Tunus Cumhurbaşkanlığı adayı ez-Zubeydi: Anayasada değişiklik yapmak ve hükümet şeklini seçmek en önemli hedeflerim arasında

Tunus Cumhurbaşkanlığı adayı ez-Zubeydi: Anayasada değişiklik yapmak ve hükümet şeklini seçmek en önemli hedeflerim arasında
TT

Tunus Cumhurbaşkanlığı adayı ez-Zubeydi: Anayasada değişiklik yapmak ve hükümet şeklini seçmek en önemli hedeflerim arasında

Tunus Cumhurbaşkanlığı adayı ez-Zubeydi: Anayasada değişiklik yapmak ve hükümet şeklini seçmek en önemli hedeflerim arasında

Abdulkerim ez-Zubeydi’nin Tunus cumhurbaşkanlığı için adaylığını açıklaması pek çok kişi için sürpriz oldu. Zeynelabidin bin Ali rejiminin çöküşünden bu yana siyasi arenadaki tüm partilere aynı mesafede bulunma konusundaki kararlılığıyla bilinen Zubeydi, Independent Arabia’dan Basil Tercüman’a konuştu.
Abdulkerim ez-Zubeydi ile gerçekleştirilen röportaj metni:
-Tunus siyasi sahnesindeki baskın politik söylemin bir alternatifi var mı?

Şişirilmiş söylemler artık kimseyi ikna etmiyor. Halk 8 yıldır politikacıların gerçekleşmeyen vaatlerini dinliyor. Bu, Tunus halkının siyasetten ve politikacılardan uzaklaşmasına ve siyasi söylem konusunda güvenini kaybetmesine neden oldu. Kısa, orta ve uzun vadede net bir vizyon, başarı ve eylem olmaksızın insanların güvenini geri kazanmak mümkün değil. 2014 Anayasası, cumhurbaşkanının yetki alanını daralttı. Bu, istisnai bir durum yarattı ve devleti yönetmeyi zorlaştırdı.
-Devleti ve kurumlarını işlevsiz bırakan bu krizden çıkma yolları nelerdir?
Tunus'un 2014 anayasasına dayanan mevcut yönetim sistemi, sınırlı olduğunu ve ülkenin ihtiyaçlarına ve içerisinde bulunduğu koşullarına cevap vermediğini göstermiştir. Mevcut hükümet sistemi aslında parlamenter bir sistemdir. Sınırlı yetkilere sahip olan cumhurbaşkanı, ulusal güvenliğin bir unsuru olan savunma bakanlığını denetlerken, içişleri bakanlığı ise başbakana bağlı. Bu, cumhurbaşkanının ulusal güvenlik konseyi başkanlığı rolünü oynamasına izin vermeyen bir dağılımdır.
Cumhurbaşkanının görevlerine ilişkin bir diğer nokta dış politikadır. Tunus’un bağımsızlığını kazandığı günden bu yana dış politikanın kendisine dayandığı açık birtakım ilkeler vardır. Bu ilkeler arasından en önemli olanlar; uluslararası meşruiyete bağlılık, adalet ve tarafsızlığın savunulması, başkalarının işlerine karışmamakla birlikte kimsenin iç işlerimize karışmasına müsaade etmemek, ülkenin çıkarlarını ve her nerede olurlarsa olsunlar Tunus vatandaşlarını muhafaza etmektir.
Öte yandan dış yatırımı, turizmi ve bunlar haricindeki sektörleri teşvik etmek ülke ekonomisi için önemli bir unsur haline geldi. Cumhurbaşkanı, her alanda yasal insiyatifler sunmakla sorumlu olmasının yanı sıra bakanlar kuruluna başkanlık edebilir ve hükümetin genel politikalarını belirleyebilir. Bugün, temel önceliklerden biri hükümet sistemine ve sorumluluklara ilişkin karmaşıklığın giderilmesidir. Çünkü Tunus’ta parlamenter veya başkanlık sistemlerinde olduğu gibi yönetimden sorumlu olan tek kişi yok. Tunus'un 2014'ten beri tanık olduğu ve tüm alanları olumsuz yönde etkileyen kaosun sebebi buydu. Bu melez yönetim sistemiyle devam edilemez.
Önümüzde sadece iki seçenek olduğunu düşünüyorum. Bu seçeneklerden ilki parlamenter sistemdir. Bu sistemde başbakan, seçimlerde kazanan bloğu temsil eder ve tüm sorumluluğu üstlenir. Cumhurbaşkanı ise bu durumda dış arenada ülkeyi temsil eder. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığının pozisyonu onursal bir pozisyon gibi olur. Almanya ve İtalya bu sistemin iki ayrı örneğidir.
Diğer seçenek ise başkanlık sistemidir. Bu sistem Tunus halkını korkutuyor. Çünkü bağımsızlıktan bu yana parlamentonun denetimi olmaksızın ülkeyi yöneten bir sistemin çatısı altında yaşadık. Bu sistemde cumhurbaşkanı başbakanı atayabilir veya bazı ülkelerde olduğu gibi sadece bakanların atamasını yapar. Parlamenter veya başkanlık sistemlerinde gerek başarı gerekse de başarısızlığın sonuçlarından tek bir kişi sorumludur.
-Tunus, siyasi arenaya hakim olan eksen politikasından kendisini nasıl uzaklaştırabilir?
Tunus bağımsızlığını kazanmasından bu yana açık bir dış politika izledi. Bir önceki dönemde her daim takip edilen tarafsızlık politikasından uzaklaşıldı. Merhum Cumhurbaşkanı Baci Kaid es-Sibsi, durumu tekrar eski haline döndürdü ve Tunus her zaman çatışan tarafların görüşlerini birbirine yakınlaştırmaya çalıştı. Tunus’un şu anda Libya’daki durumla ilgili yaptığı şey budur. Nitekim ülkedeki sorun tamamen Libyalı tarafları ilgilendirse de dış müdahalelerin ülkedeki istikrara olumsuz yansımaları oluyor. Tunus da bu durumdan etkilendi. Çünkü her iki ülkenin tarihi komşuluk ilişkileri var. Tunus, Libya’nın istikrarı ve güvenliğiyle ilgilenen ülkelerin başında geliyor. Çünkü Libya'da yaşananların Tunus'taki durum üzerinde doğrudan etkileri oluyor.
-Tunus'taki birçok kadın, partilerin ve politikacıların kadınlara verdikleri sözleri daha sonra görmezden gelmelerinden dolayı öfkeli. Sizin Tunuslu kadınlar için ne gibi vaatleriniz var?
Bugün Tunus'taki kadınların durumu ile ilgili olarak onların haklarından geri adım atılması hakkında konuşmak mümkün değil. Bilakis bu hakların genişletilmesinden bahsedebiliriz. Öte yandan diğer bir dizi ülkeye kıyasla Tunuslu kadınların durumu daha bir belirginlik arz eder. Bu alanda pek çok gösterge bulunduğunu söyleyebiliriz. Mesela sağlık, yükseköğretim, yargı ve diğer birçok alanda aktif kadınların oranı sektör çalışanlarının yarısından fazlasını oluşturuyor. Tunus kadınları toplumun temel dayanakları arasında yer alır ve bu durum daha da iyileştirilmeye elverişlidir. Kadınların bir sonraki aşamada egemen bakanlıklardan birinin başında yer almaları normal olmakla birlikte kaçınılmaz görünüyor. Kadınlara yönelik kişisel tutumuma gelince, hayatımdaki kadınlar benim için çok özel bir yere sahip. Babam on yaşındayken öldü ve annem ömrümün kalanında yanımda oldu. Hayatımızdaki başarılarımızın sebebi oydu.
-Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmanız halinde Tunus’a ilişkin vizyonunuz ne olacak?
Öncelikle Tunus halkının gerçek bir ulusal uzlaşma sağlamak için tek safta bir araya gelmelerini umut ediyorum. Aramızdaki nefret ve kin gibi duyguları bir kenara bırakmalıyız. Bununla birlikte anayasanın Tunus'un demokratik süreci doğrultusunda tadil edilmesi ve referanduma gidilerek halkın tercihiyle parlamenter veya başkanlık sistemlerinden birinin kurulması gerekiyor. Bu durum, reform gerektiren temel sektörler için orta ve uzun vadeli açık bir vizyonu gerektiriyor. Tunuslular arasında gerçek bir uzlaşının sağlanmasının ardından 2024'te istikrarlı bir ülke haline gelecek ve hukuk devleti ve demokrasi gibi kavramları temel alacağız.
-Tunus halkına ülkede tanık olunan suikastlarla ilgili gerçeği açıklamadan uzlaşı sağlanabilir mi?
Şükri Belaid ve Muhammed Brahimi'nin suikastlarına dair gerçeğin elbette açığa çıkarılması gerekiyor. Cumhurbaşkanının rolü, yargının çalışmalarına müdahale etmeden bu dosyayı takip etmek ve yargının bağımsızlığına saygı duymaktır.



Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a konuştu: Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
TT

Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a konuştu: Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, “Suriye devrimi rejimin devrilmesiyle sona erdi… Bunun başka bir yere ihraç edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Eş-Şera ülkesinin ‘hiçbir Arap ya da Körfez ülkesine saldırmak ya da onları endişelendirmek için bir platform olmayacağını’ vurguladı.

Şam'daki eş-Şaab Sarayı'nda dün gerçekleştirilen röportajda eş-Şera, “Yaptıklarımızı ve başardıklarımızı mümkün olan en az hasar ve kayıpla gerçekleştirdik… İran'ın bölgedeki projesi 40 yıl geriye gitti” dedi.

Eş-Şera, “Körfez ülkelerinin ulaştığı gelişmişlik düzeyini takdir ediyoruz ve ülkemiz için de bunu arzuluyoruz. Suudi Arabistan çok cesur planlar yaptı ve bizim de arzuladığımız bir kalkınma vizyonuna sahip. Hiç şüphe yok ki, bizim arzuladığımız şeylerle birçok kesişme noktası var ve ister ekonomik ister kalkınma iş birliği açısından olsun, bu noktalarda bir araya gelebiliriz” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ile yaptığı röportajın tam metni;

* Pek çok Batılı ve bölgesel ülkeye güvence verdiniz. Ancak Körfez ülkelerine ve etkili Arap ülkelerine doğrudan bir mesaj vermediniz. Onlara söyleyecek bir şeyiniz yok mu?

- Elbette Arap ülkelerine söyleyecek sözümüz var; Özellikle de Suriye'nin İran için bir platforma dönüştüğü ve buradan dört büyük Arap başkentini yönettiği ve girdiği ülkelerde savaş ve yolsuzluk çıkardığı için… Körfez'in güvenliğini istikrarsızlaştıran ve bölgeyi uyuşturucu ve Captagon ile dolduran da İran. Dolayısıyla tüm bölge için büyük çıkarlar anlamına gelen İranlı milislerin ortadan kaldırılması ve Suriye'nin İran silahları için bir platform olarak tamamen kapatılması konusunda mümkün olan en az hasar ve kayıpla yaptığımız ve başardığımız şey diplomatik yollarla, hatta baskıyla elde edilmemiştir.

x cvgfbnh
Ahmed eş-Şera dün Şam'da Bisan eş-Şeyh ile yaptığı röportaj sırasında

Eski rejimle Arap ilişkilerinin yeniden kurulduğuna ve bazı tavizler karşılığında Arap Birliği'ne geri döndüğüne dair işaretler geldiğinde, bunun başarısız olacağından emindik. Çünkü bu rejimin hiçbir taviz vermeyeceğini ve bu jesti iyi niyetle karşılamayacağını biliyorduk. Hatta Ürdün tarafıyla yapılan bir toplantıda, Captagon'u onlara ihraç etmekteki ısrarın nedeninin sorulduğu ve cevabın da “yaptırımlar kaldırılmadıkça durmayacağı” şeklinde olduğu bize sızdırıldı.

Bugün Körfez'in stratejik güvenliğinin daha emniyetli ve güvenli hale geldiğini söylüyoruz. Çünkü İran'ın bölgedeki projesi 40 yıl geriye gitti.

Ahmed eş-Şera: Varlığımız kimse için tehdit değil

* Söz konusu ülkelere Suriye'nin bu sorunlu kişiler için bir sığınak olmayacağı konusunda nasıl güvence veriyorsunuz?

- Şu anda devlet inşası aşamasındayız. Suriye devrimi, rejimin devrilmesiyle sona erdi… Bunun başka bir yere ihraç edilmesine izin vermeyeceğiz. Suriye herhangi bir Arap ya da Körfez ülkesine saldırmak ya da onları endişelendirmek için bir platform olmayacak. Suriye devrimine birçok insan katıldı ama bugün devlet inşasının yeni bir aşamasındayız. Bu ülkelerle etkili stratejik ilişkiler kurmaya çalışıyoruz. Suriye, savaşlardan ve başkalarının çıkarları için bir platform olmaktan yoruldu. Artık ülkemizi yeniden inşa etmemiz ve güven sağlamamız gerekiyor. Çünkü Suriye Arap olaylarının merkezinde yer alan bir ülke.

Şam'daki varlığımız kimseye tehdit anlamına gelmiyor. Körfez ülkelerinin ulaştığı gelişmişlik düzeyini takdir ediyoruz ve ülkemiz için de bunu arzuluyoruz. Suudi Arabistan çok cesur planlar yaptı ve bizim de arzuladığımız bir kalkınma vizyonuna sahip. Hiç şüphe yok ki bizim arzuladığımız şeylerle birçok kesişme noktası var ve ister ekonomik ister kalkınma iş birliği açısından olsun, bu noktalarda bir araya gelebiliriz.

* Eski rejimin güç ve kontrolüne tabi olan komşunuz Lübnan ile ilişkilerinizi nasıl görüyorsunuz?

- Gerçekten de Lübnanlı kardeşlerimiz Şam'a gelişimiz ve bunun Lübnan'da bir tarafı diğerine karşı güçlendireceği konusunda çok fazla endişe duydular. Aslında biz Lübnanlı komşumuzla otoriter bir ilişki değil, saygı ve alışveriş ilişkisi istiyoruz ve kendi ülkemizde yapacak yeterince işimiz olduğu için Lübnan'ın içişlerine karışmak istemiyoruz. İyi ilişkiler kurmak istiyoruz. Tüm Lübnanlılara aynı mesafede duracağız. Onları tatmin eden şey bizi de tatmin eder.

dvfrgbthy
Ahmed eş-Şera, Esed'in düşmesinin ardından Şam'daki Emevi Camii'nde

Ahmed eş-Şera: Suriye, sahip olduğu zenginlikle tek bir görüşün hakimiyetine girmeyecektir

* Bir ulusal diyalog konferansından ya da kapsayıcı bir ulusal toplantıdan ve Suriye'de yeni bir aşamayı tesis edecek bir anayasadan bahsettiniz. Ancak hangi mekanizmayı benimseyeceksiniz? Suriye halkının tüm kesimlerinin, özellikle de halk ve askeri tabanınızın yeni ılımlı söyleminize katılmayabilecek bir kesiminin temsil edilmesini nasıl sağlayacaksınız?

- Son kısımda sizinle aynı fikirde olmayabilirim, ancak genel olarak Suriyelilere kişisel görüşlerimi empoze etmek istemiyorum. Bunu deneyimli ve uzman hukukçulara bırakıyorum, böylece hukuk, insanlar arasındaki ilişkiyi formüle etmede ayrım çizgisi olacaktır. Suriye büyüklüğünde ve zenginliğinde, farklı bileşenleri olan bir ülkenin tek bir görüşün hakimiyetinde olmasını bekleyemeyiz. Bu farklılık iyi ve sağlıklıdır. Bu zafer bir grubun diğerine karşı zaferi değil, tüm Suriyelilerin zaferidir. Önceki rejime sadık olduğunu düşündüğümüz kişilerin bile sevinçlerine şahit olduk. Çünkü insanların ne hissettiklerini ya da düşündüklerini söylemeleri mümkün değildi. Toplumun her kesiminden tüm Suriyelilerin ülkelerini koruyacak kadar bilinçli olduklarından eminim.

Kısacası benim arzum, farklılıklarımızı çözerken başvurabileceğimiz kapsayıcı bir anlaşmaya ve bir hukuk devletine ulaşmaktır.

Ahmed eş-Şera: İntikam peşinde koşmayacağız

* Sizi bekleyen pek çok çetrefilli dosyadan biri de zorla kaybedilenlerin, cezaevlerinde ve toplu mezarlarda kaybedilenlerin dosyası. Bu konuyu nasıl ele alacaksınız?

- Aslında biz siyasi bir rejimle değil, kelimenin tam anlamıyla bir suçlular ve haydutlar çetesiyle savaşıyorduk. Hem barışta hem de savaşta tutuklamalar, zorla kaybetmeler, öldürmeler, yerinden etmeler, aç bırakmalar, kimyasal silahlar, sistematik işkence... Bugün davanın bittiğini söylüyoruz. Dolayısıyla, insanların Sednaya Hapishanesi’nden sorumlu olanlardan, varil bombaları ve kimyasal silahlar atanlardan ve bilinen zulümleri işleyenlerden hesap sorma hakkını saklı tutarak, olaylara intikam açısından bakamayız. Bu kişiler sorumlu tutulmalı ve yargılanmalıdır. İsimleri bilinmeyen kişilere gelince, insanların bu kişileri de sorumlu tutmak için haklarında suç duyurusunda bulunma hakları vardır.

scvdfb
Ahmed eş-Şera, Şam'da BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile görüştü

Önemli olan, kısıtlamaları kırmış olmamız ve uzman kuruluşların bu göreve yardımcı olmak üzere gelmiş olmalarıdır. Kayıp kişilerin dosyalarını takip etmek hem yaşayan hem de ölü olan kişilerin akıbetlerini belirlemek ve ailelerinin ölüm belgeleri, miras gibi işlerini kolaylaştırmak üzere uzmanlaşmış bir bakanlık kurulacaktır. Bu çok iş demek, ancak hakikate ulaşmalıyız.

* Beşar Esad'ın oturduğu yerde, Halk Sarayı'nda bizi ağırlamak nasıl bir duygu?

- (Gülüyor) Dürüst olmam gerekirse, hiç rahat değilim. Ancak burası halka açık olması gereken bir yer. Böylece halk burayı ziyaret edebilir ve çocuklar bu avlularda oynayabilir.