İdlib’deki muhalif grupların safları yeniden düzenleniyor

Türkiye'nin sınırındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı Suriye’ye yardım sağlayan tek giriş kapısı (AFP)
Türkiye'nin sınırındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı Suriye’ye yardım sağlayan tek giriş kapısı (AFP)
TT

İdlib’deki muhalif grupların safları yeniden düzenleniyor

Türkiye'nin sınırındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı Suriye’ye yardım sağlayan tek giriş kapısı (AFP)
Türkiye'nin sınırındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı Suriye’ye yardım sağlayan tek giriş kapısı (AFP)

Suriye rejiminin yürüttüğü son operasyonlarda zayıfladığına ilişkin göstergelerin ardından Türkiye’nin İdlib’deki muhalif grupların saflarını yeniden düzenleme, eğitme ve askeri operasyonlara hazır hale getirme çabasında olduğu iddia edildi.
Suriye muhalefetinden kaynaklar, Türkiye’nin Rusya’yla varılan İdlib konulu anlaşmalara bağlılığını göstermek için planladığı grupları organize etme sürecinin, Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) unsurlarının diğer muhalif grupların saflarına entegre edilmesi için birden fazla bloğa dağıtılmasını içerdiğini öne sürdü.
Bir süre önce medyada yer alan haberlerde, İdlib’de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile koordinasyon için Suriye Milli Ordusu (SMO) ve Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC) tarafından 6 ortak tugay kurulduğu bilgisi yer almıştı.
Ayrıca 28’i UKC, 12’si HTŞ saflarından olmak üzere her biri 400 kişilik 40 askeri blok kurulduğu da öne sürülmüştü.
Türkiye Suriye’ye insani yardım mekanizmasının uzatılmasından memnun
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Suriye’nin kuzeybatısına yönelik BM sınır ötesi insani yardım mekanizmasının süresinin uzatılmasından memnuniyet duyulduğunu açıkladı.
Bakanlık, Rusya ve Çin’in Türkiye üzerinden Suriye’ye insani yardım gönderilmesini 2 kez veto etmesinin ardından Almanya ve Belçika tarafından BMGK’ya sunulan ‘yardımların 1 yıl daha Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan devam etmesini’ öngören taslağın kabulü hakkında açıklama yaptı.
Açıklamada, söz konusu BM mekanizmasının Suriye’nin kuzeybatısındaki yaklaşık 2.8 milyon ihtiyaç sahibine acil insani yardım götürülmesinde hayati bir rol oynadığına dikkat çekilerek, yardımlar tek sınır geçişine indirilse de mekanizmanın muhafaza edilmiş olmasının önemli olduğu ifade edildi.
Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında ayrıca şu ifadelere yer verildi;
“Diğer taraftan, mekanizmanın önemli bir unsurunu teşkil eden Öncüpınar-Babüsselam sınır geçişine bu defa BMGK kararında yer verilmemesi talihsiz bir yaklaşımdır. Bu sınır geçişinin mekanizmadan çıkarılması Halep bölgesindeki yaklaşık 1,3 milyon sivile insani erişimi zorlaştıracak ve Türkiye'nin üstlendiği sorumluluğu daha da ağırlaştıracaktır. Bu bağlamda, Türkiye, Suriye’ye yönelik uluslararası insani yardım faaliyetlerinin kesintisiz biçimde sürdürülmesi için çaba harcamaya devam edecek. Anılan yardım mekanizmasında meydana gelen değişikliğin yol açabileceği ilave sınamalarla baş edilmesi için BM ve bağlı kuruluşlar başta olmak üzere tüm paydaşlarla eşgüdüm ve işbirliği içinde hareket edecektir.”

Bab el-Hava Sınır Kapısı yeniden trafiğe açıldı
Türkiye ile Suriye arasında Bab el-Hava Sınır Kapısı’ndaki trafik, geçtiğimiz Cuma günü askıya alınmasının ardından dün yine açıldı.
Sınır kapısında, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) yayılmasını önlemek için alınan önlemler altında Suriye ve Türkiye arasında seyahat eden yolcuların geçişine dün devam edildi.
Bab el-Hava Sınır Kapısı, geçtiğimiz Cuma günü İdlib’deki bir sağlık görevlisinde ilk koronavirüs vakasının çıkmasının ardından iki gün boyunca yolcu trafiğine kapatılmıştı.
Türkiye ve Rusya’da ortak devriye
Türkiye ve Rusya, dün Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke kırsalında yeni bir ortak devriye gerçekleştirdi. 4 Türk ve 7 Rus zırhlı aracıyla yapılan devriyeye, Rus ordusuna ait helikopterler de eşlik etti.



Tunus: Muhalefet, tutuklu bir politikacı ile dayanışma amacıyla açlık grevine başladı

İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
TT

Tunus: Muhalefet, tutuklu bir politikacı ile dayanışma amacıyla açlık grevine başladı

İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)

Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi'nin de aralarında bulunduğu Tunuslu önde gelen muhalif isimler, dokuz gündür açlık grevinde olan ve sağlık durumunun ciddi şekilde kötüleştiğini söyledikleri tutuklu siyasetçiyle dayanışma amacıyla açlık grevine başlayacaklarını duyurdu.

Gözaltına alınan siyasi aktivist Cevher Bin Mübarek (Şarku'l Avsat)Tutuklu siyasi aktivist Cevher Bin Mübarek (Şarku'l Avsat)

Tunus'un ana muhalefet koalisyonu olan Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin kurucu ortaklarından Cevher Bin Mübarek, Şubat 2023'ten beri tutukluluğunu protesto etmek için geçen hafta yiyecek, su ve ilaç talebini reddederek açlık grevine başladı. Nisan ayında, insan hakları örgütleri tarafından eleştirilen toplu bir davada "devlet güvenliğine karşı komplo kurmak" ve "terör örgütüne üye olmak" suçlamalarıyla 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre Bin Mübarek'in ailesi ve muhalefetteki Nahda ve Cumhuriyetçi partilerin liderleri greve katılacaklarını açıkladı. Bin Mübarek'in babası, deneyimli aktivist İzzeddin Hazgui, Tunus'ta düzenlediği basın toplantısında, "Cevher'in durumu endişe verici ve sağlığı kötüleşiyor" diyerek, "Ailesi olarak yarın dayanışma açlık grevine başlayacağız" ifadelerini kullandı. Ancak hangi akrabalarının eyleme katılacağını belirtmedi. Hazgui, "Aktivistler olarak (Cumhurbaşkanı) Kays Said'i affetmeyeceğiz" dedi. İnsan hakları grupları daha önce, Cumhurbaşkanı Said'in Temmuz 2021'de iktidara gelmesinden bu yana Tunus'ta sivil özgürlüklerde keskin bir düşüş yaşandığı konusunda uyarıda bulunmuş ve eleştiride bulunanların çoğu hapse atılmıştı.

Raşid Gannuşi, Bin Mübarek'le dayanışma amacıyla açlık grevine başladığını duyurdu (EPA)Raşid Gannuşi, Bin Mübarek'le dayanışma amacıyla açlık grevine başladığını duyurdu (EPA)

Uzun bir hapis cezasına çarptırılan 84 yaşındaki Gannuşi, resmi Facebook sayfasından yaptığı paylaşımda açlık grevine katıldığını duyurdu. Gannuşi, açlık grevinin Bin Mübarek’i desteklemeyi ve "yargı bağımsızlığını ve özgürlükleri savunmayı" amaçladığını belirtti. 2023'ten beri hapiste olan Gannuşi, "yasadışı yabancı fonlama" ve "devlet güvenliğine karşı komplo" da dahil olmak üzere çeşitli suçlamalarla 37 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Gannuşi, bağımsızlığı olmayan ve yalnızca Said'in emirlerini yerine getiren yargıçlarla karşı karşıya gelmeyeceğini söyleyerek, tüm davalarda mahkemeye çıkmayı reddetti. Merkez Cumhuriyetçi Parti'nin tutuklu genel sekreteri Issam Chebbi de dün açlık grevine başladığını duyurdu. Parti lideri Wissam Sghaier, bazı parti üyelerinin greve katılacağını belirterek, parti genel merkezinin "oturma eylemi için açık olduğunu ve yarın sabah saat 8:00'de greve başlayacağımızı" vurguladı.

Cevher Bin Mübarek'in birkaç yakını ve Tunus İnsan Hakları Birliği'nden bir heyet, Bin Mübarek'in tutulduğu Tunus'un güneydoğusunda Bli'deki sivil cezaevini ziyaret ederek "sağlığında ciddi bir bozulma" olduğunu bildirdi. Serbest bırakılmasını talep etmek için cezaevi yakınında büyük bir kalabalık toplandı. Tunus İnsan Hakları Birliği, Bin Mübarek'i açlık grevini sonlandırmaya ikna etmek için "çok sayıda girişimde" bulunulduğunu, ancak kendisinin "reddettiğini ve kendisine yönelik adaletsizlik düzeltilene kadar greve devam etme kararlılığını" dile getirdiğini bildirdi. Çarşamba günü cezaevi yetkilileri, Bin Mübarek'in adını vermeden, açlık grevi sonucunda herhangi bir tutuklunun sağlık durumunun kötüleştiğini yalanlayan bir açıklama yayınladı.

Hapishanelerdeki açlık grevleri, Tunus'taki muhalefet liderlerinin çoğunun hapiste olduğu ve muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanı Said'i Tunus'u "açık hava hapishanesine" çevirmekle ve yargıyı "otoriter yönetimi" pekiştirmek için kullanmakla suçladığı bir dönemde gerçekleşiyor. Said ise iddiaları kesin bir dille reddediyor.


İsrail, Gazze'den getirilen rehinenin kimliğini açıklıyor ve Gazze Şeridi'ne yönelik topçu bombardımanını sürdürüyor

Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
TT

İsrail, Gazze'den getirilen rehinenin kimliğini açıklıyor ve Gazze Şeridi'ne yönelik topçu bombardımanını sürdürüyor

Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)

İsrail, bugün yaptığı açıklamada, Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla Hamas'tan dün teslim aldığı cenazenin, 7 Ekim 2023'teki saldırıda öldürülen İsrail-Arjantin vatandaşı bir rehineye ait olduğunu duyurdu.

Ordu açıklamasında, "Ulusal Adli Tıp Enstitüsü'nde İsrail Polisi ve Askeri Hahamlık iş birliğiyle kimlik tespit işlemlerinin tamamlanmasının ardından" Lior Rodalev'in ailesine "cenazesinin İsrail'e defnedilmek üzere geri gönderildiği" bildirildi.

Bu gelişme, İsrail topçularını bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusunda bulunan bölgeleri bombalaması ve ateşkesin 29. gününe girerken Şeridin çeşitli bölgelerinde yıkım operasyonlarının devam ettiği bir zamanda gerçekleşti.

Şarku’l Avsat’ın Filistin haber ajansı Safa’dan aktardığına göre İsrail uçakları bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusunda bulunan bölgelere üç hava saldırısı düzenledi. Bombalama, şehir üzerinde alçak irtifalı insansız hava araçları (İHA) uçuşları sırasında gerçekleşti.

Han Yunus'un kuzeydoğusundaki bölgelerde de kapsamlı yıkım operasyonları gerçekleştirildi. İsrail savaş gemileri, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah açıklarında ateş açtı.

Hamas ve İsrail arasındaki ateşkes anlaşması 10 Ekim'de yürürlüğe girdi.


Barzani, Irak'ı Lübnan'a benzetti: Irak, gruplara karşı güçsüz

Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)
Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)
TT

Barzani, Irak'ı Lübnan'a benzetti: Irak, gruplara karşı güçsüz

Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)
Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)

Kürdistan Demokrat Partisi Genel Başkanı Mesud Barzani, Irak'taki durumu, "silahlı grupların gücünün devletin otoritesini aştığı" Lübnan'daki duruma benzetti. Pazartesi akşamı televizyonda yayınlanan bir röportajında ​​Barzani, "Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin bu gruplarla mücadele etme yeteneğinden yoksun olduğunu" belirterek, "devlet kurumlarının zayıflaması ve siyasi bölünmenin derinleşmesi" konusunda uyardı.

Barzani, grupların "siyasi ve ekonomik kararları kontrol eden, anayasanın üstünde bir güç" olduğunu ileri sürerek, "silahların siyasi nüfuz sağlama aracı değil, savunma sisteminin bir parçası olması gerektiğini" vurguladı.

Barzani ayrıca, "Irak'taki her partinin kendisini bir devlet olarak gördüğünü" belirterek, "parlamentoyu ve hükümeti kontrol eden mini devletler olduğunu" belirtti.

Barzani, "uluslararası koalisyonun" Irak'tan çekilmesinin, "DEAŞ” örgütünün geri dönüşüne yol açabileceği uyarısında bulunarak, ABD güçlerinin 2011'de örgütün üç yıl sonra genişlemesi öncesinde geri çekildiği deneyimi hatırlattı.