Japonya'da tarihi gün: Naruhito, imparatorluğunu dünyaya ilan etti

Japonya'da tarihi gün: Naruhito, imparatorluğunu dünyaya ilan etti
TT

Japonya'da tarihi gün: Naruhito, imparatorluğunu dünyaya ilan etti

Japonya'da tarihi gün: Naruhito, imparatorluğunu dünyaya ilan etti

Tahtı babası İmparator Akihito'dan devralarak Japonya'nın yeni imparatoru olan Veliaht Prensi Naruhito, düzenlenen geleneksel törenle imparatorluğunu resmi olarak dünyaya ilan etti.
Geçtiğimiz Mayıs ayında tahtı babası İmparator Akihito'dan devralan Veliaht Prensi Naruhito, bugün Japonya'da düzenlenen taç töreni ile imparatorluğunu resmi olarak Japonya ve dünya kamuoyuna ilan etti. Yüzlerce yıllık gelenekler, sabahın erken saatlerinde Tokyo'daki İmparatorluk Sarayı'nda başladı. Dünyanın birçok ülkesinden davetlilerin katılımıyla gerçekleşen törende İmparator Naruhito ilk olarak imparatorluk tapınaklarını ziyaret ederek, Japon inanışlarında yer alan tanrıların ve ataların huzuruna çıktı. Ardından Japonya'nın yeni İmparatoriçesi Masako, beraberinde imparatorluk ailesi üyeleri ve farklı ülkelerden gelen konuklar ile birlikte aynı etkinliği gerçekleştirdi.

"Birliğin sembolü olacağım"
Japonya saati ile öğle 13.00'te başlayan törende ise İmparator Naruhito, Japonya ve dünya kamuoyuna hitap etti. “Anayasaya göre hareket edeceğime ve devletin ve halkın birliğinin sembolü olarak sorumluluklarımı yerine getireceğime yemin ederim" ifadelerini kullanan İmparator Naruhito, "Japonya'nın daha da gelişeceğini, uluslararası toplumların dostluğu ve dünya barışı ile insanlığın bilgeliği ve durmak bilmez çabalarıyla gelişen toplumların refahına katkıda bulunacağını içtenlikle umuyorum" şeklinde konuştu.
Tayfun felaketi planları aksattı
Bugün Naruhito'nun tahta çıkışı şerefine gerçekleştirilecek törenler dizisi ülkeyi vuran Hagibis Tayfunu engeline takılmış, taç töreninin ardından gerçekleştirilmesi planlanan kutlama alayı etkinliğinin tayfunun neden olduğu yıkım nedeniyle ileri bir tarihe ertelendiğini açıklanmıştı. Tayfunun neden olduğu hasarla başa çıkmak üzere yürütülen çabalara odaklanılacağını belirten hükümet, söz konusu etkinliğin 10 Kasım'da yapılacağını açıklamıştı.
İlklerin imparatoru
Geçtiğimiz Mayıs ayında Japonya'nın 126. imparatoru olarak tahtı babasından devralan ve bugün itibariyle imparatorluğu resmi olarak ilan edilen İmparator Naruhito, 23 Şubat 1960'ta doğdu. Savaş sonrası dönemde doğan ilk imparator unvanını elinde bulunduran Naruhito, Japonya'nın önceki imparatoru olan Akihito'nun en büyük oğlu olarak, imparatorluk ailesinde ebeveynleri tarafından yetiştirilen ilk çocuk oldu. Üniversiteyi bitirdikten sonra, Oxford Üniversitesinde eğitim almak üzere İngiltere'ye giden Naruhito, çoğu imparatorluk ailesi üyesinden farklı olarak Japonya'da yüksek lisans eğitimi de aldı. 31. doğum gününde resmen Veliaht Prensi olan Naruhito, 1993 yılında Masako Owada ile nişanlandı. 1985 yılında Harvard Üniversitesinden mezun olarak babası gibi diplomat olmayı seçen Masako Ovada, Veliaht Prensi Naruhito ile evlenmeye karar verdikten sonra radikal bir kararla gelecek vaat eden kariyerinden vazgeçti. Geçtiğimiz Mayıs ayında babası Akihito'nun kendi isteğiyle tahttan inmesi ile Japonya'nın yeni imparatoru olan Naruhito, dünya barışı, çevresel sorunlar ve halkla yakın iletişimde olma gibi konularda babasının yolunda devam etmek istediğini beyan etti.
Yeni dönem onunla başladı
Geçtiğimiz Mayıs ayında Japonya'da yaşanan taht değişikliği ile 200 yıldan fazla bir süredir ilk kez bir imparator tahtı kendi isteğiyle devretmişti. Modern Japonya tarihinde ilk kez görevden ayrılan ve tahtta oturan iki imparatorun aynı dönemde ülkede bulunması kamuoyunun ilgisiyle karşılanırken, Reiwa adındaki yeni dönemde İmparator Akihito'nun tahttan inmesi ile başlamıştı. Bugün gerçekleştirilen taç töreni ile Japonya'nın yeni imparatoru tahta çıktığını dünya kamuoyuna resmen ilan etmiş oldu.



Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
TT

Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçkin üniversitelerle mücadelesinin başlamasından sadece birkaç gün sonra, federal göçmenlik görevlileri mart ayında New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki yurdunda Filistinli öğrenci Mahmud Halil'i gözaltına aldı.

Trump yönetimi, Filistinlileri destekleyen diğer yabancı öğrencileri gözaltına alarak ve Halil'in en önde gelen aktivistlerinden biri olduğu Filistin yanlısı öğrenci protesto hareketine tanık olan Columbia, Harvard ve diğer özel eğitim kurumlarına verilen milyarlarca dolarlık araştırma hibelerini iptal ederek mücadelesini artırırken, Halil üç aydan fazla bir süre Louisiana kırsalındaki bir gözaltı merkezinde tutuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre 30 yaşındaki Halil, “Soykırıma karşı durduğum için hiç pişman değilim… Doğru olanı savunduğum için, yani savaşa karşı çıktığım ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunduğum için pişman değilim” ifadelerini kullandı.

Halil, hükümetin kendisini susturmaya çalıştığına ama aksine bunun kendisine daha geniş bir platform sağladığına inanıyor.

Halil serbest bırakıldıktan sonra New York'a döndüğünde havaalanında Trump'ın siyasi muhaliflerinden Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez tarafından karşılandı. Gözaltına alındığı için doğumunu kaçırdığı eşi ve küçük oğluyla buluştuğu sırada destekçileri Filistin bayrakları salladı.

İki gün sonra Columbia Üniversitesi'nin Manhattan kampüsü yakınlarındaki katedralin merdivenlerinde düzenlenen bir mitingin yıldızı oldu ve burada üniversite yetkililerini eleştirdi.

Geçtiğimiz hafta, 2025 New York Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Demokrat Parti ön seçimini kazanan Filistin yanlısı Zohran Mamdani ile birlikte coşkulu kalabalığın karşısına çıktı.

Halil şunları söyledi: “Bu durumda olmayı ben seçmedim; Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) seçti... Bunun elbette hayatım üzerinde büyük bir etkisi oldu. Dürüst olmak gerekirse halen yeni gerçekliğim üzerine düşünmeye çalışıyorum.”

Mayıs ayındaki mezuniyet törenine katılamayan Halil gözaltından işsiz olarak çıktı. Uluslararası bir yardım kuruluşunun siyasi danışman olarak çalışması için yaptığı teklifi geri çektiğini söyledi.

Hükümet temyiz başvurusunu kazanıp onu tekrar gözaltına alabilir. Bu nedenle Halil önceliğinin oğlu ve diş hekimi eşiyle mümkün olduğunca çok zaman geçirmek olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında doğan Halil'in eşi Dr. Nur Abdullah ABD vatandaşı. Halil'e geçen yıl ABD'de kalıcı oturma izni verildi.

Yüksek lisans öğrencisi olarak 2022 yılında New York'a taşındı ve Columbia Üniversitesi yönetimi ile üniversitenin İsrail ordusunu destekleyen silah üreticileri ve diğer şirketlere yaptığı yatırımlara son vermesini talep ederek kampüs parkında eylem yapan protestocular arasındaki başlıca öğrenci müzakerecilerinden biri oldu.

Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

Halil herhangi bir suçla itham edilmedi. Ancak ABD hükümeti geniş kapsamlı bir göçmenlik yasasına dayanarak onun ve diğer bazı Filistin yanlısı uluslararası öğrencilerin ‘yasal ancak tartışmalı’ konuşmalarının ABD'nin dış politika çıkarlarına zarar verebileceği gerekçesiyle sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.

Davaya bakan federal yargıç, Trump yönetiminin Halil'i sınır dışı etmek için öne sürdüğü temel gerekçenin, ifade özgürlüğü haklarının anayasaya aykırı bir şekilde ihlal edilmesi olduğuna hükmetti. Hükümet karara itiraz ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson sorulara cevaben şunları söyledi: “Bu ifade özgürlüğü ile ilgili değil, Hamas teröristlerini desteklemek ve kampüsleri güvensiz hale getiren ve Yahudi öğrencileri taciz eden kitlesel protestolar düzenlemek için ABD'de bulunma hakkı olmayan kişilerle ilgili.”

Columbia Üniversitesi'nin politikasına meydan okuma

Halil, antisemitizm bahanesini kınadı ve Yahudi öğrencileri protesto hareketinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tanımladı. Hükümetin, Trump'ın Amerikan karşıtı, Marksist ve ‘radikal sol’ ideolojilerin hâkim olduğunu söylediği Amerikan yüksek öğretimini yeniden şekillendirmek için ‘antisemitizmi’ bahane olarak kullandığını söyledi.

Trump yönetimi Columbia'ya ve diğer üniversitelere, çoğunlukla biyomedikal araştırmalar için verilen federal hibe parasının, hükümet kimi kabul ettikleri, işe aldıkları ve ne öğrettikleri konusunda daha fazla denetime sahip olmadıkça devam etmeyeceğini bildirdi ve ‘daha fazla entelektüel çeşitlilik’ çağrısında bulundu.

Harvard'ın aksine Columbia Üniversitesi, hükümetin hibeleri aniden iptal etmesine itiraz etmedi ve Trump yönetiminin protestolarla ilgili kuralların sıkılaştırılması yönündeki bazı taleplerini, finansmanın yeniden başlatılmasına yönelik müzakerelerin ön koşulu olarak kabul etti.

Halil, Columbia'nın eylemlerini yürek parçalayıcı olarak nitelendirdi. Halil, “Columbia, yükseköğretim kurumlarının nasıl yönetildiğine dair her ayrıntıya müdahale etmesine izin vererek kurumu Trump yönetimine teslim etti” dedi.

Columbia Üniversitesi yönetimi, müzakereler devam ederken akademik özerkliği korumanın ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesi Sözcüsü Virginia L. Abrams, üniversite yetkililerinin Halil'in nitelendirmesine ‘kesinlikle katılmadıklarını’ ifade etti.

Abrams yaptığı açıklamada, “Columbia Üniversitesi, Halil de dahil olmak üzere, öğrencilerin güçlü bir şekilde inandıkları konularda konuşma hakkını tanır... Ancak üniversitenin, kampüsteki herkesin ayrımcılık ve tacizden uzak bir kampüs topluluğuna katılabilmesini sağlamak için kurallarına ve politikalarına uyması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

Halil, Columbia ve Trump'ın hedefindeki diğer üniversiteleri öğrencilerine kulak vermeye çağırdı.

Halil sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Öğrenciler, bu kampüsün insan hakları ve uluslararası hukuka nasıl uyabileceğine ve tüm öğrencileri nasıl kapsayabileceğine dair net bir plan sundular... Meselelerin neresinde dururlarsa dursunlar herkes kendini eşit hissedecek... Üniversite yönetimi öğrencileri dinlemek yerine siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih ediyor.”