Kudüs'teki Patrikhane'ye ait gayrimenkul davasında şok edici bilgiler

Independent Arabia
Independent Arabia
TT

Kudüs'teki Patrikhane'ye ait gayrimenkul davasında şok edici bilgiler

Independent Arabia
Independent Arabia

Kudüs Rum Ortodoks Patrikhanesi, bu hafta İsrail mahkemesinin Petra ve Imperial otellerinin mülkiyetinin Yahudi yerleşimci Ateret Cohanim adlı dini-siyonist yapıya ait olduğuna dair verdiği karara karşı temyiz başvurusunda bulunacak.
Öte yandan gayrimenkul devir işleminin, kilise görevlilerinin bağlantılarının bulunmadığı bir rüşvet anlaşması karşılığında yapıldığını kanıtlayan yeni deliller ortaya çıktı. Kudüs'teki kilise yetkilileri, gayrimenkuller üzerindeki mülkiyet değişikliğini önlemek için mücadele vereceklerini açıkladı.
Kudüs Rum Ortodoks Patriği 3. Theophilos ve kilise yetkilileri, radikal grupların Hristiyanların bütünlüğü ve kendilerine has doğasına zarar verilmesine izin vermeyeceklerini vurguladı. Patrik ve kilise yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, “Kutsal yerlere erişim özgürlüğümüz ve kalıcı barış için umudumuz tehdit edilirken sessiz kalamayız” ifadeleri kullanıldı.
Ateret Cohanim Derneği
Kilise yetkililerine göre Kudüs Rum Ortodoks Patrikhanesi, Petra otelinin eski müdürü Ted Bloomfield’in şahitliğinde, bu hafta, mahkeme kararının iptal edilmesi için başvuruda bulunacak. Bloomfield, Ateret Cohanim Derneği’nin otel satış anlaşmasını imzalaması için kendisine yıllarca büyük miktarda ödemelerde bulunduğunu iddia etti. Bloomfield, verdiği ifadede, Ateret Cohanim Derneği Başkanı Matti Dan’in Patrik Vekili ve Fon Müdürü’ne anlaşma yolunda ilerleme kaydetmek için rüşvet teklif ettiğini belitti. Bloomfield, Dan’in kendisinden bu görüşmeleri kaydetmesini istediğini söyledi.
Ted Bloomfield, ayrıca gayrimenkul sahiplerinin satış sırasında bildirilenden çok daha fazla meblağın vaat edildiği Petra Otel'in satın alımına dair gizli bir anlaşma belgesi ortaya çıkardı.
Belge ile gelen kriz
Ateret Cohanim Derneği’nin Kudüs emlak piyasasına göre oldukça düşük bir değere, Rum Ortodoks Kilisesi'nden iki otel satın aldığına dair bir belgenin ortaya çıkmasının ardından başlayan bu sorun, yaklaşık 15 yıllık bir geçmişe sahip. Belgenin ortaya çıkmasının ardından kilisenin içerisinde uluslararası müdahaleye neden olan büyük bir kriz yaşandı. Patrik Irenaeus’a karşı iç savaş gerçekleştirilerek görevden alınmasına karar verildi. Patrik Irenaeus’un yerine ise satış işleminin büyük bir yolsuzluk ve rüşvet olduğunu, Kilise Konsili’nin onayı olmaksızın gerçekleştiğini iddia eden ve yapılan sözleşmeleri iptal edeceğini vadeden 3. Theophilos getirilmişti.
Independent Arabia'dan Emal Şehade'nin haberine göre İsrail mahkemesi, Patrikhane’nin iddialarını reddederek, sanıkların, rüşvet ve yolsuzluk temelinde işlem yaptığına dair iddialar için yeterli delil getirilmediği sonucuna varmıştı.
Kayıt altına alınan görüşmeler
Bloomfield’in kilise tarafından dilekçede sunulacak ifadesine göre Petra Otel’in yönetimini, yaklaşık 20 yıl boyunca gayrimenkulün sahibi Nadir ve Nebil Kureş kardeşlerden devraldı. Bloomfield, söz konusu gayrimenkulün Ateret Cohanim Yerleşim Derneği’nin satımında Kureş kardeşlerden yardım aldığını ifade etti. Ted Bloomfield, verdiği ifadede, “Siyasi olarak sağ görüşlerim var. Bunun çıkar sağlayacağını düşündüm. Çünkü Araplara ait toprakların Yahudilere, özellikle de derneğe satılmasında rol oynayacaktım. İşin aslında, çıkarlar siyasi görüşlerimle paralellik gösteriyordu. Bu bana yüz binlerce dolar değerinde bir iş fırsatı verdi” dedi.
Bloomfield, Ateret Cohanim Başkan’nın çalışmalarında izlediği yol hakkında ise, “Uzun yıllar boyunca Mattin Dan, tüm toplantılara katılmamı ve kayıt altına almamı istedi. Kayıtları o zamanlar sahip olduğum bir walkman cihazı ile yaptım ve CD'lere aktardım. Bugün ise elektronik belge olarak bulunuyorlar” ifadelerini kullandı.
Kayıtlarda, Matti Dan’in Bloomfield ile yaptığı konuşmalarda, anlaşmanın tamamlanması karşılığında Nebil Kureş’e cinsel ilişki hizmeti sağlamaktan bahsettiği belirtildi. Ayrıca Dan’in Kureş’e, “Bir genç kız mı istiyorsun iki mi? Kaç tane istiyorsun?” sorularını yönelttiği ifade ediliyor. Daha sonra Dan'in Bloomfield'e Kureş'e getireceği kızın Yahudi olmamasını istediği duyuluyor. 
Bloomfield’e göre Ateret Cohanim, kendisine sürekli ödemelerde bulundu. Buna rağmen anlaşma konusundaki rolünü yerine getirmesi nedeniyle derneğin kendisine yaklaşık yarım milyon dolar borçlu olduğunu söyledi. Ancak yıllar geçmesine rağmen parasını almayan Bloomfield, Ateret Cohanim Derneği aleyhine ifade vermeye karar verdi.
Ted Bloomfield, ayrıca 1996 yılında Matti Dan ve avukat Eitan Geva, Irving Moskowitz ve Nebil Kureş'in katılımıyla imzalanan bir anlaşma metnini ortaya çıkardı. Anlaşmaya göre Moskowitz'in, Petra Otel’in konaklama hakkını 4 buçuk milyon dolar karşılığında satın aldı.



Barrack, Lübnan'ın ABD belgesine verdiği yanıttan ‘çok memnun’

ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, bugün Baabda Sarayı'nda Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüştü. (Reuters)
ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, bugün Baabda Sarayı'nda Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüştü. (Reuters)
TT

Barrack, Lübnan'ın ABD belgesine verdiği yanıttan ‘çok memnun’

ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, bugün Baabda Sarayı'nda Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüştü. (Reuters)
ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, bugün Baabda Sarayı'nda Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüştü. (Reuters)

ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack bugün yaptığı açıklamada, son günlerde tüm silahlarını bırakmayacağını belirten Hizbullah'ın nasıl silahsızlandırılacağına ilişkin ABD'nin önerisine Lübnan hükümetinin verdiği yanıttan ‘çok memnun’ olduğunu söyledi.

Barrack Beyrut'ta Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüştükten sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, “Hükümetin çok kısa bir süre içinde bize verdiği yanıt inanılmazdı, bu yanıttan çok memnunum” dedi.

Barrack 19 Haziran'da Lübnan'ı ziyaret ederek Lübnanlı yetkililerle bir araya geldi ve bir önceki hükümetin kasım ayında kabul ettiği çatışmaların durdurulmasıyla ilgili güvenlik düzenlemelerinin uygulanmasına yönelik bir dizi öneri sundu.

Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Başbakan Nevvaf Selam ve Meclis Başkanı Nebih Berri, ABD'nin önerilerini görüştü.

İsrail dün akşam Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyi reddettiğini açıklamasından saatler sonra Lübnan'da birçok noktaya saldırı düzenleyerek Hizbullah'ın askeri mevzilerini hedef aldığını açıkladı.

İsrail son günlerde Hizbullah tarafından rehabilite edildiğini söylediği askeri bölgeleri bombalayarak ya da Hizbullah üyelerini hedef alarak Güney Lübnan'a yönelik saldırılarını arttırdı. Söz konusu saldırılar sonucu cumartesi günü bir kişi öldü, altı kişi de yaralandı.

Gözlemciler, Barrack'ın Beyrut'a gelişiyle aynı zamana denk gelen bu operasyonların Lübnan devletine ve beş üyeli ateşkes izleme komitesine, Lübnan devletinin Hizbullah'ı silahsızlandırmaması halinde askeri operasyonlara devam edileceği ve bu görevi tek başına üstleneceği mesajını taşıdığını düşünüyor.

Lübnan'la ateşkesin yürürlüğe girdiği 27 Kasım'dan bu yana İsrail'in Lübnan'daki operasyonları durmamış olsa da, ABD elçisinin Beyrut'a gelişinin arifesinde bu operasyonların yoğunlaşması İsrail'in ve arkasındaki ABD yönetiminin Hizbullah'ın silahsızlandırılmasını hızlandırmak için Lübnan'a azami baskı uyguladığını gösteriyor.

Barrack cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Lübnan'ın umudu uyanıyor! Şimdi elimizde fırsat var. Geçmişin gergin mezhepçiliğini aşmak ve Lübnan'ın gerçek vaadi olan ‘tek ülke, tek halk, tek orduyu’ gerçekleştirmek için tarihi bir an yaşıyoruz. ABD Başkanı'nın da dünya ile paylaştığı gibi Lübnan harika insanları olan harika bir yer. Gelin Lübnan'ı yeniden büyük yapalım” ifadelerini kullandı.