Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik: Riyad Anlaşması büyük fırsat

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik: Riyad Anlaşması büyük fırsat
TT

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik: Riyad Anlaşması büyük fırsat

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik: Riyad Anlaşması büyük fırsat

Yemen Başbakanı Dr. Muin Abdulmelik, Suudi Arabistan’ın sarf ettiği çabaların arabuluculuk kavramının ötesine geçtiğini açıkladı. Çabaların, aynı kadere bağlılığı, sorunun köklerini ve sebeplerini aşmak için umutsuzluğu bilmeyen bir arzuyu, sürdürülebilir bir çözüme ulaşmak için açık ve bilinçli bir iradeyi yansıttığını belirten Abdulmelik, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamaya, Riyad Anlaşması sonrasında hükümetin önceliklerinin devlet daireleri ve kuruluşlarını restore etmek olduğunu ifade etti.
E-posta aracılığıyla Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunan Dr. Muin Abdulmelik, İngiltere’nin Yemen büyükelçisinin “İran’ı Husilerden ayırmanın mümkün olduğu” yönündeki görüşlerine ilişkin bir soruya da “İran ve Husiler arasındaki ilişkinin bazı uluslararası tarafların öngördüğünden çok daha güçlü olduğu” cevabını verdi. Abdulmelik ayrıca, anlaşmanın diğer yönlerine, sağlanan imtiyazlara, kapsamlı bir çözüme ve devlet çalışanlarının maaşlarının ödenmesine de değindi.
Yemen Başbakanı Dr. Muin Abdulmelik’in Şarku’l Avsat’a verdiği röportajın tamamı:
- Sayın Başbakan, Riyad Anlaşması’nı nasıl değerlendiriyorsunuz? Uygulanma başarısı hususunda iyimser misiniz?

Riyad Anlaşması, geçmiş bir mesele ya da kolay bir iş değildi. Meşruiyetin iç cephesini bir araya getiren ve önceliklerini ülkenin bütünlüğünü koruyacak şekilde yeniden düzenleyen önemli bir başarıdır. Tüm ulusal güçlerin meşru taleplerini karşılıyor. Husilerle mücadele etmek ve İran’ın Yemen’deki kolunu kesmek için çeşitli alanlara yönelik reformlar için bir yol haritası çiziyor. Örneğin güvenlik ve askeri açıdan anlaşma, tüm silahlı oluşumların devlet kurumları bünyesine entegrasyonunu şart koşuyor. Kurtarılmış alanlarda güvenlik ve istikrarı koruma, vatandaşların güvenlik ve özgürlüklerini sağlama, devleti restore etme savaşını tamamlama görevi yerine getirilecek. Anlaşma, ekonomik yönü de içeriyor. Kurtarılmış bölgelerde ve Yemen’in diğer bölgelerinde yaşayan vatandaşların hayatları üzerinde olumlu bir ekonomik ve kurumsal etkiye sahip olacak reformlar açısından direktifler sağlıyor. Sayın Cumhurbaşkanının ve Suudi Arabistan’ın yürüttüğü çabalar olmasaydı bu aşamaya ulaşamazdık.
Bu anlaşmanın, halka hizmetleri birleştirecek ve devleti onaracak yeni aşama ortaya koyacağı hususunda iyimseriz. Hükümette, Cumhurbaşkanının talimatları uyarınca bu anlaşmanın başarısı için tam bir ciddiyete sahibiz. Suudi Arabistan’ın, bu anlaşmanın uygulanması için yanımızda siyasi ve askeri bir ağırlık oluşturması dolayısıyla iyimseriz. Tavrımız, devleti ve Yemen halkını restore etme mücadelesinde yer alan tüm güçlere de bir mesajdır.
- Sayın Başbakan, Riyad Anlaşması’nın imzalanması sonrasındaki ilk adımınız nedir?
Hükümetin Aden’e geri dönüşüne ilişkin düzenlemeler, anlaşmanın imzalanmasından sonraki ilk görevdir. Geri dönüş hizmetleri sağlama, halkın acılarını hafifletme, devlet dairelerinin ve kurumlarının düzenini ve işleyişini onarma amaçlı bir planla bağlantılı olmak zorunda. Aden’deki durumu normalleştirmek için bir öncelikler listesi ve vatandaşların hayatlarını olumlu etkileyen ve devletin varlığını yeniden güçlendiren bir acil önlemler paketi belirledik. Zorlukların büyüklüğü ve risklerin niteliği hakkında bir anlayışa sahibiz. Sayın Abdurabbu Mansur Hadi’nin liderliğine, Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman önderliğindeki Suudi Arabistan’ın desteğine güveniyoruz.
- Anlaşmayı nasıl değerlendirirsiniz? Sizde sevinçli, hüzünlü veya etkili bir anı bırakan ayrıntılar var mı?
Anlaşma, önemli bir tarihi sınavdan önce Yemen Devleti’nin geleceğini, meşruiyeti destekleyen koalisyonun görevini, hedeflerini ortaya koyan ayrıntılar içeriyor. Anlaşma, devletin yeniden imarının önündeki engellerin üstesinden gelmek, ülkeyi kurtarma ve kuruluşları onarma iradesini ciddiye almak için bir fırsat teşkil ediyor. Sevinçli, hüzünlü anılar ya da zor anlar hususunda ise bunları anlatmak için birçok uygun an olacak.
- Son görüşmelerde Suudi Arabistan arabuluculuğu konusunda dikkatinizi çeken bir şey oldu mu? Sizce Suudi Arabistan, bu görüşmelere en üst düzeyde önemle sponsor olarak hangi mesajı iletmek istiyor?
Suudi Arabistan’ın çabaları arabuluculuk kavramının önüne geçiyor. Çabalar, aynı kadere bağlılığı, sorunun köklerini ve sebeplerini aşmak için umutsuzluğu bilmeyen bir arzuyu, sürdürülebilir bir çözüme ulaşmak için açık ve bilinçli bir iradeyi yansıtıyor. Sayın Cumhurbaşkanıyla yakın işbirliği içerisindeki Suudi Arabistan liderliği, anlaşmaya ulaşma yükünün büyük bir kısmını taşıdı. Maliyetinin ve anlaşmanın başarı faktörlerinin büyük bir kısmını karşıladı. Yani durum, sadece arabuluculuk değil, kardeşliğin ve liderliğin en iyi şeklidir.
- Yemen meselesiyle ilgilenenlerin çoğu, krizin ne zaman sonlanacağını merak ediyor.
Yemen krizi için kapsamlı bir çözüm mümkün değil. Bu çözüm, zor şartların gerçekleşmesi veya büyük imtiyazların sağlanmasıyla bağlantılı da değil. Bu durum, temel hak ve özgürlükler sistemine uymak, devletin egemenliğini, yasaları ve eşit vatandaşlık haklarını tanımakla ilgili. Bunlar, açıkça 3 ilke uyarınca da sabittir. Diğer tüm engellerin ve zorlukların, federal bir ulusal devlet ve siyasi sistem demokrasisi şemsiyesi altında aşılabileceğine inanıyoruz.
3 ilkedeki ısrarımız, darbeci ve isyancı güçler de dahil, tüm güçlerin yasal ve siyasi varlığını düzelterek barışın sağlandığına dair algımızdan kaynaklanıyor. Bu durum, Körfez Girişimi ve ulusal diyalog sonuçlarında ve 2216 sayılı Güvenlik Konseyi (BMGK) kararında da geçmektedir. Barışı sağlayacak bir çözüm, yalnızca çatışma tarafları arasında iktidar paylaşımı yoluyla bir çözüm olmayacak.. Aksine tam yetki ve güçlere sahip, modern, demokratik, medeni ve federal bir devletin imarı amacıyla yasadışı durumların çözümü olacak.
- İngiltere’nin Yemen Büyükelçisi Michael Aron, birkaç gün önce Şarku’l Avsat’a verdiği bir röportajda Husilerin İran’da ayrılabileceğini söyledi. Katılıyor musunuz?
Hükümetin ilk andan beri sağladığı tüm delillere rağmen ve bu ilişkinin kanıtlarına rağmen uluslararası toplumun bazı kesimlerin Husiler ve İran arasındaki ilişkinin varlığını idrak etmesi uzun zaman aldı.
Hükümette, İran ile Husiler arasındaki ilişkinin bazı uluslararası tarafların öngördüğünden daha güçlü olduğuna inanıyoruz. Husiler ve İran arasındaki bağlantının ve aralarındaki çıkarların niteliği, kolay kopmayacak kadar kesin. Bana göre bunun yanlış bir şekilde değerlendirilmesi, Yemen ve bölgede barış ve istikrar umutları için önemli riskler ortaya koyuyor. İran’a Arap yarımadasının güneyinde Hizbullah’ın açık stratejisi dahilinde, yeni bir kopyasının inşası için olanak tanıyabilir.
- Hükümet, anlaşmanın ardından Husilerin kontrolündeki bölgelerde yaşayan vatandaşlar da dahil devlet personellerinin maaşlarını ödeyecek mi?
Hükümet içerisinde maaşları ödeme hususundaki taahhüdümüz tamamlandı. Devlet kaynaklarının yetersizliği ve Husilerin bu kaynakların büyük bir kısmını elinde bulundurması sorunuyla karşı karşıyayız. Bu taahhüt, hükümetin ilk günden bu yana ortaya koyduğu performansa da yansıdı. Kurtarılmış bölgelerdeki tüm sivil, askeri ve güvenlik sektörlerinde çalışanların maaşlarının ödenmesinin yanı sıra geçmiş dönemde Yemen’deki tüm sağlık sektörünü ele aldık (Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde 23 bin çalışan da dahil).
Hükümet, tüm üniversite profesörlerinin, çalışanların ve Husi kontrolündeki bölgelerde bulunan bazı araştırma merkezlerinin personellerinin (11 bin personel) maaşlarını ödüyor. Hükümet, darbecilerin kontrolü altındaki Hudeyde şehrinin tüm çalışanlarının (32 bin personel) maaşlarını ödüyor. Genel olarak hükümet, darbecilerin kontrolü altındaki bölgelerde çalışan yaklaşık 82 bin personel de dahil, kamu ve karma sektör çalışanlarının yaklaşık yüzde 65’inin maaşlarını ödemektedir. Hükümet ayrıca, ülke genelinde 123 bin emeklinin maaşlarından da sorumlu.



Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
TT

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)

Beşşar Esed rejiminin devrilmesi ve Suriye'de Ahmed eş-Şera liderliğinde yeni bir yönetimin başa gelmesinin ardından Suriye dosyasındaki gelişmeler dikkatle takip ediliyor. Belki de buradaki en önemli soru, eş-Şera'nın medya açıklamalarında duyurduğu Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin detaylarının, bir hazırlık komitesinin oluşturulmasının ve kabul edilecek koşullara göre kimlerin davet edilip kimlerin dışarıda bırakılacağıdır.

dsvfbg

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü, Suriyeli yazar ve siyasi araştırmacı Dr. Mueyyed Gazlan Kıblavi, Şarku’l Avsat'ın sorularını yanıtladı.

Kıblavi, ‘Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne davet edilecek şahsiyetlerin mevcut ya da geçmiş mücadeleleri, Suriye davasına katılımları ve devrimci faaliyetleri nedeniyle davet edileceğini’ vurguladı. Siyaset yapmayan devrimciler olduğu gibi, devrimi pratik etmeyen siyasetçiler de olduğunu belirten Kıblavi, gençlik kategorisinin, kadın kategorisinin, muhalifler kategorisinin ve mahkûmlar kategorisinin önemine dikkat çekti. Kıblavi, “Kategoriler çok. Örneğin, şu ana kadar 15 kategori belirledik ve henüz kategorize edilmemiş olanlar da var. Bu sayı 20 kategoriye ulaşabilir ve bazı kategoriler diğerleriyle birleştirilebilir” ifadelerini kullandı.

Devrimden önce ve sonra Suriye toplumunun kategorize edilmesinin her zaman sorunlu olacağını vurgulayan Kıblavi, “Bu yüzden kongreyi, bu sosyal yelpazeler (şu anda oluşmakta olan siyasi topluluk) arasında anlayış ve iletişim alanları için bir başlangıç olarak gördük. Çünkü Suriye'de elli yıl boyunca oluşuma izin verilmedi, yasaklandı. Düşünce tutsak edildi ve oluşum suç sayıldı” şeklinde konuştu.

dsfvgb
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ile ABD Dışişleri Bakanlığı heyeti arasında geçtiğimiz eylül ayında Ankara'da yapılan toplantıdan (SMDK)

Kıblavi, “Bu daha başlangıç. Dolayısıyla, içeridekiler kendi siyasi bileşenlerini oluşturma fırsatına sahip değilken ya da gelecekteki Suriye'ye doğru ilerlemek için belirli bir ideolojinin arkasına saklanamazken, dışarıda oluşturulan bileşenleri davet edemeyiz” dedi.

Kıblavi sözlerini şöyle sürdürdü: “Şam Deklarasyonu, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Suriye Ulusal Konseyi ve diğerleri gibi oluşturulan siyasi kurumlarla dışarıdakiler birçok bölünmeden muzdaripti, devlet başkanlığı ve seçimlerde hizipçilikten muzdaripti ve sokak tarafından meşrulaştırılmamıştı. Bu nedenle oluşum koşulları mevcut koşullardan tamamen farklı olan siyasi yapıları davet etmekten kaçındık.”

Kıblavi sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi bileşenler yeni Suriye'deki hedeflerini ilan etmeye başlayacaklar ve şöyle diyecekler: Ben belli bir grubun bileşeniyim, belli bir siyasi yelpazenin bileşeniyim ya da belli bir siyasi ideolojinin bileşeniyim, taleplerim bunlar ve saygı görmek ve dahil edilmek istediğim yol bu. Yurtdışında kurulan bileşenlere gelince, onlar kotalara alışkındı ve kotalar muhalif kurumların bileşiminde ve yapısında mevcuttu. Bu gayet açık. Ekim 2011'de İstanbul'da kurulan Suriye Ulusal Konseyi, Müslüman Kardeşler ve Şam Deklarasyonu gibi onlarca yıl önce kurulan siyasi gruplar Suriye meselesindeki ağırlıklarına göre kota alırken, devrimci hareket marjinal kaldı ve siyasi uygulamalarda ağırlıkları olmadı.”

Bu nedenle Kıblavi, “Otuz kırk yıldır Suriye'de bulunmayan siyasetçilerin temsil edilmesi kabul edilemez. Zira oluşturdukları organlar bir ‘bileşen’ olarak kabul edilemez. Bu, içeride kalan ve -izin verilmediği için- herhangi bir siyasi faaliyette bulunamayan Suriye halkına yapılan bir haksızlıktır” ifadelerini kullandı.

*Eş-Şera daha önceki açıklamalarında davetlerin muhalif organlara değil, bireylere yapılacağını söylemişti... Peki, örneğin SMDK'dan şahsiyetler davet edilecek mi?

Kıblavi bu soruya şu cevabı verdi: “Elbette davetler bireylere yönelik olacak, muhalif oluşumlara değil. SMDK’dan da bazı şahsiyetler davet edildi. Zira bu siyasi oluşumların hedefleri temelde bir noktadaydı ve şimdi değişti. Devrim öncesi ile devrim sonrası aynı değil. Ayrıca bu oluşumların içinde hizipler, siyasi partiler ve parti akımları gibi başka bileşenler de var. Bu nedenle sadece bireyleri davet etmeye karar verdik.”

Varlıkları sona erdi

Kıblavi, muhalif oluşumlar ilk kurulduğunda belirtilen kuruluş amaçlarından birinin, devrimin zafere ulaşması halinde bu oluşumların varlığının sona ereceği olduğunu belirtti. Bu, devrimin zafere ulaşması ve rejimin düşmesi halinde söz konusu oluşumların kendilerini feshedeceklerine dair birden fazla kez yapılan açıklamaydı. Dolayısıyla bu varlıklar artık zaman ve bağlam dışıdır.

*Salı günü yaptığınız açıklamalarda, Suriye'deki askeri güçlerin temsilcisi olarak Askeri Operasyonlar Dairesi'nin davet edileceğini söylediniz. Aslında, Suriye devriminin başında rejimden ayrılan ve maddi ve manevi bedel ödeyen askeri personel, Esed sonrası Suriye'de tamamen göz ardı edildiklerini hissediyor. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi onları yeni Suriye'yi müzakere etmek üzere davet etmeyecek mi?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı bünyesinde değerlendirilecek, ancak bu henüz tamamlanmamış bir aşama. Çünkü hazırlanmakta olan pek çok lojistik mesele var. Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı'na dahil edilecek. Bağımsız olarak davet edilecek ayrı bir siyasi ya da askeri unsur değiller, Askeri Operasyonlar Dairesi'ne bağlı olacaklar.”

Ön koşullar

*Farklı Suriyeli gruplara ulaşmak için kriterler neler? Davet kriterleri neler?

Kıblavi, “Ne kadar adil ya da teknik olmaya çalışırsak çalışalım, herkes için adil olamayız ve herkesi tatmin edemeyiz. Suriye halkını sınıflandırmak ve bu sınıflandırmada adil olmak istersek, devrimci hareket, devrimci savaşçı, kendi topraklarında devrim yapmamış siyasi düşünür, belirli bir bölgeye ait olan ve Suriye'de bulunan tüm etnik ve ırksal bileşenler olarak ayrılırlar. Ayrıca çeşitli şehirler arasında dağılmış bileşenler de var. Tüm bu bileşenler arasından kongreye katılacak uygun kişiler seçilecek. Böylece bölgeleri kapsamış, toplumsal çeşitliliği sağlamış, gençleri, tutukluları ve siyasi aktivistleri, entelektüel ve devrimci olarak kuşatmış olacağız. Açıkçası bu biraz kapsamlı sayılır” ifadelerini kullandı.

*Peki, tüm Suriye için yüzde 100 adil olacak mı?

Kıblavi şöyle cevapladı: “Tabii ki mümkün değil. Dünyada davet kriterlerinde yüzde 100 adil olan hiçbir kongre yoktur. Bu bağlamda tarafsız olmamız gerekmediğini unutmayın. Bizden istenen gelecekteki Suriye'nin çıkarlarını düşünmemiz.”

CSDVFBR
Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ve askeri gruplar arasında yapılan toplantıda yeni Suriye'de askeri kurumun nasıl şekilleneceği ele alındı. (Askeri Operasyonlar Dairesi)

Bir sonraki hükümetin şekli

*Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, mevcut hükümetin tek renkli olduğunu kabul etti. Kongrenin toplanmasının yakın olduğu konuşulurken, bir sonraki hükümetin Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin içinden çıkacağına dair sorular akla geliyor. Bu hükümetin katılımcı bir hükümet olacağına dair herhangi bir ön yargı var mı? Ayrıca, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini yani başkanlık mı yoksa parlamenter mi olacağını konferans katılımcıları mı belirleyecek?

Kıblavi bu soruyu, “Kongre, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini belirlemeyecek. Çünkü kongre bir yasama organı değil. Parlamento, kongrenin hazırlayacağı çalışma ve belgelerden kaynaklanabilecek prosedürlerin bir parçası” diye yanıtladı.

“Genel sekreterlik gibi seçilmiş bir danışma komitesi” olduğunu da ifade eden Kıblavi, “Komiteler sayıca fazla olduğu için hükümet sisteminin parametrelerini belirlemek üzere mini komiteler seçilebilir. Elbette hükümet sistemi önerilecek ya da onaylanacaktır. Bundan sonra mevcut çalışmalar sona erecek ve çok hassas bir aşama olan geçiş dönemi için teknokratlar hükümeti olması beklenen bir hükümet kurulacaktır. Suriye'nin geleceğine gelince, bunu Suriye halkı ve tartışmaların başlangıç noktası olarak kabul edilen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi sırasında fikirlerin billurlaşması belirleyecek. Tüm bu göstergeler Suriye'deki hükümet sistemini belirleyecektir. Daha da önemlisi, kongreden kaynaklanacak anayasal boşluk, söz konusu anayasal boşluğu doldurarak geçici bir anayasal bildiri yayınlayacak olan uzman bir komite tarafından doldurulacaktır” dedi.

Kongrenin zamanlaması

*Kongrenin yakın zamanda toplanmasına tanık olacak mıyız? Yoksa beklemek mi gerekiyor? Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne kimlerin davet edileceğini hazırlık komitesi mi belirleyecek?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Hazırlık komitesi ilgili makamlardan onay aldıktan sonra çalışmalarına başlayacak. Tarih konusuna gelince, hazırlık komitesi oluşturulduktan sonra, davet edilen şahsiyetler ve gruplarla iletişim kurmak yeterli zaman alacak. Meselelerin çözüme kavuşturulması bir hafta ya da belki 9 gün sürebilir.”

SCDVFEGR
Eski rejim ordusu mensupları, 1 Ocak'ta Suriye'nin Humus kentindeki uzlaşma merkezlerinde kayıt yaptırmak için sıraya girerken Esed'in fotoğrafını çiğniyorlar. (AP)

Kıblavi, “Hazırlık komitesi davetler için kriter belirlemez. İçeriden ve dışarıdan davetlilerin lojistiğini kolaylaştıran ve onlarla kongreye davet edildiklerini ve katılıp katılmayacaklarını kısaca görüşen bir komitedir. Yani konferans öncesi aşamanın lojistiğini kolaylaştıran ve ön kolaylaştırıcılığını yapan bir komite; sonuçlara ya da davet kriterlerine karar veren bir komite değil. Aday gösterecek olanlar genel olarak sivil toplum örgütleri olacak ve doğal olarak sendikalar da bunların arasında yer alacak” şeklinde konuştu.

Komite seçimi için kriterler

Hazırlık komitesi üyelerinin hangi kriterlere göre seçileceği sorulduğunda ise Kıblavi şu yanıtı verdi:

“Bu kişiler Suriye'deki en nitelikli kişiler olmayacak. Çünkü bu çok zor. Ancak yurt içinde olduğu kadar yurt dışındaki devrimci siyasi ortama ve bölgesel dağılıma dair bilgi ve aşinalıkları da göz önünde bulundurulacak. Hazırlık komitesi üyesinin bileşenler hakkında bilgi sahibi olması, devrim ve siyasi süreç konusunda daha önce deneyim sahibi olması ve Suriye'deki siyasi çevreler arasında ya da elbette yurtdışında sürekli faaliyet göstermesi ve tanınması nedeniyle Suriye arenasında bilinmesi gerekir.”