Suriye’de Arap aşiretlerini kendi safına çekme mücadelesi kızışıyor

Deyrizor’daki bir Arap aşiret şeyhi SDG lideri Mazlum Abdi’ye aba hediye etti
Deyrizor’daki bir Arap aşiret şeyhi SDG lideri Mazlum Abdi’ye aba hediye etti
TT

Suriye’de Arap aşiretlerini kendi safına çekme mücadelesi kızışıyor

Deyrizor’daki bir Arap aşiret şeyhi SDG lideri Mazlum Abdi’ye aba hediye etti
Deyrizor’daki bir Arap aşiret şeyhi SDG lideri Mazlum Abdi’ye aba hediye etti

2019’un ortalarında bölgesel ve uluslararası aktörler arasında başlayan Suriye’nin kuzeydoğusundaki Arap aşiretlerini kendi safına çekme mücadelesi, son günlerde giderek kızışıyor. Taraflar bu sefer Akidat aşiretinin ‘silahını ve kalbini’ kazanmaya odaklanmış durumda.

Mücadelenin kısa tarihi
ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon güçleri tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Mart 2019’da DEAŞ’ın Suriye’deki son toprak parçası olan Bağuz kasabasını ele geçirdi. Deyrizora bağlı Bağuz’un kontrol altına alınmasından birkaç hafta sonra Fırat’ın doğusunda protestolar patlak verdi.
Bölge sakinleri “altyapı hizmetlerinin iyileştirilmesi, bölgedeki doğal kaynaklardan elde edilen gelirlerin paylaşımı ve petrolün Suriye rejiminin denetimindeki bölgelere ihracının durdurulması” talepleriyle gösteriler düzenledi. SDG, Suriye topraklarının üçte birini (185 bin kilometre kare) kontrol ediyor. Suriye petrolünün yüzde 90’ı, doğalgaz rezervlerinin yarısı ve ülkenin en büyük üç barajı SDG denetimindeki bölgelerde bulunuyor.
Suriye sahasındaki etkili aktörler, çatışmaların gidişatını etkilemek ve bölgede söz sahibi olmak için Arap aşiretlerini kendi tarafına çekme mücadelesine girdi. Sonuç olarak, SDG müttefiki aşiretler, Ankara müttefiki aşiretler ve Şam rejimi ile yeniden ilişki kurulmasını savunun aşiretler olmak üzere üç grup aşiret ortaya çıktı. Bu süreçte Tahran da Suriyeli gençleri milis gruplarına dahil ederek kendi gündemlerini uygulamaya çalışıyordu.
2017’de kurulan Cezire ve Fırat Bölgesi Arap Meclisi, Bağuz’un kontrol altına alınmasının ardından SDG’nin uygulamalarına tepki olarak Deyrizor’da başlayan protestolara destek verdiğini ilan etti. Kürt yöneticiler ise tepkilere yanıt olarak kontrol ettiği toprakların bölge halkı tarafından yönetildiğini savundu. Kürt yöneticilerinden biri, çıkan olaylar üzerine Deyrizor Askeri Meclis Başkanı Ahmed Ebu Hewla’nın Akidat aşiretine mensup olduğuna dikkat çekerek, bölgede daha birçok makamın başında bölgenin evlatları bulunduğunu ifade etmişti.
Diğer taraftan Ankara, Aralık 2018’de kontrolündeki Azez kentinde, Suriye Kabileler ve Aşiretler Meclisi’nin kuruluşunu ilan ettiği konferansı düzenlemesine izin vererek, Meclis’i desteklediğini göstermiş oldu. Suriye Kabileler ve Aşiretler Meclisi daha sonraki süreçte Ankara’nın Suriye’deki operasyonlarına destek açıklamalarında bulunmuştu. Hatta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yardımcılarından Fuat Oktay, Suriye Kabileler ve Aşiretler Meclisi üyelerinden oluşan bir heyeti Ankara’da ağırlamıştı.
Üçüncü grupta yer alan ve rejimle yeniden ilişki kurma taraftarı olan aşiretler ise Şam’a yakınlığıyla bilinen iş insanı Hussam el-Katırcı’nın desteğiyle Deyri Zor’da konferans düzenledi. İran’ın Deyrizor kırsalında, özellikle de Elbukemal ilçesinde binlerce Suriyeli genci silah altına alarak kendi milis gruplarına dahil ettiği bir süreçte, Katırcı söz konusu aşiretlere 5 bin savaşçı verme sözü verdi. İran’a bağlı Bakır Tugayı, daha önceki açıklamasında, Suriye topraklarından yabancı güçleri çıkarmak hedefiyle Halk Aşiretleri Direniş Birlikleri’nin kurulduğunu duyurmuştu.

Yeni faktörler
Son dönemde yaşanan irili ufaklı gelişmelerle birlikte gözler Suriye’nin kuzeydoğusuna çevrildi.
Söz konusu gelişmelere göz atılacak olunursa:
1- ABD Başkanı Donald Trump, 2019 Kasım ayında yapılan ara seçimlerde kazanma ihtimalinin azaldığında şüphe etmesi üzerine Ekim ayında bir açıklama yaparak, Suriye’den çekilme sinyali verdi. Ancak seçim sonrasında bazı Amerikan askerlerinin Fırat’ın doğusunda kalmaya devam edeceğini belirtti.
2- İsrail, Deyrizor kırsalındaki Elbukemal ilçesinde konuşlu İran mevzilerine yönelik hava saldırılarını sürdürdü.
3- Rus güçleri, Irak-Suriye sınırının Suriye tarafındaki Simelka Sınır Kapısı’na ulaşma denemelerinde bulunarak, ABD güçlerinin Suriye’de kalmaya devam etmesi konusundaki kararlığını birçok kez test etti.
Suriye’nin kuzeydoğu bölgelerinde ise ABD ve Fransa’nın teşvikleri sonucunda, Suriye Kürt Ulusal Konseyi(ENKS) ile PYD Hewler Anlaşması’na bağlı kalma noktasında ön uzlaşı sağlayarak aralarındaki derin ihtilafları çözdüler. Diğer bir gelişme ise Kürt, Arap ve Asuri (Süryani) siyasi bloklarınnın Barış ve Özgürlük Cephesi’ni kurduklarını ilan etmesiydi.
ENKS, Suriye'nin Yarını Hareketi, Süryani Demokratik Birliği (ADO) ve Ahmet Carba liderliğindeki Cezire ve Fırat Bölgesi Arap Meclisi oluşumları, Temmuz sonunda Kamışlı’da Barış ve Özgürlük Cephesi’ni kurduklarını duyurdu. Cephe’nin kuruluşunda yer alan oluşumların yetkilileri, Cephe’yi oluşumlar arasındaki işbirliği ve kardeşliği pekiştirmek için kurduklarını, SDG’nin Cephe’de rolü bulunduğunu ancak bölgede hegemonya kurmasının mümkün olmadığını belirtti. Şarku’l Avsat’a konuşan bir Cephe yetkilisi, ABD’li yetkililerin Cephe’nin kurulmasını memnuniyetle karşıladığını, bölgenin kurtarılmasına katkı sunacak böyle inisiyatifleri desteklediğini vurguladıklarını söyledi.
Bunların yanı sıra ABD’de Cumhuriyetçi Senetör Lindsey Graham ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun geçtiğimiz günlerde ABD merkezli Delta Crescent Energy LLC adlı şirketin, Suriye'nin kuzeydoğusunda petrol çıkarmak, işlemek ve ticaretini yapmak üzere SDG ile yaptığı sözleşmeye destek vermesi de yaşanan gelişmeler arasında gösterilebilir. Nitekim Graham ve Pompeo’nun destek açıklaması, ABD’nin Suriye’deki Özerk Yönetimi hukuki olarak tanıdığı yorumlarına da kapı aralamıştı.
Öte yandan Suriye’nin kuzeydoğusundaki Arap aşiret şeyhleri ve liderlerine yönelik son günlerde gerçekleştirilen suikastlar dikkat çekti. Bu çerçevede son olarak El-Akidat aşiretli lideri reisi Şeyh Matşar el-Hafal silahlı saldırı sonucu hayatını kaybederken, Şeyh İbrahim el-Hafal yaralandı. SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, olayın akabinde bölgedeki aşiret şeyhleri ve liderleri ile toplantı düzenledi.

Aşiretler arası kutuplaşmanın fitili ateşlendi
Suriye Özerk Yönetim ve SDG, ABD’li şirketin imzaladığı petrol sözleşmesinin ardından sessizliğini korurken, Ankara-Şam-Tahran hattından yapılan resmi açıklamalarla sözleşmeye tepki gösterildi. Üç ülkenin açıklama metinlerindeki ortak vurgu “Suriye egemenliğinin ihlali” ve “Suriye kaynaklarının çalınması” oldu.
Bir taraftan petrol sözleşmesi yapılması diğer taraftan El-Akidat reisinin öldürülmesi, bölgesel ve uluslararası aktörlerin desteklediği aşiretler arasındaki kutuplaşmanın fitilini ateşledi.
SDG, suikastlarla ilgili kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmezken, söz konusu cinayetlerin arkasında Suriye rejiminin olabileceğinin sinyalini verdi. SDG cinayetlerin ardından bölgede evlere düzenlediği baskınlarda ‘bazı kişilerin gözaltına alındığını ve soruşturmaya alındıklarını’ duyurdu. SDG yetkilileri, Deyrizor Askeri Meclis Başkanı Ahmed Ebu Hewla ile Özerk Yönetim Başkan Yardımcısı Riyad el-Hafal’in de El-Akidat aşiretinin bir mensubu olduğuna işaret ederek, bölge evlatlarının yönetimde yer aldığının altını çizdi.
Rakka kentindeki aşiret şeyhi ve liderleri geçtiğimiz günlerde ortak bildiri yayımladı. Suriye rejimi ve İranlı güçlerin politikalarının kesin bir dille reddedildiğinin altı çizilen bildiride, aşiret reisini silahlı saldırılarda kaybeden Akidat aşiretine destek mesajı verildi. Bildiride ayrıca Rakka’daki aşiretlerin SDG’ye ‘mutlak destek’ vurgusu dikkat çekti.
El-Akidat El-Zebidiyye Aşireti isimli grup ise önceki gün yaptığı açıklamada, Bölgenin Kurtarılması İçin Askeri Meclis kurduğunu ilan etti. Açıklamada, “Beşşar Esed liderliğinde teröre karşı yürütülen savaşa destek veren Suriye’nin dostlarına selam olsun” ifadeleri kullanılırken, “Suriye Arap Ordusunun kahramanlıklarına” övgüde bulunuldu. El-Akidat Aşireti isimli bir başka grup ise yayımladığı bildiride, “Türkiye halkına, hükümetine ve yönetimine Suriye halkına verdiği desteklerden dolayı teşekkür ediyoruz” ifadelerine yer verdi. Açıklamada ayrıca “ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun SDG’ye verdiği desteğin durdurulması ve bölgenin asıl sahiplerine teslim edilmesi” talepleri dile getirilerek, bölgedeki demografik değişim reddedildi.
Barış ve Özgürlük Cephesi’nde yer alan Suriye'nin Yarını Hareketi’nin müttefiki olan Cezire ve Fırat Bölgesi Arap Meclisi, El-Akidat reisinin hayatını kaybettiği saldırının hemen ardından kınama mesajı yayınladı. Ancak bu çerçevede en dikkat çekici açıklama, suikast saldırısından yaralı kurtulan El-Akidat El-Zebidiyye Şeyhi İbrahim el-Hafal’dan geldi. Hafal, dün yayınladığı yazılı açıklamada, bölgede yaşanan gelişmelerden tümüyle ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon güçlerinin sorumlu olduğunu ifade etti. Hafal, uluslararası koalisyondan “bölgeyi asıl sahiplerine teslim etmesini ve Arap oluşumların tüm sorumluluğu üstlenmesini” talep etti. Hafal ayrıca El-Akidat reisi Şeyh Matşar el-Hafal’ın faillerinin en geç 1 ay içinde bulunarak adalete teslim edilmesi çağrısında bulundu.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.