Biden, İran ile nükleer anlaşmaya geri dönecek mi?

Biden, İran ile nükleer anlaşmaya geri dönecek mi?
TT

Biden, İran ile nükleer anlaşmaya geri dönecek mi?

Biden, İran ile nükleer anlaşmaya geri dönecek mi?

Demokrat Parti’nin Başkan adayı Joe Biden, ABD Başkanı Donald Trump’a karşı yapılan kamuoyu anketlerinde iyi sonuçlar almasından sonra, Biden’ın İran ile nasıl mücadele edeceği sorusu, Ortadoğu’da, özellikle İran’ın faaliyetlerinin birçok diplomatik çabayı ve uluslararası arabuluculuğu başarısız hale getirdiği sorunlara tanık olan Arap ülkelerinde güçlü bir sorun haline geldi.
ABD merkezli CNN International kanalının yayınladığı anket, Biden’ın ‘gelecek Kasım ayındaki seçimlere yönelik katılımcıların yüzde 53’ünün desteğini alacağını’ ortaya koydu. Aynı şekilde Trump, Haziran ayı sonlarında, bağımsızlık gününde gerçekleştirilen ankette oyların yüzde 41’ine ulaştı.
Organizatörlere göre, seçim yıllarında bu ulusal günlerde sonuçları ilan edilen anketler, genellikle sandığa gidilen güne yakın sonuçlar ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra Biden’ın yüzde 12’lik farkı, mevcut başkanı da dar bir noktaya koyuyor.
Trump’ın karşılaştığı durum, kendisini gücünü artıracak bir kağıt bulmaya itecek. İç meseleler, Afro-Amerikan George Floyd’un öldürülmesinden sonra ABD seçmenlerini, ırk ayrımcılığına karşı derin bir bölünmeye itti. Kovid-19 salgını ile baş gösteren kaos da Trump’ı seçmenler açısından zor bir noktaya soktu. Durum, Trump’ı 3 milyondan fazla hasta ve 130 binden fazla ölümle sağlık sisteminin çöküşüne benzer bir durum hususunda suçlamalarla karşı karşıya bıraktı.
İçerideki bu acı hasat, Trump’ı dışarıda da başarıya ulaştırmayacak. ABD otoritesi, Çin ile derinleşen anlaşmazlığı ve Avrupa Birliği (AB) ile yaşanan gerginlik gibi çok sayıda hassas cepheyle karşı karşıya getiriyor.
Eski otoritelerin İsrail güvenliği ve ABD’nin iç politikasının iki ana unsuru olarak petrol fiyatlarının istikrarıyla ilgili bir kitleyi kazanmalarını sağlayan başarılar elde ettiği Ortadoğu’ya yönelirsek, meselenin bölgedeki diğer ABD müttefikleri ve muhalefet açısından hassaslığı göz önüne alındığında, ‘Yüzyılın Anlaşması olarak bilinen barış planını ve İsrail’in Batı Şeria’nın geniş bir kesimini ilhakını’ destekleme hususundaki çıkmazdan sonra mevcut otoritenin, başarılarından hiçbirini pazarlayamayacağı görülüyor. İran ise Trump yönetiminin bazı seçim gelirleri elde etmek için yer bulduğu bir sorun olmaya devam ediyor.
2015 yılında Barack Obama yönetiminin İran ile imzaladığı nükleer anlaşmanın bir destekçisi olan Joe Biden, yaptırımlar konusundaki tutumu hakkında da birçok sorunun gündeme gelmesine neden oluyor. Geçen Nisan ayında Biden ve birkaç Demokrat, İran’ın koronavirüsle mücadele edebilmesi için tıbbi yardım almasına izin verecek şekilde yaptırımların hafifletilmesi çağrısında bulundu. Aynı şekilde 2018 yılında nükleer anlaşmanın iptalini eleştirirken, bu durum kendisini, ABD çevrelerinde İran’la kapsamlı bir anlaşmanın destekçileri arasında favori yaptı.
Ancak Biden’ın genel olarak İran hususundaki tutumu üzerinde durulması gereken iki nokta mevcut. İlk olarak Cumhuriyetçilerin kalmasına ve Demokratların yer kazanmasına bakılmaksızın gelecek Kasım ayında Beyaz Saray’a girecek herhangi bir yönetimin karşılaşacağı sorunların hacmiyle ilgili. Bu sorunlar, salgın ve ekonomik döngünün neredeyse tamamen durmasına yol açacak işsizlik oranının benzeri görülmemiş seviyelere yükseldiği ekonomik koşullardan, ayrıca beyazlar ve siyahlar, zenginler ve fakirler arasında artan ırksal ve sınıfsal bölünmelerden kaynaklanıyor.
ABD politikalarının ekseninin, en azından Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana iç mekana taşındığını söylemeye gerek yok. İkinci Dünya Savaşı’ndan önce ABD’de hüküm süren ‘izolasyon ayrımcılığına geri dönme’ hususundaki spekülasyonlar ortasında dış konulara ilgi azaldı. Bu konuları ele almak, dış politikaları, otoritenin ilgi merdiveninin ikincil basamağına taşıyacak.
Biden’ın tutumunun diğer noktası ise Demokrat adayın yaklaşımının, mevcut otoritenin sergilediği düşmanlığa ters düşen karmaşık doğasını yansıtıyor. Öyle ki Biden’ın uluslararası ilişkiler danışmanı Antony Blinken, bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, İran’ın öncelik olarak taahhütlerini kabul etmesi şartıyla ABD’nin nükleer anlaşmaya geri döneceğini ve Washington’un Batı’nın kabul edilemeyecek İran faaliyetlerini takip için ortaklarıyla daha güçlü ve daha uzun vadeli bir anlaşmayı benimsediğini belirtti. Blinken, Trump otoritesinin anlaşmadan geri çekilmesinden bu yana işlerin değiştiğini de söylerken, yeni ve karmaşık müzakerelerin gerekli olduğuna dikkati çekti.
Biden’ın bir başka danışması olan Jake Sullivan, yandaşlar gibi anlaşmadan geri çekilmeye muhalif olanların da Trump’ın İran’a uyguladığı yeni yaptırımların etkinliğine dair hesaplarında hata yaptı. Sullivan, ‘kelimenin dar anlamıyla çok etkili yaptırımların’ ortaya koyulduğunu belirtti. Yukarıda belirtilenler, Biden’ın başkanlık seçimlerini kazanması ve eski anlaşmaya geri dönmesi durumunda, yaptırımların derhal kaldırılmasına dair tutarsız bir görüntü resmediyor. Bölgedeki ve İran’daki koşullar ise yaptırımlar veya bölgedeki değişken siyasi atmosfer nedeniyle 2018 yılından bu yana ciddi şekilde değişiyor.



İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
TT

İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)

İran anayasası, İran cumhurbaşkanının herhangi bir nedenle iki ay süreyle yetkilerini kullanamaması durumunda, İran cumhurbaşkanlığının görevlerini geçici bir komitenin üstlenmesini öngörüyor.

131. maddeye göre başkanın ölümü, yokluğu, iki ayı aşan hastalık veya görev süresinin dolması ve yeni cumhurbaşkanının seçilmemesi halinde, cumhurbaşkanının görevlerini bir komisyon üstlenecek.

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Rehber'in onayıyla, Meclis Başkanı ve Yargı Başkanının da yer aldığı bir komiteye başkanlık ediyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 50 gün içinde başkanlık seçimlerini düzenlemekle yükümlü olacak.

131. maddeye göre Rehber, cumhurbaşkanı yardımcısının yetkilerini gerektiği gibi kullanamaması halinde cumhurbaşkanının tüm yetkilerini doğrudan şahsen üstlenebilir veya yeni bir yetkili atayabilir.

İran Anayasası'nın 113. Maddesine göre İran Cumhurbaşkanı'nın, Rehber'den sonra ülkede en yüksek yetkili olduğunu ve Rehber ile ilgili konular hariç, Anayasa'nın uygulanmasından ve yürütme organını (hükümeti) yönetmekten sorumludur.

Bu, İran'ın başbakanlık görevini devralmak üzere geçici bir komite kurma durumu ile üçüncü kez karşı karşıya kalmasıdır.

İlki, İran devriminin ilkelerine ihanet ettiği gerekçesiyle Rehber Humeyni tarafından görevden alınan eski Cumhurbaşkanı Ebu'l Hasan Beni Sadr’ın görevden alınmasının ardından gerçekleşti. Beni Sadr 1979 devriminden sonra İran'ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanıydı. Paris'te sürgünde iken Ekim 2021'de öldüğünde 88 yaşındaydı. Komitenin çalışmaları 22 Haziran 1980'den aynı yılın 2 Ağustos'una kadar yaklaşık iki ay sürdü.

İkincisi, 30 Ağustos 1981 tarihinde İran Başbakanı Muhammed Ali Recai'nin suikasta uğramasının ardından kurulmuştur. Komisyon, Başbakanlık binasının bombalanmasından birkaç saat sonra çalışmalarına başladı ve 9 Ekim 1981 tarihine kadar devam etmiştir.