Akdeniz Diyalog Forumu'nda Libya kriziyle ilgili karamsar tablo

BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame ve İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio’nun cuma akşamı Roma’da gerçekleştirdikleri görüşmeden bir kare (EPA)
BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame ve İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio’nun cuma akşamı Roma’da gerçekleştirdikleri görüşmeden bir kare (EPA)
TT

Akdeniz Diyalog Forumu'nda Libya kriziyle ilgili karamsar tablo

BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame ve İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio’nun cuma akşamı Roma’da gerçekleştirdikleri görüşmeden bir kare (EPA)
BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame ve İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio’nun cuma akşamı Roma’da gerçekleştirdikleri görüşmeden bir kare (EPA)

Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame’nin Libya kriziyle ilgili çizdiği resim pekte iyimser değil. Selame’nin de geçtiğimiz aylarda açıkladığı üzere ülkeye yönelik uluslararası müdahaleler artarken, iç bölünmelere, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki (BMGK) ve hatta Avrupa Birliği’ndeki (AB) dış bölünmelerin eklenmesiyle mevcut durum daha da derinleşti.
Ancak bu karamsar tabloya rağmen BM Libya Özel Temsilcisi Selame, İtalya’nın başkenti Roma’da düzenlenen 5. Akdeniz Diyalog Forumu’nun ikinci ve son gününde, birkaç aylık gecikmeye rağmen geçtiğimiz sonbaharda Almanya tarafından ilan edilen Libya ile ilgili Berlin konferansına yönelik hazırlıkların sona yaklaştığını açıkladı.
Önümüzdeki yılın ilk iki ayında gerçekleşecek olan zirve öncesindeki son hazırlık toplantısının, yarın Almanya’nın başkentinde gerçekleşeceğini söyleyen Selame, katılımcı tarafların uluslararası bir uzlaşı anlaşması imzalamalarının beklendiğini ifade etti. Selame, Berlin konferansı gerçekleştiği anda, Libya’daki taraflar arasındaki siyasi sürecin de Cenevre’de başlatılması gerektiğini vurguladı.
Libya’daki tarafların Berlin sürecinden dışlanmasına ilişkin bir soruya ise Selame, bunun sorumluluğunu aldığını ve planın iki aşamadan oluştuğunu söyleyerek cevap verdi. Selame, planın ilk aşamasının, uluslararası fikir birliği sağlamak olduğunu, başka bir deyişle Libya’daki tarafları yeni bir anayasa ve istedikleri yönetim biçimini görüşmek üzere diyalog masasına oturmalarının sağlanması olduğunu söyledi.
Ancak Selame, ‘Berlin Anlaşması’nı imzalayacak olan uluslararası tarafların taahhütlerini yerine getirmemesinden çekiniyor. Bazı tarafların açık açık görüşlerini ifade ettiğini bazı tarafların ise düşüncelerini gizlediğini söyleyen Selame, eğer ateşkes ilan edilirse Libya'da herhangi bir barış gücünün konuşlandırılma ihtimali olmadığını vurguladı.
Selame, Libya’daki mevcut savaş durumuna ve özellikle tek seçeneğin ‘kan banyosu’ olduğuna, kaosun Mısır, Sudan, Çad, Cezayir ve diğer ülkelere sıçrayabileceğine ve yeni bir göç krizi yaşanabileceğine inanan Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu (LUO) güçlerinin hala Trablus’a doğru ilerlemesine rağmen siyasi sürecin başarılı olacağı konusunda iyimser bir tutum sergiliyor.
Öte yandan Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) Dışişleri Bakanı Muhammed et-Tahir Seyyale, Roma’daki forum kapsamında katıldığı Libya özel oturumda her ne kadar hükümetinin BM’nin gösterdiği çabalara büyük ölçüde güveniyor olsa da Berlin Zirvesi’ne hazırlık sürecinde ‘Trablus’un düşebileceğine’ dair endişeleri olduğunu ifade etti. Siyasi bir süreç başlatılmadan önce ateşkes ilan edilmesi çağrısı yapan Seyyale ayrıca Rusya'nın Libya’daki krize müdahalesinin ‘durumu daha da karmaşık bir hale getirdiğini’ söyledi.
Diğer yandan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün, İtalyan mevkidaşı ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısı sırasında Berlin sürecinde bir tarafın diğerine karşı yönlendirilmesini ve Libya’daki tarafların bu sürecin dışında tutulmasını eleştirdi.
İlgili bağlamda İtalya’nın UMH’yi, Fransa’nın ise Hafter güçlerini desteklemesiyle bölünmelerin yaşandığı Avrupa Birliği (AB), UMH ile anlaşma imzalayarak Libya’nın egemenliğini ihlal ettiği öne sürülen Türkiye’ye karşı net bir tavır sergileyemedi.
Bu arada Almanya, Libya için arabuluculuk rolü üstlenmeye ve tarafları ortak bir noktada buluşturmaya çalışıyor. Bu durum, ‘Berlin Süreci’nin Libya-Libya siyasi diyaloğuna götüren siyasi bir süreç olarak tanınmasını ve Almanya’nın da bu sürecin arabulucusu olarak görülmesini sağladı.
Akdeniz Diyalog Forumu’na katılan Avrupalı bir yetkili, dün, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda, “Türkiye ile UMH arasında imzalanan anlaşma, tabloyu daha da karmaşık hale getirirken iç bölünmeleri de artırdı. BM’nin uluslararası bir uzlaşı inşa etmek istediği bir dönemde ise gerilimi azaltmaya katkısı olmadı” diye konuştu.
Avrupalı yetkili, BM Özel Temsilcisi, ABD Temsilcisi ve diğer yetkililerin katılımıyla İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Chatham House tarafından düzenlenen ve Chatham House’ın kurallarına göre katılımcıların resim çekmesine ya da oturumla ilgili açıklama yapmasına izin verilmeyen toplantıda, katılımcıların Libya'da ‘hızlı bir siyasi süreç olmayacağına’ karar verdiklerini söyledi. Bu da ülkede yaşanan büyük bölünmelerin, devletin yeniden yapılandırılmasının nesiller boyu sürebileceği anlamına geliyor. BM’nin yürüttüğü süreç ise Libyalıları doğru yönlendirmeyi amaçlıyor.
Oturumda, ayrıca küresel piyasalara sürülen Libya petrolünün korunmasının ve yağmalama girişimlerini engellemeye çalışmanın öneminden bahsedildiğini belirten yetkili, ayrıca Libya’da devlet kurumları arasındaki yolsuzluğun boyutlarının masaya yatırıldığını aktardı. Yetkili, şu an Trablus’ta bulunan milislerin kaderiyle ilgili olarak ise toplantıda Libya’daki gruplar arasındaki çeşitliliğin ve bölünmelerin görüşüldüğünü kaydetti.
Sonuç olarak toplantıda çok büyük bir iyimserliğin bulunmadığını belirten yetkili, Serrac’ın yenilgisinin Hafter'in zaferi anlamına gelmediği ve Libya'da kanın gövdeyi götürdüğü sokak çatışmaları yaşanmasından endişe edildiğini söyledi.



Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.


Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü, SDG güçlerinin Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi çağrısında bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü, SDG güçlerinin Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi çağrısında bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü Albay Myles Caggins, Palmira'daki ortak Suriye-Amerikan devriyesine yapılan saldırının sürpriz olduğunu belirterek, Washington'un Suriye ile uzun vadeli güvenlik ilişkileri kurmak istediğini kaydetti.

Suriye devlet televizyonunda yayınlanan açıklamalarında Caggins, “Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye güvenlik güçlerini DEAŞ’a karşı mücadelede destekleme konusunda özel ve devam eden bir misyonu var ve bu, Suriye hükümetiyle iş birliği içinde yapılacak” dedi. Caggins, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Savunma Bakanlığı ile bütünleştirilmesinin gerekliliğini de vurguladı.

Ayrıca, “Amerikan mevzilerine sık sık saldırılar düzenleniyor ve İran milisleri, güçlerimizin bulunduğu bölgelerde gerilim yaratmaya çalışıyor ve çalışmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

Amerikalı yetkili, Suriye Devlet Başkanı Ahmed elş-Şara'nın bölgede barışa yönelik önemli çalışmalar yaptığını ve Suriye-Amerika ilişkilerinin güçlü olduğunu, ekonomiyi ve refahı güçlendirmenin terörizmle mücadelede önemli bir unsur olduğunu açıkladı.

Şam, cumartesi günü Suriye'nin merkezindeki Palmira kenti yakınlarında ABD-Suriye ortak askeri heyetine yönelik düzenlenen ve üç Amerikalının (iki asker ve bir sivil tercümanları) öldüğü, birçok personelin ise yaralandığı silahlı saldırıyı "terör saldırısı" olarak kınadı.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, "Suriye, Palmira yakınlarında Suriye-ABD ortak terörle mücadele devriyesini hedef alan terör saldırısını şiddetle kınıyor" dedi. Şeybani, sözlerine şöyle devam etti: "Kurbanların ailelerine, Amerikan hükümetine ve halkına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifa temenni ediyoruz."