Kamu bankalarının sigorta şirketleri Varlık Fonu’na geçiyor

Pixabay
Pixabay
TT

Kamu bankalarının sigorta şirketleri Varlık Fonu’na geçiyor

Pixabay
Pixabay

Türkiye Varlık Fonu’ndan (TVF) yapılan açıklamada kamu bankalarının kontrolünde bulunan sigorta şirketlerinin TVF çatısı altında birleştirileceği duyuruldu. 
Eylülde açıklanan Yeni Ekonomi Programı kapsamında “Türkiye ekonomisinin tasarruf bazının ve bankacılık dışı finansal sektörün geliştirilmesi amacıyla sigortacılık ve bireysel emeklilik sektöründe planlanan reformlar”, karara gerekçe olarak gösterildi. 
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, bu reformlar kapsamında, eylül sonunda Türk Reasürans A.Ş., ekim ayında Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu kurulmuştu. 
Bugün Güneş Sigorta VakıfBank’a, Ziraat Sigorta Ziraat Bank’a, Halk Sigorta ise Halkbank’a ait.
TVF’den yapılan yazılı açıklamada kamu bankaları kontrolündeki sigorta ve bireysel emeklilik şirketlerinin tek çatı altında toplanmasının, bankacılık dışı finansal sektör büyüklüğünün dünya ortalamasına ulaşmasına katkı sağlayacağı ifade edildi. 
Bu amaçla, ölçeğin büyütülerek sigorta ve bireysel emeklilik sektörünün küresel rekabetin bir parçası haline getirilmesi, operasyonel verimliliğin artmasıyla maliyetlerde düşüş sağlanması ve başta bankalar olmak üzere tüm dağıtım kanallarının daha etkili kullanılması ve daha geniş bir ürün yelpazesi sunulması hedeflenmektedir.
Sigortacılık alışkanlıklarıyla ilgili de bazı veriler paylaşan TVF, Türkiye’nin gayrisafi yurt içi hasıla büyüklüğünde dünyada 19’uncu ancak prim üretmekte 39’uncu sırada yer aldığını açıkladı. 
TVF’nin açıklamasına göre dünyada 2018’de kişi başına düşen yıllık ortalama sigorta prim üretimi 682 dolar seviyesindeyken, gelişmiş pazarlarda bu değer 3 bin 737 dolar, Türkiye’de ise 127 dolar düzeyindeydi. 
Kişi başına düşen yıllık doğrudan prim üretimi oranında ise Türkiye, 2018 yılı itibariyle ilk 88 ülke içinde 65’inci sırada. 
Toplam prim üretiminde Türkiye’de hayat grubunun payı yıllar itibariyle ortalama yüzde 13 seviyesinde; bu oran dünya genelinde ise yüzde 54. 
Türkiye Varlık Fonu açıklamasında, “Türkiye sigorta sektörünün bağımsız ve dinamik bir yapıya kavuşturulacağına, doğru yapısal adımlar atıldığında küresel rekabet gücünün artacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.



İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırmaya göre çalışanların neredeyse üçte ikisi iş kaynaklı stres veya baskılar nedeniyle daha fazla alkol tüketiyor.

Alcohol Change UK'in 2 bin çalışanla yaptığı ankete göre, Birleşik Krallık'ta çalışanların yüzde 64'ü işle ilgili nedenlerden dolayı alkol kullandığını bildirdi. Son 12 ayda artan tüketimin arkasında iş stresi, baskı ve kaygı var.

Her 10 kişiden 4'ü işle ilgili kaygılar nedeniyle alkol tüketimini artırdığını söylerken, katılımcıların yüzde 38'i iş stresiyle başa çıkmak için daha fazla içtiğini belirtti.

Üçte birinden fazlası işyerindeki baskı veya son teslim tarihleri nedeniyle daha fazla içki içerken, yüzde 29'u iş güvensizliği nedeniyle alkol tüketiminin arttığını söyledi.

Alcohol Change UK araştırma grubunun danışmanlık ve eğitim müdürü Jane Gardiner şunları söyledi:

Yaptığımız işler son derece çeşitli olsa da bu araştırma geçen yıl birçoğumuzun işle ilgili stres, kaygı, baskı ve iş güvensizliğini yönetmek amacıyla daha fazla alkol aldığını gösteriyor. Ancak alkol, yetersiz uykudan akşamdan kalmalığa, yüksek tansiyondan depresyona kadar birçok sağlık sorununa yol açarak genel sağlığımıza ve refahımıza ciddi zararlar verebilir. Bazıları için kısa süreli bir rahatlama sağlasa da zaman içinde stres, kaygı ve baskı duygularını daha da kötüleştirmesi ve istesek bile kurtulması zor bir kendi kendini tedavi etme döngüsüne yol açması daha olası.

Alkol Farkındalık Haftası'nın başlangıcı münasebetiyle yayımlanan araştırma, çalışanların işyerinde alkol konusunda önleyici eylem ve eğitim taleplerini ortaya koydu.

Bu yılın teması "Alkol ve iş", çalışma ortamlarının ve baskıların içki içme şeklimizi nasıl etkileyebileceğine ve nasıl daha sağlıklı, daha kapsayıcı işyeri kültürleri oluşturabileceğimize odaklanıyor.

Ankete katılan her 10 çalışandan 8'inden fazlası, işverenlerin işyerinde alkol konusunu ele almada bazı sorumlulukları olduğuna inanıyor. Ancak üçte birinden fazlası işyerinde alkol yerine ruh sağlığı hakkında konuşurken kendini daha rahat hissettiğini söyledi.

Gardiner sözlerini şöyle sürdürdü:

Son yıllarda işyerlerinde ruh sağlığı alanında görülen ilerlemenin bir yansıması olarak, konuşmaları teşvik etmek, şefkat ve desteği artırıp damgalanmayı azaltmak için, çalışanlardan alkol farkındalığı ve eğitimi konusunda bu kadar güçlü bir iştah görmek çok cesaret verici. Olumlu olan şu ki, çalışanlar alkolle ilgili sorunlarda reaktif müdahale yerine önleyici ve proaktif yaklaşımın daha etkili olduğunu kabul ediyor gibi görünüyor. İşte bu tür bir destek, alkolü tabu olmaktan çıkarmaya başlayacak, içki içme alışkanlıklarımızın genel sağlığımız ve refahımız üzerindeki etkisine dair farkındalık yaratacak ve önlenebilir alkol zararlarını daha meydana gelmeden önleyecek.

Independent Türkçe