​ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Schenker Şarku’l Avsat’a konuştu: Aramco saldırılarıyla ilgili soruşturmanın sonuçlarını Güvenlik Konseyi’ne sunacağız

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Yakın Doğu İşleri Müsteşar Yardımcısı David Schenker
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Yakın Doğu İşleri Müsteşar Yardımcısı David Schenker
TT

​ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Schenker Şarku’l Avsat’a konuştu: Aramco saldırılarıyla ilgili soruşturmanın sonuçlarını Güvenlik Konseyi’ne sunacağız

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Yakın Doğu İşleri Müsteşar Yardımcısı David Schenker
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Yakın Doğu İşleri Müsteşar Yardımcısı David Schenker

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Yakın Doğu İşleri Müsteşar Yardımcısı David Schenker, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çalışmaları kapsamında Saudi Aramco’ya ait iki petrol tesisine yönelik saldırılara karışan İran’ı kınama hususunda oluşan uluslararası konsensüse övgüde bulundu.
Schenker, 14 Eylül’de Aramco saldırılarında İran’ın rol almasına ABD, Avrupa ve Arap ülkelerinden ortak tepki gösterildiğini ifade etti.
Schenker, ABD, BM ve Suudi Arabistan’dan uzmanların Aramco saldırılarıyla ilgili yürüttüğü soruşturmanın sonuçlarını yakın bir tarihte BM Güvenlik Konseyi’ne sunacaklarını belirtti.
BM Genel Kurulu toplantıları arasında Şarku’l Avsat’a konuşan Schenker, Trump yönetiminin Tahran’ın tasarruflarına karşı ‘stratejik sabrının tükenebileceğini’ belirterek, İran’ın gerilimi tırmandırmaya dönük fiillerini sürdürmesi halinde ABD yönetiminin buna karşılık verebileceğinin sinyallerini verdi. Lübnan Hizbullah’ına yönelik yaptırımların yolda olduğunun işaretlerini veren Schenker, İran’ın bölgedeki kışkırtıcı eylemleriyle mücadele etmek amacıyla Trump yönetiminin öncülüğünde kurulacak Orta Doğu Stratejik İttifakı'nın detaylarının ve esaslarının görüşülmeye devam ettiğini aktardı.
İşte Şarku'l Avsat'ın Schenker ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı;
-ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Aramco saldırılarının ardından Suudi Arabistan’a 200 asker, bir Patriot hava savunma bataryası ve 4 kısa menzilli radar sistemi sevk edileceğini açıkladı. Körfez'deki İran saldırılarından korkuyor musunuz? BM Genel Kurulu’nda İran’ı caydırmak için oluşan uluslararası konsensüs sonrası adımlar nelerdir?
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Aramco saldırıları sonrasında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) ziyaret etti. Ayrıca ABD, müttefiklerini güvenceye almaya, kendilerini savunması için ek savunma kaynakları sağlamaya ve onları İran’ın her türlü istikrarsızlaştırıcı eylemine karşı savunacak askeri üslerin inşası için Amerikan güçleri sağlıyor. İran’ın ne planladığını bilmiyorum. Ancak şimdiye kadar Körfez bölgesinde askeri gerilimi tırmandırıyor. İran’ın bu tür hareketlerine karşı uluslararası diplomatik anlayışının artmasını, Tahran’ın bu tür davranışların tehlikeli olduğu konusunda ikna edilmesini ve askeri gerginliği tırmandırmayı engellemelerini umuyorum. Fakat İran’ın, Aramco’ya saldırmakla oldukça kötü bir planı var. Başkan Trump, bugüne kadar İran’ın bu tür davranışlarına askeri yanıt vermeyerek çok büyük bir sağduyu ve stratejik sabır gösterdi. Ancak İran gerilimi tırmandırmakta ısrarcı olursa bu stratejik sabrın devam edeceğini zannetmiyorum.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu marjında İran’a baskı uygulama, yalnızlaştırma ve düşmanca faaliyetlerine son vermeye itme yönünde birçok tartışma vardı. ABD’nin duruşu netti. Diyalog için hazır olduğumuzu ancak hiçbir ön şartın kabul edilmeyeceğini belirttik. Biz, 14 Eylül Aramco saldırılarına ilişkin soruşturmada Suudi Arabistan, Avrupa ülkeleri ve BM’den uzmanlarla çalışıyor ve ortaya çıkacak sonuçları BM Güvenlik Konseyi’ne sunmaya hazırlanıyoruz. İngiltere, Almanya ve Fransa saldırılara Yemen’deki Husi örgütünün değil İran’ın karıştığına yönelik açıklamalarla ABD ile aynı duruşu sergilediğini gördük.
-Dışişleri Bakanı Pompeo, Körfez İşbirliği Konseyi’ne üye ülkelerin yanı sıra Ürdün ve Irak dışişleri bakanlarıyla bir araya geldi. Deniz güvenliği ve bölgesel koordinasyon konularının görüşüldüğü toplantıda, Stratejik Ortadoğu İttifakı ile ilgili yeni bir gelişme var mı?
Bu ittifakın çeşitli güvenlik, ekonomik ve politik katmanları var. Ancak, temel olarak bölgesel boyutları olan ve bölgesel işbirliği ile ilgili bir güvenlik anlaşmasıdır. Bazı ortaklar bu ittifaka katılmaya karar verdi. Biz de bazı unsurlara ve maddeleri inceliyoruz. Bununla ilgili çok tartışma var. Başkan Trump’ın da katılımıyla Körfez ülkelerinin yanı sıra Irak ve Ürdün’ün de bulunduğu iki günlük bir toplantı yapıldı. Bu çerçevede bölgede barış ve güvenliği sağlamak ve İran'ın istikrarsızlaştırıcı eylemleriyle mücadele etmek dâhil müttefiklerle birlikte çalıştığımız tüm detayları tartışıyoruz.
-ABD’nin, Lübnan Hizbullah’ı başta olmak üzere İran’ın bölgedeki vekâlet güçlerini takip etmeye dair güçlü adımları var. ABD yönetimi, önümüzdeki süreçte Hizbullah ve diğer vekâlet güçlerine karşı yaptırımlara mı hazırlanıyor?
Evet, İran’ın Hizbullah ve Husi örgütü gibi bölgede vekâlet güçleri bulunuyor. Burada aynı zamanda Irak, Yemen ve Lübnan’da İran’ın bölgedeki terör ajandası ile aynı fikirde olmayan büyük bir çevre var. Ancak İran’ın vekâlet güçleri yine de oldukça aktif. Birkaç hafta önce, ABD’nin New Jersey eyaletinde Hizbullah adına saldırı hazırlığındaki İranlı ajanlar tutuklandı. ABD yönetimi Hizbullah’ın para elde edeceği tüm yolları kesmek ve mali fon kaynaklarını iptal etme dosyasını inceliyor. Bu kapsamda Lübnan merkezli Jammal Trust Bank'ı yaptırım listesine aldık.
-ABD, Hizbullah’a destek veren başka bankaları veya Lübnanlı kurumları yaptırım listesine alır mı?
Yaptırımları ihlal eden ve Hizbullah'a fon sağlayan bir banka tespit ettiğimizde, dini ve mezhepsel ilişkilerine bakılmaksızın yaptırım listesine alırız. Önümüzdeki süreçte bu kapsamda listeye alınacak bazı kişi isimleri bulunuyor.
-Lübnan ve İsrail sınırının çizilmesi meselesinde yeni bir gelişme var mı? Akdeniz’de doğalgaz keşif haklarıyla ilgili Türkiye, Yunanistan ve Mısır arasındaki anlaşmazlıkta ABD’nin konumu nedir?
Doğu Akdeniz'de çok büyük doğalgaz keşif çalışmaları yapılıyor. Ayrıca tüm ülkelerde, müzakereler yoluyla çözümler bulunabilir, çünkü sınırlar belirlendiğinde ekonomik faydalar ortaya çıkar. Selefim, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Satterfield bu meseleyi üstlendi ve İsrail ile Lübnan arasında deniz sınırının belirlenmesi hususunda düzenlenen doğrudan müzakerelerde önerilerde bulundu. Bu müzakereler zor ve karmaşıktı. Müzakerelerin nihai aşamasına ulaştık. Lübnan’dan anlaşmayı imzalamasını bekliyoruz. Bunun için onları teşvik ediyoruz. Zira Lübnan GSMH’nın yüzde 165’ini temsil eden bir borca sahip. Bu, dünyadaki en yüksek borç oranını oluşturuyor. Lübnan’ın İsrail sınırındaki 9 ve 10 numaralı parselde doğal gaz aramaları yapılıyor. Bu alanlar, İsrail’e 45 yıl doğalgaz rezervi sağlayabilir ve Lübnan da şuan buradan gelecek gelirden faydalanabilir. Umarım bu gerçekleşir ve Lübnan Hükümeti bunun çıkarları için en iyisi olduğuna karar verir, müzakerelere girer ve bu fırsatı değerlendirir.



Darfur Bölgesi Valisi Minawi Al-Majalla’ya konuştu (1): 15 Nisan’da tanık olduklarım bunlar… Hamideti, HDK üyelerini savaştan bir ay önce Hartum'a taşıdı

Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi’nin 2019 yılında çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)
Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi’nin 2019 yılında çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)
TT

Darfur Bölgesi Valisi Minawi Al-Majalla’ya konuştu (1): 15 Nisan’da tanık olduklarım bunlar… Hamideti, HDK üyelerini savaştan bir ay önce Hartum'a taşıdı

Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi’nin 2019 yılında çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)
Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi’nin 2019 yılında çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)

Sudan sahnesinin önemli isimlerinden biri olan Mini Arko Minawi, yalnızca Darfur Bölgesi’nin mevcut valisi değil, aynı zamanda bölgede faaliyet gösteren Sudan Kurtuluş Hareketi’nin de lideri. Minawi, Sudan'da 2019 yılının nisan ayında eski Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir rejiminin düşmesini sağlayan ‘Aralık Devrimi’nin başarıya ulaşmasının ardından, 2020 yılı sonlarında Cuba Barış Anlaşması'nın imzalanması sonrası hükümete katıldı. Minawi’nin Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile ilişkileri, HDK Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) ile yaşadığı anlaşmazlıklar ve son yıllarda ülkede yaşanan dönüşümlerin içinde yer alması, tanık olduklarını anlatmasını önemli hale getiriyor.

Al-Majalla, Minawi ile Sudan'daki son durum ve Hamideti’nin ‘iki general (Burhan ve Dagalu) arasındaki savaşın’ başladığı 15 Nisan 2023 tarihinden bir ay önce komutasındaki HDK’yı ve ağır mühimmatlarını Hartum'a nakletmesine ve öncesinde iki generallin birlikte eski Başbakan Abdullah Hamduk hükümetine yaptıkları darbeye ilişkin gözlemleriyle ilgili kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığı röportajda, Minawi, 15 Nisan’da savaşın durdurulması için son dakika çabalarında oynadığı rolünden bahsederken o gün Hamideti'nin Hartum'daki konutuna doğru yola çıktığı sırada Hamideti’nin kendisine, Sudan Silahlı Kuvvetleri Genel Komutanlığı’nın ve Ordu Komutanı Orgeneral Burhan’ın kaldığı yerin bulunduğu ve yoğun çatışmaların yaşandığı Matar Mahallesi'nde olduğundan ateş hattında bulunduğu ve yoğun çatışmalar yaşandığı için konutuna gelmemesini söylediğini anlattı. Minavi, iki general arasındaki bu savaşın artık kontrolden çıktığını iki hafta sonra anladığını söyledi.

Hamideti komutasındaki HDK tarafından işgal edilen Darfur’daki saha koşullarından, Rus paralı asker grubu Wagner güçleriyle ilişkisinden ve Sudan'daki altın maden rezervi arayışlarından söz eden Minawi, HDK'nın operasyon odalarında yabancı subayların olduğunu vurguladı.

Özgürlük ve Değişim Güçleri (ÖDG) Merkez Konseyi’ni eleştiren Minawi, “Sudan Silahlı Kuvvetleri ile HDK’nın arasını açtılar. HDK Komutanı’nı askeri adım atmaya ikna eden de onlardı. Çok basit bir hesap yaptılar. Birkaç saat içinde darbe olacak, ardından her şey sona erecekti. Sonra ÖDG-Merkez Konseyi'ndeki kardeşlerimiz, rakiplerini tasfiye edecek ve bazı ülkelerin korumasında sınırsız gücün tadını çıkaracaklardı” diye konuştu. Minawi, “Hamideti ve Hamduk aynı düzenin iki kanadı” ifadelerini kullandı.

İşte Darfur Bölgesi Valisi ve Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi ile Zoom uygulaması üzerinden yaptığımız röportajın birinci bölümü:

*Öncelikle 15 Nisan 2023 günü neredeydiniz? O gün ne oldu?

O gün (15 Nisan), bir süre önce geldiğim Hartum'daydım ve çatışmaların başlamasından sonra yaklaşık iki hafta orada kalmaya devam ettim.

*O güne geri dönebilir miyiz? Neredeydiniz, neler yaşandı? Özellikle askeri düzeyde ne oldu? O gün Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile ya da HDK Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu ile temas kurdunuz mu?

15 Nisan’dan bahsetmeden önce, anlatmaya biraz öncesinden başlamamız gerekiyor. Çünkü HDK’nın, 15 Nisan öncesi özellikle Darfur’dan ve komşu ülkelerden başkent Hartum’a personel taşıdığını gözlemledik. Bundan tam bir ay önce 14 Mart'ta Hartum'dan Darfur'a yaklaşık bin 200 kilometre uzunluğunda bir rotaya doğru gidiyordum. Yol boyunca üç günlük yolculuğumda her biri 150 ile 200 arasında HDK mensubunu taşıyan araçlar ve kamyonetlerin Hartum'a doğru ilerlediklerine net bir şekilde tanık oldum. Bizzat Darfur'dan Hartum'a giden ve Sudan dışındaki ülkelerden de Darfur üzerinden savaşçı taşıyan 67 kamyon saydım.

FOTO: Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (ortada) ve HDK Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu (ortada sol), askeri darbeden kaynaklanan krizin sona erdirilmesine yönelik Hartum’da sivil liderlerle birlikte bir ön anlaşmanın imzalandığı törene katıldılar, 5 Aralık 2022 (AFP)
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (ortada) ve HDK Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu (ortada sol), askeri darbeden kaynaklanan krizin sona erdirilmesine yönelik Hartum’da sivil liderlerle birlikte bir ön anlaşmanın imzalandığı törene katıldılar, 5 Aralık 2022 (AFP)

*Bir ay önce mi?

Evet, savaşın başlamasından tam bir ay önceydi. Ayrıca (Kuzey) Darfur'un yönetim şehri el Faşir'e giderken şehrin girişinde Hartum'a nakledilmeyi bekleyen HDK üyeleri olduğunu gördüm. Sayıları çok fazlaydı. Yedi binden fazla HDK mensubu kendilerini Hartum'a taşıyacal kamyonları ve nakliye araçlarını bekliyordu.

*O sıra Hartum'a nasıl bir atmosfer hakimdi?

Tüm huzursuzluklara, özellikle ordu ile HDK arasında yaşanan sorunlara ve bu sorunların daha sonra savaşın çerçevesi haline gelen, Çerçeve Anlaşmasının imzalanması sonrasında geliştiğine tanık oldum. Eğer ordu ile HDK savaşmasaydı, o anlaşmayı imzalamayı reddeden siyasi hareketlerle ve güçlerle savaşacaklardı. Böyle bir durumda, ordu ile HDK güçlerini birleştirebilirlerdi. Ancak bu savaşın arkasında, bazıları arkadaşım olan ÖDG-Merkez Konseyi’nden isimler vardı.

Eğer HDK ile ordu savaşmasaydı, anlaşmayı imzalamayı reddeden siyasi hareketlerle ve güçlerle savaşacaklardı.

*Yani bu, savaşın ayak seslerini duyduğunuz ve aslında iki general arasındaki savaşın kaçınılmaz olduğunu düşündüğünüz anlamına mı geliyor?

Savaş öncesindeki tüm işaretler savaşın yaklaştığını ve kanlı ya da kansız bir darbenin olabileceğini gösteriyordu. Hartum'da bir yılı aşkın bir süre yaptığımız gözlemler ve Hartum'da bulunduğumuz dönemde tespit ettiğimiz göstergeler, böyle bir durumun yaklaştığını işaret ediyordu. Bu işin planlayıcılarının ve sorumlularının tamamı, açıkça ve tüm delilleriyle ÖDG-Merkez Konseyi'ndeki kardeşlerimizdi. Ordu ile HDK’nın arasını açtılar. HDK Komutanı’nı askeri adım atmaya ikna eden de onlardı. Çok basit bir hesap yaptılar. Birkaç saat içinde darbe olacak, ardından her şey sona erecekti. Sonra ÖDG-Merkez Konseyi'ndeki kardeşlerimiz, rakiplerini tasfiye edecek ve diplomatik bir kucaklaşma olarak gördükleri bazı ülkelerin koruması altında sınırsız gücün tadını çıkaracaklardı.” 

*Tüm bunların arkasında ÖDG’nin olduğuna mı inanıyorsunuz?

ÖDG, tasfiye listelerinin hazırlanmasına kadar tüm süreçlerde yer aldı.14 Nisan’ı 15 Nisan’a bağlayan son dakikalarda Hartum'da, cumhurbaşkanlığı konutundaydım. Onlar da Burhan'la birlikteydiler. Saat biri çeyrek geçe Burhan’ın yanından ayrılarak Hamideti’nin yanına gittiler. Darbeci rollerini ve iktidarı ele geçirme yönündeki kötü niyetlerini örtbas etmenin zamanı gelmişti. Biz de buna şahidiyiz. Yalnız değildim, hatta bazılarımız durumu sakinleştirmeye ve onların 'sıfır saatine' ulaşmak için yaptıkları düzenlemeleri engellemeye çalışıyorlardı.

*O güne dönecek olursak, Hamideti ile Burhan arasında ÖDG üyelerinin katıldığı bir toplantı yapıldığı biliniyor. Siz de o toplantıda mıydınız?

Ben o toplantıya katılmadım ama toplantıya ÖDG'nin tamamı değil, ÖDG - Merkez Konseyi kanadı katıldı. Burhan ile Hemedti arasında ÖDG - Merkez Konseyi’nin katıldığı çok sayıda görüşme oldu. Bu görüşmeler, darbe düşünülmeden önce yapılmıştı. Sessiz kalmış olabilirler, ama geçiş sürecine gerçek dokunuşlar yapmak isteyen ÖDG - Demokratik Blok kanadı ve Sudanlı diğer siyasi güçleri tasfiye etmeye yönelik komploların konuşulduğu toplantılar olduğu da bir gerçek.

Bu yüzden çoğunlukla bir arada olunsa da özellikle son dakikalarda ve son 72 saatte ÖDG üyelerinin çoğu Burhan ve Hamideti arasında mekik dokudular. Dr. Cibril İbrahim, Malik Agar ve Muhammed İsa Aliyu, hatta Abdullah Masar ve Dr. Taceddin Said gibi bazen orada olup bazen olmayan bazı isimlerle birlikte sakinleştirme ve olacakları engelleme girişimimizi sürdürüyorduk. Gayretli bir girişime öncülük ediyorduk. Gerçek anlamda iyi niyetle yapılan bir girişimdi. Girişimi bizi yanına çağıran ve bu girişime dahil eden General (Şemseddin) el-Kabaşi başlattı. Bizden duruma müdahale etmemizi istedi. Biz de onun isteği üzerine müdahale ettik.

*Ancak girişim başarısızlıkla sonuçlandı ve savaş patlak verdi, değil mi?

Girişim sırasında 15 Nisan günü saat dokuzda ilk kurşun sıkıldı. Benim ayarladığım randevuya göre Sayın Hamideti ile konutunda görüşmemiz gerekiyordu. Çatışmalar sırasında Menşiye’deki evimden Hamideti’nin Sudan Silahlı Kuvvetleri Genel Komutanlığı’ndaki konutuna giderken onu aradım. Bana çatışmaların yoğunlaştığını ve zarar görebileceğimi öne sürerek konutuna gitmememi istedi. Nitekim evine girmek ısrar ettim ama giremedim, hatta Genel Komutanlığın kapısına kadar ulaştım. Ancak çatışmalar vardı. Her yerden mermi sesleri geliyordu ve ben de geri döndüm. Oysa onunla konutunda görüşmeye kararlıydım. Ancak o sırada konuttan çıktığından haberim yoktu.

FOTO: Hamideti ve Minawi, ülkedeki başlıca beş isyancı grupla barış anlaşması imzaladıktan sonra tokalaşırken, 31 Ağustos 2020 (Reuters)
Hamideti ve Minawi, ülkedeki başlıca beş isyancı grupla barış anlaşması imzaladıktan sonra tokalaşırken, 31 Ağustos 2020 (Reuters)

*Siz onun konutuna giderken Hamideti sizinle telefonda konuşuyordu. Peki, size ne söyledi?

Benimle Menşiye’den onun Genel Komutanlık’taki konutuna gittiğim sırada telefonda konuştu.

*Size ne söyledi?

Benden, Sudan Silahlı Kuvvetleri Genel Komutanlığı’nın ve Ordu Komutanı Orgeneral Burhan’ın kaldığı yerin bulunduğu ve yoğun çatışmaların yaşandığı Matar Mahallesi'nde olduğundan ateş hattında olduğu ve yoğun çatışmalar yaşandığı için konutuna gitmememi istedi. Ancak daha sonra o sıra konutunda olmadığını öğrendim.

Çatışmaların başlamasından iki hafta sonra durumun kontrolden çıktığını anladım.

*Bu, Hamideti ile aranızdaki son görüşme miydi?

Hayır. Savaş sırasında da temasa geçtik. Birinci ve ikinci günden itibaren, hatta konutuna giremeyip saat 12 civarında eve geri döndüğümde bile onu aradım. Çalışmalar, çatışmaların başlamasından iki hafta sonrasına kadar devam etti.

*Darfur Bölgesi Valisi ve askeri ve siyasi bir lider olarak Burhan ve Hamideti ile konuşarak savaşın durdurulması için çaba sarf ettiniz. Çatışmaların kontrolden çıktığını ne zaman anladınız?

Çatışmaların başlamasının ikinci haftasında işlerin kontrolden çıktığını anladım. Çatışmalar başlarda sadece askeri bölgelerde yaşanıyordu. Ancak çatışmaların ikinci haftasında HDK üyeleri evlere girip kendilerine esirler aramaya başladılar. Bu da savaşın başlangıcı oldu. Mayıs ayı sonlarında Darfur'un batısındaki el-Cenine ve Murni'de çok büyük bir kaosun yaşandığı çatışmaların, savaştan ziyade etnik ve kabilesel tasfiye girişimleri olduğu anlaşıldı.

FOTO: Hartum’da HDK ile ordu arasındaki çatışmalar sırasında düzenlenen hava saldırısının ardından binaların üzerinden yükselen dumanlar, 1 Mayıs 2023 (Reuters)
Hartum’da HDK ile ordu arasındaki çatışmalar sırasında düzenlenen hava saldırısının ardından binaların üzerinden yükselen dumanlar, 1 Mayıs 2023 (Reuters)

HDK, haziran ayı başlarında Kuzey Darfur'a girdiğinde oradaydım. Çatışmalar başladı. Bölgenin önde gelen kabilelerinin reislerinin, ileri gelenlerinin ve topluluklarının yanı sıra, bireylerini de hedef alan etnik tasfiyeler gerçekleşti. Tüm bunlar, savaşın ordu ile HDK arasında olmaktan ziyade kontrolden çıkmaya başladığının ve Sudanlıların zarar göreceğinin çok açık göstergeleriydi.

*Röportajın “Darfur Bölgesi Valisi Minawi Al-Majalla’ya konuştu (2): Sudan’ın bölünmesini oldubittiye getirmek istiyorlar… HDK'nın operasyon odalarında yabancı subaylar var” başlıklı ikinci bölümü yarın yayında.