Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Mübarek: Ekim Savaşı, beka savaşıydı

Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek
Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek
TT

Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Mübarek: Ekim Savaşı, beka savaşıydı

Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek
Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek

Ahmed Abdulhakim
Ocak 2011'de istifa etmesinden bu yana basına nadiren açıklamalarda bulunan Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek verdiği bir röportajda Mısır ve Suriye'nin 6 Ekim 1973'te İsrail'e karşı başlattığı savaşla ilgili hatıralarını paylaştı. Mübarek, Ekim Savaşı’nı (Yom Kippur Savaşı) ‘beka savaşı’ olarak niteledi.
Ekim Savaşı’na dair anılar
Video paylaşım sitesi YouTube’da ‘Cumhurbaşkanı Mübarek, Ekim Savaşı’na dair anılarını anlatıyor’ başlıklı 25 dakikalık videoda 91 yaşındaki Mübarek, 14 Ekim Hava Kuvvetleri Günü münasebetiyle gençlere, Ekim kuşağının Haziran 1967’deki Altı Gün Savaşı’nda alınan yenilginin etkilerini silmek, vatandaşların Mısır Silahlı Kuvvetleri’ne olan güvenini yeniden inşa etmek için yaptığı fedakârlıklardan bahseden bir mesaj gönderdi.
Dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın savaşla ilgili aldığı ‘cesur kararlara’ övgüde bulunan Mübarek, Ekim Savaşı’nı başlatma ve düşmana misilleme yapma kararının, 1967’deki yenilginin ardından bir zorunluluk haline geldiğini söyledi.
Yenilgi öncesi
İsrail’in Arap ülkelerini askeri olarak şaşkına çevirdiği ve Mısır’ın Sina Yarımadası da dahil olmak üzere topraklarının büyük bir bölümünü işgal ettiği 5 Haziran 1967 gününün detaylarına değinen Mübarek, “Uçuş halindeyken birden kontrol merkezi beni aradı ve havaalanlarının ve iniş pistlerinin bombalandığını söyledi. İniş yapabileceğim bir havaalanı bulunmasını belirttiğim çok sayıda görüşme yaptım. Daha sonra Asuan ve Vadi Cedid’deki havaalanları aklıma geldi. Fakat en sonunda Luksor’daki havaalanına iniş yaptım. Ardından İsrail uçakları burayı da bombaladı” ifadelerini kullandı.
5 Haziran 1967’yi  ‘kara bir gün’ olarak niteleyen Mübarek, “Ordu büyük bir darbe aldı. Mühimmatlar vuruldu. İhtiyaç duyulan her şey kullanılamaz hale getirildi. İntikam almaktan başka çaremiz olmadığını düşündüğümüz için, Yıpratma Savaşı ve ardından 1973’de Ekim Savaşı’nı başlatma kararı alındı. İki veya üç ay boyunca üslerimizden hiç çıkmadık” diye konuştu.
Ekim 1973’teki savaşla ilgili olarak ise Mübarek,  “Cumhurbaşkanı Sedat ve ordu komutanları savaşa hazırdılar. Ancak harekete geçiş zamanını sadece üst düzey birkaç isim biliyordu. Kimsenin savaşın ne zaman başlayacağından haberi yoktu. Bu stratejik bir plandı ve düşman için büyük bir sürpriz oldu” dedi.
Önemli tarihler
Mübarek, savaş için önemli olduğunu söylediği bir takım tarihlerden de söz etti. Bunlardan biri de Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın kendisini tam olarak bilgilendirdiği ve hava kuvvetlerinin savaş için hazır olmasını istediği tarih olan Nisan 1973’tü.
6 Ağustos 1973’te de Suriye ordusundan bir heyetin, Mısırlı ordu komutanlarıyla bir araya geldiğini belirten Mübarek, “Savaş tarihini belirlemek için yapılan toplantı, (Kuzey Mısır'da yer alan) Mersa Matruh’ta gerçekleşti. Toplantıda herkes savaşın 6 Ekim’de başlaması konusunda ortak bir karara ulaştı” ifadelerini kullandı. Fakat Eylül ayı ortalarında, savaşa birkaç hafta kala Suriye'de bir takım sorunların baş gösterdiğine dikkati çeken Mübarek, “Suriye'de bazı huzursuzluklar vardı. Cumhurbaşkanı Sedat, Suriye ordusunun zamanında hazır olup olmayacağını anlamak için Suriye’ye gitmek zorunda kaldı. Bu ziyaretle Suriye ordusunun savaşa hazır olacağını teyit etti” diye konuştu.
Mübarek 6 Ekim gününü yaşananları şu şekilde anlattı;
“Çok önemli bir gündü, sabah saat 7:30 civarında uyandım ve ofise gittim. Saat 11:00 sularında Hava Kuvvetleri Genel Sekreteri'nden Enşas Havaalanı'na (başkent Kahire’nin doğusunda) gidip hazırlıkları denetlemesini istedim.”
Savaşın başlama tarihinin gizliliğinin önemine dikkati çeken Mübarek, “Genelkurmay Başkanı bana silahlı kuvvetlerin savaş kararında ne derece ciddi olunduğunu sorduğunda ona ‘Gidip hazırlıkları yerinde gözlemlemelisin. Eğer savaş hazırlığı yoksa Kahire’ye geri dönebilirsin’ diye cevap verdim” şeklinde konuştu.
Hava saldırıları
Sina'da düşmanın en ağır darbeyi aldığı hava saldırılarının Sina'da konuşlandırılmış olan devasa iletişim merkezlerinin vurulması olduğunu belirten Mübarek, “Mısır savaş uçakları, 50 dakika arayla her biri 1 ton patlayıcı taşıyan 2 füze attı” dedi.
Mısır savaş uçaklarının planlanan tüm bombardımanları göz ardı edilebilir küçük kayıplarla gerçekleştirmeyi başarıp geri döndüklerini söyleyen Mübarek, ardından Cumhurbaşkanı Sedat’ı arayarak, ‘Savaşı kazandık’ dediğini aktardı.
14 Ekim’i en büyük hava savaşlarından birinin gerçekleştiği gün olarak niteleyen Mübarek, o gün Mısır savaş uçakları ile İsrail savaş uçaklarının 50 dakika boyunca havada çatıştığını söyledi. Mısır’da Hava Kuvvetleri Günü olarak ilan edilen 14 Ekim günü Mısır savaş uçaklarının, 18 İsrail savaş uçağını vururken 4’ünü düşürmeyi başardığına dikkati çeken Mübarek, “O günden sonra İsrail savaş uçakları bize bir daha yaklaşmayı aklından dahi geçirmedi” dedi.
Es-Sugra Savaşı
Mübarek ayrıca, İsrail’in Mısır’a Süveyş Kanalı hattında meydan okuduğu es-Sugra Savaşı’na değinen Mübarek, dönemin Genelkurmay Başkanı Saad eş-Şazeli’nin geri çekilmeyi teklif ettiğini, ancak Cumhurbaşkanı Sedat’ın bunu reddederek, “Düşman Kahire veya Mersa Matruh’a gelse dahi savaşmaktan vazgeçmeyeceğim” dediğini aktardı.
2011'de istifa etmesinden bu yana basına nadiren açıklamalarda bulunan Mübarek, geçtiğimiz Mayıs ayında Kuveyt merkezli El-Enba gazetesine verdiği röportajda ABD’nin ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak bilinen barış planına değinirken 1991 yılında yapılan Kuveyt’in kurtuluş savaşına dair bazı anılarından bahsetmişti.
Mısır, İsrail’in Sina Yarımadası’ndan çekildiği 1979’da İsrail’le bir barış anlaşması imzalarken, Sina’nın bazı bölgelerinin askerden arındırılmasını da kabul etmişti.
Mısır’da 2011 yılında patlak veren protesto gösterilerinin ardından Mübarek 30 yıllık iktidarını bırakmak ve istifa etmek zorunda kalmıştı. O tarihten bu yana Mübarek, basına oldukça az açıklamada bulundu.
30 yıl boyunca iktidarda kalan eski Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek, monarşinin devrildiği 1952'den bu yana en uzun süre görevde kalan cumhurbaşkanı oldu.
4 Mayıs 1928'de, Kahire'nin kuzeyindeki delta bölgesinde bulunan el-Minufiye ilindeki bir köyde doğan Mübarek, ortaöğrenimini tamamladıktan sonra askeri liseye gitti.  1948’de askeri bilimler alanındaki eğitimini tamamlayan Mübarek, 1950’de de havacılık fakültesinden mezun oldu.
1964 yılında Kahire'nin batısındaki bir hava üssünün komutanlığına atanan Mübarek, eski Sovyetler Birliği'nde bulunan Frunze Askeri Akademisi'nde yüksek lisans yaptı.
Haziran 1967'deki yenilginin ardından aynı yılın Kasım ayında, Mısır Silahlı Kuvvetler Komutanlığı’nda yapılan bir yenileme kampanyasının parçası olarak Havacılık Fakültesi’nin başına atandı. Ardından Mısır Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan Mübarek, 1972'de Hava Kuvvetleri Komutanı görevinin yanı sıra Savunma Bakan Yardımcısı oldu.
1973’de Mübarek,  Sina Yarımadası'nı işgal eden İsrail güçlerini hedef alan Mısır saldırısı ve Süveyş Kanalı'nı geçerek Mısır kuvvetlerini desteklemeye ve Bar Lev hattını basmaya yardımcı olan yoğun hava saldırılarının başladığı Ekim Savaşı’nın planlayıcıları arasında yer aldı. Bu katılım, Mübarek'in milli bir kahramana dönüşmesini sağladı.
1974 yılında, generalliğe terfi eden Mübarek, 1975 yılında Enver Sedat tarafından yardımcısı olarak atandı. Mübarek, 1978’deki Camp David Sözleşmesi ve Mısır kamuoyunu ikiye bölen, 1979’da İsrail ile imzalanan barış antlaşmasının müzakerelerinde önemli roller üstlendi.
Cumhurbaşkanı Sedat’ın ölümüyle sonuçlanan 6 Ekim 1981'de bir askeri geçit töreninde yaşanan suikast sırasında Mübarek, Sedat’ın yanında oturuyordu. Ancak olaydan herhangi bir yara almadan kurtuldu. Hüsnü Mübarek, 14 Ekim 1981'de cumhurbaşkanı olarak yemin etti.



Lübnan Ordusu: Güneyde bir UNIFIL devriyesine saldıran altı kişi yakalandı

Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
TT

Lübnan Ordusu: Güneyde bir UNIFIL devriyesine saldıran altı kişi yakalandı

Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)

Lübnan Ordusu bugün, Lübnan'ın güneyindeki el-Tayri-Bint Cebeli yolunda Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü'ne (UNIFIL) ait bir devriyeye saldıran altı kişinin yakalandığını duyurdu.

Ordu "X" platformunda yayınlanan bir açıklamasında, UNIFIL gücüne yönelik saldırıda bir UNIFIL aracının hasar gördüğünü, ancak personel arasında herhangi bir yaralanma bildirilmediğini ifade etti.

Ordu, UNIFIL'e yönelik herhangi bir saldırının ciddiyetini vurgulayarak, olaya karışanların cezalandırılmasında hiçbir hoşgörü ve müsamaha gösterilmeyeceğini belirtti.

Ayrıca, UNIFIL'in Litani Nehri'nin güneyinde bulunan bölgedeki temel rolünü, ordu ile yakın koordinasyonunu ve istikrarın yeniden sağlanmasına aktif katkısını vurguladı.

UNIFIL dün yaptığı açıklamada, Güney Lübnan'daki devriyelerinden birine ateş açıldığını, ancak herhangi bir yaralanma bildirilmediğini duyurdu.

Bint Cubeyl yakınlarında devriye gezen üç motosikletli altı kişinin barış gücüne yaklaştığını ve içlerinden birinin aracın arkasına yaklaşık üç el ateş ettiğini açıkladı. Olayda yaralanan olmadı.


Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
TT

Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)

Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar, İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a geçişine olanak sağlamak için Refah sınır kapısını tek yönlü açacağı yönündeki açıklamalarından derin endişe duyduklarını belirtti.

Sekiz ülkenin dışişleri bakanları yaptıkları açıklamada, Filistin halkını topraklarından çıkarma girişimlerini tamamen reddettiklerini vurgulayarak, ABD Başkanı Donald Trump'ın Refah sınır kapısının her iki yönde de açılması, bölge sakinlerine hareket özgürlüğünün garanti altına alınması, Gazze Şeridi halkından hiçbirinin ayrılmaya zorlanmaması, aksine topraklarında kalmaları ve vatanlarının inşasına katılmaları için uygun koşulların yaratılması, istikrarın yeniden sağlanması ve insani koşulların iyileştirilmesine yönelik bütünleşik bir vizyonun oluşturulması planına tam bağlılık gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Bakanlar, Başkan Trump'ın bölgede barışı sağlama konusundaki kararlılığına ilişkin takdirlerini yineleyerek, güvenlik ve barışın sağlanması ve bölgesel istikrarın temellerinin sağlamlaştırılması amacıyla, planının tüm yönleriyle, gecikme veya aksama olmaksızın uygulanmasının önemini vurguladılar.

Ateşkesin tam olarak sağlanması, sivillerin çektiği acılara son verilmesi, Gazze'ye insani yardımların kısıtlama veya engel olmaksızın ulaştırılmasının sağlanması, iyileştirme ve yeniden yapılanma çalışmalarına erken başlanması ve Filistin Yönetimi'nin sektördeki sorumluluklarını yeniden üstlenmesi için gerekli koşulların oluşturulması ve böylece bölgede yeni bir güvenlik ve istikrar aşamasının başlatılması gerektiğini vurguladılar.

Bakanlar, ülkelerinin, Güvenlik Konseyi'nin 2803 sayılı Kararı ve ilgili tüm Konsey kararlarının tam olarak uygulanmasını sağlamak ve uluslararası hukuk kararları ve iki devletli çözüm ilkesi uyarınca adil, kapsamlı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşmak için elverişli bir ortam sağlamak amacıyla Amerika ve tüm ilgili bölgesel ve uluslararası taraflarla çalışmaya ve eşgüdüm sağlamaya hazır olduğunu teyit ettiler. Bu, işgal altındaki Gazze ve Batı Şeria toprakları da dahil olmak üzere 4 Haziran 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla sonuçlanacaktır.


Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
TT

Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani bugün yaptığı açıklamada, Gazze savaşıyla ilgili müzakerelerin kritik bir aşamada olduğunu açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Katar'daki Doha Forumu'nda düzenlenen bir panelde konuşan el Sani, arabulucuların ateşkesin bir sonraki aşamasına geçmek için birlikte çalıştıklarını ifade etti.

Başbakan, Gazze'de ateşkesin, İsrail'in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi olmadan tamamlanmayacağını açıkladı.

"Şu anda kritik bir noktadayız... Ateşkes olduğunu düşünemeyiz; ateşkes ancak İsrail'in tamamen çekilmesi ve Gazze'ye istikrarın geri dönmesiyle tamamlanır" ifadelerini kullandı.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze'ye istikrar gücü kurulmasına ilişkin müzakerelerin sürdüğünü, gücün yetki ve angajman kurallarının da ele alındığını açıkladı.

Katar'daki Doha Forumu'nda konuşan Fidan, gücün temel amacının sınır boyunca İsrailliler ve Filistinliler arasında ayrım yapmak olduğunu belirtti.

Bugün Gazze'nin kuzeyinde, İsrail İHA'sının hedef alması sonucu bir Filistinli hayatını kaybetti, üç kişi de yaralandı. Filistin Bilgi Merkezi yerel kaynaklara dayanarak, "Gazze'nin kuzeyindeki el Atatra kavşağında İsrail'e ait bir İHA tarafından hedef alınanlardan bir şehit ve üç yaralının eş Şifa Hastanesi'ne getirildiğini" bildirdi.

Merkezden yapılan açıklamada, "10 Ekim'de ateşkes anlaşmasının başlamasından bu yana çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan 369 vatandaşımız hayatını kaybetti, 920'den fazla kişi de yaralandı" denildi.