TBMM'nin Libya tezkeresine uluslararası tepkiler

Sisi, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında (Mısır cumhurbaşkanlığı sözcüsünün sayfası)
Sisi, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında (Mısır cumhurbaşkanlığı sözcüsünün sayfası)
TT

TBMM'nin Libya tezkeresine uluslararası tepkiler

Sisi, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında (Mısır cumhurbaşkanlığı sözcüsünün sayfası)
Sisi, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında (Mısır cumhurbaşkanlığı sözcüsünün sayfası)

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) desteklemek üzere askeri kuvvet gönderme tezkeresini onay kararı, çeşitli düzeylerde tepkilere yol açtı.
Trump Erdoğan ile görüştü
Washington yönetimi, dış aktörlere, TBMM Kararı sonrasında Libya’daki çatışmayı körüklememe çağrısında bulundu. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, el-Hurra TV kanalına yaptığı açıklamada, “Washington, tüm aktörleri bu ülkedeki koşulları kötüleştirmekten kaçınmaya çağırıyor” dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanlığından bir kaynağa göre, ABD Başkanı Donald Trump da 2 Ocak’ta Türk mevkidaşıyla telefon görüşmesi gerçekleştirerek, başta Libya olmak üzere bölgesel gelişmeleri ele aldı.
Trump, Erdoğan'a ‘dış müdahalelerin Libya’daki durumu karmaşıklaştırdığı’ bilgisi verdi.
ABD Endişeli
Üst düzey bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, gazetecilere yaptığı açıklama, ABD’nin Libya’daki çatışmaların artması hususunda oldukça endişeli olduğunu ifade etti. ABD’nin, Fayiz es-Serrac başkanlığındaki UMH’yi tanımaya devam ettiğini söyleyen yetkili, ancak Washington’un çatışmaya bir taraf olmadığını ve çatışmaya bir çözüm bulmak için anlaşma sağlamada etkili olabilecek tüm taraflarla görüştüğünü vurguladı.
Kahire’de ise Mısır makamları, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Türkiye’nin söz konusu kararını kınadı. Arap Birliği de söz konusu adımın ‘Libya’daki çatışmaları alevlendireceğini’ söyledi.
Sisi MGK'yı topladı
Mısır Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Bessam Radi, 2 Ocak’ta yayınladığı bir bildiride, Cumhurbaşkanı Sisi’nin Milli Güvenlik Kurulu’nda bir toplantı düzenleyerek, ‘Libya kriziyle ilgili güncel gelişmelere ve Libya’ya dış askeri müdahalenin neden olduğu tehditlere’ değindiğini açıkladı. Radi, “Mısır ulusal güvenliğine yönelik her türlü tehditle mücadele etmek için çeşitli düzeylerde çok sayıda tedbir alındı” dedi.
Mısır makamları, 2 Ocak’ta Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bildiride, Türkiye parlamentosunun tezkeresini de kınadı. Bildiride, UMH Başkanı Fayiz es-Serrac ve Türkiye hükümeti arasında güvenlik ve işbirliği hususunda imzalanan muhtıra, ‘geçersiz’ olarak nitelendirilirken, adım da ayrıca, ‘başta Libya Yaptırım Komitesi’nin onayladığı 2011 tarihli ve 1970 sayılı karar olmak üzere Libya konulu uluslararası meşruiyet ve Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarının, ayrıca Yaptırım Komitesi’nin onayı dışında silah ithalatı ve askeri işbirliğinin açık bir ihlali’ olarak değerlendirildi.
Mısır, ‘Libya’ya yönelik herhangi bir Türk askeri müdahalesinin ve yankılarının’ sonuçlarına karşı da uyarırken, “Bu tür bir müdahale, Akdeniz bölgesinin istikrarını olumsuz etkileyecek ve Türkiye, bunun sorumluluğunu üstlenecektir” dedi.
Arap Birliği Tezkereye karşı
Öte yandan Mısır, son toplantıda Arap Birliği Konseyi tarafından kabul edilen, Libya’ya her türlü dış müdahaleyi reddeden Arap tavırlarının birliğine dikkati çekti. Türkiye’nin terör örgütlerine destek vermek ve radikalizm yanlısı unsurları Suriye’den Libya’ya transfer etmek için onadığı rolü hatırlatan Mısır, Libya’daki ulusal devlet ve ulusal kuruluşları mantığının yeniden sağlanması gerektiğini vurguladı. Mısır, Türkiye’nin Libya’ya olası bir askeri müdahalesinin, genel olarak Arap güvenliğini, özel olarak da Mısır ulusal güvenliğini tehdit ettiğini söylerken, Arap çıkarlarını bu tür tehditlerden korumak için her türlü önlemin alınması gerektiğini vurguladı.
Mısır, uluslararası topluma, bölgesel kalkınmayı ve Berlin süreci aracılığıyla kapsamlı- uygulanabilir bir çözüme ulaşma çabalarını tehdit eden bu gelişmeyle mücadelede derhal sorumluluklarını üstlenme çağrısında bulundu.
Öte yandan Arap Birliği, Genel Sekreterlikte sorumlu bir kaynak aracılığıyla, Aralık 2015’te imzalanan Suheyrat Anlaşması’nı tam olarak uygulayarak siyasi süreci desteklemek zorunda olduklarını belirtti. Arap Birliği ayrıca, Libya’da krizi şiddetlendiren askeri tırmanışla ilgili endişelerini de dile getirirken, bu tırmanışın hem Libya’nın komşularının hem de Akdeniz dahil tüm bölgenin güvenliğini ve istikrarını tehdit ettiğini belirtti.
Öte yandan Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, 2 Ocak’ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile telefon görüşmesi gerçekleştirerek, Libya’daki son gelişmeleri ele aldı. Görüşme sırasında Ebu Gayt, Guterres’e Arap Birliği Konseyi’nin konuya ilişkin kararının içeriği hakkında bilgi vererek, mevcut tırmanışın artması hususunda da endişelerini dile getirdi.
Aynı şekilde Libya’da, ülkenin doğusundaki Temsilciler Meclisi ve geçici hükümet, Türkiye parlamentosunun kararını kınarken, ülkedeki bazı siyasi unsurlar da karar karşısında öfkelerini dile getirdi.
Temsilciler Meclisi sözcüsü Abdullah Belihak, 2 Ocak’ta düzenlediği bir basın toplantısında, “Konsey üyeleri, yarın (4 Ocak) Bingazi’de Türkiye’nin Libya’ya yönelik müdahalesinin etkilerini ve Türkiye parlamentosunun Libya’ya işgalci güç gönderme hususundaki uzlaşısını görüşmek için acil durum toplantısı düzenlemeye karar verdi” dedi. Belihak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, kararı, Libya’ya yönelik sömürgecilik istilası ve egemenliğinin ihlali olarak nitelendirirken, “Tüm gücümüzle ona karşı savaşacağız” dedi.
Diğer taraftan Libya Ulusal Ordusu (LUO) komutanlarından Tuğgeneral Halid el-Mahcub, “Türk güçler, savaşta hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Trablus’un eşiğindeyiz ve bu kuvvetleri karşılayacak olan havalimanına yönelik saldırılarımızı yoğunlaştıracağız” dedi. Hafter kuvvetlerinin savaş medya bölümü sözcüsü Munzir el-Hartuş ise “Türk müdahalesinden ve Suriye ile diğer ülkelere paralı askerler göndermesinden konuşmaya hayır. En başından beri sömürgecilere karşı cihat bayrağını kaldırdık. DEAŞ gibi örgütlerle savaştık. Şu anda da başkentte durum farklı değil ve bu, Türkiye’nin müdahalesinden sonra da değişmeyecek” ifadelerini kullandı.
Seyful İslam Kaddafi: Türkiye sömürgeci
Seyful İslam Kaddafi’nin destekçisi olan Mandela Hareketi de Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Türkiye parlamentosunun onayının, Libya’ya karşı ilan edilmiş bir ihlal ve sömürgecilik girişimi olduğunu ifade etti. Hareketin sözcüsü Abdulmunim Edrenbe, “Bugünkü tavırlarımızda farklılık yaşasak da bu rezalete karşı birleşmek zorundayız” dedi. Yetkili ayrıca, Libya’yı savunmak için hazırlanma çağrısında bulundu.
Fas: Suheyrat sürecinin arkasındayız
Öte yandan Fas hükümetinin sözcüsü Hasan Abyabe, 2 Ocak’ta ülkesinin, Libya’daki krizi çözmek için her türlü çabayı göstermeye hazır olduğunu belirtti. Abyabe, Fas’ın, Libya’nın egemenliğine ve Suheyrat Anlaşması’nı uygulamak için gösterdiği gayrete saygı duyduğunu ifade etti.
Cezayir: Barışçıl çözümden yanayız
Cezayir’deki yetkililer ise, komşu Libya’da ‘ne olursa olsun’ her türlü yabancı gücün varlığını reddettiklerini açıkladı.
Libya’ya gönderilen insani yardımlara ilişkin yerel medyaya konuşan Dışişleri Bakanı Sabri Bukadum, Cezayir’in, ilerleyen günlerde sadece Libyalı taraflar arasındaki krize barışçıl bir çözüm bulma çabaları çerçevesinde çeşitli girişimlerde bulunacağını vurguladı. Bukadum, Cezayir’in ‘ne olursa olsun’ Libya’da her türlü yabancı gücün varlığını reddettiğini belirtti.
Cezayir’in ülkelerin içişlerine karışmama konusundaki kararlılığını hatırlatan bakan, “Top, tüfek, çözüm değildir. Aksine çözüm, başta Cezayir olmak üzere komşu ülkelerin yardımıyla Libyalı taraflar arasında yapılacak istişarelerle mümkün olacaktır” dedi.



Gazze Şeridi'nde dondurucu soğuk bir bebeğin hayatını kaybetmesine neden oldu... Yaşamını yitirenlerin sayısı 13'e yükseldi

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)
TT

Gazze Şeridi'nde dondurucu soğuk bir bebeğin hayatını kaybetmesine neden oldu... Yaşamını yitirenlerin sayısı 13'e yükseldi

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus bölgesinde aşırı soğuk nedeniyle bir aylık bebek hayatını kaybetti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA sağlık kaynaklarına dayandırdığı haberinde, bir aylık bebek Said Abidin’in Han Yunus’ta aşırı soğuktan yaşamını yitirdiğini bildirdi.

Kaynaklar, Gazze’deki şiddetli soğuk ve olumsuz hava koşulları nedeniyle hastanelere getirilen ölü sayısının 13’e yükseldiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığına göre, bu rakamlar Gazze’deki insani durumun ciddiyetini ortaya koyuyor; özellikle çocuklar ve dayanaksız çadırlarda yaşayan mülteciler, soğuk havayla baş edemiyor. Bölge halkı, barınma, sağlık hizmeti ve ısınma imkanlarından yoksun; yakıt kıtlığı nedeniyle ısınma araçları kullanılamıyor. Şiddetli ve yağışlı soğuk hava dalgası bu durumu daha da ağırlaştırıyor.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal dün yaptığı açıklamada, bölgede başlayan olumsuz hava koşullarından bu yana 17’den fazla konutun tamamen çöktüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve sular altında kaldığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) ve yardım kuruluşları dün yaptıkları açıklamada, özellikle Gazze’deki insani yardım operasyonlarının İsrail engelleri kaldırmazsa çökme riskiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyardı. BM ve 200’den fazla yerel ve uluslararası yardım kuruluşu, ortak açıklamalarında, onlarca uluslararası yardım örgütünün kayıtlarının 31 Aralık’a kadar iptal edilebileceğini ve bunun 60 gün içinde operasyonlarını kapatmak zorunda kalacakları anlamına geldiğini belirtti. Açıklamada, “Gazze’de uluslararası sivil toplum kuruluşlarının kayıtlarının iptal edilmesi, temel ve acil hizmetlerin sunumunu felç edecek” denildi. Ayrıca açıklamada, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının çoğu saha hastanesini ve temel sağlık merkezlerini işlettiği veya desteklediği; acil barınma, su ve kanalizasyon hizmetleri sağlama, ciddi malnütrisyon (yetersiz beslenme) riski altındaki çocukların beslenmesini güvence altına alma ve mayınlarla mücadele gibi kritik faaliyetleri yürüttüğü ifade edildi.


Bishara Bahbah, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması önümüzdeki ay

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
TT

Bishara Bahbah, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması önümüzdeki ay

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)

Filistin asıllı Amerikalı arabulucu Bishara Bahbah, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının önümüzdeki ocak ayında hayata geçirileceğini söyledi. Bahbah, bu aşamanın ayın birinci ya da ikinci haftasında başlamasının beklendiğini belirterek, “Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin isimleri hazır. Büyük olasılıkla komitenin başkanlığını Filistin Sağlık Bakanı Macid Ebu Ramazan üstlenecek” dedi.

fergt
Filistin Sağlık Bakanı Dr. Macid Ebu Ramazan, Gazze yönetim komitesinin başına aday gösterildi. (WAFA)

Gazze konusunda Beyaz Saray kulislerine yakınlığını sürdüren Bahbah, dün Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Washington, Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlama konusunda en yetkin güç olarak gördüğü için uluslararası istikrar gücü içinde Türk askerlerinin yer almasını destekliyor” dedi. Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılması beklenen görüşmenin ikinci aşama açısından belirleyici olacağını belirterek, “ABD bu görüşmede, sürecin önümüzdeki ay başlatılması ve istikrar gücünde Türkiye’nin rolünün netleştirilmesi için baskı yapacak” ifadesini kullandı.

Görev tanımlama toplantısı

Bahbah, salı günü Katar’ın başkenti Doha’da Gazze Şeridi’nde uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasına ilişkin yapılan toplantının ayrıntılarını da paylaştı. Toplantının hedeflerinden birinin, Washington’un katılıma hazır ülkeleri açık ve net biçimde belirlemesi olduğunu söyleyen Bahbah, her ülkenin katkı türünün de netleştirilmesinin amaçlandığını ifade etti. Bu katkıların asker gönderilmesi, eğitim sağlanması ya da uluslararası güce teknik ve lojistik destek verilmesi gibi başlıkları kapsadığını belirtti.

as
Amerikalı ve İsrailli askerler geçtiğimiz kasım ayında İsrail'in güneyinde bulunan ABD liderliğindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'nde bir araya geldi. (Reuters)

Bahbah, toplantının ikinci hedefinin bu güçler arasındaki işleyiş mekanizmasının ve komuta zincirinin netleştirilmesi olduğunu söyledi. Bu çerçevede, uluslararası gücün komutasının bir ABD’li general tarafından üstlenilmesine yönelik bir önerinin gündeme geldiğini bildirdi.

Bahbah’a göre görüşmelerde, söz konusu güçlerin konuşlanacağı bölgeler de ele alındı. Bu kapsamda, güçlerin İsrail ile Hamas’ın kontrol alanlarını ayıran sarı hattın dışında mı, içinde mi yoksa hâlihazırda yoğun nüfuslu bölgelerde mi konuşlanacağı ile bu güçlerin finansmanının hangi taraflarca sağlanacağı konuları tartışıldı.

İsrail'in yaklaşımının reddi

Bahbah, olası konuşlanma planının ayrıntılarına ilişkin olarak konunun hâlen tartışıldığını, ancak ‘İsrail’in istediği şekilde bir konuşlanmanın, katılımcı güçlerin temsilcilerinin çok büyük çoğunluğu tarafından reddedildiğini’ söyledi.

Görevlerin niteliğine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Beşara Bahbah, katılımcı ülkelerin çoğunluğunun “silahsızlandırma” gibi bir rol üstlenmek istemediğini vurguladı. Bu ülkelerin, sivilleri korumak amacıyla İsrail güçleri ile yerleşim alanları arasında tampon bir güç olmayı hedeflediğini ifade eden Bahbah, söz konusu güçlerin varlığının nihai amacının “İsrail’in Gazze Şeridi’nden kademeli olarak çekilmesi” olduğunu kaydetti.

sy65
ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'nden çekilme aşamalarının haritası (Beyaz Saray)

Bahbah, “Bu güçler özellikle silahsızlandırma meselesinde İsrail adına ya da onun yerine bir rol üstlenmeyecek. Nitekim Hamas içindeki bazı liderler bu konuda müzakereye açık olduklarını bana iletti. Ancak güç kullanımı işe yaramaz; zira İsrail iki yıl boyunca hareketi zorla silahsızlandırmayı başaramadı ve hiçbir uluslararası taraf da bunu güç kullanarak başaramaz” dedi.

Türkiye'nin katılımı çok önemli ve Trump da bunun kabul edilmesi için baskı yapıyor

Bahbah, Türkiye’nin olası katılımına ilişkin olarak Ankara’nın rolünü ‘kilit’ olarak niteledi. Türkiye’nin Hamas’a en yakın ülke olduğunu ve silah dosyası konusunda onunla en sağlıklı şekilde uzlaşabilecek aktör konumunda bulunduğunu söyleyen Bahbah, bunun birçok ülke için zor olduğunu vurguladı. Bahbah, “Türk güçlerinin Gazze’de bulunması temel öneme sahip olacak, daha iyi bir istikrar sağlayacak. Washington da bu yönde fikir beyan ediyor” ifadelerini kullandı.

Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump’ın ay sonunda ABD’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapması beklenen görüşmede, Türk güçlerinin kabul edilmesi için Netanyahu’ya baskı uygulamasını beklediğini dile getirdi.

Ancak Bahbah, İsrail’in bazı şartlar öne sürmeye çalışabileceğini, olası uzlaşının Türk güçlerinin niteliği üzerinden şekillenebileceğini belirterek, bu rolün silahlı değil daha çok teknik bir çerçevede tanımlanmasının gündeme gelebileceğini ifade etti. Bahbah, “ABD yönetiminin baskısı belirleyici unsur olacak” dedi.

İkinci aşama taahhütleri

Barış Konseyi’ne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Bahbah, Trump’ın birçok dünya liderinin bu yapıya katılma isteğinden söz ettiğini aktardı. Ancak Bahbah, bu üyeliğin ‘ücretsiz olmadığını’, konseye katılan ülkelerin finansman sağlama, güvenlik gücü tahsis etme ya da başka yükümlülükler üstlenmek zorunda kalacağını ifade etti.

Konseyde yer alması öngörülen isimlere değinen Bahbah, adaylar arasında ABD’li özel temsilciler Steve Witkoff ve Jared Kushner’ın yanı sıra Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair’in de bulunduğunu söyledi. Ayrıca eski ABD Büyükelçisi Richard Grenell ile eski Bulgar diplomat Nikolay Mladenov’un da aday isimler arasında yer aldığını kaydetti.

Gazze Şeridi’nin yönetimine ilişkin olarak Bahbah, Hamas, El Fetih ve Mısır arasında üzerinde uzlaşılan ve teknokratlardan oluşan komiteye üyelik için 42 ismin yer aldığı bir listenin bulunduğunu doğruladı. Bahbah, Filistin Sağlık Bakanı Macid Ebu Ramazan’ın bu komitenin başkanlığını üstlenmesinin muhtemel olduğunu ifade etti.

İkinci aşamaya geçişte yaşanan aksamalara dair değerlendirmelere rağmen ABD’li arabulucu Bahbah, ikinci aşamanın önümüzdeki ocak ayının birinci ya da ikinci haftasında başlatılmasını beklediğini söyledi. Bahbah, bu sürecin, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılacak zirvenin ardından, askıda kalan dosyaların karara bağlanmasıyla netleşeceğini belirtti. Bahbah, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin bu zirveye katılımına yönelik herhangi bir düzenlemeden haberdar olmadığını da sözlerine ekledi.

cdfrg
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile ABD Başkanı Donald Trump arasında geçtiğimiz ekim ayında Şarm eş-Şeyh'te düzenlenen barış zirvesi sırasında gerçekleşen görüşmeden (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Bahbah, Trump’ın anlaşmanın başarısız olmasına asla izin vermeyeceğini vurgulayarak, “Bu yüzde 100” dedi. Ayrıca, Hamas’ın İsrail’in sürekli ihlallerine rağmen ateşkese bağlı olduğunu belirtti. Bahbah, Hamas’ın, İsrail’in Gazze’deki operasyonları sürdürmek için her türlü bahaneyi aradığını bildiğini ve bu nedenle fırsatı kaçırmamak için daha sabırlı bir tutum sergilediğini ifade etti.


Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda
TT

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, güneydeki ayrılıkçıların ilerlemesinin ardından Yemen'deki tüm taraflara azami itidal çağrısında bulundu. Bu gelişme, uzun bir sakinlik döneminin ardından on yıldır süren iç savaşı yeniden alevlendirme tehdidi taşıyor.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Guterres, uluslararası örgütün faaliyetlerinin, özellikle Yemen'in başkenti Sana'a ve ülkenin yoğun nüfuslu kuzeybatısı olmak üzere, Husi grubunun kontrolündeki bölgelerde sürdürülemez hale geldiğini belirtti.

Öte yandan, Yemen Enformasyon, Kültür ve Turizm Bakanı Muammer İryani, bazı medya platformları ve sosyal medya sitelerinde yer alan, geçici başkent Aden limanına gemi giriş izinlerinin askıya alındığı yönündeki haberlerin doğru olmadığını belirterek, bu iddiaların asılsız olduğunu ve ülkedeki ekonomik ve denizcilik ortamını bozmayı amaçlayan söylentiler çerçevesinde kaldığını vurguladı.