Lübnan Halk Devrimi: Geleneksel sınıflandırmalara sığmayan devrim

Lübnanlılar, partizan bölünmelerin yol açtığı kısıtlamalardan kaçtı, bir lider parti veya siyasi bir cephe olmadan sokaklara döküldü (AFP)
Lübnanlılar, partizan bölünmelerin yol açtığı kısıtlamalardan kaçtı, bir lider parti veya siyasi bir cephe olmadan sokaklara döküldü (AFP)
TT

Lübnan Halk Devrimi: Geleneksel sınıflandırmalara sığmayan devrim

Lübnanlılar, partizan bölünmelerin yol açtığı kısıtlamalardan kaçtı, bir lider parti veya siyasi bir cephe olmadan sokaklara döküldü (AFP)
Lübnanlılar, partizan bölünmelerin yol açtığı kısıtlamalardan kaçtı, bir lider parti veya siyasi bir cephe olmadan sokaklara döküldü (AFP)

Tony Francis*
Lübnan, 17 Ekim 2019 tarihinden bu yana yaşadığı ayaklanma öncesinde biçim olarak da hedef olarak da bu tür bir ayaklanmaya tanık olmadı.
Bağımsızlığı Koruma Genel Kongresi tecrübesi, belki de bugünkü halk hareketine yakın tek deneyimdi. Kongre, Fransızların 1943 yılında birçok kanaat önderini tutuklaması sonrasında düzenlendi. Amaçlanan ise, Lübnan’ın Fransız sömürgesinden bağımsızlığı için yapılan gösterileri korumak ve gösterilere dahil olan vatandaşların her düzeydeki ihtiyaçlarını karşılamaktı. Kongre'de doğan birlik, Lübnan’ın iktidar mücadelesi ve siyasi güçler arasında yarışın yaşandığı dönemin başlamasıyla birkaç yıl sonra sonlandırıldı.
Ulusal Cephe
Devam eden yıllarda bağımsızlık savaşına eşlik eden hareketlilik tarafından benzer adımlar ortaya koyulamadı. İttifaklar ve cepheler karşısında açık şekilde rakip siyasi cepheler ve ittifaklar oluşmaya başlandı. Ulusal Cephe, bağımsızlıktan sonraki ilk Cumhurbaşkanı Bişara Huri’ye karşı kuruldu ve onu devirmeyi başardı. Ardından Kamil Şamun ve müttefiklerine karşı bir cephe kuruldu. 1958 yılında küçük bir iç savaş patlak verdi, 1975 yılındaki iç savaşın arifesinde ABD ve dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnasır’ın müdahalesiyle de savaş sonlandırıldı. Ulusal Hareket tırmanışa geçerek, Lübnan Cephesi ile karşı karşıya kaldı ve siyasi-askeri çatışmalar altında bu tırmanış, mevcut Cumhurbaşkanı Mişel Avn sahneye girene kadar devam etti. Ardından isimler değişti ve Taif Anlaşması siyasi çoğunluk tarafından onaylanana kadar çatışma devam etti.
Suriye işgalinden İran hegemonyasına
Taif Anlaşması zamanında çatışmalar, yeni şekillere bürünürken ülkenin eklem noktalarına ve siyasi kurumlara yönelik Esed rejiminin işgali yaşandı.
İsrail de güneydeki işgalini yoğunlaştırmaya çalışıyordu. İsrail, 2000 yılında ülkeden geri çekildiğinde İran yanlısı Hizbullah tüm milisleri dağıtıp silahlarını devlete teslim ettikten sonra Lübnan’da tek bir silahlı taraf oluşturdu.
ABD’nin Irak işgali sonrasında emperyal bir projeye dönüşen İran’ın en büyük projesi kapsamında da devlet içinde devlet haline geldi. Daha sonra ise Hizbullah, hiç tereddüt etmeden Bağdat, Şam, Beyrut ve son olarak Sana’daki hegemonyasını ilan etti.
Geçen 30 yıl boyunca Lübnanlılar, karar merkezinin Suriye işgalinden İran egemenliğine geçtiği ve ülkenin bağımsız karar alma yetisini kaybetmeye başladıkları bir yönetim dolayısıyla acı çekti. Yaşam koşulları giderek kötüleşti ve silahlı bir partinin önderliğindeki siyasi güçler ile aralarındaki boşluk derinleşti. Clientelism (Müştericilik), rüşvet, yolsuzluk ve yoksulluğa dayalı bir rejim ortaya çıktı. Uygulanan politikaların bir sonucu olarak ülke, Arap ve uluslararası abluka ve yaptırımlara maruz kaldı.
Mevcut ayaklanma, yukarıda bahsedilen her şeye karşı derin bir yanıt niteliğinde.
Lübnanlılar, önceki partizan bölünmelerle oluşan kısıtlamalardan kurtuldu, bir lider parti veya siyasi bir cephe olmadan sokaklara döküldü.
Bu durum, devam edebilme güçlerinin de bir nedeni sayılıyordu.
Düşman, onlar için bir parti değil tüm egemen sistemdi.
Toplumun düzeltmeye çalıştığı bir lider yoktu. Devletin üzerinde bir devlet otoritesine dayalı bir rejimi kabul etmemelerinden dolayı ayaklanma, “Kurumlar ve yasalar tarafından yönetilen bir ülke istiyoruz” gibi basit sloganlarla devam ediyordu.
Devrime katılım
Mayıs 2008’de Hizbullah, Beyrut’u ele geçirdi. Bu durum, Başbakan Refik Hariri’nin suikastına yanıt olarak kurulan 14 Mart bağımsızlık kadrosunun sonunun başladığını gösteriyordu.
Hizbullah, görevini yerine getirerek, mezhepsel ve siyasal düzeylerde anlaşmazlık yaşadığı belirli siyasi partilerle ittifak kurabildi. Ancak mevcut Lübnan ayaklanmasına darbe indirme girişimleri başarısız oldu. Aynı zamanda Hizbullah, diasporadaki Lübnan halkını da devam eden devrime dahil olmaya itti.
Gazeteci, Yazar ve Aktivist, Independent Arabia*



Türkiye ve Rusya, Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve Suriye yönetiminin desteklenmesi çağrısında bulundu

Suriye ve bölgedeki gelişmelere ilişkin Türk-Rus istişareleri İstanbul'da yapıldı. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Suriye ve bölgedeki gelişmelere ilişkin Türk-Rus istişareleri İstanbul'da yapıldı. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Türkiye ve Rusya, Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve Suriye yönetiminin desteklenmesi çağrısında bulundu

Suriye ve bölgedeki gelişmelere ilişkin Türk-Rus istişareleri İstanbul'da yapıldı. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Suriye ve bölgedeki gelişmelere ilişkin Türk-Rus istişareleri İstanbul'da yapıldı. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Ankara: Said Abdurrazık

Türkiye ve Rusya, Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması gerektiğini vurgulayarak, Suriye'nin birliğine olan bağlılıklarını ve istikrarın sağlanması için yeni yönetime desteklerini yineledi. İki ülke ayrıca, İsrail'in Suriye topraklarına yönelik saldırılarının durdurulması gerektiği konusunda mutabık kaldı.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması gerektiğini, zira bunun Suriye hükümetini siyasi ve mali açıdan desteklemenin en etkili ve uygulanabilir yolu olduğunu vurguladı. Yılmaz, İsrail'in Suriye topraklarına yönelik saldırılarının durdurulması gerektiğinin altını çizdi.

Yılmaz başkanlığındaki Türk tarafı ile Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov başkanlığındaki Rus tarafı, Suriye'deki gelişmeler, Ortadoğu'daki güvenlik durumu, bölgede istikrar ve barışı tesis etmenin yolları ve Rusya-Ukrayna savaşındaki gelişmeler konusunda İstanbul'da yeni bir istişare turu gerçekleştirdi.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, Rus mevkidaşı Mihail Bogdanov'u İstanbul'da kabul etti. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, Rus mevkidaşı Mihail Bogdanov'u İstanbul'da kabul etti. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Dün akşam gerçekleştirilen istişarelerde iki taraf, Suriye'nin istikrara kavuşması için yeni Suriye yönetimine siyasi ve ekonomik desteklerini yinelerken, İsrail'in Suriye topraklarına yönelik saldırılarının durdurulması gerektiğini vurguladı.

Görüşme sırasında Yılmaz, ülkesinin Suriye'deki önceliğinin topraklarının birlik ve bütünlüğünü koruyarak istikrar ve güvenliği sağlamak olduğunu ve ülkesinin ulusal güvenliğini koruma arzusuyla Suriye'deki gelişmeleri yakından takip ettiğini belirtti.

İki taraf terör örgütleriyle mücadelenin ve Suriye yönetiminin bu mücadelede desteklenmesinin önemi konusunda mutabık kaldı.

Türkiye-Rusya görüşmesi, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Türkiye ve Rusya ile Suriye'deki askeri varlıkları konusunda görüşmelerin sürdüğünü söylemesi ve hükümetine askeri destek sağlayabileceklerini ima etmesinden günler sonra gerçekleşti.

Eş-Şera, Rusya'nın on yıllardır Suriye ordusuna silah sağladığını ve Suriye'deki enerji santrallerine teknik destek verdiğini söyleyerek, Suriye'nin gelecekte Rusya'ya ihtiyaç duyabileceğini ima etti.

Türkiye için ise Suriye yönetimiyle İsrail sınırı yakınlarındaki nüfuzunu genişletmeye, ülkenin kuzeyindeki Kürt militanları azaltmaya ve İran'ı kontrol altında tutmaya yardımcı olabilecek bir askeri anlaşmadan söz ediliyor.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)

Eş-Şera New York Times'a verdiği demeçte, ABD'ye ülkesine uygulanan yaptırımları kalıcı olarak kaldırma çağrısında bulundu.

Eş-Şera'nın göreve gelmesinden bu yana Avrupa ve ABD, Beşşar Esed rejimine 2014 yılından bu yana uygulanan sert yaptırımların bir kısmını geçici olarak hafifletti. Ancak eş-Şera, ülkenin çökmüş ekonomisini yeniden inşa edebilmesi için çok daha büyük bir rahatlamaya ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Eş-Şera yaptırımların kaldırılması gerektiğini, çünkü bunların ‘Esed rejiminin halka karşı işlediği suçlara karşılık olarak uygulandığını ve bu rejimin artık iktidarda olmadığını ve yaptırımların hükümeti ve ekonomisini yeniden inşa etme kabiliyetini engellediğini’ söyledi.

Geçtiğimiz ay ABD'li yetkililer yaptırımların kaldırılması için kimyasal silah stoklarının imhası ve terörle mücadele çabalarında iş birliği de dahil olmak üzere sekiz talebin ana hatlarını belirledi. Eş-Şera, ABD'nin bazı koşullarının ‘tartışılması ya da değiştirilmesi gerektiğini’ söyledi, ancak daha fazla ayrıntı vermedi.

Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Ahmet Yıldız (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Ahmet Yıldız (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Ahmet Yıldız, siyasi geçiş sürecinin başarıya ulaşması için Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve yeniden yapılanma için uluslararası destek çağrısında bulundu.

Dün akşam Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'nin de katıldığı BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye konulu oturumunda konuşan Yıldız, Suriye hükümetinin Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana önemli ilerlemeler kaydettiğini söyledi.

Yıldız, Suriye'ye uygulanan yaptırımların derhal kaldırılması ve altyapının yeniden inşa edilmesi, kamu hizmetlerinin sağlanması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesinin ‘ortak öncelik’ olması gerektiğini vurguladı.

Türkiye, Suriye'nin yeniden inşasına etkin destek sağlanması için uluslararası topluma defalarca çağrıda bulundu.

Yıldız, İsrail'in saldırılarının Suriye'nin egemenliğini ihlal ettiğini, bölgesel barış ve güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturduğunu, iç istikrarı baltaladığını ve terör örgütü DEAŞ ile mücadele kabiliyetine zarar verdiğini ifade etti.

Yıldız, Türkiye’nin söz konusu saldırıları kesin bir dille kınadığını, BM Güvenlik Konseyi'ni gerilimin daha da artmasını önlemek üzere derhal ve kararlı bir şekilde harekete geçmeye çağırdığını ve bu yeni dönemin zorluklarının üstesinden gelinmesinde Suriye halkına güçlü bir şekilde destek olmaya kararlı olduğunu vurguladı.