Rusya: İdlib'e karadan saldırmıyoruz

Rusya: İdlib'e karadan saldırmıyoruz
TT

Rusya: İdlib'e karadan saldırmıyoruz

Rusya: İdlib'e karadan saldırmıyoruz

Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Batı medyasında yer alan Rus kara birliklerinin İdlib ve çevresindeki saldırılara katıldığına dair haberler yalanlandı. Açıklamada, Moskova’nın Suriye’ye kara birliği göndermediğinin altı çizildi.
Öte yandan Rusya Dışişleri Bakanlığı Washington’ı ülkenin doğusu ve kuzeyindeki özel askeri şirketlerin varlığını güçlendirmek için çalışmakla suçladı.
Rus Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Rus özel kuvvetlerinin İdlib ilindeki savaşlara katıldığına dair veriler, yanlış ve temelsizdir. Suriye topraklarında herhangi bir Rus kara birliği bulunmuyor” ifadelerine yer verildi.
Reuters haber ajansına göre Suriyeli muhalif kaynaklardan Rus kara birlikleri ve özel kuvvetlerin İdlib ilindeki savaşa katıldığına dair bilgiler aktarmıştı. Ayrıca bu birliklerin son günlerde ülkenin kuzeybatısında savaşan Esed güçlerine destek olarak gönderildiğini bildirmişti.
Moskova daha önce ‘Wagner Ordusu’ olarak bilinen özel bir orduya mensup ‘paralı askerlerin’, Deyr-i Zor çevresi ve Suriye’nin çeşitli bölgelerindeki savaşlara katıldığını yalanlamıştı. Ancak daha sonra ABD tarafından gerçekleştirilen bir hava saldırısının sonucunda saflarından 217 militanın öldürülmesinin ardından bu kuvvetlerin varlığını kabul etmek zorunda kalmıştı. Moskova, bu kuvvetlerin bireysel hareket ettiğini ve faaliyetlerini Savunma Bakanlığı ile koordine etmediğini iddia etmişti.
Öte yandan Moskova tarafından yapılan açıklamada Suriye ve Rus savaş uçaklarının dün Suriye’nin kuzeyindeki İdlib ve Hama kırsalında (Çin’in Uygur Özerk Bölgesi’nden Suriye’ye göç eden milislerin kurduğu) Türkistan İslam Partisi ve Heyetu’t Tahriru’ş Şam’a (HTŞ)  ait 6 merkez ve cephaneliği hedef aldığı ifade edildi.
Sputnik’in haberine göre Suriye ve Rus savaş uçakları, Kefr Ayn ve Han Şeyhun kentlerindeki silahlı terörist grupların kontrolünde bulunan bölgelerdeki karargahları hedef alan çok sayıda hava saldırısı gerçekleştirdi.
Moskova, aleyhindeki Suriye’de savaşacak özel birimler gönderdiğine dair suçlamalara karşılık, ABD’ye benzer bir saldırıda bulundu. Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Washington’u düzenli ABD güçlerini azaltmasının arka planı olarak Suriye’nin kuzeyinde faaliyet gösteren özel askeri şirketlerin varlığını güçlendirmeye çalışmakla suçladı.
Zaharova, gerçekleştirdiği basın toplantısında, ABD ordusunun, Suriye’de kuvvetlerinin planlı olarak azaltılmasının arka planında şüpheli tavırlar sergilediğini ülkenin kuzey ve kuzeydoğusundaki özel askeri personelinin varlığını arttırdığını söyledi.
Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Haziran ayının ikinci yarısında aralarında 70 komutan ve eğitmenin de bulunduğu 540 kişinin ulaşmasıyla bu şirketlerin nüfusunun şimdi dört bin kişiyi aştığına dikkat çekti.
Özel askeri şirketlerin temel görevlerinin Washington'a sadık silahlı grupların hazırlanması, petrol ve doğal gaz tesislerinin korunması ve güvenliğinin sağlanması olduğuna işaret eden Zaharova, bu şirketlerin faaliyetlerinin denetiminin ABD Silahlı Kuvvetleri Merkez Komutanlığı tarafından denetlendiğini belirtti.
Moskova ve Washington arasındaki bu gerilimden önce haftalardır ABD’nin Suriye’deki hareketleri ile ilgili bir sakinlik söz konusuydu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün Washington’u sert ifadelerle hedef aldı. ABD’nin HTŞ’yi terör örgütleri listesinden çıkarmak için çalıştığını söyleyen Lavrov, Suriye krizinin çözülmesi için müzakere edilmesi gereken taraflardan biri haline getirmek için çabalandığını ifade etti.
Rus Bakan, geçtiğimiz Çarşamba günü Fildişili mevkidaşı Marcel Amon-Tanoh ile gerçekleştirdiği basın toplantısında ABD’nin HTŞ’yi korumaya çalışıp onu uzlaşmaya taraf yapma çabasının ‘saatli bir bomba’ ile oynamaya benzetti.
Lavrov’un sözleri ABD’li mevkidaşı Mike Pompeo’nu açıklamalarından rahatsızlık duyduğunu ortaya koydu. Pompeo, söz konusu açıklamada, Moskova'yı Suriyeli mülteciler sorununu kötüleştirmekle suçlamıştı. Ayrıca Rus-İran askeri işbirliğinin 6 milyon Suriyeliyi ülkesini terk etmek zorunda bıraktığını söylemişti.
Sergey Lavrov, Washington ve Batılı taraflara, mültecilerin Suriye'deki evlerine geri dönmelerini engellemek için temelsiz bahaneler üretmeme çağrısında bulundu. Suriye'deki Kürt oluşum ile ilişkinin dosyalarından ‘sorumlu’ olmasını talep etti. Rus Bakan, “Washington’un, Suriye’de olanlar ve Kürt sorunu konusunda sorumlu davrandığını düşünmüyoruz. Washington, Kürtleri Suriye’nin doğusundaki koalisyonun kontrol alanlarına yerleştiriyor” dedi.
Lavrov ayrıca, ABD’nin iddialarının aksine, memleketlerine geri dönen Suriyeli mültecilerin sayısının artmaya devam ettiği işarette bulunarak, Pompeo'nun mülteci sayıları hakkındaki verileri nereden aldığını bilmediğini söyledi. Rusya'nın sahip olduğu bilgilerin, geçtiğimiz yıl Temmuz ayından bu yana 310 binden fazla Suriyeli mültecinin evine döndüğünü gösterdiğini de sözlerine ekleyen Lavrov, 100 bin kişinin Lübnan, 210 bin Suriyelinin ise Ürdün’den geldiğini ifade etti.
Sergey Lavrov, ABD’yi Suriye’deki, Rus Uzlaşma Merkezi tarafından günlük olarak yayınlanan ve dönen mülteci istatistiklerinin açıklandığı verileri takip etmeye çağırdı. Merkez ayrıca Rusya’nın faaliyetleri, Suriye hükümetinin su, elektrik, sosyal hizmetler ve eğitim gibi tüm mültecilerin iadesi için koşulları yaratma çabaları hakkında bilgiler veriyor.



Mossad Başkanı: İsrail, İran'ın nükleer programına yeniden başlamamasını sağlamalı

İsrail istihbarat teşkilatı Mossad'ın başkanı David Barnea (X)
İsrail istihbarat teşkilatı Mossad'ın başkanı David Barnea (X)
TT

Mossad Başkanı: İsrail, İran'ın nükleer programına yeniden başlamamasını sağlamalı

İsrail istihbarat teşkilatı Mossad'ın başkanı David Barnea (X)
İsrail istihbarat teşkilatı Mossad'ın başkanı David Barnea (X)

İsrail istihbarat teşkilatı Mossad'ın başkanı David Barnea, dün yaptığı açıklamada, İran'ın 12 günlük savaş sırasında Tahran'ın tesislerini bombalamasının üzerinden altı ay geçtikten sonra, İsrail'in İran'ın nükleer programını yeniden başlatmamasını sağlaması gerektiğini söyledi.

Kudüs'te Mossad ajanlarını onurlandırma töreninde konuşan Barnea, "Nükleer bomba geliştirmeye devam etme fikri hala kalplerinde yaşıyor. Amerikalılarla yakın iş birliği içinde, ağır hasar görmüş nükleer projenin yeniden aktif hale getirilmemesini sağlamak bizim sorumluluğumuzdur" ifadelerini kullandı.

Haziran 2026'da görev süresi sona erecek olan Barnea, İsrail'in savaşta yaptığı sürpriz açılış saldırılarını övdü ve bu saldırıların İsrail ajanlarının İran hakkında topladığı istihbaratın boyutunu ortaya koyduğunu savundu.

"Molla rejimi, bir anda İran'ın tamamen açığa çıktığını ve tehlikeye düştüğünü keşfetti" dedi. Barnea, Tahran ile herhangi bir diplomatik çözüme şüpheyle yaklaştığını belirterek, "İran, dünyayı tekrar kandırabileceğini ve kötü bir nükleer anlaşma daha yapabileceğini düşünüyor. Biz kötü bir anlaşmaya izin vermedik ve vermeyeceğiz" dedi.

Batılı güçler İran'ı nükleer silah edinmeye çalışmakla suçluyor ve bunu engellemek için çalışıyor; Tahran ise bu suçlamaları sürekli olarak reddediyor. ABD Başkanı Donald Trump, ilk döneminde, İran'ın nükleer zenginleştirme faaliyetlerini kısıtlayan ve karşılığında yaptırımların kaldırılmasını öngören 2015 tarihli dönüm noktası niteliğindeki anlaşmadan çekilmişti; bu anlaşmaya İsrail karşı çıkmıştı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İran ve Amerika Birleşik Devletleri, Umman'ın arabuluculuğuyla nisan ayında yeni bir anlaşmaya varmak için müzakerelere başladı, ancak İsrail'in 13 Haziran'da İran'a düzenlediği sürpriz saldırının ardından bu görüşmeler aniden kesildi ve 12 günlük bir çatışma başladı. Amerika Birleşik Devletleri daha sonra üç İran nükleer tesisine saldırı düzenleyerek çatışmaya katıldı.


Higseth ve Rubio, Washington'ın Karayipler'deki saldırılarını savundu

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, 16 Aralık 2025'te Washington, D.C.'deki Kongre binasında yürürken (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, 16 Aralık 2025'te Washington, D.C.'deki Kongre binasında yürürken (Reuters)
TT

Higseth ve Rubio, Washington'ın Karayipler'deki saldırılarını savundu

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, 16 Aralık 2025'te Washington, D.C.'deki Kongre binasında yürürken (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, 16 Aralık 2025'te Washington, D.C.'deki Kongre binasında yürürken (Reuters)

ABD Savunma ve Dışişleri Bakanları dün Kongre önünde, Washington'un Karayipler'de uyuşturucu kaçakçılığı yaptığından şüphelendiği gemileri hedef alan hava saldırılarını savundular. Bu konu, özellikle Demokratlar arasında giderek artan bir endişeye yol açıyor.

AFP’nin haberine göre, kapalı kapılar ardında yapılan bir Kongre oturumunun ardından gazetecilere açıklama yapan Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio, saldırıları "önemli ve son derece başarılı" olarak nitelendirerek, Washington'un ABD'ye uyuşturucu kaçırmakla suçladığı terör örgütlerini ve kartelleri hedef aldıklarını savundular.

ABD Başkanı Donald Trump, eylül ayının başından bu yana, Karayipler ve Doğu Pasifik'te en az 26 gemiye hava saldırısı emri verdi ve bu saldırılar sonucunda en az 95 kişi öldü; ancak bu saldırıların uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı olduğuna dair hiçbir kanıt sunulmadı.

Bu konu, özellikle eylül başında gerçekleştirilen ve iki aşamalı bir operasyonla ilgili olarak Washington'da geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Operasyonun ikinci aşamasında, yanan bir gemiden kurtulan iki kişi hayatını kaybetti.

se
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 16 Aralık 2025'te Washington, D.C.'deki Kongre Binası'na geldi (Reuters)

Rubio ve Higseth, Temsilciler Meclisi ve Senato Silahlı Kuvvetler Komitelerinin üyelerinin, saldırıyı emreden silahlı kuvvetler komutanı Amiral Frank Bradley'nin de hazır bulunacağı bir ortamda, saldırının videosunu bu hafta içinde izlemelerine izin vereceklerini belirttiler.

Pete Higseth, "Ancak, Savunma Bakanlığının uzun süredir devam eden politikası gereği, tam, düzenlenmemiş, çok gizli videoyu kamuoyuna açıklamayacağız" dedi.

Senato Azınlık Lideri Chuck Schumer, yönetimin her senatöre kayıtların tamamını, sansürsüz olarak vermesini talep etti. Schumer gizliliğin, bölgedeki ABD güçlerinin ve bir uçak gemisi saldırı grubunun varlığıyla birleştiğinde, ülkeyi sonu görünmeyen başka bir çatışmaya sürükleyebileceği konusunda uyardı.

Senatör Rand Paul da dahil olmak üzere bazı Cumhuriyetçi milletvekilleri, bir gemi kazasından kurtulduğu düşünülen kişileri hedef almanın uluslararası hukukun ihlali olup olmadığını da sorguladı.

Uzmanlara göre, bu dava, Başkan Donald Trump'ın uyuşturucu kaçakçılığını savaş eylemi olarak ele alma yaklaşımındaki temel bir tartışma noktasını vurguluyor.

Toplantıdan ayrılırken Schumer, konuyla ilgili "yeni bir şey duymadığını" söyledi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Senato, Başkan Trump'ın Kongre onayı olmadan Venezuela'ya karşı askeri harekât başlatmasını engellemeyi amaçlayan kararlar üzerinde yakında oylama yapabilir.


Trump, tüm ulusları terörist kötü güçlerle savaşmaya çağırdı

Trump, Beyaz Saray'da düzenlenen Hanuka resepsiyonunda konuşurken (EPA)
Trump, Beyaz Saray'da düzenlenen Hanuka resepsiyonunda konuşurken (EPA)
TT

Trump, tüm ulusları terörist kötü güçlerle savaşmaya çağırdı

Trump, Beyaz Saray'da düzenlenen Hanuka resepsiyonunda konuşurken (EPA)
Trump, Beyaz Saray'da düzenlenen Hanuka resepsiyonunda konuşurken (EPA)

ABD Başkanı Donald Trump, dün, Sidney'de bir Yahudi Hanuka festivalinde 15 kişinin vurularak öldürülmesinden günler sonra, "radikal İslamcı terörizme" karşı uluslararası savaş çağrısında bulundu.

Trump, Beyaz Saray'da düzenlenen Hanuka resepsiyonunda, "Tüm uluslar radikal İslamcı terörizmin kötü güçlerine karşı birleşmeli ve biz de bunu yapıyoruz" ifadelerini kullandı.