Hariri, Cumhurbaşkanı ile ulaşılan mutabakatın hükmünün kalmadığını duyurdu

Saad Hariri’nin 14 Şubat’ta, babasının suikastının yıl dönümünde yaptığı konuşmayı dinleyenler arasında Lübnan Müftüsü Abdullatif Deryan da vardı. (AFP)
Saad Hariri’nin 14 Şubat’ta, babasının suikastının yıl dönümünde yaptığı konuşmayı dinleyenler arasında Lübnan Müftüsü Abdullatif Deryan da vardı. (AFP)
TT

Hariri, Cumhurbaşkanı ile ulaşılan mutabakatın hükmünün kalmadığını duyurdu

Saad Hariri’nin 14 Şubat’ta, babasının suikastının yıl dönümünde yaptığı konuşmayı dinleyenler arasında Lübnan Müftüsü Abdullatif Deryan da vardı. (AFP)
Saad Hariri’nin 14 Şubat’ta, babasının suikastının yıl dönümünde yaptığı konuşmayı dinleyenler arasında Lübnan Müftüsü Abdullatif Deryan da vardı. (AFP)

Lübnan’ın eski Başbakan ve Müstakbel Hareketi lideri Saad Hariri, 14 Şubat’ta, 2016 yılında Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile ulaşılan mutabakatın hükmünün kalmadığını belirtti. Hariri, Özgür Yurtsever Hareket lideri Cibran Basil’in ismini kullanmadan onu ‘gölge başkan’ olarak nitelendirdi. Hükümetin, kendi iradesinden çıktığını söyleyen Saad Hariri, yeni hükümetin nasıl kurulduğunu gördüğünde başbakanlığa bir kez daha kendi isminin verilmesini kabul etmediğini belirterek siyasi sürece devam etmek ve ülkeyi kurtarmak için ilişkilerine yatırım yapma taahhüdünde bulundu.
Hariri, eski başbakanlardan olan babası Refik Hariri’ye düzenlenen suikastın 15’inci yıl dönümünde yandaşlarının önünde sert bir konuşma yaptı. Konuşmada, Basil ve döneme sık sık yer veren Saad Hariri bu defa gelecekteki rolüne dair açıklamada bulunmadı. Ancak konuşması sırasında bir sonra rolünün muhalefeti temsil edeceğine atıf yaptı.
Anma töreninde siyasi isimler, milletvekilleri ve başta ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Elizabeth Richard, Suudi Arabistan’ın Beyrut Büyükelçisi Velid el-Buhari ve Fransa’nın Beyrut Büyükelçisi Bruno Foucher olmak üzere Arap ve yabancı büyükelçiler de yer aldı. Törene katılanlar arasında Demokratik Buluşma Bloğu Başkanı Milletvekili Timur Canbolad, eski Bakan Mervan Hamade de vardı. Parti lideri Samir Caca’nın yokluğunda Lübnan Kuvvetleri Partisi’nden eski Bakanlar May Chidiac ve Melhem er-Riyaşi önderliğindeki bir heyet de törene katılım gösterdi.
Eski Başbakan konuşmasında şu ifadeleri kulandı:
“15 yıl boyunca yıprandım. Mücadele ettim, öğrendim, hata yaptım, kazandım, kınandım, sabrettim, dürüst yol arkadaşları ve fırsatçılar tanıdım. Politikacılar ve arkadaşlar kulübünde korkulara tanık oldum. Ancak aldığım her bıçak darbesinden, her yaradan, her savaştan ve her siyasi suikast girişiminden sonra yeniden ayağa kalktım. Etrafıma baktım, sizin yüzlerinizi gördüm, seslerinizi duydum sadakatinizi hissettim, geri döndüm ve kendime dedim ki; doğru olan bu.”
Hariri konuşmasında halk hareketinin geldiği mevcut aşamaya da değindi:
“Bu günlerde kimseye af yok. Kimsenin hafifletici bir sebebi de yok. Açıkçası halkın öfke dalgasına dahil olmaya ve siyasi sınıftan kendimizi soyutlaştırmaya hazır değiliz. Birçok siyasi yüze tanık olduğumuz bir zamanda, yıldızlar ekranlarda bir devrim haline geldi. Ancak sorun şu ki yeniden Refik Hariri’nin aklına ihtiyaç var. Zira halen onun heybetinden korkan politikacılar mevcut.”
Saad Hariri, ‘yeniden yerleşim yalanının’ abartılmaması çağrısı da yaparak “Herhangi bir yeniden yerleşime karşıyız. Anayasa yeniden yerleşimi yasaklıyor ve bu yerleşim söz konusu değildir” dedi.
Hariri sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tüm bunlardan daha tehlikeli olan ise Taif Anlaşması’na yönelik geri sayım konuşmalarının başlaması ve Lübnan’ın yeni bir yapıya yol açmak için 1989 öncesine geri dönüş hakkında konuşmasıdır. Yazılanlar tesadüf değil. Bunlar Taif Anlaşması’nın sona erdiğini söylüyor. Anlaşmanın çöküşü için Hariri’nin de devrilmesi ve Hariri akımının bitmesi için de Saad Hariri’nin ortadan kaldırılması gerekiyor.”
İstifa eden hükümetinin tecrübeleri hakkında da açıklamada bulunan Hariri, bir yıkım savaşı zihniyetinin mevcut olduğuna dikkat çekti:
“Sosyalist Parti’yi, Velid Bey’i feshetmek istediğiniz vakit Lübnan Kuvvetleri’ni feshetmek isteği vardı. Şimdi Hariri ve Müstakbel Hareketi’ni feshetmek istediğiniz vakit geldi. İlk olarak istikrar için mücadele ettim. Başkanlıklar arasındaki anlaşmazlığın kurumların felcine yol açmaması için cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık arasındaki ilişkilerin istikrarını sağlamaya çalıştım. Cumhurbaşkanı Avn, kendisine olan saygımı biliyor. Onun yanındaki pozisyonumu ne kadar koruduğumu da biliyor. Tıpkı onun da yaptığı gibi. Ama maalesef şunu söylemem gereken bir yere ulaştım; iki başkan ile görüştüm. Benden sürekli asıl başkanla istikrarı koruyarak gölge başkan (Cibran Basil) ile ilişkiyi güvence altına almam istendi. Basil, istediği şeyi elde edemediğinde 8 aylık bir bozulma yaşandı ve hükümet kuruldu. Uyudu, uyandı ‘hükümetin Saad Hariri olmadan geleceğini’ söyledi.”
Hariri konuşmasında halk ayaklanması öncesindeki koşullara da dikkat çekti:
“Yeryüzünde bir tane daha Lübnan yok. Dünya, ülkelerin yeni bir yerde konuşlandığına tanık olmadı. 17 Ekim derin bir gündür. Hükümet ve Temsilciler Meclisi’ne karşı bir uyarı zili çalındı. Sadece bir kişi görmek istemiyor. Aslında Baabda Sarayı’nda kimse bunu görmek istemiyor.”
Hariri, Müstakbel Hareketi lideri olarak halkın erken seçim talebinin arkasında durduğuna ve Lübnan’ın seçimle birlikte yeni yüzler görmesi gerektiğine dikkat çekti.
Hariri’nin gündeminde ekonomik kriz de vardı:
“Bizler başta Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikler (BAE), Kuveyt ve diğer Körfez Arap ülkeleri olmak üzere Arap dostlarla oluşan güven yokluğunda; dostların, bağışçı ülkelerin ve uluslararası finans kurumlarının desteğinden uzakta ekonomik bir adada yaşamıyoruz.”
İran’ın parasının Hizbullah’ın krizini çözdüğünü ancak ülkenin krizini çözemediğini belirten Hariri, “Devlet artık açık politikalar bulunmadan, Lübnan halkının yeni çıkarları olmadan, Arap ülkeleri, dost ülkeler ve uluslararası kurumlarla ciddi uzlaşılar sağlanmadan çıkmazdan kurtulamaz.”
Siyasi tavrının nerede olursa olsun Lübnan’ı ve halkını savunmak için hiçbir çabadan ve yoldan kaçmamak olarak tarif eden Hariri, “Hepimiz birlikteyiz. Zorluklarla mücadele edeceğiz, krizlere karşı duracağız ve çöküşten çıkacağız” ifadelerini kullandı.
Saad Hariri’nin gündeminde Müstakbel Hareket’in içerisindeki kriz de vardı:
“Finansal krizin, hareketin faaliyetlerine de yansıdığı bir sır değil.  Kemeri sonuna kadar sıktık. Birçok genç erkeğin ve kadının yıllarca çalıştığı medya, sağlık ve hizmet kurumlarını durdurmaya zorlandık. Günler beraberinde ne kadar zorluk getirirse getirsin insanların haklarını unutamayacağımı bilmesi benim için önemlidir. Ben bir sorumluyum. Çalışma koşullarını sağlamakla görevli olan ilk kişiyim. Bunu bedeli ne olursa olsun sürdüreceğim.”



Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.


İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.