BAE, sağlık sektöründe çalışanların acil aşı kullanımına izin veriyor

Dubai Silikon Vadisi Kurumu, koronavirüs belirtilerini tespit eden “KCN 901 akıllı kask” kullanımını onayladı (WAM)
Dubai Silikon Vadisi Kurumu, koronavirüs belirtilerini tespit eden “KCN 901 akıllı kask” kullanımını onayladı (WAM)
TT

BAE, sağlık sektöründe çalışanların acil aşı kullanımına izin veriyor

Dubai Silikon Vadisi Kurumu, koronavirüs belirtilerini tespit eden “KCN 901 akıllı kask” kullanımını onayladı (WAM)
Dubai Silikon Vadisi Kurumu, koronavirüs belirtilerini tespit eden “KCN 901 akıllı kask” kullanımını onayladı (WAM)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dün, yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) enfekte olan hastalarla en çok ilgilenen grup olan sağlık çalışanlarının faydalanması için Kovid-19 aşısının acil kullanımına izin verdi. Sağlık çalışanlarına sağlanan bu imkan, sağlık personelinin güvenliğini temin edecek tüm araçları sağlamayı ve işlerinin doğası gereği onları karşılaşabilecekleri tehlikelerden korumayı amaçlıyor.
BAE Sağlık ve Toplum Koruma Bakanı Abdurrahman el-Uveys, aşının acil kullanımının,  ruhsatlandırma prosedürlerinin daha hızlı gözden geçirilmesini sağlayan yönetmelik ve kanunlara tam ve eksiksiz bir biçimde uygun olduğunu vurgulayarak, BAE yönetiminin, salgının ülkede yayılmaya başlamasından bu yana, Kovid-19 salgınıyla mücadele etmek için bir dizi karar aldığına işaret etti. Bakan Uveys, BAE liderliğinin, sağlık sistemini desteklemek için tüm imkanlarını seferber ettiğini, sağlık sektörünün tüm ihtiyaçlarını temin ettiğini, aynı zamanda elde edilen bilimsel ilerlemeyi ve teknik verileri etkili ve nihai çözümler bulmak için kullandığını vurguladı.
Bakan Uveys, salgının dünya genelinde yayılmasının, çok fazla kafa karışıklığına neden olduğunu, bu durumun sağlık sistemlerini bir takım zorluklarla karşı karşıya bıraktığını ifade etti. Söz konusu zorlukların başlıca, sağlık sisteminin yeni salgın olgusuyla başa çıkmasını sağlayabilecek önemli kararlar almak, salgını kontrol altına almak, kayıpları azaltmak ve insanların canlarını kurtarmak olduğunu belirtti.
Bakan Uveys, klinik testlerin üçüncü aşamanın son etabında yapılan çalışmaların sonuçlarının, virüse karşı geliştirilen aşının güvenli ve etkili olduğunu kanıtladığını ve virüse karşı güçlü bir yanıt vererek antikorların oluşmasını tetiklediğini ifade etti. Bakan Uveys ayrıca, aşılama çalışmalarının güvenliğiyle ilgili olarak, bu işlemin, aşı çalışmalarını yürüten bir sağlık ekibinin sıkı denetimi altında gerçekleştirildiğini kaydederek, sağlık yetkililerinin, aşının kalitesini, güvenliğini ve etkinliğini kontrol etmek için gerekli tüm prosedürleri takip ettiğini belirtti.
Sağlık ve Toplum Koruma Bakanı Uveys, atılan bu adımın milyonlarca insanın hayatını korumayı ve enfekte vakalara sağlık hizmeti sağlamayı amaçladığına işaret etti. BAE Sağlık Bakanı’nın açıklaması, BAE hükümeti tarafından yeni tip koronavirüs salgınıyla ilgili tüm gelişmeleri kamuya duyurmak üzere düzenlenen periyodik kamuoyu açıklaması sırasında geldi. BAE Hükümeti basın sözcüsü Dr. Ömer el-Hammadi, salgının başlangıcından bu yana ülkesinin 8 milyonun üzerinde koronavirüs testi yaptığını belirterek, 777 yeni vakanın kayıtlara geçtiğine işaret etti. Ülke genelinde yapılan 61 bin 266 yeni testin ardından, teyit edilen vaka sayısı toplamı 80 bin 266’ya yükseldi.
Öte yandan, Dr. Naval el-Kaabi, aktif olmayan Kovid-19 vakalarına uygulanan aşının klinik denemelerinin üçüncü fazıyla ilgili birçok gelişmenin detayları hakkında açıklamada bulundu.
Dr. Kaabi, BAE’nin artık, en büyük sahra kliniklerinden bir olan “ADNEC Merkezi” gibi bir grup gelişmiş tesise sahip olduğunu, 125 farklı milletten 31 bin gönüllünün bu klinik testlere katıldığını ve bu sayıya 6 haftadan daha kısa bir sürede ulaşıldığını sözlerine ekledi.  Kaabi ayrıca, klinik testlere gösterilen bu ilginin BAE halkının farkındalığını ve bu tür insani girişimlere katılma istekliliğini yansıttığını belirtti.
Dr. Kaabi, diğer aşılarda olduğu gibi, bu aşının da basit ve beklenen bazı yan etkilerinin gözlemlendiğine, belirtilen büyük kısmının, aşının yapıldığı bölgede ağrı, aşı sonrası yorgunluk veya hafif baş ağrısı şeklinde olduğuna, ancak şimdiye kadar acil tedavi gerektiren ciddi yan etkilerinin kaydedilmediğine işaret etti. Dr. Kaabi, aşının vücutta üretimini tetiklediği antikor miktarı açısından şu ana kadar alınan ilk bulguların cesaret verici olduğunu vurgulayarak, bu aşının kronik hastalıklardan mustarip olan bin gönüllü üzerinde denendiğini ve deneklerde aşı sonrası herhangi bir komplikasyon oluşmadığını belirterek çalışmaların devam ettiğini ifade etti.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.