​Irak’tan Ürdün’e Raghad Saddam Hüseyin baskısı

14 Ocak’ta Bağdat’a yaptığı son ziyarette Ürdün Kralı 2. Abdullah ve Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi (AFP)
14 Ocak’ta Bağdat’a yaptığı son ziyarette Ürdün Kralı 2. Abdullah ve Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi (AFP)
TT

​Irak’tan Ürdün’e Raghad Saddam Hüseyin baskısı

14 Ocak’ta Bağdat’a yaptığı son ziyarette Ürdün Kralı 2. Abdullah ve Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi (AFP)
14 Ocak’ta Bağdat’a yaptığı son ziyarette Ürdün Kralı 2. Abdullah ve Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi (AFP)

Tarık Dilvani
15 yıldır Ürdün’ün başkenti Amman’da ikamet ediyor olmasına rağmen Iraklı yetkililer, Irak’ta teröre destek verdiğine dair iddialar nedeniyle Raghad Saddam Hüseyin'i iade etmesi için Ürdün’e baskı yapmaya başladı.
Bu baskı her ne kadar resmen açıklanmasa da geçtiğimiz hafta basında yer alan haberlerde, Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi’nin ülkedeki siyasi blokların Ürdün’e Raghad Saddam Hüseyin başkanlığındaki Iraklı muhalifleri teslim etmesi yönünde baskı uygulamalarını talep etmesi nedeniyle bir iç krizle karşı karşıya kaldığı aktarıldı.
Ürdün hükümeti ile Raghad Saddam Hüseyin arasında yazılı olmayan bir anlaşmanın yapıldığı iddia ediliyor. Bu anlaşma, ona ve ailesine konaklama ile tam bakım sağlama karşılığında Raghad Saddam Hüseyin’in sessiz kalmasını ve özellikle Irak'la ilgili olmak üzere siyasi meselelere karışmaktan kaçınmasını gerektiriyor.
Parlamentonun tepkisi
Irak’ın iade talebine Ürdün’ün her kesiminden çeşitli tepkiler geldi. Parlamento Başkanı Atıf et-Taravne, Ürdün topraklarında herhangi bir Irak lideri bulunmadığını ifade etti. Irak Cumhurbaşkanı’nın kızı Raghad Saddam Hüseyin’in Ürdün’ün konuğu olduğunu ve yasayı ihlal etmediğini söyleyen et-Taravne, Raghad’ın herhangi bir siyasi eylemde bulunmadığını belirterek, “Terörizme destek verdiği kanıtlarsa, Ürdün hükümeti bunu örtbas etmeyecek” dedi.
Öte yandan milletvekili Halil Atiyye, “Ürdün’e sığınan herkes tam bir koruma ile karşılaşır. Haşimiler (Ürdün Krallığı) insanlara yardım etmeye alışık. Irak hükümetine uygulanan baskı, ülkedeki siyasi ve parlamento blokları üzerinde etkisi olan İran’ın emrinde” dedi. Ürdünlü kaynakların Independent Arabia’ya verdiği bilgilere göre Amman, Raghad’ın Bağdat’a iade edilemeyeceğini belirterek, aleyhindeki tüm terörizm suçlamalarını reddetti.
Güçlü bir İran lobisi
Halil Atiyye, İran'ın Irak ile Ürdün sınırının açılmaması ve normal ilişkilerin yeniden kurulmamasına neden olan müdahalelerine işaret etti.
Buna rağmen ilki Ürdün Kralı 2. Abdullah, diğer ikisinin Başbakan Ömer er-Rezzaz tarafından Bağdat’a 3 resmi ziyaret gerçekleştirilmişti. Bu ziyaretler sonucunda Irak petrolünün Ürdün topraklarına pompalanması konusunda bir ticaret anlaşması imzalanmıştı.
Irak İçişleri Bakanlığı, Sorgulama ve Adalet Heyeti ve Haşdi Şabi’den üst düzey yetkililer, Saddam Hüseyin’in kızının Irak’ta şiddete karıştığını iddia ederek konuyu gündeme getirdi.
Irak hükümeti aylarca, DEAŞ, El Kaide ve Baas Partisi'ne üye oldukları gerekçesiyle aralarında Raghad Saddam Hüseyin’in de bulunduğu 60 kişilik bir aranan listesi yayınladı. Iraklı milletvekili Rezzak el-Haydari, Ürdün'ü Raghad'ın iadesinde işbirliği yapmayı reddederse sonuçlarıyla yüzleşmekle tehdit etti. İran yanlısı Irak medyası, Ürdün'e karşı iki ülke arasındaki ticaret anlaşmalarının askıya alınmasını ve Bağdat petrolünün Amman'a tercih edilen fiyatlarla pompalanmasına ve iki ülke arasındaki elektrik bağlantısına son vermesini talep eden bir kampanya başlattı.
Raghad Saddam Hüseyin kimdir?
2 Eylül 1968 yılında dünyaya gelen Raghad Saddam Hüseyin’in iki kız kardeşi var. Raghad ve kardeşi Rana, iki kardeş olan Hüseyin ve Saddam Kamil ile evlendi. Raghad Saddam Hüseyin’in 2’si erkek, 3’ü kız olmak üzere 5 çocuğu bulunuyor. Eşi Hüseyin Kamil, 1995 yılında Saddam Hüseyin rejiminden ayrılarak eşi ile birlikte Ürdün’e kaçtı. Ancak dönemin Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin, her ikisini de ikna ederek 1996 yılında ülkeye dönmelerini sağladı ve Hüseyin Kamil’i idam etti. Raghad ise 2003 yılında Ürdün’e kaçarak herhangi bir siyasi faaliyette bulunmaması şartıyla siyasi sığınma hakkı elde etti. O zamandan beri kraliyet ailesi tarafın özel ilgi görüyor.



Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.


İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi yaptığı açıklamada, askeri ve güvenlik servislerinden temsilcilerin de aralarında bulunduğu bir heyetin, Gazze Şeridi'nde tutulan son İsrailli rehinenin naaşının iadesini görüşmek üzere dün Mısır'ı ziyaret ettiğini duyurdu.

Ofis tarafından yapılan açıklamada, "Başbakan'ın talimatları doğrultusunda bir heyet Kahire'ye gitti... ve son rehine Ran Gvili'nin derhal iadesini sağlamak amacıyla arabulucularla görüşmelerde bulundu." ifadeleri yer aldı. Açıklamada, "Görüşme sonucunda, çabaların derhal yoğunlaştırılması konusunda mutabakata varıldı" ifadeleri kullanıldı.

frgt
Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'na bağlı savaşçılar, Kızılhaç çalışanlarıyla birlikte, 1 Aralık 2025'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye mülteci kampının enkazı arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken nöbet tutuyor (EPA)

Ateşkes anlaşmasının 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, Filistinli grupların teslimi geciktirdiği yönündeki suçlamalarına rağmen, 20 canlı rehineyi ve Gvili'ninki hariç tüm cesetleri aldı. Hamas, savaştan kalan devasa moloz yığınları nedeniyle cesetlerin kurtarılma sürecinin yavaş ilerlediğini savunuyor.


Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
TT

Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)

Gazze Şeridi'ndeki Tarabin kabilesi, dün yaptığı açıklamada, üyelerinin her zaman Filistin halkının ve haklı davasının yanında olduğunu ve kabilenin adının, tarihini veya değerlerini temsil etmeyen konulara karıştırılmasına yönelik her türlü girişimi kesin bir dille reddettiğini belirtti.

İsrail kanalı i24NEWS’te yer alan açıklamada, kabilenin "yeminini bozup işgale bulaştığını" söylediği Yasir Ebu Şebab'ın öldürülmesinin, kendileri için "açık ve net bir duruşla kapatmaya çalıştıkları karanlık bir dönemin sonu" anlamına geldiği belirtildi.

Aşiret, "Filistin direnişinin tüm fraksiyonlarıyla tam bir uyum içinde olduğunu ve işgalin gündemine her ne pahasına olursa olsun hizmet eden herhangi bir grup veya milisi reddettiğini" vurguladı.

Aşiret, Gazze'deki tüm aileleri ve aşiretleri birlik olmaya ve "toplumsal veya ulusal yapıya müdahale etmeye çalışan herkesi reddetmeye" çağırarak, "Gazze'de ihanete veya işbirlikçilere yer olmadığını" vurguladı.

Filistin ve İsrail güvenlik kaynakları, İsrail kanalına, Gazze Şeridi'nin güneyindeki merkezi milislerin lideri Yasir Ebu Şebab'ın, liderliğini yaptığı milis gruplarıyla girdiği şiddetli çatışmada aldığı yaraları sonucu hayatını kaybettiğine dair yeni bilgiler aktardı.

Şarku’l Avsat’ın Kanal’ın internet sitesinden aktardığına göre kaynaklar, kavganın aşiret içindeki liderlik, yetki dağılımı ve nüfuz alanlarının paylaşımı konusundaki iç anlaşmazlıkların yanı sıra Ebu Şebab'ın İsrail ile iddia edilen iş birliğinden kaynaklanan artan gerginlik nedeniyle çıktığını belirtti. Kaynaklar, Ebu Şebab'ın bıçaklanma veya silahlı saldırıdan değil, darptan yaralandığını doğruladı.

Kaynaklar, Ebu Şebab'ın İsrail güvenlik güçlerinin yardımıyla acilen Gazze dışına tedavi için nakledildiğini, ancak Beerşeba'daki Soroka Hastanesi'ne kaldırılırken aldığı yaralar nedeniyle yolda hayatını kaybettiğini belirtti. Yardımcısı Gassan el-Dahini'nin milislerin komutasını otomatik olarak devralması bekleniyor.