Yemen: Sana'daki yakıt krizi kötüleşiyor

Sana’da yakıt almak için bekleyen araç kuyrukları (Reuters)
Sana’da yakıt almak için bekleyen araç kuyrukları (Reuters)
TT

Yemen: Sana'daki yakıt krizi kötüleşiyor

Sana’da yakıt almak için bekleyen araç kuyrukları (Reuters)
Sana’da yakıt almak için bekleyen araç kuyrukları (Reuters)

Sana’daki ve Husi milisler tarafından kontrol edilen diğer alanlardaki yakıt krizi, Hudeyde limanına gelen petrol yüküne gümrük vergisi uygulama hususundaki hükümet önlemlerinin milisler tarafından reddedilmesi sonrasında daha da kötüleşti.
Milisler, yakıt ikmali istasyonlarının çoğunu kapatırken, aynı zamanda halkın acılarını artıracak daha fazla uygulamalar ortaya koymaya başladı. Öyle ki Husi milislerin kontrolündeki bazı alanlar, yakıt satışı gerçekleştirmek için tahsis edildi. Bu çerçevede araç ve otobüs sahiplerine her altı günde bir belirli miktarlarda yakıt verilmesi kararlaştırıldı. Kararla birlikte Husilere bağlı farklı alanlarda araç kuyrukları oluştu.
Husilere bağlı resmi kaynaklar, uluslararası açıdan tanınmayan darbeci hükümetin Dışişleri Bakanı Hişam Şerif’in Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’ne, Güvenlik Konseyi (BMGK) başkanına, üye devletlere, BM İnsan Hakları Konseyi başkanına, üyelerine, BM’nin Yemen Özel Temsilcisine, Avrupa Birliği (AB) Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisine grubun petrol türevlerinin ithalatının düzenlenmesine ilişkin hükümet önlemlerini bozma girişimi çerçevesinde mektup gönderdiğini belirtti.
Husi milisler, krizi kontrol etme politikaları çerçevesinde de benzin istasyonlarında çalışma saatlerini günlük olarak 6 saat ile sınırlandırdı.
Öte yandan Sana, İbb ve Damar vilayetleri sakinleri, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, mahallelerde milisler tarafından dağıtılan gaz tüpleri de dahil olmak üzere yakıt fiyatlarının karaborsada üç katına çıktığını söyledi. Vatandaşlar, gazın olmaması sebebiyle Husilerin kontrolü altındaki bazı bölgelerdeki onlarca restoranın kapalı olduğunu ve birçok kişinin de yemek pişirmek için odun kullandığını vurguladı. Meşru hükümet ise, Ekonomi Komitesi aracılığıyla Husilerin komite kararını kabul etmemesi dolayısıyla Hudeyde limanına ulaşan kargolar hariç, tüm Yemen limanlarında ithal yakıtlar üzerinde farklı vergiler uygulandığını ifade etti.
Komite, resmi bir açıklamasında kurtarılmış tüm Yemen limanlarına yönelik petrol türevleri ithalatında gümrük vergileri, normal vergiler ve diğer kanuni devlet gelirleri alarak, 2019 yılı 49 sayılı hükümet kararının başarıyla uygulandığını açıklamıştı.
Yemen Ekonomi Komitesi, söz konusu hükümet kararının devlet gelirlerini artırmayı, egemen kurumlarını yeniden aktifleştirmeyi ve ülkedeki insani durumu iyileştirmeyi amaçladığını belirtti. Uluslararası gözetim altındaki bir hesaptan maaşların ödenmesi için tahsil edilecek fonların tahsis edilip hükümetin bu sorunları çözmek için ortaya koyduğu imtiyazlara rağmen Husi milisler, kararın Hudeyde limanında uygulanmasını engellemeye devam ediyor. Milisler ayrıca, kendi faaliyetlerini finanse etmek ve insani çalışmaları engellemek için yeni krizler oluşturuyor.
Yemen Petrol Şirketi’nde bilgi sahibi kaynaklar, Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde bulunan yakıt miktarının, vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli olduğunu söylüyor. Ancak Husiler, meşru hükümetin çıkarlarına gümrük vergisi ödemekten kaçınmak için insani kriz çıkarıyor.
 
Hükümetin söz konusu kararı, gruba ağır bir darbe vuran ve Husilerin İran petrolü kaçakçılığı kaynaklarını kurutmak amacıyla, tüm petrol satıcılarına Aden’deki Merkez Bankası aracılığıyla yakıt ithal etmek için önceden izin alma zorunluluğu getiren “karar 75” kapsamındaki bir dizi önlem arasında yer alıyor.
Bazı liderler ve Abdulmelik el-Husi’nin bazı yandaşları da dahil Husi tüccarlar, birçok şirket aracılığıyla Hudeyde limanı üzerinden yakıt ticaretini kontrol ediyor. Ancak son yıllarda grup, daha fazla kar elde etmek için fiyatları yüksek tutma planının bir parçası olarak yakıt ve gaz tüpü hususunda kriz üretmeye devam ediyor.
Hükümet kaynakları, Husilerin, savaş çabalarını finanse etmek için “Hudeyde limanına gelen tüm ithalatlar üzerinden gümrük vergileri ve normal vergi almaya devam edeceklerini” açıkladı.
Meşru hükümete göre 2018 yılındaki 75 hükümet kararı, Husi milislerin Yemen halkına karşı yürüttükleri savaşı finanse etmek için kullandığı İran petrolüne yönelik kaçakçılık faaliyetlerini engelleme amacıyla alındı. Zira Husiler, İran petrolünü ücretsiz olarak temin edip karaborsada yüksek fiyatlarla satıyor. Kararda, transferlerin “para birimi üzerindeki spekülasyonları azaltmanın yanı sıra, terör ve kara para aklamayla mücadele amacıyla uluslararası standartlara tabi bankacılık sisteminden geçmesini sağlamak için” birçok şart da yer alıyor.
Yemen hükümetinden yetkililer, bu mekanizmanın uygulanmasından dört ay sonra Husilerin, Merkez Bankası tarafından sunulan akreditiflerle ilgili resmi mekanizmalarla iş yapmamak ve iş yapmaya çalışanlara karşı da sert önlemler almak için Sana’daki tüccarları bir araya topladı.
Husiler, Hudeyde limanından toplanan vergiler, telekomünikasyon sektörü gelirleri ve akaryakıt ticaretinden elde gelirler dolayısıyla büyük kaynaklara sahip olmasına rağmen en az 3 yıldır kontrolleri altındaki bölgelerde çalışan personellerin maaşlarını ödemeyi durdurdu.
Yemen Ekonomi Komitesi, önceki açıklamalarında Husi milisleri, ülke ekonomisine karşı devam eden ihlalleri dolayısıyla ekonominin ve insani durumun çökmesine neden olmakla suçlamıştı. Komite, Husilerin gelirlerini arttırmak ve ekonomi ağı inşa etmek amacıyla vatandaşların acılarıyla ticaret yaptığını vurgulamıştı.
Meşru hükümet ise Yemen riyalinin diğer dövizler karşısındaki değerinin düşük olmasından dolayı Husileri suçlarken, petrol türevlerinin ticareti aracılığıyla para spekülasyonunun bu duruma neden olduğuna dikkati çekti. Ekonomi Komitesi de Husi milislerin, yakıt akışını engelleyen her türlü eylemden sorumlu olduğunu belirtti.
Öte yandan ekonomistler ise Husilerin, kontrolleri altındaki bölgelerde gaz tüpü satışı ve dağıtımının yanı sıra yakıt satarak günlük olarak 2 milyondan dolardan fazla kazanç sağladıklarını açıkladı. Eski tarihli BM raporları ise Husilerin, ortakları aracılığıyla İran petrolünü ücretsiz şekilde temin ettiğini ortaya koydu. Raporda, petrolün İran’dan Hudeyde limanına sahte belgelerle sevk edildiği belirtildi.



İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü

Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
TT

İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü

Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)

İsrail, Lübnanlı Hizbullah örgütünü, 2020 yılında Beyrut limanında meydana gelen ölümcül patlamada örgütün rolünü ifşa edebilecekleri gerekçesiyle çok sayıda Lübnan vatandaşını öldürmekle suçladı.

İsrail ordusunun dün yaptığı açıklamaya göre dört kurban, patlamanın Hizbullah'ın yüksek patlayıcı amonyum nitrat depolamasından kaynaklandığını ortaya koymuş olabilir.

İsrail ordusu, ölen kişilerin Hizbullah ile patlama arasında bir bağlantı olduğunu ileri süren gümrük memurları ve gazeteciler olduğunu iddia etti.

Bilgiler bağımsız kaynaklarca doğrulanamadı. Hizbullah daha önce patlamanın sorumluluğunu reddetmişti.

Ağustos 2020'de Beyrut limanında meydana gelen patlamada 200'den fazla kişi hayatını kaybetmiş, 6 bin kişi yaralanmış ve mahalleler yerle bir olmuştu.

Patlamaya, güvenlik önlemleri alınmadan yıllarca depolanmış yüzlerce ton yüksek patlayıcı amonyum nitrat neden oldu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu, dünyanın en büyük nükleer olmayan patlamalarından biriydi.

Patlamadan bugüne kadar kimse sorumlu tutulmadı.

Soruşturma, öncelikle siyasi nüfuz, yargısal engeller ve yaygın yolsuzluk nedeniyle tıkandı.

Yetkililer soruşturmadan kaçıyor ve hâkimler engelleniyor.

Hükümet, yılın başında soruşturmayı yeniden başlatacağını duyurdu. Bu girişim, siyasi açıdan güçlü Hizbullah'ın İsrail'le savaş nedeniyle zayıflaması ve soruşturmaların yıllardır ilerlemesinin engellenmesiyle de desteklendi.


Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

TT

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentindeki tünellerde Kassam Tugayları’na bağlı unsurları öldürdüğüne ve esir aldığına dair ardı ardına yaptığı açıklamalar, bu kişilerin kim olduklarına ve özellikle Mayıs 2024’te İsrail’in kenti işgal etmeye başlamasından, ardından operasyonu genişleterek tam kontrol sağlamasından sonra, tünellerde nasıl bu kadar uzun süre gizlenebildiklerine ilişkin pek çok soruyu beraberinde getirdi.

Bir aydan uzun bir süre boyunca, bu unsurların tünellerden silahsız ve can güvenliklerini sağlayacak bir yöntemle çıkarılmasına yönelik temaslar yürütülüyordu. Bu girişimler, İsrailli subay Hadar Goldin’in naaşının 9 Kasım’da teslim edilmesini hızlandırdı. Ancak İsrail, dosyayı Türkiye ile birlikte takip eden ABD ile yapılan sözlü mutabakatları daha sonra ihlal ederek bu kişilere güvenli çıkış izni tanımadı.

Günler ilerledikçe İsrail, söz konusu unsurları tünellerden veya sığınaklarından çıktıkları anda hava saldırılarıyla ya da doğrudan takip ederek öldürmeye veya esir almaya başladı. Bu durum, Refah’ın doğusundaki Ceninah Mahallesi’nde tünellerin son kalan ceplerinin tamamen kuşatılmasıyla daha da yoğunlaştı.

Tünellerde ve pusu bölgelerinde 8 ay

Şarku’l Avsat’a  konuşan Hamas içindeki sahaya yakın kaynaklar, “Bu direnişçilerin, savaşın büyük kısmını, İsrail ordusunun kentte konuşlanmasına ve çok sayıda tünele girmesine rağmen, çoğu zaman tünellerin içinde geçirdiklerini” söyledi. Kaynaklara göre tüneller, İsrail’in tüm ayrıntılarını hâlâ çözemediği bir yapıda inşa edilmişti.

Aynı kaynaklar, Kasım 2023’teki ilk 7 günlük ateşkes sırasında söz konusu savaşçıların yer üstüne çıktığını, çatışmalar yeniden başlayınca tekrar tünellere döndüğünü aktardı. Bu süreçte zaman zaman yer üstünde hareket ettikleri, pusu noktaları arasında geçiş yaptıkları, ardından yeniden tünellere çekildikleri belirtildi. Komutanlarıyla temas, Ocak 2024’te varılan ikinci ateşkese kadar sürdü. Bu ateşkes 18 Mart’a kadar devam etti.

Kaynaklardan biri, çatışmaların yeniden başlaması öncesinde, İsrail ordusunun Refah’ta konuşlanmasına rağmen bazı savaşçıların yer üstüne çıkarak Han Yunus’a ulaştığını, burada komutanlarıyla buluştuğunu ve bazılarıyla birlikte Şubat 2024’te İsrailli esir Avraham Mengistu’nun teslim sürecine katıldığını söyledi. Mengistu, 2014 savaşından beri Gazze’de tutuluyordu.

Savaş yeniden başlayıp diplomatik girişimler sonuçsuz kaldıktan sonra Kassam unsurları tüneller aracılığıyla tekrar Refah’a döndü ve yer üstündeki pusu bölgelerine geri yerleşti.

rth
İsrailli rehine Avraham Mengistu, Hamas ile İsrail arasında geçen Şubat ayında Refah'ta imzalanan esir değişim anlaşması kapsamında teslim platformunda görülüyor (Reuters)

Mart ayı sonunda itibaren bu kişiler, Ağustos ayına kadar komutanlıklarıyla irtibat hâlinde kaldı. Bu süre zarfında İsrail’in Refah’ı tamamen kontrol altına aldığı yönündeki açıklamalarına rağmen, İsrail güçlerine kayıplar verdiren bir dizi saldırı gerçekleştirdiler.

Bu dönemde Kassam Tugayları “Cehennem Kapıları” adını verdiği operasyonlar dizisini başlattı. Askeri araçların, tuzaklanmış evlerin ve tünel çıkışlarının patlatıldığı saldırılarda yaklaşık 6 İsrail askerinin öldürüldüğü açıklandı. Bu saldırılardan birinde Kassam unsurlarının bir İsrail askerini esir almaya çalıştığı belirtildi.

Hamas, o dönem yürütülen ateşkes müzakerelerinde, Refah Taburu’nun hâlâ sahada aktif olduğuna dair bir mesaj vermeyi hedefliyordu. Buna karşın İsrail’in askeri kaynakları, taburun tümüyle dağıtıldığını savunuyordu.

Doğrulanabilen bilgilere göre, Kassam komutanlarıyla birlikte Refah’ta bulunan savaşçılar yer altı tünellerinde ve yer üstündeki pusu noktalarında toplamda 8 aydan fazla süre geçirdi.

Yiyecek ve suya nasıl ulaştılar?

Ateşkesin ardından İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede sıkışan bu savaşçıların iaşesiyle ilgili soruları yanıtlayan saha kaynakları, tünellerde belirli miktarda yiyecek ve suyun önceden stoklanmış olduğunu aktardı.

Kaynaklardan biri, geçmişte benzer şekilde erzakın tükendiği bir savaş deneyimine atıfla, savaşçıların muhtemelen İsrail askerlerinin daha önce kullandığı evlerde bıraktığı yiyeceklerden ya da hasar görmemiş Filistinli evlerindeki malzemelerden faydalanmış olabileceğini söyledi. Sosyal medyada aylar önce paylaşılan, “ev sahiplerinden aldıkları yiyecekler için helallik isteyen Hamas ve İslami Cihad mensuplarının bıraktığı notlar” buna örnek gösterildi.

Kaynaklar, Kassam’ın elit birliklerinin görevleriyle yer altındaki destek gruplarının görevlerinin birbirinden farklı olduğuna da dikkat çekti. Bazılarının lojistik ve ikmal, bazılarının pusu operasyonları yürüttüğü, bazılarının ise farklı gruplar arasında geçiş yaparak doğrudan saha komutanlığı ile temas kurduğu belirtildi.

Öne çıkan komutanlar

İsrail medyasının öldürülmelerinin ardından fotoğraflarını yayımladığı kişiler arasında, Refah’ın doğu tabur komutanı Muhammed el-Bavab, yardımcısı ve aynı zamanda eniştesi İsmail Ebu Lebde, ayrıca elit birlik komutanı Tufik Salim bulunuyor.

Kaynaklara göre Ebu Lebde, Avraham Mengistu’nun teslim edilmesi sürecinde Kızılhaç ekibiyle doğrudan temas kuran isimdi. Bavab ise süreci uzaktan takip etti.

Her iki isim de 2014 savaşında İsrailli subay Hadar Goldin’in kaçırılması operasyonunu yöneten kişiler olarak biliniyor.

df
Kızılhaç araçları, Hadar Goldin'in cenazesini geçtiğimiz kasım ayında Gazze Şeridi'nde taşıyor (Reuters)

İsrail’in öldürdüğü isimler arasında ayrıca, Hamas Siyasi Büro üyesi Gazi Hamad’ın oğlu Abdullah Hamad da bulunuyor. Abdullah Hamad’ın müzakere heyetinin üyesi olduğu, savaş öncesinde Hamas yönetimine bağlı Rubat Askerî Koleji’nden mezun olduğu ve eğitimci olarak görev yaptığı aktarıldı. Abdullah Hamad, kuzeni Ahmed Said Hamad ile birlikte, tünelde Kassam komutanları ve diğer savaşçılarla aynı noktada öldürüldü.

Kaynaklar, Gazi Hamad’ın kardeşi Said Hamad’ın ise 7 Ekim saldırısına katılan damatlarının öldürülmesinin ardından üç kızını İsrail bombardımanında kaybettiğini belirtti.


İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.