Sadık el-Mehdi, geçiş sürecinin beklediği risklere dikkati çekti

Sadık el-Mehdi, geçiş sürecinin beklediği risklere dikkati çekti
TT

Sadık el-Mehdi, geçiş sürecinin beklediği risklere dikkati çekti

Sadık el-Mehdi, geçiş sürecinin beklediği risklere dikkati çekti

Sudan Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı Abdurrahman es-Sadık el-Mehdi, Askeri Geçiş Konseyi (AGK) üyelerinin, devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in azledilmesinde oynadıkları siyasi role işaret ederek, ordudaki görevlerinin ardından siyasi arenaya dahil olmak istedikleri takdirde kendi partisine katılmalarından memnuniyet duyacağını söyledi.
Sadık el-Mehdi, Şarku’l Avsat ile gerçekleştirdiği özel röportajda, Nida Sudan İttifakı’nın liderlerinden oluşan bir heyetin silahlı örgütlerle görüşmek ve onların AGK ile varılan anlaşma hakkındaki görüşlerini dinlemek için Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa'ya gittiğini söyledi.
Geçiş döneminde gerek yönetim yapılarını gerekse de ilgili organa ilişkin yetkileri düzenleyen anayasal kurallar konusunda taraflar arasında anlaşmazlıkların yaşanabileceğini dile getiren el-Mehdi, olası ihtilafların üstesinden gelebilecek bir ‘şeref bildirgesi’ imzalanmasını önerdi. Ayrıca Mehdi, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi’ni imzalamayan siyasi güçlerin de sürece dahil edilmesinin önemini vurguladı.
Sadık el-Mehdi ile gerçekleştirilen röportajın metni:
-Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ile Askeri Geçiş Konseyi (AGK) arasındaki anlaşma hakkında çok fazla tartışma yapılıyor. İki taraf arasında gerçekten bir ortaklığın sağlanabileceğini düşünüyor musunuz?

Sudan oldukça ciddi bir tarihi aşamadan geçiyor, fakat bunu atlatacak. En başından beri konumumuz, rejimi yıkmak için devrime destek olmak ve katılmak yönünde oldu. O sıra rejimin güvenlik komitesi olan askerler halkın çağrısına cevap vermemiş olsaydı devrim başarıya ulaşamazdı. Bu nedenle, değişimi ortaya çıkaran devrimci kuvvetler ile değişimi temin eden askeri kuvvetler arasında bir uzlaşı olmalı. AGK'nin katılımı olmaksızın devrimci çizgiyi dikte etmenin bir yolunun olmadığının farkındayız.
3 Temmuz tarihinde oturma eylemi alanında gerçekleştirilen acımasız eylemler AGK ile aramızı açtı. Ancak olaylarla ilgili bağımsız bir soruşturmaların yapılması ve suç işleyenlerden hesap sorulması ile birlikte bunun üstesinden gelinebilir. Taraflar arasındaki farklılıkların üstesinden gelmek için özel bir girişimde bulunan Afrika Birliği-Etiyopya arabuluculuğunu, doğrudan görüşmelerin yeniden başlatılmasını, gerilimin yeniden tırmanmasına engel olunmasını, AGK'nin kendi adına bir hükümet oluşturmamasını ve ÖDBG'nin halk hareketleriyle tansiyonu yükseltmemesini elimizden geldiği kadar sağlamaya çalıştık.  Süreci daha fazla diyalog ile tamamlamak için çalışıyoruz. Ayrıca iki taraf arasındaki herhangi bir farklılığın üstesinden gelinmesine katkıda bulunabilecek ulusal bir girişim öneriyoruz.
-Taraflar arasında devrimin hedeflerini gerçekleştirebilecek gerçek bir ortaklığın kurulacağını düşünüyor musunuz? Yoksa detaylarda gizli olan şeytanlar bu ortaklığı sonlandıracak mı?
Çeşitli sebeplerden dolayı bir ortaklığa ulaşılabileceğine inanıyorum. Her bir taraf, görüşlerini diğerine dikte edemeyeceğinin ve bunun başarısız olacağının farkında. Herkes, eski rejimin sebep olduğu zorlu koşulların hala mevcut olduğunu anlamalıdır. Bir yandan ülkedeki ekonomik çöküş ve güvenlik durumu varlığını sürdürürken, öte yandan arenada silahlı güçlerin varlığına tanık oluyoruz ve uluslararası toplum ile aramızda büyük bir boşluk var. Birleşik ve ulusal bir kararlılık olmadığı takdirde bütün bu koşullar, tek taraflı bütün çözüm girişimlerini boşa çıkaracak.
Söz konusu nesnel faktörler, herkesi bir uzlaşıya mecbur bırakıyor. Daha önceki devrimlerde ve bağımsızlıkta olduğu gibi uzlaşı kültürünü desteklemeye devam edeceğiz. Evet, engeller var ve süreç içerisinde birtakım gerginlikler yaşanacak. Herhangi bir tarafın gerilimi tırmandırmasının önüne geçecek ve herkes tarafından kabul edileceğini umduğumuz bir ‘şeref bildirgesi’ öneriyoruz.
-Ne gibi durumlar taraflar arasındaki ilişkilerin gerilmesine sebep olabilir?
Anlaşmanın en önemli başarıları, bir egemenlik konseyinin oluşturulması, nitelikli ve partizan olmayan kimselerden oluşan sivil bir bakanlar kuruluna yürütme işlerinin tevdi edilmesi, egemenlik konseyinin ve yürütme organının teşkil edilmesinin ardından bir yasama meclisinin oluşturulması oturuma eylemi operasyonları sırasında işlenen suçlara ilişkin adil soruşturmaların yapılması, geçici adaletin sağlanması ve yağmalanana paraların geri alınmasıdır. Bütün bu durumlar askeri ve sivil güçler arasında bir gerilim yaratabilir. Ancak şeref bildirgesi ve uzlaşmacı yaklaşım bu farklılıkları aşmamızı sağlayacaktır.
-Bütün bunlarla birlikte geçiş döneminin düzenleneceği anayasal kurallar konusunda da büyük bir anlaşmazlık yaşanabilir. Geçici bir anayasa olarak mı adlandıracağız yoksa anayasa bildirgesi olarak mı?
Öte yandan bir diğer anlaşmazlık noktası ise ÖDBG haricindeki güçlerin de sürece dahil edilmesi meselesi olacak. Ulusal inisiyatiflerin tek bir ilke etrafında kümelenmesiyle birlikte potansiyel farklılıkların üstesinden gelineceğini düşünüyorum.
Afrika Birliği-Etiyopya arabuluculuğu açık bir şekilde, ulaşabileceği yere kadar ulaştığını ve bunun ardından taraflar müzakere masasına oturmadıkça sunacakları pek bir şey olmadığını söyledi. Bu, sorumlu ve doğru bir pozisyondur ve bu nedenle bölünme mantığına değil uzlaşma mantığına ihtiyaç duyulacaktır.
-Egemenlik konseyi adaylarının seçimine ilişkin ne gibi mekanizmalar var?
Bir dizi engel ortaya çıkaracak partici kotaların bulunmadığını söyledik. Kotalara göre hareket edersek Pandora'nın Kutusu açılacak ve hoş olmayan sürprizlerle karşı karşıya kalacağız. Adayların uzman ve politik bilince sahip olmaları gerekiyor. Gençlerin ve kadınların katılımını da içeren dengeli bir konseyin kurulmasını umuyoruz. Oturma eylemleri sırasında yürütme işlerini üstlenen bir koordinasyon komitesi bulunuyordu. Tüm bloklar kendi adaylarını sunacak. Önceki gün anlaşmanın son kez daha incelenmesi, anlaşmayı kimin imzalayacağı, aday listelerinin değerlendirilmesi, egemenlik konseyinde kimlerin bulunacağı ve başbakanın kim olacağı meselelerini görüşmeye karar verdik.
-Farklı pozisyonlar için önerilen isimler var mı?
İsimler hakkında konuşarak müzayede kapısını açmak istemiyorum. Ancak, sunulan isimlerin saygın isimler olduğunu düşünüyorum ve üzerinde uzlaşılan ilkeler ve temeller olduğu sürece pek bir zorluk yaşanmayacağına inanıyorum.
-Nida Sudan İttifakı bünyesindeki bir dizi silahlı hareket ÖDBG’den ayrıldıklarını ve yapılan anlaşmanın arzuları karşılamadığını açıkladılar. Buna ne diyorsunuz?
Bunun bir çıkış olduğunu düşünmüyorum. Fakat bazı şeylere ilişkin birtakım çekincelerin olduğunu söyleyebiliriz. Bu görüşleri kapsayabilecek yeterliliğe sahibiz. Sudan Milli Ümmet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Meryem el-Mehdi ve eski Sudan Kongresi Partisi Genel Başkanı İbrahim eş-Şeyh’ten oluşan bir heyet tertip ettik. Bu heyet, Nida Sudan İttifakı’ndan silahlı hareketlerle görüşmek ve onların askeri konsey ile varılan anlaşma hakkındaki görüşlerini dinlemek için Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa'ya gitti. Üzerinde uzlaşılan husus özellikle barış sürecine ve sonuçlarına ilişkin görüşlerini kabul etmektir. Bu, onlara kalmış olan bir şey. Herhangi bir sorunun çıkacağını sanmıyorum.
İkinci olarak bu hareketlerin çoğu barış girişimlerine dahil oldu. Bu konulardaki bakış açımızı da dikkate almaları gerekiyor. Nida Sudan İttifakı’na üye olmayan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) Başkanı Abdülaziz el-Helu ve Sudan Kurtuluş Hareketi Başkanı Muhammed Nur ile bazı sorunların yaşanabileceğini düşünüyorum. Onları ikna etmeye odaklanmayı umuyoruz. Hiç kimse barış meselesini ikincil bir mesele olarak görmek istemiyor. Bu anlaşma, tüm uluslararası topluluğun desteğini arkasına almış durumda.
-Uluslararası toplumun ve komşu ülkelerin rolü süreçteki nedir?
Sudanlı gelişmelere ilişkin olumlu bölgesel ve uluslararası pozisyonları takdir ediyor ve bundan dolayı kendilerine teşekkür ediyoruz. Ülkenin karşı karşıya kaldığı ekonomik zorlukların üstesinden gelinmesi için desteklerinden dolayı kardeş devletlere teşekkür ediyor ve yardımlarının devamını umuyoruz.
Öte yandan uluslararası toplum, ülkenin 60 milyar doları bulan dış borcunun silinmesini ve Sudan’ın teröre sponsorluk yapan devletler listesinden çıkarılmasını sağlayabilir. Bu sorunların çözülmesini ve ülkenin farklı eksenlere sürüklenmemesini umut ediyoruz.
-Siyasi bir rol oynamak istedikleri takdirde AGK Başkan Yardımcısını parti kurmaya veya mevcut bir partiye katılmaya davet ettiniz…
AGK Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Duklu’ya (Hamideti), Ömer el-Beşir’in azledilmesine ilişkin oynadığı büyük rolden dolayı teşekkür ediyoruz. Hamideti’nin tarihi bir rol oynadığına kuşku yok. Hızlı Destek Kuvvetleri'nin komutanı olarak ordu içerisinde bir statüye sahip. Fakat bu güçlerin ülkenin silahlı kuvvetleri ile birleşmesi gerekiyor.
AGK Başkanı el-Burhan, Başkan Yardımcısı Hamideti ve diğer AGK üyeleri, Beşir’in azledilmesinde siyasi bir rol oynadılar ve geçiş döneminin sonuna kadar devam edecek olan politik bir statüleri mevcut.
Siyasi bir rol oynamak istiyorlarsa onları memnuniyetle karşılayacağız. Ancak bu, askeri pozisyonlarını bırakmalarını gerektiriyor. Siyasi rollerini devam ettirmek istemelerinde herhangi bir sorun yok. Siyasi arenaya dahil olmak istedikleri takdirde Sudan Milli Ümmet Partisi’nde kendilerini memnuniyetle karşılayacağız.



Halep Valisi Azzam el-Garib: Kürtler ve Şeyh Maksud mahallesi sakinleri ile ilişkilerimiz iyi, devletin egemenliğine geri dönecekler

Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)
Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)
TT

Halep Valisi Azzam el-Garib: Kürtler ve Şeyh Maksud mahallesi sakinleri ile ilişkilerimiz iyi, devletin egemenliğine geri dönecekler

Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)
Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)

Abbas Şerife

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı röportajda Halep Valisi Azzam el-Garib, ‘Kürtlerle ilişkilerin olumlu olduğunu ve bu ilişkilerin köklü bir arada yaşama temeline dayandığını’ söyledi. Vali Garib, 10 Mart'ta Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan anlaşmanın Halep'teki Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahallelerini kapsadığını ve ‘bu mahallelerin tamamen devletin egemenliğine geri dönmesinin ve Halep Şehir Konseyi'nin yönetimi altında hizmetlerin yeniden sağlanmasının öngörüldüğünü belirtti.

Şehrin DEAŞ’a bağlı hücreler de dahil olmak üzere ‘karmaşık güvenlik sorunları’ ile karşı karşıya olduğunu belirten Vali Garib, güvenlik güçlerinin ‘Hayderiya, el-Halk ve es-Safira mahallelerinde terörist faaliyetlere karışan kişileri yakalamak amacıyla özel operasyonlar düzenlediğini’ açıkladı. Suriye'nin ikinci büyük şehri olan Halep'te silahların kontrol altına alınamamasının büyük bir sorun olduğunu ve gönüllü silah teslim programları aracılığıyla yasadışı silahları topladıklarını ifade eden Vali Garib, yetkililerin güvenliği artırmak için 2 bin güvenlik kamerasının kurulması çalışmasına başladığını belirtti. Vali Garib, istikrar ve yeniden yapılanma ile Halep’in 5-10 yıl içinde ekonomik başkent olarak eski konumunu geri kazanacağını söyledi.

Türkiye'nin Halep'in istikrarında ‘merkezi’ bir rol oynadığını ve ‘stratejik bir ortak’ olduğunu vurgulayan Vali Garib, “Türkiye'nin Suriye topraklarında herhangi bir emeli olduğunu düşünmüyorum” diye devam etti.

İşte Halep Valisi Azzam el-Garib ile gerçekleştirilen röportajın tam metni:

*Bu geçiş döneminde özellikle Halep rejim ordusu tarafından savaş ve yıkımdan çok fazla zarar gördüğünden karşılaştığınız zorluklar neler? Birkaç gün önce başlatılan “Senin için ey Halep” girişimi ne anlama geliyor?

Suriye'nin karşı karşıya olduğu zorluklara rağmen Halep, güvenlik istikrarını güçlendirme, idari performansı iyileştirme, enerji krizlerini çözme ve devlet kurumlarını yeniden kurma ve kamu hayatının düzenini sağlama konusunda ulusal uzlaşıları uygulama çabalarını sürdürüyor.

Birkaç gün önce, ‘Senin için ey Halep’ adlı bir girişim başlattık. Bu girişim altyapıyı iyileştirmek, güvenlik durumunu düzeltmek, parkları ve sokakları güzelleştirmek, sağlık ve eğitim hizmetlerini iyileştirmek ve yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşünü hızlandırmak amacıyla valiliğin desteğiyle başlatılan bir sivil girişimdir.

İstikrar ve yeniden yapılanma ile Halep, uluslararası ve yerel destek sağlanması koşuluyla Halep’in 5-10 yıl içinde ekonomik başkent olarak eski konumunu geri kazanacak.

*Halep vilayetinin karşı karşıya olduğu en önemli güvenlik sorunları nelerdir? Özellikle güvenlik, kalkınmanın iyileştirilmesi ve yatırımcıların çekilmesi için en önemli faktör olduğu bilindiği üzere, güvenlik istikrarını sağlamak için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Halep, Beşşar Esed rejiminin düşüşünden sonra karmaşık güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya. Ancak, özellikle SDG ile yapılan ve Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerini kapsayan anlaşmanın ardından, güvenlik tehditlerinde önemli bir azalma görüldü. Bununla birlikte, başta aşağıdakiler olmak üzere birçok sorun halen devam ediyor:

1- DEAŞ’a bağlı hücreler: Güvenlik güçlerinin Hayderiya, Helek ve Safira mahallelerinde gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda terör faaliyetlerine karışan unsurlar yakalandı.

2- Eski rejimin kalıntıları: Güvenlik operasyonları kapsamında ihlallere karışan kaçak kişilerle sert bir şekilde mücadele edilirken, geçiş dönemi adalet komisyonları da faaliyete geçirildi.

3- Kaçak silahlar: Gönüllü teslim programları aracılığıyla yasadışı silahların toplanması.

4- Daha fazla istikrar sağlamak için, güvenlik güçlerinin yeniden yapılandırılması, birleşik yerel güçlerin eğitilmesi ve toplumsal diyalog ve girişimler yoluyla güvenin güçlendirilmesi.

5- Senin için ey Halep Girişimi kapsamında güvenlik kameraları yerleştirmek üzere ‘Güvenliğimiz Geleceğimiz’ projesi başlatıldı. Fiber optik kabloların döşenmesinin yüzde 80'ini tamamladık ve ikinci aşamada güvenliği artırmak için 800 bin dolarlık bir maliyetle 2 bin kamera kurmayı hedefleniyor.

df
Başkent Şam'ın Duveylia bölgesindeki Mar İlyas Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının yol açtığı hasar ve kan, 22 Haziran 2025 (AFP)

*Halep, ulusal üretime büyük katkı sağlayan Suriye'nin ekonomik başkenti olduğu biliniyor. Yerel ekonomiyi canlandırmak ve yatırımı teşvik etmek için ne gibi planlarınız var? Halep yeniden Suriye’nin ekonomik başkenti olacak mı?

Halep muazzam bir ekonomik potansiyele sahip. Ancak önceki rejimin mirası olan kurumsal gevşeklik, idari yolsuzluk, verimsizlik ve dengesiz vergi sistemi gibi sorunlarla boğuşuyor. Planımız şunları içeriyor:

İlk olarak, vergi sistemini reform etmek ve büyümeyi teşvik etmek için hükümetle koordinasyon içinde vergileri yeniden düzenlenmesi.

İkincisi, geleneksel sektörlerin canlandırılması ve Şeyh Neccar gibi sanayi bölgelerinin yeniden yapılandırılması, vergi kolaylıkları ve enerji desteği sağlanması. Ayrıca Halep’teki turizm sektörünü destekleyecek çeşitli atölye çalışmaları düzenledik.

Senin için ey Halep girişimi kapsamında, ‘Işılda ey Halep’ projesi Halep'in doğu ve batı sokaklarını aydınlatmaya devam ediyor. 2,3 milyon dolarlık bir bütçeyle 11 bölgede 3544 aydınlatma ünitesi kurmayı hedefledik. Sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde ilk aşamayı (45 km için 932 aydınlatma ünitesi) tamamladık ve ikinci ve üçüncü aşamaları Halep kırsalını da kapsayacak şekilde tamamlayarak ticari faaliyetleri güçlendirdik.

Halep'in yeniden ekonomik başkent olmasına gelince istikrar ve yeniden yapılanma ile Halep, uluslararası ve yerel destek sağlanması koşuluyla, 5-10 yıl içinde eski konumunu geri kazanma adaylığı için uygun olacak.

Türkiye'nin Suriye topraklarında herhangi bir emeli olduğunu sanmıyorum, özellikle de Türkiye her zaman Suriye topraklarının bütünlüğünü desteklemiş ve bölünme projelerini reddetmiştir.

Kürt sorunu, Suriye genelinde zorlu bir sorun oluşturuyor. Ancak Halep düzeyinde sorarsak, Eşrefiye ve Şeyh Maksud'daki Kürt nüfusla ilişkisini nasıl tanımlarsınız?

Kürt bileşenle ilişkiler olumlu ve tarihsel bir arada yaşama üzerine kuruludur. SDG ile yapılan anlaşma, Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahallelerini kapsıyor. Dolayısıyla bu mahallelerin kaderi, devletin egemenliğine tamamen geri dönmek ve Halep Belediye Meclisi'nin yönetimi altında hizmetlerin geri gelmesidir.

Yerel temsil konusunda, yerel meclislerde ve yönetim kurumlarında Kürtleri dahil ediyor ve adil temsilini sağlıyoruz.

u7ı
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (sağda) ve SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Şam’da SDG'nin devlet kurumlarına entegrasyonu için anlaşma imzaladı, 10 Mart 2025 (AFP)

*Türkiye, geçtiğimiz yıllarda Suriye'nin kuzeyinde açık bir nüfuza sahipti, ancak şimdi (Beşşar Esed rejiminden) kurtarılmasından sonra Türkiye'nin Halep'teki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu stratejik bir ortaklık mı yoksa geçici bir iş birliği mi?

Türkiye, altyapı ve hizmetleri destekleyerek Halep'in istikrarında merkezi bir rol oynuyor.

Rolün değerlendirilmesine gelince, şu anda stratejik bir ortaklık var, ancak bu ortaklık bölgesel dengelerle ilgili bazı koşullu yönler içeriyor. İş birliği örnekleri arasında Gaziantep ile imzalanan kardeş şehir anlaşması, mültecilerin geri dönüşünü destekleyen projeler ve Türkiye'nin eğitim ve sağlık alanındaki projeleri sayılabilir. İş birliğinin Halep’in çıkarlarına uygun olmasını ve Halep'in egemenliğini ve önceliklerini saygı duyulmasını önemsiyoruz.

*Türkiye’nin Halep'te stratejik çıkarları olduğuna şüphe yok. Bazıları bu hedefleri Suriye'nin kuzeyindeki hırslar olarak tanımlamaya çalışsa da sizin bakış açınızdan Halep Türkiye için stratejik olarak ne kadar önemli?

Türkiye'nin Suriye topraklarında özellikle de Suriye'nin toprak bütünlüğünü her zaman desteklemiş ve bölünme projelerini reddetmiş olması nedeniyle herhangi bir emeli olduğunu sanmıyorum. Ancak Halep'in Türkiye için birçok nedenden dolayı büyük önemi olduğu söylenebilir:

1- Coğrafi konumu. Halep, Suriye'nin kuzey kapısıdır ve bu da onu ticari bir merkez ve Türkiye'nin ulusal güvenliğinin destekçisi haline getiriyor.

2- Mülteci akınını sınırlayan ve (DEAŞ, kontrolsüz silahlı gruplar gibi) güvenlik tehditlerini azaltan istikrar.

3- Ekonomik çıkarlar: Halep tarihi bir ticaret merkezidir ve Türkiye ticaret ilişkilerini güçlendirmeyi hedefliyor. Halep'in çıkarları, dengeli ortaklıklar aracılığıyla bu ilişkinin bir parçası olacaktır.

Eğitim ve sağlık alanlarında, ‘İzini Bırak’ girişimi ve eğitim desteği planlarımız kapsamında okul ve hastanelerin iyileştirilmesi için çalışıyoruz.

*Halep Valisi olduğunuzda bir vizyonunuz ve çalışma planınız olduğuna şüphe yok. Bu yüzden size şunu sormak istiyorum: Önümüzdeki beş yıl içinde Halep'in Suriye haritasındaki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halep, konumu ve geçmişi sayesinde hayati bir merkez olmaya devam edecek. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Halep'e yaptığı son ziyaretinde, şehrin en büyük ekonomik fener olacağını vurguladı ve kalenin kalbinden, zorbalarla savaşımızın sona erdiğini ve yoksullukla mücadelemizin başladığını açıkladı.

Ekonomik olarak, sanayi bölgelerinin yeniden inşası ve altyapının iyileştirilmesi ile sanayi ve ticaret merkezi olarak rolünü geri kazanacak. İdari olarak, siyasi gidişata bağlı olarak, ademi merkeziyetçilik kapsamında daha bağımsız bir idari merkez haline gelebilir. Mevcut zorluklar arasında güvenlik ve finansman eksikliği de yer alıyor. Ancak vizyonumuz ve hedeflerimiz Halep'i hızlı toparlanmanın bir örneği haline getiriyor.

cdy
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Halep’teki Hristiyan mezhebinden bir heyeti kabul etti, 28 Mayıs 2025 (Suriye Cumhurbaşkanlığı)

*Karşılaştığınız zorlukların büyük ve çetin olduğuna şüphe yok. Ancak önümüzdeki dönemde önceliklerinizi belirlediğinizi düşünüyorum. Vali olarak acil ve başlıca öncelikleriniz neler?

Önceliklerimiz; güvenlik, yani kaçak silahların toplanması ve ihlallerin kontrol altına alınması, Güvenliğimiz Geleceğimiz Girişimi kapsamında 800 bin dolarlık bir maliyetle 2 bin adet güvenlik kamerasının kurulması gibi birçok alanı kapsıyor.

Altyapı konusunda ise elektrik ve su şebekelerinin onarımına devam ediyoruz. Hükümet, 5 bin megavat kapasiteli elektrik santralleri kurmak üzere Katarlı bir şirketle sözleşme imzaladı. Bu sayede üç yıl içinde elektrik kapsama oranı yüzde 70-85'e çıkacak. Yerel düzeyde Deyr Hafir santralini faaliyete geçiriyor, iç şebekeyi onarıyor, endüstriyel şebekeyi ev şebekesinden ayırıyor ve kablo hırsızlığıyla mücadele ediyoruz.

Eğitim ve sağlık alanında, İzini Bırak Girişimi ve eğitim desteği planlarımız kapsamında okulları ve hastaneleri yenileme çalışmaları yürütüyoruz. Bu planlar arasında okulların onarımı, model okulların kurulması ve üniversite hastanesi için endoskopi gibi gelişmiş cihazlarla hastanelerin geliştirilmesi yer alıyor. Ekonomi alanında ise bürokrasiyi reform ederken, yatırımı teşvik etmek ve fabrikaları çalıştırmak için çalışıyoruz.

*Hiç şüphesiz yükler ağır ve devlet ile valilik tek başına tüm bu yükleri kaldıramaz. Peki, yerel topluma alan açmayı düşünüyor musunuz? Yerel toplum ve yerel konseylerin Halep'in istikrarında rolü nedir?

Yerel toplum ve yerel konseyler temel bir dayanak noktası. Toplumun rolüne gelince biz sivil girişimleri teşvik ediyor, memnuniyetle karşılıyor ve destekliyoruz. Halep, geçtiğimiz aylarda bu türden birçok girişime sahne oldu ve bunların şehrin gerçekliği üzerinde doğrudan bir etkisi olduğunu gördük.

Ayrıca, idari ademi merkeziyetçiliği destekliyoruz. Yerel konseylerin hizmet ve kalkınma kararlarını almalarını sağlarken, tüm bileşenlerin temsil edilmesini garanti ediyoruz.

Şu an karşı karşıya olduğumuz en büyük zorluk, geçiş dönemi ve geçiş aşaması nedeniyle mevcut merkeziyetçilik, ancak yerel temsilciliği desteklemek için yasal bir çerçeve üzerinde çalışıyoruz.

Halep'i ekonomik ve sosyal bir merkez olarak yeniden inşa etme taahhüdümüzü, şehrin çeşitliliğini ve tarihini koruyarak teyit ediyoruz. Ayrıca, halkının ve ortaklarının desteğiyle, ilin eski ihtişamını geri kazandıracak bir gelecek hayal ediyoruz.

*Biliyorsunuz, Halep’in doğusu rejim ordusu tarafından büyük bir yıkıma uğradı. Bu durum bir göç ve sığınma dalgasına neden oldu. Halep’in doğu mahallelerini yeniden inşa etmek ve mültecilerin geri dönüşünü hızlandırmak için nasıl bir planınız var?

Halep'in doğu mahalleleri büyük bir yıkıma uğradı. Şu anda yeniden inşa, altyapı (su, elektrik, yollar) ve konutların hedef alınması, enkazın kaldırılması ve okulların ve hastanelerin rehabilite edilmesini içeren bir planımız var. Senin için ey Halep Girişimi kapsamındaki Işılda Ey Halep Projesi, ilk aşamada doğu mahallelerine 45 kilometre karelik bir alana aydınlatma desteği sağlıyor ve şehirdeki kavşakları ve girişleri güzelleştiriyor. 

Karşılaştığımız zorluklar ise finansman eksikliği ve mülkiyet haklarının karmaşıklığıdır. Eski rejimin milisleri, birçok vatandaşın mülklerini yasadışı yollarla ele geçirmiştir. Ancak, daha önce el konulan tüm mülklerin mülkiyet haklarını incelemek ve gözden geçirmek üzere ‘Zorla El Koyma Komitesi’ni kurduk.

yh
Halep’te hasar görmüş bir binanın önünden motosikletle geçenler, 14 Mayıs 2025 (Reuters)

*Halep'in yurtdışındaki evlatlarına, Halep'li tüccarların ve Arap yatırımcıların sermayedarlarına ne söylemek istersiniz?

Mülteci olunan ülkelerde ve mülteci kamplarında yaşayan Halep halkına mesajım şu: “Halep sizi bekliyor, size çok ihtiyacı var ve yaralarını sarmanız ve ona yeniden hayat vermeniz için size sesleniyor. Eskisi gibi ona sadık kalın!” Ayrıca Suriyeli ve Arap yatırımcıları, Suriye'nin kalbi ve ekonomik başkenti olan Halep'e yatırım yapma fırsatını kaçırmamaya davet ediyorum. 

Şu anda, lojistik kolaylıklar ve desteklerle birlikte, endüstri (tekstil, gıda), ticaret ve hizmetler (turizm, lojistik) alanlarında büyük yatırım fırsatları bulunuyor. Altyapı ve güvenlik iyileştiriliyor.

Yatırımcılara mesajım: “Halep'in yeniden canlanmasına yaptığınız yatırım ve katkınız, sadece ekonomik bir kazanç değil, şehrin geleceğini inşa etmek anlamına da geliyor. Bu, kâr elde etme çabasından önce ahlaki ve vatansever bir tutum olacaktır.

*Peki Halep’in geleceği için ne söyleyeceksiniz?

Halep'i ekonomik ve sosyal bir merkez olarak yeniden inşa etme taahhüdümüzü, şehrin çeşitliliğini ve tarihini koruyarak teyit ediyoruz. Ayrıca, halkının ve ortaklarının desteğiyle, ilin eski ihtişamını geri kazandıracak bir gelecek hayal ediyoruz.