James Jeffrey: Türkiye ile Rusya arasında imzalanan İdlib anlaşmasının Ankara’nın HTŞ üzerindeki baskısıyla ayakta durduğunu düşünüyorum

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Franklin Jeffrey, (Getty)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Franklin Jeffrey, (Getty)
TT

James Jeffrey: Türkiye ile Rusya arasında imzalanan İdlib anlaşmasının Ankara’nın HTŞ üzerindeki baskısıyla ayakta durduğunu düşünüyorum

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Franklin Jeffrey, (Getty)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Franklin Jeffrey, (Getty)

Beşşar Esed rejimini İdlib'den uzak tutmanın stratejik bir hedef olduğunu söyleyen ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Franklin Jeffrey, “Türkiye ile Rusya arasında imzalanan İdlib anlaşmasının Ankara’nın HTŞ üzerindeki baskısıyla ayakta durduğunu düşünüyorum” dedi.
Şarku’l Avsat’a özel açıklamalarda bulunan Jeffrey, rejimi İdlib'den uzak tutmanın stratejik bir hedef olduğunu söyledi. Türkiye'nin İdlib'deki aşırılık yanlısı gruplarla savaşmasını istediklerini söyleyen ABD temsilcisi, Şarku’l Avsat’ın “Bu iki hedefi aynı anda nasıl birleştirebilirsiniz: Bir taraftan aşırılık yanlısı gruplarla savaşırken diğer yandan İdlib'i Suriye rejiminin kontrolünden uzak tutmak? Ayrıca Türkiye ile Rusya’nın İdlib anlaşması hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, “Bu anlaşmanın, Türkiye'nin ‘Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) üzerindeki sürekli baskısıyla' yürürlükte olduğunu düşünüyorum. İddia edildiği gibi örgüt, Suriye'deki Rus kuvvetleri için doğrudan bir tehdit oluşturmuyor. Bilakis terörist bir grup olduğu için hepimiz için tehdit oluşturuyor. Aynı zamanda İdlib'deki mutedil muhalif güçler için de bir tehdittir yanıtını verdi.
“Suriye rejiminin İdlib'e saldırması için herhangi bir neden, mazeret veya gerekçe görmüyoruz” diyen Jeffrey, “Bundan bağımsız olarak Türkiye’nin mevcut durumla olan muamelesini bir bütün olarak memnuniyetle karşılıyoruz. Eylül 2018’den bu yana -bahsettiğiniz anlaşma da dahil olmak üzere- buna taahhütlerine riayet ediyorlar.  Bu iyi bir şey” dedi.

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey’den Şarku’l Avsat’a özel röportaj: Rusya Suriyeli müttefikinin doğasını biliyor, ilişkilerimiz ‘dar halkayı’ baskılıyor



Suriye'nin sınırları komşu ülkelerle ilişkilerini zorlaştırıyor

İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde Suriye'nin güneyine bakan bir gözlem noktasında duran bir İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde Suriye'nin güneyine bakan bir gözlem noktasında duran bir İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
TT

Suriye'nin sınırları komşu ülkelerle ilişkilerini zorlaştırıyor

İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde Suriye'nin güneyine bakan bir gözlem noktasında duran bir İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde Suriye'nin güneyine bakan bir gözlem noktasında duran bir İsrail askeri, 25 Mart (AFP)

Yeni Suriye hükümeti, komşu ülkelerle ilişkilerini zorlaştıran sınır sorunu da dahil olmak üzere birçok sorunu devraldı. Bu durum giderek artan güvenlik sorunlarına ve potansiyel çatışma noktalarına yol açıyor.

Kuzey sınırında Türkiye, Suriye'nin kuzeyi ve SDG kontrolündeki bölgelerle olan geçişlerinin çoğunu kapatırken, acil tıbbi durumlar için “insani koridorlar” adını verdiği koridorları muhafaza ediyor. Şam hala SDG'nin kontrol ettiği stratejik geçiş noktalarını devretmesini bekliyor.

Lübnan'la olan altı resmi geçiş fiilen Lübnan devletinin kontrolündeyken, Hizbullah ve ona bağlı aşiret grupları Humus ve Rif Şam vilayetlerinde son zamanlarda çatışmalara sahne olan yaklaşık 20 gayri resmi geçişi kontrol altına almış durumda. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre bu geçişler kaçakçılık ve savaşçıların sızması için büyük bir ağ oluşturmuş durumda. Bu, Ürdün'de yaşananlara çok benzeyen bir sorun. Ürdün'de de Captagon'un ülkeye girişi ve çıkışı için geçişler kullanılıyordu.

Irak'la olan sınır geçişleri de bir sorun noktası. Zira 2003 işgalinden sonra Sünni cihatçıların Irak'a girmesini sağlayan geçişler, sonra da Beşşar Esed'i savunmak için Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) ve Şii milislerin savaşçıların geçişini sağladı.

İsrail ile sınır sorunu, İsrail'in işgal ettiği ve egemenliğinin bir parçası, ulusal güvenliğinin ve varlığının temel dayanağı olarak gördüğü Golan Tepeleri'ni ilgilendiriyor. İsrail, son dönemde Suriye'deki güvenlik boşluğunu değerlendirerek daha fazla nüfuz etmeye başladı.