James Bond'a son kez hayat veren Daniel Craig Şarku'l Avsat'a konuştu: Sevdiğim kişilerle çalışmak istiyorum

Daniel Craig’in Ölmek için Zaman Yok (No Time to Die) filminden ve Ana de Armas ile birlikte rol aldığı Bıçaklar Çekildi (Knives Out) filminden fotoğraflar
Daniel Craig’in Ölmek için Zaman Yok (No Time to Die) filminden ve Ana de Armas ile birlikte rol aldığı Bıçaklar Çekildi (Knives Out) filminden fotoğraflar
TT

James Bond'a son kez hayat veren Daniel Craig Şarku'l Avsat'a konuştu: Sevdiğim kişilerle çalışmak istiyorum

Daniel Craig’in Ölmek için Zaman Yok (No Time to Die) filminden ve Ana de Armas ile birlikte rol aldığı Bıçaklar Çekildi (Knives Out) filminden fotoğraflar
Daniel Craig’in Ölmek için Zaman Yok (No Time to Die) filminden ve Ana de Armas ile birlikte rol aldığı Bıçaklar Çekildi (Knives Out) filminden fotoğraflar

James Bond serisinin Casino Royal filmi 2006’da henüz vizyona girmeden, filmin başrol oyuncusu Daniel Craig’in kim olduğu merak konusuydu. Craig’in daha önce rol aldığı başka filmler de vardı. 2005’te Steven Spielberg ile Münih adlı filmde, 2002’de ise Azap Yolu (Road to Perdition) filminde rol almıştı. Barbara Broccoli ve Michael G. Wilson’ın Craig’in üzerine oynadıkları bahis ise çok büyüktü. Nihayet filmin gösterime girmesiyle bu yeni Bond karakteri öyle bir tuttu ki dünya çapında 617 milyon dolar hasılat yaptı.
Daniel, Bond'a âdeta yeni bir soluk kazandırdı. Sean Connery, Roger Moore ve Pierce Brosnan'ın Bond karakterine bürünerek Batı’yı ve çıkarlarını Doğu’ya (Rusya, Çin, Arap dünyası) karşı savunduğu yıllar sona erdi. Yeni James Bond ise İngiliz istihbaratının memnun olup ödüllendirmediği bir işin endişe ve akıbetlerini sırtlanıyor. Yalnız kurt Bond, kendisine verilen görevleri yerine getirmek ile değişen dünyaya uyum sağlamak arasında kalıyor.
Craig, eski denizcilerden olan bir baba ve sanat okulu mezunu bir annenin çocuğu olarak 2 Mart 1968'de doğdu. 14 yaşına geldiğinde, Shakespeare’in yazdığı “Romeo ve Juliet”, Charles Dickens’ın yazdığı “Oliver Twist” ve “Sinderella” tiyatrolarında rol aldı. Ardından Ewan McGregor, Joseph Fiennes gibi aktörlerle birlikte oyunculuk eğitimi aldı.
Kendisiyle Şarku'l Avsat için görüşmeden önce röportajın yalnızca Bıçaklar Çekildi (Knives Out) filmi etrafında döneceğine dair anlaşmıştık. Buna rağmen biraz Bond serisinden ve serinin 2 Nisan’da tüm dünyada gösterime girecek olan Ölmek için Zaman Yok (No Time to Die) filminden bahsetme imkanımız oldu.
Daniel Craig ile gerçekleştirilen röpartajın tamamı:
- Bıçaklar Çekildi filminde bir dedektifi canlandırıyorsunuz. Sizi buna motive eden nedir?

Oynadığım Benoit karakteri aslında tam anlamıyla bir dedektif değil. Biraz fırıldak bir karakter ve çevresindeki insanları kullanmayı seviyor. Rol arkadaşım Ana de Armas’ın canlandırdığı Marta karakteriyle karşılaştığında ise onu oldukça zeki görerek kendisine yardımcı olarak seçiyor.
- Sanki biraz Agatha Christie’nin yarattığı Hercule Poirot’tan esintiler var gibi.
Kesinlikle. Filmin formatı Christie’nin yazdıklarının ve Poirot’un modernize edilmiş hali. Ama bence Poriot karakteri Benoit’ten daha zeki.
- Resmin bütününe bakmadan önce senaryoyu birden fazla kez okumanız gerekti mi? Sanıyorum ki senaryo bulmaca tadındaydı, bu yüzden aktörün gidişatın nereye olduğunu çözmesi biraz zaman almış olabilir diye düşünüyorum.
Dediğini anlıyorum. Ama aslında senaryo kafa karıştırıcı değildi. Anlamak için bir kez okumam yetti. Oldukça akıllıca yazılmıştı. Zaten okuyunca bu filmde oynamalıyım dedim.
- İyi yazılmış senaryolar seçmeyi seviyorsunuz. Yönetmen olma niyetiniz var mı?
Hayır. Şuan akşamları eve döndüğümde bir şeyler yiyip yatmaya vaktim oluyor. Ama yönetmenler yalnızca eve gidip yemek yiyebiliyor. Yani yatmaya vakitleri yok. Yönetmen olduğunuz vakit yapımcılar nerede olurlarsa olsun sizi ararlar, senaristler de sizi arayıp nereyi çıkarmak istediğinize dair pazarlık yapar. Bu şekilde gece üçe kadar uyuyamazsınız.
- Rol arkadaşınız Ana de Armas hakkında ne düşünüyorsun?
Ana, ekrana yakışan oyunculardan biri. Onu ilk olarak Bıçak Sırtı 2049 (Blade Runner) filminde oynarken görmüştüm ve oyunculuğundan etkilenmiştim. Onun oynamadığı bir Bıçaklar Çekildi, eminim ki bu kadar kaliteli olmazdı. Christopher Plummer ile birlikte oynadıkları sahneler beni ağlatıyor. İçimde bir yerlere dokunuyor.
- Peki Ana, Ölmek için Zaman Yok filmine nasıl dâhil oldu?
Bir gün yönetmen Cary Fukunaga ile oturuyorduk ve bana “Ana’yı bu filmde oynatmayı düşünüyorum. Prodüksiyonu ikna etmeme yardım eder misin” dedi.
- Bu film sizin son Bond rolünüz olacak. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bazıları bu karakteri oynamanın yükünü omuzlarımdan atıp rahatlayacağımı düşünüyor. Gerçek şu ki rahatlık görecelidir. Önemli olan James Bond karakterini oynadığım için mutlu olmam. Filmlerimin takdir almasını dört gözle bekliyorum. Onlar benim âdeta birer parçam. Evet fiziksel efor gerektirdiği için yoruyor. Ancak benim nezdimde oldukça özel bir yere sahipler.
- Her zaman sorulan bir soru geliyor. Sizce serinin son filmi, diğerleri gibi bir başarı yakalayacak mı?
Tabiki. Hem yatırımcılar hem de yapımcılar, Bond severlerinin bu filmi beklediğini biliyordu.
- Sosyal, siyasi ve kadının yeri açısından ilk filmlerle diğerleri arasındaki farkı nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlk filmler hem insanlar hem de kadınların gözünde pek de olumlu bir yere sahip değildi. Kadınlar yalnızca erkek kadın ilişkilerinde ön plana çıkıyordu. Bu yaklaşımı Casino Royale filminden itibaren bıraktık. Belki sen de fark etmişsindir. Zaten yeni Bond’da 60’lı, 70’li ve 80’li yıllarda olmayan özellikler de vardı.
-Ne gibi?
Son beş filmdeki Bond, kederli ve sorumluluklarını bilen bir adamdı. İçinde yaşadığı dünyanın kötü yönlerinin ve zor koşullarının farkındaydı. Sanırım Bond hakkında yeterince konuştum. Artık Bıçaklar Çekildi filmine geri dönelim.
- Polisiye roman hayranı olduğunuzu söylüyorsunuz. Bunların sizdeki hikayesi nedir?
Agatha Christie'nin çok sayıda romanını okudum. Daha sonra ise 1974 tarihli Doğu Ekspresinde Cinayet (Murder on the Orient Express) filmine takıldım kaldım. Albert Finney ve Peter Ustinov oynuyordu.
- Bıçaklar Çekildi’de Christopher Plummer, Jamie Lee Curtis, Chris Evans, Mike Shannon gibi tanınmış aktörler de size eşlik etti. Bu isimleri önceden bizzat tanıyor muydunuz?
Evet bazılarını tanıyordum. Ancak Mike Shannon ile daha önce bir araya gelmemiştik ve açıkçası bunu çok istiyordum.
- Tanınmış aktörlerin bir arada olduğu böyle çok az film var. Sizce sebebi nedir?
Bilmiyorum ama senaryo iyiyse ve başında Ryan Johnson gibi uzman bir yönetmen varsa bu tür bir film büyük ihtimalle başarılı olur.
- Peki gelecekse size sunulacak olan senaryoları neye göre değerlendireceksiniz? Herhangi bir planınız var mı?
Şu anda kariyerimde bu meslekte sevdiğim kişilerle çalışmak istediğim bir aşamadayım. Diğer yandan, neyi sevdiğimi ve kendime neyi yakıştırdığımı bilen senaryo okuyucularım da var. Ben ise onların benim için seçtikleri arasından seçiyorum. Ama dediğim gibi şuan oldukça rahat etmek istediğim bir aşamadayım. Sevdiğim senaristlerle çalışmak istiyorum. Hayat çok kısa ve şuan kararlaştırdığım tek planım bu.
- Son olarak, dünyadaki sorunlarla ilgileniyor musun?
Elbette. Ancak daha iyi bir dünya hayal etsem de elimde bu dünyayı değiştirecek bir güç yok. Bu konuda ben de herkes gibi acizim. Ne yaparsam yapayım çevre ve iklim değişikliği konularına çözüm getiremem. Bunlar hükümetlerin işi ve harekete geçmesi gereken de onlar. Savaşlar ve diğer sorunların çözülmesi için gereken tek şey gerekli tartışmaların temiz niyet ile yapılması. 



Adolescence'ı sevenlerin izlemesi gereken 10 dizi

 Adolescence, 7-13 Nisan haftasında 9,7 milyon izlenme alarak İngilizce diziler arasında tüm zamanların en çok izlenen üçüncü yapımı oldu (Netflix)
Adolescence, 7-13 Nisan haftasında 9,7 milyon izlenme alarak İngilizce diziler arasında tüm zamanların en çok izlenen üçüncü yapımı oldu (Netflix)
TT

Adolescence'ı sevenlerin izlemesi gereken 10 dizi

 Adolescence, 7-13 Nisan haftasında 9,7 milyon izlenme alarak İngilizce diziler arasında tüm zamanların en çok izlenen üçüncü yapımı oldu (Netflix)
Adolescence, 7-13 Nisan haftasında 9,7 milyon izlenme alarak İngilizce diziler arasında tüm zamanların en çok izlenen üçüncü yapımı oldu (Netflix)

Britanya yapımı Adolescence, şu sıralar herkesin dilinde. Dizinin bu kadar büyük bir başarıya ulaşmasının birçok nedeni var: Toksik erkeklik ve sorunlu aile ilişkileri gibi konulara cesurca yaklaşması, Stephen Graham'la Erin Doherty gibi oyuncuların olağanüstü performansları ve her bölümde kullanılan tek plan çekim tekniğiyle izleyiciyi adeta hipnotize etmesi bunlardan sadece birkaçı. Ama aslında dizinin cazibesi sadece bunlarla sınırlı değil. Adolescence, gerçekten de televizyon tarihinde eşine az rastlanır türden bir iş olduğu için bu kadar sevildi. 

Bu yazıya denk geldiyseniz büyük ihtimalle Adolescence'ı çoktan izlemişsinizdir. Yine de bilmeyenler için özetleyelim: Dizi, 13 yaşındaki Jamie Miller'ın okuldan bir arkadaşını öldürmekle suçlanarak gözaltına alınmasıyla başlıyor. 4 bölüm boyunca bu olayın okuldaki, dedektiflerdeki ve en çok da ailesindeki yansımalarını izliyoruz. Jamie'nin babasını canlandıran Graham, aynı zamanda dizinin ortak yaratıcılarından biri.

Birleşik Krallık'ın dünyaya sunduğu en harika oyuncularından Graham'ın adını oyuncu kadrosunda görmek bile dizinin güçlü bir drama olduğunu garanti eder gibi. Adolescence'ın diğer yaratıcısı Jack Thorne da bir o kadar tecrübeli ve başarılı bir yazar. İkilinin birlikte ortaya koyduğı iş gerçekten etkileyici.

2025'e şimdiden damga vuran Adolescence, gençliğin kırılganlığını, aile içi gerilimi ve adalet sisteminin sert yüzünü sadece 4 bölümde çarpıcı biçimde ortaya koydu. Eğer Jamie'nin hikayesi sizde derin bir iz bıraktıysa ve aynı yoğunlukta dramalar arıyorsanız, bu liste tam size göre. Hazırsanız karanlığın kalbine doğru bir yolculuğa çıkalım...

Criminal: Birleşik Krallık (Netflix / 2019)

Criminal: Birleşik Krallık (Criminal: UK), yalnızca bir sorgu odasında geçmesine rağmen seyirciyi koltuğuna çivileyen, minimalist yapısıyla gerilimi iliklere kadar hissettiren etkileyici bir dizi. 4 duvar, bir masa ve iki taraf... Dedektiflerle şüpheliler arasındaki psikolojik savaş, her bölümde farklı bir hikaye üzerinden ilerliyor. Bu sade atmosfer izleyiciyi, en küçük jesti, bakışı ya da sessizliği bile dikkatle izlemeye zorluyor. Gerilim, alışıldık aksiyon kalıplarından çok uzak; burada tansiyonu yükselten şey, insan davranışlarının belirsizliği ve sözcüklerin altındaki anlamlar.

frgtyu7ı
Sadece dört duvar, ama yüreğe işleyen bir gerilim (Netflix)

Criminal: Birleşik Krallık de Adolescence gibi suçu aydınlatmaktan çok, gerçeğin ne kadar belirsiz ve kırılgan olabileceğini gösteriyor. David Tennant, Kit Harington ve Hayley Atwell gibi oyuncular, oynadıkları karakterlere öyle bir derinlik katıyor ki, suçluyla empati kurmakla ondan tiksinmek arasında gidip geliyorsunuz. Dizi, sadece bir suçun çözümünü değil, aynı zamanda adaletin, inancın ve manipülasyonun sınırlarını sorgulatıyor. Tek mekana rağmen özenle çekilmiş her bölüm, tiyatral bir yoğunluk taşıyor. İzleyiciye nefes alacak alan bırakmayan bu yapım, aynı zamanda dedektifler arasındaki kişisel çatışmaları da ustalıkla işliyor.

Görkemli setler ya da karmaşık kurgular olmadan da güçlü bir anlatı kurulabileceğini kanıtlayan Criminal: Birleşik Krallık için zihin açıcı demek yanlış olmaz. Gerçekle yalanın birbirine karıştığı bu sorgu odasında, her saniye gerçeğe biraz daha yaklaşıyor ama asla tam emin olamıyorsunuz. 

Polisiye tutkunları ve karakter odaklı psikolojik dramaları sevenler için kaçırılmaması gereken bir deneyim.

Glue (2014)

Glue, gençlik dramasını bir suç öyküsüyle harmanlayarak sıradan görünen hayatların altındaki karanlığı gözler önüne seriyor. Adolescence gibi Glue da pastoral ya da sıradan mekanların, aslında ne kadar çürümüş sırlarla dolu olabileceğini çarpıcı biçimde anlatıyor. 

rfgt
Glue'nun senaryosu, Adolescence’ın yaratıcılarından Jack Thorne’un imzasını taşıyor (Channel 4)

Glue'da Britanya taşrasının dinginliği, bir gencin ölümüyle paramparça olurken Adolescence, banliyö konforunun ardına gizlenmiş derin bir psikolojik çöküşü işliyor. Bu dizilerde gençlik neşeyle değil, bastırılmış travmalar, kayıplar ve suskunluklarla resmediliyor. İki yapımda da ana karakterlerin etrafındaki arkadaşlık ilişkileri, güvenle değil şüpheyle örülmüş. Suç, sıradan hayatların tam ortasına sızıyor ve izleyiciyi "Gerçek kötülük nerede saklı?" sorusuyla baş başa bırakıyor. 

Adolescence'ın ortak yazarı Jack Thorne'un Glue'da yaratmayı başardığı tedirgin edici atmosfer, Adolescence'taki psikolojik gerilimle epey benzeşiyor. Sonuç olarak her iki dizi de gençliğin kırılgan yüzünü aydınlatırken, izleyicisini boğazında bir yumru ve midesinde bir yumrukla başbaşa bırakıyor.

Ölmek İçin On Üç Sebep (Netflix / 2017-2020)

Netflix'in gençlik dizileri arasında çığır açan yapımlarından biri olan Ölmek İçin On Üç Sebep (13 Reasons Why), tabu kabul edilen konuları doğrudan ve sert bir dille ele alarak izleyiciyi sarsmayı başarmıştı. Ergenlik, akran zorbalığı, intihar ve cinsel istismar gibi ağır temaları merkezine alan dizi, gençliğin karanlık yüzünü tüm çıplaklığıyla sunarken aynı zamanda toplumsal sorumluluğa da ayna tutmuştu. 

rftghy
Ölmek İçin On Üç Sebep, liseli Hannah Baker’ın intiharının ardından geride bıraktığı kasetlerle, onu bu karara sürükleyen olayları masaya yatırıyor (Netflix)

Ölmek İçin On Üç Sebep de Adolescence gibi lise çağındaki karakterlerin içsel çatışmalarını, çevreleriyle olan çetrefilli ilişkilerini ve travmanın izlerini derinlemesine işliyor. Ölmek İçin On Üç Sebep, anlatısını bir intiharın ardından geriye kalan kasetlerle su yüzüne çıkan sırlar aracılığıyla kuruyor. Her iki yapımın da güçlü oyunculukları, karanlık atmosferi ve duygusal yoğunluğu, izleyici üzerinde kalıcı bir etki bırakıyor. Ölmek İçin On Üç Sebep nasıl bir dönemin sesi olduysa, Adolescence da bugünün gençliğinin ruhsal labirentlerine ışık tutan yeni nesil bir ağıt olarak öne çıkıyor.

Defending Jacob (Apple TV+ / 2020)

Defending Jacob tıpkı Adolescence gibi, bir çocuğun cinayetle suçlanmasının ardından ailesinin içine düştüğü psikolojik çöküşü ve adalet sistemiyle mücadelesini merkeze alan çarpıcı bir drama. William Landay'in aynı adlı romanından uyarlanan dizi, Chris Evans ve Michelle Dockery'nin güçlü oyunculuklarıyla duygusal yükünü başarıyla taşırken, izleyiciyi sürekli şu soruyla baş başa bırakıyor: Gerçekten yaptı mı?

rt5t6y
Defending Jacob'da saygın bir savcının oğlu cinayetle suçlanınca ailesi parçalanma noktasına geliyor  (Apple TV)

Her bölüm, gerilimi katman katman inşa ederken, ailenin yaşadığı vicdan hesaplaşmalarını ve parçalanma sürecini gözler önüne seriyor.

Adolescence gibi Defending Jacob da adaletin arka yüzünü, şüpheyle sarsılan ebeveynliğin sınırlarını ve toplumun önyargılarını ustalıkla işliyor. Defending Jacob, sadece bir suç draması değil, aynı zamanda bir ailenin dağılma eşiğindeki hikayesi. Dava sürecini ağır adımlarla işleyen dizinin temposu zaman zaman düşse de bu yavaşlık, atmosferin karanlığına katkı sağlıyor. 2020'de pandeminin gölgesinde yayına girdiği için fazla dikkat çekmemiş ve gümbürtüye gitmiş olabilir ama Adolescence sonrası aynı hissiyatı sürdürmek isteyenler için Defending Jacob, kesinlikle izlenmeye değer.

Unbelievable (Netflix / 2019)

Unbelievable, son yılların en sarsıcı ve etkileyici suç dizilerinden biri olarak öne çıkıyor. Üstelik de Adolescence'ın aksine gerçek olaylara dayanıyor. Netflix yapımı dizi, yalnız bırakılmış bir mağdurun sessiz çığlığını ve adalet sisteminin acımasız yüzünü gözler önüne seriyor. Kaitlyn Dever, Toni Collette ve Merritt Wever'ın olağanüstü oyunculukları sayesinde hikaye yürek burkarken, izleyicisi için umut kırıntıları da serpiyor. İlk bölümde seyirciyi neredeyse boğan adaletsizlik duygusu, ilerleyen bölümlerde iki kararlı dedektifin ortaya çıkışıyla yavaş yavaş çözülüyor.

dfgt
Netflix'in gerçek bir hikayeden yola çıkan dizisi Unbelievable, yalan söylemekle suçlanan bir genç kızın ve onu aklayan iki dedektifin adalet arayışını çarpıcı biçimde anlatıyor (Netflix)

Susannah Grant, Ayelet Waldman ve Michael Chabon tarafından yaratılan Unbelievable, sadece bir suç dizisi değil, aynı zamanda kadınların sistematik olarak nasıl görünmez kılındığını anlatan güçlü bir eleştiri. Adaletsizlik, travma ve dayanışma temalarını incelikli bir dille işleyen dizi, izleyicisini hem öfkelendiriyor hem de harekete geçmeye teşvik ediyor. Adolescence'ın bıraktığı derin duygusal izleri taşıyanlar için Unbelievable, izlenmesi gereken bir yapım, unutulmayacak bir olay örgüsü ve ustalıkla anlatılmış bir adalet arayışı...

Mare of Easttown (Bein Connect / 2021)

Son yılların en çarpıcı suç dizilerinden biri olarak adını televizyon tarihine yazdıran Mare of Easttown'u izlemek için tek bir sebep yeterli aslında: Kate Winslet... Oscarlı oyuncunun kariyerinin en iyi performanslarından birini sergilediği dizi, küçük bir kasabada yaşanan cinayeti ve olayın yarattığı sarsıntıyı konu alıyor. 

frtghy5
Kate Winslet’ın muhteşem performansıyla taçlanan bir taşra polisiyesi (HBO)

Winslet'ın canlandırdığı dedektif Mare, tıpkı Adolescence'taki gibi kendi kişisel travmaları ve ailevi sorunlarıyla da yüzleşmek zorunda kalıyor. Dizi, sadece bir suçun çözümünü değil, bir topluluğun yasla, suçla ve utançla nasıl başa çıktığını da derinlemesine işliyor. 

Kadın karakterlerin çok katmanlı temsili ve güçlü oyunculuklar diziyi klasik suç anlatılarının ötesine taşımayı başarıyor. Adolescence toplumsal baskıyı ve aile içi dinamikleri nasıl incelediyse, Mare of Easttown da benzer şekilde bir cinayetin ardındaki toplumsal çözülmeyi gözler önüne seriyor. 

Brad Ingelsby'nin yarattığı dizinin yavaş yavaş örülen temposu, izleyiciyi karakterlerle birlikte düşünmeye ve hissetmeye davet ediyor. Jean Smart ve Evan Peters gibi isimlerin performansları da Mare of Easttown'ın duygusal gücünü artırıyor. 7 bölümlük mini dizi suça değil insana odaklanarak türüne yeni bir soluk getiriyor. Adolescence'ı sevdiyseniz Mare of Easttown'a da aynı tutkuyla bağlanmanız kaçınılmaz.

Broadchurch (Netflix / 2013-2017)

Broadchurch, diziye adını veren küçük kurgusal kasabanın sessizliğini bozan bir çocuk cinayetini merkezine alarak, suçun toplumsal ve duygusal etkilerini derinlemesine inceleyen güçlü bir Britanya polisiyesi. İlk sezonunda iki efsanevi yeteneğin, David Tennant ve Olivia Colman'ın canlandırdığı zıt karakterli dedektifler, Broadchurch kasabasında yaşanan bu trajedinin peşine düşerken seyirciyi de insan doğasının karanlık köşelerine götürüyor. 

sdfgthyu
Broadchurch, küçük bir kasabada bir çocuğun ölümünün ardından sırların ortaya saçıldığı ve herkesin şüpheli haline geldiği çarpıcı bir suç draması (ITV)

Chris Chibnall tarafından yaratılan dizinin sinematografisi, kasabanın pastoral güzelliğini sert gerçeklerle çarpıştırarak suçun yıkıcılığını görsel olarak da hissettiriyor. Tıpkı Adolescence gibi Broadchurch de cinayetin yalnızca failini değil, geride kalanların iç dünyasını da sorguluyor. Her iki yapım da adaletin sınırlarını ve toplumun olaylara verdiği tepkileri etkileyici bir biçimde yansıtıyor. 
Broadchurch, daha geleneksel bir dedektif anlatısına sahip olsa da karakter derinliği ve atmosfer yaratımı açısından Adolescence'la aynı çarpıcılığa ulaşıyor. İlk sezonu, özellikle suç ve travmanın yankılarını izlemeyi sevenler için başlı başına bir deneyim. Kasaba halkının birbirine görünmez bağlarla bağlı oluşu, suçun etkisini daha da kişisel hale getiriyor. Adolescence'ı sevenler için Broadchurch, farklı bir perspektiften ama benzer bir yoğunlukla etkileyici bir alternatif.

The Night Of (Max / 2016)

The Night Of, sıradan bir gencin hayatının bir gecede kabusa dönmesini konu alan çarpıcı bir suç draması. Riz Ahmed'in hayat verdiği Nasir Khan, bir geceyi birlikte geçirdiği genç kadının cesediyle uyanınca kendini cinayet zanlısı olarak buluyor. Tıpkı Adolescence'ta olduğu gibi, suçun faili belli gibi görünse de gerçekler katman katman açılıyor. Dizi, izleyiciyi sürekli Nasir'in suçlu olup olmadığını sorgulamaya iterken, adalet sisteminin aksaklıklarını da gözler önüne seriyor. Polis sorgularındaki psikolojik baskılar, Adolescence'taki benzer sahneler gibi izleyicide tedirgin edici bir gerilim yaratıyor. Hapishane ortamı ve suçun birey üzerindeki dönüşüm etkisi de güçlü şekilde hissediliyor. 

frt5y6
The Night Of, New York’ta işlenen bir cinayet sonrası, genç bir adamın adalet sistemiyle sürükleyici ve karanlık yüzleşmesini konu alıyor (HBO)

The Night Of, atmosferi ve anlatımıyla daha sade görünse de duygusal yoğunluğu ve toplumsal eleştirisiyle iz bırakan bir yapım. Usta aktör John Turturro'nun oynadığı avukat karakteri, umutsuzluğun içinde bir ışık gibi parlıyor. Dizi boyunca artan gerilim, izleyiciyi hem ekran başına kilitliyor hem de kara kara düşündürüyor. Adolescence'ı etkileyici bulanlar için The Night Of, aynı ölçüde sarsıcı ve unutulmaz bir alternatif.

When They See Us (Netflix / 2019)

When They See Us'tan bahsederken, yalnızca bir dizi değil Amerika'nın adalet sistemiyle yüzleşmesi desek yanlış olmaz. Ava DuVernay'nin yazdığı bu çarpıcı mini dizi, 1989'da Central Park'ta yaşanan korkunç bir olay nedeniyle haksız yere suçlanan 5 gencin hikayesini anlatıyor. 

erfty6
1989’da işlenen bir suçla haksız yere ilişkilendirilen gençlerin adalet arayışını konu alan When They See Us, sistematik ırkçılığın ve önyargının acımasız etkilerini gözler önüne seriyor (Netflix)

Gerçek olaylara dayanan yapım, tıpkı Adolescence gibi çocukların suçla ilişkilendirilme biçimini sorgulatıyor. Ancak When They See Us, kurgudan çok daha ağır bir yük taşıyor: Sistematik ırkçılık, medyanın linç gücü ve devletin ihmali. 

Adolescence bireysel bir trajediye odaklanırken, When They See Us toplumsal bir adaletsizlik portresi çiziyor. İki yapım da izleyicisini rahatsız edici sorularla baş başa bırakıyor: 

Suçlu kim? Kurban kim? Ve sistem ne kadar tarafsız?

Jharrel Jerome'un Emmy ödüllü performansı, When They See Us'ı unutulmaz kılan unsurlardan sadece biri. Aynı Adolescence'ın yaptığı gibi, insanın suratında tokat misali patlayan When They See Us, izleyicisini sadece düşündürmekle kalmıyor, epey de öfkelendiriyor. Hazırlıklı olun.

Neredeyse Sıradan Bir Aile (Netflix / 2023)

Adolescence'a epey benzeyen bir diğer yapımsa 2023'te yayımlanan İsveç yapımı Neredeyse Sıradan Bir Aile (En helt vanlig familj). Dizi, dışarıdan bakıldığında son derece sıradan bir yaşam süren Sandell ailesini konu alıyor. Ancak 15 yaşındaki kızlarının bir cinayetin baş şüphelisi haline gelmesiyle aile fertlerinin hayatı altüst oluyor. 6 bölüm boyunca izleyiciler, Sandell ailesinin kızlarını korumak için gerçeği gizlemeyi bile göze alarak verdiği mücadeleye tanık oluyor.

thy6ju
Neredeyse Sıradan Bir Aile, ergen kızlarının cinayetle suçlanmasıyla parçalanma noktasına gelen bir ailenin, sırlar ve inançlar arasında sınanan bağlılığını konu alıyor (Netflix)

Sıradan Bir Aile de Adolescence gibi bir gencin korkunç bir suça karışma ihtimalini ve bunun ardından gelen gerçek arayışını ele alıyor. Sıradan Bir Aile suçu çözmekten çok kızlarını kurtarmaya odaklanan bir aile portresi çizerken Adolescence, daha gerçekçi ve adalet odaklı bir anlatım sunuyor.

İsveç dizisi, Adolescence kadar övgü dolu eleştiriler almasa da akabinde izlenecek yapımlar arasında sıraya eklenebilir.

Independent Türkçe