Sadık el-Mehdi, geçiş sürecinin beklediği risklere dikkati çekti

Sadık el-Mehdi, geçiş sürecinin beklediği risklere dikkati çekti
TT

Sadık el-Mehdi, geçiş sürecinin beklediği risklere dikkati çekti

Sadık el-Mehdi, geçiş sürecinin beklediği risklere dikkati çekti

Sudan Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı Abdurrahman es-Sadık el-Mehdi, Askeri Geçiş Konseyi (AGK) üyelerinin, devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in azledilmesinde oynadıkları siyasi role işaret ederek, ordudaki görevlerinin ardından siyasi arenaya dahil olmak istedikleri takdirde kendi partisine katılmalarından memnuniyet duyacağını söyledi.
Sadık el-Mehdi, Şarku’l Avsat ile gerçekleştirdiği özel röportajda, Nida Sudan İttifakı’nın liderlerinden oluşan bir heyetin silahlı örgütlerle görüşmek ve onların AGK ile varılan anlaşma hakkındaki görüşlerini dinlemek için Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa'ya gittiğini söyledi.
Geçiş döneminde gerek yönetim yapılarını gerekse de ilgili organa ilişkin yetkileri düzenleyen anayasal kurallar konusunda taraflar arasında anlaşmazlıkların yaşanabileceğini dile getiren el-Mehdi, olası ihtilafların üstesinden gelebilecek bir ‘şeref bildirgesi’ imzalanmasını önerdi. Ayrıca Mehdi, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi’ni imzalamayan siyasi güçlerin de sürece dahil edilmesinin önemini vurguladı.
Sadık el-Mehdi ile gerçekleştirilen röportajın metni:
-Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ile Askeri Geçiş Konseyi (AGK) arasındaki anlaşma hakkında çok fazla tartışma yapılıyor. İki taraf arasında gerçekten bir ortaklığın sağlanabileceğini düşünüyor musunuz?

Sudan oldukça ciddi bir tarihi aşamadan geçiyor, fakat bunu atlatacak. En başından beri konumumuz, rejimi yıkmak için devrime destek olmak ve katılmak yönünde oldu. O sıra rejimin güvenlik komitesi olan askerler halkın çağrısına cevap vermemiş olsaydı devrim başarıya ulaşamazdı. Bu nedenle, değişimi ortaya çıkaran devrimci kuvvetler ile değişimi temin eden askeri kuvvetler arasında bir uzlaşı olmalı. AGK'nin katılımı olmaksızın devrimci çizgiyi dikte etmenin bir yolunun olmadığının farkındayız.
3 Temmuz tarihinde oturma eylemi alanında gerçekleştirilen acımasız eylemler AGK ile aramızı açtı. Ancak olaylarla ilgili bağımsız bir soruşturmaların yapılması ve suç işleyenlerden hesap sorulması ile birlikte bunun üstesinden gelinebilir. Taraflar arasındaki farklılıkların üstesinden gelmek için özel bir girişimde bulunan Afrika Birliği-Etiyopya arabuluculuğunu, doğrudan görüşmelerin yeniden başlatılmasını, gerilimin yeniden tırmanmasına engel olunmasını, AGK'nin kendi adına bir hükümet oluşturmamasını ve ÖDBG'nin halk hareketleriyle tansiyonu yükseltmemesini elimizden geldiği kadar sağlamaya çalıştık.  Süreci daha fazla diyalog ile tamamlamak için çalışıyoruz. Ayrıca iki taraf arasındaki herhangi bir farklılığın üstesinden gelinmesine katkıda bulunabilecek ulusal bir girişim öneriyoruz.
-Taraflar arasında devrimin hedeflerini gerçekleştirebilecek gerçek bir ortaklığın kurulacağını düşünüyor musunuz? Yoksa detaylarda gizli olan şeytanlar bu ortaklığı sonlandıracak mı?
Çeşitli sebeplerden dolayı bir ortaklığa ulaşılabileceğine inanıyorum. Her bir taraf, görüşlerini diğerine dikte edemeyeceğinin ve bunun başarısız olacağının farkında. Herkes, eski rejimin sebep olduğu zorlu koşulların hala mevcut olduğunu anlamalıdır. Bir yandan ülkedeki ekonomik çöküş ve güvenlik durumu varlığını sürdürürken, öte yandan arenada silahlı güçlerin varlığına tanık oluyoruz ve uluslararası toplum ile aramızda büyük bir boşluk var. Birleşik ve ulusal bir kararlılık olmadığı takdirde bütün bu koşullar, tek taraflı bütün çözüm girişimlerini boşa çıkaracak.
Söz konusu nesnel faktörler, herkesi bir uzlaşıya mecbur bırakıyor. Daha önceki devrimlerde ve bağımsızlıkta olduğu gibi uzlaşı kültürünü desteklemeye devam edeceğiz. Evet, engeller var ve süreç içerisinde birtakım gerginlikler yaşanacak. Herhangi bir tarafın gerilimi tırmandırmasının önüne geçecek ve herkes tarafından kabul edileceğini umduğumuz bir ‘şeref bildirgesi’ öneriyoruz.
-Ne gibi durumlar taraflar arasındaki ilişkilerin gerilmesine sebep olabilir?
Anlaşmanın en önemli başarıları, bir egemenlik konseyinin oluşturulması, nitelikli ve partizan olmayan kimselerden oluşan sivil bir bakanlar kuruluna yürütme işlerinin tevdi edilmesi, egemenlik konseyinin ve yürütme organının teşkil edilmesinin ardından bir yasama meclisinin oluşturulması oturuma eylemi operasyonları sırasında işlenen suçlara ilişkin adil soruşturmaların yapılması, geçici adaletin sağlanması ve yağmalanana paraların geri alınmasıdır. Bütün bu durumlar askeri ve sivil güçler arasında bir gerilim yaratabilir. Ancak şeref bildirgesi ve uzlaşmacı yaklaşım bu farklılıkları aşmamızı sağlayacaktır.
-Bütün bunlarla birlikte geçiş döneminin düzenleneceği anayasal kurallar konusunda da büyük bir anlaşmazlık yaşanabilir. Geçici bir anayasa olarak mı adlandıracağız yoksa anayasa bildirgesi olarak mı?
Öte yandan bir diğer anlaşmazlık noktası ise ÖDBG haricindeki güçlerin de sürece dahil edilmesi meselesi olacak. Ulusal inisiyatiflerin tek bir ilke etrafında kümelenmesiyle birlikte potansiyel farklılıkların üstesinden gelineceğini düşünüyorum.
Afrika Birliği-Etiyopya arabuluculuğu açık bir şekilde, ulaşabileceği yere kadar ulaştığını ve bunun ardından taraflar müzakere masasına oturmadıkça sunacakları pek bir şey olmadığını söyledi. Bu, sorumlu ve doğru bir pozisyondur ve bu nedenle bölünme mantığına değil uzlaşma mantığına ihtiyaç duyulacaktır.
-Egemenlik konseyi adaylarının seçimine ilişkin ne gibi mekanizmalar var?
Bir dizi engel ortaya çıkaracak partici kotaların bulunmadığını söyledik. Kotalara göre hareket edersek Pandora'nın Kutusu açılacak ve hoş olmayan sürprizlerle karşı karşıya kalacağız. Adayların uzman ve politik bilince sahip olmaları gerekiyor. Gençlerin ve kadınların katılımını da içeren dengeli bir konseyin kurulmasını umuyoruz. Oturma eylemleri sırasında yürütme işlerini üstlenen bir koordinasyon komitesi bulunuyordu. Tüm bloklar kendi adaylarını sunacak. Önceki gün anlaşmanın son kez daha incelenmesi, anlaşmayı kimin imzalayacağı, aday listelerinin değerlendirilmesi, egemenlik konseyinde kimlerin bulunacağı ve başbakanın kim olacağı meselelerini görüşmeye karar verdik.
-Farklı pozisyonlar için önerilen isimler var mı?
İsimler hakkında konuşarak müzayede kapısını açmak istemiyorum. Ancak, sunulan isimlerin saygın isimler olduğunu düşünüyorum ve üzerinde uzlaşılan ilkeler ve temeller olduğu sürece pek bir zorluk yaşanmayacağına inanıyorum.
-Nida Sudan İttifakı bünyesindeki bir dizi silahlı hareket ÖDBG’den ayrıldıklarını ve yapılan anlaşmanın arzuları karşılamadığını açıkladılar. Buna ne diyorsunuz?
Bunun bir çıkış olduğunu düşünmüyorum. Fakat bazı şeylere ilişkin birtakım çekincelerin olduğunu söyleyebiliriz. Bu görüşleri kapsayabilecek yeterliliğe sahibiz. Sudan Milli Ümmet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Meryem el-Mehdi ve eski Sudan Kongresi Partisi Genel Başkanı İbrahim eş-Şeyh’ten oluşan bir heyet tertip ettik. Bu heyet, Nida Sudan İttifakı’ndan silahlı hareketlerle görüşmek ve onların askeri konsey ile varılan anlaşma hakkındaki görüşlerini dinlemek için Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa'ya gitti. Üzerinde uzlaşılan husus özellikle barış sürecine ve sonuçlarına ilişkin görüşlerini kabul etmektir. Bu, onlara kalmış olan bir şey. Herhangi bir sorunun çıkacağını sanmıyorum.
İkinci olarak bu hareketlerin çoğu barış girişimlerine dahil oldu. Bu konulardaki bakış açımızı da dikkate almaları gerekiyor. Nida Sudan İttifakı’na üye olmayan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) Başkanı Abdülaziz el-Helu ve Sudan Kurtuluş Hareketi Başkanı Muhammed Nur ile bazı sorunların yaşanabileceğini düşünüyorum. Onları ikna etmeye odaklanmayı umuyoruz. Hiç kimse barış meselesini ikincil bir mesele olarak görmek istemiyor. Bu anlaşma, tüm uluslararası topluluğun desteğini arkasına almış durumda.
-Uluslararası toplumun ve komşu ülkelerin rolü süreçteki nedir?
Sudanlı gelişmelere ilişkin olumlu bölgesel ve uluslararası pozisyonları takdir ediyor ve bundan dolayı kendilerine teşekkür ediyoruz. Ülkenin karşı karşıya kaldığı ekonomik zorlukların üstesinden gelinmesi için desteklerinden dolayı kardeş devletlere teşekkür ediyor ve yardımlarının devamını umuyoruz.
Öte yandan uluslararası toplum, ülkenin 60 milyar doları bulan dış borcunun silinmesini ve Sudan’ın teröre sponsorluk yapan devletler listesinden çıkarılmasını sağlayabilir. Bu sorunların çözülmesini ve ülkenin farklı eksenlere sürüklenmemesini umut ediyoruz.
-Siyasi bir rol oynamak istedikleri takdirde AGK Başkan Yardımcısını parti kurmaya veya mevcut bir partiye katılmaya davet ettiniz…
AGK Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Duklu’ya (Hamideti), Ömer el-Beşir’in azledilmesine ilişkin oynadığı büyük rolden dolayı teşekkür ediyoruz. Hamideti’nin tarihi bir rol oynadığına kuşku yok. Hızlı Destek Kuvvetleri'nin komutanı olarak ordu içerisinde bir statüye sahip. Fakat bu güçlerin ülkenin silahlı kuvvetleri ile birleşmesi gerekiyor.
AGK Başkanı el-Burhan, Başkan Yardımcısı Hamideti ve diğer AGK üyeleri, Beşir’in azledilmesinde siyasi bir rol oynadılar ve geçiş döneminin sonuna kadar devam edecek olan politik bir statüleri mevcut.
Siyasi bir rol oynamak istiyorlarsa onları memnuniyetle karşılayacağız. Ancak bu, askeri pozisyonlarını bırakmalarını gerektiriyor. Siyasi rollerini devam ettirmek istemelerinde herhangi bir sorun yok. Siyasi arenaya dahil olmak istedikleri takdirde Sudan Milli Ümmet Partisi’nde kendilerini memnuniyetle karşılayacağız.



Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
TT

Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Irak hapishanelerinden salıverildikten sonra Suriye'ye döndüğünde kendisine iki şart koyduğunu söyledi: ‘Irak'ın mezhep savaşı deneyimini tekrarlamamak ve sadece rejimle mücadeleye odaklanmak.’

Bu ifadeler, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart'ın geçtiğimiz günlerde Şam'da eş-Şera ile bir araya gelerek gerçekleştirdikleri ve ‘Ahmed eş-Şera hapisteki bir El Kaide savaşçısından Suriye'nin liderine nasıl dönüştü?’ başlığıyla yayınlanan podcastte yer aldı.

Eş-Şera, “El Kaide'nin Irak'ta yaptıklarını tekrarlamak istediler ama ben bunu şiddetle reddettim. Bu durum aramızda bin 200'den fazla savaşçımızın öldürüldüğü ve benim de kuvvetlerimin yüzde 70'ini kaybettiğim büyük bir çatışmaya yol açtı. Ancak yeniden toparlandık ve rejimle savaşmaya odaklandık. Aynı zamanda DEAŞ ve benzeri gruplar gibi diğer taraflardan gelen tehditlerle de başa çıkmak zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Eş-Şera, “Bir savaşçıydınız, bir mahkumdunuz, bir liderdiniz ve şimdi bir cumhurbaşkanısınız… Bu dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şu anda Esed'in eskiden bulunduğu bu saraydayım. Ben bir savaşçıydım, savaşmak istediğim için değil. Bugün cumhurbaşkanıyım ama cumhurbaşkanı olmak istediğim için değil.”

Irak savaşı deneyimi

Suriye Cumhurbaşkanı, üniversitenin ilk dönemlerinde genç bir adam olarak, Suriyelilerin 60 yıl boyunca maruz kaldığı acımasız baskıdan, Suriye toplumunun sistematik olarak yok edilmesinden ve Irak'ta savaş patlak verdiğinde oraya gitmesi gerektiğini hissetmesinden duyduğu öfkeden bahsetti.

Eş-Şera Irak'ta üç yıl savaşmış, ardından beş yılını hapiste geçirmiş. İngilizler ona hapishanenin onu nasıl değiştirdiğini, bundan ne öğrendiğini ve çeşitli grupların saflarında nasıl hızlı bir şekilde yükselebildiğini sordu.

cdfrgthy
Suriyeli sanatçı Tamara Bessam Ebu Alvan, Şam'da Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlayan bir duvar resmi çiziyor. (Reuters)

Eş-Şera bu soruya şu cevabı verdi: “Suriye'de var olan baskının boyutlarını fark etmeye başladığımda yaklaşık 19 yaşındaydım. Ülkenin kötüye giden durumunu ve önceki rejimin ülkeyi nasıl korkunç bir şekilde yönettiğini görebiliyordum. Şam'ın taşıdığı yük ve rejimin Suriye toplumunu ve bu kadim şehri nasıl istismar ettiği konusunda derin bir acı hissettim.”

Sözlerine şöyle devam etti: “Bu rejimin düşmesi gerektiğine ikna olmuştum ama bunu gerçekleştirecek araçlarımız ya da uzmanlığımız yoktu. Bu yüzden deneyim kazanabileceğim her yere gitmeye karar verdim. O sırada Amerikalılar Irak'a girmeye hazırlanıyordu ve ABD'nin yaptıklarına karşı güçlü bir Arap ve İslami tepki vardı. Unutmamalısınız ki o zamanlar gençtim ve farklı bir düşünce tarzım vardı. Bu yüzden Irak'a gittim ve farklı gruplarla çalıştım. Zaman içinde bu gruplar yavaş yavaş küçülmeye ve El Kaide örgütüyle birleşmeye başladı. Bu şekilde kendimi El Kaide saflarında buldum.”

sxcdfrgt
Yaklaşan Ramazan Ayı için hazırlanan ‘Benatu’l Başa’ adlı dizinin çekimleri Eski Şam'da yapılıyor. (AFP)

22 yıllık bu yolculuk sırasında eş-Şera, Irak'taki deneyimlerinden öğrendiği en önemli şeyin, aynı hataları tekrarlamaktan kaçınmak istiyorsak politikaların sürekli olarak yeniden gözden geçirilmesi gerektiği olduğunu söyledi. O dönemde Batı'nın Ortadoğu'ya yönelik politikalarını eleştiren eş-Şera, “Bunlar yanlıştı ve değiştirilmeleri gerekiyordu. Bölge halkının her 10 yılda bir kötü kararların bedelini ödemesini istemiyoruz” dedi.

Bir barış adamı!

Kendisini dünyaya bir barış adamı olarak tanıtmak isteyip istemediği ve kendisine halen şüpheyle yaklaşan ülkelerle nasıl ilişkiler kurmayı planladığı sorusuna eş-Şera şu yanıtı verdi: “Bölgemizde, özellikle Suriye'de savaşlardan bıktık. İnsanlık barış ve güvenlik olmadan yaşayamaz, insanların aradığı şey bu, savaş değil. İnsanları bir araya getirebilecek ve savaşa başvurmadan barışçıl çözümlere götürebilecek pek çok şey var. Barış içinde insan olarak bizi birleştiren şeyler, savaş içinde bizi bölen şeylerden çok daha büyüktür.”

scdfvgbth
Yeni Suriye yönetimi geçtiğimiz aralık ayında muhalif grupları birleşik bir Suriye ordusuna entegre etmeye çalıştı. (SANA)

HTŞ grupları

Podcastte eş-Şera’ya bazıları daha radikal olan birçok hareketten oluşan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) içindeki pratik bir zorluk soruldu: “Burada bizimle birlikte oturmanıza kızanlar olabilir. Şimdi cumhurbaşkanı olduğunuza göre, en radikal olanlar da dahil olmak üzere tüm bu eski gruplarla nasıl başa çıkacaksınız?”

Ahmed eş-Şera şöyle yanıtladı: “Burada sizinle birlikte oturmama izin verilmediğini söylemek büyük bir abartı olur. O kadar da kötü değil. Bir arada yaşamamızı ve birbirimizle savaşmaya gerek kalmadan devrimin hedeflerine ulaşmamızı sağlayacak uygun ve kabul edilebilir bir formüle ulaşana kadar tüm bu taraflarla ikna ve diyalog yöntemlerini kullandım... Pek çok kişi bu yaklaşıma katıldı.”

scdfvgrth
Halep kırsalından Humus şehrine dönen yerinden edilmiş Suriyelileri taşıyan bir otobüsün penceresinden bakan bir çocuk, elinde Suriye bağımsızlık bayrağı tutuyor, 10 Şubat. (AFP)

Anayasa ve seçimler

“Peki ya ‘ulusal konferans’ ve anayasa ile seçimlerin belli bir zaman dilimi içinde yapılmasının garanti edilmesi hakkında ne söylersiniz?”

Eş-Şera, Suriye'nin çeşitli aşamalardan geçtiğini ve önceliğin hükümeti istikrara kavuşturmak ve devlet kurumlarının çöküşünü önlemek olduğunu söyledi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “İdlib hükümetini Şam'ın kontrolünü ele geçirdiğimizde iktidarı devralmaya hazır olacak şekilde hazırladık. Bu aşama için üç ay ayırdık. Daha sonra anayasal deklarasyon, ulusal konferansın toplanması ve cumhurbaşkanının atanmasını içeren bir sonraki aşamaya geçeceğiz. Uluslararası sözleşmelere uygun olarak bir cumhurbaşkanı atadık. Anayasa uzmanlarına danıştıktan sonra muzaffer güçler cumhurbaşkanını atadı, önceki anayasayı iptal etti ve eski parlamentoyu feshetti. Şimdi, yeni bir anayasanın ilan edilmesinin önünü açacak öneriler geliştirmek amacıyla çok çeşitli tarafların yer alacağı ulusal diyalog sürecine geçeceğiz. Geçici bir parlamento oluşturulacak ve bu parlamento yeni anayasayı hazırlamak üzere bir anayasa komitesi kurmakla sorumlu olacak.”

Trump ve Gazze

Eş-Şera, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e taşınmasına ilişkin açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “İnsanları topraklarını terk etmeye zorlayabilecek hiçbir güç olmadığına inanıyorum. Birçok ülke bunu yapmaya çalıştı ama hepsi başarısız oldu, özellikle de Gazze Şeridi'ne yönelik son savaş sırasında. Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Filistin halkı acıya, ölümlere ve yıkıma katlandı ama yine de topraklarını terk etmeyi reddetti. 80 yılı aşkın süredir devam eden bu çatışmada, Filistinlileri zorla yerlerinden etmeye yönelik tüm girişimler başarısız oldu. Terk edenler kararlarından pişman oldular. Birbirini izleyen Filistinli nesillerin aldığı ders, topraklarına bağlı kalmanın ve onu terk etmemenin önemidir.”

scdfvrgty
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera dün Silikon Vadisi'nden Suriye asıllı Amerikalı uzmanlardan oluşan bir heyetle bir araya geldi. (SANA)

Ekonomik model

Kendisini en çok ilgilendiren küresel ekonomik model ve ekonomi yönetimi açısından ilham aldığı belirli bir ülke ismi sorulan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Singapur, Suudi Arabistan, bazı dönemlerde Brezilya ve kalkınma yolunda büyük zorlukların üstesinden gelen Ruanda gibi ekonomik büyümeye tanık olan birçok ülkeyi incelediğini söyledi. Her ülkenin kendi zorlukları ve kalkınma aşamasıyla şekillenen kendi bağlamına sahip olduğunu belirtti. “Bu örneklerden değerli dersler çıkarılabilecek olsa da bunları körü körüne taklit etmemeliyiz. Bunun yerine, Suriye'nin kendine özgü durumuna uygun bir yaklaşım geliştirmek için bu dersleri uyarlamalı ve entegre etmeliyiz” dedi.

Ordu ve polisin lağvedilmesi

Eş-Şera'ya, Baas'tan arındırma sonrasında Irak'ta yaşananları anımsatan polis ve ordunun lağvedilmesi ve bu konunun nasıl ele alınacağı sorulduğunda, Suriye ve Irak'taki durum arasında büyük farklar olduğunu ve karşılaştırmaların her zaman büyük farklılıklar gösterdiğini söyledi. Suriye ordusunu ‘bir alternatif hazırlamadan’ dağıtmadığını belirtti.

Eski rejimin ordusunun Irak ordusu gibi olmadığını vurgulayan eş-Şera, “Çok sayıda milis ile İran ve Rusya'dan gelen dış müdahalelerle parçalanmıştı. Ordu dağılmış ve çökmüştü. Birçok genç erkek askere gitmemek için Suriye'den kaçıyordu. Dolayısıyla ordunun Suriyeliler için büyük bir önemi yoktu. Bugün Suriye'de zorunlu askerlik uygulamadım. Gönüllü askerliği tercih ettim. Bugün binlerce kişi yeni Suriye ordusuna katılıyor” ifadelerini kullandı.

Devrimci zihniyet bir devlet inşa edemez

Kendisini halen bir devrimci olarak görüp görmediği sorulan eş-Şera, devrimci zihniyetin bir devlet inşa edemeyeceğini söyledi. Şarku'l Avsat'ın Rory Stewart'ın röportajından aktardığına göre Eş-Şera, “Bir devlet inşa etmek ve bütün bir toplumu yönetmek söz konusu olduğunda farklı bir zihniyete ihtiyaç duyarsınız. Benim için devrim, rejimin devrilmesiyle sona erdi” dedi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün ülkenin yeniden inşası, ekonomik kalkınma, bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması, komşu ülkelere güvence verilmesi ve Suriye ile Batı ülkeleri ve bölge ülkeleri arasında stratejik ilişkiler kurulmasını içeren yeni bir aşamaya geçtik.”

sdfgrt
Ahmed eş-Şera'nın geçen ay yaptığı bir konuşmayı Şam'daki er-Ravza kafede takip eden Suriyeliler (Şarku’l Avsat)

Batı medyasının kendisi hakkında söylediklerine ilişkin tutumu sorulan Ahmed eş-Şera, Suriye'nin küresel etkiye sahip stratejik bir ülke olduğunu söyledi. Eş-Şera, “Geçmişte rejim kasıtlı olarak Suriyelileri Avrupa'ya göç ettirmeyi ve Captagon'u Avrupa'ya ve bölgeye kaçırmayı amaçlıyordu. Şam ayrıca, Suriye içindeki bazı ülkelerin oynadığı son derece olumsuz rol nedeniyle bölgede daha fazla istikrarsızlık tohumları ekmek için bir üs olarak kullanıldı” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'nin durumunun kökten değiştiğini ve gelecek vaat eden yeni bir ülke haline geldiğini vurgulayan eş-Şera, “Suriye ekonomik kalkınma yoluyla bölgenin istikrara kavuşmasında önemli bir rol oynayacaktır” dedi. Eş-Şera, tarım, sanayi ve ticaret gibi sektörlerde önemli bir merkez olacak olan Suriye'nin tarihi İpek Yolu üzerinde yer aldığını ve Doğu ile Batı arasındaki ticaretin yeniden gelişmesinin beklendiğini belirtti.

Eş-Şera, Batı'nın Suriye'ye bakışını bu açıdan yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.