Arap Birliği, Cezayir’de gerçekleşecek zirvenin haziran ayına ertelenmesi kararı aldı

Arap Birliği Konseyi dün Kahire’de Libya’daki savaşı gündemine aldı. (DPA)
Arap Birliği Konseyi dün Kahire’de Libya’daki savaşı gündemine aldı. (DPA)
TT

Arap Birliği, Cezayir’de gerçekleşecek zirvenin haziran ayına ertelenmesi kararı aldı

Arap Birliği Konseyi dün Kahire’de Libya’daki savaşı gündemine aldı. (DPA)
Arap Birliği Konseyi dün Kahire’de Libya’daki savaşı gündemine aldı. (DPA)

Arap dışişleri bakanları dün Kahire'de düzenledikleri toplantıda Cezayir'in Arap Zirvesi’nin haziran ayında düzenlenmesi önerisini kabul etti. Bakanlar; Suriye, Yemen ve Libya'daki krizlere ve birliğin sistemini desteklemeye yönelik çözümlerin önemini vurguladı.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt dün Umman Sultanlığı başkanlığında toplanan Arap dışişleri bakanlarının toplantısının açılış oturumunda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Arap Birliği, zaman zaman duyduğumuz gibi herhangi bir varoluş krizinden muzdarip değildir. Nitekim birliğin şu anki varlığı ve faaliyeti daha önce hiç bu kadar gerekli olmamıştı.”
Gayt konuşmasında “yüz binlerce Suriyelinin yerinden edilmesini, kışın soğuğundan korunamadıkları kamplarda kalmalarını ve yabancı ülkelere sığınmak zorunda bırakılmalarını” da eleştirdi.
Suriyelilerin içinde bulunduğu insanlık trajedisine de değinen Gayt, bu durumun yalnızca şu veya bu kuvvetin elinde oyuncak ettiği bir koz veya uzlaşma kartı olduğuna dikkat çektiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Askeri çözümler bu çatışmaları sonlandırmayacaktır. İç savaşların kazananı yoktur; kaybeden de yenilmiştir galip olan da. Siyasi çözümlere doğru atılacak bir adım varsa o da şu an alevler içindeki tüm Arap cephelerinde kapsamlı ve acil bir ateşkes sağlamaktır.”
Yemen konusunda değinen Gayt, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2216 sayılı kararına dayanan siyasi bir çözüm, iç sakinleşmeyi ve iktidarda herkesin temsil edilmesini sağlayacaktır” dedi.
Arap dışişleri bakanları seviyesindeki toplantı, Arap Birliği Konseyi’nin 153’üncü oturumu çerçevesinde, Umman Sultanlığı Dışişleri Bakanı Yusuf bin Alevi liderliğinde düzenlendi. Alevi, ülkesinin Sultan Heysem bin Tarık Âl Said liderliğinde Arap Birliği'ni desteklemeye devam etme, birliğin hedeflerine ulaşmak için tüm Arap ülkeleriyle iş birliği yapma ve Arap halklarının çıkarlarına hizmet eden ekonomik entegrasyonu gerçekleştirme isteğini teyit etti. Sultan Said açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Arap Birliği Konseyi’nin şu anda geldiğimiz noktada ortak Arap eylemini yeniden yapılandırma üzerine çalışma,  hem bölgesel komşularımızla hem de dünya güçleriyle olan güveni yeniden sağlama hakkında düşünmesi gerekiyor. Bağımsız bir Filistin devleti kurulmadığı müddetçe bölgede istikrarın sağlanması ve Filistinliler ile İsraillilerin barış içinde bir arada yaşaması için gerekli ortam sağlanamayacaktır.”
İran ile yaşanan krizde yaşanan gelişmelere ilişkin çalışmalar yürüten Arap Birliği Dışişleri Bakanları Dörtlü Komitesi, Tahran'ın Arap ülkelerinin içişlerine devamlı müdahale etmesini ve İranlı yetkililerin Arap ülkelerine karşı sürekli kışkırtıcı ifadelerde bulunmasını kınadı.
Komitenin 13’üncü toplantısı, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı (BAE) Dışişleri Bakanı Enver Karkaş başkanlığında Arap Birliği Genel Sekreterliği merkezindeki dışişleri bakanlarının toplantılarındaki oturum aralarında Mısır, Bahreyn, Suudi Arabistan ve Arap Birliği Genel Sekreteri huzurunda düzenlendi.
Bazı Arap ülkelerindeki terörist milislerin desteklenmesi ve silahlandırılması gibi İran'ın Arap ülkelerinde yürüttüğü mezhep merkezli faaliyetler hakkındaki endişelerini dile getiren komite, bu faaliyetlerin bölgede kaos ve istikrarsızlığa neden olduğunu, bunun da Arap ulusal güvenliğini tehdit ettiğini vurguladı. 
Komite aynı zamanda “Suudi Arabistan Krallığı’ndaki iki petrol tesisine yapılan saldırı gibi İran destekli terörist Husi milislerinin eylemlerini ve hem BAE’nin karasularındaki hem de Umman Denizi'ndeki ticari gemileri etkileyen sabotaj eylemlerini kınadı.”
Ülkesinden toplantıya katılan heyete başkanlık yapan Suudi Arabistan’ın Afrika İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Ahmed Kattan, Krallığın başta Filistin meselesi olmak üzere birliğin temel meselelerine yönelik duruşuna olan bağlılığını vurguladı.
Kattan, “adil ve kapsamlı bir çözüme ulaşmak, Filistin halkının seçimlerine, uluslararası meşruiyet kararlarına ve Arap Barış Girişimi'ne uygun bir şekilde başkenti Doğu Kudüs olacak şekilde 1967 sınırları dâhilinde tam egemenliğe sahip bağımsız bir Filistin devleti kurma umutlarını gerçekleştirmeye yarayacak her türlü adıma Riyad'ın desteğini” vurguladı.
Kattan, barışçıl çözümlere öncelik veren Krallığın, Suriye, Libya ve Sudan'daki krizlerle ilgili siyasi çözümlerin arkasında durduğunu da sözlerine ekledi. Yemen konusunda da Krallığın ulusal diyalog, Körfez girişimi, bu girişime ait uygulama mekanizmaları ve BMGK’nın 2216 sayılı kararına dayanan siyasi bir çözümü desteklediğini belirtti.
Kattan, ülkesinin “kardeş Yemen'in güvenlik ve istikrarını desteklemek, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için elinden geleni yaptığını” vurguladı.
“İran rejiminin uluslararası yasa, tüzük ve normları açıkça ve sürekli olarak ihlal etmesini ve istikrarı baltalamasını” kınayan Kattan, “uluslararası toplumu, sorumluluklarını yerine getirmeye, rejimin bu tehlikeli ve düşmanca davranışlarını sürdürmesine engel olmak için her türlü yolu denemeye” çağırdı.



İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
TT

İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)

İsrail, Gazze’de internete erişim sağlayan kafeye düzenlediği saldırıda 230 kilogramlık bombalar kullandı.

Guardian’ın haberinde, İsrail ordusunun pazartesi günü düzenlediği saldırıda Amerikan yapımı MK-82 bombalarından kullandığı yazılıyor. Bu bombalar büyük bir krater oluşturuyor ve şarapnelin geniş bir alana yayılmasına yol açıyor.

El Beka adlı kafeye yapılan saldırıda en az 41 Filistinli öldürülmüş, 75 kişi yaralanmıştı. Hayatını kaybedenler arasında 4, 12 ve 14 yaşlarındaki çocuklar da vardı.

Gazetenin bombanın parçalarına dair elde ettiği fotoğrafları inceleyen uzmanlar, sivillerin böyle bir mühimmatla kasten vurulmasının savaş suçu teşkil edebileceğine dikkat çekiyor.

Kopenhag Üniversitesi'nde uluslararası hukuk alanında çalışan Marc Schack şunları söylüyor:

Bu tür bir mühimmatın kullanımını gerekçelendirmek neredeyse imkansız. Eğer 20, 30, 40 ya da daha fazla sivil kayıptan bahsediyorsanız, bu genellikle çok büyük öneme sahip bir hedef olmalıdır. Afganistan ve Irak'taki koalisyon güçleri açısından çok üst düzey bir hedef için kabul edilen rakam 30'dan az sivilin öldürülmesiydi, o zaman da istisnai koşullar söz konusuydu.

Diğer yandan saldırının ardından İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada “asla sivillerin hedef alınmadığı” ileri sürüldü. Ayrıca saldırıdan önce sivil kaybın azaltılması için adımlar atıldığı savunuldu. Analistler, İsrail ordusunun drone’larla kafe etrafındaki sivilleri görmesine rağmen saldırı düzenlediğini söylüyor.

Filistinli bir aile tarafından 40 yıl önce kurulan kafe, hızlı internet bağlantısıyla öğrenciler, gazeteciler ve uzaktan çalışanların sık uğradığı bir mekandı.

İsrail ordusu Gazze’yi her gün bombalarken bölgede ateşkes sağlanması için yürütülen çalışmalar da hızlandı.

İsrail medyasındaki haberlerde, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 7 Temmuz’da yapacağı ABD ziyareti öncesinde ateşkes anlaşmasının imzalanmasının hedeflendiği yazılıyor.

Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail tarafından kabul edildiğini savunduğu 60 günlük ateşkes teklifine Hamas’ın da sıcak baktığı ileri sürülüyor. Anlaşmaya dair detaylar resmi kanallardan paylaşılmadı. Ancak haberlerde Hamas’tan kalan 50 rehinenin tamamını serbest bırakmasının isteneceği aktarılıyor.

Hamas’ın buna yanıtını cuma akşamına kadar arabuluculara sunması bekleniyor. Filistinli örgütün, Gazze’ye yardım girişine izin verilmesi ve İsrail ordusunun bölgedeki işgalini sonlandırması taleplerinden geri adım atmayacağı belirtiliyor. Anlaşma kapsamında IDF’nin Gazze’deki bazı bölgelerden çekilebileceği savunuluyor.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Haaretz