Lübnan'da ekonomik kriz protesto ediliyor

29 Eylül’de Beyrut’taki hükümet binası önünde eylemciler ve güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı (AP)
29 Eylül’de Beyrut’taki hükümet binası önünde eylemciler ve güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı (AP)
TT

Lübnan'da ekonomik kriz protesto ediliyor

29 Eylül’de Beyrut’taki hükümet binası önünde eylemciler ve güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı (AP)
29 Eylül’de Beyrut’taki hükümet binası önünde eylemciler ve güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı (AP)

Lübnan'da gün geçtikçe kötüleşen ekonomi ve finansal kriz nedeniye başkent Beyrut başta olmak üzere ülkenin kuzey ve güney bölgelerinde protesto gösterileri düzenlendi.
Gösterilerin odağında Lübnan lirasının (LBP) döviz kurundaki istikrarına ilişkin korkular çerçevesinde yaşam koşullarının kötüleşmesi bulunuyor.
Beyrut’ta yüzlerce eylemci, ülkenin giderek daha fazla mustarip olduğu ekonomik şartlara karşı öfkelerini dile getirmek için bir araya geldi. Eylemciler polis kontrol noktalarını geçmeye çalışırken güvenlik güçleriyle zaman zaman arbede yaşandı. Eylemciler ayrıca, başkentin ana caddelerinde araç lastiklerini ateşe verdi ve hükümeti istifaya çağıran dövizler taşıdı.
Protestocular ülkenin güney şehirlerinde de bazı ana yolları trafiğe kapattı. Aynı zamanda Trablusşam başta olmak üzere ülkenin kuzeyindeki birçok alanda da yüzlerce eylemci sokaklara akın ederken, ordunun müdahalesi öncesinde Trablusşam’daki en-Nur Meydanı'na çıkan yolları kapatmaya çalıştı.
(Sünni) Müstakbel Milletvekili ve İçişleri Bakanı Raya Haffar el-Hasan da “halk eylemlerini” eleştirdi. Twitter hesabı aracılığıyla açıklama yapan Hasan, “İnsanların zor ekonomik ve finansal koşullar dolayısıyla şikayetlerini anlıyorum. Kesinlikle gösteri düzenleme ve ifade özgürlüğüne de hak veriyorum. Ancak yakma, kırma, sövme, hakaret gibi davranışları anlamıyorum” ifadelerine yer verdi. Bakan, “Bir İçişleri Bakanı olarak, bu uzun yorucu günde güvenlik hizmetlerini ve insanların hedef dışındaki farklı bölgelerde gösteri yapmasına izin vermeyen personellerinin çabalarını takdir ediyorum” dedi.
Hizbullah gösterileri destekliyor
Yetkililerin fotoğraflarının yakıldığı Trablusşam gösterilerinde de ABD’nin uyguladığı yaptırımlar çerçevesinde Hizbullah da dahil, bu protesto hareketliliğine destek veren bazı taraflar hakkında çeşitli sorular gündeme geldi.
Bu bağlamda Müstakbel Hareketi’nden kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, “Yaptırımlar rejimi, protestolarla da değişmeyecek onlarsız da değişmeyecek. Hizbullah, bunu biliyor” dedi.
Kaynaklar, protesto gösterilerinin örgütlenmediğinin açık olduğunu belirterek, “Sosyal medya siteleri aracılığıyla gerçekleşen seferberlik, gösterilere katılan bu kadar kişiyi ayaklandırdığı anlamına gelmiyor” ifadelerini kullandı. Bazı parti ve akımların gösterilerin arkasında durmasının, daha fazla eylemcinin harekete geçmesine neden olacağını söyleyen kaynaklar, ekonomik durumun kötü olduğu ve protesto gösterilerine yol açtığı gerçeğini de inkar etmedi.
Öte yandan ABD’nin Hizbullah’a yönelik yaptırımlarını arttırmasının ve daha da arttıracağını açıklamasının ardından Hizbullah’ın gösterilere dair provakasyon eyleminde bulunup bulunmadığına değinen kaynaklar, “Olayların mantığı, Hizbullah’a uygulanan yaptırımların değişmeyeceğini, baskının Washington’dan geldiğini ve Lübnan hükümetine baskı halinde yaptırım rejiminin değişmeyeceğini doğruluyor” dedi. Kaynaklar ayrıca, hükümetin devrilmesinin Hizbullah üzerindeki yaptırımlar açısından çok fazla değişiklik oluşturmayacağını, aksine ona daha fazla zarar vereceğini vurguladı.
Politikacılar ve Bakanlar da Lübnan halkına ekonomik durum hakkında güvence vermeye çalıştı. Bu çerçevede Müstakbel'den İletişim Bakanı Muhammed Şakir, Twitter hesabı aracılığıyla “Lübnan’daki ekonomik şartların ve yaşam koşullarının ağırlaşması ve insanların duyduğu acı, tüm insanları mevcut krizin üstesinden gelmek için her zamankinden daha fazla, daha ciddi ve daha profesyonelce çalışmaya itiyor. Çözümler imkansız değildir. Ancak hepimiz sorumluluklarımızı yerine getirmek zorundayız, fırsatları ve zamanı boşa harcamamalıyız” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Lübnan bayrakları taşıyan yaklaşık 500 eylemci, meclis ve hükümet binasına doığru yürüyüşe geçmeden önce Beyrut’un merkezindeki Şehitler Meydanı’nda “Devrim, Devrim” sloganları attı. Meclis binası önünde toplanan kalabalık, “Halk, rejimin devrilmesini istiyor” sloganı attı. Eylemciler, hükümet binasına girmeye, bariyerleri ve dikenli telleri geçmeye çalışırken, çatışma korkuları da yeniden alevlendi.
Çok sayıda eylemci, yolları giriş çıkışlara kapattı ve araç lastiklerini de ateşe verdi. Aynı zamanda başkent Beyrut’taki birçok alana protesto hareketliliğini bastırması için yüzlerce polis konuşlandırıldı. El-Balat, Karkol el-Druze ve Mar Elias caddelerinde motosikletlerle dolaşan eylemciler, çöp konteynırları ile trafiği engellemeye çalıştı.
Eylemciler, el-Kula kavşağını da kapatırken, Beyrut’un merkezindeki Muhammedu'l Emin Camii önünde polisle göstericiler arasında arbedelerin yaşandığı belirtildi. Aynı şekilde el-Saifi’de bir limanın yakınlarında eylemciler ve güvenlik güçleri arasında gerçekleşti. Güvenlik güçleri, öğleden sonra Beyrut’taki yolların çoğunu trafiğe açmayı başardı.
Öte yandan olaylar tırmanmaya devam ederken, resmi Lübnan Ulusal Medya Ajansı (NNA) da “Gençlerin, Trablusşam-Beyrut otoyolunu kestiğini” açıkladı. Trablusşam şehrinin merkezinde bulunan Abdulhamid el-Kerami meydanında da eylemciler tarafından oturma eylemleri düzenlendi ve siyasi sloganlar atıldı. Eylemciler, “hükümetin istifa etmesini, yaşam koşullarının iyileştirilmesini, vatandaşlara temel hizmetlerin sağlanmasını ve yolsuzluğun önüne geçilmesini” istedi. Eylemciler ayrıca, talepleri yerine getirilinceye kadar bugün, yarın ve ilerleyen günlerde de eylemlerinin devam edeceğini belirtti.
Eylemciler, el-Abdeh şehrinde de yolları kapatırken şehirde çok sayıda çöp konteynırı da ateşe verildi.
Uluslararası Para Fonu'na (IMF) göre Lübnan ekonomisi, son yıllarda sert bir düşüş yaşarken, 2018 yılında yalnızca yüzde 0,2 düzeyinde büyüme kaydetti. Geçen Temmuz ayında parlamento, kamu açığını azaltmayı amaçlayarak, 2019 yılında tasarruf bütçesine geçiş yaptı.
Kamu borcu, gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 150’sinden fazla olarak, 86 milyar dolara yükseldi. Bu oran, Japonya ve Yunanistan’ın ardından en yüksek üçüncü oran. Geçen günlerde Lübnan Merkez Bankası tarafından 20 yıldır belirli olan liradaki sabit döviz kurunun dolar başına 1,500 lira olarak revize edilebileceği söylentilerinin yayılmasıyla endişeler de arttı.
Basında yayınlanan haberlere göre bankalar ve döviz büroları, döviz rezervlerinin düşme endişesiyle doların satışını sınırladı. ATM’lerden dolar cinsinden para çekmek ise neredeyse imkansız.
Lübnan para birimi son 20 yılda ilk kez değer kaybetti.
Lübnan 86 milyar dolarlık genel borcuyla dünyanın en büyük borç açığına sahip ülkelerden. Bu rakam ülkenin gayri safi milli hasılasının yüzde 150’sinden fazla.
Lübnan’da Temsilciler Meclisi Temmuz ayında bir kemer sıkma tasarısını kabul etmişti. Yeni bütçe tasarısında çalışan ve emekli maaşlarında kesintiler, kamu giderlerinde kısıtlamalar gibi tedbirlerin alınması öngörülüyordu.
Lübnan’da geçtiğimiz günlerde, öğrenciler, öğretmenler, emekli askerler ve bazı kamu çalışanları da gösteriler düzenlemişti.



İsrail, Gazze'deki tampon bölgeyi genişletmek için acele ediyor

 İsrail ordusunun dün Gazze şehrinde bir evi yıkmasının ardından yükselen dumanlar (AP)
İsrail ordusunun dün Gazze şehrinde bir evi yıkmasının ardından yükselen dumanlar (AP)
TT

İsrail, Gazze'deki tampon bölgeyi genişletmek için acele ediyor

 İsrail ordusunun dün Gazze şehrinde bir evi yıkmasının ardından yükselen dumanlar (AP)
İsrail ordusunun dün Gazze şehrinde bir evi yıkmasının ardından yükselen dumanlar (AP)

İsrail, Gazze Şeridi’nde işgal altındaki bölgeler (Sarı Hattın doğusu) ile Hamas'ın faaliyet gösterdiği bölgeleri (Sarı Hattın batısı) birbirinden ayıran Sarı Hattın yaklaşık 3 kilometre batısında yeni bir tampon bölge oluşturmaya çalışıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan silahlı gruplardan saha kaynaklarına göre İsrail'in bu çabaları, ateşkesin ikinci aşamasına geçmeden önce sahadaki yeni durumu istikrara kavuşturmayı amaçlıyor. Bu çabalar, işgalci İsrail güçlerinin tampon bölge için istedikleri yerleri belirlemelerine olanak tanıyan evlerin yıkılması ve arazinin düzleştirilmesini içeriyor.

Sahadaki bu gelişmeler, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in geçtiğimiz pazar günü Gazze Şeridi'ndeki İsrail güçlerini teftiş ederken yaptığı açıklamalarla tutarlıydı. Zamir, Sarı Hattın yeni bir sınır, yerleşim yerleri için ileri bir savunma hattı ve bir saldırı hattı oluşturduğunu söyledi.

Buna karşın Hamas liderlerinden Husam Bedran, Zamir'in açıklamalarının işgalin ateşkes anlaşmasının şartlarına uymadığını açıkça ortaya koyduğunu vurguladı. Bedran dün Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, Hamas’ın anlaşmanın ikinci aşamasına geçilmeden önce İsrail'in ateşkese yönelik ihlallerine son verilmesini istediğini belirtti.


Netanyahu: Şam ile temaslar bir anlaşmayla sonuçlanmadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump (AP)
TT

Netanyahu: Şam ile temaslar bir anlaşmayla sonuçlanmadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinden dün yapılan açıklamada, Suriye meselesine ilişkin ABD'nin de katıldığı son görüşmelerin iki taraf arasında bir anlaşma veya mutabakata yol açtığı iddiaları yalanlandı.

Açıklamada, Suriye ile ilgili konularda Washington'ın himayesinde görüşmeler ve temaslar yapıldığı, ancak bunların henüz ön görüşme aşamasında olduğu vurgulandı.

Bu konuda herhangi bir anlaşma veya niteliksel ilerleme olduğu yönündeki iddiaların doğru olmadığı vurgulanan açıklamada, temasların ABD'nin bölgede yürüttüğü daha geniş diplomatik çabaların bir parçası olduğu belirtildi.

Kaynaklara göre Netanyahu, İsrail medyasının, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantıları sırasında, ABD'nin arabuluculuğuyla iki taraf arasında varılan anlaşmayı imzalamayı reddettiğini bildirmesinin ardından bu açıklamayı yapmak zorunda kaldı.


Şam'daki Mezze Askeri Havaalanı çevresine havan toplu saldırı: Can kaybı yok

İsrail'in geçtiğimiz yaz Şam'a düzenlediği hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in geçtiğimiz yaz Şam'a düzenlediği hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (Reuters)
TT

Şam'daki Mezze Askeri Havaalanı çevresine havan toplu saldırı: Can kaybı yok

İsrail'in geçtiğimiz yaz Şam'a düzenlediği hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in geçtiğimiz yaz Şam'a düzenlediği hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (Reuters)

Suriye Devlet Televizyonu dün akşam başkent Şam'daki Mezze Askeri Havaalanı çevresine ‘nereden ateşlendiği bilinmeyen’ havan topları düştüğünü, ancak herhangi bir can kaybı yaşanmadığını bildirdi.

Suriye Arap Haber Ajansı SANA’ya konuşan askeri bir kaynak, üç havan topunun Şam'daki Mezze Askeri Havaalanı çevresini hedef aldığını, ancak herhangi bir can kaybı veya maddi hasara yol açmadığını söyledi. SANA, ‘İlgili yetkililer Mezze Askeri Havaalanı çevresine konuşlandı ve havan toplarının nereden ateşlendiğini belirlemek için soruşturma başlattı’ bilgisini aktardı.

Reuters geçtiğimiz kasım ayında, ABD'nin Suriye ile İsrail arasında bir güvenlik anlaşmasının önünü açmak için Şam'daki bir hava üssünde askeri olarak konuşlanmayı planladığını bildirmişti.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre hava üssü, İsrail ve Suriye arasında gelecekte imzalanacak bir saldırmazlık anlaşması kapsamında silahsızlandırılmış bölge oluşturulması beklenen Suriye'nin güneyindeki bazı bölgelerin girişinde yer alıyor.

O dönemde SANA, Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan bir kaynaktan bilgiler aktaran Reuters'ın haberini yalanlamış ve ‘Reuters'ın Suriye'deki ABD üsleri hakkında yayınladığı haberlerin hiçbir gerçeklik payı yoktur’ ifadelerini kullanmıştı.

ABD, Suriye ile İsrail arasındaki gerilimi azaltmak ve Şam'ın İsrail'in son zamanlarda ele geçirdiği topraklarını geri almasını sağlayacağını umduğu bir güvenlik anlaşmasına varmak için iki taraf arasında arabuluculuk yapıyor.