Sevgililer Günü'ne gölge düşüren mafya hesaplaşması: Sevgililer Günü Katliamı

Sevgililer Günü katliamından bir fotoğraf
Sevgililer Günü katliamından bir fotoğraf
TT

Sevgililer Günü'ne gölge düşüren mafya hesaplaşması: Sevgililer Günü Katliamı

Sevgililer Günü katliamından bir fotoğraf
Sevgililer Günü katliamından bir fotoğraf

1920’lerde, Amerika’da alkollü içecekler yasağını çıkarılması ve on sekizinci anayasa değişikliğinin kabul edilmesiyle birlikte şiddet ve organize suçlar artış göstermeye başladı.

Çeteler tarafından yaygın olarak kullanılan Thompson tüfeğinin fotoğrafı
Yeni kanunla birlikte güçlenen çeteler, etkinliğini artırmaya, yasadışı bir şekilde alkol üretmeye ve satmaya, genelevlerine, kumar salonlarına hükmetmeye başladı ve büyük kazançlar sağladı.

14 Şubat 1929 yılında meydana gelen katliamda öldürülenlerin fotoğrafı
O dönem elde edilen bilgilere göre, bu çetelerdeki en ünlü gangsterlerden biri olan Al Capone, yasadışı işlerden 60 milyon dolarlık servet elde etti. 1927 yılında kişisel serveti 100 milyon dolara ulaştı.
Kendisini mafya lideri olarak gören Capone,  Şikago kentini adeta kontrolüne almıştı. Kaçakçılık ve sahte alkol ticareti yapan Capone, rakiplerini ortadan kaldırmak için akıl almaz saldırılar gerçekleştirdi.

Bugs Moran’a ait bir fotoğ
Emniyet raporlarına göre 1924 yılında çeteler arasındaki anlaşmazlıklardan dolayı 16 cinayet yaşandı. Ancak 1929’a gelindiğinde FBI’on o dönemdeki zayıflığı bu sayının 64’e kadar yükselmesine neden oldu.
Aynı zamanda, Şikago’da "Northside" adıyla bilinen İrlandalı-Amerikan çetesini yöneten George Bugs Moran ile Al Capone arasında çok şiddetli çatışmalar yaşanıyordu.

Al Capone’ye ait fotoğraf
1920’lerde iki ‘mafya’ lideri de birçok suikast girişiminden sağ çıktı. Bunlardan birinde, Cicero Illinois Otelini basan silahlı kişiler, Capone’ye akşam yemeği yerken saldırıp kaçmadan önce yaklaşık bin mermi attı.
Şikago’da bitmek bilmeyen şiddet olayları gün geçtikçe daha da artıyordu. 14 Şubat 1929’da Sevgililer Günü’nde 2122. sokakta Kuzey Clark’ta bulunan Bugs Moran’a ait oto tamirhanelerinden birinde meydana gelen katliam ABD’yi şoka uğratacaktı.

Al Capone'nin emniyette çekilen fotoğrafı
O gün Capone ve yanındaki birçok adam, polis kıyafetleri giyip Moran’ın ‘karargahına’ gitti. Moran’ın adamlarını kandıran Capone’nin adamları, Northsie çetesindeki yedi üst düzey yöneticiyi öldürdü. Cinayetin ardından silahlı kişiler hiçbir iz bırakmadan kaçtı.
Sevgililer Günü Katliamı olarak adlandırılan bu operasyon, Gangster Albert Kachellek, muhasebeci Adam Heyer ve 14 mermiyle vurulan ve son nefesini vermeden önce polislere saldırı hakkında herhangi bir bilgi vermeyi reddeden Frank Gusenberg gibi Moran’nın en önemli adamlarının canını aldı. 

Al Capone'nin sabıka kaydı
Bu sırada, o operasyondan sağ çıkan Moran, saldırının kendisini hedef aldığını söyledi. Ancak Moran, Capone’nin adamları depoya girdiği anda orada değildi.
Yoldan geçenlerin ifadelerine göre, Amerikalı müfettişler şöyle bir sonuca vardı; polislere benzeyen silahlı adamlardan oluşan bir grup depoya girip depodaki herkesi tutukladı. Anlaşılmamak için de polis üniforması giydi.

Al Capone'nin mezarı
Bir başka yönden, Bugs Moran ve müttefikleri, Capone’yi saldırının arkasında olmakla suçladı. Fakat Capone katliamın gerçekleştiği an Florida’da olduğunu söyledi.
Şikago’daki Capone’nin rakipleri, "Sevgililer günü katliamını" onun sonunun başlangıcı olarak gördü. Basın ise ona halkın ilk düşmanı olarak lakap taktı.
Böylece sevgililer günü katliamı, cezasız bir suç olarak kalıp yirminci yüzyılda yargının çözemediği en büyük cinayetler arasında yer aldı.
Amerika'da büyük bir şoka neden olan bu olay, 1985'te çekilen "Yaralı Yüz" filmine konu olmuştur.

 


James Gandolfini televizyon tarihine geçen rolünü neredeyse alamıyordu

Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
TT

James Gandolfini televizyon tarihine geçen rolünü neredeyse alamıyordu

Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)

Televizyon tarihinin en ikonik karakterlerinden Tony Soprano'yu, James Gandolfini dışında birinin canlandırdığını hayal etmek bile imkansız. Ancak dizinin yaratıcısı David Chase, başta bu konuda o kadar da emin değildi.

"Tony Soprano'yu buldum galiba"

New Jersey'li bir mafya babasının özel hayatı ve iş dünyasındaki çatışmalarını konu alan The Sopranos'un yaratıcısı Chase, Gandolfini'yi başrol için ilk izlediğinde tereddüt yaşamış. Jason Bailey'nin yeni kitabı Gandolfini: Jim, Tony, and the Life of a Legend'da (Gandolfini: Jim, Tony ve Bir Efsanenin Hayatı) yer alan ve Vulture tarafından yayımlanan bir bölüm, dizinin oyuncu seçim sürecini ve Chase'in başlangıçtaki çekincelerini detaylandırıyor.

Gandolfini'nin adı, menajeri Nancy Sanders pilot bölümün senaryosunu okuduğunda gündeme gelmiş. Senaryoyu eline alır almaz "Aman Tanrım, Tony Soprano'yu buldum galiba" diye düşündüğünü anlatıyor.

Ancak Gandolfini'nin kayıtlarını izledikten sonra Chase, "Bence çok iyi bir oyuncu ama tek bir endişem var. Yeterince tehditkar mı?" diye sormuş.

Sanders bu söz karşısında şaşkına dönmüş. "Eğer bana 'Biraz kilolu' ya da 'Saçları dökülüyor' deseydiniz anlar, kabul ederdim. Ama yeterince tehditkar mı? Bu adam tam sizin aradığınız kişi" diyerek Gandolfini'nin rol için mükemmel seçim olduğunu savunmuş.

Üç aday kaldı

Gandolfini ise senaryoyu çok sevmesine rağmen rolü alacağından pek umutlu değilmiş. Asıl endişesiyse Chase'in çalışması zor biri olma ihtimaliymiş. Deneme çekimlerinden önce Chase'le kahvaltıda buluşması istendiğinde hiç de hevesli değilmiş. Ama buluşma düşündüğünün aksine son derece keyifli geçmiş. 

Sonunda Tony Soprano rolü için üç aday kalmış: James Gandolfini, Mike Rispoli ve daha sonra dizide başka bir karaktere hayat verecek Steven Van Zandt. Deneme çekimleri sırasında Chase'in tüm şüpheleri dağılmış:

Sonunda kendini verip gerçekten okumaya başladığında, işte o anda her şey belli oldu.

Sonrasında The Sopranos, televizyonun altın çağını başlatan yapımlardan biri oldu. 1999-2007'de 6 sezon süren dizide Tony Soprano'ya hayat veren Gandolfini, televizyon tarihinin en etkili karakterlerinden biri olarak anılıyor. 

2013'te 51 yaşında kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Gandolfini, bu performansıyla üç Emmy, 5 SAG (Screen Actors Guild) ve bir Altın Küre kazanmıştı.

Independent Türkçe, Entertainment Weekly, Vulture