Selame: Libya'daki krizi uzatma oyunu, mevcut yapıyı herkesin başına yıkacak

Gassan Selame (Reuters)
Gassan Selame (Reuters)
TT

Selame: Libya'daki krizi uzatma oyunu, mevcut yapıyı herkesin başına yıkacak

Gassan Selame (Reuters)
Gassan Selame (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame, başkent Trablus’ta mümkün olan en kısa sürede ateşkes sağlanması yönündeki umudunu dile getirdi.
Selame ayrıca, “Libya’nın yalnızca ölüm, yıkım ve daha fazla bölünme kazandığı bu savaşta tek zarar görenin de Libya halkı olduğu için silah seslerini susturmaya çalıştıklarını” ifade etti. Ancak bunu, Libyalıların kendilerinin başaracağını belirten Selame, bu durumun dışarıdan başkaları tarafından empoze edilemeyeceğine dikkati çekti.
BM Temsilcisi, Şarku’l Avsat’a ülkedeki gergin durumla başa çıkma hususundaki uluslararası çabalara dair röportaj verdi. “Şu an Libya’yla ilgilenen uluslararası toplum ve uluslararası ortaklar arasında, siyasi çözümün savaşı sona erdirecek ve siyasi süreci yeniden canlandıracak tek çare olduğu hususunda, giderek artan bir inanç var. Bu inanç, düzenlemeyi istediğimiz uluslararası konferansın başarısı için bir şans veriyor” ifadelerini kullandı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Selame, “Mevcut durumun tüm faydalanıcılarını içeren ve durumu normalleştirmek için çok çaba sarf eden, etkin taraflar var. Bununla birlikte olaylar, oyalama politikasının boşuna olduğunu, gerçekçi olmadığını ve krizin yayılma oyununun mevcut yapının herkesin başına çökmesine yol açacağını kanıtladı” şeklinde konuştu.
Trablus’taki silahlı milislerin varlığının, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) çalışmalarını baltaladığını söyleyen Gassan Selame, “mevcut askeri operasyonlar da milislerin etkisini baltalıyor mu yoksa arttırıyor mu” şeklinde bir soru yöneltti.
BM Temsilcisi, siyasi uzlaşıya da değinirken, “Libya arenasında bir atılım yapılırsa, Suheyrat anlaşması şartlarının değiştirilmesinin de zararı yoktur” dedi.
Selame, Libya’daki BM Misyonu UNSMIL’in rolünü de savunurken, BM’nin “sessiz çoğunluğun safında, yani devam eden siyasi anlaşmazlığa maruz kalan Libya halkının yanında” durduğunu vurguladı. Selame ayrıca, “Tehlike, Libya semalarının, içeride müttefiklerin yardımları ile rakip bölgesel devletler arasında bir vekalet savaşı arenasına dönüşmesidir” ifadelerini kullandı.
BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame’nin Şarku’l Avsat’a verdiği röportajın tamamı;
-Trablus’taki askeri operasyonun yedinci ayına girmesi sonrasında ve BM misyonunun çabaları çerçevesinde, ülkedeki durum nereye gidiyor?

Trablus’taki savaşın patlak vermesinin üzerinden 6 ay geçti. Şu ana kadar bir askeri çıkmaz yaşandı. UMH güçlerinin Giryan şehrinin kontrolünü ele geçirmesi dışında savaş cepheleri herhangi bir değişikliğe tanık olmadı. Uluslararası düzeyde, söz konusu ülkelerin çoğunluğu, bir şekilde Libya hususunda ülkede askeri çözümün mümkün olmadığına, siyasi çözümün savaşı bitirip 8 yıllık krizi sonlandırmanın tek yolu olduğuna inanıyor. BM’nin bu yöndeki çabaları, Libyalı taraflar ve Libya kriziyle ilgilenen uluslararası ortakların yanındadır. Mevcut durumdaki tehlike ise, Libya semalarının, içeride müttefiklerin yardımları ile rakip bölgesel devletler arasında bir vekalet savaşı arenasına dönüşmesidir.
-Ülkedeki krizi çözmek için bu yıl uluslararası bir konferans düzenlemeye çalışıyorsunuz. Sizce başarı şansı nedir?
Şu an Libya’yla ilgilenen uluslararası toplum ve uluslararası ortaklar arasında, siyasi çözümün, savaşı sona erdirecek ve siyasi süreci yeniden canlandıracak tek çare olduğu hususunda, giderek artan bir inanç var. Bu inanç, düzenlemeyi istediğimiz uluslararası konferansın başarısı şansına hizmet ediyor. Şu ana kadar Berlin’de iki görüşme turu yapıldı. Aynı şekilde uluslararası açıdan bakışları daha da yakınlaştırmak amacıyla BM Genel Kurulu toplantılarının oturum aralarında Libya hususunda bakanlar düzeyinde bir toplantı gerçekleştirildi. Ateşkesin ve siyasi çözümün Libyalıların kendilerine ait olduğunda ve dışarıdan kimse tarafından empoze edilemeyeceğinde hiç şüphe yok. Ancak ateşkesin başarısını koruyan ve gelecekteki herhangi bir siyasi anlaşma için uluslararası bir koruma sağlayan uluslararası bir şemsiye olmalıdır.
-Konferansa hangi taraflar davet edilecek?
Uluslararası konferansının hazırlığı, esas olarak BM’nin desteğiyle ve Almanya Başbakanı Angela Merkel şemsiyesi altında yapılıyor. Bu konferansa, katılmak isteyen ve Libya krizi ile ilgilenen tüm ülkeler davet edilecek.
-Silahlı gruplar, Müslüman Kardeşler (İhvan) ve Kaddafi taraftarları ne durumda?
Bu durum, BM’yi veya dış tarafları değil Libyalıların kendilerini ilgilendiriyor. Ancak UNSMIL, kimseyi danışmada ve hareketlerinde kısıtlamıyor.
-Bazı kesimler, silahlı milislerin Trablus savaşının doğrudan sebebi olduğunu söylüyor. Onları etkisiz hale getirmek için bir vizyonunuz var mı?
Başkentteki iç savaşın, askeri bir çözümün mümkün olabileceği algısı da dahil olmak üzere birçok sebebi var. Milisler, bugün doğmadı, aksine kronik bir sorundur. Silahlı grupların varlığı da dahil olmak üzere Libya’daki en önemli anlaşmazlık ve bölünme nedenleri hususunda birçok çözüm ve öneri ortaya koyduk. Libyalı tarafların, bu çözümleri, Trablus kuşatmasının başlamasından on gün önce (ülkenin güneyindeki Gadamis şehrinde) düzenlemeye çalıştığımız Ulusal Forum’da görüşmeleri gerekiyordu.
-Trablus savaşının önceki aşamaya dönülebilme şansı mı?
Şu an iç savaşı durdurmaya çalışıyoruz. Çünkü bu savaştan tek zarar görenler Libyalılar. Kötüye giden ekonomik koşulların yanı sıra askeri harekat yüz binlerce insanı evlerinden ve bölgelerinden uzaklaştırdı ve yüzlerce Libyalı sivil öldü veya yaralandı. En kısa zamanda bir ateşkes sağlamayı umuyoruz.
-Özellikle de Fransa’nın Liberation gazetesinin “Mareşal Halife Hafter’in (Libya Ulusal Ordusu komutanı) Trablus’un çevresinden geri çekilmek için güvenceler istediği” haberinden sonra Libya’nın doğusundaki bazı kesimler, sizi UMH’nin safında durmakla suçluyor. “Eğer benimle değilseniz, o zaman bana karşısınız” teorisini nasıl yorumluyorsunuz?
Dediğiniz gibi, Libya’daki durum bu “Benimle değilseniz, bana karşısınız.” BM, devam eden siyasi anlaşmazlığa maruz kalmış Libya halkının sessiz çoğunluğunun yanında duruyor. Herhangi bir ilerleme kaydettiğimizde, Libyalı halkın yararına herhangi bir öneride bulunduğumuzda, bu ilerleme ya da öneri Libya’daki bir tarafın çıkarıyla uyuşmadığında hemen bir tarafın yanında olmakla suçlanıyorsunuz. Ama bu durum, bizi, bu ezici sessizliğe sahip çoğunluğa istikrar, güven ve huzur sağlama çabalarımızı sürdürmekten alıkoymayacaktır. Dediğim gibi, çözüm bulmak için tüm Libyalı taraflarla temas kurmak istiyoruz. Ancak bir tarafın lehine çalışan ve diğer tarafa karşı olan bir taraf olmadık ve olmayacağız. BM’nin talimatlarından, barış sağlama, siyasi sürece dönme ve ülkedeki ekonomik durumu iyileştirme arzumuzdan ilham alıyoruz.
-Libya’nın birçok şehrini dolaştınız ve farklı taraflarla görüştünüz. Siyasi çözüme zarar veren belirli taraflar olduğunu düşünüyor musunuz?
Mevcut durumun tüm faydalanıcılarını içeren ve durumu normalleştirmek için çok çaba sarf eden, etkin taraflar var. Bununla birlikte olaylar, oyalama politikasının boşuna olduğunu, gerçekçi olmadığını ve krizin yayılma oyununun mevcut yapının herkesin başına çökmesine yol açacağını kanıtladı. Uluslararası toplumun da bunu anlayacağını umuyoruz. Yurtiçi ve yurtdışındaki herkese, istisnasız bir şekilde istikrarlı ve müreffeh bir Libya'nın herkesin çıkarına olduğunu söylüyoruz.
-Libya’nın batısındaki bazı kesimler, olası bir yeni anlaşmayı Suheyrat anlaşmasını atlatma girişimi olarak görüyor. Bu konuda konuşanlar haklı mı?
Bazı kesimleri halkı çıkarmaya gerek yok. Herkes, tüm Libya sahnesinin Suheyrat anlaşmasının bazı madde ve yetkilerini değiştirmeye yöneldiğini biliyor. İki konseyin de (Temsilciler Meclisi ve Devlet Konseyi) yapmaya çalıştığı şey bu. Bu çabalara güçlü şekilde destek verdik. Paris, Palermo ve Abu Dabi görüşmeleri bile, değişikliklerin bir parçasıydılar. Siyasi sahnede bir atılım gerçekleşirse, anlaşmanın değiştirilmesinin zararı da yoktur. Ancak Suheyrat anlaşması, yasama ve cumhurbaşkanlığı seçimleri düzenleyerek geçiş aşamasını sonlandırıp, ülkenin siyasi çerçevesinin temel kaynağı olmaya devam ediyor. Libya halkı, kaderlerini nihai şekilde, meşruiyet kaynağı olan oy sandığı ile belirleme hakkına sahiptir.
-Seyfulislam Kaddafi ile zaman zaman beliren Rus yakınlaşması hakkında bir açıklamanız var mı?
BM’yi temsil ettiğim için bu soruyu Rus tarafına sormanızı tercih ediyorum. Ben Rusya adına cevap veremem.
-Ülkedeki siyasi süreci canlandırmaya geri dönersek, “son zamanlarda diyaloga açık olduğunu, ancak bu durumun Trablus’taki milislerin varlığı ortasında imkansız olduğunu” vurgulayan Hafter’in pozisyonunu nasıl değerlendirirsiniz?
Daha önce de belirttiğim gibi, milis meselesi bugün doğmadı. Ayrıca milislerin Trablus’taki varlığı, UMH çalışmalarını baltaladı. Libya’ya ilişkin olası bir çözüm, bu olgunun bir şekilde ele alınmasını gerektiriyor. Güvenlik kurumlarını ve orduyu birleştirmek için baskın bir Libyalı arzusu var. Orduyu birleştirmek için Kahire görüşmelerine desteğimizi çoktan ilettik. Aynı şekilde doğudaki güvenlik kurumlarıyla koordinasyonu artırmak için İçişleri Bakanlığı aracılığıyla Trablus’a yönelik çabaları ve Libya’nın tüm bölgelerinde güvenlik hizmetlerinin rolünü güçlendirmeye yönelik faaliyetleri destekledik.
BM misyonu UNSMIL’in Eylül 2018’teki savaşta Trablus ve hükümet kuruluşlarını milislerin ihlallerinden korumak için ortaya koyulan güvenlik planlarını benimseme çabalarını hatırlatmak isterim. Güvenlik meselesini, genel olarak Gadamis’teki Ulusal Forum’da ele alınması gereken görüşmeler kutusuna dahil etmiştik. Bunun zıttı olarak, önemli bir soru da şu anki askeri operasyon milislerin etkisini baltalıyor mu yoksa arttırıyor mu? Askeri harekat güvenlik ve siyasi işbirliğinden daha fazla mı etkili oldu?
-Birçok vesileyle UMH Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac da diyaloğu kabul ettiğini açıkladı. Ancak siyasi sürecin geleceğinde Hafter’in varlığının olmamasını şart koştu.
Herhangi bir anlaşmaya varmak için diyalog esastır. Belirli problemler ve makul çözümler var. Siyasi meseleler sakin ve mantıklı bir şekilde gündeme getirilmelidir. Libyalı taraflar arasındaki diyaloğun şekli hakkında yorum yapmak için henüz erken. Şu anki öncelik ateşkesi sağlamak.
-Son olarak, şu andaki durum hakkındaki değerlendirmeniz nedir?
Libya’nın, Ulusal Forum aracılığıyla kapsamlı bir siyasi anlaşmaya yaklaşmasından hemen sonra ölüm, yıkım, göç, daha fazla bölünme, parçalanma, yaşamsal ve ekonomik koşulların bozulması dışında başka bir şey kazanmadığı savaş patlak verdi.



Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
TT

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)

Beşşar Esed rejiminin devrilmesi ve Suriye'de Ahmed eş-Şera liderliğinde yeni bir yönetimin başa gelmesinin ardından Suriye dosyasındaki gelişmeler dikkatle takip ediliyor. Belki de buradaki en önemli soru, eş-Şera'nın medya açıklamalarında duyurduğu Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin detaylarının, bir hazırlık komitesinin oluşturulmasının ve kabul edilecek koşullara göre kimlerin davet edilip kimlerin dışarıda bırakılacağıdır.

dsvfbg

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü, Suriyeli yazar ve siyasi araştırmacı Dr. Mueyyed Gazlan Kıblavi, Şarku’l Avsat'ın sorularını yanıtladı.

Kıblavi, ‘Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne davet edilecek şahsiyetlerin mevcut ya da geçmiş mücadeleleri, Suriye davasına katılımları ve devrimci faaliyetleri nedeniyle davet edileceğini’ vurguladı. Siyaset yapmayan devrimciler olduğu gibi, devrimi pratik etmeyen siyasetçiler de olduğunu belirten Kıblavi, gençlik kategorisinin, kadın kategorisinin, muhalifler kategorisinin ve mahkûmlar kategorisinin önemine dikkat çekti. Kıblavi, “Kategoriler çok. Örneğin, şu ana kadar 15 kategori belirledik ve henüz kategorize edilmemiş olanlar da var. Bu sayı 20 kategoriye ulaşabilir ve bazı kategoriler diğerleriyle birleştirilebilir” ifadelerini kullandı.

Devrimden önce ve sonra Suriye toplumunun kategorize edilmesinin her zaman sorunlu olacağını vurgulayan Kıblavi, “Bu yüzden kongreyi, bu sosyal yelpazeler (şu anda oluşmakta olan siyasi topluluk) arasında anlayış ve iletişim alanları için bir başlangıç olarak gördük. Çünkü Suriye'de elli yıl boyunca oluşuma izin verilmedi, yasaklandı. Düşünce tutsak edildi ve oluşum suç sayıldı” şeklinde konuştu.

dsfvgb
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ile ABD Dışişleri Bakanlığı heyeti arasında geçtiğimiz eylül ayında Ankara'da yapılan toplantıdan (SMDK)

Kıblavi, “Bu daha başlangıç. Dolayısıyla, içeridekiler kendi siyasi bileşenlerini oluşturma fırsatına sahip değilken ya da gelecekteki Suriye'ye doğru ilerlemek için belirli bir ideolojinin arkasına saklanamazken, dışarıda oluşturulan bileşenleri davet edemeyiz” dedi.

Kıblavi sözlerini şöyle sürdürdü: “Şam Deklarasyonu, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Suriye Ulusal Konseyi ve diğerleri gibi oluşturulan siyasi kurumlarla dışarıdakiler birçok bölünmeden muzdaripti, devlet başkanlığı ve seçimlerde hizipçilikten muzdaripti ve sokak tarafından meşrulaştırılmamıştı. Bu nedenle oluşum koşulları mevcut koşullardan tamamen farklı olan siyasi yapıları davet etmekten kaçındık.”

Kıblavi sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi bileşenler yeni Suriye'deki hedeflerini ilan etmeye başlayacaklar ve şöyle diyecekler: Ben belli bir grubun bileşeniyim, belli bir siyasi yelpazenin bileşeniyim ya da belli bir siyasi ideolojinin bileşeniyim, taleplerim bunlar ve saygı görmek ve dahil edilmek istediğim yol bu. Yurtdışında kurulan bileşenlere gelince, onlar kotalara alışkındı ve kotalar muhalif kurumların bileşiminde ve yapısında mevcuttu. Bu gayet açık. Ekim 2011'de İstanbul'da kurulan Suriye Ulusal Konseyi, Müslüman Kardeşler ve Şam Deklarasyonu gibi onlarca yıl önce kurulan siyasi gruplar Suriye meselesindeki ağırlıklarına göre kota alırken, devrimci hareket marjinal kaldı ve siyasi uygulamalarda ağırlıkları olmadı.”

Bu nedenle Kıblavi, “Otuz kırk yıldır Suriye'de bulunmayan siyasetçilerin temsil edilmesi kabul edilemez. Zira oluşturdukları organlar bir ‘bileşen’ olarak kabul edilemez. Bu, içeride kalan ve -izin verilmediği için- herhangi bir siyasi faaliyette bulunamayan Suriye halkına yapılan bir haksızlıktır” ifadelerini kullandı.

*Eş-Şera daha önceki açıklamalarında davetlerin muhalif organlara değil, bireylere yapılacağını söylemişti... Peki, örneğin SMDK'dan şahsiyetler davet edilecek mi?

Kıblavi bu soruya şu cevabı verdi: “Elbette davetler bireylere yönelik olacak, muhalif oluşumlara değil. SMDK’dan da bazı şahsiyetler davet edildi. Zira bu siyasi oluşumların hedefleri temelde bir noktadaydı ve şimdi değişti. Devrim öncesi ile devrim sonrası aynı değil. Ayrıca bu oluşumların içinde hizipler, siyasi partiler ve parti akımları gibi başka bileşenler de var. Bu nedenle sadece bireyleri davet etmeye karar verdik.”

Varlıkları sona erdi

Kıblavi, muhalif oluşumlar ilk kurulduğunda belirtilen kuruluş amaçlarından birinin, devrimin zafere ulaşması halinde bu oluşumların varlığının sona ereceği olduğunu belirtti. Bu, devrimin zafere ulaşması ve rejimin düşmesi halinde söz konusu oluşumların kendilerini feshedeceklerine dair birden fazla kez yapılan açıklamaydı. Dolayısıyla bu varlıklar artık zaman ve bağlam dışıdır.

*Salı günü yaptığınız açıklamalarda, Suriye'deki askeri güçlerin temsilcisi olarak Askeri Operasyonlar Dairesi'nin davet edileceğini söylediniz. Aslında, Suriye devriminin başında rejimden ayrılan ve maddi ve manevi bedel ödeyen askeri personel, Esed sonrası Suriye'de tamamen göz ardı edildiklerini hissediyor. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi onları yeni Suriye'yi müzakere etmek üzere davet etmeyecek mi?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı bünyesinde değerlendirilecek, ancak bu henüz tamamlanmamış bir aşama. Çünkü hazırlanmakta olan pek çok lojistik mesele var. Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı'na dahil edilecek. Bağımsız olarak davet edilecek ayrı bir siyasi ya da askeri unsur değiller, Askeri Operasyonlar Dairesi'ne bağlı olacaklar.”

Ön koşullar

*Farklı Suriyeli gruplara ulaşmak için kriterler neler? Davet kriterleri neler?

Kıblavi, “Ne kadar adil ya da teknik olmaya çalışırsak çalışalım, herkes için adil olamayız ve herkesi tatmin edemeyiz. Suriye halkını sınıflandırmak ve bu sınıflandırmada adil olmak istersek, devrimci hareket, devrimci savaşçı, kendi topraklarında devrim yapmamış siyasi düşünür, belirli bir bölgeye ait olan ve Suriye'de bulunan tüm etnik ve ırksal bileşenler olarak ayrılırlar. Ayrıca çeşitli şehirler arasında dağılmış bileşenler de var. Tüm bu bileşenler arasından kongreye katılacak uygun kişiler seçilecek. Böylece bölgeleri kapsamış, toplumsal çeşitliliği sağlamış, gençleri, tutukluları ve siyasi aktivistleri, entelektüel ve devrimci olarak kuşatmış olacağız. Açıkçası bu biraz kapsamlı sayılır” ifadelerini kullandı.

*Peki, tüm Suriye için yüzde 100 adil olacak mı?

Kıblavi şöyle cevapladı: “Tabii ki mümkün değil. Dünyada davet kriterlerinde yüzde 100 adil olan hiçbir kongre yoktur. Bu bağlamda tarafsız olmamız gerekmediğini unutmayın. Bizden istenen gelecekteki Suriye'nin çıkarlarını düşünmemiz.”

CSDVFBR
Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ve askeri gruplar arasında yapılan toplantıda yeni Suriye'de askeri kurumun nasıl şekilleneceği ele alındı. (Askeri Operasyonlar Dairesi)

Bir sonraki hükümetin şekli

*Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, mevcut hükümetin tek renkli olduğunu kabul etti. Kongrenin toplanmasının yakın olduğu konuşulurken, bir sonraki hükümetin Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin içinden çıkacağına dair sorular akla geliyor. Bu hükümetin katılımcı bir hükümet olacağına dair herhangi bir ön yargı var mı? Ayrıca, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini yani başkanlık mı yoksa parlamenter mi olacağını konferans katılımcıları mı belirleyecek?

Kıblavi bu soruyu, “Kongre, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini belirlemeyecek. Çünkü kongre bir yasama organı değil. Parlamento, kongrenin hazırlayacağı çalışma ve belgelerden kaynaklanabilecek prosedürlerin bir parçası” diye yanıtladı.

“Genel sekreterlik gibi seçilmiş bir danışma komitesi” olduğunu da ifade eden Kıblavi, “Komiteler sayıca fazla olduğu için hükümet sisteminin parametrelerini belirlemek üzere mini komiteler seçilebilir. Elbette hükümet sistemi önerilecek ya da onaylanacaktır. Bundan sonra mevcut çalışmalar sona erecek ve çok hassas bir aşama olan geçiş dönemi için teknokratlar hükümeti olması beklenen bir hükümet kurulacaktır. Suriye'nin geleceğine gelince, bunu Suriye halkı ve tartışmaların başlangıç noktası olarak kabul edilen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi sırasında fikirlerin billurlaşması belirleyecek. Tüm bu göstergeler Suriye'deki hükümet sistemini belirleyecektir. Daha da önemlisi, kongreden kaynaklanacak anayasal boşluk, söz konusu anayasal boşluğu doldurarak geçici bir anayasal bildiri yayınlayacak olan uzman bir komite tarafından doldurulacaktır” dedi.

Kongrenin zamanlaması

*Kongrenin yakın zamanda toplanmasına tanık olacak mıyız? Yoksa beklemek mi gerekiyor? Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne kimlerin davet edileceğini hazırlık komitesi mi belirleyecek?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Hazırlık komitesi ilgili makamlardan onay aldıktan sonra çalışmalarına başlayacak. Tarih konusuna gelince, hazırlık komitesi oluşturulduktan sonra, davet edilen şahsiyetler ve gruplarla iletişim kurmak yeterli zaman alacak. Meselelerin çözüme kavuşturulması bir hafta ya da belki 9 gün sürebilir.”

SCDVFEGR
Eski rejim ordusu mensupları, 1 Ocak'ta Suriye'nin Humus kentindeki uzlaşma merkezlerinde kayıt yaptırmak için sıraya girerken Esed'in fotoğrafını çiğniyorlar. (AP)

Kıblavi, “Hazırlık komitesi davetler için kriter belirlemez. İçeriden ve dışarıdan davetlilerin lojistiğini kolaylaştıran ve onlarla kongreye davet edildiklerini ve katılıp katılmayacaklarını kısaca görüşen bir komitedir. Yani konferans öncesi aşamanın lojistiğini kolaylaştıran ve ön kolaylaştırıcılığını yapan bir komite; sonuçlara ya da davet kriterlerine karar veren bir komite değil. Aday gösterecek olanlar genel olarak sivil toplum örgütleri olacak ve doğal olarak sendikalar da bunların arasında yer alacak” şeklinde konuştu.

Komite seçimi için kriterler

Hazırlık komitesi üyelerinin hangi kriterlere göre seçileceği sorulduğunda ise Kıblavi şu yanıtı verdi:

“Bu kişiler Suriye'deki en nitelikli kişiler olmayacak. Çünkü bu çok zor. Ancak yurt içinde olduğu kadar yurt dışındaki devrimci siyasi ortama ve bölgesel dağılıma dair bilgi ve aşinalıkları da göz önünde bulundurulacak. Hazırlık komitesi üyesinin bileşenler hakkında bilgi sahibi olması, devrim ve siyasi süreç konusunda daha önce deneyim sahibi olması ve Suriye'deki siyasi çevreler arasında ya da elbette yurtdışında sürekli faaliyet göstermesi ve tanınması nedeniyle Suriye arenasında bilinmesi gerekir.”