkındayız. Şu anda hükümet üyelerini seçmek için birçok şeyi gözden geçiriyoruz. Cumhurbaşkanı Abdurrabbu Mansur Hadi’nin tedavisinin tamamlanmasının ardından çalışmalara başlayacağız. Temsilciler Meclisi, Yemen halkının sesini dünyaya duyurmak için aktif diplomatik çalışmalara eğilecek. Gelecek günlerde Cumhurbaşkanı Hadi ve tüm liderlerle birlikte devletin kontrolünü yeninden ele almak için takım ruhu içinde birlikte çalışmaya kararlıyız.



Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
TT

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)

Beşşar Esed rejiminin devrilmesi ve Suriye'de Ahmed eş-Şera liderliğinde yeni bir yönetimin başa gelmesinin ardından Suriye dosyasındaki gelişmeler dikkatle takip ediliyor. Belki de buradaki en önemli soru, eş-Şera'nın medya açıklamalarında duyurduğu Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin detaylarının, bir hazırlık komitesinin oluşturulmasının ve kabul edilecek koşullara göre kimlerin davet edilip kimlerin dışarıda bırakılacağıdır.

dsvfbg

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü, Suriyeli yazar ve siyasi araştırmacı Dr. Mueyyed Gazlan Kıblavi, Şarku’l Avsat'ın sorularını yanıtladı.

Kıblavi, ‘Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne davet edilecek şahsiyetlerin mevcut ya da geçmiş mücadeleleri, Suriye davasına katılımları ve devrimci faaliyetleri nedeniyle davet edileceğini’ vurguladı. Siyaset yapmayan devrimciler olduğu gibi, devrimi pratik etmeyen siyasetçiler de olduğunu belirten Kıblavi, gençlik kategorisinin, kadın kategorisinin, muhalifler kategorisinin ve mahkûmlar kategorisinin önemine dikkat çekti. Kıblavi, “Kategoriler çok. Örneğin, şu ana kadar 15 kategori belirledik ve henüz kategorize edilmemiş olanlar da var. Bu sayı 20 kategoriye ulaşabilir ve bazı kategoriler diğerleriyle birleştirilebilir” ifadelerini kullandı.

Devrimden önce ve sonra Suriye toplumunun kategorize edilmesinin her zaman sorunlu olacağını vurgulayan Kıblavi, “Bu yüzden kongreyi, bu sosyal yelpazeler (şu anda oluşmakta olan siyasi topluluk) arasında anlayış ve iletişim alanları için bir başlangıç olarak gördük. Çünkü Suriye'de elli yıl boyunca oluşuma izin verilmedi, yasaklandı. Düşünce tutsak edildi ve oluşum suç sayıldı” şeklinde konuştu.

dsfvgb
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ile ABD Dışişleri Bakanlığı heyeti arasında geçtiğimiz eylül ayında Ankara'da yapılan toplantıdan (SMDK)

Kıblavi, “Bu daha başlangıç. Dolayısıyla, içeridekiler kendi siyasi bileşenlerini oluşturma fırsatına sahip değilken ya da gelecekteki Suriye'ye doğru ilerlemek için belirli bir ideolojinin arkasına saklanamazken, dışarıda oluşturulan bileşenleri davet edemeyiz” dedi.

Kıblavi sözlerini şöyle sürdürdü: “Şam Deklarasyonu, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Suriye Ulusal Konseyi ve diğerleri gibi oluşturulan siyasi kurumlarla dışarıdakiler birçok bölünmeden muzdaripti, devlet başkanlığı ve seçimlerde hizipçilikten muzdaripti ve sokak tarafından meşrulaştırılmamıştı. Bu nedenle oluşum koşulları mevcut koşullardan tamamen farklı olan siyasi yapıları davet etmekten kaçındık.”

Kıblavi sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi bileşenler yeni Suriye'deki hedeflerini ilan etmeye başlayacaklar ve şöyle diyecekler: Ben belli bir grubun bileşeniyim, belli bir siyasi yelpazenin bileşeniyim ya da belli bir siyasi ideolojinin bileşeniyim, taleplerim bunlar ve saygı görmek ve dahil edilmek istediğim yol bu. Yurtdışında kurulan bileşenlere gelince, onlar kotalara alışkındı ve kotalar muhalif kurumların bileşiminde ve yapısında mevcuttu. Bu gayet açık. Ekim 2011'de İstanbul'da kurulan Suriye Ulusal Konseyi, Müslüman Kardeşler ve Şam Deklarasyonu gibi onlarca yıl önce kurulan siyasi gruplar Suriye meselesindeki ağırlıklarına göre kota alırken, devrimci hareket marjinal kaldı ve siyasi uygulamalarda ağırlıkları olmadı.”

Bu nedenle Kıblavi, “Otuz kırk yıldır Suriye'de bulunmayan siyasetçilerin temsil edilmesi kabul edilemez. Zira oluşturdukları organlar bir ‘bileşen’ olarak kabul edilemez. Bu, içeride kalan ve -izin verilmediği için- herhangi bir siyasi faaliyette bulunamayan Suriye halkına yapılan bir haksızlıktır” ifadelerini kullandı.

*Eş-Şera daha önceki açıklamalarında davetlerin muhalif organlara değil, bireylere yapılacağını söylemişti... Peki, örneğin SMDK'dan şahsiyetler davet edilecek mi?

Kıblavi bu soruya şu cevabı verdi: “Elbette davetler bireylere yönelik olacak, muhalif oluşumlara değil. SMDK’dan da bazı şahsiyetler davet edildi. Zira bu siyasi oluşumların hedefleri temelde bir noktadaydı ve şimdi değişti. Devrim öncesi ile devrim sonrası aynı değil. Ayrıca bu oluşumların içinde hizipler, siyasi partiler ve parti akımları gibi başka bileşenler de var. Bu nedenle sadece bireyleri davet etmeye karar verdik.”

Varlıkları sona erdi

Kıblavi, muhalif oluşumlar ilk kurulduğunda belirtilen kuruluş amaçlarından birinin, devrimin zafere ulaşması halinde bu oluşumların varlığının sona ereceği olduğunu belirtti. Bu, devrimin zafere ulaşması ve rejimin düşmesi halinde söz konusu oluşumların kendilerini feshedeceklerine dair birden fazla kez yapılan açıklamaydı. Dolayısıyla bu varlıklar artık zaman ve bağlam dışıdır.

*Salı günü yaptığınız açıklamalarda, Suriye'deki askeri güçlerin temsilcisi olarak Askeri Operasyonlar Dairesi'nin davet edileceğini söylediniz. Aslında, Suriye devriminin başında rejimden ayrılan ve maddi ve manevi bedel ödeyen askeri personel, Esed sonrası Suriye'de tamamen göz ardı edildiklerini hissediyor. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi onları yeni Suriye'yi müzakere etmek üzere davet etmeyecek mi?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı bünyesinde değerlendirilecek, ancak bu henüz tamamlanmamış bir aşama. Çünkü hazırlanmakta olan pek çok lojistik mesele var. Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı'na dahil edilecek. Bağımsız olarak davet edilecek ayrı bir siyasi ya da askeri unsur değiller, Askeri Operasyonlar Dairesi'ne bağlı olacaklar.”

Ön koşullar

*Farklı Suriyeli gruplara ulaşmak için kriterler neler? Davet kriterleri neler?

Kıblavi, “Ne kadar adil ya da teknik olmaya çalışırsak çalışalım, herkes için adil olamayız ve herkesi tatmin edemeyiz. Suriye halkını sınıflandırmak ve bu sınıflandırmada adil olmak istersek, devrimci hareket, devrimci savaşçı, kendi topraklarında devrim yapmamış siyasi düşünür, belirli bir bölgeye ait olan ve Suriye'de bulunan tüm etnik ve ırksal bileşenler olarak ayrılırlar. Ayrıca çeşitli şehirler arasında dağılmış bileşenler de var. Tüm bu bileşenler arasından kongreye katılacak uygun kişiler seçilecek. Böylece bölgeleri kapsamış, toplumsal çeşitliliği sağlamış, gençleri, tutukluları ve siyasi aktivistleri, entelektüel ve devrimci olarak kuşatmış olacağız. Açıkçası bu biraz kapsamlı sayılır” ifadelerini kullandı.

*Peki, tüm Suriye için yüzde 100 adil olacak mı?

Kıblavi şöyle cevapladı: “Tabii ki mümkün değil. Dünyada davet kriterlerinde yüzde 100 adil olan hiçbir kongre yoktur. Bu bağlamda tarafsız olmamız gerekmediğini unutmayın. Bizden istenen gelecekteki Suriye'nin çıkarlarını düşünmemiz.”

CSDVFBR
Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ve askeri gruplar arasında yapılan toplantıda yeni Suriye'de askeri kurumun nasıl şekilleneceği ele alındı. (Askeri Operasyonlar Dairesi)

Bir sonraki hükümetin şekli

*Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, mevcut hükümetin tek renkli olduğunu kabul etti. Kongrenin toplanmasının yakın olduğu konuşulurken, bir sonraki hükümetin Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin içinden çıkacağına dair sorular akla geliyor. Bu hükümetin katılımcı bir hükümet olacağına dair herhangi bir ön yargı var mı? Ayrıca, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini yani başkanlık mı yoksa parlamenter mi olacağını konferans katılımcıları mı belirleyecek?

Kıblavi bu soruyu, “Kongre, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini belirlemeyecek. Çünkü kongre bir yasama organı değil. Parlamento, kongrenin hazırlayacağı çalışma ve belgelerden kaynaklanabilecek prosedürlerin bir parçası” diye yanıtladı.

“Genel sekreterlik gibi seçilmiş bir danışma komitesi” olduğunu da ifade eden Kıblavi, “Komiteler sayıca fazla olduğu için hükümet sisteminin parametrelerini belirlemek üzere mini komiteler seçilebilir. Elbette hükümet sistemi önerilecek ya da onaylanacaktır. Bundan sonra mevcut çalışmalar sona erecek ve çok hassas bir aşama olan geçiş dönemi için teknokratlar hükümeti olması beklenen bir hükümet kurulacaktır. Suriye'nin geleceğine gelince, bunu Suriye halkı ve tartışmaların başlangıç noktası olarak kabul edilen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi sırasında fikirlerin billurlaşması belirleyecek. Tüm bu göstergeler Suriye'deki hükümet sistemini belirleyecektir. Daha da önemlisi, kongreden kaynaklanacak anayasal boşluk, söz konusu anayasal boşluğu doldurarak geçici bir anayasal bildiri yayınlayacak olan uzman bir komite tarafından doldurulacaktır” dedi.

Kongrenin zamanlaması

*Kongrenin yakın zamanda toplanmasına tanık olacak mıyız? Yoksa beklemek mi gerekiyor? Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne kimlerin davet edileceğini hazırlık komitesi mi belirleyecek?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Hazırlık komitesi ilgili makamlardan onay aldıktan sonra çalışmalarına başlayacak. Tarih konusuna gelince, hazırlık komitesi oluşturulduktan sonra, davet edilen şahsiyetler ve gruplarla iletişim kurmak yeterli zaman alacak. Meselelerin çözüme kavuşturulması bir hafta ya da belki 9 gün sürebilir.”

SCDVFEGR
Eski rejim ordusu mensupları, 1 Ocak'ta Suriye'nin Humus kentindeki uzlaşma merkezlerinde kayıt yaptırmak için sıraya girerken Esed'in fotoğrafını çiğniyorlar. (AP)

Kıblavi, “Hazırlık komitesi davetler için kriter belirlemez. İçeriden ve dışarıdan davetlilerin lojistiğini kolaylaştıran ve onlarla kongreye davet edildiklerini ve katılıp katılmayacaklarını kısaca görüşen bir komitedir. Yani konferans öncesi aşamanın lojistiğini kolaylaştıran ve ön kolaylaştırıcılığını yapan bir komite; sonuçlara ya da davet kriterlerine karar veren bir komite değil. Aday gösterecek olanlar genel olarak sivil toplum örgütleri olacak ve doğal olarak sendikalar da bunların arasında yer alacak” şeklinde konuştu.

Komite seçimi için kriterler

Hazırlık komitesi üyelerinin hangi kriterlere göre seçileceği sorulduğunda ise Kıblavi şu yanıtı verdi:

“Bu kişiler Suriye'deki en nitelikli kişiler olmayacak. Çünkü bu çok zor. Ancak yurt içinde olduğu kadar yurt dışındaki devrimci siyasi ortama ve bölgesel dağılıma dair bilgi ve aşinalıkları da göz önünde bulundurulacak. Hazırlık komitesi üyesinin bileşenler hakkında bilgi sahibi olması, devrim ve siyasi süreç konusunda daha önce deneyim sahibi olması ve Suriye'deki siyasi çevreler arasında ya da elbette yurtdışında sürekli faaliyet göstermesi ve tanınması nedeniyle Suriye arenasında bilinmesi gerekir.”