Husiler liderlerinden yüzlercesini kaybetti

Başkent Sana'da bir Husi milisi. (EPA)
Başkent Sana'da bir Husi milisi. (EPA)
TT

Husiler liderlerinden yüzlercesini kaybetti

Başkent Sana'da bir Husi milisi. (EPA)
Başkent Sana'da bir Husi milisi. (EPA)

İran destekli Husi grubu, başkent Sana'daki cenaze törenlerinde üyeleri için yas tutmaya devam ederken Hacca, Amran, Zamar, İbb ve el-Beyda valiliklerinde her gün yeni ölümler kaydetmeye devam ediyor. Husilerin Yemen ordusu ile Marib, el-Cevf, Nihm ve el-Beyda cephelerinde yaşadığı şiddetli çatışmalar ve Yemen’deki Koalisyon güçlerinin düzenlediği hava operasyonları nedeniyle son üç hafta içinde yüzlerce Husi milisinin öldüğü tahmin ediliyor.
Husilere ait başkent Sana’daki medya organları, son üç hafta içinde grubun birçok liderinin öldürüldüğünü kabul etti. Husiler ölenlerin isimlerini açıklayarak akrabalarından ve yakınlarından daha fazla savaşçı çekmek için cenaze törenleri düzenledi.
Husiler bu hafta ölen üyelerinin isimlerinin şunlar olduğunu duyurdu:
Albay Muhammed İsmail el-Mukaddem, Albay Hamza Mesud el-Hamza, Yarbay Ekrem Muhammed el-Fahd, Yarbay Asil Abdulvekil el-İdrisi, Binbaşı Bakiyye Ahmed el-Karih, Yüzbaşı Enes Abdulkerim es-Siyani, Üsteğmen Assam Salih Hüseyin ve Teğmen Yardımcısı Ammar Muhammed eş-Şafi ve Ammar Hamud Ali es-Salimi.
Husiler bu hafta, farklı rütbelerde üst düzey liderler de dahil olmak üzere bir dizi üyesinin cesetlerini gömmek için Amran, Saada, Hacca, Sana, Zamar ve kontrolündeki diğer şehirlerde cenaze törenleri düzenledi.
Husilere ait medya organları öldürülen üyelerinin bir kısmının grubun yanında yer aldığını, 2004'teki ilk isyandan bu yana savaşlara katıldığını, bazılarının öldürülmeden önce askeri alanları, tugayları ve özel kuvvetleri komuta ettiğini ve bir kısmının ise Lübnan ve İran'da askeri eğitim aldığını doğruladı.
Husi medyasına göre öldürülen isimlerden öne çıkan iki liderden biri Husi lideri ile yakınlığı olan ve en tehlikeli liderlerden biri olarak bilinen Ebu Ammar el-Kademi, bir diğeri de aynı şekilde  önemli komutanlardan biri olan Abdulmunim el-Mağribi’ydi..
Sana'daki haber kaynaklarına göre önde gelen bu iki komutan, bir dönem Abdulmelik el-Husi'nin koruması olarak görev aldı. Sosyal medyada Husi liderinin Abdulmunim el-Mağribi’yi sağ gözünden yaralanmasının ardından ziyaret ettiğini gösteren bir fotoğraf yayıldı. Liderin ne zaman yaralandığı belirtilmedi. Ancak askeri kaynaklar kendisinin 1967’deki Altı Gün Savaşı sırasında yaralandığını kaydetti.
Kaynaklara göre Mağribi de grubun liderine yakınlığı ile biliniyordu. Ayrıca kaynaklar, son yıllarda Midi ve Hiran Hacca cephelerinde milis üyelerine komuta ettiğini ve son zamanlarda arkadaşlarıyla birlikte öldürüldüğü yer olan el-Cevf cephesindeki savaşlara liderlik etmekle görevlendirildiğini bildirdi.
Kaynaklara göre Ebu Ammar el-Kademi ise Hacca vilayetindeki en büyük Husi liderlerinden biri olarak kabul ediliyor ve İran'da eğitim aldığı biliniyor. Ayrıca Kademi, İran Devrim Muhafızları liderlerine benzediği görüntüler ile biliniyor. Kısa süre önce grubun lideri tarafından el-Cevf yönünden Marib'e saldırması için görevlendirildi ve geçen hafta burada öldürüldü.
Husiler birkaç gün önce, önemli diğer iki liderlerinden Altıncı Bölge Savaşı Komutan Yardımcısı olarak atanan Tümgeneral İzzi Salah Mutlak Dahva ve grubun kurucularından birinin oğlu olarak kabul edilen Yarbay Ruhullah Zeyd Ali Maslah'ın da ölümünü duyurmuştu. İki liderin Tahran'da eğitim alan en tehlikeli liderler arasında yer aldığını bildirmişti.
Yemen ordusundaki askeri komutanlara göre Husilerin sözde Özel Kuvvetler Komutanı olarak atadığı Ebu Raad es-Sahari adıyla bilinen Edib Yahya Ayda Mer’i, birkaç gün önce el-Beyda yönünden Marib cephesinde öldürüldü. Yanındaki 312 Husi Tugayı Komutan Yardımcısı Albay Abdulhamid eş-Şahiri ile grubun bir dizi savaşçısı daha öldü.
Kaynaklara göre gruptaki liderler geçmiş yıllarda gerçek anlamda herhangi bir tehlikeye maruz kalmamıştı. Ancak milislerin son savunması ve Marib'i kontrol etme istekleri, İran'daki tüm önemli, ideolojik ve eğitimli unsurlarını cepheye yönlendirerek parçalanmasına neden oldu.
Yerel kaynaklar, İzzi Salah Mutlak Dahva'nın ölümünün, grubun komutanlarına ve liderine ağır bir darbe indirdiğini aktardı. Ayrıca Husi milisleri, İran istihbaratının yanı sıra darbe liderinin en önemli yakın arkadaşları arasında yer alan beş liderden birini kaybettiklerini doğruladı.
Bazı yerel kaynaklara göre Dahva, Saada'daki Miran bölgesinden geliyor ve Ebu Ali el-Hakim, Ebu Malik el-Feyşi, Salih es-Samad ve Yusuf el-Medani'den sonra ilk sırada yer alıyor ve Husilerin vurucu elini temsil ediyorlar. Bu isimlerden sonra Abdulhalik el-Husi ve Abduh Naci Ebu Ras ve Ahmed Salih Dağsan geliyor.
Husi grubu, halen devam eden bazı savaş cephelerinde kayıplar vermeye devam ederken Sana'daki tıbbi kaynaklar Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada son 10 gün içinde öldürülen milis sayısının 200 Husi ideolojik ve askeri komutanı ve saha grubu liderleri de dahil olmak üzere 700'den fazla ölü ve yaralıya ulaştığını bildirdi.
Aynı tıbbi kaynaklara göre başkent Sana'ya gelen ölü ve yaralı grupların sayısındaki artışla birlikte çoğu hastane yeni vakaları almayı durdurmak zorunda kaldı.
Sana'da devlet hastanelerindeki doktorlar ve sağlık çalışanları Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamalarda başkentin hastanelerinin çoğunun ölü ve yaralılarla dolu olduğunu ve hastane koridorlarına kadar tüm yataklar dolduğu için hastaları barındıracak hiçbir yer bulunmadığın aktardılar.



(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
TT

Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)

Suriye İçişleri Bakanlığına bağlı Genel Güvenlik Teşkilatı mensubu bir kişinin, Palmira’da (Tedmur) ABD-Suriye ortak devriyesini hedef alan saldırının faili olduğu açıklandı. Yetkililer, saldırının ardından aynı teşkilattan 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve soruşturma sürecinin başlatıldığını bildirdi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir güvenlik kaynağı, Tedmur saldırısını gerçekleştiren kişinin yaklaşık 10 aydır Genel Güvenlik Teşkilatında görev yaptığını, farklı şehirlerde çalıştıktan sonra Tedmur’a atandığını söyledi. Kaynak, olayın hemen ardından 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve haklarında soruşturma başlatıldığını ifade etti.

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Babba da saldırganın Genel Güvenlik güçlerine mensup olduğunu ve daha önce yapılan bir güvenlik değerlendirmesi doğrultusunda görevden uzaklaştırılmasının planlandığını belirtti. Babba, resmi televizyona yaptığı açıklamada, saldırganın “tekfirci veya aşırı fikirler taşıyabileceğine” dair bir değerlendirme yapıldığını ve bu doğrultuda hakkında karar alınmasının gündemde olduğunu söyledi.

Sözcü, Badiye bölgesindeki iç güvenlik komutanlığının 5 binden fazla personelden oluştuğunu ve personelin haftalık değerlendirme mekanizmasına tabi tutulduğunu, gerekli görüldüğünde idari ve güvenlik tedbirleri alındığını kaydetti.

Önceki yönetimin devrilmesinin ardından iç güvenlik ve polis teşkilatlarında yaşanan çöküş nedeniyle yeni yönetimin güvenlik açığını kapatmak amacıyla geniş çaplı gönüllü alımına gittiği hatırlatıldı.

ABD Başkanı Donald Trump, cumartesi günü yaptığı açıklamada saldırıya karşılık verileceğini belirterek, olayın Suriye makamlarının tam kontrolünde olmayan ve “son derece tehlikeli” olarak nitelendirdiği bir bölgede meydana geldiğini söyledi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), saldırıyı gerçekleştiren kişinin öldürüldüğünü, üç ABD askerinin ise yaralandığını açıkladı. CENTCOM, askeri heyetin Tedmur’da DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonlara destek kapsamında bulunduğunu bildirdi.

Suriye yönetimi, Tedmur’da meydana gelen saldırının bir terör saldırısı olduğunu belirterek, ABD hükümeti ve halkına başsağlığı mesajı gönderdi. Açıklamada, geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın geçen ay Washington’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye’nin DEAŞ’la mücadele kapsamında uluslararası koalisyona resmen dahil olduğu kaydedildi.

Suriye çölünde 2015–2016 yıllarında etkisini artıran DEAŞ, bu dönemde Tedmur’u kontrol altına alarak tarihi mirasa büyük zarar verdi ve siviller ile askerleri hedef alan infazlar yaptı. Örgüt, Rusya destekli Suriye güçleri ile ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun operasyonları sonucunda bölgeden çıkarılırken, 2019’dan itibaren geniş alanlardaki varlığını kaybetti. Ancak çöl bölgelerinde faaliyet gösteren hücreleri hâlen saldırılar düzenliyor.

ABD güçleri Suriye’de ağırlıklı olarak ülkenin kuzeydoğusunda Kürtlerin kontrolündeki bölgelerde ve Ürdün sınırı yakınındaki Tanf Üssü’nde konuşlu bulunuyor. Washington, askeri varlığının temel amacının DEAŞ’la mücadele ve yerel müttefiklere destek olduğunu vurguluyor.