Anayasa Mahkemesi, Cezayir’de siyasi anlaşmazlıkları ateşliyor mu?

Cezayir anayasasında yapılan değişiklik taslağı, mevcut Anayasa Konseyi’nin yerini alacak bir anayasa mahkemesinin kurulmasını içeriyor (Reuters)
Cezayir anayasasında yapılan değişiklik taslağı, mevcut Anayasa Konseyi’nin yerini alacak bir anayasa mahkemesinin kurulmasını içeriyor (Reuters)
TT

Anayasa Mahkemesi, Cezayir’de siyasi anlaşmazlıkları ateşliyor mu?

Cezayir anayasasında yapılan değişiklik taslağı, mevcut Anayasa Konseyi’nin yerini alacak bir anayasa mahkemesinin kurulmasını içeriyor (Reuters)
Cezayir anayasasında yapılan değişiklik taslağı, mevcut Anayasa Konseyi’nin yerini alacak bir anayasa mahkemesinin kurulmasını içeriyor (Reuters)

Atıf Katadre
1 Kasım’da referanduma sunulacak anayasa için ‘evet’ oyunun çoğunluk olması halinde Cezayir’in bağımsızlık tarihinde ilk defa otomatik olarak bir anayasa mahkemesi kurulacak. Anayasanın önsözünde belirtilen yetkilere göre bu mahkeme, üç otoriteyi denetlemeye yetkili bu organ lehine yürütme otoritesi başkanı olan cumhurbaşkanından ‘anayasanın koruyucusu’ sıfatını geri alacak.
Cezayirlilere sunulan anayasa değişikliği taslağı, ‘kanun hiyerarşisi kapsamında anayasanın üstünlüğü ilkesinin sağlanması için anayasal adaletin önemi göz önüne alındığında’ Anayasa Konseyi yerine anayasa mahkemesinin kurulmasını içeriyor. Bu çerçevede anayasanın önsözünde, Anayasa Konseyi’nin yetkilerindeki eksikliklere değiniliyor.
Anayasa Konseyi, içeriğine göre karar verilmemesi ve cumhurbaşkanlığına bağımlı olması nedeniyle mevcut haliyle çeşitli tartışmalara tanık oldu. Hukukçular ve politikacılar, eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın 2014 yılında dördüncü dönem, daha sonra da geçen yıl beşinci dönem adaylığını tartışırken konsey, cumhurbaşkanının sağlığının iyi olduğunu doğrulamak için uygulamalar yürütmesi gereken bir otoritenin yokluğunda, bunu yasal olarak değerlendirip, adaylığı kabul etti.
Belki de bu iki tarihi dönüm noktası, halk hareketinin nedenlerinin yolunu açtı. Mevcut konsey başkanı da bu duruma dikkati çekerken durum, daha geniş yetkilere sahip bir anayasa mahkemesine geçişin gerekçelerini açıklayabilir. Öyle ki Konsey Başkanı Kemal Feniş, Cezayir Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Anayasa Mahkemesinin yetkilerinden biri de anayasal kurumların felce uğramaması için siyasi tartışmalara müdahale etmektir ve bu, ülkeyi bitmeyen siyasi krizlere sürükleyecektir” ifadelerini kullandı.
Feniş, önerilen mahkemenin ‘anayasa otoriteleri arasında çıkabilecek ihtilafların ülkeyi siyasi krizlerden koruyacak şekilde çözülmesi de dahil olmak üzere’ yeni görevler üstleneceğini söyledi.

Cumhurbaşkanının yetkileri
Bazı hukukçuların görüşleri cumhurbaşkanının geniş yetkileri hususundaki açıklamalar nedeniyle farklı yönlere kaysa da referandum için anayasayı hazırlayan komite, yeni belgenin Cezayir’de yarı başkanlık sistemini sürdüreceğine inanıyor.
Bu çerçevede anayasa hukuku alanında araştırmacı Sadeddin Zayidi, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Anayasa mahkemesi fikrinin sahibi, cumhurbaşkanının yetkilerini ve daha yüksek bir yasal organı eşitliyor. Buradaki fikir, anayasanın koruyucusunun, yani cumhurbaşkanının yetkilerini yürütme otoritesinin başından, Cumhurbaşkanının eylemlerini takip eden Anayasa Mahkemesi’ne kaydırmaktır” dedi.
Önerilen Anayasa Mahkemesi oluşumu, 4’ü Cumhurbaşkanı tarafından atanan 12 üyeden oluşuyor. 1’i Yargıtay’dan, 1’i Danıştay’dan ve 6’sı anayasa hukuku profesörleri arasından olmak üzere diğer 8 üye ise seçim yoluyla belirleniyor.
Bu bağlamda Zayidi, “Yürürlükteki Cezayir anayasasında yer alan Anayasa Konseyi ile Anayasa Mahkemesi arasında bazı temel farklılıklar mevcut. Konsey, ülkedeki yürütme, yasama ve yargı makamlarını temsil eden, çoğu partizan 12 üyeden oluşan, siyasi nitelikte bir takip organıdır ve yetkileri, bir fikir ifade etme eğilimindedir” değerlendirmesinde bulundu.
Sadeddin Zayidi, “Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanı, Millet Meclisi Başkanı, Ulusal Halk Meclisi Başkanı, Başbakan veya 40 ila 25 milletvekili gibi çeşitli organlardan ihtar alan, yargı niteliğine sahip bir denetim kurumu olarak kabul edilir” dedi.
İhtar; kanunların, kararnamelerin ve kararların anayasaya aykırılığını bildiren yasal bir mekanizmadır.

Yasal geçiş
Cezayir, 1989 anayasasında ilk çoğulcu anayasanın yolunu açan boğucu bir siyasi ve ekonomik kriz ışığında, Anayasa Konseyi’ni ilk kez oluşturdu. Ancak Cezayir, bu belge ve tek partili ‘Ulusal Kurtuluş Cephesi’ döneminden çoğulculuğa geçişine rağmen, bu geçişin güçlüklerinden korkan otoriter hesaplardan etkilendi. Anayasa Konseyi’nin kurulması, Meclis’ten gelecek herhangi bir sürpriz karşısında yürütme organı için bir ‘güvence’ idi.
Konstantin Hukuk Fakültesi Yüksek Öğretim Profesörü Nezir Amiriş, “Anayasa Mahkemesi, Cezayir’de kamusal yaşamın etiğinde yargıya ek olarak, diğer gözetim kurumları (Hesap Verebilirlik Konseyi, Bağımsız Ulusal Seçim Otoritesi, Şeffaflık, Yolsuzluğun Önlenmesi ve Bununla Mücadele Yüksek Kurumu) ile etkin bir şekilde takip ve katılım imkanı sağlayacak gerekli yetkilere sahiptir” dedi. Ancak Avukat Hadi Bahluli, bu geçiş hakkında farklı bir yorum yaptı. Independent Arabia’ya konuşan Bahluli, “Sorun, Anayasa Konseyi döneminde veya önümüzdeki dönemde hiçbir zaman hukuki olmadı. Çünkü Cezayir anayasa metni, uygulamadan farklı olarak her zaman sofistike olmuştur. Şu an en önemli durum, Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin, Cumhurbaşkanının kararları denetleme yetkisine kıyasla kapsamının boyutudur” dedi.

Olağanüstü ve istisnai hal
Cezayir anayasası kanun koyucusu, cumhurbaşkanının istisnai yetkilerini, 1963 anayasasından 1996 anayasasına ve 2016 anayasasına kadar birbirini takip eden dört anayasa aracılığıyla organize etti. Cumhurbaşkanının istisnai durumlarda uyguladığı yetkileri arasında olağanüstü haller, kuşatma ve istisna hal, genel seferberlik hali ve savaş bulunuyor.
Bu çerçevede Avukat Hadi Bahluli, “Yeni olan şey, Anayasa Mahkemesi’nin istisna ve olağanüstü hal gibi kapsamlı istişareler üzerinde yargı yetkisine sahip olmasıdır. Bunlar Cumhurbaşkanı, Silahlı Kuvvetler Başkomutanı ve Milli Savunma Bakanı’nın yetkisidir. Yasama metninin uygulanmasına yönelik tüzük ve yönetmelikleri de incelerken, ihtar meselesi Cumhurbaşkanı ve Başbakan için ve taslakta belirtilenlere göre sabit kalmaktadır. Ayrıca herhangi bir yasanın anayasaya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesi’ne birinci meclisten 40 milletvekili ve Millet Meclisi’nden 25 temsilci bildirebilir” değerlendirmesinde bulundu.
Bahluli, “Önerilen metin, Anayasa Mahkemesi’nin ‘anayasanın kendisine verdiği uygulanabilir ve temyiz edilemez yetkiler sayesinde’ daha büyük bir rol oynayacağını belirtiyor. Mahkeme, herhangi bir yasal ihlali, kanun ve mevzuata devlet kurumları ve çeşitli makamlar tarafından ne ölçüde saygı duyulduğunu uyarma görevini üstlenecektir. Ayrıca Ulusal Halk Meclisi’nde (parlamento) boşalma olması halinde Cumhurbaşkanı tarafından verilen talimatlar, Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tabidir” açıklamasında bulundu.



Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.


Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

İsrail, ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması beklentisiyle ve belirsiz bir durum ortasında, Gazze Şeridi'nde kontrolü altındaki bölgelerin geri kalanını tahrip etmeye devam ederken, Arap ve İslam ülkeleri Gazzelilerin Refah üzerinden yerinden edilme tehlikesine karşı önleyici tedbirler almakla meşgul.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, dün Doha Forumu'nda yaptığı açıklamada, "Refah Sınır Kapısı, Filistinlilerin yerinden edilmesi için bir geçit olmayacak, sadece Gazze'ye insani ve tıbbi yardım ulaştırmak için kullanılacak" ifadelerini kullandı.

Filistin Toprakları Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü Ofisi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah sınır kapısının "önümüzdeki günlerde Kahire ile koordinasyon halinde yalnızca Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a çıkışı için açılacağını" duyurdu.

Ayrıca Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar dışişleri bakanları cuma akşamı yaptıkları açıklamada, "Filistin halkını topraklarından çıkarmaya yönelik her türlü girişimi tamamen reddettiklerini" vurguladılar.