Suudi Arabistan Aile İşleri Konseyi Genel Sekreteri: Ailevi sorunlar küresel düzeyde birbirine benziyor ancak çözüm yolları birbirinden farklı

Şarku’l Avsat’a konuşan Hala et-Tuveyciri koronavirüs (Kovid-19) salgını sırasında yaşlılara hizmet etmek için yönlendirici bir kılavuz oluşturulduğunu belirtti

Şarku’l Avsat ile röportaj veren Dr. Hala et-Tuveyciri (Fotoğraf: Ali ez-Zahiri)
Şarku’l Avsat ile röportaj veren Dr. Hala et-Tuveyciri (Fotoğraf: Ali ez-Zahiri)
TT

Suudi Arabistan Aile İşleri Konseyi Genel Sekreteri: Ailevi sorunlar küresel düzeyde birbirine benziyor ancak çözüm yolları birbirinden farklı

Şarku’l Avsat ile röportaj veren Dr. Hala et-Tuveyciri (Fotoğraf: Ali ez-Zahiri)
Şarku’l Avsat ile röportaj veren Dr. Hala et-Tuveyciri (Fotoğraf: Ali ez-Zahiri)

Suudi Arabistan, bireyin toplumdaki rolünü geliştirme, umutlarını inşa etmesini sağlama ve refahı ile saygınlığını güvence altına alan arzu edilen değişikliği gerçekleştirme yolculuğunda temel eğitici sayılan aile kavramına özen gösteriyor.
Suudi Arabistan Aile İşleri Konseyi 25 Temmuz 2016 yılında aile konularını ele alan bağımsız ve resmi bir organ olarak kuruldu. Konsey çocuklar, kadınlar ve yaşlılar konusunda hükümetin bütün sektörlerinin çabalarının tek bir çatı altında toplanmasına dayanıyor ve tam olarak temsil edilmesi için 12 bakanlık katılıyor.
Konsey, aile kavramının güçlendirilmesi ve 2030 Suudi Arabistan toplumunun sürdürülebilir kalkınmasındaki rolünün güçlendirilmesi amacıyla aile işleri ile ilgilenme görevini üstleniyor.
Şarku’l Avsat, Aile İşleri Konseyi Genel Sekreteri Dr. Hala et-Tuveyciri ile görüştü ve birlikte koronavirüs (Kovid-19) ve yaşlılar dosyasını, konseyin uluslararası örgütlerde oynadığı rolü, aynı şekilde kadın ile ilgili konuları ve bir dizi dosyayı incelediler.

-Uluslararası Örgütlerde Aile İşleri Konseyi
Aile İşleri Konseyi Genel Sekreteri Dr. Hala et-Tuveyciri, Aile İşleri Konseyi’nin uluslararası örgütlere katılmasının birçok faydası olduğunu belirterek bunları çeşitli dünya ülkelerinde ailelerin çektikleri sıkıntılara ilişkin alanlar ve platformlardaki açılım dairesini genişletme, daha az ve daha çok gelişmiş ülkelerdeki en iyi uygulamalardan haberdar olarak tecrübeler kazanma; ki bunun da bu tecrübelerin sonuçlarını gerçek bir zeminde inceleme fırsatı vermesi şeklinde sıraladı. Hala sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünya ülkelerinin, her ne kadar biri diğerine göre daha ileride olsa da birbirine benzeyen ailevi sıkıntıları var. Bu durum, yerelde Suudi bireyi ve daha sonra dünya insanını etkileyecek şekilde bireysel toplum sorumluluğunu güçlendirecek yeni politikaların önerilmesi veya mevcutların değiştirilmesi üzerine bir çalışma yürütmeyi gerekli kılıyor.”

-Koronavirüs (Kovid-19) ve çözümler üretmede konseyin rolü
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) krizinin patlak vermesi ile aile içi krizler kötüleşti. Her gruptan farkındalık mesajları gelmeye başladı ve virüs özellikle yaşlılar için daha kolay etkilenme olasılıklarından dolayı bir tehlike arz etti.
Bu konuda Genel Sekreter ifadeleri kullandı:
“Yaşlılar koronavirüsten (Kovid-19) en çok etkilenen gruplardan birisi, bu yüzden onlara odaklanılması gerekiyordu. Konsey salgının yayıldığı sırada bu yaş grubunun karşılaştığı en büyük zorlukların belirlenmesi için bir anket çalışması yaptı. Bunun üzerine bu gruba sunulan hizmetler ve bu kişilerin bilinçlendirilmesi konusunda bir yönlendirici kılavuz sunuldu.”
Tuveyciri yaşlı kesime hizmet eden ve virüs ile başka konularda bilinçlenmelerini sağlayan çok sayıda elektronik hizmet olduğunu, ancak bu hizmetlere ulaşmanıın büyük bir boşluk ve sıkıntı yarattığını belirtti.
Konsey, yaşlıların, ailelerinin ve onları koruyanların farkındalığını artırmak, endişelerini gidermek ve bu gruptan iyileşenlerin olduğuna dair güven verici mesajlar yayınlamak için Sağlık Bakanlığı gibi önemli ve çeşitli otoritelerle işbirliği yaparak sosyal medya sitelerinde bir bilinçlendirme kampanyası başlattı.

-Ulusal ve Uluslararası Kadın dosyası
-Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu’nun kararının ardından Krallığın, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) bünyesindeki Kadının İlerlemesi Teşkilatı’nı temsil etmesi onaylandı ve temsil görevini Aile İşleri Konseyi’nin üstleneceği bildirildi.
Genel Sekreter: “Kadını ilgilendiren uluslararası örgütlerin dosyalarının hepsinde “denge” olarak adlandırılan bir şey var. Bu, bir kadının kamusal yaşam ile aile hayatı arasında denge kurmasını esas alan bir terimdir. Bu terimi gerçekleştirmek için kadının ailevi durumunun iyileştirilmesi gerekiyor ki bu da, tek başına bütün hizmetlere ulaşmasını ve bunları kendi başına yapmasını garanti altına alan haklarının hepsini elde etmesini sağlayan dengeyi kurmasına yardımcı olur. Suudi Arabistan’daki kadınların dosyası kapsamlı bir şekilde ele alınmaktadır, bu da uluslararası uygulamalarda en iyi olarak kabul edilen sistemdir. Bu sistemde tek bir departman bu dosyayla ilgilenmez, aksine her departmanın ve birimin kadından sorumlu olması esas alınır ve bu nedenle kadınlar hakkında politikaları olan herkesin öncelikle kadınların, haklarının tümüne sahip olduğunu bildiklerinden emin olması gerekiyor.”

Suudi Arabistan’da bazı kadınların şiddete ve istismara maruz kaldığına ilişkin soruya Tuveyciri “İnsan Kaynakları ve Sosyal Kalkınma Bakanlığı’nın içerisinde Başsavcılık gibi diğer birimlerin de yer aldığı koruma konusunda uzman bir departman bulunuyor” şeklinde cevap verdi.
Tuveyciri, bir kadının şiddete maruz kaldığını bildirmesini engelleyen iki faktör olduğuna dikkati çekti. Bunlardan ilkini harici -örneğin dışarıdan gelen bir tehdit-, ikincisini de dahili -örneğin ekonomik istikrarsızlık ve diğer korkular- olarak tanımladı.
Dr. Hala şiddete çözüm bulunmasında ve kadınlar için en az hasara yol açacak çözümlerin ve yolların bulunmasında sorumluluğun bütün kurumlara ait olduğunu vurgulayarak konseyin bu konudaki rolünün, şiddet gibi birçok sorunun düzeltilmesinde temel bir kavram olan “aile danışmanlığı” kavramını güçlendirmek olduğuna dikkati çekti.
Kayda değer bir diğer nokta da Suudi Arabistan’ın, Arap dünyası içerisinde bireyin her türlü istismardan korunma hakkını garanti altına alan bilimsel ve pratik mekanizmaların varlığı içerisinde “istismardan koruma” tüzüğü çıkaran önde gelen ülkelerinden biri olarak sınıflandırılmasıdır.

-Suudi ailelerde ekonomik gelir
Tuveyciri’nin ifadelerine göre Suudi Arabistan’da finansal planlama yapan bir aileye rastlanması oldukça nadirdir. Genellikle işler “bereket” olarak nitelendirilen bir kavram ile yürütülür. Birikim yapma ya da finansal planlama kavramı bir kültür olduğu için evlilik müessesesinin kurulduğu ilk günden ve hatta çocukluktan itibaren bu düşünceler güçlendirilmelidir.
Tuveyciri konseyin sosyal medya sitelerinde birikim yapma kültürünü güçlendirmek için bir farkındalık projesi başlattığını ve projenin bu gibi kavramların erken yaşlarda kazanıldığı inancından hareketle daha çok çocukları hedef aldığını da sözlerine ekledi.
Tuveyciri tüketim davranışlarına değinerek bunun Suudi aileleri farklı düzeylerde etkileyen en büyük sorunlardan biri olduğunu ve artık lüks tüketimle sınırlı kalmayıp temel ihtiyaçlara kadar ulaştığını söyledi.

-Emekliler ve tecrübelerinden faydalanma
Birçok iş ve emeklilik kurumunun elinde, hala tekrar etkinleştirilebilecek ve yararlanılabilecek eski tecrübelere sahip emekli kişilerin isimlerinin yer aldığı bir liste bulunuyor.
Buradan hareketle Tuveyciri yaşlılardan istifade etmek için bir plan oluşturulduğunu ve bu plan içerisinde kişilerin emeklilik öncesinden başlayıp emekliliğe hazırlanma süreçlerini kapsayan serüvenlerine değinildiğine dikkat çekti. Söz konusu plan içerisinde “Suudi Aileler için Ulusal Strateji” projesinin stratejisi kapsamında yaşlıların tecrübelerinden nasıl istifade edilebileceğine ilişkin bir girişim paketi yer alıyor. Tuveyciri bu girişimlerin, gönüllü olarak birçok kanal aracılığıyla emeklinin, emekli olduğu sektöre göre uzman olarak katıldığı panel tartışmaları şeklinde yapıldığını ve bunun Kamu Emeklilik Ajansı’nın (PPA) da dahil olduğu emeklilik birimi ya da sektörü arasındaki iletişim yoluyla gerçekleştirilen bir süreç olduğunu söyledi.

-Konsey ve Boşanma Davaları
2019 yılında Suudi Arabistan’da boşanma davaları evlilik sözleşmelerinin yarısına ulaştı. Bu yükselen oranın düşürülmesi ve azaltılması konusunda konseyin bir rolü olup olmadığına ilişkin soruya Tuveyciri boşanma davalarının ve türlerinin birbirinden farklı olduğunu söyledi. Ancak tüm boşanma davaları ailenin parçalanmasıyla gerçekten sona erdi mi?
Tuveyciri boşanma endekslerinin hesaplanmasının gerçek rakamların bir yansımasını verdiğini ve bunun Aile İşleri Konseyi ile Adalet Bakanlığı arasında yürütülen bir proje olduğunu söylüyor.
Tuveyciri, evlenmek üzere olan kişilere cazip bir yöntemle sunulan ve günümüz gençlerinin dilinde anlatımların yapıldığı eğitim kursları verilmeye başlandığını, kurslarda evlilik müessesesinin hukuki anlamının açıklandığını ve içerisinde boşanma vakalarının önlenmesi veya sayılarının azaltılmasına yönelik projeler yürütüldüğünü belirtti.
Tuveyciri boşanma sırasında yaşanılan çoğu sıkıntıların yardım alınarak doğru bir rehberlik ile önlenebileceğini ve bunun boşanma sorununa bir çözüm olabileceğini söyledi ve “Bunu söylerken kastettiğimiz şey her iki tarafında en az kayıpla yollarını ayıracağı sağlıklı ya da doğru bir boşanma süreci yürütülmesidir” dedi. Konsey, çiftlerin ayrılmadan önce ve sonra korunması ve tedavi edilmesini esas alıyor.

-Haklar konusunun eğitime entegre edilerek farkındalığının sağlanması
Diğer yandan, Tuveyciri müfredata her yaş grubunun haklarının öğretilmesine ilişkin kavramların dahil edilmesinin olumlu bir çalışma olduğunu, Eğitim Bakanlığı’nın insan hakları ve aile eğitimi müfredatını güncellemeye çalıştığını ve aynı zamanda diğer müfredatlara da çeşitli farkındalık mesajları dahil edildiğini belirtti.
Tuveyciri konseyin okul müfredatlarına bireyin haklarına ilişkin farkındalık sürecinin dahil edilmesine katılmasının yeterli olmadığını, ders müfredatlarına katılmasının yanı sıra “ders dışı etkinliklere” de katılımının etkisini vurguladı.



Darfur Bölgesi Valisi Minawi Al-Majalla’ya konuştu (1): 15 Nisan’da tanık olduklarım bunlar… Hamideti, HDK üyelerini savaştan bir ay önce Hartum'a taşıdı

Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi’nin 2019 yılında çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)
Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi’nin 2019 yılında çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)
TT

Darfur Bölgesi Valisi Minawi Al-Majalla’ya konuştu (1): 15 Nisan’da tanık olduklarım bunlar… Hamideti, HDK üyelerini savaştan bir ay önce Hartum'a taşıdı

Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi’nin 2019 yılında çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)
Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi’nin 2019 yılında çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)

Sudan sahnesinin önemli isimlerinden biri olan Mini Arko Minawi, yalnızca Darfur Bölgesi’nin mevcut valisi değil, aynı zamanda bölgede faaliyet gösteren Sudan Kurtuluş Hareketi’nin de lideri. Minawi, Sudan'da 2019 yılının nisan ayında eski Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir rejiminin düşmesini sağlayan ‘Aralık Devrimi’nin başarıya ulaşmasının ardından, 2020 yılı sonlarında Cuba Barış Anlaşması'nın imzalanması sonrası hükümete katıldı. Minawi’nin Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile ilişkileri, HDK Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) ile yaşadığı anlaşmazlıklar ve son yıllarda ülkede yaşanan dönüşümlerin içinde yer alması, tanık olduklarını anlatmasını önemli hale getiriyor.

Al-Majalla, Minawi ile Sudan'daki son durum ve Hamideti’nin ‘iki general (Burhan ve Dagalu) arasındaki savaşın’ başladığı 15 Nisan 2023 tarihinden bir ay önce komutasındaki HDK’yı ve ağır mühimmatlarını Hartum'a nakletmesine ve öncesinde iki generallin birlikte eski Başbakan Abdullah Hamduk hükümetine yaptıkları darbeye ilişkin gözlemleriyle ilgili kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığı röportajda, Minawi, 15 Nisan’da savaşın durdurulması için son dakika çabalarında oynadığı rolünden bahsederken o gün Hamideti'nin Hartum'daki konutuna doğru yola çıktığı sırada Hamideti’nin kendisine, Sudan Silahlı Kuvvetleri Genel Komutanlığı’nın ve Ordu Komutanı Orgeneral Burhan’ın kaldığı yerin bulunduğu ve yoğun çatışmaların yaşandığı Matar Mahallesi'nde olduğundan ateş hattında bulunduğu ve yoğun çatışmalar yaşandığı için konutuna gelmemesini söylediğini anlattı. Minavi, iki general arasındaki bu savaşın artık kontrolden çıktığını iki hafta sonra anladığını söyledi.

Hamideti komutasındaki HDK tarafından işgal edilen Darfur’daki saha koşullarından, Rus paralı asker grubu Wagner güçleriyle ilişkisinden ve Sudan'daki altın maden rezervi arayışlarından söz eden Minawi, HDK'nın operasyon odalarında yabancı subayların olduğunu vurguladı.

Özgürlük ve Değişim Güçleri (ÖDG) Merkez Konseyi’ni eleştiren Minawi, “Sudan Silahlı Kuvvetleri ile HDK’nın arasını açtılar. HDK Komutanı’nı askeri adım atmaya ikna eden de onlardı. Çok basit bir hesap yaptılar. Birkaç saat içinde darbe olacak, ardından her şey sona erecekti. Sonra ÖDG-Merkez Konseyi'ndeki kardeşlerimiz, rakiplerini tasfiye edecek ve bazı ülkelerin korumasında sınırsız gücün tadını çıkaracaklardı” diye konuştu. Minawi, “Hamideti ve Hamduk aynı düzenin iki kanadı” ifadelerini kullandı.

İşte Darfur Bölgesi Valisi ve Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi ile Zoom uygulaması üzerinden yaptığımız röportajın birinci bölümü:

*Öncelikle 15 Nisan 2023 günü neredeydiniz? O gün ne oldu?

O gün (15 Nisan), bir süre önce geldiğim Hartum'daydım ve çatışmaların başlamasından sonra yaklaşık iki hafta orada kalmaya devam ettim.

*O güne geri dönebilir miyiz? Neredeydiniz, neler yaşandı? Özellikle askeri düzeyde ne oldu? O gün Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile ya da HDK Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu ile temas kurdunuz mu?

15 Nisan’dan bahsetmeden önce, anlatmaya biraz öncesinden başlamamız gerekiyor. Çünkü HDK’nın, 15 Nisan öncesi özellikle Darfur’dan ve komşu ülkelerden başkent Hartum’a personel taşıdığını gözlemledik. Bundan tam bir ay önce 14 Mart'ta Hartum'dan Darfur'a yaklaşık bin 200 kilometre uzunluğunda bir rotaya doğru gidiyordum. Yol boyunca üç günlük yolculuğumda her biri 150 ile 200 arasında HDK mensubunu taşıyan araçlar ve kamyonetlerin Hartum'a doğru ilerlediklerine net bir şekilde tanık oldum. Bizzat Darfur'dan Hartum'a giden ve Sudan dışındaki ülkelerden de Darfur üzerinden savaşçı taşıyan 67 kamyon saydım.

FOTO: Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (ortada) ve HDK Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu (ortada sol), askeri darbeden kaynaklanan krizin sona erdirilmesine yönelik Hartum’da sivil liderlerle birlikte bir ön anlaşmanın imzalandığı törene katıldılar, 5 Aralık 2022 (AFP)
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (ortada) ve HDK Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu (ortada sol), askeri darbeden kaynaklanan krizin sona erdirilmesine yönelik Hartum’da sivil liderlerle birlikte bir ön anlaşmanın imzalandığı törene katıldılar, 5 Aralık 2022 (AFP)

*Bir ay önce mi?

Evet, savaşın başlamasından tam bir ay önceydi. Ayrıca (Kuzey) Darfur'un yönetim şehri el Faşir'e giderken şehrin girişinde Hartum'a nakledilmeyi bekleyen HDK üyeleri olduğunu gördüm. Sayıları çok fazlaydı. Yedi binden fazla HDK mensubu kendilerini Hartum'a taşıyacal kamyonları ve nakliye araçlarını bekliyordu.

*O sıra Hartum'a nasıl bir atmosfer hakimdi?

Tüm huzursuzluklara, özellikle ordu ile HDK arasında yaşanan sorunlara ve bu sorunların daha sonra savaşın çerçevesi haline gelen, Çerçeve Anlaşmasının imzalanması sonrasında geliştiğine tanık oldum. Eğer ordu ile HDK savaşmasaydı, o anlaşmayı imzalamayı reddeden siyasi hareketlerle ve güçlerle savaşacaklardı. Böyle bir durumda, ordu ile HDK güçlerini birleştirebilirlerdi. Ancak bu savaşın arkasında, bazıları arkadaşım olan ÖDG-Merkez Konseyi’nden isimler vardı.

Eğer HDK ile ordu savaşmasaydı, anlaşmayı imzalamayı reddeden siyasi hareketlerle ve güçlerle savaşacaklardı.

*Yani bu, savaşın ayak seslerini duyduğunuz ve aslında iki general arasındaki savaşın kaçınılmaz olduğunu düşündüğünüz anlamına mı geliyor?

Savaş öncesindeki tüm işaretler savaşın yaklaştığını ve kanlı ya da kansız bir darbenin olabileceğini gösteriyordu. Hartum'da bir yılı aşkın bir süre yaptığımız gözlemler ve Hartum'da bulunduğumuz dönemde tespit ettiğimiz göstergeler, böyle bir durumun yaklaştığını işaret ediyordu. Bu işin planlayıcılarının ve sorumlularının tamamı, açıkça ve tüm delilleriyle ÖDG-Merkez Konseyi'ndeki kardeşlerimizdi. Ordu ile HDK’nın arasını açtılar. HDK Komutanı’nı askeri adım atmaya ikna eden de onlardı. Çok basit bir hesap yaptılar. Birkaç saat içinde darbe olacak, ardından her şey sona erecekti. Sonra ÖDG-Merkez Konseyi'ndeki kardeşlerimiz, rakiplerini tasfiye edecek ve diplomatik bir kucaklaşma olarak gördükleri bazı ülkelerin koruması altında sınırsız gücün tadını çıkaracaklardı.” 

*Tüm bunların arkasında ÖDG’nin olduğuna mı inanıyorsunuz?

ÖDG, tasfiye listelerinin hazırlanmasına kadar tüm süreçlerde yer aldı.14 Nisan’ı 15 Nisan’a bağlayan son dakikalarda Hartum'da, cumhurbaşkanlığı konutundaydım. Onlar da Burhan'la birlikteydiler. Saat biri çeyrek geçe Burhan’ın yanından ayrılarak Hamideti’nin yanına gittiler. Darbeci rollerini ve iktidarı ele geçirme yönündeki kötü niyetlerini örtbas etmenin zamanı gelmişti. Biz de buna şahidiyiz. Yalnız değildim, hatta bazılarımız durumu sakinleştirmeye ve onların 'sıfır saatine' ulaşmak için yaptıkları düzenlemeleri engellemeye çalışıyorlardı.

*O güne dönecek olursak, Hamideti ile Burhan arasında ÖDG üyelerinin katıldığı bir toplantı yapıldığı biliniyor. Siz de o toplantıda mıydınız?

Ben o toplantıya katılmadım ama toplantıya ÖDG'nin tamamı değil, ÖDG - Merkez Konseyi kanadı katıldı. Burhan ile Hemedti arasında ÖDG - Merkez Konseyi’nin katıldığı çok sayıda görüşme oldu. Bu görüşmeler, darbe düşünülmeden önce yapılmıştı. Sessiz kalmış olabilirler, ama geçiş sürecine gerçek dokunuşlar yapmak isteyen ÖDG - Demokratik Blok kanadı ve Sudanlı diğer siyasi güçleri tasfiye etmeye yönelik komploların konuşulduğu toplantılar olduğu da bir gerçek.

Bu yüzden çoğunlukla bir arada olunsa da özellikle son dakikalarda ve son 72 saatte ÖDG üyelerinin çoğu Burhan ve Hamideti arasında mekik dokudular. Dr. Cibril İbrahim, Malik Agar ve Muhammed İsa Aliyu, hatta Abdullah Masar ve Dr. Taceddin Said gibi bazen orada olup bazen olmayan bazı isimlerle birlikte sakinleştirme ve olacakları engelleme girişimimizi sürdürüyorduk. Gayretli bir girişime öncülük ediyorduk. Gerçek anlamda iyi niyetle yapılan bir girişimdi. Girişimi bizi yanına çağıran ve bu girişime dahil eden General (Şemseddin) el-Kabaşi başlattı. Bizden duruma müdahale etmemizi istedi. Biz de onun isteği üzerine müdahale ettik.

*Ancak girişim başarısızlıkla sonuçlandı ve savaş patlak verdi, değil mi?

Girişim sırasında 15 Nisan günü saat dokuzda ilk kurşun sıkıldı. Benim ayarladığım randevuya göre Sayın Hamideti ile konutunda görüşmemiz gerekiyordu. Çatışmalar sırasında Menşiye’deki evimden Hamideti’nin Sudan Silahlı Kuvvetleri Genel Komutanlığı’ndaki konutuna giderken onu aradım. Bana çatışmaların yoğunlaştığını ve zarar görebileceğimi öne sürerek konutuna gitmememi istedi. Nitekim evine girmek ısrar ettim ama giremedim, hatta Genel Komutanlığın kapısına kadar ulaştım. Ancak çatışmalar vardı. Her yerden mermi sesleri geliyordu ve ben de geri döndüm. Oysa onunla konutunda görüşmeye kararlıydım. Ancak o sırada konuttan çıktığından haberim yoktu.

FOTO: Hamideti ve Minawi, ülkedeki başlıca beş isyancı grupla barış anlaşması imzaladıktan sonra tokalaşırken, 31 Ağustos 2020 (Reuters)
Hamideti ve Minawi, ülkedeki başlıca beş isyancı grupla barış anlaşması imzaladıktan sonra tokalaşırken, 31 Ağustos 2020 (Reuters)

*Siz onun konutuna giderken Hamideti sizinle telefonda konuşuyordu. Peki, size ne söyledi?

Benimle Menşiye’den onun Genel Komutanlık’taki konutuna gittiğim sırada telefonda konuştu.

*Size ne söyledi?

Benden, Sudan Silahlı Kuvvetleri Genel Komutanlığı’nın ve Ordu Komutanı Orgeneral Burhan’ın kaldığı yerin bulunduğu ve yoğun çatışmaların yaşandığı Matar Mahallesi'nde olduğundan ateş hattında olduğu ve yoğun çatışmalar yaşandığı için konutuna gitmememi istedi. Ancak daha sonra o sıra konutunda olmadığını öğrendim.

Çatışmaların başlamasından iki hafta sonra durumun kontrolden çıktığını anladım.

*Bu, Hamideti ile aranızdaki son görüşme miydi?

Hayır. Savaş sırasında da temasa geçtik. Birinci ve ikinci günden itibaren, hatta konutuna giremeyip saat 12 civarında eve geri döndüğümde bile onu aradım. Çalışmalar, çatışmaların başlamasından iki hafta sonrasına kadar devam etti.

*Darfur Bölgesi Valisi ve askeri ve siyasi bir lider olarak Burhan ve Hamideti ile konuşarak savaşın durdurulması için çaba sarf ettiniz. Çatışmaların kontrolden çıktığını ne zaman anladınız?

Çatışmaların başlamasının ikinci haftasında işlerin kontrolden çıktığını anladım. Çatışmalar başlarda sadece askeri bölgelerde yaşanıyordu. Ancak çatışmaların ikinci haftasında HDK üyeleri evlere girip kendilerine esirler aramaya başladılar. Bu da savaşın başlangıcı oldu. Mayıs ayı sonlarında Darfur'un batısındaki el-Cenine ve Murni'de çok büyük bir kaosun yaşandığı çatışmaların, savaştan ziyade etnik ve kabilesel tasfiye girişimleri olduğu anlaşıldı.

FOTO: Hartum’da HDK ile ordu arasındaki çatışmalar sırasında düzenlenen hava saldırısının ardından binaların üzerinden yükselen dumanlar, 1 Mayıs 2023 (Reuters)
Hartum’da HDK ile ordu arasındaki çatışmalar sırasında düzenlenen hava saldırısının ardından binaların üzerinden yükselen dumanlar, 1 Mayıs 2023 (Reuters)

HDK, haziran ayı başlarında Kuzey Darfur'a girdiğinde oradaydım. Çatışmalar başladı. Bölgenin önde gelen kabilelerinin reislerinin, ileri gelenlerinin ve topluluklarının yanı sıra, bireylerini de hedef alan etnik tasfiyeler gerçekleşti. Tüm bunlar, savaşın ordu ile HDK arasında olmaktan ziyade kontrolden çıkmaya başladığının ve Sudanlıların zarar göreceğinin çok açık göstergeleriydi.

*Röportajın “Darfur Bölgesi Valisi Minawi Al-Majalla’ya konuştu (2): Sudan’ın bölünmesini oldubittiye getirmek istiyorlar… HDK'nın operasyon odalarında yabancı subaylar var” başlıklı ikinci bölümü yarın yayında.