​Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Greenblatt, Şarku’l Avsat’a konuştu: Barış planında iki devletli çözüm ve Yahudi yerleşimleri ibaresi yer almıyor

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt (Şarku'l Avsat)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt (Şarku'l Avsat)
TT

​Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Greenblatt, Şarku’l Avsat’a konuştu: Barış planında iki devletli çözüm ve Yahudi yerleşimleri ibaresi yer almıyor

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt (Şarku'l Avsat)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt (Şarku'l Avsat)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt, Yüzyılın Anlaşması’nın siyasi paketinin “gerçekçi” olacağı, İsrail-Filistin meselesinin çözümüne imkân sağlayacağı, hem İsrailliler hem Filistinliler için daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir geleceği gerçekleştireceğini ifade etti.
Siyasi paketin kamuoyuna açıklanma tarihinin Trump tarafından belirleneceğini ifade eden Greenblatt, 60 sayfadan oluşan pakette iki devletli çözüm veya Yahudi yerleşim birimleri gibi taraflı ibarelerin yer almadığını kaydetti.
Greenblatt, bu ibarelerin yerine Hamas ve İslami Cihad örgütlerine yaklaşım ve Gazze’nin durumu gibi konuşulmayan meselelerin yer aldığını ifade etti.
ABD’nin Ortadoğu Temsilcisi Greenblatt, planın siyasi ayağında Kudüs, Yahudi yerleşim birimleri ve mülteciler meselesine ABD’nin daha önce getirmiş olduğu çözümleri reddettiğini vurguladı.
Şarku’l Avsat ile röportajında Greenblatt, planın, nihai olarak karar verecek konumdaki iki tarafın yürüteceği müzakerelere dayandığını söyledi.
ABD’li Temsilci, Washington’un taraflardan birinin planı reddetmesine karşı herhangi tavır benimsemeyeceğini, çünkü kimseyi kabul etmek istemeği bir şeyi kabul etmesi için zorlayamayacağını belirtti.
Greenblatt röportajının tamamı;
-Filistin yönetimi Bahreyn’de düzenlenen Manama çalıştayını boykot etti, anlaşmanın ekonomi ayağını reddetti ve anlaşma için “ölü doğdu” nitelemesinde bulundu. Planın siyasi ayağında Filistin yönetiminin bu tutumunu değiştirmesini sağlayacak ne sunmaya hazırlanıyorsunuz?

Engelleri ortadan kaldırma ve tarafları müzakere masasına dönmeye itme konusunda samimi çabalar sarf etme dışında hiçbir garanti vermiyoruz. Tarafların yeniden müzakere masasına oturmaları için ekonomi paketiyle bağlantılı olan siyasi paketi görmeleri gerekiyor. Filistin halkının bu anlaşmanın sunabileceği muhteşem geleceğin farkına varacağını düşünüyoruz. Bu gizli olan bir durum değil. Filistin ve İsrail arasındaki meseleler zor ve sorunlarla dolu. 60 sayfada sunduğumuz şey, tarafların bu çatışmadan nasıl çıkacaklarını ve daha iyi bir gelecek ile daha iyi bir hayatın nasıl mümkün olabileceğini anlamalarını sağlayacak siyasi bir pakettir. Fakat Filistin yönetiminin sorumluluk üstlenmesi ve sorunlarla yüzleşmesi gerekecek.
-Halihazırda Arap liderlerinin, Filistinlileri yumuşatmaya veya anlaşmanın kabulüne ikna etmeye yönelik çabaları var mı?
(Bu) siyasi paket için henüz erken. Çünkü bölge, siyasi pakete nelerin dahil olduğunu bilmiyor. Onlardan (Arap liderleri) Filistinlileri bir şeye ikna etmelerini istememiz adaletsizlik olur. Ekonomi paketi, Filistinlilere siyasi çatışmanın bitmesi halinde neler olabileceğine dair bir örnek sundu. Siyasi paket üzerinde başarılı olursak anlaşmanın ekonomi ayağı hayata geçecek. Siyasi ayağı olmadan ekonomi ayağı olmaz. Barış anlaşmasının imzalanması için çalışacağız. Söylenenlere bakmaksızın Filistinlilerin yaşamlarını iyileştirmeye çalışacağız. Fakat inat etmeye ve yardım istemiyormuş gibi davranmaya devam ederlerse, bu onların bileceği bir iş. Bu Filistin halkı için utanç verici.
-Jared Kushner (Trump'ın damadı ve Başdanışmanı) geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, anlaşmanın siyasi ayağına dair bazı adımları duyuracağını ifade etti. Çalışma ekibinin elinde halihazırda barış planıyla ilgili açıklayacağı neler var?
Sanırım Kushner siyasi paketi değil, ekonomi paketini kastetti.
-Twitter üzerinden Filistin yönetimini suçlayan sert ifadeler kullandınız. Tüm bu kızgınlığın nedeni ne?
Evet, bunun trajik bir durum olduğunu düşünüyorum. Onlar, ciddiyetle çalışan o memurların maaşının yarısını ödüyorlar. Memurlar çok az ücret alıyor. Onlar, sağlık hizmeti için ödeme yapmıyor ve bunun için de ABD’yi suçluyorlar. Onlara şunu söylüyorum: Paraları halkı desteklemek için kullanın, teröristleri ödüllendirmek için değil. Eğer yeni bir barış anlaşması imzalarsak bu tür oyunlara son vereceğiz. Şayet senin toplumun bunları yapıyorsa bu durumda başarılı bir topluma sahip olamazsın. Filistin halkının istediği şeyin bu olduğunu sanmıyorum.
-Filistin İstihbarat Başkanı Macid Ferec’in Washington’da barış planı üzerinde çalışan ekibi ziyaret ettiği yönünde sızdırılan haberler var. Bu, doğru mu? Ayrıca Filistinlilerle perde arkasında herhangi bir iletişiminiz bulunuyor mu?
Hayır. Macid’e çok saygı duyarım. 2017’de birlikte çalışmışlığımız var. Ancak 2017’nin sonlarından bu yana herhangi bir resmi iletişim olmadı. Bir iletişim olmasını temenni ederim ancak kesinlikle hiçbir iletişim olmadı.
-Siyasi paketin kamuoyuna ilan edileceği tarih ile 17 Eylül’de İsrail’de yapılması beklenen seçimler arasında bir bağlantı var mı? Ayrıca bunun için bir zamanlama söz konusu mu?
Başkan Trump paketin açıklanması için henüz bir tarih vermedi.
-İsrail’de Netenyahu’nun bazı rakipleri iki devletli çözümü destekliyor. Sizin de anlaşmayı duyurmak için seçimden önce veya sonra uygun bir zaman seçerek iki devletli çözüme desteğinizi açıklayacağınız yönünde varsayımlar var. Bu varsayımlar hakkında ne söylemek istersiniz?
Biz bu ibareyi (iki devletli çözüm) kullanmıyoruz. Bu ibarenin kullanımı hiçbir şey getirmez. Bu kadar karmaşık bir sorun bu iki kelimelik sloganla çözülemez. Biz, insanlardan sadece beklemelerini istiyoruz. Planın siyasi ayağını duyurduğumuzda her iki tarafın da bu çatışmadan mükemmel bir şekilde çıkabileceğini anlayacaklar. Ancak bu durum çok fazla mesai gerektiriyor.
-Kushner, siyasi paket için pragmatik, adil ve uygulanabilir ifadelerini kullanmıştı. Bu üç kuvvetli nitelemeyi Gazze, Kudüs, mülteciler ve iki devletli çözüm meselesiyle birlikte nasıl yorumlayabiliriz?
Sanırım onun biraz beklemesi gerekecek. Bu ibareler anlaşmayı fiili olarak tanımlıyor. Ben de bunlara ilave olarak “gerçekçi” nitelemesini ekliyorum. Geçmişte müzakerelerin ve diyalogun odağındaki bu tüm bu meseleler barışı sağlayamadı. Tüm bu tartışma konularını ele aldığımıza ve bunları derinlemesine ve düşünerek geliştirdiğimize inanıyorum. Mülteci sorunu ve diğer tüm siyasi meselelerin çözümünün nasıl gerçekleşeceği noktasında insanların anlayabileceği uzun bir plan ortaya koyduk. Bunun yanı sıra Gazze’deki durum, Gazze halkının korkunç problemleriyle nasıl başa çıkacağımız, Hamas ve İslami Cihad gibi örgütlere nasıl yaklaşacağımız gibi üzerinde yeterince konuşulmayan meselelere yer verdik. Bu, Filistinlilerin yaşam standartlarını iyileştirme yolunda en büyük sorun teşkil eden ve en az konuşulan konudur. Bana göre bu mesele diğer sorunların da özünü oluşturuyor.
-Mülteciler, Kudüs’ün konumu, Yahudi yerleşimleri, toprak değişimi ve sınırlar gibi anlaşmazlık bulunan konular ve plan hakkında ipuçları verebilir misiniz?
Maalesef, bunu yapamam. Bu hassas bir süreç. Muhalefet eden kişilerin planı mahvetmelerine yol açabilecek bir şeyi açıklamak için bir sebep yok. Çözümü tam sağlamak ve insanlara planı okuyarak düşünmelerine izin vermek istiyoruz. Planı tüm detayları ile ele aldıklarında, eleştirinin daha rasyonel, adil ve uygun olacağını düşünüyoruz.
-Yahudi yerleşim birimlerinin inşa edilmesi sonrasında yaklaşık 400 bin İsrailli Batı Şeria’da yaşıyor. İki devletli çözüm ifadesini kullanmak istemiyorsunuz. Bu yerleşim birimlerinin üzerine kurulduğu toprakların istenilen Filistin devletinin bir parçasını oluşturması bekleniyor. Söz konusu beklentinin ışığında bu yerleşim birimlerinin akıbeti ne olacak?
Ben mahalle ve şehir ifadesini kullanmayı tercih ediyorum. Zira bu böyledir. Yerleşim birimi ifadesi çatışmanın bir tarafına işaret etmek için taraflı bir şekilde kullanılmış aşağılayıcı bir terimdir. Bunun nasıl çözüleceğine gelince, siyasi paketle netleşecektir.
-Sınır güvenliği ve mültecilerin dönüşü meselesine gelirsek. Anlaşmanın siyasi ayağı bu meselelere daha önce sunulmamış bir vizyon veya çözüm getiriyor mu?
Bu sorunun cevabı birkaç duruma bağlı. Mülteci meselesi noktasında başta mültecilerin kimler olduğunu tanımlamak, sayılarını belirtmek, bunlara yönelik gerçekçi ve adil çözümlerin neler olabileceğini belirlemek ve mülteci sorununun ortaya çıktığı döneme kıyasla bugünkü mülteci sayısını bilmek gerekiyor. Bu meselenin gerçekçi bir şekilde ortaya konulması gerekir. Daha önceden onlara verilen sözlerin yerine getirilmesi mümkün değil. Biz yeni bir şey sunuyoruz ve bu onlar için heyecanlı olacak. Bu durum, iki tarafın müzakerelere ve bitiş çizgisine ulaşmaya istekli olup olmamasına bağlı.
-Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu’nun müzakerelere hazır olduğunu düşünüyor musunuz? İki taraf arasında karşılıklı güven inşa edilebilecek bir ortak zemin var mı?
Sanırım iki taraf arasında güven inşa etmemiz gerekiyor. Başbakan Netenyahu’nun açıklamaları faydalı. Kendisinin diyaloğa açık olacağını ifade etti. Tüm istediğimiz bu. Buna karşılık Filistin yönetiminin yorumları bunun aksi yönde. Başkan Mahmud Abbas’ın bunun çok büyük bir fırsat olduğunu anlamasını umuyorum. Onlar, bizim başarısız olduğumuzu söylemek istiyorlar. Ancak ABD başarısız olmadı. Onlara yardım etmeye çalışıyoruz ve ne yazık ki bu plan başarısız olursa Filistin halkı da başarısız olacak.
-Filistinlilere, önerdiğiniz siyasi paketi tartışması için daha esnek ve kabule daha yatkın olmalarını sağlayacak teşvik veya güvence vermeye hazır mısınız?
Hayır. Daha önce güvence verme politikası denendi. Planı kabul etmelerini sağlayacak şey, planın kendisi olmalıdır. Birinin müzakere masasına gelmesi için bir şey ödeme taraftarı değiliz. Daha sonra anlaşmayı sağlayamıyoruz. Burada mali güvenceyi kastetmiyorum. Bilakis herhangi bir güvenceyi veya havuç ve sopa politikasını kastediyorum. Uygun bir vakitte ve planın siyasi ayağını açıklamaya hazır olduğumuzda hangi yolu takip edeceğimizi kararlaştıracağız.
-Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Beyaz Saray’ı ziyaret etmesi resmi bir davetle olsa bile mi?
Elbette, Mahmud Abbas, Batı Şeria veya diğer adıyla Judea ve Samiriye’deki Filistinlilerin lideridir. Onlarla görüşmek istiyoruz. En güzeli Başkan Mahmud Abbas’ın burada oturması, kollarını sıvaması ve İsrail Başbakanı ile doğrudan müzakerede bulunmasıdır.
-Eğer Filistin Devlet Başkanı iki devletli çözüm, başkenti Kudüs olan bir Filistin Devletinin kurulması ve daha birçok konuda açık bir şekilde vizyon ortaya konulmasını talep ederse?
Bu soru görünüş itibarıyla güvence verilmesi yahut havuç ve sopa politikasını andırıyor. Herhangi bir güvence vermeyeceğimizi belirtmiştim.
-Yani siz, siyasi paketi “al ya da bırak” mantığıyla mı sunacaksınız?
Hayır, paket müzakereler için mükemmel bir temel. Al ya da bırak demenin gerçekçi olduğunu sanmıyorum. Her iki tarafın da yorum yapmak, müzakere etmek ve gözden geçirmek için ısrar edeceğini düşünüyorum.
-Washington’da “İsrail İçin Birleşmiş Hristiyanlar” (CUFI) organizasyonu tarafından düzenlenen konferansta İran’ı suçladınız ve İran'ın Filistin-İsrail barış süreci önünde engel oluşturmasının çok muhtemel olduğunu söylediniz. İran’ı barış planının engellenmesinde nasıl bir unsur olarak görüyorsunuz?
Sanırım İran için en büyük kâbus İsrail ve Filistin arasında barış anlaşmasının imzalanması olacak. İran bölgede sadece problem yaratmak istiyor ve bölgenin büyük bir bölümünü kontrol etmekte çıkarları var. Onlar, Filistinlileri ve özellikle de İran tarafından fonlanan terör örgütleri Hamas ve Hizbullah’ı maşa olarak kullanıyor. Bu iki örgütün görevi problem yaratmak.
-Son olarak eğer Filistin ve İsrail taraflarından biri veya her ikisi de anlaşmayı reddederse ne yapacaksınız?
Bu muhteşem bir soru. Cevabı ise hiçbir şey. Ya iki taraf da anlaşmayı imzalamayı isteyecek ve bunun için ciddiyetle çalışacak ya da bu durum olduğu gibi devam edecek. Bizden önceki herkes gibi başarısız olursak, başarısız olmuş oluruz. Filistinliler de acı çekmeye devam edecek. Bu trajik bir durum. Filistin yönetimi sağduyulu olur müzakere odasına dönerse bunu engellememiz mümkün.
-O zaman başarısızlığın faturasının Filistinlilere kesileceğini söylüyorsunuz?
Tamam, İsrail başarılı bir ülke. Filistinlilerin geldiğini ve barışın gerçekleşmesi için ciddiyetle çalıştığını farz etsek dahi İsrailliler hala yaşamak zorunda oldukları bir güvenlik sorunu ile karşı karşıya. İki taraf için de soru şu: Çatışmanın üstesinden gelmek için gereken tavizler buna değer mi değmez mi? ABD bunun cevabını veremez. Bu sorunun cevabını sadece İsrail ve Filistin halkı verebilir.



İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
TT

İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)

İsrail ordusunun yasağına rağmen, dün birkaç İsrailli Gazze Şeridi'ne girdi ve eski bir yerleşim yerinde İsrail bayrağını dalgalandırarak harap olmuş Filistin topraklarının yeniden işgalini istedi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre İsrail sağ kanadıyla bağlantılı sosyal medya hesapları, açık bir alanda İsrail bayrağının etrafında toplanmış yaklaşık 20 erkek, kadın ve çocuğu gösteren bir fotoğraf paylaştı ve fotoğrafın Kfar Darom'da çekildiğini iddia etti.

Gazze Şeridi'nin merkezindeki bu eski kibbutz, diğer 20 yerleşim yeriyle birlikte, İsrail'in 2005'teki tek taraflı çekilmesi sırasında boşaltılmıştı.

O zamandan beri, İsrail sağının bir kesimi, Gazze'de İsrail yerleşimlerinin yeniden kurulmasını savunuyor. Bu çağrı, Gazze Şeridi'ndeki savaşı başlatan 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısından sonra daha da yoğunlaştı.

Bunun ardından, bazı İsrailli yetkililer de Filistinlilerin Gazze'den tahliye edilmesini ve bölge üzerindeki İsrail kontrolünün yeniden kurulmasını savundu.

rty65u7
Gazze'ye yerleşmeyi destekleyen İsrailliler, ordunun kendilerine Gazze Şeridi içinde Hanuka bayramını kutlama izni vermesini talep eden bir yürüyüşe katıldı (Reuters)

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ne girenlerin "İsrail topraklarına geri gönderildiğini" duyurdu ve "onlarca" kişinin daha başka bir sınır kapısından sızmasının engellendiğini, ancak bazılarının güvenlik bariyerlerini aşmayı başardığını belirtti.

Açıklamada ayrıca, "savaş bölgesine herhangi bir giriş yasaktır, sivilleri tehlikeye atar ve bölgedeki askeri operasyonları aksatır" denildi.

Sınır kasabası Sderot'ta düzenlenen bir mitingde, yerleşim hareketinin önde gelen isimlerinden Daniella Weis, yaklaşık 100 destekçisine şöyle seslendi: “Allah'ın izniyle, bu bayrağın yükseltilmesi yeni bir dönemin başlangıcını işaret edecek; Gazze'ye geri döneceğimiz bir dönem.”

Şöyle devam etti: “Gazze, Endonezyalılar, Türkler, Mısırlılar veya başka herhangi bir ülke tarafından yönetilmeyecek. Gazze'yi yalnızca İsrail halkı yönetecek.” Bu sözleriyle, ateşkes anlaşması kapsamında Gazze Şeridi'ne konuşlandırılması beklenen uluslararası istikrar gücüne katılması muhtemel ülkeleri kastediyordu.

Geçtiğimiz hafta, Weis'in kurucu ortaklarından olduğu aşırı milliyetçi yerleşim hareketi "Nahala", bir mesajda, Gazze'de İsrail bayrağını dalgalandırmayı organize etme niyetini açıkladı. Bu girişim, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, on diğer bakan ve Knesset'in yirmiden fazla üyesi tarafından destekleniyor.


İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
TT

İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aylarca beklettikten sonra Mısır ile yapılan en büyük doğal gaz anlaşmasına onay vermesi, iki lider arasında olası bir zirveye ilişkin İsrail basınında yeni iddialar doğurdu. Ancak Kahire cephesi sessizliğini koruyor.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı bilgilere göre Netanyahu ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında ABD’de bir görüşme düzenlenmesi gündemde. Ancak sürece yakın Mısırlı bir kaynak, böyle bir buluşmanın kolay olmayacağını belirterek, “Gaz anlaşması tek başına bunu sağlamaz. İsrail’in Gazze anlaşmasını uygulamada ilerleme göstermesi ve Mısır’ın güvenliğini garanti etmesi gerekir. Bölgedeki tansiyon bitmiş değil ve ekonomik çıkar niteliğindeki bir gaz anlaşması bu durumu değiştirmez” değerlendirmesinde bulundu.

CNN’e konuşan bir İsrailli kaynak, Netanyahu’nun gaz anlaşmasına yönelik ilanının “olası Netanyahu–Sisi görüşmesi için hazırlıkların bir parçası” olduğunu aktardı.

Netanyahu’nun bu ay içinde ABD’ye giderek Başkan Donald Trump ile Florida’daki Mar-a-Lago’da görüşmesi bekleniyor. Aynı kaynaklara göre, İsrail hükümeti anlaşmaya resmi onayı aylarca geciktirdikten sonra, sonunda Trump yönetiminin baskısıyla onay verdi. Washington yönetimi, Netanyahu ile Sisi’yi bir araya getirerek bölgesel barış girişimlerini ve “İbrahim Anlaşmaları”nın kapsamını genişletmek istiyor.

Netanyahu çarşamba gecesi yaptığı televizyon konuşmasında, “İsrail tarihindeki en büyük gaz anlaşmasına onay verdim. Anlaşmanın değeri 112 milyar şekel (34.7 milyar dolar). Bunun 58 milyar şekeli (18 milyar dolar) devlet hazinesine girecek” açıklamasını yaptı ve anlaşmanın Amerikan Chevron şirketi ile İsrailli ortaklar üzerinden Mısır’a gaz ihracatını içerdiğini söyledi.

wscf
Deyr el-Belah’taki geçici Filistinli kampından bir kare (AFP)

İsrail ve Mısır, 1979’da barış anlaşması imzalamış olsa da iki lider yaklaşık on yıldır kamuoyu önünde görüşmedi. Kahire’den ise söz konusu iddialara ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Mısırlı düşünür Abdülmünim Said, olası zirveye dair, “Benim için geçerli olan sadece Kahire’den gelen açıklamalardır” diyerek, gaz onayının barış sürecini canlandırıp canlandıramayacağının belirsiz olduğunu ifade etti. Said, “Bu durum sadece ekonomik bir anlaşma olarak kalabilir ve siyasi sonuç doğurmayabilir” dedi.

İsrail medyası ise iddiayı güçlendiren haberlerle çıktı. İsrail Kamu Yayın Kurumu, anlaşmanın Netanyahu ile Sisi arasında bu ay sonunda Florida’da bir görüşme ihtimalini doğurduğunu yazdı. Yedioth Ahronoth ve Kanal 12 de anlaşmanın Netanyahu–Trump–Sisi üçlü zirvesinin önünü açabileceğini aktardı; ayrıca Mısırlı tarafın, görüşmeye katılmak için anlaşma onayını şart koştuğunu belirtti.

Haberlere göre iki lider savaşın başlangıcından bu yana kamuoyuna açık şekilde konuşmadı ve taraflar arasındaki ilişkiler oldukça gergin. Kanal 12, Sisi’nin Temmuz ayında iç ve dış eleştirilere rağmen anlaşmayı kabul ettiğini, ancak İsrail hükümetinin beş ay boyunca süreci geciktirdiğini yazdı.

Aynı kaynaklara göre Mısır, Gazze’deki ateşkes sürecinde ilerleme sağlanmadan ve İsrail’in Gazze–Mısır sınır hattı olan Filadelfi Koridoru’ndan ve Nitsarim bölgesinden çekilmeden zirveye sıcak bakmıyor. Jerusalem Post da, gaz anlaşmasının üçlü zirve için gerekli siyasi tavizlerden yalnızca biri olduğunu kaydetti.

Mısırlı parlamenter Mustafa Bekri ise, gaz anlaşması ile olası liderler zirvesi arasında bağ kurulmasını reddetti. Bekri, İsrail kaynaklarından gelen iddialara itibar edilmemesi gerektiğini, esas olanın resmi Mısır tutumu olduğunu belirterek, “Mısır’ın pozisyonu nettir: Filistin halkının haklarının korunması ve Mısır’ın güvenliğinin garanti altına alınması vazgeçilmezdir” dedi.


Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.