Veliaht Prens: Olası bir savaş tüm dünya ekonomisinin çöküşü anlamına gelir

Veliaht Prens Muhammed bin Selman CBS kanalına röportaj  verirken
Veliaht Prens Muhammed bin Selman CBS kanalına röportaj verirken
TT

Veliaht Prens: Olası bir savaş tüm dünya ekonomisinin çöküşü anlamına gelir

Veliaht Prens Muhammed bin Selman CBS kanalına röportaj  verirken
Veliaht Prens Muhammed bin Selman CBS kanalına röportaj verirken

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman,  dünyanın İran'a karşı sert ve caydırıcı bir tavır alma ihtiyacı olduğunu söyledi. Aksi bir durumun,  sadece Suudi Arabistan veya Ortadoğu’nun değil, tüm dünya ekonomisinin çöküşü anlamına geleceğini dile getirdi.
İran'a karşı kararlı ve etkin adımların atılmaması halinde, petrol tedariğinde sıkıntılar yaşanacağı ve petrol fiyatlarının hiç görülmeyen seviyede yükseleceğini vurgulayan Veliaht Prens, siyasi ve barışçıl bir çözümün askeri bir çözümden çok daha etkili olacağını söyledi.
Muhammed bin Selman, Şarku'l Avsat'ın haberine göre  ABD merkezli CBS kanalının ‘60 Dakika’ programına verdiği röportajda, Saudi Aramco saldırısının, yalnızca Suudi Arabistan'ı değil, dünyanın enerji kaynaklarını da kalbinden vurduğuna dikkat çekti.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili bir soruda, cinayet emri verdiğine ilişkin iddiaları reddederken, Suudi Arabistan’ın bir lideri olarak tüm sorumluluğu kabul ettiğini dile getirdi.
Soruşturmaların yürütüldüğünü ve suça karıştığı tespit edilenlerin rütbelerine bakılmaksızın yargılanacağını belirten Veliaht Prens, “Gelecekte böyle bir şeyden kaçınmak için elimden geleni yapmalıyım" diye konuştu.
Suudi Arabistan’ın Yemen'deki siyasi çözüm girişimlerine işaret eden Muhammed bin Selman, İran’ın Husi milislere destek vermeyi kesmesi halinde, siyasi bir çözümün daha kolay olduğunu da vurguladı.
Veliaht Prens’in ‘60 Dakika’ programında Norah O'Donnell'e verdiği röportajın tam metni;
-Cemal Kaşıkçı’nın öldürülme emrini siz mi verdiniz?

Kesinlikle hayır. Bu ağır bir suçtu. Fakat Suudi hükümeti için çalışan kişiler tarafından işlenmesi nedeniyle Suudi Arabistan'ın bir lideri olarak tüm sorumluluğu kabul ediyorum.
-Sorumluluk almanız ne anlama geliyor?
Suudi hükümet görevlileri tarafından bir Suudi vatandaşına yönelik suç işlendiğinde, ülkenin bir lideri olarak sorumluluk almalıyım. Bu bir hataydı. Gelecekte böyle bir şeyden kaçınmak için elimden geleni yapmalıyım.
-Dünya bu sorunun cevabını istiyor. Bu operasyon hakkında nasıl haberdar değildiniz?
Bazıları Suudi hükümetindeki 3 milyon çalışanın günlük olarak neler yaptığını bilmem gerektiğini düşünüyor. Bu 3 milyon kişinin kendi günlük raporlarını lider ve en yüksek rütbeli ikinci kişiye göndermeleri imkansız.
-Bu komployu düzenlemekle suçlanan en yakın danışmanlarınızdan ikisi kral tarafından görevden alındı ve yakın çevrenizden uzaklaştırıldı. Soru şu: Bunun size yakın kişiler tarafından yapıldığını nasıl bilemezsiniz?
Bugün soruşturmalar devam ediyor ve herhangi birisine karşı yapılan suçlamalar kanıtlandığında, rütbesine bakılmaksızın istisna yapılmayacak şekilde mahkemeye çıkarılacak.
-Suudi Arabistan savcısının bu cinayetle suçlananlar hakkında söylediklerini okudum. Detaylar çirkindi. Size yakın olan ve hükümetinizdeki insanların böyle korkunç bir cinayet işlediğini ve ABD hükümetinin emri sizin verdiğinize inandığını duyduğunuzda ne düşündünüz?
Bahsettiğiniz şeyin doğru olmadığına inanıyorum. ABD hükümetinden bu konuda resmi bir açıklama yok. Yakınımdaki birinin böyle bir şey yaptığına dair net bir bilgi veya kanıt yok. Suçlamalar var ve soruşturuluyorlar. Özellikle böyle bir suç yüzünden Suudi hükümeti olarak yaşadığımız acıyı tahmin edemezsiniz.
-CIA, ‘orta ve yüksek güvenilirlikli’ değerlendirmelerinde, kişisel olarak Kaşıkçı’yı hedef aldığınız ve muhtemelen onun ölüm emrini verdiğiniz sonucuna ulaştı.
Umarım bu bilgi kamuya açıktır. Beni bir şey yapmakla suçlayan herhangi bir bilgi varsa, umarım ortaya çıkar.
-Gazetedeki bir köşe yazarı, vahşice öldürülmeyi hak edecek kadar Suudi Arabistan için nasıl bir tehdit oluşturabilir?
Hiçbir gazetecinin tehdidi yok. Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda meydana gelen ve bir Suudi gazeteciye karşı yapılan böyle bir eylem, Suudi Arabistan'a yönelik tehdittir ve korkunç bir suçtur.
-Buraya gelmeden önce tanınmış bir ABD senatörü ile konuştum. Cemal Kaşıkçı’nın başına gelenler ve Yemen’de yaşananlar nedeniyle ABD Kongresi’nde Suudi Arabistan'a karşı çok da iyi niyet olmadığını söyledi. İlişkiler ne kadar hasar gördü?
İlişkiler bundan çok daha büyük ve bu hepimiz için korkunç ve çok acı verici bir olay. Rolümüz, bunun üstesinden gelmek için gece gündüz çalışmak ve geleceğimizin geçmişte olanlardan çok daha iyi olduğundan emin olmaktır.
-Aramco saldırısı Suudi Arabistan’ın petrol endüstrisinin kalbini vurdu. Saldırıya gafil mi yakalandınız?
Size katılmıyorum. Bu saldırı, Suudi Arabistan’ın petrol endüstrisini değil küresel enerji endüstrisinin kalbini vurdu.  Dünyadaki enerji arzının yüzde 5.5’ini, ABD, Çin ve tüm dünyanın enerji arzını hedef aldı.
-Suudi Arabistan dünyanın en büyük silah ithalatçısı, askeri teçhizat ve ekipmana milyarlarca dolar harcadı. Böyle bir saldırıyı nasıl önleyemedi?
Suudi Arabistan neredeyse bir kıta büyüklüğünde. Tüm Batı Avrupa'dan daha büyük. Dört bir yandan bize yönelik tehditler var. Bunları tam olarak bertaraf etmek zordur.
-Sizce, İran'ın Saudi Aramco'yu vurmasının stratejik nedeni nedir?
Bence bu akılsızlık. Herhangi bir stratejik nedeni yok. Sadece aklı olmayan, dünya petrol arzının yüzde 5’ine yönelik saldırıda bulunur. Bu yüzden tek stratejik hedefin, akılsız olduklarını kanıtlamak olduğunu düşünüyorum. Yaptıkları şey bu.
-ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İran’ın bu adımını ‘savaş sebebi’ olarak niteledi. Siz de bunu bir savaş sebebi olarak mı görüyorsunuz?
Kesinlikle evet. Bu bir savaş sebebidir.
-Olası bir Suudi Arabistan-İran savaşı, bölgeyi nasıl etkiler?
Bölge, dünya enerji arzının yaklaşık yüzde 30'unu, küresel ticaret geçişlerinin yaklaşık yüzde 20'sini ve küresel gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) oranlarının yaklaşık yüzde 4'ünü oluşturuyor. Tüm bunların tamamen durduğunu düşünün. Bu sadece Suudi Arabistan veya Ortadoğu’nun değil, tüm dünya ekonomisinin çöküşü anlamına gelecektir.
-İran, Trump yönetiminin nükleer anlaşmadan çekilip, ağır yaptırımlar uygulamasının ardından konumunu iyileştirmek için savaş riskine girmeye hazır gibi görünüyor. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, yaptırımlar kalkana kadar pazarlık yapmayacağını söyledi. Siz de tüm seçeneklerin masada kalması gerektiğini söylediniz.
Hiç şüphesiz, eğer dünya İran’ı caydıramazsa daha büyük bir gerginliğe şahit olacağız. Dünyanın çıkarları riske girecek, enerji tedariki bozulacak ve petrol fiyatları hayatımızda hiç görmediğimiz rakamlara ulaşacak.
-İran’a verilecek cevap askeri mi olmalı?
Umarım bu olmaz.
-Neden olmasın?
Çünkü siyasi ve barışçıl bir çözüm, askeri bir çözümden çok daha iyidir.
-ABD Başkanı Donald Trump’ın İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile görüşüp yeni bir anlaşma yapması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Başkan Trump'ın bunu istediğine şüphe yok. Hepimiz bunu istiyoruz. Ancak masaya oturmak istemeyenler, İranlılar.
-Dünyanın en kötü insani krizi olarak tanımlanan Yemen'deki savaşı sonlandırma zamanı gelmedi mi? Sizce çözüm nedir?
Öncelikle eğer İran, Husi milisleri desteklemeyi bırakırsa siyasi çözüme ulaşmak çok daha kolaylaşır. Yemen'de siyasi bir çözüm için tüm girişimleri başlattık. Bunun en kısa zamanda gerçekleşmesini umuyoruz.
-Yani hemen bugün Yemen'deki savaşın sona ermesi için pazarlık yapmak istediğinizi mi söylüyorsunuz?
Bunu her gün yapıyoruz. Ancak bu tartışmayı sahaya yansıtmaya çalışıyoruz. Husiler, birkaç gün önce ateşkes ilan ettiler. Bunu, siyasi tartışmayı daha da aktif hale getirecek yeni adımı atabilmek için olumlu bir jest olarak görüyoruz.
-Savaş 5 yıldır devam ediyor. Neden şimdi ateşkesin Yemen’deki savaşı sonlandıracağı konusunda iyimsersiniz?
Bir lider olarak her gün iyimser olmalıyım, karamsar olamam. Eğer karamsar olursam, bu makamı terk etmeli ve başka bir yerde çalışmalıyım.
-Size ülke içindeki meseleler ve kadın haklarıyla ilgili birkaç soru sormama izin verin. Son röportajımızdan bu yana kadınlar ülkenizde ön plana çıkmaya ve genel olarak daha fazla hak kazanmaya başladı. Ancak bir yılı aşkın bir süredir tutuklu olan 12 aktivist var. Neden hapse atıldılar?
Suudi Arabistan, yasalarla yönetilen bir devlettir. Bu yasaların bazılarıyla aynı fikirde olunmayabilir. Ancak var oldukları sürece, saygı duyulması gerekir.
-Onları serbest bırakmanın zamanı gelmedi mi?
Bu, bana bağlı bir karar değil, savcıya bağlıdır.
-Aileleri, hapishanede işkence gördüklerini söylüyor, bu doğru mu?
Eğer bu doğruysa, çok çirkin bir durum. Çünkü İslam, işkenceyi yasaklar. Suudi Arabistan yasaları da işkenceyi yasaklıyor. İnsan psikolojisi işkenceyi kabul etmez. Ben de bunun takipçisi olacağım.
-Bu olayı şahsen takip edecek misin?
Kesinlikle.
-Kamuoyunda hakkınızda söylenenleri biliyorsunuz. Suudi Arabistan’ı değiştirme, ekonomiyi dönüştürme, ılımlı İslam’a dönüş ve kadınlara daha fazla hak tanınması gibi verdiğiniz bir takım sözler var. Ancak halen baskı olduğuna dair eleştiriler yapılıyor. Suudi Arabistan'da değişmesi gerekenlerle ilgili sorunları dile getiren kadınlar hapse atılıyor. Hapse atılan kadınların olması, kadın ve insan haklarını desteklemediğiniz izlenimi veriyor.
Bu izlenim ve dar bir perspektiften olan bu bakış açısı beni çok üzüyor. Umarım herkes Suudi Arabistan'a gelir ve gerçeği görür. Suudi kadınlar ve vatandaşlarla tanışarak kendi kararlarını vermeliler.
-Ne gibi dersler çıkardınız? Hatalar yapıldı mı?
Peygamberler bile hata yaparken biz nasıl hatasız olabiliriz. Ancak önemli olan bir hata yapıldığında onlardan ders çıkarmak ve tekrarlanmayacaklarından emin olmaktır.



Halep Valisi Azzam el-Garib: Kürtler ve Şeyh Maksud mahallesi sakinleri ile ilişkilerimiz iyi, devletin egemenliğine geri dönecekler

Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)
Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)
TT

Halep Valisi Azzam el-Garib: Kürtler ve Şeyh Maksud mahallesi sakinleri ile ilişkilerimiz iyi, devletin egemenliğine geri dönecekler

Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)
Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)

Abbas Şerife

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı röportajda Halep Valisi Azzam el-Garib, ‘Kürtlerle ilişkilerin olumlu olduğunu ve bu ilişkilerin köklü bir arada yaşama temeline dayandığını’ söyledi. Vali Garib, 10 Mart'ta Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan anlaşmanın Halep'teki Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahallelerini kapsadığını ve ‘bu mahallelerin tamamen devletin egemenliğine geri dönmesinin ve Halep Şehir Konseyi'nin yönetimi altında hizmetlerin yeniden sağlanmasının öngörüldüğünü belirtti.

Şehrin DEAŞ’a bağlı hücreler de dahil olmak üzere ‘karmaşık güvenlik sorunları’ ile karşı karşıya olduğunu belirten Vali Garib, güvenlik güçlerinin ‘Hayderiya, el-Halk ve es-Safira mahallelerinde terörist faaliyetlere karışan kişileri yakalamak amacıyla özel operasyonlar düzenlediğini’ açıkladı. Suriye'nin ikinci büyük şehri olan Halep'te silahların kontrol altına alınamamasının büyük bir sorun olduğunu ve gönüllü silah teslim programları aracılığıyla yasadışı silahları topladıklarını ifade eden Vali Garib, yetkililerin güvenliği artırmak için 2 bin güvenlik kamerasının kurulması çalışmasına başladığını belirtti. Vali Garib, istikrar ve yeniden yapılanma ile Halep’in 5-10 yıl içinde ekonomik başkent olarak eski konumunu geri kazanacağını söyledi.

Türkiye'nin Halep'in istikrarında ‘merkezi’ bir rol oynadığını ve ‘stratejik bir ortak’ olduğunu vurgulayan Vali Garib, “Türkiye'nin Suriye topraklarında herhangi bir emeli olduğunu düşünmüyorum” diye devam etti.

İşte Halep Valisi Azzam el-Garib ile gerçekleştirilen röportajın tam metni:

*Bu geçiş döneminde özellikle Halep rejim ordusu tarafından savaş ve yıkımdan çok fazla zarar gördüğünden karşılaştığınız zorluklar neler? Birkaç gün önce başlatılan “Senin için ey Halep” girişimi ne anlama geliyor?

Suriye'nin karşı karşıya olduğu zorluklara rağmen Halep, güvenlik istikrarını güçlendirme, idari performansı iyileştirme, enerji krizlerini çözme ve devlet kurumlarını yeniden kurma ve kamu hayatının düzenini sağlama konusunda ulusal uzlaşıları uygulama çabalarını sürdürüyor.

Birkaç gün önce, ‘Senin için ey Halep’ adlı bir girişim başlattık. Bu girişim altyapıyı iyileştirmek, güvenlik durumunu düzeltmek, parkları ve sokakları güzelleştirmek, sağlık ve eğitim hizmetlerini iyileştirmek ve yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşünü hızlandırmak amacıyla valiliğin desteğiyle başlatılan bir sivil girişimdir.

İstikrar ve yeniden yapılanma ile Halep, uluslararası ve yerel destek sağlanması koşuluyla Halep’in 5-10 yıl içinde ekonomik başkent olarak eski konumunu geri kazanacak.

*Halep vilayetinin karşı karşıya olduğu en önemli güvenlik sorunları nelerdir? Özellikle güvenlik, kalkınmanın iyileştirilmesi ve yatırımcıların çekilmesi için en önemli faktör olduğu bilindiği üzere, güvenlik istikrarını sağlamak için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Halep, Beşşar Esed rejiminin düşüşünden sonra karmaşık güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya. Ancak, özellikle SDG ile yapılan ve Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerini kapsayan anlaşmanın ardından, güvenlik tehditlerinde önemli bir azalma görüldü. Bununla birlikte, başta aşağıdakiler olmak üzere birçok sorun halen devam ediyor:

1- DEAŞ’a bağlı hücreler: Güvenlik güçlerinin Hayderiya, Helek ve Safira mahallelerinde gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda terör faaliyetlerine karışan unsurlar yakalandı.

2- Eski rejimin kalıntıları: Güvenlik operasyonları kapsamında ihlallere karışan kaçak kişilerle sert bir şekilde mücadele edilirken, geçiş dönemi adalet komisyonları da faaliyete geçirildi.

3- Kaçak silahlar: Gönüllü teslim programları aracılığıyla yasadışı silahların toplanması.

4- Daha fazla istikrar sağlamak için, güvenlik güçlerinin yeniden yapılandırılması, birleşik yerel güçlerin eğitilmesi ve toplumsal diyalog ve girişimler yoluyla güvenin güçlendirilmesi.

5- Senin için ey Halep Girişimi kapsamında güvenlik kameraları yerleştirmek üzere ‘Güvenliğimiz Geleceğimiz’ projesi başlatıldı. Fiber optik kabloların döşenmesinin yüzde 80'ini tamamladık ve ikinci aşamada güvenliği artırmak için 800 bin dolarlık bir maliyetle 2 bin kamera kurmayı hedefleniyor.

df
Başkent Şam'ın Duveylia bölgesindeki Mar İlyas Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının yol açtığı hasar ve kan, 22 Haziran 2025 (AFP)

*Halep, ulusal üretime büyük katkı sağlayan Suriye'nin ekonomik başkenti olduğu biliniyor. Yerel ekonomiyi canlandırmak ve yatırımı teşvik etmek için ne gibi planlarınız var? Halep yeniden Suriye’nin ekonomik başkenti olacak mı?

Halep muazzam bir ekonomik potansiyele sahip. Ancak önceki rejimin mirası olan kurumsal gevşeklik, idari yolsuzluk, verimsizlik ve dengesiz vergi sistemi gibi sorunlarla boğuşuyor. Planımız şunları içeriyor:

İlk olarak, vergi sistemini reform etmek ve büyümeyi teşvik etmek için hükümetle koordinasyon içinde vergileri yeniden düzenlenmesi.

İkincisi, geleneksel sektörlerin canlandırılması ve Şeyh Neccar gibi sanayi bölgelerinin yeniden yapılandırılması, vergi kolaylıkları ve enerji desteği sağlanması. Ayrıca Halep’teki turizm sektörünü destekleyecek çeşitli atölye çalışmaları düzenledik.

Senin için ey Halep girişimi kapsamında, ‘Işılda ey Halep’ projesi Halep'in doğu ve batı sokaklarını aydınlatmaya devam ediyor. 2,3 milyon dolarlık bir bütçeyle 11 bölgede 3544 aydınlatma ünitesi kurmayı hedefledik. Sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde ilk aşamayı (45 km için 932 aydınlatma ünitesi) tamamladık ve ikinci ve üçüncü aşamaları Halep kırsalını da kapsayacak şekilde tamamlayarak ticari faaliyetleri güçlendirdik.

Halep'in yeniden ekonomik başkent olmasına gelince istikrar ve yeniden yapılanma ile Halep, uluslararası ve yerel destek sağlanması koşuluyla, 5-10 yıl içinde eski konumunu geri kazanma adaylığı için uygun olacak.

Türkiye'nin Suriye topraklarında herhangi bir emeli olduğunu sanmıyorum, özellikle de Türkiye her zaman Suriye topraklarının bütünlüğünü desteklemiş ve bölünme projelerini reddetmiştir.

Kürt sorunu, Suriye genelinde zorlu bir sorun oluşturuyor. Ancak Halep düzeyinde sorarsak, Eşrefiye ve Şeyh Maksud'daki Kürt nüfusla ilişkisini nasıl tanımlarsınız?

Kürt bileşenle ilişkiler olumlu ve tarihsel bir arada yaşama üzerine kuruludur. SDG ile yapılan anlaşma, Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahallelerini kapsıyor. Dolayısıyla bu mahallelerin kaderi, devletin egemenliğine tamamen geri dönmek ve Halep Belediye Meclisi'nin yönetimi altında hizmetlerin geri gelmesidir.

Yerel temsil konusunda, yerel meclislerde ve yönetim kurumlarında Kürtleri dahil ediyor ve adil temsilini sağlıyoruz.

u7ı
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (sağda) ve SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Şam’da SDG'nin devlet kurumlarına entegrasyonu için anlaşma imzaladı, 10 Mart 2025 (AFP)

*Türkiye, geçtiğimiz yıllarda Suriye'nin kuzeyinde açık bir nüfuza sahipti, ancak şimdi (Beşşar Esed rejiminden) kurtarılmasından sonra Türkiye'nin Halep'teki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu stratejik bir ortaklık mı yoksa geçici bir iş birliği mi?

Türkiye, altyapı ve hizmetleri destekleyerek Halep'in istikrarında merkezi bir rol oynuyor.

Rolün değerlendirilmesine gelince, şu anda stratejik bir ortaklık var, ancak bu ortaklık bölgesel dengelerle ilgili bazı koşullu yönler içeriyor. İş birliği örnekleri arasında Gaziantep ile imzalanan kardeş şehir anlaşması, mültecilerin geri dönüşünü destekleyen projeler ve Türkiye'nin eğitim ve sağlık alanındaki projeleri sayılabilir. İş birliğinin Halep’in çıkarlarına uygun olmasını ve Halep'in egemenliğini ve önceliklerini saygı duyulmasını önemsiyoruz.

*Türkiye’nin Halep'te stratejik çıkarları olduğuna şüphe yok. Bazıları bu hedefleri Suriye'nin kuzeyindeki hırslar olarak tanımlamaya çalışsa da sizin bakış açınızdan Halep Türkiye için stratejik olarak ne kadar önemli?

Türkiye'nin Suriye topraklarında özellikle de Suriye'nin toprak bütünlüğünü her zaman desteklemiş ve bölünme projelerini reddetmiş olması nedeniyle herhangi bir emeli olduğunu sanmıyorum. Ancak Halep'in Türkiye için birçok nedenden dolayı büyük önemi olduğu söylenebilir:

1- Coğrafi konumu. Halep, Suriye'nin kuzey kapısıdır ve bu da onu ticari bir merkez ve Türkiye'nin ulusal güvenliğinin destekçisi haline getiriyor.

2- Mülteci akınını sınırlayan ve (DEAŞ, kontrolsüz silahlı gruplar gibi) güvenlik tehditlerini azaltan istikrar.

3- Ekonomik çıkarlar: Halep tarihi bir ticaret merkezidir ve Türkiye ticaret ilişkilerini güçlendirmeyi hedefliyor. Halep'in çıkarları, dengeli ortaklıklar aracılığıyla bu ilişkinin bir parçası olacaktır.

Eğitim ve sağlık alanlarında, ‘İzini Bırak’ girişimi ve eğitim desteği planlarımız kapsamında okul ve hastanelerin iyileştirilmesi için çalışıyoruz.

*Halep Valisi olduğunuzda bir vizyonunuz ve çalışma planınız olduğuna şüphe yok. Bu yüzden size şunu sormak istiyorum: Önümüzdeki beş yıl içinde Halep'in Suriye haritasındaki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halep, konumu ve geçmişi sayesinde hayati bir merkez olmaya devam edecek. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Halep'e yaptığı son ziyaretinde, şehrin en büyük ekonomik fener olacağını vurguladı ve kalenin kalbinden, zorbalarla savaşımızın sona erdiğini ve yoksullukla mücadelemizin başladığını açıkladı.

Ekonomik olarak, sanayi bölgelerinin yeniden inşası ve altyapının iyileştirilmesi ile sanayi ve ticaret merkezi olarak rolünü geri kazanacak. İdari olarak, siyasi gidişata bağlı olarak, ademi merkeziyetçilik kapsamında daha bağımsız bir idari merkez haline gelebilir. Mevcut zorluklar arasında güvenlik ve finansman eksikliği de yer alıyor. Ancak vizyonumuz ve hedeflerimiz Halep'i hızlı toparlanmanın bir örneği haline getiriyor.

cdy
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Halep’teki Hristiyan mezhebinden bir heyeti kabul etti, 28 Mayıs 2025 (Suriye Cumhurbaşkanlığı)

*Karşılaştığınız zorlukların büyük ve çetin olduğuna şüphe yok. Ancak önümüzdeki dönemde önceliklerinizi belirlediğinizi düşünüyorum. Vali olarak acil ve başlıca öncelikleriniz neler?

Önceliklerimiz; güvenlik, yani kaçak silahların toplanması ve ihlallerin kontrol altına alınması, Güvenliğimiz Geleceğimiz Girişimi kapsamında 800 bin dolarlık bir maliyetle 2 bin adet güvenlik kamerasının kurulması gibi birçok alanı kapsıyor.

Altyapı konusunda ise elektrik ve su şebekelerinin onarımına devam ediyoruz. Hükümet, 5 bin megavat kapasiteli elektrik santralleri kurmak üzere Katarlı bir şirketle sözleşme imzaladı. Bu sayede üç yıl içinde elektrik kapsama oranı yüzde 70-85'e çıkacak. Yerel düzeyde Deyr Hafir santralini faaliyete geçiriyor, iç şebekeyi onarıyor, endüstriyel şebekeyi ev şebekesinden ayırıyor ve kablo hırsızlığıyla mücadele ediyoruz.

Eğitim ve sağlık alanında, İzini Bırak Girişimi ve eğitim desteği planlarımız kapsamında okulları ve hastaneleri yenileme çalışmaları yürütüyoruz. Bu planlar arasında okulların onarımı, model okulların kurulması ve üniversite hastanesi için endoskopi gibi gelişmiş cihazlarla hastanelerin geliştirilmesi yer alıyor. Ekonomi alanında ise bürokrasiyi reform ederken, yatırımı teşvik etmek ve fabrikaları çalıştırmak için çalışıyoruz.

*Hiç şüphesiz yükler ağır ve devlet ile valilik tek başına tüm bu yükleri kaldıramaz. Peki, yerel topluma alan açmayı düşünüyor musunuz? Yerel toplum ve yerel konseylerin Halep'in istikrarında rolü nedir?

Yerel toplum ve yerel konseyler temel bir dayanak noktası. Toplumun rolüne gelince biz sivil girişimleri teşvik ediyor, memnuniyetle karşılıyor ve destekliyoruz. Halep, geçtiğimiz aylarda bu türden birçok girişime sahne oldu ve bunların şehrin gerçekliği üzerinde doğrudan bir etkisi olduğunu gördük.

Ayrıca, idari ademi merkeziyetçiliği destekliyoruz. Yerel konseylerin hizmet ve kalkınma kararlarını almalarını sağlarken, tüm bileşenlerin temsil edilmesini garanti ediyoruz.

Şu an karşı karşıya olduğumuz en büyük zorluk, geçiş dönemi ve geçiş aşaması nedeniyle mevcut merkeziyetçilik, ancak yerel temsilciliği desteklemek için yasal bir çerçeve üzerinde çalışıyoruz.

Halep'i ekonomik ve sosyal bir merkez olarak yeniden inşa etme taahhüdümüzü, şehrin çeşitliliğini ve tarihini koruyarak teyit ediyoruz. Ayrıca, halkının ve ortaklarının desteğiyle, ilin eski ihtişamını geri kazandıracak bir gelecek hayal ediyoruz.

*Biliyorsunuz, Halep’in doğusu rejim ordusu tarafından büyük bir yıkıma uğradı. Bu durum bir göç ve sığınma dalgasına neden oldu. Halep’in doğu mahallelerini yeniden inşa etmek ve mültecilerin geri dönüşünü hızlandırmak için nasıl bir planınız var?

Halep'in doğu mahalleleri büyük bir yıkıma uğradı. Şu anda yeniden inşa, altyapı (su, elektrik, yollar) ve konutların hedef alınması, enkazın kaldırılması ve okulların ve hastanelerin rehabilite edilmesini içeren bir planımız var. Senin için ey Halep Girişimi kapsamındaki Işılda Ey Halep Projesi, ilk aşamada doğu mahallelerine 45 kilometre karelik bir alana aydınlatma desteği sağlıyor ve şehirdeki kavşakları ve girişleri güzelleştiriyor. 

Karşılaştığımız zorluklar ise finansman eksikliği ve mülkiyet haklarının karmaşıklığıdır. Eski rejimin milisleri, birçok vatandaşın mülklerini yasadışı yollarla ele geçirmiştir. Ancak, daha önce el konulan tüm mülklerin mülkiyet haklarını incelemek ve gözden geçirmek üzere ‘Zorla El Koyma Komitesi’ni kurduk.

yh
Halep’te hasar görmüş bir binanın önünden motosikletle geçenler, 14 Mayıs 2025 (Reuters)

*Halep'in yurtdışındaki evlatlarına, Halep'li tüccarların ve Arap yatırımcıların sermayedarlarına ne söylemek istersiniz?

Mülteci olunan ülkelerde ve mülteci kamplarında yaşayan Halep halkına mesajım şu: “Halep sizi bekliyor, size çok ihtiyacı var ve yaralarını sarmanız ve ona yeniden hayat vermeniz için size sesleniyor. Eskisi gibi ona sadık kalın!” Ayrıca Suriyeli ve Arap yatırımcıları, Suriye'nin kalbi ve ekonomik başkenti olan Halep'e yatırım yapma fırsatını kaçırmamaya davet ediyorum. 

Şu anda, lojistik kolaylıklar ve desteklerle birlikte, endüstri (tekstil, gıda), ticaret ve hizmetler (turizm, lojistik) alanlarında büyük yatırım fırsatları bulunuyor. Altyapı ve güvenlik iyileştiriliyor.

Yatırımcılara mesajım: “Halep'in yeniden canlanmasına yaptığınız yatırım ve katkınız, sadece ekonomik bir kazanç değil, şehrin geleceğini inşa etmek anlamına da geliyor. Bu, kâr elde etme çabasından önce ahlaki ve vatansever bir tutum olacaktır.

*Peki Halep’in geleceği için ne söyleyeceksiniz?

Halep'i ekonomik ve sosyal bir merkez olarak yeniden inşa etme taahhüdümüzü, şehrin çeşitliliğini ve tarihini koruyarak teyit ediyoruz. Ayrıca, halkının ve ortaklarının desteğiyle, ilin eski ihtişamını geri kazandıracak bir gelecek hayal ediyoruz.