Husilerin medya mensuplarına yönelik ihlalleri hız kazandı

Sanaa’daki basın mensuplarının keyfi olarak işten çıkarılmasına yönelik gerçekleştirilen protestolar. (AFP)
Sanaa’daki basın mensuplarının keyfi olarak işten çıkarılmasına yönelik gerçekleştirilen protestolar. (AFP)
TT

Husilerin medya mensuplarına yönelik ihlalleri hız kazandı

Sanaa’daki basın mensuplarının keyfi olarak işten çıkarılmasına yönelik gerçekleştirilen protestolar. (AFP)
Sanaa’daki basın mensuplarının keyfi olarak işten çıkarılmasına yönelik gerçekleştirilen protestolar. (AFP)

İran tarafından desteklenen Husi milislerin Yemen’in başkenti Sanaa ve diğer şehirleri işgal etmelerinden bu yana kişisel saldırı, cinayet, tehdit, adam kaçırma, soyma, engelleme, dışlama ve haksız yargılama gibi yüzlerce saldırıya maruz kalan gazeteciler ve basın kuruluşları ağır bedeller ödüyor.
Yemen Basın Özgürlüğü Gözlemevi, konuyla ilgili olarak yayınladığı bu yılın ilk yarısına ait en son raporunda, Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde gazetecileri, medya kurum ve kuruluşlarını hedef alan, “cinayet, yaralama, adam kaçırma, saldırma, tehdit, işten çıkarma ve haksız yargılama” gibi 100’ün üzerinde ihlal yaşandığını ifade etti.
Yaşanan ihlaller arasında, Husilere bağlı bir mahkeme tarafından 4 gazeteci hakkında idam kararı çıkarılmasının yanı sıra, el-Cevf eyaletinin merkezi olan el-Hazm şehrinin Husilerin tarafından kontrol altına alınmasından sonra 25 gazeteci ve medya mensubunun işten çıkarılması da bulunuyor.
Gözlemevi’nin raporuna göre Husilerin gazeteciler ve medya mensuplarına yönelik ihlalleri arasında 2 cinayet, 4 idam kararı, 5 adam kaçırma, 1 yaralama, 7 tutuklama, 3 saldırı, 8 tehdit, 4 işten çıkarmaya ek olarak medya kuruluşlarına yönelik 5 ihlal ve 61 diğer suç yer aldı.
Gözlemevi, Yemen’deki medya sektörünün bugün baskı ve ihlal olaylarıyla karakterize edilen milislerin yönetimi ve kontrolü altına girdiğini, gazeteciler hakkında verilen idam cezalarının faillerin adaletten yoksun olduklarının düşünülmesine yol açtığını kaydetti.
Bu arada Husi milisler, Halk Kongresi Partisi’ne ait bir televizyon kanalında kameraman olarak çalışan Gazeteci Velid el-Matarî’yi bir haftadır İb Eyaleti’ndeki bir hapishanede gözaltında tutmaya devam ediyor.
Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunan bir sendika kaynağı, Matarî’nin tutuklu bulunduğu yerde işkenceye maruz bırakıldığı ve kalp rahatsızlığı olan gazetecinin sağlık durumunun kötüye gittiği bilgisini verdi.
Yemen Gazeteciler Birliği, darbeci Husilerin medya çalışanları üzerindeki aralıksız uygulamaları üzerine geçtiğimiz günlerde basın özgürlüğü durumunu ve işlenen hak ihlallerini gösteren altı aylık bir rapor hazırladı. Rapora göre Gazeteciler Birliği, gazeteciler ve fotoğrafçıların yanı sıra medya kuruluşlarına ve gazetecilerin mal varlıklarına yönelik 66 ihlal tespit etti.
Gazeteciler Birliği, basın özgürlüğünün maruz kaldığı bu korkunç manzara karşısında Husi milislerin cezaevlerinde alıkonulan gazeteciler hakkındaki idam kararlarının düşürülmesi çağrısını yeniledi.
Birlik, geçtiğimiz yıl basın mensupları ve gazetecilere yönelik 134’ten fazla ihlalin yaşandığını kaydetti. Bu sebeple Yemen, Sınır Tanımayan Gazeteciler tarafından hazırlanan 2020 Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 167inci sırada yer alıyor.
Yemenli aktivistler, basın özgürlüğü alanında yüksek orandaki hak ihlallerinin nedenini Husi milislerin çeşitli medya kuruluşlarına sürekli baskı yapmasına ve kontrol altında tutmasına bağlarken bu durum, Husiler tarafından kontrol edilen alanlarda önemli bir gerilemeye yol açtı. 
Önceki yerel istatistiklere göre, milislerin bu uygulamaları yaklaşık bin gazeteci ve basın mensubunun yerinden edilmesine, kaçırılma veya öldürülme tehlikesi gibi sebepler yüzünden Yemen’i terk etmesine yol açtı. Milislerin sistematik olarak işledikleri suçlar bağlamında, 280’den fazla yerel internet sitesi, ajans ve yerel haber ağı engellenirken milisler yayılmacı politikalarını ve kampanyalarını uyguladığı bazı alternatif sitelerin sayısını ise artırdı.
“Çocukları Kaçırılan Yemenli Anneler Derneği” mayıs ayı sonunda, koronavirüs salgınına karşı önlem olarak, milisler tarafından beş yıl önce kaçırılan ve hapishanelerde tutulan 9 gazetecinin serbest bırakılması çağrısını yinelemişti.
Dernek, yaptığı açıklamada, “Husi milislerin hapishanelerinde alıkonan gazetecilerin, özellikle de ülkedeki Kovid-19 salgınından sonra büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduklarını” bildirdi. Husiler tarafından alıkonan gazetecilerin isimlerinin Abdulhâlik İmran, Tevfîk el-Mansûrî, Hâris Hamîd, Ekrem el-Velîdî, Hişâm Tarmûm, İsâm Belgîs, Hişâm el-Yûsufî, Heysem eş-Şihâb ve Hasan İnnâb olduğu kaydedildi.
Dernek ayrıca darbeci Husi milislerin hapishanelerde alıkonulan onlarca gazeteciye yönelik uygulamaları kınayarak, “alıkonanlardan bazılarının askeri alanlarda gözaltında tutulmaları nedeniyle öldürüldüğünü, bir kısmının gözaltındayken öldüğü veya kaybolduğunu, ayrıca işkenceye maruz bırakılarak kötü muamele gördüğünü, para ödemeleri için kendilerine ve ailelerine şantaj yapıldığını” bildirdi.



İsrail, Gazze'den getirilen rehinenin kimliğini açıklıyor ve Gazze Şeridi'ne yönelik topçu bombardımanını sürdürüyor

Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
TT

İsrail, Gazze'den getirilen rehinenin kimliğini açıklıyor ve Gazze Şeridi'ne yönelik topçu bombardımanını sürdürüyor

Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)

İsrail, bugün yaptığı açıklamada, Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla Hamas'tan dün teslim aldığı cenazenin, 7 Ekim 2023'teki saldırıda öldürülen İsrail-Arjantin vatandaşı bir rehineye ait olduğunu duyurdu.

Ordu açıklamasında, "Ulusal Adli Tıp Enstitüsü'nde İsrail Polisi ve Askeri Hahamlık iş birliğiyle kimlik tespit işlemlerinin tamamlanmasının ardından" Lior Rodalev'in ailesine "cenazesinin İsrail'e defnedilmek üzere geri gönderildiği" bildirildi.

Bu gelişme, İsrail topçularını bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusunda bulunan bölgeleri bombalaması ve ateşkesin 29. gününe girerken Şeridin çeşitli bölgelerinde yıkım operasyonlarının devam ettiği bir zamanda gerçekleşti.

Şarku’l Avsat’ın Filistin haber ajansı Safa’dan aktardığına göre İsrail uçakları bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusunda bulunan bölgelere üç hava saldırısı düzenledi. Bombalama, şehir üzerinde alçak irtifalı insansız hava araçları (İHA) uçuşları sırasında gerçekleşti.

Han Yunus'un kuzeydoğusundaki bölgelerde de kapsamlı yıkım operasyonları gerçekleştirildi. İsrail savaş gemileri, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah açıklarında ateş açtı.

Hamas ve İsrail arasındaki ateşkes anlaşması 10 Ekim'de yürürlüğe girdi.


Barzani, Irak'ı Lübnan'a benzetti: Irak, gruplara karşı güçsüz

Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)
Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)
TT

Barzani, Irak'ı Lübnan'a benzetti: Irak, gruplara karşı güçsüz

Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)
Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)

Kürdistan Demokrat Partisi Genel Başkanı Mesud Barzani, Irak'taki durumu, "silahlı grupların gücünün devletin otoritesini aştığı" Lübnan'daki duruma benzetti. Pazartesi akşamı televizyonda yayınlanan bir röportajında ​​Barzani, "Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin bu gruplarla mücadele etme yeteneğinden yoksun olduğunu" belirterek, "devlet kurumlarının zayıflaması ve siyasi bölünmenin derinleşmesi" konusunda uyardı.

Barzani, grupların "siyasi ve ekonomik kararları kontrol eden, anayasanın üstünde bir güç" olduğunu ileri sürerek, "silahların siyasi nüfuz sağlama aracı değil, savunma sisteminin bir parçası olması gerektiğini" vurguladı.

Barzani ayrıca, "Irak'taki her partinin kendisini bir devlet olarak gördüğünü" belirterek, "parlamentoyu ve hükümeti kontrol eden mini devletler olduğunu" belirtti.

Barzani, "uluslararası koalisyonun" Irak'tan çekilmesinin, "DEAŞ” örgütünün geri dönüşüne yol açabileceği uyarısında bulunarak, ABD güçlerinin 2011'de örgütün üç yıl sonra genişlemesi öncesinde geri çekildiği deneyimi hatırlattı.


Gazze Şeridi’ndeki istikrar gücü, daha akıcı düzenlemelere mi yoksa daha fazla karmaşaya mı yol açacak?

Gazze şehrinin er-Rimal semtinde, sığınağa dönüştürülen bir okulda yer alan, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze şehrinin er-Rimal semtinde, sığınağa dönüştürülen bir okulda yer alan, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Gazze Şeridi’ndeki istikrar gücü, daha akıcı düzenlemelere mi yoksa daha fazla karmaşaya mı yol açacak?

Gazze şehrinin er-Rimal semtinde, sığınağa dönüştürülen bir okulda yer alan, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze şehrinin er-Rimal semtinde, sığınağa dönüştürülen bir okulda yer alan, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

Gazze Şeridi'ne bir ‘istikrar gücü’ konuşlandırılması konusu, ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne sunduğu karar taslağı ve Başkan Donald Trump'ın, yaklaşık bir ay önce yürürlüğe giren ateşkesin geri kalan hükümlerini uygulamak üzere bu uluslararası güçlerin yakında Gazze Şeridi'ne varacağını duyurmasıyla ivme kazandı.

Görevleri ve konuşlanmaları konusunda hazırlık aşamasında görüş ayrılıkları yaşanan, Mısır’ın ise görev alanlarının genişletilmesiyle ilgili çatışmalar olabileceği yönünde endişe duyduğu bu güçler, uzmanlara göre karmaşık düzenlemelerle karşı karşıya kalabilir. Özellikle İsrail’in konunun BM Güvenlik Konseyi’ne götürülmesine karşı çıkması, Türkiye’nin kuvvetlere katılması ve Filistin tarafının çekinceleri olması hâlinde olası bir Rusya-Çin vetosu ihtimali, bu durumu daha da karmaşık hâle getirir. Uzmanlar, bu kuvvetlerin ancak geniş bir uzlaşı süreci oluşturulması hâlinde ve ateşkes anlaşmasını koruma amacına hizmet edecek şekilde yakın bir zamanda kurulabileceğini öngörüyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'ne yönelik barış planını desteklemeyi amaçlayan karar taslağını BM Güvenlik Konseyi'ne sunacağını açıklamasından bir gün sonra, uluslararası istikrar güçlerinin ‘çok yakında’ Gazze Şeridi'ne varmasını beklediğini söyledi.

Trump, Beyaz Saray'da Orta Asya ülkeleri liderleriyle yaptığı toplantıda, “Bu çok yakında gerçekleşecek. Gazze'de işler yolunda gidiyor” dedi. Bu açıklama, İsrail ile Hamas arasında ateşkesin yürürlüğe girmesinden yaklaşık bir ay sonra Gazze Şeridi'nde zorlu insani koşulların devam etmesi üzerine bir gazetecinin uluslararası güçlerin bölgeye konuşlandırılmasıyla ilgili sorusuna yanıt olarak yapıldı.

ABD'nin BM Daimî Temsilciliği’nin açıklamasına göre ABD, Trump'ın Gazze Şeridi için hazırladığı barış planını desteklemek amacıyla BM Güvenlik Konseyi'ne bir karar taslağı sundu. Henüz oylama tarihi belirlenmemiş olan karar taslağı, ‘Gazze’de istikrarı sağlamak amacıyla geçici bir uluslararası güç’ kurulmasına izin veriyor. Bu güç, uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukukla uyumlu olmak kaydıyla, yetkisi kapsamındaki görevleri yerine getirmek için ‘gerekli tüm araçları kullanma’ yetkisine sahip olacak.

Axios internet sitesi salı günü bir ABD yetkilisinin, ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nin bazı üyelerine, Gazze'de en az iki yıl süreyle uluslararası bir güç oluşturulması için bir karar taslağı gönderdiğini ve ilk birliklerin önümüzdeki ocak ayına kadar Gazze'ye konuşlandırılmasının hedeflendiğini söylediğini aktardı.

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırı sırasında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (AFP)İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırı sırasında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (AFP)

İsrail uzmanı Dr. Said Ukkaşe, ‘istikrar gücü’ dosyasının daha BM Güvenlik Konseyi’ne sunulma aşamasından itibaren zorlu düzenlemelerle karşılaşacağını düşünüyor. Özellikle İsrail’in, bu gücün uluslararası sistem tarafından onaylanmasına karşı çıkması ve Türkiye gibi katılımcı ülkelere itirazlarının bulunması, ayrıca Rusya ile Çin’in metindeki bazı ifadeleri kabul etmeyip bu konuda herhangi birinin veto hakkını kullanma olasılığı, süreci daha da zorlaştırıyor.

Ukkaşe, Trump’ın söylediği gibi kuvvetlerin yakın zamanda ulaşmasının pek mümkün olmadığını belirtti. Mevcut karmaşık koşullar altında bunun yakın bir tarihte gerçekleşmeyeceğini, ancak perde arkasında üzerinde anlaşmaya varılmış ve yalnızca duyurulmayı bekleyen bazı gizli süreçler varsa bunun mümkün olabileceğini ifade etti.

Filistinli siyasi analist Dr. Abdulmehdi Mutava da Çin ve Rusya'nın herhangi bir Arap veya Filistinli çekinceye veto hakkını kullanma olasılığı göz önüne alındığında, istikrar gücünün özellikle BM Güvenlik Konseyi'nde zorluklarla karşılaşacağına inanıyor. Mutava, bu karmaşık düzenlemeler göz önüne alındığında, geniş bir mutabakat sağlanmadıkça güçlerin gelmesinden bahsetmek için henüz çok erken olduğunu belirtti.

Endişeler BM Güvenlik Konseyi ile sınırlı değil, sahaya da uzanıyor. Mısır Enformasyon Kurumu Başkanı Ziya Raşvan, son açıklamalarında, uluslararası güce Hamas'ı silahsızlandırma görevinin verilmesi halinde ‘çatışmalar’ yaşanacağına işaret etti.

Sorunun, İsrail'in Gazze planının uygulanmasını engelleyen koşullar dayatmasından kaynaklandığını açıklayan Raşvan, “Filistinliler, Gazze'nin güvenliğini yabancı bir gücün devralmasını veya işgalin vesayetle değiştirilmesini kabul etmeyecek” dedi.

Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail saldırısında hayatını kaybeden iki çocuğun cenazelerinin başında göz yaşı döken Filistinliler (AFP)Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail saldırısında hayatını kaybeden iki çocuğun cenazelerinin başında göz yaşı döken Filistinliler (AFP)

Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Halaf, salı günü CBS News'e verdiği röportajda, “İstikrar gücünün oluşumu, yapısı, yetki alanı ve süresi de dahil olmak üzere çeşitli unsurlar hakkında Amerikalı ve bölgesel ortaklarla görüşmeler sürüyor” dedi.

Said Ukkaşe, Mısır'ın tutumunun ve endişelerinin haklı olduğuna inanıyor. Ukkaşe, Kahire’nin bölge konusunda diğer tüm taraflardan daha fazla tecrübeye sahip ve Filistinli gruplarla uzlaşı içinde, silahsızlanmanın kademeli şekilde gerçekleşmesine yönelik bir vizyona sahip olduğunu belirtti. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Ukkaşe, “Trump, eğer istikrar güçleri maddesi konusunda uluslararası ve İsrailli taraflarla uzlaşı sağlanamazsa, herkesi şaşırtarak çok uluslu güçlerin gönderilmesini gündeme getirebilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mutava, ‘hiçbir Arap veya İslam ülkesinin silahsızlanma konusunda bir çatışmaya girmeyi kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Mutava, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Beklenen uluslararası gücün başarısı, bu güce Filistin polis gücünün eklenmesine bağlı. Bu güç, istikrar güçleri tarafından desteklenen açık bir plan çerçevesinde kanunları uygulamaktan tek başına sorumlu olacak” ifadelerini kullandı.