Türk ekipleri, Beyrut Limanı'ndaki çalışmalarını sonlandırdı

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)
TT

Türk ekipleri, Beyrut Limanı'ndaki çalışmalarını sonlandırdı

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)

Türkiye Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Sağlık Bakanlığı UMKE ve Türk Kızılayı, geçtiğimiz 4 Ağustos'ta şiddetli patlamanın yaşandığı Beyrut Limanı'nda çalışmalarını sonlandırdı.
Türkiye, Beyrut'ta can kayıplarının yanı sıra milyarca dolar maddi hasara yol açan şiddetli patlamanın ardından Lübnan'a yardım için harekete geçen ilk ülkelerin başında yer aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Türkiye, Beyrut'ta meydana gelen patlama sonrası bölgeye tıbbi ve insani malzemeler ile arama-kurtarma personeli gönderdi. Lübnan'da deprem etkisi yaşatan şiddetli patlamanın ardından Beyrut Limanı'na ulaşan Türk heyeti, AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu liderliğinde arama kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarına katıldı.

Lübnanlılara yardımlar sürdürülecek
Çalışmalarını bitiren ekiplerin çoğu bugün Türkiye'ye dönecek. Ancak gelecek dönemde yapılacak yardımların koordinasyonu için AFAD ve UMKE görevlilerinin birkaçı bölgede kalacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği talimatlar doğrultusunda Lübnanlılara da yardımlar sürdürecek. AFAD'dan edinilen bilgiye göre bundan sonrası için TİKA da gıda tedariki sağlayacak.
Beyrut Limanı'nda 4 Ağustos'ta patlayıcı maddelerin bulunduğu 12 numaralı depoda Beyrut'u sarsan güçlü patlama sonucu 171 kişi hayatını kaybetmişti. Askeri kargo uçağı ile bölgeye Türkiye tarafından Sağlık Bakanlığınca 21 UMKE personeli, iki acil müdahale ünitesi, personel barınma çadırı, ilaç ve tıbbi malzeme, AFAD tarafından 10 personel, ekipman, bir kurtarma aracı ve Türk Kızılayı’na ait 3 personel, sağlık ve insani yardım malzemesi gönderilmişti.



Şarm el-Şeyh zirvesinde arabulucu ülkeler Gazze'ye ilişkin bir garanti belgesi imzalıyor

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, dün Şarm el-Şeyh havaalanında (Reuters)
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, dün Şarm el-Şeyh havaalanında (Reuters)
TT

Şarm el-Şeyh zirvesinde arabulucu ülkeler Gazze'ye ilişkin bir garanti belgesi imzalıyor

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, dün Şarm el-Şeyh havaalanında (Reuters)
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, dün Şarm el-Şeyh havaalanında (Reuters)

Gazze'deki ateşkesi arabuluculuk eden ülkeler, bugün Mısır'ın Şarm el-Şeyh tatil beldesinde düzenlenecek zirvede, anlaşmayı garanti altına alan bir belge imzalayacaklar.

İsminin açıklanmaması kaydıyla Fransız Haner Ajansı AFP’ye konuşan diplomatik kaynak yaptığı açıklamada, "İmzacıların garantör taraflar, yani ABD, Mısır, Katar ve muhtemelen Türkiye olacağını" söyledi. Mısır Dışişleri Bakanlığı daha önce, ABD ve Mısır'ın eş başkanlığında düzenlenecek zirvede Gazze'deki savaşı sona erdirecek bir belgenin imzalanacağını belirtmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze'nin geleceğine ilişkin nihai ve kapsamlı çözümün Filistin devletinin kurulması olduğunu belirterek, Filistin sorunu çözülmeden bölgede barış ve istikrarın olmayacağını vurguladı.

Abdülati, Mısır'ın, ABD Başkanı Donald Trump'ın barış planının ilk aşamasının uygulanmasına güvendiğini belirterek, bu aşamanın İsrail ve Filistin Hamas hareketi tarafından tam bir samimiyetle tamamlanmasını umduğunu ifade etti.

Mısır Dışişleri Bakanı, "Filistinlilerle, Hamas'la tam temas halindeyiz çünkü İsrail için mevcut mesele tutukluların serbest bırakılmasıyla ilgili ve Filistinliler de İsrail hapishanelerindeki bazı tutukluların serbest bırakılmasını istiyor" dedi.

İsrail, rehinelerin iadesine hazırlanıyor. Hamas, ABD Başkanı Donald Trump ve Mısırlı mevkidaşı Abdülfettah es-Sisi'nin başkanlık ettiği, Mısır'daki Filistin Şeridi'nin geleceğine ilişkin uluslararası zirve öncesinde bu sabah rehineleri serbest bırakmaya başlayacağını duyurdu.

Bu gelişme, Gazze'de ateşkes anlaşmasının cuma günü yürürlüğe girmesinin ardından geldi. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre anlaşma, ABD başkanının, Hamas'ın güney İsrail'e düzenlediği saldırının ardından 7 Ekim 2023'te patlak veren savaşı sona erdirmeyi amaçlayan 20 maddelik planına dayanıyor.


Trump savaşın sona erdiğini açıklarken Netanyahu: Barışa bağlıyım

Trump savaşın sona erdiğini açıklarken Netanyahu: Barışa bağlıyım
TT

Trump savaşın sona erdiğini açıklarken Netanyahu: Barışa bağlıyım

Trump savaşın sona erdiğini açıklarken Netanyahu: Barışa bağlıyım

İsrail, Gazze Şeridi'ndeki tüm canlı rehineleri teslim aldı ve İsrail hapishanelerinden yüzlerce Filistinli mahkûmu serbest bırakmaya başladı. ABD Başkanı Donald Trump, Tel Aviv'deki İsrail parlamentosuna (Knesset) gelerek bir konuşma yaptı. Trump, Hamas'ın silahsızlanma planına bağlı kalacağını söyledi ve “Savaş bitti” ifadesini yineledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Knesset'te yaptığı konuşmada, “Barışa bağlıyım” ifadesini kullandı.

ABD Başkanı daha sonra Mısır'a gidecek ve Şarm eş-Şeyh kentindeki ‘barış zirvesine’ başkanlık edecek.

Şarm eş-Şeyh'te arabuluculuk yapan ülkeler barış zirvesi sırasında anlaşmayı garanti altına alan bir belge imzalayacak. Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın daha önce, ABD ve Mısır'ın başkanlık edeceği zirve sırasında Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirecek bir belgenin imzalanacağını belirtmesinin ardından AFP'ye konuşan diplomatik bir kaynak “İmzacılar, yani ABD, Mısır, Katar ve Türkiye, anlaşmanın garantörleri olacak” dedi.


Gazze'de ateşkes başladı, ancak ufukta karmaşıklıklar var

Şarm eş-Şeyh’teki bir caddeye ‘Şarm eş-Şeyh Barış Zirvesi – Gazze'deki Savaşı Sonlandırma Anlaşması’ yazılı pankart asan Mısırlı bir işçi, 12 Ekim 2025 (AFP)
Şarm eş-Şeyh’teki bir caddeye ‘Şarm eş-Şeyh Barış Zirvesi – Gazze'deki Savaşı Sonlandırma Anlaşması’ yazılı pankart asan Mısırlı bir işçi, 12 Ekim 2025 (AFP)
TT

Gazze'de ateşkes başladı, ancak ufukta karmaşıklıklar var

Şarm eş-Şeyh’teki bir caddeye ‘Şarm eş-Şeyh Barış Zirvesi – Gazze'deki Savaşı Sonlandırma Anlaşması’ yazılı pankart asan Mısırlı bir işçi, 12 Ekim 2025 (AFP)
Şarm eş-Şeyh’teki bir caddeye ‘Şarm eş-Şeyh Barış Zirvesi – Gazze'deki Savaşı Sonlandırma Anlaşması’ yazılı pankart asan Mısırlı bir işçi, 12 Ekim 2025 (AFP)

Brian Katulis

ABD Başkanı Donald Trump, 12 Ekim Pazar günü Ortadoğu'ya gitmek üzere yola çıktı. Trump’ın son beş ay içinde bölgeye yaptığı bu ikinci ziyaretine kadar geçen sürede birçok gelişme yaşandı. ABD Başkanı’nın Gazze'de ateşkes anlaşmasını resmi olarak imzalaması ve Mısır'da esir takası yapması planlanıyor. Ayrıca, anlaşmanın özellikle de uzun vadeli konularla ilgili olmak üzere belirsiz kalan bazı noktalarda ilerleme sağlanması için çabalayacak.

Basitçe söylemek gerekirse, ateşkes anlaşması, pistte kalkışa hazırlanan bir uçağa benzetilebilir. Bu kalkış, Gazze'de tutulan tüm rehinelerin, İsrail hapishanelerinde bulunan 2 bin Filistinli karşılığında serbest bırakılmasıyla gerçekleşecek. Bu an, savaşın sonunu işaret ederken, aynı zamanda türbülanssız olmayacak uzun bir yolculuğun başlangıcı. Bu uçağın daha yüksek rakımlara uçup uçmayacağını ya da yere çakılıp çakılmayacağını, ancak zaman gösterecek.

Ortadoğu'daki istikrarsızlık ortamında kesin olan bir şey varsa o da önümüzde fırtınalar olduğudur. Bu bağlamda, ateşkesin devam etmesi ve sürdürülebilmesi için aşılması gereken dört temel engeli şöyle özetleyebilirim:

1. Hamas'ın silahsızlandırılması

Bu engellerin ilki ve belki de en önemlisi, Hamas'ın silahlarını bırakıp bırakmayacağı meselesidir. Bu İslamcı hareket, meşruiyetini ve güvenilirliğini İsrail'e karşı direnişine dayandırıyor ve ‘direniş’ kelimesi, Hamas’ın adının ve temel kimliğinin bir parçasını oluşturuyor. Ancak Hamas, son iki yıldır savaşta arka arkaya kayıplar ve yenilgiler yaşadı, bu da kalan lider kadrosunun ve tabanının önümüzdeki dönemde nasıl davranacağına dair birçok soru işaretini gündeme getirdi ve bu soruların hemen cevaplanması oldukça zor görünüyor.

2. Gazze'nin yönetimi

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Gazze Şeridi'ndeki yönetim ve idareye ilişkin planlar, Hamas'ın Gazze'de savaşın ‘ertesi gününde’ herhangi bir rol oynamayacağını kabul etmesi dışında, belirsizliğini koruyor. Buna karşın İsrail, Filistin Yönetimi’nin bir sonraki aşamaya katılımını öngören tüm önerileri reddetti. Trump yönetimi, ilk başkanlık döneminde olduğu gibi, Ortadoğu’daki sorunlara yaklaşımında Filistin halkına gerçek bir destek göstermedi.

İsrail'deki kamuoyu şu anda iki devletli çözüm fikrini geniş çapta reddediyor ve hiçbir önde gelen siyasi lider Filistin devletinin kurulmasını açıkça desteklediğini açıklamadı.   

Aslında, Trump’ın ekibi son birkaç aydır Filistin Yönetimi'ni izole etmek ve Filistin pasaportuna sahip olanlara ABD vizesi verilmesinin engellenmesi de dahil olmak üzere ona özel bir baskı uygulamakla meşgul. Zira Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın geçtiğimiz ay Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul oturumları çerçevesinde bizzat konuşma yapmasını da engelledi.

Buna karşın ABD, mevcut İsrail hükümeti ile yakın iş birliği içinde. Öyle ki Fransa ve (bölgenin önde gelen gücü) Suudi Arabistan öncülüğündeki, Filistin devletinin sembolik tanınmasını sağlamayı amaçlayan girişime karşı çıktı.

rt5y6
Ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından Gazze Şeridi'nin kuzeyine geri dönmeye başlayan Filistinliler, 11 Ekim 2025 (Reuters)

Filistin halkıyla gerçek bir istişare ve iş birliği olmadan Filistin meselesinde somut bir ilerleme sağlanabileceğine inanmak gerçekçi olmaz. Bununla birlikte ister Cumhuriyetçi ister Demokrat olsun, birbiri ardına göreve gelen ABD yönetimleri, Filistin sorununun özünü ele almaya yönelik ciddi bir çaba sarf etmek yerine, İsrail ile ikili ilişkileri ön plana çıkaran bir dış politika izlemeye devam ettiler.

3. İsrail iç politikası

Üçüncü olası huzursuzluk kaynağı ise İsrail siyasi sistemi. İsrail kamuoyunun büyük bölümü şu anda iki devletli çözüm fikrini reddediyor. İsrail’in önde gelen hiçbir siyasi lideri Filistin devletinin kurulmasını açıkça desteklediğini dile getirmedi. Bu fikri dolaylı olarak ima eden politikacılar bile, Filistinlileri sınır dışı etmek, Batı Şeria'yı ilhak etmek ve Gazze'deki askerî harekâtı sürdürmek için İsrail sağının yüksek sesli çağrıları arasında boğuluyor.

“Donald Trump görev süresinin başlarında olsa da çok sayıda sorunla boğuşuyor. Ofisi şu anda ABD hükümetinin kapanması ve ticaret ve gümrük savaşlarının ekonomik yansımalarıyla ilgili konuşmalarla çalkalanıyor.

İsrail’deki mevcut koalisyon hükümeti içindeki gelişmeleri yakından takip etmek ve aşırı sağcıların olası ilerlemeleri engellemek için şiddete başvuracaklarını öngörmek önemli. Burada, 1995 yılında Yahudi bir dini aşırı sağcı militanın, o dönemki barış sürecini baltalamak amacıyla dönemin İsrail Başbakanı İzak Rabin'e suikast düzenleyerek onu öldürdüğünü hatırlamakta fayda var.

4. Trump'ın ilgisinin boyutu

Donald Trump görev süresinin başlarında olsa da çok sayıda sorunla boğuşuyor. Ofisi şu anda ABD hükümetinin kapanması, ticaret ve gümrük savaşlarının ekonomik yansımaları ve sona erdirmeye yönelik tekrar tekrar girişimlerine rağmen şiddetini sürdüren Ukrayna'daki savaşla meşgul.

cdfrgty
Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda Filistin bayrağının önünden çocuğuyla birlikte yürüyen Filistinli bir mülteci kadın, 22 Eylül 2025 (AFP)

Trump’ın bu konuyla meşgul olmasından dolayı anlaşmanın sonraki aşamalarını uygulamak için gerekli olan çok taraflı çabaları koordine etme görevini üstlenecek– ya kendi ekibinden ya da bölgedeki taraflardan– birinin bulunması gerekiyor. Gazze'ye acil yardım akışı ve yeniden inşa çabalarının koordinasyonu, kanun ve düzeni sağlayabilecek bir otoritenin olmasını gerektirirken Filistinli bir kuruluşla iş birliği yapacak uluslararası bir güç oluşturulmasına yönelik halen belirsizliğini koruyan önerinin daha fazla açıklığa kavuşturulması lazım. Basında yer alan haberler, bazı Arap ortakların herhangi bir uluslararası istikrar gücüne katılmak için İsrail ordusunun Gazze'den tamamen çekilmesini şart koştuklarına işaret ediyor. Bu yüzden bu hayati siyasi adımların koordinasyonu önümüzdeki aşamada çok önemli olacak.

Peki, sırada ne var?

Bu dört engelden herhangi biri ve bunlarla ilgili sorular, Gazze’de ateşkes planının çökmesine veya gerçek bir ilerleme kaydedilmeden olduğu gibi kalmasına neden olabilir. Böylece büyük çaplı çatışmalar dursa da genel durum belirsiz ve istikrarsız olarak kalmaya devam eder.

Trump'ın bu anlaşmanın ilk aşamasına ulaşmasına katkıda bulunan ana faktörlerden biri, bölgedeki ortaklarını dinlemeye ve onlarla yakın iş birliği yapmaya istekli olmasıydı. Bu, geçmişte bir öncelik olmamıştı.

Ateşkesin gelişmesini ve istikrar kazanmasını sağlamak için, sadece Gazze'de değil, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki Filistinlileri de sürece dahil etmek ve onlara sürekli mali, diplomatik ve güvenlik desteği sağlayabilecek bölgesel aktörlerle bağlantı kurmak büyük önem taşıyor. Bu yolda uzun vadeli bir başarı elde edilmesi, İsrail ile Suudi Arabistan arasında olası bir anlaşma da dahil olmak üzere, daha fazla normalleşme anlaşmasının önünü açabilir.

Bunun için Trump liderliğindeki ABD’nin daha önce ciddi bir şekilde yapmadığı iki adımı atması gerekiyor. Bunlardan ilki Başkan Yardımcısı J.D. Vance’in geçtiğimiz hafta Trump yönetiminin bir araya geldiği toplantıda yaptığı gibi, Filistinlilerin endişelerini iç siyasi çatışmalarda pazarlık kozu olarak kullanmak yerine, onlara gerçek bir öncelik vermek, ikinci, Ortadoğu'daki ortaklarla yakın iş birliği içinde, daha istikrarlı ve tutarlı bir politika benimsemek.

Trump'ın bu anlaşmanın ilk aşamasına ulaşmasına katkıda bulunan başlıca faktörlerden biri, bölgedeki ortaklarını dinlemeye ve onlarla yakın iş birliği yapmaya istekli olmasıydı. Oysa bu, geçmişte bir öncelik değildi. Ancak, 9 Eylül'de İsrail'in ABD'nin önemli müttefiki Katar'da Hamas heyetine düzenlediği hava saldırısı, kritik bir dönüm noktası oldu. Trump yönetiminin bu hassas dönemde bölgesel ortaklarıyla iş birliğini pekiştirmesi ve Ortadoğu'da adil ve kalıcı bir barış tesis etme hedefini paylaşan ülkelerle uzun vadeli ortaklıklara yatırım yapması gerekiyor.