Husi milisler, Kovid-19 salgınının patlak vermesinden kaynaklanan vaka ve ölü sayısıyla ilgili gerçekleri gizlemeye devam ederken, ‘uyuz’ hastalığı da özellikle bazı cephelerden evlerine ve köylerine dönen milisler arasında yayılmasıyla birlikte Yemen vatandaşları için bir tehlike oluşturuyor.
Sana’daki tıbbi kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Husilerin kontrolü altındaki çoğu cephede ‘uyuz’ salgınının ortaya çıktığını açıkladı. Kaynaklar, üst düzey liderler de dahil binlerce kişide söz konusu hastalığa rastlanıldığını ve hastalığın, son günlerde çok sayıda savaşçının cephelerden kaçmasına yol açtığını vurguladı.
Sana’da Husilere bağlı olan tıbbi kaynaklar, uyuz salgınının milislerin aileleri ve savaşçılar arasında yaygın olduğunu, bulaşıcı olduğunu, hastanın kıyafetleri, yatağı ve diğer malzemeleriyle kişiden kişiye kolayca geçebildiğini vurguladı.
Kaynaklar, Husilerin kontrolündeki bölgelerde, hastalığa yakalananların düzeyini azaltmak için tüm ailelere, oğullarının savaş cephelerinden dönmesi durumunda önleyici tedbirler alma çağrısında bulundu.
Sana’daki bir sağlık kaynağı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, uyuz hastalığının darbeci milislerin kontrolü altındaki birçok alanda hala yayılmaya devam ettiğini söylerken, bu hastalığın ve diğer salgınların, kadın ve çocuklar da dahil binlerce Yemenli ailenin ‘ölüm korkusunu’ artırdığını vurguladı.
Hızla yayılıyor
Kaynak, yakın zamanda Amran, Hacca, Sana, Zamar ve Saada şehirlerinde uyuz hastalığına denk geldiklerini söylerken, bunun nedeninin de hastalığa yakalanan Husi savaşçıların cephelerden evlerine ve köylerine kaçması olduğunu ifade etti.
Sağlık kaynağı, birçok Husi milisin, hijyen standardının düşük olduğu alanlarda uzun süre kalmaları dolayısıyla bu hastalığa yakalandığını belirtti.
Amran ve Hacca vilayetleri, hastalığın yayıldığı alanların başında geliyor.
İnsani alanda çalışan uluslararası kuruluşlar, Yemen’in çeşitli bölgelerinde uyuz vakalarının görüldüğüne dikkati çekti. Birkaç yıl önce Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü, Amran vilayetinde uyuz hastalığının yayıldığını açıklamıştı. Örgüt, o dönemde Amran vilayetinin farklı bölgelerinde tedavi edilen uyuz hastalarının sayısının da oldukça yüksek olduğunu belirtti. Kuruluşa göre Amran’ın farklı bölgelerindeki hastaların sayısı, 2016 yılının ilk 5 ayında 3 binin üzerine çıktı.
Husiler korona ölümlerini gizlemeye çalışıyor
Öte yandan Husi milisler, kontrol ettikleri alanlarda koronavirüse yakalanan ve virüs dolayısıyla ölen Yemenlilerin gerçek sayısını gizlemeye çalıştı. Milisler, bugün de hastalıkla mücadele sorumluluğundan kaçınmak için birçok hastalık ve salgın hususunda aynı yöntemi benimsemeye devam ediyor.
Husilere ait bir radyo kanalındaki ‘önleyici tıp’ adlı bir programda savaşçılara ve yandaş unsurlara hastalıktan kaçınmak üzere ihtiyati önlemler alma çağrısı yapıldı.
Husilerin kontrolündeki bölgelerde uyuz ve diğer salgın hastalıkların sürekli yayılmaya devam ettiği uyarılarıyla birlikte Sana’daki aktivistler de Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, uyuz hastalığının, Husilerin kontrollerindeki bölgelerde bulunan çok sayıda cezaevine geri döndüğüne dikkati çekti.
Aktivistlere göre mahkumlar, cezaevlerinde hijyen eksikliği ve sağlık hizmetlerinin yeterli olmaması nedeniyle Husilere, kendilerini uyuz salgınından korumak için harekete geçme çağrısı yaptı.
Uyuz hastalığı, bulaşıcı bir hastalık olarak biliniyor ve hastayla temas yoluyla kolayca bulaşabiliyor. Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’nden uzmanlar, uyuz tedavisinin iki aşamalı olduğunu söylerken, ilk olarak hastaya ve çevresindekilere tedavi hizmeti sağlanması gerektiğini vurguladı. Uzmanlar, ikinci olarak ise hastanın kıyafetlerinin 60 derecenin üzerinde yıkanması ve 72 saat boyunca güneşte bırakılması gerektiğini vurguladı.
Husiler, darbe yılları boyunca devletin kaynaklarını yağmalamak, savaş çabalarına hizmet etmek ve varlıklarını artırmak için tüm sağlık hizmetlerinde kasıtlı olarak kesintiler yaptı.
Yerel ve uluslararası raporlar, milis ihlallerinin ve suçlarının son dönemde ‘sağlık sisteminde büyük bir çöküşe, hastanelere silahlı saldırılara, tüm tıbbi yardımlara el koyulmasına, özellikle de kronik hastalığı olanlar için tıbbi malzeme ve hayat kurtaran ilaçların girişinin önlenmesine’ yol açtığını ortaya koydu. Raporlar ayrıca, milyonlarca insanın temel sağlık hizmetlerinden mahrum bırakıldığını ortaya koydu.