Rakka’da DEAŞ’ın infaz ettiği Suriyeli askerlere ait iki toplu mezar bulundu

Bağuz’dan çıktıktan sonra Suriye Demokratik Güçleri tarafından alıkonan DEAŞ savaşçıları (AFP)
Bağuz’dan çıktıktan sonra Suriye Demokratik Güçleri tarafından alıkonan DEAŞ savaşçıları (AFP)
TT

Rakka’da DEAŞ’ın infaz ettiği Suriyeli askerlere ait iki toplu mezar bulundu

Bağuz’dan çıktıktan sonra Suriye Demokratik Güçleri tarafından alıkonan DEAŞ savaşçıları (AFP)
Bağuz’dan çıktıktan sonra Suriye Demokratik Güçleri tarafından alıkonan DEAŞ savaşçıları (AFP)

Suriye’de Esed güçleri, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile koordinasyon içinde Rakka’nın batısındaki Ayn İsa beldesine bağlı köylerde açtığı iki toplu mezarda 57 askerinin kalıntısını ulaştı. Suriye hükümet güçleri ve Mühendislik Tugayları, ulaşılan cesetlerin terör örgütü DEAŞ’ın 2014 yazında bölgeyi ele geçirmesinin ardından infaz ettiği Suriye ordusu 93’üncü Tugay ve 17’inci Tümen’e bağlı askerlere ait olduğu değerlendirmesinde bulundu.
SDG, iki gün önce bölge sakinlerinin ihbarı üzerine Rakka’nın batısındaki Ayn İsa beldesinin güneyinde yer alan Hafiyye el-Vehb ve Ferhaniyye köylerinde iki adet toplu mezar tespit etti. SDG birlikleri Hafiyye el-Vehb köyünde 42 ceset, Ferhaniyye köyünde ise 15 cesedin kalıntılarına ulaştı. Bulunan cesetlerin terör örgütü DEAŞ’ın 2014 yazında bölgeyi ele geçirmesinin ardından infaz ettiği Suriye ordusu 93’üncü Tugay ve 17’inci Tümen’e bağlı askerlere ait olduğu tahmin ediliyor.
SDG Halkla İlişkiler Ofisi’nden bir yönetici, cesetleri Ayn İsa’da konuşlu bulunan hükümet güçlerine teslim ettiklerini bildirdi. Yönetici, “Suriye hükümet güçlerine ait iki mezardan çıkarılan tüm cesetleri teslim ettik. Cesetler, kimlik tespiti ve ardından yakınlarına teslim edilmesi amacıyla incelenmek üzere Halep’e nakledildi” dedi.
Rakka Sivil Konseyi’ne bağlı ilk müdahale ekibi, Suriye hükümet güçleri ve Mühendislik Tugayları ile koordinasyon içinde cesetleri çıkarma işlemini üstlendi. Ekibin Başkanı Yasir el-Hamis, “Belde kırsalında 93’üncü Tugay ve 17’inci Tümen’e ait çok sayıda toplu mezar bulunuyor. Şimdiye kadar 4 mezar bulduk. Suriye askerlerinin cesetlerinin bulunduğu başka mezarların da olduğu değerlendiriliyor” ifadesini kullandı. Hamis, bölge sakinlerinin kendilerine verdiği bilgiye göre, örgüt unsurları ile rejim güçlerinin Ağustos 2014’te bölgede kontrolü ele geçirmek amacıyla girdikleri çatışmalar sırasında DEAŞ, Tugay’a bağlı yaklaşık 350 kişiyi öldürdü. Hamis “Şimdiye kadar yalnızca 57 ceset çıkardık. Geri kalanların nereye gömüldüğünü bilmiyoruz hatta bölge halkı da mezarların yerini bilmiyor” dedi.
Öte yandan, Suriye Demokratik Meclisi (SDM) Eş başkanı Riyad Darar, Ağustos’un son haftasında Rusya’nın başkenti Moskova’da Suriyeli muhalif Kadri Cemil liderliğindeki Halkın İradesi Partisi ile SDM arasında imzalanan siyasi müzakere anlaşmasının Rusya tarafından desteklenmesini memnuniyetle karşıladığını belirtti. Darar, “Bir küresel güç olan Rusya’nın Suriye dosyasındaki varlığı ve müzakere anlaşmasının Moskova’da imzalanması, krizin siyasi çözümüne doğru önemli bir hamle ve diyaloğun Suriyeli taraflar arasında olması gerektiğine dair bir vurgudur.
Kadri Cemil’in öncülüğündeki Moskova Platformu’nun Suriye Anayasa Komitesi’nde muhaliflere ait müzakere heyetinin yürüttüğü siyasi süreçte temsil imkanı bulduğuna işaret eden Darar, “SDM’nin bu faaliyetlere katılması mümkündü. Ancak Türkiye’nin vetosu nedeniyle Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin katılımı engellendi” dedi. Darar, Moskova’da imzalanan anlaşmanın, Özerk Yönetim ve SDM temsilcilerinin uzaklaştırma planlarına karşı siyasi bir atılım olduğunu kaydetti.
Moskova’da imzalanan anlaşmanın yeni siyasi ittifaklara kapı aralayabileceğini söyleyen Darar, “Başlangıç, Halkın İradesi Partisi liderliğindeki Moskova Platformu ile yapıldı. Bu başlangıç muhalif aktörler ve taraflarla daha fazla diyaloğun önünü açabilir” dedi. Darar, kendilerinin dışlanmadığı bir siyasi çözüme inanan muhalif aktörlerle ortak çalışma yollarının bulunabileceğini kaydetti.
Halkın İradesi Partisi ile yapılan ikili anlaşmanın önemine değinen Darar, en temel taleplerinin “Özerk Yönetim’in toplumsal bir ihtiyaç ve obkejtif bir gereklilik olarak kabul edilmesi, bir çeşit halk otoritesi olan modelin bölgelerde uygulanması ve Suriye halkının egemenliği ile ülkenin toprak bütünlüğü çerçevesinde bu modelin sahada geliştirilmesi” olduğunu söyledi. Darar, ikinci dereceden taleplerini ise “SDG’nin Ulusal Ordu Kurumu’na dahil edilmesi” şeklinde ifade etti. Söz konusu talebin zaruri olduğunu belirten Darar, “SDG, Suriye ordusunu yeniden yapılandırma zamanında üzerinde uzlaşıya varılacak mekanizmalar ve formüller temelinde Ulusal Ordu içinde yer almalıdır. Bu da aynı şekilde (Halkın İradesi Partisi ile imzalanan) siyasi müzakere anlaşmasında bulunan önemli bir madde” dedi.



Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
TT

Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)

ABD Başkanı'nın Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya dün yaptığı açıklamada, Irak'ın kritik bir dönemeçte olduğunu ve silahlı grupların devletle rekabet edip devletin rolünü baltaladığı bir ortamda hiçbir ulusun başarılı olamayacağını söyledi.

Savaya, Irak'taki bölünmüşlüğün ülkenin uluslararası konumunu zayıflattığını, ekonomisini boğduğunu ve ulusal çıkarlarını koruma yeteneğini sınırladığını belirterek, hükümetin ülkeyi bölgesel çatışmalardan uzak tutan ve ulusal önceliklere odaklanan bir yaklaşım izlediğinde, istikrarın mümkün olduğunu kanıtladığını ifade etti.

Irak'ta istikrarın sağlanmasının sorumlu liderlik ve devleti ve kurumlarını güçlendirmeye yönelik kararlı bir yaklaşım gerektirdiğini vurgulayan yetkili, siyasi ve dini liderlerin kararlarının, Irak'ın egemenlik ve güç yolunda ilerleyip ilerlemeyeceğini veya parçalanma ve gerilemeye doğru kayıp kaymayacağını belirleyeceğini belirtti.

Trump'ın liderliğinde Amerika Birleşik Devletleri'nin bu kritik dönemde Irak'ı desteklemeye tamamen hazır olduğunu teyit etti.


Yoksulluk içinde boğulan Gazze, iki aylık kırılgan ateşkesi sona erdirdi

Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
TT

Yoksulluk içinde boğulan Gazze, iki aylık kırılgan ateşkesi sona erdirdi

Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)

Gazze Şeridi, İsrail ve Hamas arasında geçen ekim ayında başlayan kırılgan ateşkes anlaşmasının üçüncü ayına dün girdi. Kuşatma altındaki halk, İsrail'in ihlalleri ve ciddi yardım eksikliğiyle birlikte iki ay geçirdi.

Gazze Şeridi'ni kasıp kavuran şiddetli hava koşulları ve yoğun yağışlar, halihazırda bir bebeğin soğuktan ölmesiyle sonuçlanan zorlu koşulları gidermek için gerekli malzemelerin ulaştırılmasının aciliyetini bir kez daha vurguladı. Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), yağışların neden olduğu artan acıların "tıbbi ve yeterli barınma malzemeleri de dahil olmak üzere insani yardımın kesintisiz akışı yoluyla önlenebileceğini" belirtti.

Bu arada, İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir dün, Hamas'ın askeri kanadına adını veren, İsrail sınırları içinde bulunan tarihi lider İzzeddin el-Kassam'ın türbesini kaldırma sözü verdi. Ben-Gvir, güvenlik güçleri ve bir vinç eşliğinde, Suriye doğumlu el-Kassam'ın türbesinin yanına kurulan dua çadırını sökerken çekilmiş bir video yayınladı. Hamas, güvenlik bakanının eylemlerinin "kutsallığa karşı eşi benzeri görülmemiş bir ihlal ve kutsal yerlere saygısızlık" olduğunu ifade etti.


Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

TT

Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

İsrail, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekimde ilk aşaması uygulamaya giren Gazze ateşkes planı kapsamında Hamas’ın tamamen silahsızlandırılması şartında ısrarını sürdürüyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilerle Tel Aviv, Hamas’ın uzun süreli bir ateşkes karşılığında silahların “dondurulması” yönündeki önerisini reddetti.

Fransız Haber Ajansı AFP bugün (Perşembe) konuşan bir İsrailli yetkili, “20 maddelik plan çerçevesinde Hamas’ın geleceği yok; örgüt silahsızlandırılacak” dedi. Aynı yetkili, “Gazze tamamen silahtan arındırılmış olacak” ifadelerini kullandı.

Bu açıklamalar, Hamas’ın yurtdışı siyasi büro şefi Halid Meşal’in Al Jazeera’da yayımlanan röportajında, “Direnişin tamamen silahsızlanması kabul edilemez. Silahların dondurulması veya muhafaza edilmesi gibi seçenekler tartışılıyor” sözlerinin ardından geldi.

y
Hamas lideri Halid Meşal (X)

İsrail Ordu Radyosu da Tel Aviv’in “Gazze’nin tamamen silahsızlandırılması” talebini yinelerken, ABD ile konuya dair “sürekli koordinasyon” yürütüldüğünü aktardı.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşması, Hamas ve diğer silahlı grupların silahsızlandırılmasını öngörüyor.

ABD yönetimi son günlerde daha esnek bir yaklaşım sergiliyor

Hamas’ın üst düzey bir kaynağı, Şarku’l Avsat’a konuşarak Trump yönetiminin silahsızlanma vurgusunu sürdürmekle birlikte, son dönemde arabulucular ile hareket arasında dolaşan bazı önerilere “daha açık” bir tutum sergilediğini belirtti.

Aynı kaynak, “Hareketin sunduğu ve arabulucuların geliştirdiği çeşitli fikirler var. Hâlâ farklı taraflarca iletilen yeni formüller tartışılıyor; amaç ikinci aşamaya geçişi hızlandırmak” dedi.

Bu beklenti, ABD’nin son açıklamalarıyla çelişiyor. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Mike Waltz, İsrail Cumhurbaşkanı İsaac Herzog’la görüşmesinde, Washington’un “Hamas’ın kendini yeniden inşa etmesine asla izin vermeyeceğini” söyledi.

f
ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz (AFP)

Hamas kaynakları, temasların sürdüğünü ve sürece dair “her zamankinden daha ciddi bir irade” oluştuğunu ifade ediyor. Hareket, silahların korunması, depolanarak “dondurulması” veya bir Arap ya da İslam ülkesinin gözetimine devredilmesi gibi formüllerin değerlendirilebileceğini düşünüyor.

Hamas içerisinden bir başka kaynak, arabulucuların “silahsızlandırma, uluslararası güç konuşlandırılması ve Gazze’nin yönetimi gibi konularda ABD ile geniş bir anlayış zemini yaratabileceğini” belirtti.

Meşal, “silahtan arındırma değil dondurma” önerisini anlatırken, “İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının tekrarlanmayacağına dair sağlam garantiler sağlayacak bir çerçeve oluşturmak istiyoruz” dedi.

“Filistin yönetiminin rolü”

İsrail, Hamas’ın elindeki son İsrailli rehinenin naaşı teslim edildikten sonra planın ikinci aşamasına geçilmesinde ısrar ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçişin “yakın” olduğunu belirtti ancak “Gazze’nin silahsızlandırılması gibi zorlu dosyalar bulunduğunu” ifade etti.

sdfrg
Filistin Ulusal Güvenlik Kuvvetleri'ndeki Özel Harekat Birimi 101 (Ulusal Güvenlik web sitesi)

Tartışmalar sürerken, Filistin yönetimi ise Gazze’de tam yetki devrinde ısrar ediyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, son günlerde Arap, İslam ve Avrupa liderleriyle temaslarında yönetimin Gazze’de sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu vurguladı.

Hamas, bu pozisyona kamuoyu önünde yanıt vermese de, hareketin üst düzey bir kaynağı Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Filistin yönetiminin Gazze’de sorumluluk üstlenmesine karşı değiliz; ancak bunun ulusal bir uzlaşı programına dayanması gerekir” dedi.

Kaynak, “İsrail’in Gazze’de Filistin yönetiminin herhangi bir rolünü reddettiğini ve bu engelin aşılması için uluslararası baskıların devrede olduğunu” belirtti.