Afganistan Maliye Bakanı: Ekonomik atılım için dışarıya açılmalıyız

Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi (Şarku’l Avsat)
Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi (Şarku’l Avsat)
TT

Afganistan Maliye Bakanı: Ekonomik atılım için dışarıya açılmalıyız

Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi (Şarku’l Avsat)
Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi (Şarku’l Avsat)

Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi, ülkede servetlerden yararlanma hacminin yüzde biri aşmamasına rağmen, ülkesinin cazip bir yatırım fırsatını temsil ettiğini açıkladı. Kayumi, Afganistan’da onaylanmış ekonomi politikası vizyonunun, Afgan ulusal ekonomisinin kurulmasını teşvik çerçevesinde ülkenin yatırım akışlarının öneminin üzerinde olduğunu belirtti.
Humayun Kayumi, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, şu anda Afganistan'daki mevcut fırsatlardan yararlanmak için Suudi Arabistan özel sektörüyle yoğunlaştırılmış ilişkileri içeren düzenlemeler üzerinde çalıştıklarını ve Suudi Arabistan’ın, kalkınma desteği düzeyinde iyi bir pozisyona sahip olduğunu ifade etti. Kayumi, özellikle de Suudi Arabistan hükümetinin, ülkesine güvenli geçişler ve yüksek yatırım getirisi ile yüzde 25 oranında yatırım yapılabilecek istikrarlı alanlar sağladığına dikkati çekti.
Dr. Muhammed Humayun Kayumi, yüzde 8 kadar yüksek olmayan yarar hakkı temelinde Afganistan’ın özellikle tarım ve madencilik alanlarında büyük fırsatlara sahip olduğunu söylerken, tarım, konut ve enerji sektörlerinde beklenen yatırım hacminin yaklaşık 8,3 milyar dolar olduğuna dikkati çekti.
Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi’nin Şarku’l Avsat’a verdiği röportajın tamamı:
- Afganistan ekonomisinin durumu, bu konuda bilgi kaynaklarının eksikliği nedeniyle belirsiz görünüyor. Bu ekonominin en önemli özellikleri nelerdir?

2002 yılı, modern Afgan ekonomisinin başlangıç yılı sayılabilir. Yani uluslararası kuruluşlar tarafından benimsenen standartlar ve şartnameler olarak bilinen ve yaygın olan şeylere dayanan bir ekonomi mevcut. Afgan ekonomisinin üretken değil tüketici ekonomi çerçevesinde, geçmiş dönemlerde de uzun bir süre boyunca yaşadığı, bir sır değil. Ancak devlet inşasında ve toplumsal dönüşümde uzmanlaşmış akademik ve ekonomist yeni Cumhurbaşkanı Eşref Gani Ahmedzai’nin gelmesi sonrasında Afganistan’da ekonomiyi üretken bir ekonomiye dönüştürmek için yeni bir perspektif oluşturulmasına katkı sağlandı. Beş yıl önce sokaklardan ve demir yollarından itibaren bu dönüşümü destekleyici alt yapıyı inşa ederek ilk adımları attık. Sadece bu da değil, komşu ülkelerle, özellikle Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan gibi Orta Asya ülkeleri ve hatta Arap ve İslami bir boyut olarak İşbirliği Konseyi ülkeleriyle bile ilişkilerimiz var. Bu ilişki 80 yılı aştı. Hindistan ve Çin gibi ülkeleri de unutmadık ve ekonomiyle ilgili birçok anlaşma imzaladık. Son olarak kardeş komşumuz Pakistan ile de ilişkilerimizi güçlendiriyoruz.
- Gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) Afganistan ekonomisinin ne kadarını oluşturuyor?
Sorunuzu cevaplamadan önce, bahsettiğimiz tüketim ve dönüşümle ilgili olarak, Afganistan ekonomisinin yurtdışına ihraç ettikleri karşılığında 21 kat ithalat yaptığını belirtmek isterim ve bu çok tehlikeli bir göstergedir. Bu, ekonomimizin neredeyse tamamen tüketici olduğu anlamına gelir. Kısa süre önce ticaret borsası açısından tehlikeli bir gerçeklikten uyanmaya başladık. Beş yıllık planımız, cari 5 yılda somut oranlarla, özellikle de tarım sektöründeki sanayi tarafını aktive ederek, ithal ettiğimiz oranları azaltmak yerine yurtdışına ihraç ettiğimiz oranı yükseltmek çerçevesindeydi. Afgan ekonomisinin GSYİH’sına ilişkin istatistiklerine gelince, bu oran yüzde 25 milyar dolar.
- Tarımdan bahsettiniz. O halde tarımın, ekonomik ve endüstriyel yönlerini aktive ederek ekonomik kalkınmanın motoru olacağına inanıyorsunuz? Bu konuda ne sundunuz?
Tarım alanında endüstriye teşvik ettiğimizi gizlemiyoruz. Aksine özellikle de Suudi Arabistan’daki küresel yatırımları, hükümetin yatırımların başarısını garanti eden altyapıyı sağlaması sonrasında, bu fırsattan yararlanmaya davet ediyoruz. Ülkenin batısında geniş ve ekilebilir alanlarımız var. Buralar, yatırım için yüksek doğal bileşenlere sahipler. 3 yıllık donanımın ardından 1,5 milyon hektarlık alan, yatırıma tamamen hazırdır. Özellikle de yüksek kalite ve verime sahip Afgan safranını yetiştirmek gibi bazı ürünler, yatırımcı için cazip birer ürün olacak.
Bildiğiniz gibi Afganistan, ihracat açısından dünyanın üçüncü ülkesi ve kurumsal yatırım henüz başlamadı. Yani yatırım başladığında yılda birkaç ton olacak. Şu an önümüzde ise İran ve İspanya yer alıyor.
- Ancak yurtdışına yatırım hakkında konuşurken istikrar önemli bir bileşendir. Yatırımcı ülkenin güvenliğine ve kontrolüne bakar. Bu Afgan ekonomisi açısından mevcut değil.
Mevcut ve eski hükümet, bu konuda, özellikle de siyasi boyutlarda Taliban ile uzlaşı için çok çaba sarf etmiştir. Yakında gerçekleştirilmesi beklenen vizyonları, uzlaşıyı ve uyumu karşılamak için çalışmalar devam etmektedir. Ekonomik duruma gelince bu, iyi bilindiği gibi siyasi duruma bağlıdır. Ancak iki taraf arasında birçok uzlaşma programı var ve özellikle de her iki taraf da Afgan çıkarlarını ilerletmenin önemine inanıyor. Bu nedenle Afgan devletinin temeli, Taliban’ın ‘katılımcı, kurucu ve karar alıcı olarak’ siyasi çalışmalara, devlet sistemine ve seçimlere dahil olması olacak. O, Afgan halkının ayrılmaz bir parçasıdır.
Ülkenin güvenliği ve istikrarıyla ilgili olarak özellikle terör grupları meselesi gibi bazı hususlar sona erdirilmeli ve bununla neyin ilişkili olduğu konusunda önemli bir rol üstlenilmelidir. Bu konudaki bilgilerimiz, tüm Afganistan’da siyasi durumu düzeltme ve güvenliği empoze etme çabalarına rağmen bir sorundur. Hedeflenen tüm sektörlerde yatırımın ortalama getirisi, yüzde 25’ten az olmayacaktır.
- Ancak mevcut koşullarda, Afganistan’da ekonomi finansmanı neye dayanıyor?
Ekonomi düzeyi, göstergeleriyle birlikte şu an o kadar da kötü değil. Aksine somut bir iyileşme var. Ülke, az bir büyüme yaşıyor ve maaşlar, ekonomik durumla ilgili olarak, kötü değil. Strateji hususunda da endişelenmiyoruz. Afgan toprakları, demir, bakır, alüminyum, petrol ve gaz gibi zenginlik ve minerallerle dolu. Ülkede yatırım ve ekonomik sistemlerin geliştirilmesindeki yenilikler ve gelişmeler arasında, devlete gelir oranı, Afgan topraklarından yararlanma haklarından belirlenir. Devletin bazı yatırımlara yönelik mevcut getirisinin, 30 milyon doları aşmadığını tasavvur edebilirsiniz, bu oldukça zayıf bir oran. Ekonomik bir rakam olarak bile bahsedilmez. En önemlileri demir, bakır, lityum, nadir bulunan elementler ve hatta ince kaymaktaşı da dahil, doğal gaz ve petrol fırsatlarına sahibiz. Afganistan, 42 farklı renge sahip. Tüm bu yatırım fırsatları ise oldukça cazip.
- Afganistan’daki yatırımlardan yararlanma hakları olarak ne düzeyde orana sahipsiniz?
Afgan hükümetinin minerallere yönelik yatırım faydaları yüzde 6 ile 8 arasındadır. Enerji projelerine yatırım miktarı, yaklaşık 1,3 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Ama konut yatırımına gelince bu, yaklaşık 1,7 milyar dolardır.
Tarım sektörü, buna oldukça bağlı. Bu nedenle mevcut fırsatların büyüklüğü, en az 5,3 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
- Şu anda bu zenginliklerden ne düzeyde fayda sağlanıyor?
Bir rakam vermek mümkün değil. Mesele şu ki yararlanılan Afgan serveti oranı yüzde birin altında. Bu durum değiştirilirse Afganistan’da da büyük bir ekonomik değişim yaşanacak. Sadece bu da değil, coğrafi konum Orta Asya ülkelerini Arap (Basra) Körfezi ülkelerine bağlayan bir şerittir. Özellikle koyun ve et gibi gıda güvenliği konusunda, Orta Asya, Arap bölgesi ve Körfez arasında hayati öneme sahip ürün ve emtia koridorları ekonomisini, son 10 yılda İşbirliği Konseyi ülkeleriyle artan ilişkilerle birlikte düşünebiliriz. Bu yüzden bu ülkeler arasında, Hindistan ve Pakistan gibi Güney Asya ile bağlantıda odak noktalarımız var. Ayrıca şu anda Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) için bir hava koridorunu temsil ediyoruz. Afganistan’ın batısından Suudi Arabistan’a kadar olan bölge başta olmak üzere Suudi Arabistan ile kuru meyve ve sebzeler için hava koridoru olmaya sabırsızlanıyoruz. Kargoların Kandehar ve Helmand’dan Riyad’a ulaşması iki buçuk saat, Cidde’ye ulaşması da üç saat almayacak. Yani tarımsal üretim aynı gün Suudi Arabistan'a ulaşabilir.
- Afgan ulusal ekonomisinin kalkınması için bir planınız var mı? Bir hedef yüzdesi belirlediniz mi?
Planımız daha önceden başladı. Siyasi yönün etkili bir faktör olduğu, yani ön seçimlerin sonuçları ve üzerinde çalışmakta olduğumuz ekonomik programlara devam etme istikrarı göz önüne alındığında, 2020 yılında Afgan ekonomisinin yüzde 3 ila 5 arasında büyümesini hedefliyoruz. Dünya Bankası’ndan, Suudi Arabistan ve Kuveyt de dahil hükümet fonlarından fon aldıktan sonra etkinleştirilmeye hazır bir programımız var. Yani yatırım vaadinde bulunduk ve bu bizim için kalkınma desteğinden daha önemli. Bu durum, önceki ve mevcut finansal destek için Suudi Arabistan’a teşekkür etmemize de bir fırsat olarak sayılıyor. Ancak bu aşamada Afganistan’da yatırım meselesiyle ilgileniyoruz.
- Bu nedenle Suudi Arabistan da dahil olmak üzere uluslararası fonları ve Körfez fonlarını, daha önce bir kısmı ortaya koyulan büyük fırsatlar karşılığında, Afganistan’a yatırım yapmaya ikna etmeye çalışıyorsunuz, değil mi?
Tabi ki. Daha önce de Afganistan’ın imkanlarını, doğal ve insan kaynaklarını pazarlamak ve teşvik etmek için çalıştığımızı söylemiştim. Daha net olmak gerekirse, şu anda yabancı yatırım olarak 5 milyar dolar toplamayı hedefliyoruz. Bu, hedeflediğimiz yatırım programlarımızı ortaya koymamız için gelecek yıl Afganistan’da başlayacak.
- Onaylanmış ekonomik kalkınma programlarının detayları nedir?
Birçok durum var. Ancak en belirgin olanı, bu sektörü üretimle geliştirmeye çalışıyoruz. Özellikle de taze ve kuru meyve ürünlerinde 15 çeşit belirledik. Aynı şekilde tıbbi müstehzarata faydalı olan doğal ürünlere, fıstık ve bademe sahibiz.
Konut projeleri ise Afganistan’daki çok büyük fırsatlardan biri. Ülke çapında yaklaşık 300 bin konut belirledik. Elektrik sektörü de önemli ve çekici bir fırsattır. Afganistan’ın batısındaki bölgeler, rüzgar hareketi açısından dünyanın en iyisi sayılıyor. Bu nedenle enerji üretme fırsatı da mevcut. Geri dönüşü ise oldukça yüksektir. Yenilenebilir enerji olarak kullanılabilen 70 bin MW güce sahip. Aynı şekilde BAE ve Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerine ve hatta Pakistan ve Hindistan’a da ihracat yapılabilir. Afganistan’daki ortalama rüzgar hızının Arap bölgesinden ve tüm Afrika kıtasından daha yüksek olduğunu biliyor muydunuz?
Afganistan, Orta Asya’dan Körfez ülkelerine ve hatta Hindistan’a kadar yenilenebilir enerji için bir kanal olabilir. Aynı şekilde Afganistan içerisinde çok fazla elektrik enerjisi ihtiyacı var ve yatırımcı, bu sektörde tamamen açık bir pazara sahip. Orta Asya ülkeleriyle Güney Asya ülkeleri, hatta Azerbaycan ve Gürcistan gibi Kafkas ülkeleri arasındaki ticareti ve koridorları, Türkiye’ye kadar ulaştırmaya yönelik entegre bir planımız var. Benimsediğimiz tüm yollar devlet tarafından büyük ölçüde korunuyor. Bu sayede malların ve ürünlerin güvenli akışını garanti edebiliyoruz.
- Afganistan hükümetinin yıllık elde ettiği yardımın boyutu nedir?
Sivil yardımın 15,3 milyar dolar (200 milyar Afgan Afganisi) olduğu tahmin ediliyor. Kalkınma projelerini desteklemek için yaklaşık 7,7 milyar dolar (100 milyar Afgan Afganisi) sağlanıyor. Tüm bu meblağlar ise tahsis edildikleri ihtiyaçları karşılamaya odaklanmıştır.
- İleride Suudi Arabistan’a ziyarette bulunmayı düşünüyor musunuz?
Özel sektör ile bazı görüşmeler yapmak, iki ülke arasında iş fırsatlarını ve ticari ilişkilerini ele almak amacıyla iş sektörlerini görüşmek için Suudi Arabistan’a geleceğiz. Ziyaret resmi bir hükümet çerçevesinde gerçekleşecektir.
- Suudi Arabistan’da ‘Vizyon 2030’ ışığında ekonomik dönüşüm için büyük bir proje olduğunu biliyorsunuz. Afganistan bu vizyona nasıl bir fayda sağlayabilir ya da katkıda bulunabilir?
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın hazırladığı ve özellikle de büyük projeleri içeren ‘Vizyon 2030’ programına katkı sağlanabilecek birçok alan var. Örneğin özellikle de Afganistan’da 35 milyon vatandaşın yüzde 65’inin genç olduğu göz önüne alındığında aktif şekilde iş yapan ellere sahibiz. Bunlar çeşitli alanlardaki tüm faaliyetlere ve inşaat çalışmalarına katılabilir.
Afgan işçilerin beceri ve eğitim düzeylerinin arttığını unutmuyorum. Doğrudan çalışmak için Afgan işçilere giriş izni verildiğini de belirtmekte fayda var. Suudi Arabistan makamlarıyla son görüşmeler gerçekleşiyor. Çocuklarımızın doğrudan Suudi Arabistan’a gelip burada çalışmalarına izin verilecek.
Uyuşturucu ticareti meselesi, Afganistan hükümetinin karşı karşıya olduğu bir zorluk
Afganistan Maliye Bakanı Dr. Muhammed Humayun Kayumi, tarımda, üretim ve pazarlamada entegre bir sürecin mevcut olması dolayısıyla uyuşturucu ticareti meselesine de değindi. Hükümetin, ciddiyeti göz önüne alındığında tüm alanlarda onunla mücadele etmek için elinden gelen her türlü çabayı sarf ettiğini belirten Kayumi, bu faaliyetlerin, bir finansman kaynağı olarak ona bağlı silahlı gruplara gelir sağladığını, bu nedenle hükümetin de onu yok etme çabalarını sürdürdüğünü vurguladı.
Kayumi, terör finansmanının çoğunun uyuşturucudan sağlandığına işaret ederek uyuşturucu krizine yönelik çözümün, öncelikle siyasi olduğunu ifade etti.
Dr. Muhammed Humayun Kayumi, “Siyasi çözüm, bu ürünlerin ve tarım çeşitlerinin terör gruplarına ulaşmasını engellemek ve kontrol seviyesini yükseltmek için komşu ülkelerle yapılan anlaşmalarla başlayacak önemli bir çözümdür” ifadelerini kullandı.
Maliye Bakanı, bu olumsuz ekonomik olgunun, uluslararası işbirliği aracılığıyla çözülebileceğine dikkati çekerek, “Tüm ülkeler arasında uyuşturucu karşıtı bir sistem kurmak için Afganistan’ı çevreleyen tüm ülkelerle işbirliği anlaşmasına ihtiyacımız var” dedi.



Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a konuştu: Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
TT

Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a konuştu: Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, “Suriye devrimi rejimin devrilmesiyle sona erdi… Bunun başka bir yere ihraç edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Eş-Şera ülkesinin ‘hiçbir Arap ya da Körfez ülkesine saldırmak ya da onları endişelendirmek için bir platform olmayacağını’ vurguladı.

Şam'daki eş-Şaab Sarayı'nda dün gerçekleştirilen röportajda eş-Şera, “Yaptıklarımızı ve başardıklarımızı mümkün olan en az hasar ve kayıpla gerçekleştirdik… İran'ın bölgedeki projesi 40 yıl geriye gitti” dedi.

Eş-Şera, “Körfez ülkelerinin ulaştığı gelişmişlik düzeyini takdir ediyoruz ve ülkemiz için de bunu arzuluyoruz. Suudi Arabistan çok cesur planlar yaptı ve bizim de arzuladığımız bir kalkınma vizyonuna sahip. Hiç şüphe yok ki, bizim arzuladığımız şeylerle birçok kesişme noktası var ve ister ekonomik ister kalkınma iş birliği açısından olsun, bu noktalarda bir araya gelebiliriz” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ile yaptığı röportajın tam metni;

* Pek çok Batılı ve bölgesel ülkeye güvence verdiniz. Ancak Körfez ülkelerine ve etkili Arap ülkelerine doğrudan bir mesaj vermediniz. Onlara söyleyecek bir şeyiniz yok mu?

- Elbette Arap ülkelerine söyleyecek sözümüz var; Özellikle de Suriye'nin İran için bir platforma dönüştüğü ve buradan dört büyük Arap başkentini yönettiği ve girdiği ülkelerde savaş ve yolsuzluk çıkardığı için… Körfez'in güvenliğini istikrarsızlaştıran ve bölgeyi uyuşturucu ve Captagon ile dolduran da İran. Dolayısıyla tüm bölge için büyük çıkarlar anlamına gelen İranlı milislerin ortadan kaldırılması ve Suriye'nin İran silahları için bir platform olarak tamamen kapatılması konusunda mümkün olan en az hasar ve kayıpla yaptığımız ve başardığımız şey diplomatik yollarla, hatta baskıyla elde edilmemiştir.

x cvgfbnh
Ahmed eş-Şera dün Şam'da Bisan eş-Şeyh ile yaptığı röportaj sırasında

Eski rejimle Arap ilişkilerinin yeniden kurulduğuna ve bazı tavizler karşılığında Arap Birliği'ne geri döndüğüne dair işaretler geldiğinde, bunun başarısız olacağından emindik. Çünkü bu rejimin hiçbir taviz vermeyeceğini ve bu jesti iyi niyetle karşılamayacağını biliyorduk. Hatta Ürdün tarafıyla yapılan bir toplantıda, Captagon'u onlara ihraç etmekteki ısrarın nedeninin sorulduğu ve cevabın da “yaptırımlar kaldırılmadıkça durmayacağı” şeklinde olduğu bize sızdırıldı.

Bugün Körfez'in stratejik güvenliğinin daha emniyetli ve güvenli hale geldiğini söylüyoruz. Çünkü İran'ın bölgedeki projesi 40 yıl geriye gitti.

Ahmed eş-Şera: Varlığımız kimse için tehdit değil

* Söz konusu ülkelere Suriye'nin bu sorunlu kişiler için bir sığınak olmayacağı konusunda nasıl güvence veriyorsunuz?

- Şu anda devlet inşası aşamasındayız. Suriye devrimi, rejimin devrilmesiyle sona erdi… Bunun başka bir yere ihraç edilmesine izin vermeyeceğiz. Suriye herhangi bir Arap ya da Körfez ülkesine saldırmak ya da onları endişelendirmek için bir platform olmayacak. Suriye devrimine birçok insan katıldı ama bugün devlet inşasının yeni bir aşamasındayız. Bu ülkelerle etkili stratejik ilişkiler kurmaya çalışıyoruz. Suriye, savaşlardan ve başkalarının çıkarları için bir platform olmaktan yoruldu. Artık ülkemizi yeniden inşa etmemiz ve güven sağlamamız gerekiyor. Çünkü Suriye Arap olaylarının merkezinde yer alan bir ülke.

Şam'daki varlığımız kimseye tehdit anlamına gelmiyor. Körfez ülkelerinin ulaştığı gelişmişlik düzeyini takdir ediyoruz ve ülkemiz için de bunu arzuluyoruz. Suudi Arabistan çok cesur planlar yaptı ve bizim de arzuladığımız bir kalkınma vizyonuna sahip. Hiç şüphe yok ki bizim arzuladığımız şeylerle birçok kesişme noktası var ve ister ekonomik ister kalkınma iş birliği açısından olsun, bu noktalarda bir araya gelebiliriz.

* Eski rejimin güç ve kontrolüne tabi olan komşunuz Lübnan ile ilişkilerinizi nasıl görüyorsunuz?

- Gerçekten de Lübnanlı kardeşlerimiz Şam'a gelişimiz ve bunun Lübnan'da bir tarafı diğerine karşı güçlendireceği konusunda çok fazla endişe duydular. Aslında biz Lübnanlı komşumuzla otoriter bir ilişki değil, saygı ve alışveriş ilişkisi istiyoruz ve kendi ülkemizde yapacak yeterince işimiz olduğu için Lübnan'ın içişlerine karışmak istemiyoruz. İyi ilişkiler kurmak istiyoruz. Tüm Lübnanlılara aynı mesafede duracağız. Onları tatmin eden şey bizi de tatmin eder.

dvfrgbthy
Ahmed eş-Şera, Esed'in düşmesinin ardından Şam'daki Emevi Camii'nde

Ahmed eş-Şera: Suriye, sahip olduğu zenginlikle tek bir görüşün hakimiyetine girmeyecektir

* Bir ulusal diyalog konferansından ya da kapsayıcı bir ulusal toplantıdan ve Suriye'de yeni bir aşamayı tesis edecek bir anayasadan bahsettiniz. Ancak hangi mekanizmayı benimseyeceksiniz? Suriye halkının tüm kesimlerinin, özellikle de halk ve askeri tabanınızın yeni ılımlı söyleminize katılmayabilecek bir kesiminin temsil edilmesini nasıl sağlayacaksınız?

- Son kısımda sizinle aynı fikirde olmayabilirim, ancak genel olarak Suriyelilere kişisel görüşlerimi empoze etmek istemiyorum. Bunu deneyimli ve uzman hukukçulara bırakıyorum, böylece hukuk, insanlar arasındaki ilişkiyi formüle etmede ayrım çizgisi olacaktır. Suriye büyüklüğünde ve zenginliğinde, farklı bileşenleri olan bir ülkenin tek bir görüşün hakimiyetinde olmasını bekleyemeyiz. Bu farklılık iyi ve sağlıklıdır. Bu zafer bir grubun diğerine karşı zaferi değil, tüm Suriyelilerin zaferidir. Önceki rejime sadık olduğunu düşündüğümüz kişilerin bile sevinçlerine şahit olduk. Çünkü insanların ne hissettiklerini ya da düşündüklerini söylemeleri mümkün değildi. Toplumun her kesiminden tüm Suriyelilerin ülkelerini koruyacak kadar bilinçli olduklarından eminim.

Kısacası benim arzum, farklılıklarımızı çözerken başvurabileceğimiz kapsayıcı bir anlaşmaya ve bir hukuk devletine ulaşmaktır.

Ahmed eş-Şera: İntikam peşinde koşmayacağız

* Sizi bekleyen pek çok çetrefilli dosyadan biri de zorla kaybedilenlerin, cezaevlerinde ve toplu mezarlarda kaybedilenlerin dosyası. Bu konuyu nasıl ele alacaksınız?

- Aslında biz siyasi bir rejimle değil, kelimenin tam anlamıyla bir suçlular ve haydutlar çetesiyle savaşıyorduk. Hem barışta hem de savaşta tutuklamalar, zorla kaybetmeler, öldürmeler, yerinden etmeler, aç bırakmalar, kimyasal silahlar, sistematik işkence... Bugün davanın bittiğini söylüyoruz. Dolayısıyla, insanların Sednaya Hapishanesi’nden sorumlu olanlardan, varil bombaları ve kimyasal silahlar atanlardan ve bilinen zulümleri işleyenlerden hesap sorma hakkını saklı tutarak, olaylara intikam açısından bakamayız. Bu kişiler sorumlu tutulmalı ve yargılanmalıdır. İsimleri bilinmeyen kişilere gelince, insanların bu kişileri de sorumlu tutmak için haklarında suç duyurusunda bulunma hakları vardır.

scvdfb
Ahmed eş-Şera, Şam'da BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile görüştü

Önemli olan, kısıtlamaları kırmış olmamız ve uzman kuruluşların bu göreve yardımcı olmak üzere gelmiş olmalarıdır. Kayıp kişilerin dosyalarını takip etmek hem yaşayan hem de ölü olan kişilerin akıbetlerini belirlemek ve ailelerinin ölüm belgeleri, miras gibi işlerini kolaylaştırmak üzere uzmanlaşmış bir bakanlık kurulacaktır. Bu çok iş demek, ancak hakikate ulaşmalıyız.

* Beşar Esad'ın oturduğu yerde, Halk Sarayı'nda bizi ağırlamak nasıl bir duygu?

- (Gülüyor) Dürüst olmam gerekirse, hiç rahat değilim. Ancak burası halka açık olması gereken bir yer. Böylece halk burayı ziyaret edebilir ve çocuklar bu avlularda oynayabilir.