Prens Faysal: Haccın siyasete alet edilmesine izin vermeyeceğiz

Prens Halid el-Faysal, Mekke’deki ofisinde Şarku’l Avsat’a röportaj veriyor (Fotoğraf: Gazi Mehdi)
Prens Halid el-Faysal, Mekke’deki ofisinde Şarku’l Avsat’a röportaj veriyor (Fotoğraf: Gazi Mehdi)
TT

Prens Faysal: Haccın siyasete alet edilmesine izin vermeyeceğiz

Prens Halid el-Faysal, Mekke’deki ofisinde Şarku’l Avsat’a röportaj veriyor (Fotoğraf: Gazi Mehdi)
Prens Halid el-Faysal, Mekke’deki ofisinde Şarku’l Avsat’a röportaj veriyor (Fotoğraf: Gazi Mehdi)

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’in yardımcısı, Mekke Emiri ve Merkezi Hac Komitesi Başkanı Prens Halid el-Faysal,  Mescid-i Haram ve Nur Dağı (Cebel-i Nur) arasında yer alan ofisinden, hacı adaylarının dini görevlerini yerine getirmek üzere Suudi Arabistan’a gelmeleriyle ilgili işlemleri takip ediyor. Ülkeye düne kadar bir milyondan fazla hacı adayı ulaştı.
Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda hac ve farklı konular üzerine konuşan Prens Halid el-Faysal özellikle Suudi Arabistan’ın en önemli vilayetinin sorumluluğunu üstleniyor oluşuna değindi.
Prens el-Faysal, hac mevsimi öncesi herhangi bir endişesi olup olmadığına dair soruya yanıt olarak ‘hac yolculuğunun kötüye kullanılması’ dışında hiçbir şeyden kaygı duymadığını söyledi. Ayrıca bu yolculuğun, ülkesinin, kutsal topraklardaki ziyaretçilere hizmet ettiği ve bundan şeref duyduğu göz önüne alındığında ‘dizi turizm’ olarak sınıflandırılmasını kabul etmediğini de ifade etti.
Riyad’ın, ayırt etmeksizin dünyanın dört bir yanından gelen tüm hacıları memnuniyetle karşıladığını ve onların rahatı için kendi ülkelerindeki işlem sürecinden Suudi Arabistan’dan ayrılana dek her türlü hizmeti sağladığını dile getiren Prens, milliyete bakılmadığını, aksine hacılara ilgi ve alakaya layık kişiler olarak davranıldığını belirtti.
Prens Halid el-Faysal, Suudi Arabistan’ın hac ibadetinin herhangi bir siyasi yönelime veya slogana dönüştürülmesine izin vermeyeceğinin altını çizerek ‘’ Biz bu ülkede, tüm Müslümanlara yönelik görevimizi başkalarının ne dediğini dikkate almadan mümkün olan en mükemmel şekilde yerine getirmekten onur duyuyoruz’’ dedi.
El-Faysal, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda birçok konu hakkında açıklamalarda bulundu:
-Bölgedeki karışık durumlar, hac sürecindeki genel vaziyeti ne derece etkiliyor?

Biz hacılara, hacı oldukları için önem veriyoruz ve onlara Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere'nin hizmetçileri olarak hizmet sunuyoruz. Hac ibadetini yerine getirmek üzere ülkeye gelen herkesi milliyetine bakmaksızın memnuniyetle karşılıyoruz. Ayrıca bu konuyu son derece ciddiye alıyor, hacıların ibadetlerinin bölgedeki gerginlikten zarar görmemesi için her türlü kolaylığı sağlıyor ve haccın güvenliği için de çaba harcıyoruz.
-Hacıların kutsal topraklara akın etmeye başlamasıyla birlikte karşılama hazırlıkları ve her geçen yıl artan hacı sayısının nasıl karşılanması planlanıyor?
Ben ve ilgili sektör ve devlet kurumlarından Merkezi Hac Komitesi’nde görev alan arkadaşlarım kutsal topraklardaki ziyaretçilere en iyi hizmeti sağlamak adına çabalayan Kral Selman bin Abdulaziz’in direktiflerini hayata geçirmek üzere söz konusu hizmetleri geliştirmek için sürekli çalışıyoruz.
Biz, her yıl hac mevsiminin hemen akabinde Muharrem ayının ilk haftası Merkezi Hac Komitesi olarak bir toplantı düzenliyoruz. Toplantıda o senenin hac mevsiminin olumlu yönlerini güçlendirme amacıyla ele alıyor, olumsuz yönlerinden ise gelecek hac mevsiminde kaçınmak üzere bir plan hazırlıyoruz.
-Her hac mevsiminde, Haccın uluslararasılaşmasını talep eden sesler yükseliyor. Özellikle her yıl aynı talebin gündeme gelmesi dikkate alındığında buna yanıtınız nedir?
Suudi Arabistan, haccın siyasete alet edilmesi veya uluslararası bir kriz hale getirilmesine kesinlikle karşı çıkıyor. Bu büyük ibadetin bir siyasi yönelime ya da slogana dönüştürülmesine izin vermeyeceğiz. Biz bu ülkede, tüm Müslümanlara yönelik görevimizi başkalarının saldırılaırnı dikkate almadan mümkün olan en mükemmel şekilde yerine getirmekten onur duyuyoruz.
-Geçtiğimiz Ramazan ayında Kral Selman bin Abdulaziz ‘2030 vizyonu’ bağlamında kutsal toprakların ziyaretçilerine yönelik hizmetlerin iyileştirilmesini hedefleyen ve birçok girişimi kapsayan bir program başlatmıştı. Bu noktada hac ve umre hizmetlerini iyileştirmek için nelere ümit bağlıyorsunuz?
‘2030 vizyonu’ kapsamında ülkemizin bu konudaki ilgilisini yansıtan bir program oluşturuldu. Program, kutsal topraklara ve ziyaretçilerine verilen önemin bir uzantısı olarak hacıların, Krallığa ulaştıkları andan ülkelerine sağ salim dönünceye kadarki yolculuklarını kolaylaştırmayı amaçlıyor. Ayrıca program, gümrüklerdeki hac sisteminin geliştirilmesi, prosedürlerin güncellenmesi ve çeşitli alanlarda hizmetlerin iyileştirilmesi için önemli bir kaynak olacak.
-İki yıldan beri Katar’ın, hac ibadetini yerine getirmek isteyen vatandaşlarına baskı uyguladığı biliniyor. Bu noktada, bu yıl hac farizasını yerine getirecek olan Katarlılar nasıl karşılanacak?
Suudi Arabistan, birçok defa aralarında Katar’ın da bulunduğu dünyanın herhangi bir devletinden gelen tüm hacı adaylarını karşılamaya hazır olduğunu duyurdu. Bu yıl Riyad, Doha’yı hac ibadetini yerine getirmeyi arzulayan Katarlı kardeşlerimizin karşılaştıkları engelleri ortadan kaldırmaya çağırdı. Biz de bu kapsamda Katarlıların hac işlemlerini kolaylaştırmak için bir internet sitesi oluşturduk. Artık top Katar hükümetinde.
-Bu yıl İranlı hacıların oranı ne kadar?  Onların karşılanması ve uğurlanması için diplomatik bir temsil söz konusu mu?
İranlı hacıların ve diğerlerinin oranını Suudi Arabistan tek başına belirlemiyor. Oranlar, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) konferansında anlaşmaya varılan ve üye ülkeler tarafından belirlenen kurallar çerçevesince İslam ülkelerinin katılımıyla belirleniyor. Sorunun ikinci kısmına gelecek olursak, hacılar farklı ülkelerden de gelmiş olsa karşılama prosedürü standart bir şekilde gerçekleştiriliyor. İlgili yetkililer kutsal toprakların ziyaretçilerini güler yüzle ve sıcak bir tavırla karşılıyor. Bu, Suudi Arabistan insanını yetiştiren İslam’ın yüce ahlakıdır.
-Dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlar farklı kültürlere mensup. Bu kültürel farklılıklara yönelik tutumunuz nedir?
Tarihsel olarak Sikâye (hacıların su ihtiyacını karşılama) ve Rifade (Kabe anahtarını muhafaza etme) kavramı Mekke halkıyla bağdaştırıldı. Bu da misafirperverlikten ve güzel karşılamadan keyif alan Mekkelilerin tabiatını yansıtıyordu. Zaman geçtikçe bu iki kavramda gelişti ve şu anda biz, Suudi Arabistan’da Allah’ın bize, Müslümanlara hizmet etme görevini bahşetmesinden şeref duyuyoruz. Bu eşsiz İslami olguyu (kültürel farklılık) idare edebilecek güce sahibiz. Nitekim hacılarla iletişimi kolaylaştırmak adına pek çok dilde akıcı konuşan görevlileri yetkilendirdik. Sürekli tekrarladığım gibi Suudi insani, kutsal toprakların ziyaretçilerine sunduğu hizmetin yanı sıra hacılara verdiği kıymetle de çarpıcı bir örnek haline geldi.
-Bu yıl kaç kişinin hac ibadetini yerine getirmesi bekleniyor?
Yurtdışından 1 milyon 800 bin, Krallık içerisinden ise 230 bin hacı ile toplamda 2 milyonu aşması bekleniyor.
-Mekke ve hac ibadetinin yapıldığı yerler için Kraliyet Komisyonu oluşturmak ne anlama geliyor? Gelecekte uygulamaya konulacak en önemli projeler neler?
Veliaht Prens Muhammed bin Selman başkanlığındaki Kraliyet Komisyonu ülkenin kutsal mekanlara verdiği önemi yansıtıyor. Komisyonun, Mekke ve hac ibadetinin yapıldığı yerler için hazırladığı projeler onaylandı ve yakın bir zamanda ilan edilerek akabinde uygulamaya geçirilecek.
- Hac ibadetinin yapılacağı yerlerde bu yıl hazırlanan projeler neler?
Mekke Kalkınma İdaresi çeşitli kurumlarla işbirliği içerisinde birçok projeyi hayata geçirdi. Mina’da konaklama alanları genişletildi, yeni araç yolları, yaya yolları ve yaklaşık 2 bin 500 tuvalet inşa edildi. Ayrıca 40 bin hacı kapasiteli yeni çadırlar da kuruldu.
-Her hac mevsiminde kutsal toprak ziyaretçilerine kolaylık sağlamak adına teknik girişimlerde bulunuluyor. Bu kapsamda öne çıkan son gelişmeler neler?
Hac ve Umre Bakanlığı elektronik hizmetler sağlayarak hac sistemini geliştirmeye çalıştı. Bu kapsamda en çok öne çıkan gelişmeler ise; hac vizelerini elektronik ortamda veren bir sistem geliştirmek, gümrüklerdeki hacıların otomatik olarak karşılanması, hacıların taşınma hizmetine dair açıklamaların yine otomatik olarak yapılması, hacıların ülkeye ulaşımını organize etmek için elektronik bir aracı oluşturmak, hac acentalarının şikayet ve gözlemlerini almak ve hacılarla hızlı bir şekilde ilgilenmek için otomatik bir uygulama geliştirmek, kaybolan hacılarla irtibata geçmek ve onları kolayca tanımlayarak kafilelerine geri ulaştırma sistemini geliştirmek ve hacıların gümrüklerden gruplar halinde ayrılması için otomatik bir sistem oluşturmak.
-‘Mekke'ye Giden Yol’ girişimi, hac yapmak isteyen kişilerin prosedürlerini kolaylaştırma noktasında ne derece başarılı oldu?
Bu yıl, 5 ülkeden 225 bin kişinin yararlandığı ‘Mekke'ye Giden Yol’ girişiminde kaydedilen bu artış, hacıların Suudi Arabistan topraklarına ulaşmadan önce gerekli tüm işlemleri tamamlayarak ibadetlerini kolaylaştırmayı hedefleyen bu girişimin başarısını kanıtlıyor olmalı.
-Bu yılki hac mevsiminde hacılara hizmet veren insan sayısına dair bir istatistik var mı?
Hacılara hizmet veren tüm alanlarda 300 binden fazla asker ve sivil yetkili görevlendirildi. Ayrıca onlara farklı alanlardan yaklaşık 4 bin gönüllü de destek oluyor.
-Mekke’deki kentsel dönüşüm projesi hangi aşamaya ulaştı?
Mekke’de göreve başladığım ilk günden beri kentsel dönüşüm projesi önceliklerimin arasındaydı. Kral Abdullah bin Abdulaziz’e sunduğum bu ilk proje son senelerde somut gelişmelere tanık oldu. Nitekim bu kapsamda Mekke’de 10 binden fazla bina yıkıldı. Bu dosyanın ilk adımı olan Ömer Dağı projesi için sadece bin bina yıkıldı. Ardından yapımı için 4 bin gecekondu yıkılan Abdulaziz Yolu çalışmalarına başlanıldı. Yaklaşık bin gecekondunun yerine de er-Rasife İstasyonu inşa edildi.  Şu anda çalışmalar el-Kedve ve en-Nekase mahalleri ayağında devam ediyor. Şimdiye dek bu proje kapsamında ise yaklaşık 4 bin ev yıkıldı. 
-Her geçen yıl hac sistemini hedef alan ihlallerin sayısında düşüş yaşandığını ilan ediyorsunuz. Bu kapsamda sahte hac kampanyalarına ve diğer usulsüzlüklere engel olmak için ne tür önlemler alınıyor?
Bu konuda iki şekilde çalışıyoruz. Birincisi, yaklaşık 11 yıl önce başlatılan ‘İbadet ve Medeni Davranış olarak Hac Kampanyası’ adı altında farkındalık yaratma faaliyetleri yürütüyoruz. Kampanya, düzenleme ve talimatlara uymanın ve aykırı davranışları sınırlandırmanın önemi kavramaları için hacılarda farkındalık yaratmaya odaklanıyor. İkinci şekilde ise, tutuklama ve para cezası da dahil olmak üzere, kuralları ihlal edenlere yönelik katı yaptırımlar uygulanıyor. Atılan bu adımlarla, hac sistemlerini ihlal edenler ve dilencilerin sayısında gözle görülür bir düşüş yaşandı. İstatistiklere göre, yaklaşık 10 yıl önce 1,5 milyon olan ihlal sayısı geçtiğimiz yıl 150 bine düştü.
-Geçtiğimiz dönemlerde el-Faysaliyye Projesi kapsamında Hac ve Umre Havalimanı için arsa tahsis edildiğini duyurmuştunuz. Bu projenin vizyonu nedir? Cidde’den gelen baskıyı hafifletmek için konut banliyösü olacak mı?
Kral Selman bin Abdulaziz tarafından onaylanan el-Faysaliyye Projesi yürürlüğe girdi. Projeye ilişkin çalışmaların ve özel tasarımlarının tamamlanmasının ardından geçtiğimiz son dönemlerde Mekke Kalkınma İdaresi ile aralarında Maliye Bakanlığının da bulunduğu ilgili taraflar, proje kapsamındaki Kraliyet topraklarının tahsis edilmesi ve değerlendirilmesi için bir anlaşma imzaladı.
Kapsamlı bir proje olan el-Faysaliyye Projesi ise içerisinde, tüm İslami kurum ve kuruluşlar için İslami bir merkez, bir İslam araştırmaları merkezi, bölgedeki resmi daireleri bir araya toplayan bir kompleks, toplantı, seminer ve konferans merkezinin yanı sıra konut, alışveriş merkezi, eğlence, eğitim ve sağlık kompleksi gibi birçok unsuru barındırıyor.
El- Faysaliyye projesi Cidde’den gelen baskıyı hafifletmek için bir konut banliyösü olacaksa, projenin yeni bir şehrin değil Mekke’nin bir uzantısı olduğunu açıklamak isterim. Proje, Mekke’nin yasal sınırlarından başlayarak batı kıyısına dek uzanıyor.
-Hac ve Umre için bir koridor olan Taif’in kalkınma projeleri kapsamındaki konumu nedir?
Taif’in şu anki çehresini değiştirecek büyük projeler üzerine çalışmalar devam ediyor. Bu kapsamda yer alan projelerden biri de faaliyeti henüz devam eden Yeni Taif Projesi. Proje, uluslararası havalimanı, Ukaz Panayırı, teknoloji merkezi, yerleşim bölgesi, sanayi kenti ve üniversite olmak üzere altı hayati öneme sahip yatırımı içeriyor. Öte yandan el-Huda ve eş-Şifa tatil beldelerinin geliştirilmesine yönelik de turizm, tarım ve doğanın korunmasına odaklanan üç eksenli projeler de bulunuyor.



Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
TT

Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Irak hapishanelerinden salıverildikten sonra Suriye'ye döndüğünde kendisine iki şart koyduğunu söyledi: ‘Irak'ın mezhep savaşı deneyimini tekrarlamamak ve sadece rejimle mücadeleye odaklanmak.’

Bu ifadeler, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart'ın geçtiğimiz günlerde Şam'da eş-Şera ile bir araya gelerek gerçekleştirdikleri ve ‘Ahmed eş-Şera hapisteki bir El Kaide savaşçısından Suriye'nin liderine nasıl dönüştü?’ başlığıyla yayınlanan podcastte yer aldı.

Eş-Şera, “El Kaide'nin Irak'ta yaptıklarını tekrarlamak istediler ama ben bunu şiddetle reddettim. Bu durum aramızda bin 200'den fazla savaşçımızın öldürüldüğü ve benim de kuvvetlerimin yüzde 70'ini kaybettiğim büyük bir çatışmaya yol açtı. Ancak yeniden toparlandık ve rejimle savaşmaya odaklandık. Aynı zamanda DEAŞ ve benzeri gruplar gibi diğer taraflardan gelen tehditlerle de başa çıkmak zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Eş-Şera, “Bir savaşçıydınız, bir mahkumdunuz, bir liderdiniz ve şimdi bir cumhurbaşkanısınız… Bu dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şu anda Esed'in eskiden bulunduğu bu saraydayım. Ben bir savaşçıydım, savaşmak istediğim için değil. Bugün cumhurbaşkanıyım ama cumhurbaşkanı olmak istediğim için değil.”

Irak savaşı deneyimi

Suriye Cumhurbaşkanı, üniversitenin ilk dönemlerinde genç bir adam olarak, Suriyelilerin 60 yıl boyunca maruz kaldığı acımasız baskıdan, Suriye toplumunun sistematik olarak yok edilmesinden ve Irak'ta savaş patlak verdiğinde oraya gitmesi gerektiğini hissetmesinden duyduğu öfkeden bahsetti.

Eş-Şera Irak'ta üç yıl savaşmış, ardından beş yılını hapiste geçirmiş. İngilizler ona hapishanenin onu nasıl değiştirdiğini, bundan ne öğrendiğini ve çeşitli grupların saflarında nasıl hızlı bir şekilde yükselebildiğini sordu.

cdfrgthy
Suriyeli sanatçı Tamara Bessam Ebu Alvan, Şam'da Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlayan bir duvar resmi çiziyor. (Reuters)

Eş-Şera bu soruya şu cevabı verdi: “Suriye'de var olan baskının boyutlarını fark etmeye başladığımda yaklaşık 19 yaşındaydım. Ülkenin kötüye giden durumunu ve önceki rejimin ülkeyi nasıl korkunç bir şekilde yönettiğini görebiliyordum. Şam'ın taşıdığı yük ve rejimin Suriye toplumunu ve bu kadim şehri nasıl istismar ettiği konusunda derin bir acı hissettim.”

Sözlerine şöyle devam etti: “Bu rejimin düşmesi gerektiğine ikna olmuştum ama bunu gerçekleştirecek araçlarımız ya da uzmanlığımız yoktu. Bu yüzden deneyim kazanabileceğim her yere gitmeye karar verdim. O sırada Amerikalılar Irak'a girmeye hazırlanıyordu ve ABD'nin yaptıklarına karşı güçlü bir Arap ve İslami tepki vardı. Unutmamalısınız ki o zamanlar gençtim ve farklı bir düşünce tarzım vardı. Bu yüzden Irak'a gittim ve farklı gruplarla çalıştım. Zaman içinde bu gruplar yavaş yavaş küçülmeye ve El Kaide örgütüyle birleşmeye başladı. Bu şekilde kendimi El Kaide saflarında buldum.”

sxcdfrgt
Yaklaşan Ramazan Ayı için hazırlanan ‘Benatu’l Başa’ adlı dizinin çekimleri Eski Şam'da yapılıyor. (AFP)

22 yıllık bu yolculuk sırasında eş-Şera, Irak'taki deneyimlerinden öğrendiği en önemli şeyin, aynı hataları tekrarlamaktan kaçınmak istiyorsak politikaların sürekli olarak yeniden gözden geçirilmesi gerektiği olduğunu söyledi. O dönemde Batı'nın Ortadoğu'ya yönelik politikalarını eleştiren eş-Şera, “Bunlar yanlıştı ve değiştirilmeleri gerekiyordu. Bölge halkının her 10 yılda bir kötü kararların bedelini ödemesini istemiyoruz” dedi.

Bir barış adamı!

Kendisini dünyaya bir barış adamı olarak tanıtmak isteyip istemediği ve kendisine halen şüpheyle yaklaşan ülkelerle nasıl ilişkiler kurmayı planladığı sorusuna eş-Şera şu yanıtı verdi: “Bölgemizde, özellikle Suriye'de savaşlardan bıktık. İnsanlık barış ve güvenlik olmadan yaşayamaz, insanların aradığı şey bu, savaş değil. İnsanları bir araya getirebilecek ve savaşa başvurmadan barışçıl çözümlere götürebilecek pek çok şey var. Barış içinde insan olarak bizi birleştiren şeyler, savaş içinde bizi bölen şeylerden çok daha büyüktür.”

scdfvgbth
Yeni Suriye yönetimi geçtiğimiz aralık ayında muhalif grupları birleşik bir Suriye ordusuna entegre etmeye çalıştı. (SANA)

HTŞ grupları

Podcastte eş-Şera’ya bazıları daha radikal olan birçok hareketten oluşan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) içindeki pratik bir zorluk soruldu: “Burada bizimle birlikte oturmanıza kızanlar olabilir. Şimdi cumhurbaşkanı olduğunuza göre, en radikal olanlar da dahil olmak üzere tüm bu eski gruplarla nasıl başa çıkacaksınız?”

Ahmed eş-Şera şöyle yanıtladı: “Burada sizinle birlikte oturmama izin verilmediğini söylemek büyük bir abartı olur. O kadar da kötü değil. Bir arada yaşamamızı ve birbirimizle savaşmaya gerek kalmadan devrimin hedeflerine ulaşmamızı sağlayacak uygun ve kabul edilebilir bir formüle ulaşana kadar tüm bu taraflarla ikna ve diyalog yöntemlerini kullandım... Pek çok kişi bu yaklaşıma katıldı.”

scdfvgrth
Halep kırsalından Humus şehrine dönen yerinden edilmiş Suriyelileri taşıyan bir otobüsün penceresinden bakan bir çocuk, elinde Suriye bağımsızlık bayrağı tutuyor, 10 Şubat. (AFP)

Anayasa ve seçimler

“Peki ya ‘ulusal konferans’ ve anayasa ile seçimlerin belli bir zaman dilimi içinde yapılmasının garanti edilmesi hakkında ne söylersiniz?”

Eş-Şera, Suriye'nin çeşitli aşamalardan geçtiğini ve önceliğin hükümeti istikrara kavuşturmak ve devlet kurumlarının çöküşünü önlemek olduğunu söyledi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “İdlib hükümetini Şam'ın kontrolünü ele geçirdiğimizde iktidarı devralmaya hazır olacak şekilde hazırladık. Bu aşama için üç ay ayırdık. Daha sonra anayasal deklarasyon, ulusal konferansın toplanması ve cumhurbaşkanının atanmasını içeren bir sonraki aşamaya geçeceğiz. Uluslararası sözleşmelere uygun olarak bir cumhurbaşkanı atadık. Anayasa uzmanlarına danıştıktan sonra muzaffer güçler cumhurbaşkanını atadı, önceki anayasayı iptal etti ve eski parlamentoyu feshetti. Şimdi, yeni bir anayasanın ilan edilmesinin önünü açacak öneriler geliştirmek amacıyla çok çeşitli tarafların yer alacağı ulusal diyalog sürecine geçeceğiz. Geçici bir parlamento oluşturulacak ve bu parlamento yeni anayasayı hazırlamak üzere bir anayasa komitesi kurmakla sorumlu olacak.”

Trump ve Gazze

Eş-Şera, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e taşınmasına ilişkin açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “İnsanları topraklarını terk etmeye zorlayabilecek hiçbir güç olmadığına inanıyorum. Birçok ülke bunu yapmaya çalıştı ama hepsi başarısız oldu, özellikle de Gazze Şeridi'ne yönelik son savaş sırasında. Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Filistin halkı acıya, ölümlere ve yıkıma katlandı ama yine de topraklarını terk etmeyi reddetti. 80 yılı aşkın süredir devam eden bu çatışmada, Filistinlileri zorla yerlerinden etmeye yönelik tüm girişimler başarısız oldu. Terk edenler kararlarından pişman oldular. Birbirini izleyen Filistinli nesillerin aldığı ders, topraklarına bağlı kalmanın ve onu terk etmemenin önemidir.”

scdfvrgty
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera dün Silikon Vadisi'nden Suriye asıllı Amerikalı uzmanlardan oluşan bir heyetle bir araya geldi. (SANA)

Ekonomik model

Kendisini en çok ilgilendiren küresel ekonomik model ve ekonomi yönetimi açısından ilham aldığı belirli bir ülke ismi sorulan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Singapur, Suudi Arabistan, bazı dönemlerde Brezilya ve kalkınma yolunda büyük zorlukların üstesinden gelen Ruanda gibi ekonomik büyümeye tanık olan birçok ülkeyi incelediğini söyledi. Her ülkenin kendi zorlukları ve kalkınma aşamasıyla şekillenen kendi bağlamına sahip olduğunu belirtti. “Bu örneklerden değerli dersler çıkarılabilecek olsa da bunları körü körüne taklit etmemeliyiz. Bunun yerine, Suriye'nin kendine özgü durumuna uygun bir yaklaşım geliştirmek için bu dersleri uyarlamalı ve entegre etmeliyiz” dedi.

Ordu ve polisin lağvedilmesi

Eş-Şera'ya, Baas'tan arındırma sonrasında Irak'ta yaşananları anımsatan polis ve ordunun lağvedilmesi ve bu konunun nasıl ele alınacağı sorulduğunda, Suriye ve Irak'taki durum arasında büyük farklar olduğunu ve karşılaştırmaların her zaman büyük farklılıklar gösterdiğini söyledi. Suriye ordusunu ‘bir alternatif hazırlamadan’ dağıtmadığını belirtti.

Eski rejimin ordusunun Irak ordusu gibi olmadığını vurgulayan eş-Şera, “Çok sayıda milis ile İran ve Rusya'dan gelen dış müdahalelerle parçalanmıştı. Ordu dağılmış ve çökmüştü. Birçok genç erkek askere gitmemek için Suriye'den kaçıyordu. Dolayısıyla ordunun Suriyeliler için büyük bir önemi yoktu. Bugün Suriye'de zorunlu askerlik uygulamadım. Gönüllü askerliği tercih ettim. Bugün binlerce kişi yeni Suriye ordusuna katılıyor” ifadelerini kullandı.

Devrimci zihniyet bir devlet inşa edemez

Kendisini halen bir devrimci olarak görüp görmediği sorulan eş-Şera, devrimci zihniyetin bir devlet inşa edemeyeceğini söyledi. Şarku'l Avsat'ın Rory Stewart'ın röportajından aktardığına göre Eş-Şera, “Bir devlet inşa etmek ve bütün bir toplumu yönetmek söz konusu olduğunda farklı bir zihniyete ihtiyaç duyarsınız. Benim için devrim, rejimin devrilmesiyle sona erdi” dedi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün ülkenin yeniden inşası, ekonomik kalkınma, bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması, komşu ülkelere güvence verilmesi ve Suriye ile Batı ülkeleri ve bölge ülkeleri arasında stratejik ilişkiler kurulmasını içeren yeni bir aşamaya geçtik.”

sdfgrt
Ahmed eş-Şera'nın geçen ay yaptığı bir konuşmayı Şam'daki er-Ravza kafede takip eden Suriyeliler (Şarku’l Avsat)

Batı medyasının kendisi hakkında söylediklerine ilişkin tutumu sorulan Ahmed eş-Şera, Suriye'nin küresel etkiye sahip stratejik bir ülke olduğunu söyledi. Eş-Şera, “Geçmişte rejim kasıtlı olarak Suriyelileri Avrupa'ya göç ettirmeyi ve Captagon'u Avrupa'ya ve bölgeye kaçırmayı amaçlıyordu. Şam ayrıca, Suriye içindeki bazı ülkelerin oynadığı son derece olumsuz rol nedeniyle bölgede daha fazla istikrarsızlık tohumları ekmek için bir üs olarak kullanıldı” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'nin durumunun kökten değiştiğini ve gelecek vaat eden yeni bir ülke haline geldiğini vurgulayan eş-Şera, “Suriye ekonomik kalkınma yoluyla bölgenin istikrara kavuşmasında önemli bir rol oynayacaktır” dedi. Eş-Şera, tarım, sanayi ve ticaret gibi sektörlerde önemli bir merkez olacak olan Suriye'nin tarihi İpek Yolu üzerinde yer aldığını ve Doğu ile Batı arasındaki ticaretin yeniden gelişmesinin beklendiğini belirtti.

Eş-Şera, Batı'nın Suriye'ye bakışını bu açıdan yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.