Afganistan Maliye Bakanı: Ekonomik atılım için dışarıya açılmalıyız

Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi (Şarku’l Avsat)
Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi (Şarku’l Avsat)
TT

Afganistan Maliye Bakanı: Ekonomik atılım için dışarıya açılmalıyız

Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi (Şarku’l Avsat)
Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi (Şarku’l Avsat)

Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi, ülkede servetlerden yararlanma hacminin yüzde biri aşmamasına rağmen, ülkesinin cazip bir yatırım fırsatını temsil ettiğini açıkladı. Kayumi, Afganistan’da onaylanmış ekonomi politikası vizyonunun, Afgan ulusal ekonomisinin kurulmasını teşvik çerçevesinde ülkenin yatırım akışlarının öneminin üzerinde olduğunu belirtti.
Humayun Kayumi, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, şu anda Afganistan'daki mevcut fırsatlardan yararlanmak için Suudi Arabistan özel sektörüyle yoğunlaştırılmış ilişkileri içeren düzenlemeler üzerinde çalıştıklarını ve Suudi Arabistan’ın, kalkınma desteği düzeyinde iyi bir pozisyona sahip olduğunu ifade etti. Kayumi, özellikle de Suudi Arabistan hükümetinin, ülkesine güvenli geçişler ve yüksek yatırım getirisi ile yüzde 25 oranında yatırım yapılabilecek istikrarlı alanlar sağladığına dikkati çekti.
Dr. Muhammed Humayun Kayumi, yüzde 8 kadar yüksek olmayan yarar hakkı temelinde Afganistan’ın özellikle tarım ve madencilik alanlarında büyük fırsatlara sahip olduğunu söylerken, tarım, konut ve enerji sektörlerinde beklenen yatırım hacminin yaklaşık 8,3 milyar dolar olduğuna dikkati çekti.
Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi’nin Şarku’l Avsat’a verdiği röportajın tamamı:
- Afganistan ekonomisinin durumu, bu konuda bilgi kaynaklarının eksikliği nedeniyle belirsiz görünüyor. Bu ekonominin en önemli özellikleri nelerdir?

2002 yılı, modern Afgan ekonomisinin başlangıç yılı sayılabilir. Yani uluslararası kuruluşlar tarafından benimsenen standartlar ve şartnameler olarak bilinen ve yaygın olan şeylere dayanan bir ekonomi mevcut. Afgan ekonomisinin üretken değil tüketici ekonomi çerçevesinde, geçmiş dönemlerde de uzun bir süre boyunca yaşadığı, bir sır değil. Ancak devlet inşasında ve toplumsal dönüşümde uzmanlaşmış akademik ve ekonomist yeni Cumhurbaşkanı Eşref Gani Ahmedzai’nin gelmesi sonrasında Afganistan’da ekonomiyi üretken bir ekonomiye dönüştürmek için yeni bir perspektif oluşturulmasına katkı sağlandı. Beş yıl önce sokaklardan ve demir yollarından itibaren bu dönüşümü destekleyici alt yapıyı inşa ederek ilk adımları attık. Sadece bu da değil, komşu ülkelerle, özellikle Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan gibi Orta Asya ülkeleri ve hatta Arap ve İslami bir boyut olarak İşbirliği Konseyi ülkeleriyle bile ilişkilerimiz var. Bu ilişki 80 yılı aştı. Hindistan ve Çin gibi ülkeleri de unutmadık ve ekonomiyle ilgili birçok anlaşma imzaladık. Son olarak kardeş komşumuz Pakistan ile de ilişkilerimizi güçlendiriyoruz.
- Gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) Afganistan ekonomisinin ne kadarını oluşturuyor?
Sorunuzu cevaplamadan önce, bahsettiğimiz tüketim ve dönüşümle ilgili olarak, Afganistan ekonomisinin yurtdışına ihraç ettikleri karşılığında 21 kat ithalat yaptığını belirtmek isterim ve bu çok tehlikeli bir göstergedir. Bu, ekonomimizin neredeyse tamamen tüketici olduğu anlamına gelir. Kısa süre önce ticaret borsası açısından tehlikeli bir gerçeklikten uyanmaya başladık. Beş yıllık planımız, cari 5 yılda somut oranlarla, özellikle de tarım sektöründeki sanayi tarafını aktive ederek, ithal ettiğimiz oranları azaltmak yerine yurtdışına ihraç ettiğimiz oranı yükseltmek çerçevesindeydi. Afgan ekonomisinin GSYİH’sına ilişkin istatistiklerine gelince, bu oran yüzde 25 milyar dolar.
- Tarımdan bahsettiniz. O halde tarımın, ekonomik ve endüstriyel yönlerini aktive ederek ekonomik kalkınmanın motoru olacağına inanıyorsunuz? Bu konuda ne sundunuz?
Tarım alanında endüstriye teşvik ettiğimizi gizlemiyoruz. Aksine özellikle de Suudi Arabistan’daki küresel yatırımları, hükümetin yatırımların başarısını garanti eden altyapıyı sağlaması sonrasında, bu fırsattan yararlanmaya davet ediyoruz. Ülkenin batısında geniş ve ekilebilir alanlarımız var. Buralar, yatırım için yüksek doğal bileşenlere sahipler. 3 yıllık donanımın ardından 1,5 milyon hektarlık alan, yatırıma tamamen hazırdır. Özellikle de yüksek kalite ve verime sahip Afgan safranını yetiştirmek gibi bazı ürünler, yatırımcı için cazip birer ürün olacak.
Bildiğiniz gibi Afganistan, ihracat açısından dünyanın üçüncü ülkesi ve kurumsal yatırım henüz başlamadı. Yani yatırım başladığında yılda birkaç ton olacak. Şu an önümüzde ise İran ve İspanya yer alıyor.
- Ancak yurtdışına yatırım hakkında konuşurken istikrar önemli bir bileşendir. Yatırımcı ülkenin güvenliğine ve kontrolüne bakar. Bu Afgan ekonomisi açısından mevcut değil.
Mevcut ve eski hükümet, bu konuda, özellikle de siyasi boyutlarda Taliban ile uzlaşı için çok çaba sarf etmiştir. Yakında gerçekleştirilmesi beklenen vizyonları, uzlaşıyı ve uyumu karşılamak için çalışmalar devam etmektedir. Ekonomik duruma gelince bu, iyi bilindiği gibi siyasi duruma bağlıdır. Ancak iki taraf arasında birçok uzlaşma programı var ve özellikle de her iki taraf da Afgan çıkarlarını ilerletmenin önemine inanıyor. Bu nedenle Afgan devletinin temeli, Taliban’ın ‘katılımcı, kurucu ve karar alıcı olarak’ siyasi çalışmalara, devlet sistemine ve seçimlere dahil olması olacak. O, Afgan halkının ayrılmaz bir parçasıdır.
Ülkenin güvenliği ve istikrarıyla ilgili olarak özellikle terör grupları meselesi gibi bazı hususlar sona erdirilmeli ve bununla neyin ilişkili olduğu konusunda önemli bir rol üstlenilmelidir. Bu konudaki bilgilerimiz, tüm Afganistan’da siyasi durumu düzeltme ve güvenliği empoze etme çabalarına rağmen bir sorundur. Hedeflenen tüm sektörlerde yatırımın ortalama getirisi, yüzde 25’ten az olmayacaktır.
- Ancak mevcut koşullarda, Afganistan’da ekonomi finansmanı neye dayanıyor?
Ekonomi düzeyi, göstergeleriyle birlikte şu an o kadar da kötü değil. Aksine somut bir iyileşme var. Ülke, az bir büyüme yaşıyor ve maaşlar, ekonomik durumla ilgili olarak, kötü değil. Strateji hususunda da endişelenmiyoruz. Afgan toprakları, demir, bakır, alüminyum, petrol ve gaz gibi zenginlik ve minerallerle dolu. Ülkede yatırım ve ekonomik sistemlerin geliştirilmesindeki yenilikler ve gelişmeler arasında, devlete gelir oranı, Afgan topraklarından yararlanma haklarından belirlenir. Devletin bazı yatırımlara yönelik mevcut getirisinin, 30 milyon doları aşmadığını tasavvur edebilirsiniz, bu oldukça zayıf bir oran. Ekonomik bir rakam olarak bile bahsedilmez. En önemlileri demir, bakır, lityum, nadir bulunan elementler ve hatta ince kaymaktaşı da dahil, doğal gaz ve petrol fırsatlarına sahibiz. Afganistan, 42 farklı renge sahip. Tüm bu yatırım fırsatları ise oldukça cazip.
- Afganistan’daki yatırımlardan yararlanma hakları olarak ne düzeyde orana sahipsiniz?
Afgan hükümetinin minerallere yönelik yatırım faydaları yüzde 6 ile 8 arasındadır. Enerji projelerine yatırım miktarı, yaklaşık 1,3 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Ama konut yatırımına gelince bu, yaklaşık 1,7 milyar dolardır.
Tarım sektörü, buna oldukça bağlı. Bu nedenle mevcut fırsatların büyüklüğü, en az 5,3 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
- Şu anda bu zenginliklerden ne düzeyde fayda sağlanıyor?
Bir rakam vermek mümkün değil. Mesele şu ki yararlanılan Afgan serveti oranı yüzde birin altında. Bu durum değiştirilirse Afganistan’da da büyük bir ekonomik değişim yaşanacak. Sadece bu da değil, coğrafi konum Orta Asya ülkelerini Arap (Basra) Körfezi ülkelerine bağlayan bir şerittir. Özellikle koyun ve et gibi gıda güvenliği konusunda, Orta Asya, Arap bölgesi ve Körfez arasında hayati öneme sahip ürün ve emtia koridorları ekonomisini, son 10 yılda İşbirliği Konseyi ülkeleriyle artan ilişkilerle birlikte düşünebiliriz. Bu yüzden bu ülkeler arasında, Hindistan ve Pakistan gibi Güney Asya ile bağlantıda odak noktalarımız var. Ayrıca şu anda Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) için bir hava koridorunu temsil ediyoruz. Afganistan’ın batısından Suudi Arabistan’a kadar olan bölge başta olmak üzere Suudi Arabistan ile kuru meyve ve sebzeler için hava koridoru olmaya sabırsızlanıyoruz. Kargoların Kandehar ve Helmand’dan Riyad’a ulaşması iki buçuk saat, Cidde’ye ulaşması da üç saat almayacak. Yani tarımsal üretim aynı gün Suudi Arabistan'a ulaşabilir.
- Afgan ulusal ekonomisinin kalkınması için bir planınız var mı? Bir hedef yüzdesi belirlediniz mi?
Planımız daha önceden başladı. Siyasi yönün etkili bir faktör olduğu, yani ön seçimlerin sonuçları ve üzerinde çalışmakta olduğumuz ekonomik programlara devam etme istikrarı göz önüne alındığında, 2020 yılında Afgan ekonomisinin yüzde 3 ila 5 arasında büyümesini hedefliyoruz. Dünya Bankası’ndan, Suudi Arabistan ve Kuveyt de dahil hükümet fonlarından fon aldıktan sonra etkinleştirilmeye hazır bir programımız var. Yani yatırım vaadinde bulunduk ve bu bizim için kalkınma desteğinden daha önemli. Bu durum, önceki ve mevcut finansal destek için Suudi Arabistan’a teşekkür etmemize de bir fırsat olarak sayılıyor. Ancak bu aşamada Afganistan’da yatırım meselesiyle ilgileniyoruz.
- Bu nedenle Suudi Arabistan da dahil olmak üzere uluslararası fonları ve Körfez fonlarını, daha önce bir kısmı ortaya koyulan büyük fırsatlar karşılığında, Afganistan’a yatırım yapmaya ikna etmeye çalışıyorsunuz, değil mi?
Tabi ki. Daha önce de Afganistan’ın imkanlarını, doğal ve insan kaynaklarını pazarlamak ve teşvik etmek için çalıştığımızı söylemiştim. Daha net olmak gerekirse, şu anda yabancı yatırım olarak 5 milyar dolar toplamayı hedefliyoruz. Bu, hedeflediğimiz yatırım programlarımızı ortaya koymamız için gelecek yıl Afganistan’da başlayacak.
- Onaylanmış ekonomik kalkınma programlarının detayları nedir?
Birçok durum var. Ancak en belirgin olanı, bu sektörü üretimle geliştirmeye çalışıyoruz. Özellikle de taze ve kuru meyve ürünlerinde 15 çeşit belirledik. Aynı şekilde tıbbi müstehzarata faydalı olan doğal ürünlere, fıstık ve bademe sahibiz.
Konut projeleri ise Afganistan’daki çok büyük fırsatlardan biri. Ülke çapında yaklaşık 300 bin konut belirledik. Elektrik sektörü de önemli ve çekici bir fırsattır. Afganistan’ın batısındaki bölgeler, rüzgar hareketi açısından dünyanın en iyisi sayılıyor. Bu nedenle enerji üretme fırsatı da mevcut. Geri dönüşü ise oldukça yüksektir. Yenilenebilir enerji olarak kullanılabilen 70 bin MW güce sahip. Aynı şekilde BAE ve Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerine ve hatta Pakistan ve Hindistan’a da ihracat yapılabilir. Afganistan’daki ortalama rüzgar hızının Arap bölgesinden ve tüm Afrika kıtasından daha yüksek olduğunu biliyor muydunuz?
Afganistan, Orta Asya’dan Körfez ülkelerine ve hatta Hindistan’a kadar yenilenebilir enerji için bir kanal olabilir. Aynı şekilde Afganistan içerisinde çok fazla elektrik enerjisi ihtiyacı var ve yatırımcı, bu sektörde tamamen açık bir pazara sahip. Orta Asya ülkeleriyle Güney Asya ülkeleri, hatta Azerbaycan ve Gürcistan gibi Kafkas ülkeleri arasındaki ticareti ve koridorları, Türkiye’ye kadar ulaştırmaya yönelik entegre bir planımız var. Benimsediğimiz tüm yollar devlet tarafından büyük ölçüde korunuyor. Bu sayede malların ve ürünlerin güvenli akışını garanti edebiliyoruz.
- Afganistan hükümetinin yıllık elde ettiği yardımın boyutu nedir?
Sivil yardımın 15,3 milyar dolar (200 milyar Afgan Afganisi) olduğu tahmin ediliyor. Kalkınma projelerini desteklemek için yaklaşık 7,7 milyar dolar (100 milyar Afgan Afganisi) sağlanıyor. Tüm bu meblağlar ise tahsis edildikleri ihtiyaçları karşılamaya odaklanmıştır.
- İleride Suudi Arabistan’a ziyarette bulunmayı düşünüyor musunuz?
Özel sektör ile bazı görüşmeler yapmak, iki ülke arasında iş fırsatlarını ve ticari ilişkilerini ele almak amacıyla iş sektörlerini görüşmek için Suudi Arabistan’a geleceğiz. Ziyaret resmi bir hükümet çerçevesinde gerçekleşecektir.
- Suudi Arabistan’da ‘Vizyon 2030’ ışığında ekonomik dönüşüm için büyük bir proje olduğunu biliyorsunuz. Afganistan bu vizyona nasıl bir fayda sağlayabilir ya da katkıda bulunabilir?
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın hazırladığı ve özellikle de büyük projeleri içeren ‘Vizyon 2030’ programına katkı sağlanabilecek birçok alan var. Örneğin özellikle de Afganistan’da 35 milyon vatandaşın yüzde 65’inin genç olduğu göz önüne alındığında aktif şekilde iş yapan ellere sahibiz. Bunlar çeşitli alanlardaki tüm faaliyetlere ve inşaat çalışmalarına katılabilir.
Afgan işçilerin beceri ve eğitim düzeylerinin arttığını unutmuyorum. Doğrudan çalışmak için Afgan işçilere giriş izni verildiğini de belirtmekte fayda var. Suudi Arabistan makamlarıyla son görüşmeler gerçekleşiyor. Çocuklarımızın doğrudan Suudi Arabistan’a gelip burada çalışmalarına izin verilecek.
Uyuşturucu ticareti meselesi, Afganistan hükümetinin karşı karşıya olduğu bir zorluk
Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi, tarımda, üretim ve pazarlamada entegre bir sürecin mevcut olması dolayısıyla uyuşturucu ticareti meselesine de değindi. Hükümetin, ciddiyeti göz önüne alındığında tüm alanlarda onunla mücadele etmek için elinden gelen her türlü çabayı sarf ettiğini belirten Kayumi, bu faaliyetlerin, bir finansman kaynağı olarak ona bağlı silahlı gruplara gelir sağladığını, bu nedenle hükümetin de onu yok etme çabalarını sürdürdüğünü vurguladı.
Kayumi, terör finansmanının çoğunun uyuşturucudan sağlandığına işaret ederek uyuşturucu krizine yönelik çözümün, öncelikle siyasi olduğunu ifade etti.
Dr. Muhammed Humayun Kayumi, “Siyasi çözüm, bu ürünlerin ve tarım çeşitlerinin terör gruplarına ulaşmasını engellemek ve kontrol seviyesini yükseltmek için komşu ülkelerle yapılan anlaşmalarla başlayacak önemli bir çözümdür” ifadelerini kullandı.
Maliye Bakanı, bu olumsuz ekonomik olgunun, uluslararası işbirliği aracılığıyla çözülebileceğine dikkati çekerek, “Tüm ülkeler arasında uyuşturucu karşıtı bir sistem kurmak için Afganistan’ı çevreleyen tüm ülkelerle işbirliği anlaşmasına ihtiyacımız var” dedi.



Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
TT

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)

Beşşar Esed rejiminin devrilmesi ve Suriye'de Ahmed eş-Şera liderliğinde yeni bir yönetimin başa gelmesinin ardından Suriye dosyasındaki gelişmeler dikkatle takip ediliyor. Belki de buradaki en önemli soru, eş-Şera'nın medya açıklamalarında duyurduğu Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin detaylarının, bir hazırlık komitesinin oluşturulmasının ve kabul edilecek koşullara göre kimlerin davet edilip kimlerin dışarıda bırakılacağıdır.

dsvfbg

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü, Suriyeli yazar ve siyasi araştırmacı Dr. Mueyyed Gazlan Kıblavi, Şarku’l Avsat'ın sorularını yanıtladı.

Kıblavi, ‘Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne davet edilecek şahsiyetlerin mevcut ya da geçmiş mücadeleleri, Suriye davasına katılımları ve devrimci faaliyetleri nedeniyle davet edileceğini’ vurguladı. Siyaset yapmayan devrimciler olduğu gibi, devrimi pratik etmeyen siyasetçiler de olduğunu belirten Kıblavi, gençlik kategorisinin, kadın kategorisinin, muhalifler kategorisinin ve mahkûmlar kategorisinin önemine dikkat çekti. Kıblavi, “Kategoriler çok. Örneğin, şu ana kadar 15 kategori belirledik ve henüz kategorize edilmemiş olanlar da var. Bu sayı 20 kategoriye ulaşabilir ve bazı kategoriler diğerleriyle birleştirilebilir” ifadelerini kullandı.

Devrimden önce ve sonra Suriye toplumunun kategorize edilmesinin her zaman sorunlu olacağını vurgulayan Kıblavi, “Bu yüzden kongreyi, bu sosyal yelpazeler (şu anda oluşmakta olan siyasi topluluk) arasında anlayış ve iletişim alanları için bir başlangıç olarak gördük. Çünkü Suriye'de elli yıl boyunca oluşuma izin verilmedi, yasaklandı. Düşünce tutsak edildi ve oluşum suç sayıldı” şeklinde konuştu.

dsfvgb
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ile ABD Dışişleri Bakanlığı heyeti arasında geçtiğimiz eylül ayında Ankara'da yapılan toplantıdan (SMDK)

Kıblavi, “Bu daha başlangıç. Dolayısıyla, içeridekiler kendi siyasi bileşenlerini oluşturma fırsatına sahip değilken ya da gelecekteki Suriye'ye doğru ilerlemek için belirli bir ideolojinin arkasına saklanamazken, dışarıda oluşturulan bileşenleri davet edemeyiz” dedi.

Kıblavi sözlerini şöyle sürdürdü: “Şam Deklarasyonu, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Suriye Ulusal Konseyi ve diğerleri gibi oluşturulan siyasi kurumlarla dışarıdakiler birçok bölünmeden muzdaripti, devlet başkanlığı ve seçimlerde hizipçilikten muzdaripti ve sokak tarafından meşrulaştırılmamıştı. Bu nedenle oluşum koşulları mevcut koşullardan tamamen farklı olan siyasi yapıları davet etmekten kaçındık.”

Kıblavi sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi bileşenler yeni Suriye'deki hedeflerini ilan etmeye başlayacaklar ve şöyle diyecekler: Ben belli bir grubun bileşeniyim, belli bir siyasi yelpazenin bileşeniyim ya da belli bir siyasi ideolojinin bileşeniyim, taleplerim bunlar ve saygı görmek ve dahil edilmek istediğim yol bu. Yurtdışında kurulan bileşenlere gelince, onlar kotalara alışkındı ve kotalar muhalif kurumların bileşiminde ve yapısında mevcuttu. Bu gayet açık. Ekim 2011'de İstanbul'da kurulan Suriye Ulusal Konseyi, Müslüman Kardeşler ve Şam Deklarasyonu gibi onlarca yıl önce kurulan siyasi gruplar Suriye meselesindeki ağırlıklarına göre kota alırken, devrimci hareket marjinal kaldı ve siyasi uygulamalarda ağırlıkları olmadı.”

Bu nedenle Kıblavi, “Otuz kırk yıldır Suriye'de bulunmayan siyasetçilerin temsil edilmesi kabul edilemez. Zira oluşturdukları organlar bir ‘bileşen’ olarak kabul edilemez. Bu, içeride kalan ve -izin verilmediği için- herhangi bir siyasi faaliyette bulunamayan Suriye halkına yapılan bir haksızlıktır” ifadelerini kullandı.

*Eş-Şera daha önceki açıklamalarında davetlerin muhalif organlara değil, bireylere yapılacağını söylemişti... Peki, örneğin SMDK'dan şahsiyetler davet edilecek mi?

Kıblavi bu soruya şu cevabı verdi: “Elbette davetler bireylere yönelik olacak, muhalif oluşumlara değil. SMDK’dan da bazı şahsiyetler davet edildi. Zira bu siyasi oluşumların hedefleri temelde bir noktadaydı ve şimdi değişti. Devrim öncesi ile devrim sonrası aynı değil. Ayrıca bu oluşumların içinde hizipler, siyasi partiler ve parti akımları gibi başka bileşenler de var. Bu nedenle sadece bireyleri davet etmeye karar verdik.”

Varlıkları sona erdi

Kıblavi, muhalif oluşumlar ilk kurulduğunda belirtilen kuruluş amaçlarından birinin, devrimin zafere ulaşması halinde bu oluşumların varlığının sona ereceği olduğunu belirtti. Bu, devrimin zafere ulaşması ve rejimin düşmesi halinde söz konusu oluşumların kendilerini feshedeceklerine dair birden fazla kez yapılan açıklamaydı. Dolayısıyla bu varlıklar artık zaman ve bağlam dışıdır.

*Salı günü yaptığınız açıklamalarda, Suriye'deki askeri güçlerin temsilcisi olarak Askeri Operasyonlar Dairesi'nin davet edileceğini söylediniz. Aslında, Suriye devriminin başında rejimden ayrılan ve maddi ve manevi bedel ödeyen askeri personel, Esed sonrası Suriye'de tamamen göz ardı edildiklerini hissediyor. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi onları yeni Suriye'yi müzakere etmek üzere davet etmeyecek mi?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı bünyesinde değerlendirilecek, ancak bu henüz tamamlanmamış bir aşama. Çünkü hazırlanmakta olan pek çok lojistik mesele var. Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı'na dahil edilecek. Bağımsız olarak davet edilecek ayrı bir siyasi ya da askeri unsur değiller, Askeri Operasyonlar Dairesi'ne bağlı olacaklar.”

Ön koşullar

*Farklı Suriyeli gruplara ulaşmak için kriterler neler? Davet kriterleri neler?

Kıblavi, “Ne kadar adil ya da teknik olmaya çalışırsak çalışalım, herkes için adil olamayız ve herkesi tatmin edemeyiz. Suriye halkını sınıflandırmak ve bu sınıflandırmada adil olmak istersek, devrimci hareket, devrimci savaşçı, kendi topraklarında devrim yapmamış siyasi düşünür, belirli bir bölgeye ait olan ve Suriye'de bulunan tüm etnik ve ırksal bileşenler olarak ayrılırlar. Ayrıca çeşitli şehirler arasında dağılmış bileşenler de var. Tüm bu bileşenler arasından kongreye katılacak uygun kişiler seçilecek. Böylece bölgeleri kapsamış, toplumsal çeşitliliği sağlamış, gençleri, tutukluları ve siyasi aktivistleri, entelektüel ve devrimci olarak kuşatmış olacağız. Açıkçası bu biraz kapsamlı sayılır” ifadelerini kullandı.

*Peki, tüm Suriye için yüzde 100 adil olacak mı?

Kıblavi şöyle cevapladı: “Tabii ki mümkün değil. Dünyada davet kriterlerinde yüzde 100 adil olan hiçbir kongre yoktur. Bu bağlamda tarafsız olmamız gerekmediğini unutmayın. Bizden istenen gelecekteki Suriye'nin çıkarlarını düşünmemiz.”

CSDVFBR
Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ve askeri gruplar arasında yapılan toplantıda yeni Suriye'de askeri kurumun nasıl şekilleneceği ele alındı. (Askeri Operasyonlar Dairesi)

Bir sonraki hükümetin şekli

*Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, mevcut hükümetin tek renkli olduğunu kabul etti. Kongrenin toplanmasının yakın olduğu konuşulurken, bir sonraki hükümetin Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin içinden çıkacağına dair sorular akla geliyor. Bu hükümetin katılımcı bir hükümet olacağına dair herhangi bir ön yargı var mı? Ayrıca, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini yani başkanlık mı yoksa parlamenter mi olacağını konferans katılımcıları mı belirleyecek?

Kıblavi bu soruyu, “Kongre, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini belirlemeyecek. Çünkü kongre bir yasama organı değil. Parlamento, kongrenin hazırlayacağı çalışma ve belgelerden kaynaklanabilecek prosedürlerin bir parçası” diye yanıtladı.

“Genel sekreterlik gibi seçilmiş bir danışma komitesi” olduğunu da ifade eden Kıblavi, “Komiteler sayıca fazla olduğu için hükümet sisteminin parametrelerini belirlemek üzere mini komiteler seçilebilir. Elbette hükümet sistemi önerilecek ya da onaylanacaktır. Bundan sonra mevcut çalışmalar sona erecek ve çok hassas bir aşama olan geçiş dönemi için teknokratlar hükümeti olması beklenen bir hükümet kurulacaktır. Suriye'nin geleceğine gelince, bunu Suriye halkı ve tartışmaların başlangıç noktası olarak kabul edilen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi sırasında fikirlerin billurlaşması belirleyecek. Tüm bu göstergeler Suriye'deki hükümet sistemini belirleyecektir. Daha da önemlisi, kongreden kaynaklanacak anayasal boşluk, söz konusu anayasal boşluğu doldurarak geçici bir anayasal bildiri yayınlayacak olan uzman bir komite tarafından doldurulacaktır” dedi.

Kongrenin zamanlaması

*Kongrenin yakın zamanda toplanmasına tanık olacak mıyız? Yoksa beklemek mi gerekiyor? Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne kimlerin davet edileceğini hazırlık komitesi mi belirleyecek?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Hazırlık komitesi ilgili makamlardan onay aldıktan sonra çalışmalarına başlayacak. Tarih konusuna gelince, hazırlık komitesi oluşturulduktan sonra, davet edilen şahsiyetler ve gruplarla iletişim kurmak yeterli zaman alacak. Meselelerin çözüme kavuşturulması bir hafta ya da belki 9 gün sürebilir.”

SCDVFEGR
Eski rejim ordusu mensupları, 1 Ocak'ta Suriye'nin Humus kentindeki uzlaşma merkezlerinde kayıt yaptırmak için sıraya girerken Esed'in fotoğrafını çiğniyorlar. (AP)

Kıblavi, “Hazırlık komitesi davetler için kriter belirlemez. İçeriden ve dışarıdan davetlilerin lojistiğini kolaylaştıran ve onlarla kongreye davet edildiklerini ve katılıp katılmayacaklarını kısaca görüşen bir komitedir. Yani konferans öncesi aşamanın lojistiğini kolaylaştıran ve ön kolaylaştırıcılığını yapan bir komite; sonuçlara ya da davet kriterlerine karar veren bir komite değil. Aday gösterecek olanlar genel olarak sivil toplum örgütleri olacak ve doğal olarak sendikalar da bunların arasında yer alacak” şeklinde konuştu.

Komite seçimi için kriterler

Hazırlık komitesi üyelerinin hangi kriterlere göre seçileceği sorulduğunda ise Kıblavi şu yanıtı verdi:

“Bu kişiler Suriye'deki en nitelikli kişiler olmayacak. Çünkü bu çok zor. Ancak yurt içinde olduğu kadar yurt dışındaki devrimci siyasi ortama ve bölgesel dağılıma dair bilgi ve aşinalıkları da göz önünde bulundurulacak. Hazırlık komitesi üyesinin bileşenler hakkında bilgi sahibi olması, devrim ve siyasi süreç konusunda daha önce deneyim sahibi olması ve Suriye'deki siyasi çevreler arasında ya da elbette yurtdışında sürekli faaliyet göstermesi ve tanınması nedeniyle Suriye arenasında bilinmesi gerekir.”