Griffiths, Şarku’l Avsat’a konuştu: Uçağım, benim evim… Körfez turum, meyve verdi

BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths (AP)
BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths (AP)
TT

Griffiths, Şarku’l Avsat’a konuştu: Uçağım, benim evim… Körfez turum, meyve verdi

BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths (AP)
BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths (AP)

Şarku’l Avsat, bu kez de Birleşmiş Milletler’in (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in kapısını çaldı.  Röportaj, “Başarısızlıktan korkuyor musunuz?” sorusuyla başladı, bir başka soruya yönelik “Tırmanışa son vermemiz gerekiyor” cevabıyla sona erdi.
Griffiths, elektronik posta aracılığıyla Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Yemen’in bölgesel gerilimlere rehin olmasına karşı uyarıda bulundu. Tarafları, herhangi bir anlaşma yapmaya zorlayamayacağını ve son uygulama tarihini belirleme konumunda da bulunmadığını ifade eden BM Temsilcisi, Yemenli taraflardan gelen eleştirilere yanıt olarak da hükümet ve Husilerle istişarelere devam etme sürecinin, tarih belirtmeden üç kriter uyarınca en kısa sürede de yeniden başlayacağını vurguladı.
Martin Griffiths, Stockholm Anlaşması’nın hızlı bir şekilde uygulanmaya koyulmasını istediklerini ifade etti. Mart 2018’den bu yana Yemen Özel Temsilcisi görevini yürüten Griffiths, eğer tökezlemeye başlarsa BM’deki görevinden ayrılacağını söyleyerek, BM Genel Sekreteri’nin kendisine güvendiğine de dikkati çekti.
İşte Şarku’l Avsat’ın BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı;
-Başarısızlıktan korkuyor musunuz? İsveç’te yaptığınız gibi farklı taraflara karşı hala iyimser olabileceğinizi düşünüyor musunuz?

İyimserliğimi kaybedemem. Elbette hayal kırıklığına uğradığım anlar var. Bu normal bir durum. Bu karmaşık dikenli çatışmada barış sürecinin karşılaştığı birçok zorluk var. Siyasi bir çözüme ulaşmadan sona eren her gün, Yemen halkı için daha fazla acı anlamına geliyor. Ama daha önce de söylediğim gibi, umudumu asla kaybedemem. Bu beni, uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) ve BM Genel Sekreteri’nin desteğinin yanı sıra taraflardan aldığım güvencelere yöneltiyor. Tüm bunlar, benim ve ofisimin Yemen’de barış sağlama çabalarımızı sürdürmemiz açısından oldukça iyi teşvikler. Son zamanlarda her iki taraftan da askeri tırmanışa tanık olduk. Ancak taraflar, geçmişte duyduğumuz yakın çatışmalardan kaçındılar. Tarafları sakinleşmeye, anlaşmaya uymaya, barış sürecinin yeniden başlatılması için elverişli ve yapıcı bir ortam oluşturmaya teşvik ettim. Daha fazla askeri maceraya yer yok.
-Özel Temsilcilik ofisinin koalisyon ülkeleriyle ve özellikle de son dönemdeki kızgınlık sürecinin ardından Yemen hükümetiyle ilişkisi nasıl?
Asıl görevim, Yemen’deki savaşa son vermek ve Yemen halkına Yemenliler tarafından yapılmış kapsamlı bir siyasi anlaşmaya ulaşmalarında yardım etmek… Misyonumuzu destekleyen bölgesel ve uluslararası tarafların yanı sıra Yemen hükümeti, koalisyon ülkeleri ve Husilerle sürekli iletişim halindeyim. Son zamanlarda Riyad, Abu Dabi ve Maskat’ta ilgili taraflar ve koalisyon ülkeleriyle birlikte meyve veren toplantılar yaptım. Diğer durumların yanı sıra barış sürecini “ulusal diyalog sonuçları, Körfez İşbirliği Konseyi inisiyatifi, ilgili BMGK kararları” temelinde ilerletme ve istişareleri en kısa süreçte sürdürme niyetimi ifade ettim.
-Yemenliler, esir ve tutuklu anlaşmasının, BMGK kararında adı geçen Savunma Bakanı Mahmud el-Subayhi başta olmak üzere dört üst düzey kişi de dahil, bilinen tüm mahkumların serbest bırakılmasına dair net hükümler içerdiğini belirtti. Husiler, bu anlaşmayı uygulamadılar ve ofisiniz, duruma ilişkin herhangi bir yeni açıklama yapmadı. Bu durumu nasıl açıklarsınız?
Özel Temsilci olarak, tarafları herhangi bir anlaşmaya veya zaman sınırlamasına zorlayamayacağımı açıkça belirttim. Bugün kişisel olarak, Stockholm Anlaşması’nı uygulamak istiyorum, ama ilgili tarafların ortak bir sorumluluğu var. Taiz ve esir takası hakkında uzlaşı sağlanan durumlar da dahil, anlaşmanın uygulanmasını ilerletmek için ilgili taraflarla temaslarımı sürdürdüm. İki taraf, özellikle de esir ve tutuklular meselesine dair çok çaba sarf etti. Şu an bu çabaların, taraflar arasındaki ciddi tartışmalar zemininde, eyleme çevrilmesi gereken bir aşamadayız. Tarafların, ahlaki sorumluluğu var ve anlaşmanın uygulanmasına ciddi şekilde bağlılar. Bu şekilde binlerce Yemenli ailenin, sevdikleriyle bir araya gelmesi arzu ediliyor. Tüm tarafların, zorluklardan bağımsız olarak bu anlaşmanın uygulanmasına izin vermeye istekli olduğuna inanıyorum. Hepimiz bu hedefe doğru çalışıyoruz.
-Özel Temsilcinin, Stockholm Anlaşması’nı atlamak ve kapsamlı bir çözüme geçmek istediğine inananlar var. Bu ne kadar doğru?
Stockholm Anlaşması, iyi niyetli şekilde uygulanırsa binlerce Yemenliye somut faydalar sağlayacak ve iki taraf arasında güven oluşturacak. Örneğin, esir ve tutukluların liman güvenliği ile değişimi, tarafların üstlenmeyi kabul ettiği asıl iş olarak kabul ediliyor. Daha önce de belirttiğim gibi, BMGK tarafından görevlendirilen çerçevede ve ilgili kararları uyarınca, ulusal diyalog sonuçları, Körfez İşbirliği Konseyi inisiyatifi ve yürütme mekanizması üzerinde çalışıyoruz. Bu yüzden iyi tanımlanmış bir çerçeveye sahibiz ve mevcut çatışmayı sonlandırma yolunda nihai bir hedefimiz var. Bu hedefe de ancak Yemen’de kapsamlı bir siyasi anlaşma yoluyla ulaşabiliriz.
-Bazı Yemenliler, Rusya ve Umman’a yaptığınız ziyaretin amacını merak ediyor. Bunun yanı sıra Sana ziyaretinize ve Husilerin lideriyle toplantınıza mani olacak bir engel var mı? Bu ziyaretlerin amacı nedir?
Görevim gereği birçok yere seyahat ediyorum. Mevcut çatışmalar için bir çözüme ulaşmamıza yardımcı olacak ilgili kuruluşların yanı sıra taraflarla ve diğer ilgili kişilerle sürekli iletişim halindeyim. Uçak, BM Özel Temsilcisinin gerçek evi. Görevim hususunda herkesten aldığım destek benim için oldukça teşvik edici. Görevimi destekleyen herkese ve birçok uluslararası tarafın taahhüdüne minnettarım.
-Barış çabalarını engelleyen tarafı belirleme hususunda bazı talepler var. Özellikle de BMGK kararı, Yeniden Düzenleme Koordinasyon Komitesi (RRC) Başkanının anlaşmanın uygulama yolunda kaydedilen ilerlemeleri rapor etmesi gerektiğini öngörüyor.
RRC Başkanı, Hudeyde Anlaşmasının uygulanmasında kaydedilen ilerlemeleri düzenli şekilde rapor ederek, BMGK’ya sunuyor. BMGK, bu periyodik raporlar ve brifingler aracılığıyla engel ve zorluklar konusunda iyi derecede bilgilendiriliyor. Ben şahsen ve daimi olarak, bu veya şu tarafı kınamaktan kaçındım. Bu yüzden de her zaman eleştirildim. Ancak arabulucu olarak görevim başkalarını yargılamak değil. Görevim, taraflara hizmet etmek ve bir anlaşmaya varmalarına yardımcı olmak. Umudun ve iyi niyetin, arabulucunun kullandığı bir para olduğunu vurguladım.
-Bazı Yemenli sesler, BM Özel Temsilcisinin değişmesini istedi. Koşullardan bağımsız olarak kendi görevinizi yapamadığınızı hissederseniz yine de pozisyonunuzu sürdürür müsünüz?
Görevimi, BM Genel Sekreterinden kabul ettim. Sayın Guterres ve BM’yi, bu konuda temsil etme onuruna sahibim. Kendime güvenim olduğu sürece işimi yapmaya devam edeceğim.
-Siyasi arabuluculuk konusundaki uzun deneyimleriniz sayesinde Yemen’de karşılaştığınız ve başka hiçbir yerde karşınıza çıkmayan ne oldu?
Her çatışma, zulüm ve acımasızlıkla karakterizedir. Yemen çatışması, başka yerlerde gördüklerimden istisna değil. Ancak Yemen çatışmasının karmaşıklığı, diğer “bölgesel dinamiklerle” bağlantılı olarak nadirdir. Yemen, bölgesel gerilimlere rehin düşme tehlikesiyle karşı karşıya. Bunun olmasına izin veremeyiz. Normal Yemen vatandaşlarının bu gerginliklerin mağduru olmalarına izin veremeyiz. Tırmanışı durdurmak zorundayız.



Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
TT

Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Irak hapishanelerinden salıverildikten sonra Suriye'ye döndüğünde kendisine iki şart koyduğunu söyledi: ‘Irak'ın mezhep savaşı deneyimini tekrarlamamak ve sadece rejimle mücadeleye odaklanmak.’

Bu ifadeler, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart'ın geçtiğimiz günlerde Şam'da eş-Şera ile bir araya gelerek gerçekleştirdikleri ve ‘Ahmed eş-Şera hapisteki bir El Kaide savaşçısından Suriye'nin liderine nasıl dönüştü?’ başlığıyla yayınlanan podcastte yer aldı.

Eş-Şera, “El Kaide'nin Irak'ta yaptıklarını tekrarlamak istediler ama ben bunu şiddetle reddettim. Bu durum aramızda bin 200'den fazla savaşçımızın öldürüldüğü ve benim de kuvvetlerimin yüzde 70'ini kaybettiğim büyük bir çatışmaya yol açtı. Ancak yeniden toparlandık ve rejimle savaşmaya odaklandık. Aynı zamanda DEAŞ ve benzeri gruplar gibi diğer taraflardan gelen tehditlerle de başa çıkmak zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Eş-Şera, “Bir savaşçıydınız, bir mahkumdunuz, bir liderdiniz ve şimdi bir cumhurbaşkanısınız… Bu dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şu anda Esed'in eskiden bulunduğu bu saraydayım. Ben bir savaşçıydım, savaşmak istediğim için değil. Bugün cumhurbaşkanıyım ama cumhurbaşkanı olmak istediğim için değil.”

Irak savaşı deneyimi

Suriye Cumhurbaşkanı, üniversitenin ilk dönemlerinde genç bir adam olarak, Suriyelilerin 60 yıl boyunca maruz kaldığı acımasız baskıdan, Suriye toplumunun sistematik olarak yok edilmesinden ve Irak'ta savaş patlak verdiğinde oraya gitmesi gerektiğini hissetmesinden duyduğu öfkeden bahsetti.

Eş-Şera Irak'ta üç yıl savaşmış, ardından beş yılını hapiste geçirmiş. İngilizler ona hapishanenin onu nasıl değiştirdiğini, bundan ne öğrendiğini ve çeşitli grupların saflarında nasıl hızlı bir şekilde yükselebildiğini sordu.

cdfrgthy
Suriyeli sanatçı Tamara Bessam Ebu Alvan, Şam'da Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlayan bir duvar resmi çiziyor. (Reuters)

Eş-Şera bu soruya şu cevabı verdi: “Suriye'de var olan baskının boyutlarını fark etmeye başladığımda yaklaşık 19 yaşındaydım. Ülkenin kötüye giden durumunu ve önceki rejimin ülkeyi nasıl korkunç bir şekilde yönettiğini görebiliyordum. Şam'ın taşıdığı yük ve rejimin Suriye toplumunu ve bu kadim şehri nasıl istismar ettiği konusunda derin bir acı hissettim.”

Sözlerine şöyle devam etti: “Bu rejimin düşmesi gerektiğine ikna olmuştum ama bunu gerçekleştirecek araçlarımız ya da uzmanlığımız yoktu. Bu yüzden deneyim kazanabileceğim her yere gitmeye karar verdim. O sırada Amerikalılar Irak'a girmeye hazırlanıyordu ve ABD'nin yaptıklarına karşı güçlü bir Arap ve İslami tepki vardı. Unutmamalısınız ki o zamanlar gençtim ve farklı bir düşünce tarzım vardı. Bu yüzden Irak'a gittim ve farklı gruplarla çalıştım. Zaman içinde bu gruplar yavaş yavaş küçülmeye ve El Kaide örgütüyle birleşmeye başladı. Bu şekilde kendimi El Kaide saflarında buldum.”

sxcdfrgt
Yaklaşan Ramazan Ayı için hazırlanan ‘Benatu’l Başa’ adlı dizinin çekimleri Eski Şam'da yapılıyor. (AFP)

22 yıllık bu yolculuk sırasında eş-Şera, Irak'taki deneyimlerinden öğrendiği en önemli şeyin, aynı hataları tekrarlamaktan kaçınmak istiyorsak politikaların sürekli olarak yeniden gözden geçirilmesi gerektiği olduğunu söyledi. O dönemde Batı'nın Ortadoğu'ya yönelik politikalarını eleştiren eş-Şera, “Bunlar yanlıştı ve değiştirilmeleri gerekiyordu. Bölge halkının her 10 yılda bir kötü kararların bedelini ödemesini istemiyoruz” dedi.

Bir barış adamı!

Kendisini dünyaya bir barış adamı olarak tanıtmak isteyip istemediği ve kendisine halen şüpheyle yaklaşan ülkelerle nasıl ilişkiler kurmayı planladığı sorusuna eş-Şera şu yanıtı verdi: “Bölgemizde, özellikle Suriye'de savaşlardan bıktık. İnsanlık barış ve güvenlik olmadan yaşayamaz, insanların aradığı şey bu, savaş değil. İnsanları bir araya getirebilecek ve savaşa başvurmadan barışçıl çözümlere götürebilecek pek çok şey var. Barış içinde insan olarak bizi birleştiren şeyler, savaş içinde bizi bölen şeylerden çok daha büyüktür.”

scdfvgbth
Yeni Suriye yönetimi geçtiğimiz aralık ayında muhalif grupları birleşik bir Suriye ordusuna entegre etmeye çalıştı. (SANA)

HTŞ grupları

Podcastte eş-Şera’ya bazıları daha radikal olan birçok hareketten oluşan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) içindeki pratik bir zorluk soruldu: “Burada bizimle birlikte oturmanıza kızanlar olabilir. Şimdi cumhurbaşkanı olduğunuza göre, en radikal olanlar da dahil olmak üzere tüm bu eski gruplarla nasıl başa çıkacaksınız?”

Ahmed eş-Şera şöyle yanıtladı: “Burada sizinle birlikte oturmama izin verilmediğini söylemek büyük bir abartı olur. O kadar da kötü değil. Bir arada yaşamamızı ve birbirimizle savaşmaya gerek kalmadan devrimin hedeflerine ulaşmamızı sağlayacak uygun ve kabul edilebilir bir formüle ulaşana kadar tüm bu taraflarla ikna ve diyalog yöntemlerini kullandım... Pek çok kişi bu yaklaşıma katıldı.”

scdfvgrth
Halep kırsalından Humus şehrine dönen yerinden edilmiş Suriyelileri taşıyan bir otobüsün penceresinden bakan bir çocuk, elinde Suriye bağımsızlık bayrağı tutuyor, 10 Şubat. (AFP)

Anayasa ve seçimler

“Peki ya ‘ulusal konferans’ ve anayasa ile seçimlerin belli bir zaman dilimi içinde yapılmasının garanti edilmesi hakkında ne söylersiniz?”

Eş-Şera, Suriye'nin çeşitli aşamalardan geçtiğini ve önceliğin hükümeti istikrara kavuşturmak ve devlet kurumlarının çöküşünü önlemek olduğunu söyledi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “İdlib hükümetini Şam'ın kontrolünü ele geçirdiğimizde iktidarı devralmaya hazır olacak şekilde hazırladık. Bu aşama için üç ay ayırdık. Daha sonra anayasal deklarasyon, ulusal konferansın toplanması ve cumhurbaşkanının atanmasını içeren bir sonraki aşamaya geçeceğiz. Uluslararası sözleşmelere uygun olarak bir cumhurbaşkanı atadık. Anayasa uzmanlarına danıştıktan sonra muzaffer güçler cumhurbaşkanını atadı, önceki anayasayı iptal etti ve eski parlamentoyu feshetti. Şimdi, yeni bir anayasanın ilan edilmesinin önünü açacak öneriler geliştirmek amacıyla çok çeşitli tarafların yer alacağı ulusal diyalog sürecine geçeceğiz. Geçici bir parlamento oluşturulacak ve bu parlamento yeni anayasayı hazırlamak üzere bir anayasa komitesi kurmakla sorumlu olacak.”

Trump ve Gazze

Eş-Şera, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e taşınmasına ilişkin açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “İnsanları topraklarını terk etmeye zorlayabilecek hiçbir güç olmadığına inanıyorum. Birçok ülke bunu yapmaya çalıştı ama hepsi başarısız oldu, özellikle de Gazze Şeridi'ne yönelik son savaş sırasında. Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Filistin halkı acıya, ölümlere ve yıkıma katlandı ama yine de topraklarını terk etmeyi reddetti. 80 yılı aşkın süredir devam eden bu çatışmada, Filistinlileri zorla yerlerinden etmeye yönelik tüm girişimler başarısız oldu. Terk edenler kararlarından pişman oldular. Birbirini izleyen Filistinli nesillerin aldığı ders, topraklarına bağlı kalmanın ve onu terk etmemenin önemidir.”

scdfvrgty
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera dün Silikon Vadisi'nden Suriye asıllı Amerikalı uzmanlardan oluşan bir heyetle bir araya geldi. (SANA)

Ekonomik model

Kendisini en çok ilgilendiren küresel ekonomik model ve ekonomi yönetimi açısından ilham aldığı belirli bir ülke ismi sorulan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Singapur, Suudi Arabistan, bazı dönemlerde Brezilya ve kalkınma yolunda büyük zorlukların üstesinden gelen Ruanda gibi ekonomik büyümeye tanık olan birçok ülkeyi incelediğini söyledi. Her ülkenin kendi zorlukları ve kalkınma aşamasıyla şekillenen kendi bağlamına sahip olduğunu belirtti. “Bu örneklerden değerli dersler çıkarılabilecek olsa da bunları körü körüne taklit etmemeliyiz. Bunun yerine, Suriye'nin kendine özgü durumuna uygun bir yaklaşım geliştirmek için bu dersleri uyarlamalı ve entegre etmeliyiz” dedi.

Ordu ve polisin lağvedilmesi

Eş-Şera'ya, Baas'tan arındırma sonrasında Irak'ta yaşananları anımsatan polis ve ordunun lağvedilmesi ve bu konunun nasıl ele alınacağı sorulduğunda, Suriye ve Irak'taki durum arasında büyük farklar olduğunu ve karşılaştırmaların her zaman büyük farklılıklar gösterdiğini söyledi. Suriye ordusunu ‘bir alternatif hazırlamadan’ dağıtmadığını belirtti.

Eski rejimin ordusunun Irak ordusu gibi olmadığını vurgulayan eş-Şera, “Çok sayıda milis ile İran ve Rusya'dan gelen dış müdahalelerle parçalanmıştı. Ordu dağılmış ve çökmüştü. Birçok genç erkek askere gitmemek için Suriye'den kaçıyordu. Dolayısıyla ordunun Suriyeliler için büyük bir önemi yoktu. Bugün Suriye'de zorunlu askerlik uygulamadım. Gönüllü askerliği tercih ettim. Bugün binlerce kişi yeni Suriye ordusuna katılıyor” ifadelerini kullandı.

Devrimci zihniyet bir devlet inşa edemez

Kendisini halen bir devrimci olarak görüp görmediği sorulan eş-Şera, devrimci zihniyetin bir devlet inşa edemeyeceğini söyledi. Şarku'l Avsat'ın Rory Stewart'ın röportajından aktardığına göre Eş-Şera, “Bir devlet inşa etmek ve bütün bir toplumu yönetmek söz konusu olduğunda farklı bir zihniyete ihtiyaç duyarsınız. Benim için devrim, rejimin devrilmesiyle sona erdi” dedi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün ülkenin yeniden inşası, ekonomik kalkınma, bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması, komşu ülkelere güvence verilmesi ve Suriye ile Batı ülkeleri ve bölge ülkeleri arasında stratejik ilişkiler kurulmasını içeren yeni bir aşamaya geçtik.”

sdfgrt
Ahmed eş-Şera'nın geçen ay yaptığı bir konuşmayı Şam'daki er-Ravza kafede takip eden Suriyeliler (Şarku’l Avsat)

Batı medyasının kendisi hakkında söylediklerine ilişkin tutumu sorulan Ahmed eş-Şera, Suriye'nin küresel etkiye sahip stratejik bir ülke olduğunu söyledi. Eş-Şera, “Geçmişte rejim kasıtlı olarak Suriyelileri Avrupa'ya göç ettirmeyi ve Captagon'u Avrupa'ya ve bölgeye kaçırmayı amaçlıyordu. Şam ayrıca, Suriye içindeki bazı ülkelerin oynadığı son derece olumsuz rol nedeniyle bölgede daha fazla istikrarsızlık tohumları ekmek için bir üs olarak kullanıldı” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'nin durumunun kökten değiştiğini ve gelecek vaat eden yeni bir ülke haline geldiğini vurgulayan eş-Şera, “Suriye ekonomik kalkınma yoluyla bölgenin istikrara kavuşmasında önemli bir rol oynayacaktır” dedi. Eş-Şera, tarım, sanayi ve ticaret gibi sektörlerde önemli bir merkez olacak olan Suriye'nin tarihi İpek Yolu üzerinde yer aldığını ve Doğu ile Batı arasındaki ticaretin yeniden gelişmesinin beklendiğini belirtti.

Eş-Şera, Batı'nın Suriye'ye bakışını bu açıdan yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.