Suriye Anayasa Komisyonu’nun toplantıları, koronavirüs nedeniyle yeni tedbirler alınmaması halinde, hükümetten bir heyetin, muhalefetten ‘müzakere heyetinin’ ve sivil toplumun katılımıyla 24 Ağustos’ta Cenevre’de gerçekleştirilecek. Söz konusu toplantılar, bir yıldan uzun bir aradan sonra ilgili tarafların tutumlarındaki gelişmeleri incelemek ve üçlü Astana sürecinin garantörlerinin anayasal sürecin ‘gerçek sponsorları’ olduklarını duyurmak için bir fırsat niteliğinde olacak.
Birleşmiş Milletler’in Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, toplantılara ev sahipliği yapma konusunda halen temkinli davranırken toplantının gerçekleşebileceğinden ve Şam ve muhalefetin ‘Suriye’nin mülkiyeti ve liderliği ile anayasa reformu için yapıcı bir diyaloğa girmeye hazır’ olduğundan emin olduktan sonrası için bu seçeneğe kapıları açık bırakıyor. Aynı şekilde Moskova, Ankara ve Tahran, söz konusu toplantının öncesinde ‘garantörler ve aktörler’ için üçlü bir toplantı düzenlemek amacıyla dışişleri bakan yardımcılarını gönderme kararı aldı.
ABD geçiş dönemi
Bu durum, söz konusu üç ülkenin ‘anayasal yolun başarısı’ konusunda girdikleri ilk arayış değil. Öyle ki bu ülkelerin Dışişleri Bakanları, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından ‘cesur’ olarak nitelenen ‘Suriye anayasal reformu’ algılarını dayatmak amacıyla daha önce ağırlıklarını koymak için Cenevre’ye gelmişti. Ancak şu an Washington, o günden farklı olarak ‘yaptırım yolunu benimsemek, Caesar Yasası ile Şam’ı cezalandırmak ve Moskova’ya baskı yapmak için ‘azami baskı aracı’ oluşturmak gibi diğer önceliklerle meşgul. Aynı şekilde ABD Başkanı Donald Trump’ın görev süresi sona yaklaşıyor ve bu durum ABD bürokrasisinin geçiş aşaması aralarında yüzdüğü anlamına geliyor.
Teorik olarak Suriye hükümetinin, muhalefetin ve sivil toplum temsilcilerinin anayasa reformunu tartışmak için bir araya gelmesi bekleniyor. Bu toplantılar, daha önce gündemdeki anlaşmazlıklar nedeniyle dondurulmuştu. Bu çerçevede hükümet heyeti, işgale ve teröre karşı durma konusunda ‘ulusal noktalar üzerinde anlaşmak istiyor. Diğer taraftan Pedersen, Moskova’nın müdahalesi sonrasında toplantıların gündemi üzerinde anlaşmayı başardı. Gündem metni ise Anayasa Komisyonu’nun yetki, görev şartları ve temel usul kurallarına uygun olarak, ulusal temeller ve ilkelerle ilgili. Ancak bu gündeme ilişkin derin belirsizlikler de Cenevre’de sınanacak.
Uydurma sözler ve tuzaklar
Devlet Başkanı Beşşar Esed, Cenevre görüşmeleri öncesinde siyasi bir tavan belirlerken Suriye Halk Konseyi’nin toplantılarının açılışında şu ifadeleri kullandı:
“Vatanı devirme, egemenliği ortadan kaldırma, halkı bölme ve kurumlara darbe indirme girişimleri bir anayasa ile sağlanır. Bir başka anayasa ile de engellenir. Halkın (Temsilciler Meclisi seçimleri açısından) zamanlama ve katılımla anayasal gerekliliklere uyma kararlılığı, aynı zamanda anayasanın ve sembolize ettiği şeyin savunmasıdır.”
Esed bu sözleriyle hükümetin bağlı olduğu 2012 anayasası ile ilgili olarak, anayasanın ele alındığını ancak değiştirilmediğini veya yeni bir anayasanın kabul edilmediğini belirtti.
Esed, yolsuzluk ve ABD yaptırımlarına ilişkin olarak ise İran ve Rusya’daki dostların bu durumu önlemek için sarf ettiği içten çabalara rağmen ABD, Türkiye ve diyalogdaki temsilcileri ile girişimlerine dikkat çekti.
Esed sözlerinin devamında siyasi girişimleri desteklemenşn önemine dikkat çekti:
“Karşı tarafın ülke dışındaki gerçek efendilerinin emir ve paraları tarafından yönetildiğini bilsek ve terörizmle başaramadıklarını başarmak için kurdukları tuzaklara düşmemizi amaçlayan siyasi girişimlerden haberdar olsak da halen siyasi girişimleri desteklememiz gerektiğine inanıyoruz. Bu amaçları, sadece onların rüyalarında gerçekleşecek.”
ABD ise Caesar Yasası’nı uygulamaya devam ediyor. Washington yönetiminin durumla ilgili yeni bir liste yayınlaması bekleniyor. Haziran ayında Şam’a karşı, Esed ve eşi Esma da dahil 39 kişi ve kurumdan oluşan ilk yaptırım paketi yürürlüğe konulmuştu. Temmuz ayında da Suriye Devlet Başkanı’nın en büyük oğlu Hafız (18 yaşında) dahil 14 kişi ve kurum ‘kara listeye’ dahil edilmişti.
Esed konuşmasnın devamında bir süre önce şirketlerini almak için harekete geçtiği kuzeni Rami Mahluf’a dikkat çekti:
“Yolsuzlukla mücadele son yıllarda arttı. Yasal yollarla ve kurumlar aracılığıyla çalınan kamu fonları geri alınmaya devam ediliyor. Kendisini hukukun üstünde görenlere hiçbir şekilde ayırımacılık yapılmayacak. Konu bir reform meselesidir, intikam değil.”
51 yaşındaki Rami aleyhinde geçen yaz yargılama sürecinin başlamasına rağmen gerginlik ilkbaharda aleni şekilde görülmeye başladı. Başlangıçta Esed’e, ‘adaletsizliği’ durdurma çağrıları yapılırken daha sonra ise ‘çalışanların tutukluluğu ve ülkedeki çöküşe’ yönelik uyarılarda bulunuldu.
Yetkililer Rami Mahluf’un, eşinin ve çocuklarının mallarına el koyarken 5 yıl süreyle herhangi bir devlet kurumuyla sözleşme imzalamasını da yasakladı. Daha sonra da Mahluf hakkında seyahat yasağı getirildi. Aynı şekilde Mahluf’un sahibi olduğu telekomünikasyon şirketi Syriatel ve en büyük kuruluşu olan Cham Holding de yargı gözetimine alındı.