Dera’da hüzün ve yıkım… Halk, ‘huzur’ bekliyor

Dera kırsalında enkazlar ortasında motosikletle gezen bir adam (Şarku’l Avsat)
Dera kırsalında enkazlar ortasında motosikletle gezen bir adam (Şarku’l Avsat)
TT

Dera’da hüzün ve yıkım… Halk, ‘huzur’ bekliyor

Dera kırsalında enkazlar ortasında motosikletle gezen bir adam (Şarku’l Avsat)
Dera kırsalında enkazlar ortasında motosikletle gezen bir adam (Şarku’l Avsat)

Suriye hükümetinin ülkenin güney bölgelerinin kontrolünü ele geçirmesinden 2 yıl sonra bugün, 2011 yılında ‘devrimin beşiği’ olarak isimlendirilen Dera şehri, halkın umutsuzluğu ve yorgunluğu nedeniyle mahzun görünüyor.
Şam ve Amman arasındaki uluslararası yolun girişinde bulunan ve düzenli ordunun bir kontrol noktasına sahip olan Dera, Devlet Başkanı Beşşar Esed’in fotoğraflarıyla dolu.
Şam’dan 100 km uzaklıktaki şehre giden ara yolların her iki tarafındaki evlerin neredeyse tamamı, içlerinde ev sahiplerinin yaşıyor olmasına rağmen terk edilmiş görünüyor. Şehir ikiye ayrılmış durumda; Dera Mahatta ismini taşıyan batı ve Dera el-Beled (eski şehir) ismini taşıyan ve 2011 yılında ‘devrim kıvılcımının’ alevlendiği doğu bölgesi. Müttefik Rusya’nın himayesinde ‘uzlaşı anlaşması’ uyarınca hükümet, şehri Temmuz 2018’de yeniden ele geçirene kadar silahlı muhalifler, 2012 başlarında Dera’nın kontrolünü sağladı.
Şehirdeki çoğu pazar ve dükkan, kapılarını yeniden açmasına rağmen sınırlı ölçüde faaliyet yürütüyor. Dükkan sahipleri, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, “Çoğu kişi iflas etti. Sadece gerekli şeyler satın alınıyor. İki yıl önce durum daha iyiydi. Allah bu günleri bereketlendirsin. Sokaklardaki dünya çamur gibi” dedi.
Şehir içerisindeki askeri bariyerler son derece az. Ana- ara yollarda ve sokaklarda düzenli asker, güvenlik gücü ve Rus polisi bulunmuyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan bir vatandaş, şehirdeki ve tüm kasabalarındaki koşulların ‘rahatsız edici’ olduğunu ifade etti. Suriyeli vatandaş, “İnsanların psikolojileri mahvoldu. huzur veren hiçbir şey yok. Mevcut olan tek şey yüksek maliyet. Şehirdeki insanların çoğu, tutuklu olan ve haklarında hiçbir şey bilinmeyen vatandaşların çocuklarıdır. Ayrıca kırsal kesimlerde de karşılıklı (bir yanda silahlılar diğer yanda düzenli ordu ve milisler) hedef alma faaliyetleri yürütülüyor. Ayrıca bilinmeyen kişiler tarafından adam kaçırma ve öldürme eylemleri gerçekleştiriliyor. Koşullar kötü, insanlar yorgun” ifadelerini kullandı.
Öte yandan bir başka Suriyeli ise Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Rejim, devrimin patlak vermesinden önceki gibi bölgeleri tamamen kendi kontrolü altına almak istiyor. Gençler, bunu reddediyor ve bu nedenle durum istikrar kazanmayacak. Şehirdeki sahne, görünürde sakin ve istikrarlı. Ama gerçekte her an patlayabilen hareketsiz bir yanardağ gibi” dedi.
2011 yılı öncesinde Şam- Amman otoyolu boyunca çiftlikler, meyve bahçeleri ve sebze tarlalarının manzaraları gezginler için heyecan vericiydi ve birçok vatandaş da bu bölgelerde yürüyüş yapıyordu. Yaklaşık bir buçuk milyon nüfusa sahip olan şehir, çeşitli tarımsal ürünlerle dolu gıda sepetleri pazarlıyordu. Ancak şu an, bu alanların çoğu çorak arazilere dönüştü ve verimli ağaçlar neredeyse tamamen yok oldu.



Gazze’de bir kuvözde 4 bebek: Ölüm kalım mücadelesi veriliyor

Gazze'de yakıt kıtlığı nedeniyle bebekler tek kuvöze konuyor (@fnaim65/Twitter)
Gazze'de yakıt kıtlığı nedeniyle bebekler tek kuvöze konuyor (@fnaim65/Twitter)
TT

Gazze’de bir kuvözde 4 bebek: Ölüm kalım mücadelesi veriliyor

Gazze'de yakıt kıtlığı nedeniyle bebekler tek kuvöze konuyor (@fnaim65/Twitter)
Gazze'de yakıt kıtlığı nedeniyle bebekler tek kuvöze konuyor (@fnaim65/Twitter)

Gazze'deki doktorlar, yakıt kıtlığı nedeniyle tek kuvöze birden fazla bebek yerleştirmek zorunda kalıyor.

Gazze’deki El Ehli Hastanesi’nin direktörü Fadel Naim, X hesabından yaptığı paylaşımda, El Helou Hastanesi’nde çekilen ve aynı kuvöze birden fazla bebeğin yerleştirildiği bir fotoğrafa yer verdi.  

Naim, “Bu trajik durum, Gazze’deki acımasız savaşın ve sağlık sistemini felç eden kuşatmanın doğrudan bir sonucudur” ifadelerini kullandı. 

İsrail ablukasının prematüre bebekler için “rutin bakımı ölüm kalım mücadelesine çevirdiğini” söyleyen doktor, “Hiçbir çocuk, yaşamını bombalar ve ambargoların belirlediği bir dünyaya doğmamalı” dedi.

Gazze’nin kuzeyindeki El Şifa Hastanesi’nin direktörü Muhammed Ebu Silmiya da CNN’e açıklamasında, yakıt sağlanmazsa hastanenin birkaç saat içinde hizmet dışı kalacağını belirtti. 

Dr. Silmiya, aralarında 22’si kuvözde olan bebeklerin de bulunduğu yüzlerce hastanın ölüm riskiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti.

Nasser Tıp Merkezi de sadece 24 saatlik yakıt kaldığını belirterek, elektriği doğum ve yoğun bakım gibi kritik bölümlere yönlendirdiklerini duyurdu.

Gazze Sağlık Bakanlığı’nın medya kuruluşuyla paylaştığı bilgilere göre yakıtın yanı sıra jeneratörleri çalıştıracak yedek parçalar da bulunulamıyor. 

Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), Gazze’de “eşi benzeri görülmemiş bir insani krizin” yaşandığını bildirerek, ateşkes çağrısı yaptı ve insani yardımın derhal artırılması gerektiğini söyledi.

New York Times’ın irtibata geçtiği Britanyalı cerrah Victoria Rose da Gazze’de gördüklerini şöyle anlatıyor: 

Hastaneye diz kapakları, ayakları ya da elleri kopmuş çocuklar getiriliyordu.

Gazze’de 21 gün gönüllü görev yaptığını belirten Dr. Rose, daha önce iki kez bölgede çalıştığını fakat bu sefer durumun daha da kötü olduğunu söylüyor. 

Rose, 1 Temmuz’da tedavi ettiği tüm hastaların, ABD-İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı’na (GHF) ait erzak dağıtım bölgelerinde vurulduğunu söylediğini aktarıyor:

İnsanlar o kadar yoksulluğa düşmüş durumda ki, bir çuval pirinç ve biraz makarna için ölmeye hazırlar.

Gazze Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre, GHF’nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs’tan 2 Temmuz’a kadar en az 640 kişi erzak dağıtım merkezlerine giderken öldürüldü. 4 bin 500’den fazla kişinin de yaralandığı aktarılıyor. 

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki GHF'ye ait erzak dağıtım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. İsrail ordusuysa iddiaları reddederek kurallara uymayan kişilere "uyarı ateşi" açıldığını öne sürüyor.

Independent Türkçe, CNN, New York Times