Lübnan'daki merkez hapishanesi, koronavirüsün yayılmasının ardından kontrolden çıktı

Rumiye Hapishanesi’nde koronavirüsün yayılmasından korkan çok sayıda mahkum ayaklandı.

Tutuklu yakınları, Beyrut’taki Adalet Sarayı önünde oturma eylemi düzenlediler. (AFP) 
Tutuklu yakınları, Beyrut’taki Adalet Sarayı önünde oturma eylemi düzenlediler. (AFP) 
TT

Lübnan'daki merkez hapishanesi, koronavirüsün yayılmasının ardından kontrolden çıktı

Tutuklu yakınları, Beyrut’taki Adalet Sarayı önünde oturma eylemi düzenlediler. (AFP) 
Tutuklu yakınları, Beyrut’taki Adalet Sarayı önünde oturma eylemi düzenlediler. (AFP) 

Tony Boulos
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını Lübnan’daki Rumiye Merkez Hapishanesi'nin parmaklıklarından içeri nüfuz ederek tutukluları birer birer etkisi altına almaya başladı. Gerçek bir sağlık felaketinin habercisi olan salgının yayılmaya başladığı Lübnan'ın en kalabalık ve en büyük cezaevinde, 90’ı tek bir binada olmak üzere 100 kişide daha koronavirüs tespit edildi.
Lübnan Doktorlar Sendikası Başkanı Şeref Ebu Şeref, 17 Eylül Perşembe günü yaptığı açıklamada, Rumiye Hapishanesi’nde 200'ün üzerinde kişinin Kovid-19'a yakalandığını belirtti. Salgının patlak vermesi nedeniyle yargı süreçlerinin hızlandırılması çağrısında bulundu. Şeref basına yaptığı açıklamada koronavirüse yakalananlar arasında güvenlik personeli olup olmadığını dair ise bilgi vermedi.
Cezaevi içerisinde yaşananlara yakın bir kaynak "B Tutuklu Binası'ndaki 570 kişiden yaklaşık 140'ının Kovid-19’a yakalandığını, hükümlülerin olduğu bir diğer binada da vakalar olduğunu aktardı. Ancak test (PCR) yaptırmayı kabul etmeyenlerden dolayı diğer binadaki vaka sayısı hakkında bilgi bulunmadığını belirtti.
Kaynaklar, tutukluları muayene edecek sağlık personelinin bulunmaması nedeniyle cezaevi içindeki salgının neredeyse kontrolden çıktığını bildirdi. Mahkumlar arasında salgının görülmesinin ardından cezaevi doktorunun da artık binaya giremediğini aktardı. Kaynaklar ayrıca doktorların, cezaevi dışındaki bir odada hastaları muayene ettiğini ancak cezaevi eczanesinin boş olduğunu ve içinde “adol” dışında ilaç bulunmadığı belirtti.
Tutukluların ailelerinin salgının yayılmasını önlemek için yeterli sağlık koşullarının sağlanmasını talep eden çığlıkları yükselmeye devam ediyor. Avukat ve insan hakları aktivisti Diala Haidar, Lübnan cezaevlerinin salgın yayılmadan önce de kriz yaşadığına dikkat çekti. Tutukluların uzun süredir yargılanmadan içeride tutulduğunu ve bunun gerçek bir sorun teşkil ettiğini belirten Diala Haidar, "Devletin tutukluların yargılanmadan serbest bırakılmasını onaylaması ve salgını kontrol etmek için hücrelerdeki diğer mahkumlar arasında güvenli bir mesafe sağlaması gerek” dedi.

“Durum kontrol altında”
 Lübnan İç Güvenlik Kuvvetleri Genel Müdürlüğü'nün Rumiye Hapishanesi’ndeki tutuklular ve bazı görevliler arasında koronavirüs vakalarının kaydedildiğine ilişkin haberleri dolaşıma sokanların cezalandırıldığını belirttiği açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:
 “Cezaevi içinde gerekli kontroller yapıldıktan sonra 13'ü tutuklu, 9'u güvenlik güçlerinden olmak üzere toplam 22 koronavirüs vakası tespit edildi. Merkez Hapishanesi’nde Halk Sağlığı Bakanlığı, Uluslararası Kızılhaç ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) iş birliği ile belirlenen bir binada karantinaya alındılar. Ayrıca çeşitli devlet hastanelerinde tedaviye ihtiyacı olanların takibi için de bölümler belirlendi. Rumiye Cezaevi’nde sağlık durumu kontrol altında ve son 24 saat içinde çok sayıda mahkum için kontroller yapıldı. Koronavirüs semptomu olduğunu bildiren veya taşıdığı görülen mahkumların aileleri de bilgilendirilerek telefonda iletişim kurmaları sağlandı ve durumlarından emin oldular."

Kötüleşen cezaevleri
Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) Sözcüsü Rona el-Halebi, salgının hapishane içinde yayılması, hijyen yetersizliği ve havalandırması olmayan tutukevlerindeki durumun kötüye gitmesinden dolayı duyduğu endişeyi dile getirdi. ICRC'nin vakaların tedavi edilmek üzere hastaneye sevk edilmesi için Lübnan’daki gözaltı ve yargı sistemi yetkilileriyle çabaladıklarını ve Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanan hastanelerdeki tutuklu bölümlerinin iyileştirilmesi için sürekli çalışmalar yapıldığını vurguladı.
Halebi açıklamasında, Lübnan'daki Uluslararası Kızıl Haç Komitesi'nin geçen mart ayından bu yana tutukevlerindeki durumu yakından takip ettiğini ve yetkililere koronavirüse karşı hazırlıklı olma ve önleme konusunda teknik destek sağladığını kaydederek, "Rumiye Hapishanesi’nde izolasyon için bir bina hazırlandı" dedi.
 
Elektronik bileklik
Diğer yandan Adalet ve Merhamet Derneği Başkanı Peder Necib Baaklini, söz konusu hapishanede ve belki de diğer hapishanelerde de insani ve sosyal bir felaket yaşandığı konusunda uyarıda bulundu. Geçen mart ayından itibaren yaz başına kadar hapishanedeki her şeyin kontrol altında tutulduğunu belirten Baaklini, "Toplumda bile sosyal mesafe korunamıyor. Peki, ya dört binden fazla tutuklu bulunan merkez cezaevinde bu nasıl mümkün olacak?" diye sordu.
Mevcut durumdan hükümeti, parlamentoyu, cezaevi idaresini ve güvenlik güçlerini sorumlu tutan Baaklani, Adalet ve Merhamet Derneği’nin geçen nisan ayından bu yana aşırı kalabalığa neden olmamak için cezaların azaltılması, alternatif cezaların benimsenmesi, elektronik bilekliklerin kullanılması ve hapishanelerdeki derneklerin desteklenmesi de dahil olmak üzere yaptığı bir dizi öneriyi hatırlattı. Baaklani ayrıca hapishanelerde çalışan derneklerden  mahkumların çıkmasına eşlik edecek atmosferi hazırlamalarını ve hapishane içindeki alanları genişletmelerini talep etti.
 
Hapishanenin içinde bir "bomba"
 Beyrut Barosu Başkanı Melhem Halef ise ilk koronavirüs vakalarını kaydettikten sonra Lübnan'ın en büyük ve en kalabalık hapishanesi olan Rumiye Cezaevi'ndeki salgın durumunu bir "bombaya" benzeterek uyarıda bulundu. Halef açıklamasında, "Cezaevi içindeki koronavirüs kimsenin taşıyamayacağı bir bomba gibi" dedi.
Hapishanede,  kapasitesinin neredeyse üç katı olan dört bin mahkum kaldığı biliniyor.
Halef, Lübnan hükümetini "Vaka belirtileri gösteren mahkumları diğerlerinden ayırmak" gibi acil önlemler almaya çağırdı. Derneklerin endişeleri hafifletmek ve tüm insanları rahatlatmak için de testler yapmak üzere hazırlanılması gerektiğini vurguladı.
Hapishaneden sızan ve sosyal medyada hızla yayılan bir video, çok sayıda mahkumun herhangi bir sosyal mesafe gözetmeden uyuduğu dar bir koridoru gözler önüne sermişti. Videoda ayrıca küçük bir odada en az yedi tutuklunun yerdeki bir yatakta yan yana uyuduğu görülüyordu.
Rumiye Hapishanesi, çok sayıda mahkum tarafından koronavirüs salgınıyla ilgili endişelerin dile getirildiği bir isyana tanık oldu. Aktivistler, hapishanenin içinden mahkumların demir hücrelerin kapılarını vurduğu anları gösteren videoları sosyal medyada paylaştı.
İlerici Sosyalist Partisi (PSP) Başkanı Velid Canbolat, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şu değerlendirmelerde bulundu:
"Salgın, ihmal ve aşırı kalabalık nedeniyle Rumiye Hapishanesi’ni etkisi altına aldı. Af yasasını reddetmek büyük bir suç. Bu yüzden ister siyaset isterse mezhep olsun, bu yasanın her şeyin üstünde tutularak istisnai olarak onaylanmasını talep ediyorum.”
Cezaevlerindeki Tutukluların Aileleri Komitesi, Rumiye Hapishanesi’nde Kovid-19 vakalarının ortaya çıktığının ve mahkumlar arasında yayıldığının duyurulmasından bu yana neredeyse her gün Meclis'ten genel af yasası çıkarmasını talep etmek ve ilgili tarafların harekete geçmemesi halinde bir felaket yaşanacağı uyarısı yapmak için protestolar düzenliyor.
 
“Zorunlu” tutuklama

Lübnan Adalet Bakanı Marie Claude Najm, Lübnan'da ilk kez olarak soruşturma dairelerinde, bu konunun hukuki metinlerde yer almamasına rağmen elektronik sorgulamanın kullanıldığını ve çok sayıda tutuklu ve hükümlüyü çıkarmak için mekanizmalar kurulduğunu duyurdu. Najm, konuyla ilgili şunları söyledi:
"Yüksek Yargı Konseyi ile elektronik sorgulamayı ceza mahkemelerini de kapsayacak şekilde genişletme olasılığını inceliyoruz. Bu önemli bir nokta. Bu konuda büyük bir güçlük vardı. Rumiyeh’deki tutukluların mahkemelere sevkini önlemek için cezaevi içinde mahkeme salonunun açılması kararlaştırıldı."
Adalet Bakanı, duruşmaları hızlandırmak ve sürelere uymakla ilgili yaptığı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Görevlerin yerine getirilmesi için Yüksek Yargı Konseyi, Başsavcılık Bürosu ve Yargı Teftişi ile iletişime geçtik. Lübnan'da tutukluların dosyalarındaki zorluk göz önüne alındığında, mümkün olduğu kadar hızlanmaları için gece gündüz çalışmaları konusunda dosyaları olan tüm hakimlere çağrıda bulunduk."
Bakan ayrıca, yargıçları insaflı olmaya ve aşırı bir zorunluluk yoksa tutukluluk kararı vermemeye çağırdı. Aynı zamanda cezasını çekmiş hükümlülerin para cezasından muaf tutulmasını talep ederek Adalet Bakanlığı'nın konuyla ilgili olarak geçen mart ayında Meclis’e sunduğu bir yasal öneri olduğu bilgisini verdi.
 
Filistinli mahkumlar
Filistinli Mahkumlar Davası İzleme Komitesi üyesi Muhammed Hasun, yargılamalarda en azından Filistinli tutuklular hakkındaki bilgilerden dolayı bir hızlanma olduğu iddialarını kabul etmeyerek salgının aşırı kalabalık olan Rumiye Hapishanesi’ne sıçraması  nedeniyle duyduğu endişeyi dile getirdi. Hasun açıklamasında, yıllar önce cezalarının bitmesine rağmen bazı Filistinli mahkumların halen  hapiste olduklarına dikkat çekti.
Hasun ayrıca cezaevi içinden aldığı bilgilerin, durumun çok tehlikeli bir aşamaya geldiğini gösterdiğini belirterek hiçbir Filistinli yetkilinin Filistinli tutukluların dosyasını resmi olarak takip etmediğini vurguladı.



Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi güçleri, başbakanlık için dokuz aday arasından hem yurtiçi hem de yurtdışından kabul gören kişiyi seçeceklerini açıkladı

Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi güçleri, başbakanlık için dokuz aday arasından hem yurtiçi hem de yurtdışından kabul gören kişiyi seçeceklerini açıkladı

Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)

Irak parlamentosunda şu anda ‘en büyük blok’ konumundaki (Şii) Koordinasyon Çerçevesi güçleri, dokuz aday arasından yeni bir başbakan seçmeye hazırlanıyor.

Şii ittifakının genel sekreteri Abbas Radi dün yaptığı açıklamada, adayın Irak’ta kabul görmesi, uluslararası gerekliliklerle başa çıkma becerisine sahip olması ve devlet kaynaklarını partizan amaçlarla kullanmayacağına dair taahhütte bulunması gerektiğini vurguladı. Radi, güvenlik ve ekonomi alanlarında başbakanın görevlerine ilişkin ayrıntılı bir programın, gelecek hükümetin bir parçası olabilecek bir ekip tarafından hazırlanmasının ardından, en olası adayın özelliklerini belirleyecek bir toplantının yapılacağını da sözlerine ekledi.

Koordinasyon Çerçevesi, siyasi normlara uygun olarak cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığı makamlarına getirilecek isimlere karar vermek için Kürt ve Sünni güçlerle müzakereler yürütürken, adayları değerlendiren önde gelen siyasi şahsiyetlerden oluşan bir komisyon aracılığıyla faaliyet gösteriyor.

Radi, rekabetin tanınmış önde gelen isimler arasında yaşandığını söyledi.

Radi, Şarku’l Avsat’ın Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin yeni gündeminin bir parçası olarak milis grupların silahları sorununu ele almayı düşünüp düşünmediğine ilişkin sorusuna verdiği yanıtta, “Hükümet programı, yeni başbakan tarafından uygulanacak güvenlik reformlarını içerecek” ifadelerini kullandı.


Hamas: İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşmesi Gazze Anlaşmasını ihlal ediyor

Cebaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
Cebaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
TT

Hamas: İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşmesi Gazze Anlaşmasını ihlal ediyor

Cebaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
Cebaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)

Hamas hareketi çarşamba günü yaptığı açıklamada, İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşme, öldürme ve tutuklama konusundaki ısrarının Gazze ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali olduğunu belirtti. Hamas yaptığı açıklamada, “İşgalin Refah tünellerinde mahsur kalan direnişçilerin peşine düşme, öldürme ve tutuklama yoluyla işlediği vahşi suç, Gazze ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali ve bu anlaşmayı baltalama ve çökertme yönündeki devam eden girişimlerin kesin kanıtıdır” ifadelerini kullandı.

Hamas, savaşçılar ve evlerine dönüş sorununu çözmek için geçtiğimiz ay boyunca çeşitli siyasi liderler ve arabulucularla temaslarda bulunarak önemli çabalar sarf ettiğini belirtti ve “Ancak İşgal, öldürme, kovalama ve tutuklama söylemlerine öncelik vererek tüm bu çabaları engelledi” dedi.

 İsrail, bu ayın başlarında Teğmen Hadar Goldin'in naaşını teslim almasının ardından, tünellerden güvenle çıkabileceklerine dair verdiği sözü görmezden gelerek, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde tünellerde saklanan Hamas'ın silahlı kanadı Kassam Tugayları'nın silahlı mensuplarının peşine düştü, onlara yönelik operasyonlarını yoğunlaştırdı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichai Adraee, Çarşamba sabahı ordu güçlerinin, Gazze'nin güneyindeki Refah kentinde, bölgedeki bir tünelden çıktıklarına inanılan altı militanı hedef aldığını söyledi.

İsrail ordusu, hava kuvvetlerinin militanlara ateş açtığını belirtti. Daha sonra bölgede bir ceset bulunurken, yakınlardaki bir çatışmada üç silahlı adamın daha öldürüldüğünü, askerlerin ayrıca bir binada bulunan iki militanı tutukladığını açıkladı.

İsrail medyası, ateşkes anlaşmasına göre İsrail kontrolü altında olan Refah bölgesinde onlarca silahlı adamın bir yeraltı tüneline sığındığını bildirdi. Bu kişilere güvenli koridor sağlama taleplerine ilişkin müzakereler başarısızlıkla sonuçlandı.

İsrail Kamu Yayın Kurumu muhabirine göre, “Tutuklananlar, kendilerini yerinde sorguya çekmek üzere nakleden askerlere ateş açmadan Nahal Tugayı'na teslim oldular. Askerler sorguda Refah'ın doğusundaki el-Cüneyne semtinde devam eden operasyona yakın tünellerde ve bölgelerde kalan militan sayısı hakkında yeni bilgiler edinmeye çalıştılar.”

İsrail ordusundan yapılan açıklamaya göre, geçen hafta 20 militan etkisiz hale getirildi, 8 militan ise bölgeden kaçmaya çalışırken tutuklandı.

İsrail askeri kaynakları, bölgede yaklaşık 40 militan olduğunu tahmin ediyor. Bu sayı, son günlerde 60 ila 80’di. Kaynaklar, Refah'taki Doğu Bölgesi Taburu’nun komutanı veya yardımcısının da bu militanlar arasında olduğunu tahmin ediyor.

Artan baskı

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin en güneyinde bulunan kentte son kalan tünellere yönelik operasyonlar başlatarak Hamas militanları üzerindeki baskısını artırmaya başladı. İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, bu savaşçılara güvenli geçiş sağlayacak her türlü çözümü reddederek sert bir tutum benimsemişti. Onları öldürmenin veya teslim olmaya zorlamanın önemini vurgulamıştı. Kuvvetlerine bu doğrultuda talimat vermiş ve yaklaşık iki hafta önce onların peşine düşüp yakalamak için askeri harekâtlarını yoğunlaştırmışlardı.

Hamas, arabulucularla koordinasyon halinde, savaşçılarının güvenli bir şekilde bölgeden çıkışını garanti eden bir çözüm karşılığında, 2014’teki savaşta esir alınan Teğmen Hadar Goldin'in naaşının iadesi konusunda mutabakata varmıştı.

sdfrgt
İsrailli Teğmen Hadar Goldin'in naaşı 2014'ten beri Hamas'ın elindeydi (İsrail medyası)

ABD, bu süreci tamamlamak için başta Türkiye olmak üzere arabulucularla çalıştı. Hamas, savaşçılarının güvenli bir şekilde çıkışı için çalışılacağına dair güvence aldıktan sonra naaşı teslim etti. Ancak Trump yönetiminin temsilcileri İsrail'i bu konuda ikna edemedi ve mesele çözümsüz kaldı.

Üst düzey bir Hamas heyeti, geçtiğimiz günlerde Mısır İstihbarat Şefi Hasan Reşad ile Refah tünellerindeki savaşçılar konusunu görüştü. Hamas heyeti, Mısır tarafının savaşçıların güvenli bir şekilde bölgeden çıkışı ve can güvenliklerinin sağlanması için tüm arabulucular ve taraflarla yoğun bir şekilde çalışmasını talep etti.

Hamas kaynakları, Şarkul Avsat'a, İsrail'in uzlaşmaz tutumu ve işgalcilerin herhangi bir çözümü reddetmesi nedeniyle sorunun çözümsüz kaldığını söyledi.

Devam eden ihlaller

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki ihlalleri de devam etti. Bir İsrail tankından ateşlenen top mermisi, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Magazi Mülteci Kampı’nın doğusunda odun toplayan bir Filistinliyi öldürdü. Bir Filistinli de, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusundaki Beni Süheyla beldesine düzenlenen bir İHA saldırısında hayatını kaybetti. Bir diğer Filistinli ise iki gün önce beldeye düzenlenen saldırıda aldığı yaralar nedeniyle hayatını kaybetti.

İsrail güçleri, Sarı Hat'ın doğusunda kontrolü altındaki bölgelerde ve Hamas kontrolündeki çevre bölgelerde Filistinlilerin evlerini ve altyapıyı büyük çapta yıkmaya devam ediyor. Bu bölgelerde hava saldırıları, topçu bombardımanı ve silahlı çatışmalar yaşanıyor.

Gazze Sağlık Bakanlığı günlük raporunda, son 24 saatte (Salı öğleden sonra ile Çarşamba arasında) Gazze Şeridi'ndeki hastanelere iki yeni ölü ve sekiz yeni ulaşılan naaş olmak üzere 10 cenaze ulaştığını duyurdu. Böylece ateşkesten bu yana toplam ölü sayısı 347'ye (Çarşamba günkü yeni kayıplar hariç), yaralı sayısı 889’a ulaştı. Savaş sırasında ve daha önceki dönemlerde düzenlenen hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin 596'sının cenazesine ulaşıldı.

7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise 170.965 yaralıyla birlikte 69.785'e yükseldi.

Bakanlık ayrıca, İsrail tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla teslim edilen 15 Filistinlinin naaşının teslim alındığını duyurdu. Böylece teslim alınan toplam naaş sayısı 345'e ulaştı ve bunlardan 99'unun kimliği belirlendi. Bakanlık, ekiplerinin naaşları, muayene, kaydetme ve ailelerine teslim hazırlıkları kapsamında, yerleşik tıbbi prosedür ve protokollere göre incelemeye devam ettiğini belirtti.

Son cenazeleri teslim etme operasyonu, Hamas ile İsrail arasında gerçekleşen ve İsrail'in bir başka rehinenin cenazesini teslim aldığı bir takasın bir parçasıydı. Böylece Gazze Şeridi'nde biri İsrailli bir işçiye, diğeri ise Taylandlı bir işçiye ait iki cenaze kaldı.


Batı Şeria'nın kuzeyinde devam eden İsrail operasyonunda 25 Filistinli yaralandı

 İşgal altında bulunan Batı Şeria'nın Tubas kenti sokaklarında askeri operasyon düzenleyen İsrail askerleri, 26 Kasım 2025 (AFP)
İşgal altında bulunan Batı Şeria'nın Tubas kenti sokaklarında askeri operasyon düzenleyen İsrail askerleri, 26 Kasım 2025 (AFP)
TT

Batı Şeria'nın kuzeyinde devam eden İsrail operasyonunda 25 Filistinli yaralandı

 İşgal altında bulunan Batı Şeria'nın Tubas kenti sokaklarında askeri operasyon düzenleyen İsrail askerleri, 26 Kasım 2025 (AFP)
İşgal altında bulunan Batı Şeria'nın Tubas kenti sokaklarında askeri operasyon düzenleyen İsrail askerleri, 26 Kasım 2025 (AFP)

Filistin Kızılayı bugün, İsrail güçlerinin iki gecedir devam eden Kuzey Batı Şeria’daki Tubas saldırıları sırasında, ekiplerinin 25 kişiyi darp kaynaklı yaralanmalar nedeniyle tedavi ettiğini açıkladı.

Filistin resmi haber ajansı WAFA’ya konuşan Tubas Kızılayı Müdürü Nidal Avde, yaralananlar arasında İsrail’in gözaltına alıp sorguladıktan sonra serbest bıraktığı ve bu süreçte saldırıya uğrayan vatandaşların da bulunduğunu belirtti.

Ascd
İşgal altında bulunan Batı Şeria'nın Tubas kenti sokaklarında askeri operasyon düzenleyen İsrail askerleri, 26 Kasım 2025 (AFP)

İsrail ordusu, sokağa çıkma yasağı ve vilayetin çoğu bölgesinde yoğun bir şekilde konuşlandırılan güçleriyle Tubas’ta ikinci gün üst üste operasyonlarını sürdürüyor.

Tubas Mahkûmlar Derneği Müdürü Kemal Beni Avde, ‘İşgal güçlerinin Tubas’ın birçok bölgesinde vatandaşların evlerine hâlâ baskınlar düzenlediğini, çok sayıda kişiyi gözaltına alarak sahadaki sorgu merkezlerine götürdüğünü’ bildirdi. Avde, şu ana kadar gözaltına alınanların sayısının 100’ü aştığını ve bunların yarısının Tammun kasabasından olduğunu ifade etti.

sdfrgt
İsrail güçleri işgal altında bulunan Batı Şeria'daki birkaç kasabaya baskın düzenledi. (AFP)

Beni Avde, gözaltına alınanlardan 27’sinin geç saatlerde serbest bırakıldığını, ancak serbest kalan bazı kişilerin evlerine ulaşana kadar elleri kelepçeli tutulduğunu belirtti. Avde, “İşgal güçleri, evlere düzenledikleri baskınlar sırasında vatandaşlara saldırıyor, onları eziyor ve evlerin eşyalarını tahrip ediyor” dedi.

Tubas vilayeti, ikinci gününe giren geniş çaplı bir askeri operasyonla karşı karşıya. Operasyona büyük İsrail birlikleri, ağır iş makineleri ve rastgele ateş açan helikopterler katılıyor.

s
İşgal altında bulunan Batı Şeria'nın Tubas kentinin güneyindeki Tammun kasabasının girişinde kontrol için durdurulan bir ambulans (AFP)

İsrail güçleri, birçok yan yolu kapatmanın yanı sıra, vilayetin ana girişlerini toprak setlerle kapatmaya devam ederken, vilayette yoğun keşif İHA’ları uçuşları görülüyor.

Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığına göre, süregelen saldırı sırasında vatandaşların mülkleri tahrip ediliyor ve yok ediliyor. Ayrıca Tammun kasabasının doğu bölgesinin bazı kısımlarında işgal güçlerinin bölgedeki su hatlarına saldırması nedeniyle su kesintileri yaşanıyor.