Filistin Dışişleri Bakanı Maliki Şarku’l Avsat’a konuştu: Filistin davası Suudi desteği ile korunuyor

Riyad el-Maliki
Riyad el-Maliki
TT

Filistin Dışişleri Bakanı Maliki Şarku’l Avsat’a konuştu: Filistin davası Suudi desteği ile korunuyor

Riyad el-Maliki
Riyad el-Maliki

Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, ülkesinin, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın öncülük ettiği Suudi desteğinin, Filistin davasının uluslararası düzeyde desteklenmesindeki rolüne büyük önem verdiğini ifade etti.
“Filistin davası Suudi desteği ile korunmaya devam edecek” diyen Maliki, Suudi Arabistan’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Batı Şeria’yı ilhak sözünün yansımalarını görüşmek üzere Cidde’de düzenleyeceği olağanüstü toplantıya işaret ederek, bunun Suudi liderliğindeki Arap ve İslam dünyasının Filistin davasına verdiği desteğin kanıtı olduğunu söyledi.
Riyad, Şarku'l Avsat'a telefon aracılığıyla verdiği röportajda, Cidde’deki toplantının işgal devletine ve tüm dünyaya güçlü bir mesaj niteliğinde olacağını söyledi.
Filistin ve Suudi hükümetlerinin gelecekte atılacak adımlar hususunda istişare ve koordinasyon içerisinde olduğunu belirten Riyad, İsrail’in kışkırtıcı adımlarını kınayan kararların çıkması amacıyla konuyu Birleşmiş Milletler’in (BM) gündemine taşımaya çalıştıklarını ifade etti.
Suudi Arabistan’ın Filistin davasından geri adım attığı yönündeki açıklamaların ve eleştirilerin kabul edilemez olduğunu söyleyen Filistinli Bakan, “Krallığın konumunda herhangi bir değişiklik hissetmedik. Bilakis daha büyük bir ilgi var. Suudi Arabistan Kralı’nın açıklaması tüm zayıf sesleri susturdu” dedi.
İşte Şarku'l Avsat'ın Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı;
Başlangıç olarak, Suudi Arabistan’ın olağanüstü toplantı çağrısını nasıl görüyorsunuz?

Filistin’den, İsrail Başbakanı’nın sorumsuz ve kışkırtıcı açıklamalarını görüşmek amacıyla sorumlu Arap İslam milliyetçiliği jestinden ötürü Hadimul Haremeyn Şerifeyn (İki Cami Hizmetkarı) Kral Selman bin Abdulaziz’e şükranlarımızı sunuyoruz. Filistin yönetimi bu çağrıyı memnuniyetle karşılıyor ve Filistin davasını Arap ve Müslümanların tarihi-ulusal davası olarak üstlenen ve takip eden Suudi Arabistan Krallığı bilge yönetiminin temsilcileri Kral Selman ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ilgisi ve büyük sorumluluğunun bir yansıması olarak görüyor.
Doğrusu Suudi Arabistan’ın çağrısı bizim için sürpriz olmadı. Krallık ortaya çıkan durumun daha iyi idrak edilmesi için bu riskli süreçte hızla bu kararı verdi. Krallık, bu duruşuyla Filistin davasına karşı tarihi sorumluluğu yalnızca kendi adına değil, bir araya gelecek Arap ve İslâm ülkeleri adına da göstermiştir. Bu büyük rolü için Suudi Arabistan Krallığına şükranlarımızı sunuyoruz.
Olağanüstü toplantıda çıkması beklenen kararlar neler?
Soruya cevap vermeden önce, Başkan Mahmud Abbas’ın, Suudi Arabistan’ın Filistin’e yönelik bu girişimini takdir ettiğini vurgulamak isterim. Bunun için Krallığa minnettarız. Krallığın Filistin davasına yaptıklarından dolayı gururlu ve minnettar olduğumuzu her zaman vurguladık. Krallık tarihi olarak, özgürlüğünü, bağımsızlığını kazanması ve kendi kaderini tayin etmesi için Filistin halkının yanında durdu ve durmaya devam ediyor. Krallık, Filistin ve halkıyla olan kardeşçe dayanışmasında hiçbir zaman geri durmadı.
Filistin meselesinin, Kral Selman ve Veliaht Prens’in cesur ulusal duruşuyla daima korunacağını düşünüyoruz. Bu, bizim için çok önemli. Kral Selman, Başkan Abbas ile telefon görüşmesinde daima Filistin davasının yanında duracağını ve bu konuda Suudi desteğinin süreceğini vurguladı. Krallık, işgal yönetiminin Başbakanı tarafından yapılan açıklamaları bütünüyle reddetti. Bu durum Filistin halkının tüm haklarını elde etmesine ve işgalinin sona ermesine kadar sürecek. Krallığın Filistin yönetimi ile koordinasyonu sadece İslam İşbirliği Teşkilatı içerisinde değil, bilakis Arap Birliği, BM temsilcilikleri veya Cenevre’de de bulunuyor. Krallığın bu desteği, işgal yönetiminin uyguladığı planlara karşı durmamızı sağlıyor. Ayrıca Krallığın, Filistin davasına ve onun adil oluşuna karşı önyargılı olmadığı bilinen bir durum. Bu duruşu da birçok ülkeyi kendisiyle birlikte dava saffına çekiyor. Bu ülkeler de Krallığın duruşunun doğru ve önemli olduğunu görüyor.
Toplantının düzenlenecek olmasından mutluyuz. Suudi heyetiyle toplantıda Filistin davasının durumunu yansıtan kararlar almak ve başarılı olmak için birlikte çalışacağız. İşgal yönetimine ve uluslararası topluma yönelik Cidde’de güçlü bir şekilde çıkması gereken mesaj, işgal devletinin barış sürecini tümüyle iptal etme ve bütün müzakere fırsatlarını ortadan kaldırma tavrından geri adım atana kadar İslam devletlerinin tam bir şekilde Filistin’in yanında durduğudur. Tüm yeteneklerimizle Cidde'de olacağız ve herkesle tam olarak koordine içinde olacağız. Aynı şekilde New York’taki BM toplantıları ve ister İslam İşbirliği Teşkilatı isterse Arap Birliği düzeyindeki diğer toplantılarda işbirliği için hazırlanacağız. Filistin halkının işgal devletini reddetme ve meşru devletini kurmak istetme taleplerini gerçekleştirmede başarılı olacak tüm çabaların yanındayız.
Suudi Arabistan’a Filistin davası hakkına yöneltilen eleştirilere yorumunuz ne olur?
Suudi Arabistan Krallık Divanı’ndan son yapılan çağrı, Krallığın Filistin halkıyla tarihi duruşu noktasında herkes için açık bir mesajdı. Bu çağrı, Kral Selman’ın Filistin davasına verdiği önemin bir yansımasıdır.
Bize göre bu hızlı ve güçlü tavır, Filistin içerisinde ve hatta Arap ülkeleri genelinde çıkan zayıf sesleri susturdu. Krallığın çağrısı, birçok İslam ülkesinin hızlı bir şekilde açıklamalarda bulunmasına katkıda bulundu. Biz zayıf seslere bakmayız. Bilakis Krallığın Filistin’e yönelik tutumu konusunda bizde tam bir kanaat oluştu. Krallığın Filistin’e yönelik tutumunda herhangi bir değişiklik olduğunu kesinlikle hissetmedik. Aksine Kral Selman ve Veliaht Prens olduğu müddetçe Filistin davasının iyi bir süreçte olduğunu ve tüm bunların Suudi desteğiyle korunacağını düşünüyoruz. Krallık sadece Filistin davasının ilerlemesi için çaba gösterdi. Krallığa karşı yapılan kusurlu eleştirilerden esef duyuyoruz. Suudi yönetimi tarihidir ve pozisyonları göz önündedir
Filistin’in Cidde toplantısı sonrasında hangi önlemleri alması bekleniyor?
Bakanlar düzeyindeki toplantıdan önce üst düzey yetkililerle toplantılar yapılacak. Ayrıca Suudi Arabistan tarafından hazırlanan sonuç bildirgesi var.  Biz, ortaya çıkan durumun tehlikesini ve Arap-İslam devletlerinin Filistin’in yanındaki pozisyonunu yansıtacak güçlü bir bildirge olması için Krallık ve İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği’yle istişare halindeyiz. Bildirge üzerindeki tüm adımları İslam devletleriyle istişare ve koordinasyon içinde atacağız. İsrail’i kınayacak bir bildiri yayınlaması için kesinlikle BM Güvenlik Konseyi’ne gitmeyi düşünüyoruz. Orada İsrail’i ve suçlarını örtmek için veto hakkını kullanabilecek konumda olan ABD’nin varlığı nedeniyle bu konuda başarılı olamayacağımızın farkında olarak hem de… Bu durum bizi hukuk derneklerine yönelmek zorunda bırakıyor. Bunlardan biri de Barış İçin Birleşme’dir. İsrail’i kınayan bir bildiri yayınlaması hatta BM üyeliğini askıya alması ve yaptırım uygulaması için çabalayacağız. Ancak öncelik bu değil. Nitekim bundan önce Güney Afrika üyeliğini üyeliğinin askıya alınması bulunuyor. Uluslararası Adalet Divanı'na başvurabilir veya Avrupa ülkelerindeki mahkemelere gidebiliriz. Halihazırda incelediğimiz birçok seçenek var. Önceliklerin neler olduğunu belirleyeceğiz. Suudi Arabistan ve İslam ülkeleriyle koordinasyon olmadan hareket etmeyeceğiz.
Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik savaş tehdidini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Netenyahu geçtiğimiz yıllarda da bunu gündeme getiriyordu. 2009’da ‘buna hazırız’ demişti. 2007’den şuana kadar 3 farklı savaş gerçekleşti. İsrail, iktidardaki partilerin içerdeki konumunu güçlendirmesine katkı sunan böyle bir adımı atmakta tereddüt etmeyecektir. Seçim kapıda. Bence Netanyahu’nun askeri operasyon hususunda alacağı herhangi bir karar seçimlerdeki şansını azaltacak ve onu olumsuz yönde etkileyecektir.



Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
TT

Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nin altyapısının yeniden inşa edilmesinin ve insani yardımların bölgeye güvenli, hızlı ve engelsiz şekilde ulaşmasının önemini vurguladı.

Açıklama, Abdulati’nin Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hallaf tarafından duyuruldu.

Hallaf’ın açıklamasına göre Abdulati, mart ayında yayımlanan ortak bildiriyle Mısır-AB ilişkilerinin kapsamlı ve stratejik bir ortaklığa yükseltilmesinden bu yana yaşanan olumlu gelişmeleri memnuniyetle karşıladı. Bakan, ortaklığın altı ana ekseninin uygulanması çerçevesinde karşılıklı çıkar alanlarında iş birliğini güçlendirmeye kararlı olduklarını belirtti. Ayrıca uluslararası toplumun bölgedeki jeopolitik krizler ile mülteci ve göçmen sorunlarının yükünü paylaşma sorumluluğunu hatırlatarak, komşu ülkelerdeki krizler nedeniyle milyonlarca yabancıya ev sahipliği yapan Mısır’ın ağır bir yük taşıdığını ifade etti.

Abdulati, Lahbib’i Gazze Şeridi’ndeki son duruma ve ateşkesin Şarm eş-Şeyh Barış Anlaşması doğrultusunda kalıcı hâle getirilmesine yönelik yürütülen çabalara dair bilgilendirdi. Ayrıca Mısır’ın, erken toparlanma, yeniden inşa ve Gazze’nin kalkınmasını ele alacak uluslararası konferansa yönelik hazırlıklarını sürdürdüğünü aktardı.

Mısır Dışişleri Bakanı, 20 Kasım’da Brüksel’de yapılan Filistin Bağışçılar Grubu’nun ilk toplantısını da memnuniyetle karşıladı. AB ve üye ülkelerden yeniden imar sürecinin finansmanına etkin katılım beklediklerini belirten Abdulati, Filistin halkına ve Filistin Yönetimi’ne destek sağlayan Avrupa mekanizmalarının etkinleştirilmesi ve bütçelerinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

Suriye dosyasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Abdulati, Mısır’ın Suriye’nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini savunan kararlı tutumunu yineledi. Abdulati, ülkenin istikrarını zayıflatabilecek her türlü girişim ve müdahaleye karşı olduklarını belirterek, Suriye halkının beklentilerini karşılayacak kapsamlı bir siyasi sürecin hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

Açıklamaya göre Lahbib, Mısır’ın bölge barışı ve istikrarı için yürüttüğü çabaları ve Gazze Şeridi’nde ateşkesin sağlanması ile insani yardımların ulaştırılmasındaki kritik rolünü takdir etti. AB’nin Mısır’ın bu yöndeki çalışmalarını desteklediğini ve stratejik ortaklığı güçlendirmeye önem verdiğini ifade etti.

Hallaf, görüşmede Sudan’daki gelişmelerin de ele alındığını aktardı. Abdulati’nin, özellikle el-Faşir bölgesinde işlenen ağır ihlalleri kınadığı ve Sudan’daki çatışmaların durdurulması ile devletin birliği ve bütünlüğünün korunması için Mısır’ın dörtlü mekanizma kapsamında yürüttüğü çabaları anlattığı belirtildi.

Abdulati, insani yardımların Sudan’a ulaştırılmasının önemine dikkat çekerek, ülkenin egemenliğine saygı duyulması ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde yardım akışının kolaylaştırılması yönündeki kararlılıklarını vurguladı.

Görüşmede ayrıca Lübnan’daki gelişmeler ele alındı. Abdulati, Mısır’ın Lübnan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarına verdiği desteğin değişmez olduğunu ifade etti.


Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
TT

Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)

İsveç Göç Bakanı Johan Forssell, bugün yaptığı açıklamada, Stockholm ve Şam'ın, İsveç'te işlenen suçlardan hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacağını duyurdu. Bu, Stockholm'ün Suriye'ye yaptığı yardımların bir kısmını dağıtmaya devam edebilmesi için koyduğu bir koşuldu.

Forssell, İsveç kamu yayın kuruluşu SR'de yaptığı açıklamada, söz konusu kişilerin "İsveç'te bulunan ve orada suç işlemiş Suriye vatandaşı kişiler olduğunu ve sınır dışı edilmeleri gerektiğini, ancak bunun çeşitli nedenlerle bazen çok zor olduğunu" belirtti.

Forssell ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Benjamin Dossa, bu hafta Suriye'yi ziyaret ederek Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Bu, İsveçli bakanların 2011'den bu yana Şam'a yaptığı ilk ziyaretti.

2015 yılında savaştan kaçan birçok Suriyeliye İsveç'te sığınma hakkı tanıyan büyük göçmen akınının ardından, ardışık sol ve sağ hükümetler sığınma kurallarını sıkılaştırdı.

Forssell, "İsveç'in en önemli önceliklerinden biri konusunda iş birliği yapmayı kabul ettik," diyerek, "İsveç'e gelenlerin büyük çoğunluğu dürüst ve yasalara saygılı, ancak suç işleyenler de var" ifadeleriini kullandı.

Forssell, "Bu insanları sınır dışı edebilmeliyiz; İsveç'te onlara yer yok" dedi.

İsveç kalkınma yardımlarını düzenleyen ve artık göçü azaltmayı ve sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı da içeren yeni ilkeye işaret etti; bu iki hükümet önceliği var.

"İsveç çıkarlarımız tehlikede... Kalkınma yardımı sağladığımızda, bu ülkelerin bizimle iş birliği yapmalarını ve vatandaşlarını, özellikle de İsveç'te suç işleyenleri geri almalarını bekliyoruz. Benzer adımlar atılmazsa, kalkınma yardımı sağlamayacağız" dedi.

İki bakan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunu eş-Şara ile genel olarak görüştü. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilere, seyahat masrafları ve diğer lojistik giderlerini karşılamak üzere mali yardım alma hakkı tanınıyor.


Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
TT

Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Rus silahlarının etkinliği hakkında konuştu.

Rus haber ajansı Interfax'ın aktardığına göre Putin, bugün Kırgızistan'da düzenlenen askeri ittifak toplantısında, "Gerçek muharebe operasyonlarında etkili olduğu kanıtlanmış modern Rus silahları ve teknolojisiyle birleşik silahlı kuvvetleri donatmak için geniş çaplı bir program başlatmayı öneriyoruz" dedi.

Rusya, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta düzenli olarak yeni silah sistemleri test ediyor.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te konuşan Putin, hava ve savunma kabiliyetlerine odaklanan ortak askeri tatbikatların planlandığını söyledi.

 KGAÖ, Rusya'nın hakim olduğu bir askeri ittifaktır.

Şu anda eski Sovyet cumhuriyetleri olan Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Belarus'u kapsamaktadır.

Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesindeki anlaşmazlıkta Azerbaycan'a yenilmesinin ardından Rusya ile gerginliğin artması üzerine Şubat 2024'te ittifak üyeliğini dondurdu.