BM’den korona uyarısı: Suriye yıkıcı tehdit ile karşı karşıya

Şam’daki bir hastanede maske takan bir sağlık çalışanı (Reuters)
Şam’daki bir hastanede maske takan bir sağlık çalışanı (Reuters)
TT

BM’den korona uyarısı: Suriye yıkıcı tehdit ile karşı karşıya

Şam’daki bir hastanede maske takan bir sağlık çalışanı (Reuters)
Şam’daki bir hastanede maske takan bir sağlık çalışanı (Reuters)

Suriye halkı küresel yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle “yıkıcı bir tehditle” karşı karşıya, mülteci kamplarında ve cezaevlerinde büyük bir endişe hakim.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyeleri, Suriye krizi hakkında nadir görülen fikir birliğinin ardından, Suriye’de yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) salgınını önlemek için “gerekli koşulları sağlanmanın zaruretini” tavsiye ederek, Anayasa Komitesi’nin çalışmalarındaki “yapıcı katılım” prensibinden hareketle tüm tarafları “Çatışmasızlık döneminin devamını sağlamaya” ve BMGK’nın 2254 sayılı kararını tam olarak uygulamaya çağırdı. BMGK üyeleri, Suriye’deki durumla ilgili video konferans üzerinden yaptığı oturumun ardından kararı oybirliğiyle kabul etti. Oturumda, Birleşmiş Milletler İnsani İşler ve Acil Yardım Koordinatörü Genel Sekreteri Mark Lowcock ve BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen brifing verdi.
Şarku’l Avsat’ın, BMGK Mart ayı dönem Başkanı ve BM Çin Daimi Temsilcisi Zhang Jun’dan naklettiği açıklamada, “Güvenlik Konseyi üyelerinin Suriye’deki insani durum ve potansiyel bir Covid-19 salgınının etkisine ilişkin endişelerini dile getirdikleri ve buradaki salgın tehlikesini önlemek için gerekli koşulların sağlanmasının gereğini vurguladıklarını” ifade etti.
Tüm taraflar, “ülke çapında tıbbi malzeme dahil olmak üzere, insani yardımın sürdürülebilir, engelsiz ve güvenli bir şekilde, insani ilkelere uygun ve BMGK’nın ilgili kararları doğrultusunda ihtiyaç sahibi tüm Suriyelilere ulaşmasının sağlanmasını” talep ettiler.
BM Genel Sekreteri António Guterres ve Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen’in Kovid-19 salgını hakkında yaptığı son açıklamaları ışığında, Güvenlik Konseyi üyeleri, “ülke çapındaki tüm taraflara, sakin dönemi devam ettirme çağrısında bulundu. Üyeler, Suriye siyasi süreciyle ilgili son gelişmelere dikkat çekerek, Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararının tam olarak uygulanmasının gereğine vurgu yaptılar.”
Suriyeli tüm tarafları, “sürdürülebilir barışı tesis etmek için Anayasa Komitesi aracılığıyla yapıcı katılım sağlamaya” çağırdı. Suriye’deki çatışmaya askeri bir çözüm bulunamayacağı, çözümün ise sadece “BM himayesinde 2254 sayılı Güvenlik Kurulu Kararı doğrultusunda” Suriye tarafından yönetilen ve Suriye’ye ait kapsamlı bir siyasi süreçle çözülebileceğini belirtti. Üyeler, “Suriye’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne güçlü bir şekilde bağlı kaldıklarını” tekrarladı. BM açık oturumunda brifing veren Pedersen şu ifadeleri kullandı, Suriye krizinde “Korkunç derecede şiddete tanık olduktan sonra şimdi bir başka kritik aşamaya ulaştık. Suriyeliler şu anda Kovid-19’un temsil ettiği yıkıcı bir tehditle karşı karşıya” ifadelerine yer verdi. Pedersen, “birçok mülteci kampında ve gözaltı yerlerindeki tehlikeli boyuttaki kalabalığa” dikkat çekti.  Ayrıca, Suriye’deki çatışma yıllarının sağlık sektörünün bozulmasına veya yok olmasına neden olduğunu” sözlerine ekleyerek, “ulusal düzeyde sağlanacak sürdürülebilir sakin bir döneme” ihtiyaç olduğuna vurgu yaptı.
Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ulaştıkları uzlaşıyı hatırlatarak, “güvenlik koridorunun inşa edilmesinde karşılaşılan zorluklara” dikkat çekti. Pedersen, “Suriye’nin kuzey doğusu ve kuzey batısında şiddetin yeniden artması tehdidinin mevcut olduğu” konusunda uyardı.
Esed rejimi, Koronavirüs krizi bağlamında, geniş alanlarda ve farklı düzeylerde uygulanan sokağa çıkma yasağı dahil olmak üzere virüsle mücadelede bir dizi önemli tedbirler aldı. Rejimin kontrolü dışındaki alanlarda, Suriyeli muhaliflerin çatı yapılanması Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ve rejimin kontrolü dışındaki alanlara hükmeden fiili otoriteler de benzer tedbirleri aldı. Pedersen, yeni tip koronavirüs Kovid-19 salgınının şu anda Suriyelileri Cenevre’de bir araya gelmek için davet etmeyi engellediğini, fakat bunun siyasi yöntemle ilgili olarak “eylemsizliğe yol açmadığını” belirtti. Esed rejiminin Başbakanı ve Suriye Müzakere Kurulu Başkanı, Anayasa Komitesi’nin yetkisi, referans standartları ve komitenin iç düzenlemelerinin temel unsurlarına dayanan gündem üzerinde anlaştılar. Pedersen, Suriye rejimi, muhalefet cephesi ve ilgili tüm taraflarla, “ateşkesin ulusal düzeyde uygulanmasının” yanı sıra “Suriyelilerin Kovid-19 salgınıyla mücadelesine yardım etmeye” hazır olduğunu ifade etti. Ayrıca, “daha büyük ölçekte eylemi destekleyebilecek ve ulusal düzeyde ateşkes ilan edilmesini sağlayabilecek ağırlığı ve etkisi olan büyük ülkelerle de çalışmaya hazır olunduğunu, ancak bunun kolay bir şey olmadığı ve ayrıca hiçbir garantisinin bulunmadığını” sözlerine ekledi. Lowcock yaptığı açıklamada, “Suriye’de Pazar sabahına kadar 1 ölüm vakası dahil toplam 10 tane Kovid-19 vakasının tespit edildiğini” belirtti. Lowcock, Kovid-19 salgınının ülkenin her yanındaki zayıf topluluklar üzerinde yıkıcı bir etki meydana getirebileceği” konusunda uyardı. Zira, “Suriye’deki sağlık hizmetlerinin çok kırılgan olduğunu” belirtti. Lowcock, “hastaneler ve birinci basamak sağlık merkezlerinin sadece yarısının geçen yılın sonunda tamamen faaliyete geçti” ifadelerini kullanarak şöyle devam etti, “Suriye’nin kuzey batısındaki sınır ötesi operasyonlar, erişilemeyen milyonlarca insan için bir yaşam çizgisi sağlıyor” ifadelerini kullanarak, BM Genel Sekreteri’nin “bu çatışmanın onuncu yılının aynı katliam, insan hakları ihlali ve uluslararası insan hakları ve uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde aynı ihmal ve aynı vahşetle sonuçlanmasına izin verilmeyeceği” yönündeki sözünü hatırlattı.
Suriye’de Korona-19 tespit edilebilen 10 vakadan 2’si can verdi. 8 hasta ise gözlem altında. Uluslararası toplum Esed rejiminin yeterli sağlık taraması yapmamasından dolayı salgının ülkede yayılmasından endişeli.



BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
TT

BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşın bölgenin ekonomisini mahvettiğini ve Filistin topraklarının ‘bekasını’ tehdit ettiğini belirterek, uluslararası ‘acil’ müdahale çağrısında bulundu.

BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayınlanan yeni bir raporda, Gazze'nin yeniden inşasının maliyetinin 70 milyar doları aşacağı ve onlarca yıl sürebileceğini belirtildi. Raporda, savaş ve ablukanın ‘Filistin ekonomisinde eşi benzeri görülmemiş bir çöküşe’ neden olduğu uyarısında bulunuldu.

Askeri operasyonların hayatta kalmanın her temel unsurunu önemli ölçüde zayıflattığı ifade edilen raporda, “Gazze Şeridi, gıdadan barınmaya ve sağlık hizmetlerine kadar insan eliyle yaratılmış bir uçuruma itildi” denildi.

Sistematik bir şekilde devam eden yıkımın, Gazze'nin kendini yaşayabilir bir alan ve toplum olarak yeniden inşa etme yeteneğini zedelediği belirtilen raporda, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupların İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıda çoğu sivil olmak üzere bin 221 kişi ölürken İsrail, Gazze Şeridi’ne  iki yıl süren yıkıcı bir savaş başlattı.

cdvfgthy
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’na geri dönen yerinden edilmiş Filistinlilerin görüldüğü havadan çekilmiş bir fotoğraf (AFP)

BM’nin güvenilir kabul ettiği Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre İsrail, Hamas'ın saldırısına misilleme olarak Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava ve kara saldırılarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 69 bin 756 Filistinliyi öldürdü.

Savaş, Gazze Şeridi'nde büyük yıkıma ve BM’nin bazı bölgelerde kıtlık ilan etmesine neden olan bir insani krize yol açtı.

UNCTAD raporuna göre Gazze Şeridi'ndeki yıkımın boyutu, ard arda ekonomik, insani, çevresel ve sosyal krizleri tetikleyerek, bölgenin gelişme düzeyindeki düşüşü tam bir yıkıma dönüştürdü.

Raporda, çift haneli büyüme ve önemli dış yardım desteğine rağmen, Gazze'nin 7 Ekim 2023 öncesi refah düzeyine geri dönmesinin onlarca yıl sürebileceği vurgulandı.

UNCTAD, koordineli uluslararası yardım, havale işlemlerinin yeniden başlatılması ve ticaret, hareket ve yatırım kısıtlamalarını hafifletmeye yönelik önlemleri bir araya getiren kapsamlı bir kurtarma planı çağrısında bulundu.

Gazze halkı ‘ciddi ve çok boyutlu bir yoksullukla’ karşı karşıya kalırken, UNCTAD, Gazze'deki her bireye yenilenebilir ve koşulsuz aylık nakit transferi sağlayan kapsamlı bir acil temel gelir programının başlatılmasını istedi.

Raporda, Gazze ekonomisinin 2023-2024 döneminde yüzde 87 oranında küçüldüğü ve kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) 161 dolar gibi cüzi bir rakama gerilediği, bu rakamın da küresel olarak en düşük oranlardan biri olduğu belirtildi.

Öte yandan Batı Şeria'da durum o kadar vahim olmasa da raporda ‘şiddet, Yahudi yerleşim birimlerinin inşasındaki hız ve işçi hareketliliğine getirilen kısıtlamaların’ buranın ekonomisini vurduğu ve UNCTAD'ın verileri kaydetmeye başladığı 1972 yılından bu yana en kötü ekonomik gerilemeye yol açtığı ifade edildi.


Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)

 


Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
TT

Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını görüştü.

Libya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Trablus'ta düzenlenen ve çok sayıda güvenlik yetkilisinin katıldığı toplantıda ‘karşılıklı çıkar alanlarında ortak koordinasyonun yönlerinin’ ele alındığını belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantı sırasında ‘hedefli eğitim ve yeterlilik programları ile Libya İçişleri Bakanlığı personelinin yeteneklerinin geliştirilmesinin’ yanı sıra ‘düzensiz göçle mücadele, sınırların güvenliği ve Türkiye'nin uzmanlığından yararlanma ile ilgili konulara’ değinildiği belirtildi.

fvg
Dün başkent Trablus'ta Libya ve Türkiye heyetleri arasında yapılan toplantı (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın Trablus ziyareti, General Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'nin başkenti Ankara'da siyasi ve askeri düzeyde gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Libya İçişleri Bakanı Trablusi, bakanlığının ‘ülkenin son yıllarda karşılaştığı zorluklara ve bunların güvenlik durumuna etkisine rağmen büyük çaba sarf ettiğini’ söyledi.

Gidişatı iyileştirmek için çalışmaların sürdüğünü ve bir dizi olumlu sonucun elde edildiğini vurgulayan Trablusi, bakanlığın, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkeleriyle doğrudan iletişim kanalları aracılığıyla yasadışı göç konusuna ‘özel önem’ verdiğini kaydetti.

Trablusi, Libya İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik planının, sınırların güvenliğini sağlamaktan başlayarak, ardından çöl ve şehirlerin, son olarak da kıyıların güvenliğini sağlamayı içeren aşamalı bir yaklaşım benimsediğini, ayrıca göçmenler için gönüllü geri dönüş programını uyguladığını ve insan kaçakçılığına karışan organize suç çetelerini takip ettiğini de sözlerine ekledi.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yerlikaya’nın Libya İçişleri Bakanlığı’nın çabalarını övdüğünü ve Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki deneyimini ve son yıllarda elde ettiği olumlu sonuçları paylaştığını aktardı. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının, istikrarı artırmak ve güvenlik alanındaki kurumsal çalışmaların konsolidasyonunu desteklemek amacıyla dost ülkelerle etkili iş birliği olanakları oluşturma yönündeki devam eden çabaları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Saddam Hafter, birkaç gün önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile bir araya geldi.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ankara’daki görüşmelerde uluslararası sahnedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilirken, “Savunma Bakanı Güler ile iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirerek bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak ve güvenlik ve istikrar çabalarını destekleyecek yollar tartışıldı” denildi.

Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile İngiltere'nin Libya’daki yeni Büyükelçisi Martin Reynolds arasında yapılan toplantıda düzensiz göç konusu başlıca gündem maddesi oldu.

İngiltere’nin Libya (Trablus) Büyükelçiliği tarafından sosyal medya platformu X üzerinden görüşmeye ilişkin yapılan kısa açıklamada, Büyükelçi Reynolds'un Libya'daki diplomatik görevinde ilk kez görüşmesini Dibeybe ile gerçekleştirdiği ve ‘yapıcı bir toplantı’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantıda düzensiz göç, güvenlik ve ekonomik büyüme alanlarında ortak önceliklerin ele alındığı belirtildi.